Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa - Münib Engin Noyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa kimin eseri? Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa kitabının yazarı kimdir? Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa konusu ve anafikri nedir? Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa kitabı ne anlatıyor? Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa kitabının yazarı Münib Engin Noyan kimdir? İşte Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Münib Engin Noyan
Yayın Evi: Profil Yayıncılık
İSBN: 9789759963378
Sayfa Sayısı: 318
Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
… ve Râbia!
Güçlü kurgusu, şaşırtıcı karakterleri ve Münib Engin Noyan’ın kendine has anlatım üslûbuyla tadlanmış “Aşk Düşünce Yollara” adlı roman üçlemesinin ikinci kitabı olan “Hikâye-i Râbia”da onun başına gelenleri öğreniyoruz!
Tıpkı gönlünün sultânı Bilâl gibi, bu defa Râbia’da savruluyor kaderinin fırtınasında…
“Hikâye-i Bilâl”de yer alan olaylar ve ilişkiler zincirinin bazı halkları çözülürken, onlara yeni halkalar ekleniyor, girift ve alabildiğine şaşırtıcı gelişmeler birbirini kovalıyor.
… ve Yûsuf Bilâl!
1856 yılında sevk-i kaderle varlığından bile haberdâr olmadığı Amerika’ya savrulmuş olan ceddi Bilâl’in akıllara durgunluk veren macerasından 156 yıl sonra, ecdâd yurdu Türkiye’ye, Istanbul’a, Üsküdar’a geliyor!
Ve Yûsuf Bilâl, İmam Bilâl’in ve ölümsüz aşkı Râbia’nın izlerini bulmaya çalışırken kaderin bilinmezleri şaşırtıcı bir şekilde tecellî ediyor…
Hülâsâ, “Hikâye-i Râbia”, yepyeni kahramanları ve sıradışı olay örgüsüyle yine heyecandan heyecana sürüklüyor, şaşırtıyor, derin derin düşündürüyor, kâh güldürüp, kâh ağlatıyor.
Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa Alıntıları - Sözleri
- "Aşık olduğun kişi elini uzattığında ona dokunabilceğin kadar yakınında olduğu zaman yollara düşersin... Mutlaka... Daha önce hiç bilmediğin, tanımadığın yollara... Birdenbire düşülüverilen yollardır insanı götüren hakiki aşkına! Belki de hakiki aşk hiç bitmek bilmeyen bir yol olduğu için!.. "
- "Hayal dünyası zengin olmak, Cenâb-ı Allah'ın celle celâluhu, bir lütfudur;hayal kurmak, yerine göre çok güzel, hattâ çok da faydalı bir şeydir ama ipin ucunu kaçırmamak, bilakis, sımsıkı tutmak gerekir! Bunu sakın unutma evlat.!"
- Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler Ol mâhiler ki deryâ içredir, deryâyı bilmezler
- "Esas ve de mühim olan akmaktır, dedi. Ummâna kavuşmak için biteviye akmak, karşısına çıkan her engeli bıkmadan usanmadan aşmak! Aşmak için ne gerekiyorsa onu yapmak! Ama asla hedefinden ve yolundan sapmamak! Sabrın bu olduğunu bilmek ve sabrı cihâd edinmek hatta yâtiyek'el-yakîn! "
- "Bildiğim kelimelerin hiçbiri, korkarım ki yetmeyecek kalbimin derinliklerinde olup bitenleri tarif etmeye... O zavallı kalbim ki, her an yerinden, kafesinden dışarı fırlayacakmış gibi hızla atıyor... Ama korkutucu, sıkıntı verici bir çarpıntı nöbeti değil bu! Tam aksine, tuhaf bir ferahlık hissi var içimde... Ferahlık ve ala bildiğine coşkulu bir neş'e! Gülmek değil, biteviye tebessüm etmek geliyor içimden...
- "Esas ve de mühim olan akmaktır, dedi. Ummana kavuşmak için biteviye akmak, karşısına çıkan her engeli bıkmadan usanmadan aşmak! Aşmak için ne gerekiyorsa onu yapmak! Ama asla hedefinden ve yolundan sapmamak! Sabrın bu olduğunu bilmek ve sabrı cihad edinmek hatta yatike-l yakin! "
- "Ve aka aka bütün o yüce dağları, sarp kayalıkları, derin vadileri, geniş ovaları aştıktan sonra kavuşmuşlar nihayet Dicle ile Fırat birbirlerine... O kadar büyük, o kadar büyükmüş ki sevdaları, koskocaman bir nehir olup dünyanın en verimli, en güzel, en bereketli topraklarından biri haline getirmişler içinden akıp geçtikleri her yeri....ve 'Şattul-Arab' adını vermişler orada yaşayan insanlar bu ölümsüz aşkın adına...
- Sen dememiş miydin, 'Birdenbire yollara düşmek, daha önce hiç bilmediğin, tanımadığın yollara; ancak hakîkî bir aşk yaşamaya liyâkat gösterebilenlerin harcıdır!' diye? Ve 'hakîkî bir aşk yaşamaya liyâkat gösterebilenlerin düştükleri yollar, hakîkî bir aşk yaşamayı hak edenleri mutlaka birbirleriyle buluştururlar!' diye?
- Rûhu olmayan güzellik geçicidir ve bir gün çürüyüp gitmeye, yok olmaya mahkûmdur.
- Rûhu olmayan güzellik geçicidir ve bir gün çürüyüp gitmeye, yok olmaya mahkûmdur.
- "Esas ve de mühim olan akmaktır, dedi. Ummâna kavuşmak için biteviye akmak, karşına çıkan her engeli bıkmadan usanmadan aşmak! Aşmak için ne gerekiyorsa onu yapmak! Ama asla hedefinden ve yolundan sapmamak! Sabrın bu olduğunu bilmek ve sabrı cihâd edinmek hattâ yâtiyeke'l-yakîn!"
- "Yollara düşmek... Ancak hakiki bir aşk yaşamaya liyakat gösterebilenlerin harcı olduğu için! İşte bu yüzdendir ki hakiki bir aşk yaşamaya liyakat gösterebilenlerin düştükleri yollar, hakiki bir aşk yaşamayı hak edenleri mutlaka birbiriyle buluştururlar! Bir de şunu hiç aklından çıkartma : yol ancak yola çıkmadan önce ve yola çıkmayanlar için uzundur! "
- Nasıl olur da bir insan, durup dururken, birden bire, hayatında ilk defa gördüğü, hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediği biri için bu kadar yoğun bir his kabarması yaşar?
- "Esas ve de mühim olan akmaktır, dedi. Ummâna kavuşmak için biteviye akmak, karşısına çıkan her engeli bıkmadan usanmadan aşmak! Aşmak için ne gerekiyorsa onu yapmak! Ama asla hedefinden ve yolundan sapmamak! Sabrın bu olduğunu bilmek ve sabrı cihâd edinmek hattâ yâtiyeke'l-yakîn!"...
- Her şey ancak olacağına varır.
Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hikaye güzeldi ancak bana aşırı yapmacık geldi. Bu kadar yakın tarihte günlük hayatta ( bakkal mesela ) kitaptaki kadar güzel konuşulduğunu düşünmüyorum. Yada İstanbul gibi bir şehirde insanın karşısına hep güzel ahlaklı, güzel konuşan insanlar çıkar. Bu konular bana çok yapmacık geldi. Bunun dışında kitabın bir yerinde yanlış hatırlamıyorsam ne kadar güzel türkçe konuşuyorsunuz diyor. Ben çok komik geldi. Çünkü konuşmalar, türkçe, farsça , arapça vs. karışımı. Daha İslami bir kitap olduğu için. Bunun yanında yazarın Osmanlı sevdalısı olduğu kitaptan çok net anlaşılıyor. Karakter ülkemizin başkentinin ona göre hala İstanbul olduğunu söylüyor! (Tuğba Karakaya)
Her gelenden bunu eylerim rica Okusun bir Fatiha bi itminan. . (İshak ozyurt)
Rabia ve Bilal'in Teslimiyeti: Hikaye-i Bilal yazarın birinci kitabı ve devamı olan Hikaye-i Rabia iki kitap için de anlatımın ne kadar güzel olduğunu teslimiyetin sabrın ve hakkın herşeyden ve herkesten üstünde vebkudretli olduğunu en güzel şekilde ifade etmişler. Allah (cc) yazan da yazdırandan da razı olsun. İki kitabı da herkese tavsiye ederim.. (Ekrem KALKAN)
Kitabın Yazarı Münib Engin Noyan Kimdir?
Münib Engin Noyan (d. 14.111953, İstanbul) Türk tiyatrocu.
İstanbul Alman Lisesi ve Viyana Üniversitesi Felsefe Fakültesi Tiyatrobilimi Enstitüsünde eğitim gördü. Türkiye'ye döndükten sonra bir müddet İstanbul Şehir Tiyatroları'nda yönetmen ve dramaturg olarak çalıştı. Bir dönem Avrupa'nın çeşitli yörelerinde, örneğin Fransa'nın güneydoğu şehir ve kasabalarında eşi ile birlikte çok başarılı yahudi tiplemeleri yapmaktaydı.Halk deyimi ile bir vakit önce "hidayete erdi" ve şimdilerde yurtiçinde ve yurtdışında konferanslar veriyor, dini sohbetlere katılıyor, ilahiler seslendiriyor.
Hilal TV'de uzun süre Kapılar ve Köprüler isimli programı hazırlayıp sunmuş, ayrıca yine aynı kanalda Mustafa İslamoğlu ile birlikte Vahyin Penceresinden isimli programı yapmıştır.
Münib Engin Noyan Kitapları - Eserleri
- Aşk Düşünce Yollara I
- Oma
- Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa
- Kur'an Günlüğü
- Şapka
- Sucuklu Yumurta
- Hadis Günlüğü
- Kur'an Günlüğü 2
- Sohbetler
- Kur’an Günlüğü 1
- Müslüman Kardeşimle Sohbetler
- Teyakkuz Yazıları
- Vahyin 1. Yılı
- Ben Müslümana Müslüman Demem
- Herkes İçin Kur'an Okuma Rehberi
- Müslümanım Elhamdulillah
- Dikkat Münafık Var
- Dikkat Misyoner Var
- Ehl-i Qur'an Olmak
- Yeni Başlayanlar İçin Namaz Rehberi
- Mein Qur'an Tagebuch
- Vahyin 2. Yılı
Münib Engin Noyan Alıntıları - Sözleri
- Dinin afeti hevadır İbadetin/Kulluğun afeti ara vermektir Sözün afeti yalandır Güzelliğin afeti kendini beğenmişliktir Cömertliğin afeti israftır Asaletin afeti övünmedir Yumuşak huylu olmanın afeti horlanmadır Cesaretin afeti azgınlıktır Cömertliğin afeti başa kakmaktır Zarafetin afeti aşırı hoş görünme çabasıdır İlmin afeti unutmaktır (Hadis Günlüğü)
- "Ve aka aka bütün o yüce dağları, sarp kayalıkları, derin vadileri, geniş ovaları aştıktan sonra kavuşmuşlar nihayet Dicle ile Fırat birbirlerine... O kadar büyük, o kadar büyükmüş ki sevdaları, koskocaman bir nehir olup dünyanın en verimli, en güzel, en bereketli topraklarından biri haline getirmişler içinden akıp geçtikleri her yeri....ve 'Şattul-Arab' adını vermişler orada yaşayan insanlar bu ölümsüz aşkın adına... (Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa)
- Batı dünyasının hiçbir ülkesinde,üniversite bitirmiş olmakla övünmez ve de övülmez hiç kimse...! (Müslüman Kardeşimle Sohbetler)
- "Esas ve de mühim olan akmaktır, dedi. Ummâna kavuşmak için biteviye akmak, karşısına çıkan her engeli bıkmadan usanmadan aşmak! Aşmak için ne gerekiyorsa onu yapmak! Ama asla hedefinden ve yolundan sapmamak! Sabrın bu olduğunu bilmek ve sabrı cihâd edinmek hatta yâtiyek'el-yakîn! " (Aşk Düşünce Yollara II – Hikâye-i Râbîa)
- Haşr 13: “Şu bir gerçek ki, yüreklerinde size karşı duydukları korku Allah’a karşı duyduklarından daha şiddetlidir. Çünkü onlar anlayışı kıt bir topluluktur!” Bu ayetle ilgili olarak Muhammed Esed şu yorumda bulunur: “Onlar Allah’a inanmadıklarından veya en azından inanç konusunda yarım-gönüllü olduklarından, bu dünyada karşılaşacakları maddî/somut tehlikeler onları Allah’ın nihaî yargısı düşüncesinden daha fazla korkutur. (Kur'an Günlüğü)
- Kur’an’ın gölgesinde yaşamak, ancak tadanların bilebileceği bir nimettir. İnsanın hayatını yücelten, temizleyen ve onurlandıran bir nimet… (Kur'an Günlüğü)
- Kıyafet sahip olunan dünya görüşünün aynasıdır. (Müslüman Kardeşimle Sohbetler)
- Gavur gibi davranacak olduktan sonra millete, ne gerek vardı ki onca gayret sarf etmeye , onca şehit vermeye kurtarmak için vatanı gavurdan? (Şapka)
- O gün boynumu büktüm, bir daha asla dikleştirmemecesine… O gün secdeyi gördüm, bir daha asla unutmamacasına… O gün, onca geceden, onca yıldan, onca çabadan, onca emekten sonra vardığım noktadan, sıfırdan, yeniden başlamaya karar verdim. Ve o günü hep bugün bildim. (Kur’an Günlüğü 1)
- Bütün Kur'an Aşıklarına duyrulur; Oku ,Düşün , Anla, Yaşa! Fazla söze ne hacet? (Kur'an Günlüğü)
- “Moda” adı altında uyguladıkları “gözbağcılık”la, insanları iyice aptallaştırıp, dibine kadar sömürüyorlar, dahası köleleştiriyorlar. (Ben Müslümana Müslüman Demem)
- Takdir ve tevfik hiç kuşku yok ki yalnızca âciz bir kulu olmakla şereflendiğimiz Âlemlerin Rabbi Yüce Allah'tan dir, celle şânuhu. (Sohbetler)
- -Arkadaşlar, kararımı açıklıyor ve oylarınıza sunuyorum! -Ne oylaması, sayın başkan! Oylama da nerden çıktı! Kararını açıkla yeter! Hepimiz uyarız! (Sucuklu Yumurta)
- Timsah yaklaşık on sekiz milyon yıldır, yani dinazorların yaşadığı dönemden beri varlığını sürdüren, nesli hiç tükenmemiş, yok olmamış, üstelik de yok sayılacak kadar az değişime uğramış ilginç bir hayvan. (Ben Müslümana Müslüman Demem)
- Hiç kelimelere dökülmedi bu aşk, hiç dillenmedi ama alemlerin rabbi olan Allah'ın ve Rasûl-i Ekrem efendimizin dışında kim daha beliğ konuşabilir ki gözlerden başka! (Şapka)
- Ölüler mi tiksindirici? Ya dirilere ne demeli, ha? (Sucuklu Yumurta)
- " Ey insan! Ne mağrur etti seni o Kerim Rabbine?" (Kur’an Günlüğü 1)
- -Neden bu kadar öfkeli bu? -Neden olacak, açlıktan! -Hepimiz açız, ama onun gibi davranmıyoruz! (Sucuklu Yumurta)
- “Önce kendi içimizde kapalı duran kapıların farkına varmalıyız; önce onları açmaya çalışmalıyız. Kapılar bi kere açıldı mı sıra köprüler kurmaya; o köprülerden geçerek kendimizi ve birbirimizi tanımaya, hayatı daha geniş ve derin soluklarla algılamaya, yanaşmaya, zenginleşmeye, zenginleştirmeye!” (Oma)
- ''Müslümanlar değildi İslam'ı yücelten,büyük kılan;tersine, İslam'dı Müslümanları yücelten.'' (Kur'an Günlüğü)