Arayış - Mircea Eliade Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Arayış kimin eseri? Arayış kitabının yazarı kimdir? Arayış konusu ve anafikri nedir? Arayış kitabı ne anlatıyor? Arayış PDF indirme linki var mı? Arayış kitabının yazarı Mircea Eliade kimdir? İşte Arayış kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mircea Eliade
Çevirmen: Cem Soydemir
Yayın Evi: Doğu Batı Yayınları
İSBN: 9789752410411
Sayfa Sayısı: 222
Arayış Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
ilgisayarda son tekniklerle hazırlanan bu Kuran-ı Kerim, çok kolay okunabilen bir hat ile yazılmıştır. Her sayfaya Türkçe sayfa numarası, cüz numarası ve sure adı yazılarak okuyan kişinin takibi kolaylaştırılmıştır. Ayrıca sayfa kenarlarına sure adı yazılarak oluşturulan fihrist yardımıyla okunacak olan surenin bulunması Gerçek ve anlamlı bir dünya, kutsalın izdüşümünde saklıdır. İnsan büyük bir kaosun ortasında anlama ancak kutsala ilişkin deneyim aracılığıyla ulaşır. Kutsalın anlamı zamanın akışında çağlar boyunca farklı kültürlerde farklı niteliklere bürünmüş olsa da, özünde insanın iki önemli özelliği yatar: yaratıcılık ve dinsellik. İkisi birlikte mitleri, âyinleri, imgeleri, simgeleri, kısaca “dinsel yaratıları” üreterek insanın deneyimlerine ifade kazandırır, anlam dünyalarını yaratır, evrendeki benzersiz varoluşunu gerekçelendirirler. Tam da bu noktada, Eliade önemli bir noktayı işaret eder: İnsanın yeni, bilmediği, az bildiği anlam dünyalarıyla karşılaşması varoluşunun (paradoksal) anlamına da yeni boyutlar kazandıracaktır. Bunun içinse yeni bir beşeri bilime, farklı ve yaratıcı bir yorumbilgisine ihtiyaç vardır. Eliade’nin sözünü ettiği “yaratıcı yorumbilgisi” yeni olanakların kapısını aralayarak bilginin sınırlarını zorlayan, aksi takdirde eski metinlerde “saklı” kalacak anlamları kavramaya çalışan bir yöntemdir. Hem aklı, hem de hayal gücünü kullanarak belgelerin, kaynakların arkasındaki tinsel mesajı kavramaya çalışan bir yaklaşımdır. İnsanın dünyadaki benzersiz varoluşu kutsala ilişkin deneyimi aracılığıyla şekillendiği için de dinsel fikirlerin ve fenomenlerin zamanın akışında büründüğü anlamların arayışı insanda yeni bir farkındalığa, bir uyanışa yol açacaktır. Eliade bu nedenle tarih aşırı, kültürler arası, bütüncül bir beşeribilimsel yaklaşımın önemini vurgular. İnsanlığın dinsel yaratıcılığı ve düşünme biçiminin tarih boyunca karşımıza çıkardığı ifade ve biçim çeşitliliğine insanlığı ayıran farklılıklardansa, yakınlaştıran tarih aşırı ortak örüntülerin saptanıp incelenmesinin önemine dikkat çeker..
(Tanıtım Bülteninden)
Arayış Alıntıları - Sözleri
- Batı uygarlığında Benlik simgesi İsa'dır ve Benliğin gerçekleştirilmesi "kurtuluştur".
- "Dans, şiir ve bilgeliğin başlangıçta dinsel olduğu kabul edilirdi..."
- Freud "Tanrı'nın, insanların fiziksel Babasının yüceltilmesinden başka bir şey olmadığını savunur; bu nedenle, toteme kurban verilirken, öldürülen ve kurban edilen bizatihi Tanrı' nın kendisidir.Baba-Tanrı'nın katledilmesi insanlığın ilk günahıdır.Bu öldürme suçunun kefareti İsa' nın kanlı ölümüyle ödenir."
- "Yediğim ölüler karnımı tıka basa doyurdu.İzin ver artık dinleneyim Tanrım.Denizler de kendilerine dinginlik bahşetmesi için Yaratıcıya yakardı ve ağaçlar da... tüm Doğamız yakardı."
- "John Cotton şöyle yazıyordu: Ne kadar kültürlü ve zekiysen, Şeytanın emrine girmeye o kadar yakınsındır." şey mi dostum :))
- İyi sırf kötü etkin olduğu için vardır; kötü yok olursa, iyi de aynı şekilde yok olur.
- "Kültürün en arkaik düzeylerinde, insan olarak yaşamak kendi içinde dinsel bir edimdir, çünkü beslenmenin, cinsel yaşamın ve çalışmanın kutsal bir değeri vardır. Başka bir deyişle, insan olmak _ya da daha doğrusu insan haline gelmek_ 'dindar' olmak demektir."
- "Yaşamın ve doğanın kutsallığının yeniden keşfedilmesi ille de "paganizme" veya "putperestliğe" dönüşü gerektirmez, böyle bir şey ima etmez."
- Dans etmek, kendinden geçme veya transa ulaşmanın ya da en azından tanrısallığa yaklaşmanın en etkili yoludur.
- Tarihin dışında "saf" dinsel veri diye bir şey yoktur, çünkü tarihsel olmayan insan verisi diye bir şey yoktur. Her dinsel deneyim belirli bir tarihsel bağlamda ifade edilir ve aktarılır. Fakat dinsel verilerin tarihselliğinin kabul edilmesi, bu verilerin dinsel olmayan davranış biçimlerine indirgenebileceği anlamına gelmez. Dinsel bir verinin daima tarihsel bir veri olduğunu söylemek, o verinin dinsel olmayan bir tarihe -örneğin ekonomik, toplumsal veya politik bir tarihe- indirgenebileceğini söylemekle aynı şey değildir.
- "İnsan 'kaos' ta yaşayamadığından kutsalın tezahürü olarak adlandırılabilecek diyalektik süreç anlamlı bir dünya üretir."
- "Yaşayan hiçbir normal insan bilinçli rasyonel aktivitesine indirgenemez, çünkü modern insan düş kurar, aşık olur, müzik dinler, tiyatroya gider, film izler, kitap okur kısacası, sadece tarihsel ve doğal bir dünyada yaşamaz, aynı zamanda varoluşsal özel bir dünyada ve hayali bir evrende yaşar."
- "Jung'a göre, en önemli arketip, benlik, yani insanın bütünlüğüne dair arketiptir. Jung bütün uygarlıklarda insanın benliği gerçekleştirmeye çalıştığına inanır. Jung insanın bu çabasını bireyselleşme süreci olarak adlandırır. Batı uygarlığında benlik simgesi İsa'dır ve benliğin gerçekleştirilmesi kurtuluştur."
- "Schmidt bu tür canlı fosillerden başlayarak ilk dinin yeniden inşa edilebileceğini savunur. Ona göre, ilk din gökyüzünde yaşadığı varsayılan ebedi, yaratıcı, kadiri mutlak ve iyiliksever bir Gök-Tanrı inanışına dayanıyordu."
- "Schmidt ilkel insanın Tanrı fikrini mantıksal bir neden arayışı kapsamında keşfettiği sonucuna ulaşıyordu. Dinin çok karmaşık bir fenomen olduğu gerçeğini göz ardı ediyordu-"
Arayış İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ben bu eseri çok araştırmadan almıştım ve konusunun insanın tarih boyunca anlamı arayışı ile ilgili olduğunu düşünüyordum. Okuyunca daha ziyade bu konularda çalışma yapmış insanların dinsel olgulara yönelik zamanla oluşmuş yaklaşım tarzlarının bir eleştirisi olduğunu gördüm. Kitabın içeriği aşağı yukarı şu şekilde: "Dinler Tarihi"nin kendi başına beşeri bir bilim dalı olarak diğer bilim dalları arasındaki yeri ve önemi, dinsel olgulara zaman içinde getirilmiş fenomenolojik ve tarihselci bakış açılarının bir özeti ve bunların çeşitli eksiklikleri, yaratıcı bir yorumbilgici bakış açısının bunlar karşısında olguları daha derin kavrama ve anlam dünyasını genişleterek insan hakkında bilgiyi artırma açısından üstünlüğü, sosyolojik, psikolojik ve antropolojik bakış açılarının indirgemeci yaklaşımları, ve son olarak ebedi dönüş ve kozmogoni mitlerine, erginlenme kavramı ve törenlerine ve düalizme zaman içinde farklı bakış açılarıyla getirilen yorumların incelenmesi vb. Kitap kesinlikle genel okura hitap etmiyor fakat bu alanla, yani dinler tarihi ile ilgilenen okurun ilgisini mutlaka çekecektir, zira Mircea Eliade epey fazla miktarda kaynak kitap da öneriyor. (Çağdaş Kocabıyık)
Arayış PDF indirme linki var mı?
Mircea Eliade - Arayış kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Arayış PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mircea Eliade Kimdir?
Mircea Eliade, 13 Mart 1907'de Bükreş - Romanya'da doğdu. Çocukluğunda ve gençliğinde biyoloji, özellikle de botanik ve entomoloji ile ilgilenmiştir. Fakat yıllar geçtikçe ilgisi daha çok sosyal bilimlere kaymış, özellikle filoloji ve felsefe ile ilgilenmiştir. Bu yüzden felsefe eğitimi alır. 1928 yılında Bükreş Üniversitesi'nde felsefe dalında yüksek lisans yapar. Master tezinin konusu İtalyan Rönesans dönemi filozoflarıdır. Aynı yıl Sanskritçe ve Hint felsefesi okumak için Kalküta'ya gider. Eliade burada ders aldığı Surendranath Dasgupta'dan etkilenmiştir. Ayrıca altı ay Himalayalar'daki Rişikeş aşram'ında yaşadı. Eğitimini bitirip, dört yıl sonra, 1932'de Bükreş'e geri döndü. 1933 yılında daha sonra Fransızca "Yoga: Essai sur les origines de la mystique Indienne" adıyla yayımlanacak olan doktora tezini verdi. Adından da anlaşılacağı gibi doktora tezi Yoga'nın farklı açılardan analizi niteliğindeydi. 1933'den 1939'a kadar Bükreş Üniversitesi'nde felsefe ve din tarihi konuları başta olmak üzere birçok farklı konuda ders verdi.
Savaş yıllarında İngiltere'de bulundu ve savaş sonunda Romanya Sovyet kontrolüne geçince Romanya'ya dönüşü imkânsızlaştı. Gençliğinde birçok aşırı sağcı eğitim görevlisiyle yakın ilişkileri olmuştu. 1945'de Paris'e geçti, konuk profesör olarak École des Hautes Études`de çalıştı. 1951'de en ünlü eserlerinden biri olan "Şamanizm" yayımlandı. 1956 yılında ise aldığı tekliflerden ötürü Paris'ten Amerika'ya geçti ve Chicago Üniversitesi'nde ders verdi. Daha sonra 1958 yılında Chicago Üniversitesi'nde Dinler Tarihi kürsüsünün başına geçti. 1961'de History of Religions dergisini kurdu. 22 Nisan 1986'daki ölümüne kadar Chicago Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti ve birçok önemli eser kaleme aldı.
Bugün eserleri birçok farklı dile tercüme edilen Mircea Eliade, dinler tarihi konusunda gelmiş geçmiş en önemli akademisyenlerden biri olmuştur.
Mircea Eliade Kitapları - Eserleri
- Dinler Tarihine Giriş
- Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt I)
- Mitlerin Özellikleri
- Şamanizm
- Ebedi Dönüş Mitosu
- Kutsal ve Kutsal-Dışı
- Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt II)
- İmgeler ve Simgeler
- Okültizm, Büyücülük ve Kültürel Modalar
- Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt III)
- Matmazel Christina
- Babil Simyası ve Kozmolojisi
- Mitler, Rüyalar ve Gizemler
- Demirciler Ve Simyacılar
- Arayış
- Yoga
- Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu
- Asya Simyası
- Mistik Hint Erotizmi
- Dinler Tarihi Sözlüğü
- Dinler Tarihi
- Zalmoksis'ten Cengiz Han'a
- Bengal Geceleri
- Doğuş ve Yeniden Doğuş
- Yaşlı Adam ve Bürokratlar
- Mefisto ile Erdişi
- Avustralya Dinleri
- Mistik Öyküler
Mircea Eliade Alıntıları - Sözleri
- şu inanış vardır: İnsan ilk yaratıldığında Tanrı ona ruh bahşetmiştir, bedenini veren ise yeryüzüdür. Ölüm anında bu iki unsur da doğal olarak kendi kaynaklarına döner: beden yeryüzüne ve ruh da semavi yaratıcısına. (Okültizm, Büyücülük ve Kültürel Modalar)
- İnsan mitleri "yaşarken", kutsal olmayan, kronolojik özellikteki zamanın dışına çıkar, nitelik açısından farklı bir zamana, hem en eski hem de sonsuza dek yakalanabilecek olan "kutsal" bir zamana açılır. (Mitlerin Özellikleri)
- İnsan ancak ölümü doğru anlayarak kendisini ele geçirir ve dolayısıyla kendisini Varlığa açar. Gerçekten de insan ölümün kaçınılmazlığını idrak edip ölüme doğru özgürlüğün farkına vardığında, varoluş sahici hale gelir; yani tamamen insanca olur. (Okültizm, Büyücülük ve Kültürel Modalar)
- Dinsel insan: Her yerde bir "şifre" keşfeder. En alışılmış davranış bile tinsel bir mana taşıyabilir. Yol ve yürüyüş dinsel değerlere dönüştürülebilir, çünkü her yol "hayat yolu"nu, her yürüyüş de bir "haccı", yani Dünyanın merkezine yapılan bir yolculuğu simgeleyebilir. (Kutsal ve Kutsal-Dışı)
- ... tuhaf ve olağanüstü olan, genelde kaygı ve uzaklaştırma duygularını getirmektedir. Bazı tabu örnekleri ve tabu olan davranışlar, canlılar ya da nesneler bize tuhaf, uğursuz, gizemli vs kratofanilerin normal deneyimler sisteminden ayrıldığı mekanizmayı açıklar. (…)Böylelikle çirkinlik ne biçimsizlik, bu nitelikleri taşıyanları ötekilerden ayırıp kutsal kılar. (Dinler Tarihine Giriş)
- Örneğin inşaat ayinlerini ele alalım; bu yolla kurbanın ''yaşamı'' ya da ''ruhu'' binaya aktarılmış olur, bina da aynı nedenle sunulan kurbanın yeni bedenidir. (Demirciler Ve Simyacılar)
- Antik kozmolojilerin (Mezopotamya, Hindistan, Çin) "dünya"sı çok büyük, kapalı bir yuvarlak olarak tahayyül ediliyordu. Tapmak bu dünyanın imge'siydi, somut modeli hava kabarcığı ya da su damlası, "kozmik yumurta"ydı. (Mistik Hint Erotizmi)
- Türk-Moğolların yıldırım gibi istilaları - IV. yüzyılda Hunlardan Timur'a kadar (1360-1404)- Avrasya'nın ilkel avcılarının mitsel modelinden esinleniyordu: bozkırda avını kovalayan yırtıcı etobur. Hareket- lerinin apansızlığı ve hızı, toplulukları kitlesel olarak katletmeleri, yerleşik kültü- rün dışsal işaretlerini (kentler ve köyler) yok etmeleri; Hun, Avar, Türk, Moğol at- lılarını bozkırda geyikleri avlayan veya göçebe çobanların sürülerine saldıran kurt sürülerine benzetir. Askeri önderlerin, bu davranış tarzının stratejik önemini ve si- yasal sonuçlarını çok iyi bildiğine kuşku yoktur. Ama örnek avcının -yırtıcı eto- bur- mistik saygınlığı da hatırı sayılır bir rol oynuyordu. Birçok Altay boyu, atala- rının doğaüstü bir kurt olduğunu iddia ediyordu (Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt III))
- "John Cotton şöyle yazıyordu: Ne kadar kültürlü ve zekiysen, Şeytanın emrine girmeye o kadar yakınsındır." şey mi dostum :)) (Arayış)
- "Schmidt ilkel insanın Tanrı fikrini mantıksal bir neden arayışı kapsamında keşfettiği sonucuna ulaşıyordu. Dinin çok karmaşık bir fenomen olduğu gerçeğini göz ardı ediyordu-" (Arayış)
- Tarihi kişiler arketipleri olan tanrıları ve mitsel kahramanları taklit etmeye çalışıyorlardı. (Mitler, Rüyalar ve Gizemler)
- ...dinsel deneyim yaşayanlar açısından tüm Doğa kozmik bir kutsallık olarak belirmeye müsaittir. (Kutsal ve Kutsal-Dışı)
- Upanişadlar'daki bilge, Neti! neti! diye haykırır: "Hayır! Hayır! Sen bu değilsin, sen şu da değilsin!" (Yoga)
- Ancak Mezopotamyalılarda gelenek bir bütündür: Marduk’un yalnızca toprağı değil aynı zamadan kendi kanını da kullanması gerekmiştir: Kanımı pıhtılaştıracağım, kemik yapacağım ondan. İnsanı ayağa kaldıracağım, gerçekten bir insan olacak... İnsanı yapacağım, yeryüzünde yaşayacak... (Babil Simyası ve Kozmolojisi)
- "İnsan, kendi ördüğü anlam ağlarında asılı kalmış bir hayvandır." (Kutsal ve Kutsal-Dışı)
- Freud "Tanrı'nın, insanların fiziksel Babasının yüceltilmesinden başka bir şey olmadığını savunur; bu nedenle, toteme kurban verilirken, öldürülen ve kurban edilen bizatihi Tanrı' nın kendisidir.Baba-Tanrı'nın katledilmesi insanlığın ilk günahıdır.Bu öldürme suçunun kefareti İsa' nın kanlı ölümüyle ödenir." (Arayış)
- Hitit büyüsü, makrokozmos (Evren)-mikrokozmos (insan bedeni) benzeşimince belirlenmiştir. İnsanın başı Göğe tekabül eder, elleri toprağa, gözleri suya benzemektedir. (Babil Simyası ve Kozmolojisi)
- Tuhaf, tek, yeni, eşsiz ya da korkunç olan her şey büyüsel-dinsel güçlerin toplanması için mükemmel bir zemindir ve koşullara göre kutsalın neden olduğu iki yönlü duygu nedeniyle ya tapınılan ya da kaçınılan bir nesneye dönüşür. A.C. Kruyt şöyle yazmaktadır: “Bir köpek avda her zaman şanslıysa, bu bir measadır( kötüye işaret, uğursuzluk). Avda çok başarılı olmak Toradjaları endişelendirir. Hayvanın avını yakalamasını sağlayan büyüsel güç, efendisine ölümcül sonuçlar getirecektir. (Dinler Tarihine Giriş)
- Dünyada yaşamak için, onu kurmak gerekir ve hiçbir dünya, kutsal-dışı uzamın göreliliğinin ve türdeşliğinin "kaos"u içinde doğamaz. (Kutsal ve Kutsal-Dışı)
- Modern insanın bilincinin en soylu kısmı, çoğu zaman sanıldığından daha az manevidir. Hızlı bir çözümleme, bilincin bu soylu ve yüksek küresinde, bazı kitabi kalıntıların, çok miktarda ve çeşitli düzlemlerde önyargının; hayatın anlamı, en yüce gerçek vb. konularında tamamen basmakalıp birkaç düşüncenin canlılığını açığa çıkartacaktır. Uyanıkken görülen düşlerde, melankolilerde, imgelerin bilincin oyun saatleri esnasındaki serbest oyunlarında, her türden vakit geçirme ve eğlencede. Bu mitsel hazine burada laikleşmiş ve modernleşmiş bir şekilde devam etmektedir. Freud'un cinsel gerçeklere ilişkin oldukça ham imalarla gösterdiği üzere, bu tür imgelerin biçim değiştirdikleri olmuştur. İmgeler ayakta kalabilmek için, çok tanıdık hale gelmişlerdir. Ancak kullanımları hiç de azalmış değildir. Çünkü bu gerilemiş imgeler, modern insanın manevi yenilenmesinin mümkün olabilecek başlangıç noktasını gösterirler. (İmgeler ve Simgeler)