diorex
Dedas

Animal Triste - Monika Maron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Animal Triste kimin eseri? Animal Triste kitabının yazarı kimdir? Animal Triste konusu ve anafikri nedir? Animal Triste kitabı ne anlatıyor? Animal Triste PDF indirme linki var mı? Animal Triste kitabının yazarı Monika Maron kimdir? İşte Animal Triste kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.08.2022 08:00
Animal Triste - Monika Maron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Monika Maron

Çevirmen: Mustafa Tüzel

Yayın Evi: Alef

İSBN: 9789944494373

Sayfa Sayısı: 160

Animal Triste Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Son yılların en güzel aşk romanlarından biri (...) Olağanüstü yoğunlukta, son derece erotik bir kitap"

-Marcel Reıch-Ranıckı Der Spiegel, 12 Şubat 1996-

"Maron'un, zaman zaman lirik vurgularla öne çıkan enfes bir dili var."

-New York Times Book Review-

Triste est omne animal post coitum, præter mulierem gallumque…

Her hayvan cinsel birleşme sonrası hüzünlüdür: Kadınlar ve horozlar hariç.

Hafızanın kişiliğimiz üzerinde oynadığı roller. Geçmişi yeni baştan yazarak kendimizi şekillendirdiğimiz güç. Tutkulu ve hayvansı yanımız. Kendimizi aşkın kollarına bırakarak sosyal rollere ve hayatta kalma içgüdümüze başkaldırmak. Akıllılık ile delilik arasında gidip gelmek. Arka planda Berlin Duvarının yıkılmasından önce ve sonraki atmosfer. Bütün bunlara dair bir roman Animal Triste.

(Tanıtım Bülteninden)

Animal Triste Alıntıları - Sözleri

  • Kendimle tesadüfen karşılaşsaydım, kendime sempatik gelir miydim, bilmiyordum.
  • Her hikâye benim hikâyemdi...
  • Hayatta, en az yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak olduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz.
  • Zaten deliliği kim anlıyor ki?
  • Arzuladığımız hatta içimizde sarsılmadan ya da uyanmadan gizli durduklarını bildiğimiz özellikler, âşık olduğumuz saniye, onlarla birlikte yaşamaya alışkın olduğumuz öteki özellikleri kovarlar. Bir daha kendimizi tanıyamayız. Daha güzel, daha uysal, daha bilge oluruz. Kibirimizden ve fesatlığımızdan kurtuluruz. En kötü düşmanımıza boyun eğecek durumdayızdır. Her ağacı, her caddeyi, her dakikayı mutluluğumuzla ışıtırız ve onların o zamana kadar keşfedilmemiş güzelliklerine şaşırırız. Kendimizi gökyüzüyle, yağmurla, rüzgârla bir hissederiz. Nihayet bu dünyaya aidizdir ve nihayet bu dünyaya ait değilizdir.
  • "Yoksa ben yaşamayı unutmuş muyum?"
  • Gençliğimde, genç insanların çoğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde öyle çok gençlik, öyle çok başlangıç vardı ki, ancak şiddetli ve güzel bir son düşünülebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, çok iyi biliyordum bunu.
  • Hayatta aşktan başka bir şey kaçırılmış olamaz.
  • "...Seni kazanmak veya bu dünyadan göçmek." Böyle bir cümle bir başlangıca aittir ya da bir sona.
  • Masanın etrafında yuvasına dönmüş yorgun insanlar gibi oturuyorduk ve her birimiz bir diğerinin yüzünde kendi yaşını bulmaya çalışıyordu.
  • Aşk da dinozorlar gibidir, bütün dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır. Tristan ile İsolde, Romeo ve Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, her zaman yalnızca ölüm, her zaman olanaksız olana duyulan bu şehvet.
  • Unutmak ruhun bayılmasıdır.
  • Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, ilk önceleri sadece istiridyenin etine girmiş rahatsız edici bir yabancı cisim, sonra istiridye onu epitelyum dokusuyla kapatır ve sedef tabakalarını üst üste geliştirir, sonunda kaygan yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslında insanların değerli kıldıkları bir hastalıktır.
  • Hayatta, en az yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak olduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz.
  • Çünkü insanlar aslında sürekli olarak kendilerinin kâh atom bombasıyla kâh yeni türden hastalıklarla, sonra erimeye başlayan kutuplar yüzünden yok olacaklarından korkmakla meşguldüler; sanki kendi ölümleri ve hayatta kalmaları buna bağlıymış gibi insanlığın yok oluşundan müthiş korkuyorlardı.

Animal Triste İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Animal Triste, kendini dünyadan soyutlamış ve yıllar önce tutkuyla bağlı olduğu fakat onu terk eden adamın hayaliyle yaşayan bir kadını anlatan bir kitap. Kapısını çalan kimsesi olmayan, kızının bile hayatta olup olmadığını bilmeyen bir kadının hayal-gerçek-geçmiş-şimdi arasındaki sisli ve seraplı yolculuğu işlenmiş. Belirsizlikler ve net hatırlayamayışlar, unutuşlar ama buna rağmen izleri silinmeyen acıları çok net hissettiren bir kitap. Üstelik bunu sadece bir aşk hikayesi üzerinden değil, aynı zamanda dönemin savaşlarını, o savaşlarda geçen çocukluğun zorluğunu, anne ve babayla ilişkileri arka plana alarak anlatıyor. Buna ek olarak hayvan ve doğanın insanlara yansımasını ele alıp bu sayede özümüzün hayvanlar gibi olduğunu, aslında bir farkımız olmadığını da hissettiriyor. (Angelica Gilmour)

Bir aşkı anlatıyor kitap. Ama bildigimiz aşklardan degil, hatta bildigimiz şekilde de anlatılmıyor. Yaşının kac oldugunu bile unutan kadın, yaşadıklarını ya da yaşadığını düsündüğü olayları, anları anlatıyor. Kahramanımızin , adını unuttuğu icin Franz dedigi evli bir adamla olan iliskisini, ruhsal dünyasını tamamen gözler önüne sererek kendi agzından anlatışına şahit oluyoruz. Okumak için sakin bir ortam ve dikkat gerektiren kitabın okunmasini tavsiye ediyorum. (fisun)

Kendini aşkla tanımlayan kadın...:Monika Maron'un kalemi ile tanışma kitabım. Kitap, İlk sayfasından itibaren sizi içine alan ve hikayesiyle sürükleyen bir o kadar da yoğun ve arketipleri olan bir kitaptı. ️ Kitap yüz mü yoksa doksan mı yaşında olduğu belli olmayan isimsiz bayan kahramanımızın gençlikte yaşayamadığı aşkını kırk yaşından sonra aşkı Franz'ı keşfi ve devamındaki serüvenini anlatıyor. Kitap tamamen aşk kitabı değil, üvey babanın elinde büyüyen annesinin tutumundan dolayı kendi cinsiyetine yabancı ve düşman büyüyen bir kız; ikinci dünya savaşında başı kopmuş bebekle ve zehirli sıçanlarla oynayan _içine savaşın ruh halleri sinen savaş mağduru, Berlin duvarının arasında sıkışmış birey, modern zamanın varoluşsal sıkıntısını yaşayan garip ve yalnız insanın hallerini yazarın orijinal meteforlarıyla okuyoruz. . ️Açıkçası kitap 158 sayfa bir oturuşta okunabilir gözüyle bakıyrsnnz başlıyorsunuz ama kitap o kadar yoğun ve arkatipleri, ikinci dünya savaşının birey üzerindeki yansımaları, Berlin duvarının insanın hayatına nasıl baltaladığına ilişkin notları ve tüm bunlarla ilintili kahramanın arkadaşlarının hikayelerini okumak anlamak ve hazmetmek zaman istiyor. ️Kitapta bir belirsizlik dili var, Zaman, olay, düşünce ve duygu sıçrayışları var ve sürekli. ve siz okurken düşünüyorsunuz acaba hepsi hayel mi kurgu mı yoksa kadının bunaklığımı diyorsunuz ama hiçbiri değil. Çok ilginçti. . ️Yazar, hikayeyi kadınlık içgüdülerinden ve tecrübelerinden istifade ederek her şeyi ile dizayn edilmiş karekterler ve güçlü bir saptamalar ortaya koymuş diyebilirim. . ️Kitap güçlü bir sistem eleştirisi yapıyor. Varoluş mücadelesini hep karanlık noktalarından ele alıp işlemiş. Tıka basa bir siyasi roman, aşk romanı, tarih romanı değil. Soya çekim, ebeynlere beğenmeme, duygusal olgunlaşmamış ebeynin çocukların dünyasında hayatına katliamı, yaşlılık, kadın erkek eşitliği, berlin duvarı doğusunda kalan insan tipleri batısında kalan insan tipleri, bu tiplerin çocukları, savaşın dönüştürdüğü insanların ruh halleri... Egonun varoluşsal sorunu aşkla çözümü... Aslında çok şey var söylenecek ve üzerinde Durulacak ama... Tam müzakere edilecek bir️kitap. Dikkatinizi çekti ise okuyun derim. Yoksa hiç dokunmayın kitaba. (Meryem şeyma Şahin)

Animal Triste PDF indirme linki var mı?

Monika Maron - Animal Triste kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Animal Triste PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Monika Maron Kimdir?

1941’de Berlin’de doğan Monika Maron Doğu Almanya’da büyüdü, 1988’de Batı’ya göç etti, halen doğduğu şehirde yaşıyor. Yayınlanmış romanları arasında Flugasche, Die Überläuferin, Stille Zeile sechs“ , Animal triste, Pawels Briefe, Eine Familiengeschichte, Endmoränen ve Ach Glück vardır. Hikayeden makaleye pek çok yapıtıyla çeşitli ödüllere layık görülmüştür: 1992 Kleist Ödülü, 2003 Friedrich Hölderlin Ödülü ve 2009 Alman Milli Ödülü

Monika Maron Kitapları - Eserleri

  • Animal Triste
  • Acayip Bir Başlangıç
  • Uçucu Kül

Monika Maron Alıntıları - Sözleri

  • Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, ilk önceleri sadece istiridyenin etine girmiş rahatsız edici bir yabancı cisim, sonra istiridye onu epitelyum dokusuyla kapatır ve sedef tabakalarını üst üste geliştirir, sonunda kaygan yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslında insanların değerli kıldıkları bir hastalıktır. (Animal Triste)
  • Hayatta, en az yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak olduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sonuçta kalp ruhun muhafazası değildi, makine benzeri, ikame edilebilir bir kas parçasıydı sadece. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Bir köyün sakinlerini gözlemlemek, bir sosyoloji enstitüsünün istatistiki araştırma sonuçları kadar önemliydi. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Hayatta, en az yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak olduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sevgi bir tomurcuk değil, toprağın derinliklerinde bir köktür. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Gençliğimde, genç insanların çoğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde öyle çok gençlik, öyle çok başlangıç vardı ki, ancak şiddetli ve güzel bir son düşünülebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, çok iyi biliyordum bunu. (Animal Triste)
  • Insanlar şu bahçenin, o avlunun, mümkünse her ağacın etrafını neden hiç durmadan çitle çevirirler ki? (Uçucu Kül)
  • Söyleyecek çok şeyiniz varsa, susmak bazen akıllıcadır. (Uçucu Kül)
  • Hep telaş içindeyiz, devamlı acele etmek zorundayız. (Uçucu Kül)
  • Yaşlanma içeride başlar, çizgiler bunun yansımasıdır sadece. (Uçucu Kül)
  • Aşk da dinozorlar gibidir, bütün dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır. Tristan ile İsolde, Romeo ve Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, her zaman yalnızca ölüm, her zaman olanaksız olana duyulan bu şehvet. (Animal Triste)
  • “Dünya uzaydan hızla geçerken, uzun süre sonra ilk kez tanıdık bir gezegene rastlar. Naber, nasılsın, diye ta uzaktan haykırır gezegen. Hiç iyi değilim, der Dünya, homo sapiens’im var. Merak etme, geçer, diye bağırır gezegen ve yine üç yüzyıllığına gözden kaybolur.” (Acayip Bir Başlangıç)
  • Her hikâye benim hikâyemdi... (Animal Triste)
  • "Yoksa ben yaşamayı unutmuş muyum?" (Animal Triste)
  • Masanın etrafında yuvasına dönmüş yorgun insanlar gibi oturuyorduk ve her birimiz bir diğerinin yüzünde kendi yaşını bulmaya çalışıyordu. (Animal Triste)
  • Bir şeyi neden yaptığımı ya da neden yapmadığımı ancak birkaç yıl sonra anlarım ben. Bir şeyi yapmam ya da yapmamamın sıkı sıkıya inandığım nedenleri olsa da, yıllar içinde başka, daha derinde yatan, pek de hoşa gitmeyecek nedenler, tabiri caizse latif tenin altındaki nedenler iskeleti açığa çıkarabilir. Artık bunu öğrenmiş bulunuyorum ve bazen yılların geçmesini beklemeyi, o zamana kadarda kararlarımı öylece kabullenmeyi beceriyorum. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Özlediğim bir duygu var, âşık olduğunda ya da bir şey için mücadele ettiğinde hissettiğin o heyecandan ölme duygusu, bir tutku yani, evet, bu işte: Ben tutkuyu özledim. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Yaşlılar ve sakatlık birbirine benzer durumlar, dedim; çünkü yaşlılar gibi sakatlar da bazı taleplerde bulunma hakkına bile sahip değiller. (Acayip Bir Başlangıç)
  • ''Neyi bekleyeceğim ki?'' dedi yorgun bir sesle, ''Evlenmeyi mi? Migreniniz mi var? Vücudunuzda yağlanma mı var? Evlenin. Çocuğunuz öğrenme güçlüğü mü çekiyor? Evlenin. Burnunuz fazla mı uzun? Evlenin. Evli olanlara ne tavsiye edilecek peki?'' '' Boşanmaları. Hem ben evlilikten söz etmedim,'' dedi Christian. (Uçucu Kül)

Yorum Yaz