Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru - Frank Mccourt Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru kimin eseri? Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru kitabının yazarı kimdir? Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru konusu ve anafikri nedir? Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru kitabı ne anlatıyor? Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru kitabının yazarı Frank Mccourt kimdir? İşte Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Frank Mccourt
Çevirmen: Neşe Olcaytu
Orijinal Adı: 'Tis: A Memoir
Yayın Evi: Epsilon Yayıncılık
İSBN: 9789753312011
Sayfa Sayısı: 463
Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Frank McCourt’un çocukluğunu anlatan Angela’nın Külleri dünyanın her yerinde büyük bir okuyucu kitlesi tarafından okundu ve çok sevildi. Büyük bir yoksulluğu anlattığı halde, McCourt’un kaleminden sevecenlik ve ince mizah, satırlarının arasından sızan umutla birleşince, ortaya bir kurtuluş, bir başarı öyküsü çıkmıştı. Kitap birçok ödül aldı (Pulitzer Ödülü - Ulusal Kitap Kritikleri Çevresi Ödülü - Los Angeles Times Kitap Ödülü). Pek çok dilde defalarca basıldı.
Umuda Doğru işte bu öykünün devamı; Frankie’nin yoksul bir göçmenden pırıl pırıl bir öğretmene ve mükemmel bir yazara dönüştüğü Amerika serüvenini anlatıyor.
Frank, büyük çabalardan sonra on dokuz yaşında, New York’a gelmeyi başarır. Gemide tanıştığı bir papaz ona Biltmore Oteli’nde bir iş bulur. Otelde çalışırken, bu "sınıfsız" ülkedeki çarpıcı sınıflandırmayla tanışacaktır.
Askere alınıp Almanya’ya gönderilir. Orduda köpekleri eğitmeyi ve daktilo kullanmayı öğrenir. 1953’te Amerika’ya döndüğünde doklarda çalışmaya başlar. Amerika, Frankie’nin karnını doyurmuştur; ama yüreği hala hoşnut değildir. Çevresindeki tüm göçmenler, ülkelerindeki benzer yaşam biçimlerini benimser ve ısrarla başka bir şeyin imkansız olduğunu söylerken, onun hayallerinde okuyup eğitim görmek, Amerika’da Amerikalılar gibi yaşamak vardır. On dört yaşında okulu bıraktığı halde, kendini, New York Üniversitesi’ne kabul ettirmeyi başarır. Orada, uzun bacaklı, sarışın, su katılmadık bir Yankee’ye aşık olur ve hayallerini gerçeğe çevirmeye çalışır. Ancak dünyadaki yerini, öğretmenliğe -ve yazmaya- başladıktan sonra bulacaktır.
Umuda Doğru, Frank McCourt’un Amerika’da yaşadıklarını, olağanüstü insancıl bir mizaha sararak büyüleyici bir dille anlattığı bir öykü.
Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru Alıntıları - Sözleri
- Kadınlara kendilerinin birer kahraman olduklarını söyledim.
- Şu dünyaya çalışmak için mi geliyoruz yoksa birer çay içip sohbet ederek keyif yapmak için mi?
- Bir de o kırılgan aynalar...
- Evet, ben buradayım ama düşlerim gitti.
- Sana söylediğim bu sözler ruhuna aittir. Bu sözler hayatın kendisidir.
- Kendi insanlarım.
- Kitaplar insanın belden yukarısına yararlıdır, diyorum. Tabii, o kitapların içindekileri beyninize sokmayı bilirseniz.
- Ama artık nereye ait olduğumu kendim de bilmiyorum.
Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru İncelemesi - Şahsi Yorumlar
ekonomik kriz sırasında, amerika'ya yeni gelmiş bir göçmen ailesinin çocuğu olarak, broklyn'de dünyaya gelen ve irlanda'nın limerick kentindeki yoksul mahallelerde büyüyen frank mccourt'un anıları böyle başlıyor. frank'ın babası malachy, genellikle çalışmadığı, çalıştığı zamanlar da aldığı parayı içkiye yatırdığı için, annesi angela'nın çocuklarını bakıp besleyecek parası yoktur. ancak aynı malachy, sorumsuz ve garip bir adam olmasına karşın, frank'in hikâye yazma yeteneğini ortaya çıkacaktır. frank, babasının, irlanda'yı kurtaran cuchulain hakkında anlattığı hikâyelerle, annesine bebekler getiren, yedinci basamaktaki meleğin hikâyesiyle beslenerek büyür. belki de frank'in hayatta kalmasının nedenidir bu hikâye . frank, paçavralar giyerek, noel yemeği için domuz başı dilenerek, ateş yakmak için sokak kenaklarından kömür toplayarak, yoksulluğa, açlığa ve akrabalarıyla komşularının umursamaz zalimliğine katlanır. katlandığı gibi, hakâyesini, yaşama sevinciyle dolu, olağanüstü bağışlayıcı ve etkili bir dille anlatmak için sağ kalır.her sayfası, frank mccourt'un şaşırtıcı ve sevencen mizahı ile dolu olan angela'nın külleri, bir klasiğin tüm belirtilerini veren muhteşem bir kitap. (Yakup uzun)
Bir insan gece yatağım ne kadar rahat diye ağlar mı ya da bir insan patates soyarken ağlar mı? Eğer bu kitabı okumuşsa ağlar. Ayrıca çok iyi çekmeyen bir elektrikli süpürgeniz varsa ondan dert yanmaktan da vazgeçersiniz. Hem ağlatan hem minik tebessüm ettiren bir yaşam hikayesi. (Elif)
Dışarıda ufak ufak kar serpiştirirken Umuda Doğru bakalım mı birlikte? Frank McCourt 'ın kendi hayatını kaleme aldığı Angela' ın Külleri'nin ikinci kitabında yazarın Amerika'daki gençlik yılları, askerlik maceralarını, üniversite serüvenini, öğretmenlik ve evlilik hayatını okuyoruz. İlk kitabında İrlanda'daki açlık, sefalet ve acılarla dolu çocukluk yıllarına kah gülüp, kah ağlayarak şahit olmuştuk. Umuda Doğru'da artık onun çocukken hayalini kurduğu hayata ulaşabilmek için çektiği sıkıntılara, zorluklara karşı verdiği uğraşlar için haydi Frank yapabilirsin diyerek destek oluyoruz. Tam bir hayat mücadelesi var iki kitapta da. Ve bu mücadeleyi sadece kendi hayatı için değil annesi ve kardeşleri için de veriyor. Nitekim hepsini refaha erdirmeyi başarıyor. Deyim yerindeyse iki kitabın sonunda Frank'in tırtıldan kozaya, kozadan da kelebeğe dönüşmesini izliyoruz. Acaba bu kadar şeyi nasıl başarabildi diye düşündüğümde; onun karşılaştığı her durumu farklı bir bakış açısı ile ele aldığını ve kendisinin yada başkasının olsun tüm sorunları nedenleriyle birlikte önemseyip er yada geç bir çözüm üretmeye çalıştığını farkettim. Bu gerçekten onun hayran olunabilecek bir özelliği bence. Bir otobiyografi olduğu için yaşadıklarını anlatırken o yılların önemli olaylarına, hayat şartlarına da değiniyor. Öğretmenlik yaparken karşılaştığı sıkıntıları, bir yandan sistemin getirdiği kurallara uymaya çalışıp diğer yandan öğrencilerin ilgi ve isteklerine hitap etmekte zorlanması hakkında yazdıklarını okurken bazı şeylerin maalesef hala değişmediğini gördüm. Bir öğretmen olarak bu duruma ayrı üzüldüm.. Kimisine başkasının hayatını okumak önemsiz gelebilir, otobiyografi okumayı sevmiyor, sıkıcı geliyor olabilir. Ama ben gerçek yaşanmışlıkları, hayat hikayelerini okumayı da izlemeyi de severim. Mutlaka ders alınacak bir şeyler bulunur diye düşünürüm. Benim gibi düşünenler beğenecektir. (Saliha Sakarya)
Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru PDF indirme linki var mı?
Frank Mccourt - Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Frank Mccourt Kimdir?
Francis "Frank" McCourt, (d. 19 Ağustos 1930 - ö. 19 Temmuz 2009) İrlanda asıllı, Amerikalı öğretmen ve Pulitzer ödüllü yazar. McCourt'ı tüm dünyaya tanıtan eseri Angela'nın Külleri'dir.
Hayatı
NewYork, Broklyn'de doğdu ancak küçük yaşta ailesi ile beraber İrlanda'ya geri döndü. Frank McCourt 11 yaşındayken babası onları terk etti. Ailesine, özellikle de annesine yardım etmek isteyen Franky 13 yaşında eğitim hayatına veda etti. 19 yaşında Newyork'a gittikten ve askerliğini yaptıktan sonra yarım kalan eğitim hayatına NewYork üniversitesin'de devam edebildi.
Frank Mccourt Kitapları - Eserleri
- Angela'nın Külleri
- Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru
- Öğretmen
Frank Mccourt Alıntıları - Sözleri
- Yağmur her gün yağmalıydı. (Öğretmen)
- Bu sınıfta zengin ailelerden gelen ve ayakkabı almak için bol parası olan bir öğrenci var mı? El kaldırın, bakalım. Hiç el kalkmıyor. Aramızda ayakkabılarını tamir ederek giymek zorunda kalan çocuklar olabilir. Hiç ayakkabısı olmayanlar da olabilir. Bu onların kabahati değil. Bu utanılacak bir şey de değil. İsa'nın da ayakkabısı yoktu ve ayağında ayakkabısı olmaksızın öldü. Çarmıhtaki resminde ayağında ayakkabı var mı? (Angela'nın Külleri)
- Hayal kurmak, Arzu etmek, plan yapmak, bunların hepsi yazarlıktır ama sokaktaki adamla sizin aranızdaki fark , sizin bunları özel olarak arıyor olmanızdır dostlarım, kafanızda kurarsınız, önemsiz gibi görünen şeylerin önemini fark edersiniz ve kağıda dökersiniz... (Öğretmen)
- Evet, ben buradayım ama düşlerim gitti. (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)
- Anneannem arka bahçesine Tanrı'yi kustuğum için anneme küstü. Annem de, Aggie Teyze ve Tom Dayı ile konuşmuyor. Babam zaten annemin ailesinden hiç kimseyle hiçbir zaman konuşmadı. Onların da, aslında babamla konuştuğu yok, çünkü babam Kuzeyli ve garip davranışları var. Tom Dayı'mn karısıyla da kimse konuşmuyor, çünkü o da Galway'dan geliyor ve sarkık kulaklı Spaniard köpeklerine benziyor. (Angela'nın Külleri)
- Rahipler ve rahibelerin de, fakirliğin soyluluk olduğu palavralarını atmalarına rağmen, evlerinde hizmetçileri var. Eğer onların bahşiş vermesini bekleyecek olursanız, ölene kadar kapıda dikilirsiniz. (Angela'nın Külleri)
- Annem Amerika'da bazı şeylerin farklı olduğunu söylüyor, ama anneannem İsa her yerde İsa'dır, diyor. Bu cahilliğe mazeret uydurma. (Angela'nın Külleri)
- Kendi insanlarım. (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)
- Din için ölmek palavra. Sadece bizi korkutmak için bu palavraları atıyorlar. İrlanda uğruna ölmek de palavra. Artık kimse hiçbir şey uğruna ölmüyor. Yeteri kadar insan ölmüş. Ben ne İrlanda uğruna ne de din uğruna ölürüm doğrusu. Belki, annem için ölebilirim. (Angela'nın Külleri)
- Tanrı iyi yüreklidir. Öyle, hanımefendi. Tanrı bu korkunç dünyayı yarattı ama kendisi iyidir. (Angela'nın Külleri)
- "... Babamın üzülmesine hiç dayanamam zaten." (Angela'nın Külleri)
- Kötü bir çocukluk geçirdim, mutlu bir çocukluğun pek kayda değer bir yanı yoktur zaten. (Angela'nın Külleri)
- Bir de o kırılgan aynalar... (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)
- Şu dünyaya çalışmak için mi geliyoruz yoksa birer çay içip sohbet ederek keyif yapmak için mi? (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)
- Sana söylediğim bu sözler ruhuna aittir. Bu sözler hayatın kendisidir. (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)
- Annem ölmüş birilerinin yatağında yatmaktan rahatsız olacağını söylüyor. Hele, verem filan geçirmiş biriyse, diye ekliyor. Adam elinden bir şey gelmeyeceğini söylüyor. Yoksul insanların seçme şansı yoktur. (Angela'nın Külleri)
- Ama artık nereye ait olduğumu kendim de bilmiyorum. (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)
- Bu çirkin yayınların dağıtım işini yapmamdan hiç mutlu değil, ama eve domuz etleri getirdiğimi görünce kiliseye bir şükran mumu yakacağını söylüyor. (Angela'nın Külleri)
- Melekler tabutu açıp çoktan aldılar onu. Eugene şimdi Shannon'un soğuk sularından ve rutubetinden çok uzaklarda, göklerde Margaret ve Oliver ile beraber. Cennette bol bol balık, patates ve şeker var. Bunları yemene engel olacak teyzeler de yok. Bütün babalar evlerine işsizlik sigortasından aldıkları paralan getiriyor ve çocuklar babalarını aramak için barları dolaşmak zorunda kalmıyorlar. (Angela'nın Külleri)
- Kadınlara kendilerinin birer kahraman olduklarını söyledim. (Angela'nın Külleri II - Umuda Doğru)