Astrolojinin Bilimle İmtihanı - Tevfik Uyar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Astrolojinin Bilimle İmtihanı kimin eseri? Astrolojinin Bilimle İmtihanı kitabının yazarı kimdir? Astrolojinin Bilimle İmtihanı konusu ve anafikri nedir? Astrolojinin Bilimle İmtihanı kitabı ne anlatıyor? Astrolojinin Bilimle İmtihanı PDF indirme linki var mı? Astrolojinin Bilimle İmtihanı kitabının yazarı Tevfik Uyar kimdir? İşte Astrolojinin Bilimle İmtihanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Tevfik Uyar
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi
İSBN: 9786059799089
Sayfa Sayısı: 236
Astrolojinin Bilimle İmtihanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Astroloji neden ve nasıl ortaya çıktı?
Astroloji neden "sahtebilim"dir?
Astroloji neden bu denli "tuttu"?
Tevfik Uyar bu üç soru ve yanıtları çerçevesinde, gerçeğe tutkuyla bağlı olanlara seslenerek, yıldızların bize neleri söyleyemeyeceğini ortaya koyuyor. Astrolojinin Bilimle İmtihanı, sahte inanışlar ve merak duygumuzun oburca sömürülmesine karşı bir "yalansavarlık" çalışması. Bir yanda işkembe-i kübrada imal edilmiş sözde bilgiler ve kehanetler var, diğer yanda bilimin ve mantığın söyledikleri…
Uyar, "Mars ve Venüs'u?n etkisiyle şu sıralar her zamankinden daha duygusal olabilir, ailevi konularda bir takım çözümsüzlüklerle karşı karşıya gelebilirsiniz" falcılığının anatomisini çıkarıyor, sonra da otopsisini yapıyor.
İlk gazete astroloğunun şaşırtıcı öyküsünden finansal yatırımlar ile isimlerimizdeki harflerin ilişkisine kadar, çağlar öncesi ile gelecek arasında gezinen, son derece keyifle okunan, uyarıcı bir kitap.
Astrolojinin Bilimle İmtihanı Alıntıları - Sözleri
- Peki astrolojinin - astrologlar dışında- herhangi birinin hayat kalitesini artırdığı görülmüş müdür?
- İnsan çok kolay kandırılabilir, kendisi tarafından bile..
- Kadınların cadı diye yakılmadığı, madencilerin fıtratında ölmenin bulunmadığı, memlekette yaşanan her tür olumsuzluğun dış mihraklara yüklenmediği, insanların her söylenene inanmadığı ve sorguladığı bir dünya.
- (...) Soru çok basit, gökyüzündeki cisimler nasıl bir etkileşim sonucunda iddia edilen bunca güçlü etkiye neden olabiliyorlar ?
- Peki astrolojinin - astrologlar dışında- herhangi birinin hayat kalitesini artırdığı görülmüş müdür?
- Bazı astrologların Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan tarihi olan 29 Ekim 1923 tarihinin Türkiye'nin "doğum günü" olduğunu varsayarak ülkemizin burcunu Akrep kabul etmeleri ve yorumlarını buna dayandırmalarını astrolojinin mucidi olan Sümerler bile açıklayamaz herhalde.
Astrolojinin Bilimle İmtihanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Nasıl uzman olduğu belli olmayan, kendilerini uzman astrolog diye tanıtan sözde uzmanlara ve onları takip eden milyonlara cevap niteliğinde bir esere imza atmış yazar. Bu uzman(!) astrologların sadece günlük hayatla ilgili tavsiyeler verdiklerini sanıyordum. Yatırım tavsiyesi veren bile varmış, Hatta medikal astroloji denen bir dalla hastalıkları tedavi ettiğini söyleyenler de var. Kitapta geçen bir araştırmada Amerikan halkının yüzde 45'i astrolojinin bilim olduğunu düşünüyormuş. Ülkemizde buna yönelik bir anket yapılmamasına rağmen, yazara göre bizde daha fazla olabilir bu oran. Youtube'ta burçlar, astroloji gibi aramalar yaparsanız izlenmelerin milyonları bulduğunu görürsünüz. Astrologların ülkemizde de azımsanmayacak bir takipçi kitlesi bulunuyor. Bu takipçilerden herhangi birine bu kitabı okutursanız safsatalarla cevap verecektir. Çünkü sözde-bilim olan astrolojinin bir dayanağı olmadığı için safsatalardan başka verebilecek cevapları yoktur. Kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm astrolojinin tarihine ayrılmış. Burada yazar geçmişte yaşayan insanları eleştirmiyor. Eleştiri daha çok günümüz insanlarına yönelik. İkinci bölümde astrolojiye sözde-bilim demesinin sebeplerini açıklamış. Bu bölümde bilimsel metoda göre astrolojinin neden bilim olamayacağına yönelik onlarca kanıt var. Üçüncü bölümde insanların, astrolojinin saçmalıklarına inanma sebeplerine değinilmiş. (Nihat Erdag)
Sonu sırf “loji” ile bitiyor diye astroloji, frenoloji ve ufoloji gibi konuları bilimsel sanan nice insan bulunmaktadır, hatta astronomi ile astrolojinin aynı şey olduğunu düşünenler de olmaktadır. Gökbilimci Carl E. Sagan bu durumu şöyle özetlemektedir: Yıldızlara iki şekilde bakılabilir: Ya oldukları şekilde, ya da olmalarını dilediğimiz şekilde. Sürekli geleceği öngörme takıntısı,ego tatmininden daha doğrusu çağımızın hastalığından kurtulmak için okunması gereken bir eser. (Gaia)
Tevfik Uyar'ın bu kitabı hem çok ilgi çekti hem de tartışıldı. CnnTürk'teki tartışma programlarında birden fazla kere konunun incelendiğini, tartışıldığını ve taraflarca ciddi ciddi masaya yatırılışını izledim. Heyecanlı, dik başlı, gururlu astrologlar Tevfik Uyar'ın itirazlarına gerçekçi olamayan, mahcup açıklamalar getiriyordu en son. Hakan Kırkoğlu'nun en farklı, en derinlikli karşı çıkışları dillendirdiğini söyleyebilirim. Uyar'ın yaklaşık üç sene önce yazdığı kitap, astrolojinin tarihsel arka plânından yola çıkarak neden hâlâ o aynı tarihsel kesite ait olduğunu ve orada kalması gerektiğini ayrı bölümlerde inceledikten sonra çok ilginç bir son bölümle sözde bilimlere neden inandığımızı, neden astroloji ve benzeri inançlarımızı sürdürdüğümüzü anlatarak sona eriyor. Kendi adıma kitabın çok sade, çok açık, kafa karıştırıcı olmayan içeriğinin bu şekilde düzenlenmiş olmasına çok memnun oldum; çünkü bir bilim adamı olarak Tevfik Uyar'ın esas amacının kitabın son sözünde açıkladığı gibi, neden doğru düşünemediğimizi, buna neden böylesine eğilimli oluşumuzu, bu eğilim psikolojik kökenlerini düşündürerek aslında gerçek meselenin astroloji özelinde bir kitap olsa bile hayatımızı zindan eden yanlış düşünme alışkanlıkları ve yanlış inançlar olduğunu göstermek olduğunu düşünüyorum. Astroloji hem bir inanç hem bir sektör olarak bir istismar biçimi ve çok yaygın olmasının bir çok sebebi var; yazarın bize gösterdiği şeylerden birisi ise astrolojiye olan inancımızın aslında basit, tipik psikolojik hatalarımızdan, sürçmelerimizden, narsistliğimizden kaynaklandığı. Uyar, dünyanın farklı ülkelerinde sürdürülmüş deneylerde bu sürçmelerin nelere bedel olduğunu çok güzel örnekleyerek anlatıyor. Bu deneyler ilginç psikolojik gerçekleri çok açık bir biçimde önümüze koyuyor. Kitap nihayetinde bizi şu noktaya getiriyor: düşünme alışkanlıklarımız, kötü düşünme alışkanlıklarımız, çoğalarak bir hastalık gibi toplumlara yayılarak çeşitli şekiller biçimler alarak sürdürülüyor. Bu yanılgılar insan toplumunun kaçınılmaz bir özelliği olarak hem destekleniyor, hem de yeriliyor ve değiştirilmeye çalışılıyor. Tevfik Uyar işte bu düzeltme çabalarının, insanları doğru görmeye, doğru düşünmeye çağıran bir gayretin parçası olarak hareket ediyor. Bu çabası sebebiyle kesinlikle takdiri hak ediyor. Kitabı mutlaka herkese öneriyorum. (CemCBG)
Astrolojinin Bilimle İmtihanı PDF indirme linki var mı?
Tevfik Uyar - Astrolojinin Bilimle İmtihanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Astrolojinin Bilimle İmtihanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Tevfik Uyar Kimdir?
1985 doğumludur. Lisans eğitimini İTÜ Uçak Mühendisliği bölümünden, Yüksek Lisans eğitimini ise İKÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yönetimi Programı’ndan almış, tez çalışmasını davranış bilimleri alanında yapmıştır. Halen İşletme doktora ve Sosyoloji lisans öğrenimine devam etmektedir.
Açık Bilim Dergisi’nin kurucu editörlerinden biridir ve halen yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Bir dönem Açık Bilim Radyo Programı’nın yapımcılığını ve sunuculuğunu gerçekleştirmiştir. Bilimsel kuşkucu yazı grubu Yalansavar üyesidir. Akademik hayatına İstanbul Kültür Üniversitesi’nde havacılık ve insan davranışları üzerine verdiği derslerle devam etmektedir.
Ödüllü bilimkurgu öykülerine sahip olan ve üç adet yayımlanmış kitabı ve bir adet de çevirisi bulunan Uyar, çeşitli sektörlerde yer alan şirketlere yönetim, pazarlama ve sürdürülebilirlik danışmanlığı yapmakta, kritik düşünme, emniyet yönetimi, insan faktörleri ve tüketici davranışları konularında eğitimler vermektedir.
Tevfik Uyar Kitapları - Eserleri
- Safsatalar
- Astrolojinin Bilimle İmtihanı
- Tek Kişilik Firar
- Kızıl Sürgün
- İz Odası
- Firardan Sonra
- Çözülme
Tevfik Uyar Alıntıları - Sözleri
- Salınım yapan bir şey, dengede durandan daha istikrarlıdır bence. İstikrar hareketle olur. Olduğu yerde duran şeye 'istikrarlı' diyemeyiz. (Tek Kişilik Firar)
- Ya sen de sen olmaktan çıkarsan? (Kızıl Sürgün)
- Şans eseri boş taksi çevirdim hemen. -Üçüncü havalimanı tarafına çek. -Vizen var mı abi? Sonra yokuş yapmasınlar. -İstanbul'da para vizeden daha çok geçer koçum, cama gelene bunları ver ve gaza bas. Bir şey demene gerek yok. E-5 denilen yeri atlayabilmek için Halkalı'nın ara sokaklarına girdik. Kanal İstanbul'un paralelinden gidiyorduk. Taksici: -Diğer yerleri barikatlarla tıkamışlar, Sağlık sigortası meselesinden sokaklar durulmuyor hâlâ. dedi. Durulmaz tabii garibanların sigortasını patronlara meze ettiler. Sonra da millet para kazanmak için kamera önünde şebeklik soytarılık yapıyor Çelınçbuk' ta.Cinayet işleyenini de bugün duyacağız, biraz daha gecikirsem. Bu sırada birkaç TOMA'yı hızımızı kesmeden geçtik. Yavaşlayınca jandarma şüpheleniyor ama hızlı giden taksiye kimse dokunmaz. (Tek Kişilik Firar)
- Topraktan gelen her şey toprağa gitti. Su yaşamın kaynağıydı oysa... Güneşin ateşi can verirdi yaşama. Âlemler hava verirdi birbirine... (Tek Kişilik Firar)
- Peki astrolojinin - astrologlar dışında- herhangi birinin hayat kalitesini artırdığı görülmüş müdür? (Astrolojinin Bilimle İmtihanı)
- Vergiler yüksekmiş de vatandaşa zulümmüş de... Aynısını teröristler de söylüyor. (Safsatalar)
- Tamam, Özlersin buraları. Şu boğazın kıyısında çay içmeyi, vapura binip martılara ekmek atmayı, güneşin doğuşunu, ayın batışını... Özlersin elbet... Herkes özler...ama insan zaten yalnızlığı da özler. Anlıyor musun? (Kızıl Sürgün)
- Kadınların cadı diye yakılmadığı, madencilerin fıtratında ölmenin bulunmadığı, memlekette yaşanan her tür olumsuzluğun dış mihraklara yüklenmediği, insanların her söylenene inanmadığı ve sorguladığı bir dünya. (Astrolojinin Bilimle İmtihanı)
- İnsanlar, bir şahsa ait tek bir kötü özelliği, o şahısta genelleştirme eğilimindedirler ve bu fenomene "şeytan etkisi” adı verilir. Şeytan etkisi bir zihinsel kısayoldur (höristik); yani bir konuyu enine boyuna düşünmek yerine, az bir zihinsel çaba sarf ederek genelde doğru ama zaman zaman hatalı çıkarımlara neden olan, zihnimizde kodlanmış bir alışkanlık... (Safsatalar)
- Kitlesel olmadıkça ölümler insanlara dramatik gelmiyordu demek. (Tek Kişilik Firar)
- Sürgün uzakta olmak değil, "çaresiz" olmaktı. (Kızıl Sürgün)
- A şahsı X iddiasında/davranışında. B şahsı da X iddiasında/davranışında. B şahsı kötüdür. -------------------------------------- O halde A şahsı da kötüdür ve X yanlıştır. (Safsatalar)
- Dille iletişim kurabilmemiz, başka sosyal becerileri de doğurur. Bu sosyal becerilerin bir kısmı kimseye bir zararı olmadan, kullanan herkese fayda sağlayabilir. Fikirleri yayma, başkalarını motive etme, bir paniği engelleme, öğretme, yetiştirme gibi sosyal beceriler, yaşama değer katan, hayat kalitemizi yükselten, işlerimizi kolaylaştıran becerilerdir. Madalyonun diğer tarafı da var elbet. Yalan söyleme, dolandırma, aldatma, iftira, duygularin istismarı... En az bir tarafa yarar sağladığından, bu “kötü” eylemleri de bir “beceri” olarak anmak durumundayız. Zira bunları “becerebilenlerin" gemilerini yürüttüğü, haksız kazanç elde etseler dahi yanlarına kâr kaldığı bir dünyada yaşıyoruz. İyi ya da kötü tüm bu eylemler dilin icadıyla ortaya çıkmıştır. (Safsatalar)
- "...gitme muhabbetinin" ardından bu kadar hızlı ve daha duygusal bir veda, aylardır ölmesi beklenen dermansız bir hastanın bir gece uykusunda ölmesi gibiydi... (Kızıl Sürgün)
- Safsatalar, birilerini ikna etmek, tartışmada önce çıkmak, rakibin itibarını sarsmak gibi amaçlarla kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yapılabildiği gibi, hatalı akıl yürütme ve bilgisizlik sonucunda tamamen bilinçsiz ya da art niyetsiz biçimde ortaya çıkabilir. (Safsatalar)
- Diyor ki, yumuşatıcıyı yarım ölçek koymalıymışım... Her şeyin bu kadar iyisini biliyor madem kocasını kaçırmasaymış elinden. Haksız mıyım kardeş? (Safsatalar)
- sen kafanın içinde de yaşayabilirsin o yaşayamaz (Kızıl Sürgün)
- Madem bir yanlış yaptığımızda ya da bir yanlışa gereken tepkiyi veremediğimizde duyduğumuz rahatsızlığa vicdan azabı diyoruz, o halde safsata yapılarak dile getirilmiş bir fikir karşısındaki çaresizliğimizin yarattığı o rahatsızlığa da "mantık azabı" diyebiliriz. (Safsatalar)
- Bir şeylerin doğrusunu anlatmak, kötünün ne kadar kötü olduğunu herkesin idrak etmesini sağlamak için çabalıyorlardı ama gerçekten de hiçbir şey değişmiyordu. (Kızıl Sürgün)
- İnsan böyle bir varlıktı işte. Kendi bir suç işledi mi, aynısına maruz kalmaktan korkmaya başlayıverirdi. Dikenli yollara girmenin aslında ne kadar kolay olduğunu görmek dehşete düşürürdü insanı. (Kızıl Sürgün)