matesis
dedas

Aramızdaki En Kısa Mesafe - Barış Bıçakçı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aramızdaki En Kısa Mesafe kimin eseri? Aramızdaki En Kısa Mesafe kitabının yazarı kimdir? Aramızdaki En Kısa Mesafe konusu ve anafikri nedir? Aramızdaki En Kısa Mesafe kitabı ne anlatıyor? Aramızdaki En Kısa Mesafe PDF indirme linki var mı? Aramızdaki En Kısa Mesafe kitabının yazarı Barış Bıçakçı kimdir? İşte Aramızdaki En Kısa Mesafe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.05.2022 23:00
Aramızdaki En Kısa Mesafe - Barış Bıçakçı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Barış Bıçakçı

Editör: Murat Gültekingil

Editör: Can Cankoçak

Tasarımcı: Ali Osman Coşkun

Yayın Evi: İletişim Yayınevi

İSBN: 9789750501487

Sayfa Sayısı: 99

Aramızdaki En Kısa Mesafe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Onlara baktım, kardeşlerime. Ellerine, yüzlerine. Yoktan yere bir uzaklık, bir engel aramızda.

Birbirimize, birlikte yaşadığımız onca şeyi aşıp yaklaşamayacakmışız gibi; ama öyle de yakınız ki, kapı kapandığında üçümüzün birden eli sıkışıyor.

Bir çocuğun gözünden aile:

Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişi.

Aramızdaki En Kısa Mesafe Alıntıları - Sözleri

  • Hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi.
  • "...çünkü hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi."
  • Bir felsefeci ölü bulunduğunda akla gelecek ilk şüpheli elbette kafasındaki fikirlerdi.
  • "Kim değersiz hissetmez ki kendisini!"
  • "Hayatımızın son günü gibi. Aşk."
  • Kalbim acıyor.
  • "Kalbim acıyor."
  • "Sana anlatamadıktan sonra gördüklerim neye yarar!"
  • ... çünkü hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi.
  • 'Sana anlatamadıktan sonra gördüklerim neye yarar!’
  • ...öyle güzel utandı ki, her şeyi unuttum.
  • "Sana anlatamadıktan sonra gördüklerim neye yarar!"
  • ‘’Bu dağlar kömürdendir, geçen gün ömürdendir.’’

Aramızdaki En Kısa Mesafe İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitap yalnızca 99 sayfa, her bir cümle en fazla 3-5 kelime, her bir bölüm 3-4 sayfadan fazla değil. Dili çok sade. Ancak asla basit değil. Ben edebiyatta bunu çok seviyorum. Yazar anlattığı şeyleri öyle sade anlatıyor ki eserin vuruculuğu biraz da buradan kaynaklanıyor. Okuyucuya daha çok alan bırakıyor. Eser yapısal olarak çok sayıda bölümden oluşan bir roman-uzun hikaye. Bu bölümlerin her birini öykü olarak da nitelendirebilirsiniz. Her biri kendi içinde anlamlı ve tek başına da okunabilir. Ancak ben bunu romanın bölümleri olarak değerlendirmenin daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Sıradan, beş kişilik bir ailenin ortanca çocuk tarafından anlatıldığına tanık oluyorsunuz. Olayları hiç tam bir zihin açıklığıyla göremiyoruz. Bütün yönlerinden emin olamıyoruz. Tıpkı çocukluk anılarımız gibi. Karakterin de bazı şeyleri çok net hatırladığını görüyoruz ancak kimi olaylar bir sis perdesiyle gölgelenmiş. Buna rağmen çocuk anlatıcımız hatırladığı şeyleri oldukça iyi yorumluyor. Çünkü bir yetişkin tarafından anlatılıyor, kendi yetişkinliği tarafından... Hepimizin bir başka halini yaşadığı dramlar, acılar, eğlenceler, pişmanlıklar... Bunlar gerçekten anlatıldığı gibi mi yaşanmış peki? Ona da cevap veriyor karakterimiz: "...hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi." (Yağmur)

99 sayfaya ne sığar sizce. Bir ailenin portresi sığar mı, bir çocuğun hayalleri sığar mı, yarım kalan özlemleri sığar mı? Bıçakçı hepsini sığdırmış uzun hikaye / roman tarzında yazdığı aramızdaki en kısa mesafe isimli kitabına. Bir çocuğun gözünden aileyi, ailenin ilişkilerini, hayal meyal hatırlanan anıları birbirinden bağımsız ve iç içe gibi farklı bölümlerde çok güzel işlemiş. Saatlere sığacak bir kitap mutlaka okunmalı. (Caner)

HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ,HATTA YAŞANDIĞI GİBİ DEĞİL!HATIRLANDIĞI GİBİ.: Sinema ,senaryo, şiir,fizik,naif,sıradan kelimeleri uçuşuyor zihnimde Barış Bıçakçı adını duyduğumda.. Aramızdaki En Kısa Mesafe 99 sayfalık çocukluk günlerinin anlatıldığı, 24 bölümden oluşan bir öykü kitabı.. Kitabı okurken nedense anlatılan çocukluk günlerindeki öykülerin kahramanının Barış Bıçakçı’nın kendisi olduğunu düşündüm. SEVGİLİ GÜNLÜK Nihan’ ın bana bakarken bir gülüşü vardı ki aklımı başımdan aldı! ( Eminim bu satırları okuyunca “Nasıl gülüyordum? “ diye soracak ve yakama yapışıp ayrıntısıyla anlatmamı isteyecek.). Sayfa 67 Yukarıdaki alıntı bana bu öyküleri yazarken kendi hayatından fazlasıyla esinlendiğini düşündürdü. Kitabın konusu kısaca; “ Bir soyadının önünde toplanmış duruyoruz:ailemiz. Bir soyadının önünde tek tek isimler” sayfa71 Üç erkek kardeş ve anne babadan oluşan Adana’ da yaşayan bir aile.Baba üniversite de felsefe profesörü anne sanırım bir memur.. 80 darbesinin izlerini satır aralarında görüyoruz baba üniversitedeki işinden uzaklaştırılıyor ve ailenin geçim derdi başlıyor boza yapıp satmaya çalışılan günler ,aile cek işletilen bir lokanta..Bir süre hayat böyle bir hengamede devam ediyor.. Kitabı okurken dikkatimi çeken en önemli husus babayla olan ilişki kısmı ve en acıklı hikaye Pazar Arabası başlıklı hikaye..Hikayeyi anlatmayacağım burada ama son cümlesini buraya alıntılayacağım. “Babam sonunda konuşmasını bitirdi.Elini kaldırıp omzuma koydu ama ben vuracak sanıp irkildim. Birden o da ben de utandık.Çok utandık.Birbirimize bakamadan başlarımızı eğip öylece kaldık.” sayfa 55 Bu cümlelerin bana hissettirdiği şey gönlüm ağırlaşıyor çünkü her iki taraf da oldum bu hayatta hem yaşadım hem de yaşattım..Böyle anlar insanın gönlünü eziyor ve Barış Bıçakçı ânları anlatmadaki ustalığını bu cümlede çok başarılı gösterebilmiş. Öykülerden bir tanesi var ki o da dikkate değer cinsten “Değersizlik” başlığı altında satırlar arasında şöyle bir cümle geçiyor.Kardeşi evden kaçıyor ve yıllar sonra arkadaşı Oktay ile bunun nedeni üzerine konuşuyor; “ Kendisini değersiz hissetmiştir.” “ Hangimiz hissetmeyiz ki bu duyguyu!” diyorum. Bakkala gidip gelirken yakalanır insan belki de bu duyguya ; bir Çiftlik yoğurdu, iki ekmek, bir paket Maltepe alırken. Dediğim gibi Barış Bıçakçı Hayat ve İnsan etkileşiminde muhakkak hepimizin hissedip düşündüğü ânları tüm sıradanlığından çıkartıp dingin anlatımıyla naif bir duyguyla bize kendimizi gösteriyor başarılı anlatımıyla... Ve bu öykünün yazılma sebebi ,ya da bir zamanlar yaşanmış halini aslında tam bilemeyeceğimiz ama insan algısında nesnelerin,şeylerin nasıl değişikliğe uğradığını en güzel anlatan hikaye “Aramızdaki En Kısa Mesafe” başlığında olan.. Diyor ki; “ Hiçbir şey göründüğü , hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi.” İnsanız çünkü yaşantılarımız duygular süzgecinden sonra bizim yorumumuzla anlamını buluyor.. Barış Bıçakçı okumak bana iyi geliyor,öykülerinin kahramanları hepimizden biri,duygular hepimizin duyguları..Dingin ve naif anlatımıyla beraber düzyazı okurken Cat Stevens gibi şarkıcıların sade gitar ve kendi sesleri eşliğinde şarkı söylemeleri gibi aynı zamanda kulağıma da hoş bir ritim geliyor.. Barış Bıçakçı’yı bu inceleme içinde daha fazla tanıtmak isterdim lakin herhangi bir röportajı ya da ona dair bir görsele rastlamadım.İnzivada bir yazar tercihi bu yönde sanırım. 1966 Adana doğumlu,Odtü Makina Mühendisliği mezunu ve bir süre Tübitak Bilim dergisinde editörlük yapmış öykü, roman yazarı bazı romanları filme çekilmiş..Başka bilgi yok:) Keyifli okumalar diler bu güzel çocukluk öykülerinin anlatıldığı kitabı tüm okurlara tavsiye ederim. (Umay Han Atayurtta)

Aramızdaki En Kısa Mesafe PDF indirme linki var mı?

Barış Bıçakçı - Aramızdaki En Kısa Mesafe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aramızdaki En Kısa Mesafe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Barış Bıçakçı Kimdir?

Barış Bıçakçı 1966'da Adana'da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte, Ocak 1994 ve Ekim 1997 tarihlerinde iki şiir kitabı yayımladı. İlk romanı Herkes Herkesle Dostmuş Gibi (2000) yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. İletişim Yayınları'nca yayımlanan diğer kitapları: Veciz Sözler (2002), Aramızdaki En Kısa Mesafe (2003), Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2004)

Barış Bıçakçı Kitapları - Eserleri

  • Bizim Büyük Çaresizliğimiz
  • Aramızdaki En Kısa Mesafe
  • Sinek Isırıklarının Müellifi
  • Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
  • Baharda Yine Geliriz
  • Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
  • Veciz Sözler
  • Seyrek Yağmur
  • Kurbağalara İnanıyorum
  • Tarihi Kırıntılar
  • Şiirler
  • Hüseyin Kıyar, Yavuz Sarıalioğlu, Barış Bıçakçı
  • Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme
  • Herkes Herkesle Dostmuş Gibi

Barış Bıçakçı Alıntıları - Sözleri

  • "Her söz bir uçurum, onunsa kanatları çok küçük, kayalarsa keskin, her düşüş, bir ölüm." (Hüseyin Kıyar, Yavuz Sarıalioğlu, Barış Bıçakçı)
  • Basit şeyler isteyince, basit şeylerden zevk almaya başlayınca, anlıyorum ki âşık olmuşum. (Bizim Büyük Çaresizliğimiz)
  • "Kendi içini göremeyen, orada ne rezil şeyler olduğunu bilmeyen, kendi içinden çıkamaz." (Baharda Yine Geliriz)
  • "Korku iyi bir harçtır." (Sinek Isırıklarının Müellifi)
  • "Hayat alıştığım ve nefret ettiğim akışını kazandı tekrar." (Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra)
  • “Yazarın ömrü kahramanlarının ömrü kadardır.” (Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme)
  • Hep aynı şeyi mi yaşıyoruz, durmadan aynı şeyi? (Veciz Sözler)
  • Hayat ne tuhaf! Bazı çatlakların içine insan davranışları sızıyor ve orada birikiyor. Sonra da kötü kokular yükseliyor hayatın çatlak yerlerinden, zayıf yerlerinden. (Herkes Herkesle Dostmuş Gibi)
  • Bir felsefeci ölü bulunduğunda akla gelecek ilk şüpheli elbette kafasındaki fikirlerdi. (Aramızdaki En Kısa Mesafe)
  • "Yere çakılana kadar kanatlarımın olduğuna inanacağım." Bu inanç yetiyordu ona. Zaten hayat da yere çakılana kadar yaşanan bir şeydi. (Herkes Herkesle Dostmuş Gibi)
  • "Her gün o kadar çok acıya tanık oluyoruz ki, ben de artık asgari ahlak sahibi pek çok insan gibi, mutluluk rolü için dublör kullanıyorum." (Seyrek Yağmur)
  • "Yaşlı ve cazibesini yitirmiş bir aktris olmaya karar verdim çünkü neysem o olarak kalamazdım.Kimse olduğu gibi kalamaz. Kendisine azıcık saygı duyan hiç kimse olduğu gibi kalamaz." (Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme)
  • Hangi haberi okuduğumda normal hayatımı sürdürmeyi bırakacağım, diye düşündüm. Hangi haberi? (Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra)
  • Hayatın içinde çok fazla insan, mekan ve zaman var. Bu çokluk "inanması zor" şeyleri de mümkün kılıyor. Düşünün, yerküre 4,6 milyar yıl yaşında. Bu kadar sürede her şey olur! Ama sanatın bu kadar süresi yok. Dolayısıyla hayatın devasa çemberi içinde dışarı taşmadan var olan bir şeyi sanatın "dar" çemberi içine aldığımızda ister istemez çemberi ihlal etme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Sanattaki bir şeyin inandırı­cılığına hayattan kanıt bulmaya çalışmak bence nafile bir ça­ba. (Kurbağalara İnanıyorum)
  • Çünkü zamanla her şeyi sever insan, çünkü bir gün öleceğini anlar. (Herkes Herkesle Dostmuş Gibi)
  • ... çünkü hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi. (Aramızdaki En Kısa Mesafe)
  • Böyle şeyler heyecanlandırırdı onu, yani mağdur olmak. (Herkes Herkesle Dostmuş Gibi)
  • "Yürüdüğüm bu yoldan benden önce sonbahar geçmiş, ardından da hiçbir mevsim gelmemiş." (Hüseyin Kıyar, Yavuz Sarıalioğlu, Barış Bıçakçı)
  • "Kısa kollu mutsuzluk elbisesiyle annem, durmadan, kaybeden bir kahraman, bağışlamayan bir tanrı sizinle aramızda." (Şiirler)
  • “Güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum,“ demişti o. Sonra da bana dönüp sormuştu: “İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?“ (Baharda Yine Geliriz)

Yorum Yaz