Aşkın Kırk Yolu - Şems-i Tebrizi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşkın Kırk Yolu kimin eseri? Aşkın Kırk Yolu kitabının yazarı kimdir? Aşkın Kırk Yolu konusu ve anafikri nedir? Aşkın Kırk Yolu kitabı ne anlatıyor? Aşkın Kırk Yolu PDF indirme linki var mı? Aşkın Kırk Yolu kitabının yazarı Şems-i Tebrizi kimdir? İşte Aşkın Kırk Yolu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Şems-i Tebrizi
Yayın Evi: Tutku Yayınevi
İSBN: 9786054962167
Sayfa Sayısı: 288
Aşkın Kırk Yolu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Aşkın yolu olur mu? Elbette aşkın sonsuz sayıda yolu vardır; zira aşk, akılla değil yürekle gidilen bir yoldur. Aşkta birtakım hesaplar, düzenlemeler yapılmaz; yapılırsa bu aşk olmaz. Aşka giden sınırsız sayıda yol olmakla birlikte kırk tane yol vardır ki, bunları izlediğinizde aşka açılan kapıya ulaşmak mümkündür. Evet, kapıya kadar götürür bu yollar sizi; kapıyı açmaksa size kalmış, sizin maharetinize ve aşkınızın gücüne…
Binlerce sayfa da yazılsa, insani aşktan İlahi Aşk'a uzanan bu muamma kavramı anlatmaya söz yetmez gerçekte. Zira aşk, ancak yaşanır, söze dökülenler ise yaşanılanlardan sadece birer katredir. Bununla birlikte Aşkın 40 Yolu, bu katrelerden bir kısmına ulaşabilmeye yöneltecektir insanları…
Aşk insanları, bu dünyayı ve kâinatı iyi anlayan, yaratılanı Yaratan'dan ötürü seven, iç dünyasına ilim ve hikmeti doldurup, bunlardan dışarı feyiz ve erdemler taşıran ve böylece dünyada ve ahirette saadete erişen kişilerdir.
Gönül testisine aşkı dolduranlar, fani ve sonsuz âlemde saadete erenlerdir.
(Tanıtım Bülteninden)
Aşkın Kırk Yolu Alıntıları - Sözleri
- Bu hayat bir aynadır ve sen dahi bir ayna oluğun gibi, sana davrananlar da birer aynadır. Sen nasılsan, ne düşünürsen, nasıl yaparsan, dünya da sana, diğer yaratıklar ve insanlar vasıtasıyla bir ayna olur. Yaşam, bir aks-i se- dadır. Ne ünlersen evrene, sana o yansır. Güzellikler yay ki etrafa, güzellikler seni bulsun. Herkesin yaşadığı, kendi yaptıklarının karşılığıdır. Dünya'yı mı değiştirmek istiyorsun? Önce kendini değiştir ! Bak neler olacak, şaşacaksın sen de... .... ~...
- İnsan,kusurlarıyla insandır,aksi halde melek olurdu...
- Suyla,sabunla çıkarılan,giderilen kirden korkma. Ama kalbe yerleşen kirden kork
- Canların gıdası,aşktır. Ruhun gıdası da açlıktır...
- Yoksulluğa erken yaşlarda alışmak gerekir. Ağaç yaşken eğilmeli,ayaklar küçükken pabuca alıştırmalıdır...
- Kainatta ne oluyorsa,öyle olması gerektiği içindir.Hiçbir şey hesapsız ve rastgele değildir.Doğum kadar aşk, aşk kadar da ölüm gerçektir ve hepsi de gerçekleşeceği zamanı beklemektedir.
- Aşk yoluna gireceksen yüreğinin götürdüğü yere gideceksin.Yeter ilk adımını at.
- Yazı yazanın elindeki kalem gibi göz ve gönül Allah'ın iki parmağı arasındadır.
- Kendine nasıl bakıyorsan,aynada özel birini görürsün. Kendin olursan eğer,hayatla barışık olursun.Hayatla barışık olanın da sevgi dilenciliğine ihtiyacı kalmaz...
- Gönlünde hissettiğin,kalp gözünde zaten SENİNLEDİR
- Unutma ki,kişi namazda olsa dahi,dünya işlerini kafasında yönetiyorsa,meyhanedeki adamdan farkı yoktur
- Kötü huylu,pis karakterli bir kimse isen,hamamdan bir hayır umma. Temizlenmek istiyorsan önce kalbini temizle ,sonra bedenini.
- Cennet ve cehennem nerededir? Ahirette olacağın yeri,sen bu dünya da seçersin.Her iki mekanında nüveleri sende.Hangisini beslersen sen o olursun...
- Çünkü aşkın gözü kör,kulağı sağırdır,aşktan başka şeylere...
Aşkın Kırk Yolu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
En güzel hediye kitaptır benim için derim her zaman. Ama bazen sırf hediye olduğu için okumaj zorunda kaldigin eserler de oluyor. Basit bi anlatım içermesi kitabı uzun sürede bitirmeme sebep oldu. Neyseki okudum bitti şükür. Çok beğenenler olabilir ama dili bana göre değildi. (Müptedi Kâri)
"Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan ötesi hep o..." Adəm Suadın yazdığı, Şəms-i Təbrizinin sözləri ilə bəzədiyi, Mövlanənin eşq etiraflarıyla dolu olan bir kitabla gəldim; "Aşkın kırk yolu". Düzü, bu kitab çox fərqli, qeyri-adi təəssürat bağışladı mənim üçün. Kitab beynimin çox dolu, ruhumun da olduqca qarışıq və yorğun vaxtına düşdü. Dolu bir beyin və yorğun ruhla oxuduğum bu kitabı daha çox gündəlik kimi istifadə etdim desəm, yeridir. Səhifəni yana çevirərək videoda görə bilərsiniz. Həyatımın müqəddəratını, sadəcə, bu kitab həll edəcəkmiş kimi yazdıqca yazdım. Kitabda bəhs edilən mövzu eşqdir. Ancaq necə bir eşq? Kimə duyulan? Kimdən duyulan? Oxuyanda görəcəksiz. Sadəcə, insanın mənəviyyatını, ruhunu təmizləyərək və yolunda əmin addımlarla böyük bir iradə ilə gedərək eşq zirvəsinə ucaldığını göstərən bir kitabdır. Eşqin bütün hislərdən müqəddəs sayıldığı kitabın hər sətrində bizə aşılanmaq istənilir. Kitabda yazıçının dəsti xəttinin yanında Şəms-i Təbrizidən eşq aləminə yollananlar üçün məsləhətlər, Mövlanədən də səhifə sonluqlarında eşq məktubları var. Mən, hər nə qədər kitabı gündəlik kimi istifadə etsəm də, kitabın, sadəcə, orta hissəsini bəyəndim. Kitabın başlığı çox sadə gəldi. Sonlara doğru da kitab özünü təkrarlamağa başladı. Məsələn, dörd səhifə öncə yazılanlar yenə fərqli başlıqlar altında qabağıma çıxdı. (Sitare Vüsal)
Aşkın Kırk Yolu PDF indirme linki var mı?
Şems-i Tebrizi - Aşkın Kırk Yolu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşkın Kırk Yolu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şems-i Tebrizi Kimdir?
Şems-i Tebrizî ya da Şems ed-Dîn Muhammad (Farsi: شمس تبریزی) (d: 1185 - ö:1248), İslam alimi ve mutasavvıf.
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk şiirlerinden oluşan "Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî" adındaki nazım eser sayesinde tanınan çok kuvvetli bir din âlimidir.
Kimliği
Şems-i Tebrizi künyesinden de anlaşılacağı üzere, günümüzde İran'ın Doğu Azerbaycan Eyaletinin yönetim merkezi olan Tebriz şehrinde m. 1185 yılında. Melik Dad oğlu Ali adında bir zatın oğludur ve Şemseddin yani dinin güneşi lâkabıyla anılmıştır.
Daha küçük yaşlarda, mânevî ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf'a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine "Şemseddin Perende" (uçan Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebrizde tarikat pîrleri ve hakikat arifleri ona "Kâmil-i Tebrizî" adını vermişlerdir.
Hayâtı ve şâhsiyeti
Daha sonraları Sacaslı Şeyh Rukneddin, Tebrizli Selahaddin Mahmut ile mutasavvıf Necmüddin Kübranın halifelerinden Centli Baba Kemale intisap ederek onlardan feyz almıştır. Muhammedin ahlakını örnek alan Şemseddin-i Tebrizî, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, manevî bir işaret üzerine de Mevlânâ Celâleddîn Rûmîyi arayıp bulmuştur. Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlânâ ile üç-üçbuçuk yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onu ilahî aşkın potasında eriterek, kâmil bir Hak aşığı yapmaya muvaffak olmuştur.
Şems-i Tebrizî Şama döndüğünde, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî için onun yokluğu dayanılmazdır. Şemsin varlığını kabullenememiş kimseler, Mevlânâya ileri geri laflar etmişlerdir. Celâleddîn Rûmînin bu kimselerden birine verdiği cevap şöyledir:
"Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lâkin siz bunların hiçbirini göremezsiniz."
Bir süre sonra Şems, Mevlânâ Celâleddîn Rûmîin oğlu Sultan Veledin çağrısı üzere Konyaya geri gelir. Mevlânâ bir daha şehirden ayrılmasın diye, onu bir kızla evlenmeye iknâ eder; bu kız Celâleddîn Rûmînin evinde evlâtlık olan Kimyâ Hâtundur. Kimya Hatuna gizliden aşık olan, Mevlânânın küçük oğlu Âlâeddin, bu durumu hazmedemez ve Şems aleyhtarlarının yanında yer almaya başlar.
Ölümü hakkındaki rivâyetler
Şems hicri 645, miladi 1247 tarihinde Mevlânâ'da meydana gelen büyük değişikliği hazmedemeyenler tarafından mı öldürüldü, yoksa geldiği gibi kimseye haber vermeden Konyayı terk mi ettiği bilinmemektedir.
Bu gün Konyada Şems makamı olarak bilinen, halk ve bilhassa Mevlevîlerce türbesinden önce ziyaret edilen bu mescit-türbe de mevcut sanduka, boş bir sanduka mı, yoksa Mehmet Önder Bey'in bir hatırasında anlatıldığı gibi, Şems gerçekten burada mı gömülüdür, bu da bilinmez. Lâkin bu konuda en kuvvetli tezlerden birisi Sipehsalar'a veya eflakiye göre şöyledir: Şems-i Tebrizî'nin dedesi Haşhaşiler tarikâtında mürittir. Daha sonra tarikâttan aile kurmak üzere ayrılmak ister ve ayrılır. Ailesini kurar ama tarikat yönetimi değişir ve torun Şems'in tarikâta bağışlanmasını ister. Dedesi de vermek istemez. Zaten Şems eğitim için Şam'a gider ve Şems'i takip bu aşamada başlar. İlk önce bulurlar lakin kaybederler Şems'i ama Şems Mevlânâ'dan ayrılıp Şam'a gittiği vakit tarikattan bir mürit Şems'i fark eder çünkü Şems Şam sokaklarında yine bir dervişi tâbir yerindeyse rezil etmiştir. Bunun üzerine Şems'i takip Konya'ya kadar sürer ve daha sonra Şems bir dergâha çağrılır, tam yedi derviş gelmiştir Şems'i öldürmek üzere, Şems Celâleddîn Rûmî'dan ayrılmak üzere izin ister ve tam da bir vedalaşma hissi vermeden kendi eliyle ölüme gitmiştir. Hatta ölüme giderken "Rabbim şu kuyu mezarım olsun" diye dua etmiştir. Dergâha gittiği zaman yedi derviş onu beklemektedir artık.O her bir dervişle odalarda ayrı ayrı görüşerek hepsini konuşmalarıyla bayıltmıştır. En son derviş en iri cüsseli ve bilgili olandır. Şems dervişlerden namaz kılarken öldürülmesini istemiştir. Ve namaz kılarken zammı sure olarak Şems suresini okumuştur. Ayrıca İslam aleminde Osman'dan sonra gece kılınan ikinci cenaze namazı Şems hazretlerine aittir. Şems hazretleri Mevlânâ'ya bir mendil gönderir ölmeden önce mendilde şu yazmaktadır: "Ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim gör bakalım aşk için ölmek ne demekmiş", yazmıştır. Mevlânâ'da bayılmıştır. Ayrıca Şems'in Konya dan ayrılıp kaybolması zayıf ihtimaldir çünkü yüce Allah ona rüyasında kendisine istediğinin verilmesi karşısında ne verebileceğini sormuş Şems de: "Canlara kanlara boyanacak başımı" diyerek aşk yolunda başını vermiştir.
Şems-i Tebrizî Camii ve Türbesi
Niğdedeki Kesikbaş Türbesi de Şemse izafe edilir. Bunlardan ayrı olarak Tebriz şehrinde "Geçil" denilen mezarlıkta, aynı bölgede Hoyda, Pakistanın Multon şehrinde Şems türbeleri veya makamları vardır. Bunlar çeşitli rivayetlerle süslenmiştir. Pakistanlıların söylediklerine göre de Şems, Konya'dan bir gece yarısı gizlice ayrılmış, Hoy şehrine hareket etmiş ve orada yerleşmiştir. Rivayete göre Şems-i Tebrizi Hoyda vefat eder ve orada gömülür. Mezarı, Unesco Dünya Kültür Mirası'na aday gösterilir. Bir rivayete göre, Mevlânâ Celâleddîn Rûmînin küçük oğlu Âlâeddin de, Şems'i öldürenler arasındadır.
Şemsin Konya'daki türbesi küçük, mütevazı, adeta saklanmış bir yerdir. Mevlânânın o ihtişamlı türbesinin yanında -ki Mevlânâ -"En güzel türbe gökkubedir" der- sadedir.
Şems-i Tebrizi Kitapları - Eserleri
- Bab-ı Aşk
- Makalat
- Aşkın Kırk Kuralı
- Aşk-ı A-la
- Aşk-ı Alem
- Aşkın Kırk Yolu
- Evvelimiz Aşk
- Ab-ı Aşk
- Dirilt Ölüyü O Kalbindir
- Aşk-ı Gizem
Şems-i Tebrizi Alıntıları - Sözleri
- Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yarimden de… (Aşk-ı Alem)
- — Dilin kiymetini “ÂRİF“ olandan, — Gözün kıymetini “ÂM“ olandan, — Sözün kıymetini “LÂL“ olandan, — Ekmeğin kıymetini “AÇ“ olandan, — Aşkın kıymetini “HİÇ“ olandan öğren. (Aşk-ı Alem)
- Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli. (Aşk-ı Alem)
- Bu hayat bir aynadır ve sen dahi bir ayna oluğun gibi, sana davrananlar da birer aynadır. Sen nasılsan, ne düşünürsen, nasıl yaparsan, dünya da sana, diğer yaratıklar ve insanlar vasıtasıyla bir ayna olur. Yaşam, bir aks-i se- dadır. Ne ünlersen evrene, sana o yansır. Güzellikler yay ki etrafa, güzellikler seni bulsun. Herkesin yaşadığı, kendi yaptıklarının karşılığıdır. Dünya'yı mı değiştirmek istiyorsun? Önce kendini değiştir ! Bak neler olacak, şaşacaksın sen de... .... ~... (Aşkın Kırk Yolu)
- Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın; ya siyahi, ya beyazı seçeceksin. (Aşk-ı Alem)
- Gazzâli'ye göre riyâzet dört türlüdür: Az yemek, az uyumak, az konuşmak, insanların eziyetlerine katlanmak. Az yemek şehveti öldürür, az uyumak iradeyi saflaştırır, az konuşmak tehlikelerden korur, eziyetlere katlanmak amaca ulaştırır. Zira cefaya tahammül ve eziyetlere sabretmekten daha zor bir şey yoktur. (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
- "Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet çünkü hayat çok kısa." (Bab-ı Aşk)
- Eğer hala KIZIYORSAN, Kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. Eğer hala KIRILIYORSAN, Gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. Eğer hala KINIYORSAN, Düşüncelerin yeterince berraklaşmamış demektir. Eğer hala KARŞILIKSIZ SEVMİYOR ve SEVGİNDE AYRIM YAPIYORSAN, Hala akıl ve mantığını kullanıyor, içindeki sevginin boyutlanmasına engel oluyorsun demektir. Eğer hala " BEN " demekten vazgeçmiyorsan, Dizginlerin hala nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. VE EĞER HALA " ŞİKAYET " EDİYORSAN, HAKİKATİ GÖREMİYORSUN DEMEKTİR! Şems-i Tebrizi (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
- Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın. (Evvelimiz Aşk)
- İnsanlardan ilgi, şefkat ve merhamet mi bekliyorsun? Peki, bunları önce sen kendine gösterdin mi? Ve sen, başkalarına sevgi, saygı, şevkat ve merhamet gösterdin mi? Önce bu soruların cevabını ver; sonra başkalarından sevgi bekle! (Aşkın Kırk Kuralı)
- Gönlünde hissettiğin,kalp gözünde zaten SENİNLEDİR (Aşkın Kırk Yolu)
- Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme... Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?? (Aşk-ı Alem)
- Bu halk nifak yolu ile konuşmaktan, ikiyüzlülükten hoşlanırlar. Doğru sözden sıkılırlar. (Makalat)
- Çaresizlik nedir bilir misin ? Kalbi kanatlandırıp gittiği yere bedeninin gidememesidir ... (Ab-ı Aşk)
- İnsan,kusurlarıyla insandır,aksi halde melek olurdu... (Aşkın Kırk Yolu)
- Makamımız aşk, Usulümüz Edeptir bizim.. Kapımıza değil, Gönlümüze vuran buyursun.. ~~Şemsi Tebrizi~~ (Bab-ı Aşk)
- “Gözü uyuyan lakin kalbi uyanık bulunan kimseye ne mutlu! Bilakis gözü açık fakat kalbi uykuda bulunanın vay haline!” (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
- Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzunun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil! Şems-i Tebrizi'nin 40 Kuralı (Aşk-ı A-la)
- Gözü uyuyan lakin kalbi uyanık bulunan kimseye ne mutlu! Bilakis gözü açık fakat kalbi uykuda bulunanın vay haline! (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
- “Dala sarılan dal kırılınca düşer. Her kim ağaca tutunursa bütün dallar onun olur.” (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)