Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" - Mustafa Önsel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" kimin eseri? Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" kitabının yazarı kimdir? Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" konusu ve anafikri nedir? Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" kitabı ne anlatıyor? Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" PDF indirme linki var mı? Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" kitabının yazarı Mustafa Önsel kimdir? İşte Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mustafa Önsel
Yayın Evi: Alibi Yayıncılık
İSBN: 9786058337053
Sayfa Sayısı: 240
Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mustafa Önsel, "Ağacın Kurdu, TSK'de Şakirtlerin İşgali mi? Fethullah'ın Askerleri" kitabıyla, FETÖ tehlikesinin hangi boyutta olduğunu, "15 Temmuz 2016 Kalkışması"ndan çok önce kamuoyu ile paylaşmıştı Bu seriyi tamamlayan yeni kitabı; "Aşil'in Topuğu, FETÖ'nün O Gecesi", kalkışmanın hain ve kanlı olaylarını yani; "O Gece"yi anlatıyor.Darbeyi önlemek üzere halkımız sokağa çıktı. Şehitler verildi. Halkımızın kahramanlıkları basında çokça yer aldı.Oysa bu esnada olayların merkezinde, kışlalar da yaşananlar, verilen şehitler, bizzat erinden generaline kadar TSK mensuplarının kahramanlıkları ve bu isimsiz kahramanların küçük dokunuşlarla "Kalkışma"yı nasıl önledikleri pek dikkat çekmedi. Hâlbuki çok önemliydi. Mustafa Önsel, işte bu askerlerin hikâyelerini, "Aşil'in Topuğu"nda detaylarıyla anlatıyor, sonuçta da FETÖ'nün Kalkışma sonrası geldiği son noktaya ilişkin değerlendirmeler sunuyor. Mustafa Önsel, "O Gece", sokağa ilk çıkanlardan biri olarak bizzat "Yaşayanın Ağzından" birçok olaya açıklık getiriyor.
Ve bu kitapta aşağıdaki soruların cevaplarını belgeleriyle veriyor;
"Aşil'in Topuğu", FETÖ'nün "Son Kalesi" neresiydi?
15 Temmuz 2016 kalkışmasının icra tarihi saati neden öne çekildi?
Sözde darbeci Balyoz Davasından mağdur edilmiş general/amiral ve subaylar, gerçek FETÖ'cü darbecilere karşı nasıl direndiler? Kalkışmayı nasıl önlediler?
Askeri Birliklerde yaşanan kanlı olaylar…
"Kahraman er " bir tugayın kalkışmaya katılmasını nasıl önledi?
"Ben FETÖ'cü değilim." diyen Yüzbaşının foyası kalkışmada nasıl ortaya çıktı?
1994 KHO mezunu subayların önlenemez yükselişlerinin arkasında yatan neydi?
Analar ne kahramanlar doğurmuş? Başçavuş Ömer Halisdemir…
KHO 1985 devresinin en çok general çıkaran 63'üncü Kısmının sırrı?
"Kalkışma günü Graham Fuller ve Henry Barkey İstanbul'da ne arıyorlardı?
Ve daha birçok soru bu kitapta cevap buluyor.
Yine balyoz gibi bir Mustafa Önsel kitabıyla tanışmaya hazır mısınız?
(Tanıtım Bülteninden)
Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" Alıntıları - Sözleri
Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" İncelemesi - Şahsi Yorumlar
15 Temmuz sadece bir gece değildir..: Balyoz davası kapsamında hainlerin hapse attıkları ve dört yıldan fazla süre hapis yatan Türk askerinin kitabı.. Malum geceyi, öncesini ve sonrasını tüm detayları ile anlatırken Tanju Poshor'un (iki kez müebbet yiyen hain asker) Kosova'daki ofisinde bulunan kendi el yazısı ile yazdığı hıdırellez duasının fotoğrafını da kitabına eklemesi... Ne salaklar & hainler ile doluymuş şanlı ordumuz. Ergenekoncular ve Tayyip ölsün, amin yazmış yahu.. Çocuk gibi. (Selanik)
Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" PDF indirme linki var mı?
Mustafa Önsel - Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi" PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mustafa Önsel Kimdir?
Mustafa Önsel Kitapları - Eserleri
- Ağacın Kurdu
- 1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe
- Bellek
- Aşil'in Topuğu, Fetö'nün "O Gecesi"
- Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu
- Casusluk Kumpası
- Silivri'de Firavun Töreni
- İstanbul'dan İzmir'e Casusluk Kumpası Kim Bunlar?
Mustafa Önsel Alıntıları - Sözleri
- İnkâr ve iftira örgütün dün de bugün de değişmeyen iki temel ilkesidir. (Ağacın Kurdu)
- Said-i Nursi'nin eserlerindeki şirk, Tevhid'e ve Kuran-ı Kerim'e imanı olan kişileri dehşete düşürecek derecededir. "Ben Kur'an'ı sözlerimle övmüyorum, sözlerimi Kur'an ile övüyorum."* bunlardan sadece sadece biridir. (Ağacın Kurdu)
- Sandıkta halk Demokrat Parti'yi seçmiş ve politikalarına onay vermişti. O zaman kim DP'ye muhalefet ediyorsa milleti karşısına alıyor demektir. Günümüzden de oldukça tanıdık bir yaklaşım değil mi? (1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe)
- Sonuç olarak kısaca şunu ifade etmek istiyorum ki; ‘şu anda taşlar ve sopalar bağlı, köpekler serbesttir.’ (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Aldılar, bu elleri kelepçelediler. Bu ayakları prangalara vurdular. Gözlerimize bant çektiler. Yüreğimizi ateşlere attılar. Ama onurumuzu alamayacaklar. Bu can bu bedende durdukça başımız dik olacağız.. Kimseye eyvallah etmeyeceğiz işte o kadar… (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- “ Mücadele edenler, savaşın hakkını verenler, düşmanlarına yenilmezler. Yenildikleri sadece kaderleridir.” (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Anlatacağım konuyla ilgili fareler ve şempanzeler üzerinde deneyler yapılmış. İkisi de benzer biçimde. Ben şempanzeler üzerinde yapılanı anlatayım. Bir kafese birkaç şempanze konulur. Daha sonra uzunca sopayla onlara vurulmaya başlanır. Şempanzeler dayak yedikçe, canları yandıkça sopaya ve onun gerisindeki ele ulaşmaya çalışır. Ama her seferinde kafesin demirleri onları engeller. Yani kendilerini döven ele ulaşamazlar. Bu arada dayak faslı devam etmektedir. Hayvanlar kendilerini sopalasan ele uzanamadıkça gerginlikleri artar. Aşırı öfkelenirler. Ancak değişen bir şey yoktur. Dayak fasılasız ve aralıksız devam eder. Bir süre sonra ilginç bir gelişme olur. Şempanzeler dayak yedikleri sopayı tutan uzanamadıkları ele değil, birbirlerine saldırırlar. Duydukları öfkeyi, yanlarında kolayca ulaşabildikleri hemcinslerine yöneltirler. Hayvanlar üzerinde uygulanan ve yukarıda anlattığım bu ve benzer deneyler üzerinden terör olayları ile ne yapılmak isteniyor açıklamaya çalışalım. (Bellek)
- Üsteğmen bizi karşısına alıyor, saatlerce bize nutuk atıyor ve bizi sürekli azarlıyor. Söylediklerinden şu anda aklımda kalan en çarpıcısı şu, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin akıllı adama ihtiyacı yok. Bakın bana. Ben çevremde çok akıllı bir adam olarak tanınmam. Beni sorarsanız denileni harfiyen yapan biri olarak tanırlar. Bizim bu gibi adamlara ihtiyacımız var.'' Ayrıldıktan bir yıl sonra öğrendim ki adam kurmaylığı kazanmış. (Ağacın Kurdu)
- Biliyorsunuz bizler, CMK’nın 250. maddesi kapsamında terör suçlularının yargılandığı maddeden yargılandık. Tutuklu sanık sayısı 2012 yılı itibarıyla nedir biliyor musunuz? Tam 250 kişi. Temmuz 2010’da mahkeme, içerisinde benim de bulunduğum 102 sanık hakkında, hukuksuz bir biçimde, yakalama emri çıkarttı. Peki, 102 rakamı bize neyi hatırlatıyor? Fethullah Gülen ile ilgili daha önce başlatılmış olan soruşturmada ki şüpheli sayısı olan 102’yi. 11 Şubat 2011 günü, Balyoz (1) davasında mahkeme, 163 kişi hakkında tutuklama kararı verdi. Bu sayı bize neyi hatırlatıyor? 765 sayılı TCK’da ki irtica ile ilgili 163. maddeyi. Balyoz (2) ile ilgili, hakkında dava açılan sanık sayısı ne kadardır? 28 kişi. Peki, bu size neyi hatırlatıyor? Meşhur 28 Şubat‘ı. Sonrasında Balyoz 3’ten de tamamı 143 kişiye dava açıldı. Bu sayıda da bir keramet aradık, çünkü sanık sayısı daha da fazla olabilirdi. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen bir kısım personelle, sanık durumunda olanların arasında herhangi bir fark yoktu. Yaptığımız incelemede bir başka sayıya ulaştık ve 143’ün kerametini çözdük. Şöyle ki; Balyoz 1’de, 196 kişi (163’ü tutuklu), Balyoz 2’de 28 kişi, Balyoz 3’te 143 kişi yargılanıyor. Bunun toplamı ne kadar ediyor? 367. Peki, 367 sayısı bize neyi hatırlatıyor? “Sözde değil özde Atatürkçü Cumhurbaşkanı” söylemleri arasında, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçiminde, kriz çıkarken meclis yeter sayısını. Bunlara; sayıların gücü mü, hukukun gücü mü, bir başka güç mü, yoksa tamamen “tesadüf” mü diyelim? “Balyoz Davası”nda “tesadüfler” biter mi? O kadar çok ki. Biz birkaç tanesini daha vermekle yetinelim. (Bellek)
- Damda hırsızın çıkardığı sesin kedinin çıkardığı ses olmadığı söylendi defalarca, ama kim çıkacaktı dama “ Kedidir o kedi” dendi. Hırsız bacağını pencerenin kenarına koydu.” Bakın bu kedi değil işte, resmen hırsız, tedbir almazsak malın yanında can da gider.” diyenler oldu. Gözlerini kapatanlar şimdi “hırsız var “ diye bağırsaklarda artık faydasızdır.. (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Ergenekon, Balyoz... davalarının şehvetli bir şekilde devam ettiği sıralarda, bu operasyonlarla eş zamanlı yapılan örtülü veya sinsi balyoz diyeceğimiz operasyonlar; omuzlarında rütbe taşıyan ve bu anlamda TSK'ye bağlı olması gereken ancak iradesini CIA güdümündeki Fetullahçı Örgüte vermiş bulunan, örgütten alacağı emri bütün bilimselliği bir kenara koyarak uygulamaya geçiren "Fetullah'ın askeri doktorları" eliyle gerçekleştirilmiştir. (Ağacın Kurdu)
- Aldılar, bu elleri kelepçelediler. Bu ayakları prangalara vurdular. Gözlerimize bant çektiler. Yüreğimizi ateşlere attılar. Ama onurumuzu alamayacaklar. Bu can bu bedende durdukça başımız dik olacağız.. Kimseye eyvallah etmeyeceğiz işte o kadar… (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Tarihi iyi öğrenmeyenler onu yeniden yaşamak durumunda kalırlar... (1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe)
- “ Sana nasılsın demeyeceğim. Çünkü şu anki ruh halini en iyi anlayacaklardan biri benim. Seni hapsetmiş olabilirler. Ama ruhunu özgür kılmak senin elinde. Onu cezaevine sokma! Onu Özgür kıl ! En sıkıldığın an şunu düşün, hapishanede sadece taşlar kalır” (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- “ Mücadele edenler, savaşın hakkını verenler, düşmanlarına yenilmezler. Yenildikleri sadece kaderleridir.” (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Uygulamalara bakıldığında bunlara alternatifin diğer cemaatler olarak görüldüğü gerçeği ile karşı karşıyayız. Diğer cemaatlerin Fetullahçı çetenin panzehri olarak görüldüğünün güçlü emarelerini alıyoruz. Bu durumun kabul edilebilirliğin ötesinde acı acı gülünesi bir durum olduğunu söyleyebilirim. Kısa süre sonra bunun nerelere evrildiğini herkes görür. (Bellek)
- “ Ben doğduğumda vatanım yoktu, çünkü ingiliz Kıbrıs’a el koymuştu. Neler yaşadığımızı, neler hissettiğimizi anlatmama kelimeler kifayet etmez. Onun için Vatanımızın kıymetini bilin! Onu koruyun! Kaybettikten sonra geriye almak için çok daha fazla gayret göstermeniz gerekebilir”.. (KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş).. (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Bu silah arkadaşlığı ne menem şeydir o zaman? Var mıdır Silah Arkadaşlığında, yaralanan arkadaşını düşmanın eline bırakmak? Şu kadarını belirtmeliyim ki, bırakan yaralısını, arkadaşının ölüsünü bile bırakmaz gerçek silah arkadaşları.. Nedir bu duyarsızlığın, hatta korkaklığın sebebi? (Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu)
- Bir ağaç dalları budanarak yaprakları kesilerek öldürülebilir mı? Gövdesini kesseniz dahi kök kurumamışsa o ağaç yaşamaya devam edebilir. Eğer ağacı öldürmeyi amaçlıyorsanız mutlaka kökü kurutacaksınız. (Ağacın Kurdu)
- Atatürk zamanında, ikinci sınıf görülen kadınlara 1934 yılında sadece seçme değil, seçilme hakkı da verilmiştir. Düşünün ki bu hakkı henüz Avrupa'daki pek çok ülke dahi kadınlarına vermemiştir. Türkiye'de kadınlarımıza bu hak verilir verilmez meclise giren kadın sayısı 18'dir. Bu, o günün dünyasında ilklerdendir. Atatürk Türkiye'sinin 1934 tarihinde verdiği bu hakları, Fransa 1944, İtalya 1948, Japonya 1950, İsviçre ise ta 1971 yılında vermiştir. (1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe)