Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe - Mustafa Kemal Atatürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe kimin eseri? Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe kitabının yazarı kimdir? Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe konusu ve anafikri nedir? Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe kitabı ne anlatıyor? Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe PDF indirme linki var mı? Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe kitabının yazarı Mustafa Kemal Atatürk kimdir? İşte Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mustafa Kemal Atatürk
Yayın Evi: Türk Tarih Kurumu Yayınları
İSBN: 9789752439122
Sayfa Sayısı: 88
Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
10 Ağustos 1915 Conkbayırı Taarruzu - Conkbayırı Tepesi askerlerimizin eline geçtikten sonra düşman karadan ve denizden yönelttiği seri ve yoğun topçu ateşleriyle Conkbayırı'nı cehenneme çevirmişti.
Gökten şarapnel, demir parçaları yağmur olup yağıyordu. Büyük çaplı deniz toplarının tam isabetli taneleri yerin içine girdikten sonra patlıyor, yanımızda, kenarımızda büyük çukur giderleri açılıyordu. Bütün Conkbayırı yoğun dumanlar ve ateşler içinde kaldı. Herkes kaderine razı olmuş, tevekkül içinde akıbetini bekliyordu. Etrafımız şehitler ve yaralılarla doluydu.
Savaş meydanında cereyan eden [bu] hâli izlerken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati paramparça etti. Vücudumun içine girmediyse de derince bir kan lekesi bıraktı. (Enkaz olup dökülen bu saati, bugünün hatırası olarak, Liman Paşa'ya verdim. O da, aile asalet armasını içeren kendi saatini bana verdi.)
Mustafa Kemal Atatürk'ün savaş meydanında kendi el yazısıyla kaleme aldığı bu notlar, bir okul defterine yazılmıştır. Eserin şüphesiz en değerli tarafı, olayları sıcağı sıcağına hatta dakikası dakikasına tespit etmesidir. Öyle ki metnin kendi sıcaklığı içinde müellifin heyecanını, kaygılarını, sevinçlerini ve üzüntülerini görmek ve hissetmek mümkündür.
Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu genel sekreteri Dr. Reşit Galip'e okunmak üzere verilen bu notların 1937 sonlarında yayımlanması istenmiş ancak eser istenen süre içinde yayıma hazırlanamamıştır.
Yakın tarihimiz ve “ben” idrakimiz bakımından çok önemli olan Çanakkale Savaşları'nın içindeki muharebelerin küçük bir anlatısı olan bu kitabın faydalı olması temennisiyle…
Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe Alıntıları - Sözleri
- "Sorumluluk, ölümden ağırdır!" –Mustafa Kemal Atatürk
- "Herkes derin uykuda."
- Düşman tayyaresinin takibi altında hayvanlarımızı dört nal sürerek Kocaçimentepesi yolunu takip ettik. Kocaçimentepesi'nin cenup yamaçlarından, Kurtgeçidi'ni geçerek Conkbayırı tepesine gitmek istiyordum. Kurtgeçidi'ne tekarrüp ettiğimiz zaman, Conkbayırı tepesinden ve onun daha şimalindeki Boyun noktası civarından düşmanın piyade ateşiyle karşılandık. Düşman buraları tahtı işgalinde bulunduruyordu. Kocaçimentepesi'nde bize mensup hiç bir muntazam kıta yoktu. Derelerde, şurada burada bir takım perakende, bozgun efrat görüyordum.
- Saat zevale yaklaşıyordu. Askerlerimiz sekiz saatten beri ölümle pençeleşmekten bittabi yorulmuşlardı. Arazinin vaziyeti, düşmanın göz açtırmayan keşif ateşleri boğuşan askerlerimize geriden her türlü muaveneti adimülimkân kılıyordu. Zayiatımız da mühim idi. Düşmanı mağlup eden faikiyetimiz olmayıp müthiş ve seri' bir darbe halinde vuku bulan savletimiz olduğunu takdir ediyordum. Binaenaleyh saat 12.15 te sekizinci fırka kumandanına âtideki emri verdim: "Taarruzu kat'ediniz. Conkbayırı ve Şahinsırt'ın garba en hâkim noktası daima elde bulundurulacak surette kıtaatınızla işgal ettiğiniz hattı tahkim ediniz." Anafartalar Gurubu Kumandanı M. Kemal
- Bu eser, Atatürk'ün el yazısile, bir okul defterine yazılmıştır. Bunların, şüphesiz, en kıymetli bir tarafında, hâdiseleri sıcağı sıcağına tesbit etmiş olmasıdır. Vak'aların bütün heyecanını yazının karakterinden, bazı yerlerinin gayet sert şekillerle yazılmış olmasından daha iyi hissediyoruz. Bu yazılar faksimile usulile neşredildiği zaman, Atatürk'ün enerjisini, heyecan ve asabiyetini âdeta gözle görmek mümkün olacaktır.
- Düşmana katiyen tüfenk ve bittabi top ateşi yapılmıyacaktı. Efrat süngü takacaklardı. Tekarrür edecek anda, saffi harb nizamındaki asker hücum yürüyüşiyle düşmana atılacak ve önündeki aver hattı da ana iştirak edecekti. Bir dakika sonra mesele halledilmiş olacaktı. Ondan sonraki safha için şimdiden bir karar veremezdim.
- - Niçin kaçıyorsunuz? dedim. - Efendim düşman! dediler. - Nerede? -İşte, diye 261 râkımlı tepeyi gösterdiler. "Filhakika düşmanın bir avcı hattı 261 râkımlı tepeye yaklaşmış ve kemâli serbestiyle ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün: Ben kuvvetlerimi bırakmışım, efrat on dakika istirahat etsin diye... Düşman da bu tepeye gelmiş... Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman, benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek fena bir vaziyete düçar olacaktı. O zaman artık bunu bilmiyorum, bir muhakeme-i mantıkiye midir, yoksa sevki tabiî ile midir, bilmiyorum; "Kaçan efrada: - Düşmandan kaçılmaz, dedim. - Cephanemiz kalmadı, dediler. - Cephaneniz yoksa, süngünüz var, dedim. "Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırı'na doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile cebel bataryasının yetişebilen efradının marş marş'la benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir zabitini geriye saldırdım. Bu efrat süngü takıp yere yatınca düşman efradı da yere yattı. Kazandığımız an bu andır.
- "Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir."
- "Biz ferdî kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vak'asını anlatmadan geçemiyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafemiz sekiz metro, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler, onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kur'anı Kerîm, cennete girmeğe hazırlanıyorlar. Bilmiyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayam hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur."
- Bütün telefon haberleşmesinden ve hatta yazılı emir ve raporlardan, artık genel kumandanlarda büyük bir asabiyetin hüküm sürdüğü anlaşılıyordu. Bazı kumandanlarca sorumluluk yükünü başkalarına atmaya başlandığı kanaati bile oluştu. Hakikaten sorumluluk yükü her şeyden, ölümden bile ağırdır.
- Conkbayırı cephesinde bulunan kuvvet, 23 üncü ve 24 üncü alaylardan ibaret idi. Taarruz için istinat ettiğim iki alay da henüz gelmemişti. Gece hulûl etmişti. Bu alayların yollarını şaşırıp hiç gelmemeleri, ihtimal dahilinde idi.
- (Mustafa Kemal'e Conkbayırından gelen raporlardan biri) "Cephede değişik taburlardan askerler var. Bunların hepsi birbirine karıştı. Subaylardan kimseye rastlanmıyor. Önceki alay kumandanının vurulduğu sahada bulunuyorum. Subayların büyük bir bölümü şehit ve yaralıdır. Hatta bulunduğum mevkiin adını bile bilmiyorum. Bir şey göremiyorum. Bölgeyi iyi bilen bir kişinin tayin edilmesini vatanın selameti adına rica ederim."
- Tarih, toplumun benliğine ilişkin bilinci, dolayısıyla kimliğidir. Geçmişini topyekûn unutmuş insan, hafızasını yitirmiş, varlık omurgasını kırmıştır. İleride kendisini bekleyen ise ya uyuşup felç olmak ya da ölüp gitmektir.
- Bazı inanç ve düşünceler vardır ki onların hesap ve mantıkla izahı çok zordur. Özellikle çatışmanın kanlı ve ateşli safhasındaki duyguların doğurduğu inanç ve düşünceler... Doğal olarak her düşünce ve karar, içinde bulunulan durum ve şartların incelenmesi, araştırma sonuçlarının iyice kavranıp değerlendirilmesiyle doğar.
- Savaş meydanında cereyan eden bu hâli izlerken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati paramparça etti. Vücudumun içine girmediyse de derince bir kan lekesi bıraktı. (Enkaz olup dökülen bu saati, bugünün hatırası olarak, Liman Paşa'ya verdim. O da, aile asalet armasını içeren kendi saatini bana verdi.)
Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Cumhuriyet gazetesinin şu büyük lüksüne bakalım ki, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe adıyla da yayımlanan bu eseri bizler için daha kapsamlı bir hale getirmiş ve zamanında ücretsiz olarak yayımlamış. Bu eser ise önceki konuşmamda bahsettiğim metinle alakalı olarak, onu bir alt satırda paylaşacağım birazdan, bir eser değil lakin el yazısıyla yazdığı not defterinden alınma bir kopya aslında. Rahmetli Uluğ İğdemir tarafından kaleme alınmış. Peki, bizleri neler bekliyor bu eserde. Cevap vermeye çalışalım: Bu yazılar bir okul defterine, sıcağı sıcağına yazılmış anlardan oluşmakta. Yani Mustafa Kemal Atatürk’ün sinirli mi, heyecanlı mı, stresli mi olduğunu anlamakta zorluk çekmiyoruz. Ani refleksleri ile o an ne düşündüyse bunu kaleme almış diyebiliriz. Arapça olarak kaleme alındığını da belirtelim, orijinal nüshanın. Çok değerli bir eseri daha geride bırakırken Cumhuriyet yayınlarına da birkaç sözüm var. 96-2000 yılları arasında yoğun bir çalışma döneminiz olmuş. Çok güzel hediyeler dağıtılmış, yayınlar yapılmış. Sizlerden ricam benzer bir hareketi tekrar yapmanız yönünde. Evet, fiyatlar pahalı ama okuyan bir şekilde okurken okumayan da merak edip alabilecek seviyede bir şey uygulanmalı kanaatindeyim. Çünkü bazı şeyler araştırılıp, okunmadan sadece birilerinden duyarak öğrenilince hoş olmuyor. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Anafartalar Grubu Komutanı Kıdemli Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey. *Hatırat kitaplarının çok ötesinde olduğundan, dönemin haritası ve diğer savaş unsurlarının vaziyeti bilinmelidir. Kitabı bu şekilde ikinci kez bitirdiğimde, koca bir boşluğu doldurmanın hazzını yaşadığımı belirtmeliyim. Kitaba başlanmadan, ordu, kolordu ve tümenlerin konumlarını bilmek, yüzeysel olsa bile coğrafyanın kilit konumlarına vakıf olmak anılarla birleştiğinde gerçek bir tarih okuması yapmanın zevki çıkıyor. Bundan önce ise Arıburnu Muharebeleri Raporu isimli diğer kitabı okuyarak sağlam temellere dayalı tarih okuması yapacağınızı düşünüyorum. Liman V. Sanders, Enver Paşa, Esat ve Vehip Paşa kardeşler, İsmail Cevat Çobanlı, İzzettin Paşa, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak Paşalar ve diğer tüm erat. İsimlerini bilmek, derin bir tarih şuuru yaratmak ve yaşamak adına anıları okunmalı. Çünkü, çok şey borçluyuz. Kara savaşlarının başladığı 25 Nisan tarihinden sonra Gazi'nin aldığı inisiyatiflerle yıldızının nasıl parladığı, hangi aşamalardan gelindiğini kendi ağzından bilmek ayrı bir heyecan verici. Üstleriyle ve astlarıyla yaşadığı diyaloglar bile, hem savaş meydanında hem komuta kademesi arasında ne güçlükle karar alındığının bir örneği. Komuta kademesindeki bazı isimlerin sorumluluktan kaçması ve Gazi'nin o sorumlulukları büyük bir cesaretle üzerine alması, savaşın seyrini değiştirmiş ve Gazi'nin adını tüm dünyaya duyurmuştur. "Arıburnu Muharebeleri Raporu" kitabına eklediğim harita önerisini yine yapıyorum. Hatırat kitaplarının çok ötesinde olduğundan, dönemin haritası ve diğer savaş unsurlarının vaziyeti bilinmelidir. İnisiyatif nasıl alınır? Böyle bir sorumluluğun altına girmek kolay değildir; herkese nasip olmaz. "sorumluluk yükü her şeyden, ölümden bile ağırdır." Atatürk'ün askeri kişiliğinin nabzını tutmadıkça, hayatının kalan kısmının idrakine düşün yetmez kanısındayım. Ömrü boyunca mücadeleci ve dirayetli olarak tanınan ulu önderin karakterinin, savaş sahalarında en zorlu şartlarda nasıl oluşup geliştiğine şahit oluyoruz. Atatürk'ün notları ve anılarının yer aldığı diğer birçok kitabı bu yayın evinden okudum. Başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Kapak tasarımı, dipnotları ile yapılan işin hakkı ziyadesiyle verilmiş. (Sergenn)
Anafartalar Hatıraları bizzat Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kaleminden dökülmüş hatıralardır. Savaş zamanı cephede parça parça müsvedde kağıtlara yazılmış olan hatıralar, Türk Tarih Kurumu Genel Sekreteri Sayın Uluğ İğdemir tarafından düzenlenip, neşredilmiştir. Eser Atatürk'ün kaleminden olması hasebiyle ve eski Türkçenin de ağırlıklı kullanılmasıyla anlaşılmaz bir hâl almıştır. Yoğun Osmanlıca kelimelerin yanında çokça kullanılan askeri terminoloji sıradan okurların anlamasına imkan vermemektedir. Okumak isteyenlere tavsiyem mutlaka bir sözlükle okuyun. Aksi takdirde hiç birşey anlamayabilirsiniz. (Oğuzhan AFACAN)
Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe PDF indirme linki var mı?
Mustafa Kemal Atatürk - Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mustafa Kemal Atatürk Kimdir?
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
• Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
• Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
• Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler:
• Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
• Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
• Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
• Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
• Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
• Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi:
• Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
• Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
• Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
• Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
• Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
• Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
• Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
• Aşârın kaldırılması
• Çiftçinin özendirilmesi
• Örnek çiftliklerin kurulması
• Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
• I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.
Kaynak: http://www.kultur.gov.tr/TR-96300/ataturk39un-hayati.html
Mustafa Kemal Atatürk Kitapları - Eserleri
- Nutuk
- Zabit ve Kumandan ile Hasbihal
- Geometri
- Bağımsızlık Benim Karakterimdir
- Medeni Bilgiler
- Karlsbad'da Geçen Günlerim
- Hatıra Notları 1916
- Çanakkale
- Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe
- Bursa Nutku
- Türk Gençliğinin El Kitabı
- Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri
- Takımın Muharebe Eğitimi
- Cumalı Ordugahı
- Arıburnu Muharebeleri Raporu
- Din ve Laiklik Üzerine
- Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz
- Mustafa Kemal Atatürk Mektuplar
- Kürtler - Atatürk’ün Kaleminden 6
- Sivas Kongresi
- Vasiyetim
- Söylev (Nutuk) II
- 1919 Yılı Mayısı'nın 19'uncu Günü Samsun'a Çıktım
- Atatürk'ün Yazdığı Yurttaşlık Bilgileri
- Hatırat Sayfaları: Cihan Harbi İttihatçılar ve Abdülhamit
- Dumlupınar Nutku ve 30 Ağustos Zaferi
- Türkçe Hutbeler
- Güneş - Dil Teorisi
- 10. Yıl Nutku
- Eskişehir - İzmit Konuşmaları 1923
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 1
- Emperyalizm ve Tam Bağımsızlık-Atatürk’ün Kaleminden 7
- Atatürk'ün Bütün Eserleri
- Anılar
- Erzurum Kongresi
- Askeri Talim ve Terbiye Hakkında Görüşler
- Korku Üzerine Egemenlik Kurulamaz
- Taktik Tatbikat Gezisi 1
- Gençlik Üzerine
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 4
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 3
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 2
- Atatürk'ün Sözlerinde Asker ve Askerlik Mesleği
- Edebiyat
- Eğitim
- Lozan Konferansı
- Devrimcilik Üzerine
- Suriye ve Irak
- Ankara'ya Geliş
- Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti - Antiemperyalizmin Osmanlıcası
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 21
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 5
- Seyahat Notları
- Eğitim Politikası Üzerine Konuşmalar
- Amasya Genelgesi
- Vesikalar
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 23
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 20
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 19
- Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Zafer Konuşması
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 30
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 29
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 28
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 27
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 26
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 25
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 24
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 22
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 18
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 17
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 16
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 15
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 14
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 13
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 12
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 11
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 10
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 9
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 8
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 7
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 6
- Nutuk
- Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 9
- Sivas Kongresi 3
- Saklı Nutuk
- İzmir İktisad Kongresi
- Atatürkçülüğün Esasları
- Türk Tarihi Yazıları
- Sivas Kongresi 2
- Sivas Kongresi 4
- Sivas Kongresi 1
- Vecizeler
- Atatürk Kitaplığı
- Nutuk Söylev Cilt: 3 Vesikalar / Belgeler
- Tarihi Nutuklar
- Atatürk ve Kafkasya
- Nutuk
- Nutuk
- Öğrenciler İçin Nutuk
- Öğrenciler için Nutuk Cilt 2
Mustafa Kemal Atatürk Alıntıları - Sözleri
- Bizce kati olarak belli olan bir şey varsa, o da, milli sınır dahilinde Kürt, Türk, Laz, Çerkes vesair bütün bu İslam unsurların menfaatleri ortaktır. Beraber çalışmaya karar vermişlerdir. Yoksa hiçbir vakit başka bir görüş yoktur. Vicdani arzu ile kardeşçe ve dindarane bir birlik vardır. (Kürtler - Atatürk’ün Kaleminden 6)
- İngilizlerin Halep civarındaki ordularını beslemek için İskenderun'dan faydalanmak istemeleri haklı değildir. Çünkü İngilizlerin eline geçmiş bulunan Halep vilayetinde ve yalnız Halep şehrinde milyonlarca erzak olduktan başka Mütareke Şartnamesinin 21. maddesine göre hakikaten Halep'teki İngiliz ordusuna iaşe bakımından yardım etmek gerekirse, pek çok erzak bulunan Kilis, Antep havalesinden özel bir tedbir ve tertiplerle erzak satılabilir. Sizi temin ederim ki, maksat Halep'teki İngiliz ordusunun beslemek olmayıp iskenderun'u işgal, Iskenderun - Kırıkhan - Katma yoluyla hareket ederek Antakya - Dircemal - Ahterin hattında bulunan 7. Ordu'nun geri çekilme hattını kesmek ve bu Ordu'yu 6. Ordu'ya Musul'da yaptığı gibi, teslim olmaktan kaçamayacak bir vaziyette sokmaktır. (Suriye ve Irak)
- ... saat 9 sonraya kadar Kurmay Başkanıyla tesettürün kaldırılması ve sosyal hayatımızın iyileştirilmesi üzerine sohbet; 1) Muktedir ve hayata vakıf anne yetiştirmek, 2) Kadınlara serbestisini vermek, 3) Kadınlarla bir arada bulunmak, erkeklerin ahlakı, fikirleri, duyguları üzerinde etkilidir. Doğuştan karşılıklı sevgi çekme eğilimi. (Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 2)
- Fakat anladım ki onların içinde bulundukları âlem başka, bizim içine girmek üzere olduğumuz âlem büsbütün başkadır. Eski âlemin kıvılcımlarını, yeni âlemin güneşlerine yaklaştırmak güçtür. Herkes parlamak, parlatmak ve parlaklığını göstermek hevesindedir. (Devrimcilik Üzerine)
- İstenilen şeyin olanaksızlığından söz etmek; işin basite indirgenmesinden, düzenli olarak yapılmamasından, yorulmayı göze almaktan başka bir şey değildir. (Zabit ve Kumandan ile Hasbihal)
- 1) Güçlü ve hayata vakıf anne yetiştirmek. 2) Kadınlara serbestisini vermek. 3) Kadınlarla genel ortamda bir arada çalışmak erkeklerin ahlakı, düşüncesi ve hisleri üzerinde etkilidir. Karşı tarafın sevgisini kazanmak fıtri bir eğilimdir. (Hatıra Notları 1916)
- Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat kendi ırkından büyük tanıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi ondan daha acıdır. Bu, kalp ve vicdanlar için onulmaz yaradır. (Vecizeler)
- Saraylarının içinde Türk’ten başka unsurlara dayanarak, düşmanlarla ittifak ederek, Anadolu’nun, Türklüğün aleyhine yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından kovulması, düşmanların denizlere dökülmesinden daha kurtarıcı bir harekettir... Efendiler, onlar yüzünden Türk vatanının ve Türk milletinin geçirdiği kederleri, elemleri hissetmemiş bir ferdimiz yoktur... Efendiler asırlardan beri inleyerek feryat eden, fakat müstebitlerin, yalancıların, cahillerin vücuda getirdikleri engellerle canhıraş sadasını milletin kulağına duyuramayan zavallı vatan, bugün diyor ki, bütün can kulağınızı, harap olmuş, sinesinde en derin ıstıraplar duymuş validenizin samimi hitabını daima açık bulundurunuz. Efendiler, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da hükümran olmak kudret ve kabiliyetini göstermiş olan ecdadımız vaktinde bu sadayı işitmekten men edilmemiş olsalardı Türk camiasının, Türk mefkuresinin, Türk menfaatlarının korunmuş ve feyizdar olacağı anavatanı bugünkü harap olmuş şeklinde mi miras alırdık? (Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 16)
- “İstanbul'u biz hiç unutmadık ve unutamayız! Orası bizim, yani anavatanın başıdır. İrfanımız, sanatımız, her şeyimiz oradadır, oradan yetişmiştir. İstanbul'u iyi tanırız; bilhassa orada gençlik bizimledir; bizi bekler, galeyan halindedir. Biliyor musunuz Türk neferi nasıl harp eder? Ayağı, sırtı giyinik olmayabilir Bazen gidası bile az olur; fakat o, daima ileri gitmek ister ve o Ayağı aksar, yorgundur; görürsünüz ki yine yürür ve daima ileri gider. Sorarsanız "İzmir'e gidiyoruz!" der. Askerimizin çoğu her halde İzmir'e gitmek istediği için deniz kıyısına varmadıkça kanmamış, durmamıştır. Çünkü ona verilen emir "Akdeniz'e!" idi. Türk askerinin sinesi yalnız azim ve imanla doludur. O, göründüğü gibi perişan değildir. O, kabuğu siyah ve içi bembeyaz olan kestaneye benzer; yani bir cevherdir. Onunla hasbihal ederseniz, onun mayasıni, tabiatını anlar, öğrenirsiniz; fakat biliniz ki o herkese de açılmaz. Derdine aşina çıkabilirseniz görürsünüz ki cahil sandığınız o "Mehmet" neler bilir, kalbinde ne büyük emeller, fikirler besler! Onun için iddia ederim ve son hakikatle ispat ediyorum ki harpte zafer, azim ve imanı kuvvetli olan tarafındır! Ve biz onunla muzaffer olduk. İşte siz gençler, onu takviye ediniz. Çünkü bize ancak ve her şeyden evvel o "azim ve iman kuvveti" lazımdır. Zaten biz harpten evvel fenni ve maddi vasıtaları ve şartları hesaba dahil etseydik harbi göze aldırabilir miydik?.. Fakat, terazinin bir kefesine imanımızı koyduk, maddi boşluğu doldurduk ve işte o imanımız sayesindedir ki bu büyük davayı halle cesaret ettik, başarılı da olduk; bugün kurtulmuş bulunuyoruz... Hem biz seleflerimizin yaptığıni yapıyoruz. Denizde salla, karada kağnıyla yürümüyor muyuz? Fakat, bizim bu ilkel vasıtalarımız bizi yolumuzdan alıkoymuyor ki! Düşmanın her şeyi mükemmel değil miydi? Fakat düşününüz, onda "Türk neferindeki azim ve iman" var miydi! Bulunabilir miydi? On binlerce. düşman neferine şapkalarını çıkartarak süngüsü önünde baş eğdirten, Türk'ün azim ve imanı değil de nedir?” 21 Ekim 1922 Bursa'da İstanbul Darülfünunu Gençlerine Nutuk (Gençlik Üzerine)
- Teşkilât-ı Esasiye Kanunu öyle ceffelkalem tadil edilemez. (Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz)
- Başarılarda gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe karşı gelmek lazımdır. (Türk Gençliğinin El Kitabı)
- “İstanbul irfan zümresi! Siz, vatanın gelecek ümidisiniz... Biliniz ki vatanı hakiki olarak kurtaracak sizlersiniz. Biz, bir fırtına gibi gelir, geçer, gideriz. Önümüzde sivrilmiş dikenleri, engelleri yakar yıkarız. Fakat arkamıza bak ğımızda bizim açtığımız o sahada irfanıyla, bedeniyle çalışan sizleri, millet görürsek vazifemizi yaptığımıza ancak o vakit kani olur ve iftihar ederiz. Bizin zaferimiz kanlıdır; fakat, sizin zaferiniz şanlıdır!” 21 Ekim 1922 Bursa'da İstanbul Darülfünunu Gençlerine Nutuktan Alıntı (Devrimcilik Üzerine)
- Dünyada en az devam eden, saadettir. (Atatürk'ün Bütün Eserleri Cilt: 1)
- Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle, varlığı ile, hakkı ile, birliği ile çatışan bütün yabancı öğelerle savaşma gereği ve ulusal değerleri coşku ile her karşıt düşünce önünde yeğinlikle ve özveriyle savunma zorunluluğu iyice öğretilmelidir. (Eğitim)
- Ölçüsü 90°den fazla olan açı (Geometri)
- Gerçekten dikkat edilecek olursa, Türkler'in aşağı yukarı hep aynı ahlak anlayışına sahip oldukları görülür. Bu yüksek ahlak, başka hiçbir ulusun ahlakına benzemez. Ahlakın ise ulusun oluşumundaki yeri çok büyüktür ve çok önemlidir. (Atatürk'ün Yazdığı Yurttaşlık Bilgileri)
- Alman Kolordu Kumandanı yanıma yaklaştı sordu: - Siz Vahdettin'in yaveri misiniz? - Hayır, dedim. - Ne münasebetle yanında bulunuyorsunuz? - Böyle bir vazife aldığım için... - Askerî vaziyetlerden çok iyi anlıyorsunuz, Türkiye'de herhangi bir kuvvete kumanda ettiniz mi? Müspet cevap verdim: - Mutlaka alaya kumanda etmiş olmalısınız! dedi. Alaya evvelce kumanda etmiş olduğumu söyledim. - Fırkaya da kumanda ettiniz mi? dedi. Sualine tekrar "evet" cevabını alınca: - Beni mazur görünüz, ben Kolordu Kumandanıyım. Sizin babanız yaşındayım. Lütfen son kumanda ettiğiniz kuvveti söyler misiniz? Bu temiz kalpli adamı meraktan kurtarmak istedim. - Fırka ve Kolorduya kumanda ettikten sonra, çeşitli ordulara kumanda etmiş bir arkadaşınızım. Bu cevap Alman Kolordu Kumandanını benim hiç tahmin etmediğim bir zemin üzerinde hislendirdi: - Affedersiniz, biz şimdiye kadar size yanlış hitap ediyormuşuz, demek siz ekselanssınız! Alman Ordusunda Kolordudan büyük kuvvetlere kumanda edenlere ekselans denildiğini de ilave etti. Bu güzel kalpli askerin misafirlik müddetinin sonuna kadar, yaş davasını unutarak, bize çok hürmetle muamele ettiğini zikretmek isterim. (Saklı Nutuk)
- "Baylar ilkelere göre kurulan bir hükümetin niteliği kolaylıkla anlaşılabilir. Böyle bir hükümet, ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir. Cumhuriyet'tir. Böyle bir hükümetin kuruluşunda ilke, Kuvvetler Birliği kuramıdır." (Söylev (Nutuk) II)
- 8/9 akşamı saat 9.00'a kadar Kurmay Başkanı ile örtünmenin kaldırılması ve sosyal hayatımızın düzeltilmesi hakkında sohbet: 1) Güçlü ve hayata vâkıf anne yetiştirmek. 2) Kadınlara serbestisini vermek. 3) Kadınlarla genel ortamda bir arada çalışmak; erkeklerin ahlakı, düşüncesi ve hisleri üzerinde etkilidir. Karşı tarafın sevgisini kazanmak fıtri bir eğilimdir. (Hatıra Notları 1916)
- Gerçi halk, yayını yansıtıp iletir ve düşüncelere yandaş toplar, fakat düşünceleri ortaya koyan, ortaya atan ve yayın alanının odak noktasını oluşturan halk değildir. (Atatürk'ün Yazdığı Yurttaşlık Bilgileri)