Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı - Umberto Eco Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kimin eseri? Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kitabının yazarı kimdir? Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı konusu ve anafikri nedir? Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kitabı ne anlatıyor? Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kitabının yazarı Umberto Eco kimdir? İşte Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Umberto Eco
Çevirmen: Kemal Atakay
Orijinal Adı: La Ricerca Della Lingua Perfetta
Yayın Evi: Literatür Yayıncılık
İSBN: 9789750402364
Sayfa Sayısı: 328
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tanrı, kendisine meydan okuyarak, göğe erişecek bir kule yapmaya kalkışan insanları cezalandırır: Babil Kulesi´ni yıkar ve kulenin yapımına dek ortak bir dili konuşan insanları farklı diller konuşmaya mahkum eder... Roma´nın dilsel ve siyasal birliğinin çökmeye yüz tuttuğu, Latince´nin yerini Avrupa´da bugün de konuşulan dillerin almaya başladığı yüzyıllarda Avrupa kültürü Babil Kulesi olgusunun yeniden düşünür ve kendisine şu soruyu sorar: Dillerin çoğalması ve farklılaşmasına, Adem´in Dili´ni yeniden bularak ya da onu "Kusursuz Dil" olarak yeniden kurarak çözüm getirilemez mi?
Umberto Eco, her zaman olduğu gibi, yepyeni keşifler yapmamızı, dil, kültür, tarih, uluslararası ilişkiler, iletişim gibi birçok konuya yeni bir gözle bakmamızı sağlayarak, bize bu arayışın öyküsünü anlatıyor.
Batı kültürünün temellerini atan birçok önemli düşünür için Kusursuz Dil düşü büyük bir çekim alanı oluşturmuştur. Eco, "Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı" adlı kitabında bu düşün izlerini sürüyor. Kitabın en anlamlı jestlerinden biri ise, son sözü Doğulu bir yazara, İbn Hazm'a vermesidir. Eco'nun bu heyecanlı kültür yolculuğuna katılmak ve sonunda İbn Hazm'ın "kusursuz" demokratik yaklaşımını görmek isteyen herkese...
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı Alıntıları - Sözleri
- "İyilik yüce midir?"
- Tanrı Âdem’in de konuşmasını, dil yetisini kullanarak, ona bu armağanı bağışlayana şükretmesini istemiştir.
- Dillerin karışması teması ve tüm insan soyunun ortaklaşa kullandığı bir dilin yeniden bulunması ya da yaratılması yoluyla buna çare bulma girişimi, bütün kültürlerin tarihinde geniş bir yer tutar
- Ortaçağ uygarlığı da, “bütün cisimlerin görünmez tözlerle benzerliği olduğu”nun ve evrendeki her yaratığın dünyevi ve doğaüstü yazgımızın bir imgesi, bir aynası olduğunun bilincindeydi.
- Ancak modern dünyanın kastettiği anlamda Avrupa’dan söz edebilmek için, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını ve Romalı barbar krallıkların doğuşunu beklemek gerekecektir.
- Kabala. Dünyanın yaradılışının dilsel bir olgu olduğu fikrine dayandığı için bu akımın kusursuz dil arayışlarında temel bir etkisi olacaktır.
- Yaradılış bir söz edimiyle gerçekleşir ve Tanrı yaratma süreci içinde şeylere ad vererek onlara ontolojik bir statü kazandırır: “Ve Tanrı ışığa gündüz ve karanlığa gece dedi... Ve Tanrı kubbeye gök dedi.”
- Hıristiyan düşüncesi İbranice yazılmış bir Eski Ahit ile büyük kısmı Yunanca yazılmış bir Yeni Ahit’e dayanmaktadır.
- Sözcükler yalnızca şeylerin adları olduğuna göre, herkes konuşmak istediği konuları dile getirmesine yarayan şeyleri yanında taşısa çok daha rahat olurdu.
- Origenes’ten Augustinus’a Kilise Babalan, îbranice’nin, dillerin karışmasından önce, insanlığın ilk dili olduğunu çürütülmesi olanaksız bir veri olarak kabul etmişlerdi.
- Kusursuz bir dil ütopyası yalnızca Avrupa kültürünün bir saplantısı olmamıştır.
- ıristiyan Ortaçağ Avrupa’sının bir kusursuz dil tasarısını sistemli olarak ele aldığı ilk metin, Dante Alighieri’nin olasılıkla 1303-1305 yılları arasında yazdığı De vulgari eloquentia’sıdır.
- Demonet, yalnızca 1480-1580 yılları arasındaki dilin doğası ve kökeni tartışmasına, sık aralıklarla yazılmış yaklaşık yedi yüz sayfa ayırmış.
- Kusursuz bir dil aramanız için kendi dilinizin kusursuz olmadığını düşünmeniz gerekir.
- Gizli bir bilgiden daha çekici bir şey yoktur: Var olduğu bilinir ancak bilginin kendisi bilinmez, dolayısıyla çok derin bir bilgi olduğu varsayılır.
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dil'in ne kadar önemli olduğunu bizde başta İlber Ortaylı olmak üzere tarihçilerimiz ısrarla belirtirler. Yazar da bu konuya epeyce takılmış olacak ki, külliyatlı bir eser kaleme almış. Kusursuz bir dil nasıl olmalıdır sorusuna kitap boyunca cevap ararken aklıma sadece Türkçemizin değil aynı zamanda dünya dillerinin nasıl bozulduğunu, çok uzun detaya girmeden birkaç zaman evvel Agatha Christie yazılarını İngilizlerin kendilerinin bile anlamakta zorlandığını öğrenmiştim. Bu kadar kısa sürelerde bu kadar çabuk bozulan diller her yerde mevcut ve birtakım bilinçli insanlar da dillerini korumak için hayatını feda ediyorlar bu çalışmalara. Bunun yanında dil konusunda söylenebilecek pek fazla söz yok. Her şeyi alıp taklit etmemiz mümkün değil lakin güzel şeylere sırt çevirmek de aptallık olur. Aksine almalıyız her güzel şeyden. Mesela bu kitaptan "Dilimize sahip çıkmalıyız." mesajını alarak kendi dilimize sahip çıkmak, kendi dilimizi geliştirmek açısından kullanabiliriz. Bir hegemonya var ve bundan kurtulmamız gerekiyor. İlginç cümlelerle karşılaşıyoruz. Bir diğeri de son zamanlarda başlayan, yazım kurallarına dikkat etme özelliği. Epey hızla yayılıyor bu durum ve bu durumdan çok hoşnutum. Özenti bir çağda yaşıyoruz ama özenilecekse bile böyle güzel şeylere özenilmeli. Özenle yapılan her şey illa ki güzel olacaktır. Oluyor da. Yapanları gönülden tebrik ediyor, yapmayanların da en kısa sürede yapması dileklerimle hepimize iyi okumalar diliyorum.. (Sadık Kocak)
Burada kast edilen kusursuzluk, ifadenin kendisi değildir. Rus yazarların Gogol'un paltosundan çıkması gibi Kilise'nin koridorlarindan çıkarak Kendi varlıklarının bilincine varmaya başlayan Rönesans çağı Avrupa toplumlarının, İbranice (Yahudiler)ile ve onun üzerinden giriştikleri filolojik kıyasların sonrasında nasıl Proto milliyetçiğe doğru yol aldıkları görülecektir. Tanrının konuştuğu dil, cennette konuşulan dil,Adem'in dili, ilk dil gibi iddialar ile sürekli herkes toplum kendi dilini öne çıkarmaya çalışmıştır. Leibniz gibi açık bir zihin bu saçma teorilere gülüp geçmiş bir gün Türklerin de bu tür iddialar ile meşgul olacağını (syf107) erkenden haber vermiştir. Kusursuz dil arayışı aslında üstün ırk inancının mihenk taşlarından birisidir. (Moskovalı Müslüman)
Kitabımızın yazarını dünyaya tanıtan bence " GÜLÜN ADI " adlı eseridir. Umberto Eco bir semiyoloji profesörüdür yani hastalıklara tanı koyma hekimi..fakat onun başka eşsiz tarafı da dil konularına ve rahatsızlıklarına tanı koymasıdır..Yazarımız bu kitabın da ulusal değil de uluslararası mükemmel dil arayışında yani Adem dili denen tek ve ilk dil düşüncesine ulaşma gayreti..sonuç olarak biraz filoloji ile ilgilenenlere yakın bir kitap ... (TNRCİHAN)
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı PDF indirme linki var mı?
Umberto Eco - Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Umberto Eco Kimdir?
Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.
Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.
Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.
Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.
Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 2., 2008 yılında 14. sırada yer almıştır.
Umberto Eco Kitapları - Eserleri
- Gülün Adı
- Foucault Sarkacı
- Sıfır Sayı
- Prag Mezarlığı
- Baudolino
- Beş Ahlak Yazısı
- Tez Nasıl Yazılır?
- Yanlış Okumalar
- Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
- Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
- Önceki Günün Adası
- Yorum ve Aşırı Yorum
- Somon Balığıyla Yolculuk
- Ortaçağ'ı Düşlemek
- Cecü'nün Yer Cüceleri
- Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi
- Günlük Yaşamdan Sanata
- Düşman Yaratmak
- Genç Bir Romancının İtirafları
- Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik
- Çirkinliğin Tarihi
- Ortaçağ 1
- Güzelliğin Tarihi
- Felsefe Tarihi-1
- Budalalıktan Deliliğe
- Antik Yunan
- Açık Yapıt
- Edebiyata Dair
- Ortaçağ 2
- Antik Yakındoğu
- Efsanevi Yerlerin Tarihi
- Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
- Popüler Roman Kahramanları
- Ortaçağ 4
- İnanç ya da İnançsızlık
- Devlerin Omuzlarında Milano Dersleri
- Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm
- Nişanlılar
- Ortaçağ 3
- Mimarlık Göstergebilimi
- Esperanto ve Çokdilli Bir Gelecek
- 16. Yüzyıl Rönesans Çağı
- Antik Roma
- Ertelenmiş Kıyamet
- Alımlama Göstergebilimi
- Felsefe Tarihi 3
- Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar
- Esselər
- Experiences in Translation
- Turning Back the Clock
- Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler
Umberto Eco Alıntıları - Sözleri
- Kendisi gibi zorbalara yardım ediyor, her türlü suçu işliyordu ve bütün bu kötülükleri de kendi zevki için yapıyordu. Size hangi kötülükleri, ne şekilde ve kaç kez yaptığını tam olarak söylemem olanaksız, ama onun nasıl biri olduğunu bugünkü koşullarda soyleyecek olursak, yasadışı örgütlerle uyuşturucu ticareti yapan ve gizli baskınlar düzenleyerek soygunlara karışanı biri olduğunu varsayabiliriz. Ve ayrıca, hakimleri ve devlet çalışanlarını satın aldığından (ki o zamanlar yolsuzluklar almış başını gidiyordu) hiç kimse onu hapse atmayı başaramıyordu. Onu tanımanız için yeterince açıklayıcı oldu mu? (Nişanlılar)
- “Nesnenin güzelliğini belirleyen şey, bilen öznedir.” (Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik)
- "İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz yazarların başvurduğu kötü bir kelimedir.Eski bir söz vardır,dehanın yüzde onu ilham,yüzde doksanı terdir,der.Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş.Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuşlar,yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini. (Genç Bir Romancının İtirafları)
- Hakiki bir şeylerin varlığına olan inanç, insanoğlunun hayatta kalması açısından elzemdir. Eğer birileri bizimle konuşurken doğru veya yanlış konuştuklarından emin olmasak, ortak hayat mümkün olmazdı. Bir kutunun üzerinde "Aspirin" yazıyorsa, striknin içermeyeceğinden de emin olamazdık. (Düşman Yaratmak)
- Bir yapıt, yapıt olarak kaldığı sürece açık bir yapıttır, bunun ötesinde açıklık yalnızca gürültü olur. (Açık Yapıt)
- Sıradan insan, öğrenmeyi reddeder fakat oğlunu okutmaya kararlıdır. (Yanlış Okumalar)
- Ancak modern dünyanın kastettiği anlamda Avrupa’dan söz edebilmek için, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını ve Romalı barbar krallıkların doğuşunu beklemek gerekecektir. (Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı)
- Kitle insanının başlıca özelliği bilme aşkıdır,bilgiye düşkünlüğüdür. (Yanlış Okumalar)
- Derin bir üzüntü yaşadığınız bir sırada, bir komedi filmi gördüyseniz, kişinin böyle bir durumda eğlenmesinin çok güç olduğunu bilirsiniz; bununla da kalmaz, aynı filmi yıllar sonra yeniden görüp, gene gülmeyebilirsiniz, çünkü her görüntü size ilk deneyiminizdeki üzüntüyü anımsatacaktır. (Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti)
- Aristoteles'e göre hem bireyin hem de şehrin en üstün iyiliği mutluluktur (eudaimonia), mutluluk da insanın kendine özgü yetenekleri mümkün olabilecek en iyi şekilde icra etmesi, yani erdem (aretē) veya mükemmelliktir. İnsan sadece zihne (dianoia) değil, en iyi şekilde uygulanmaya alışılınca karakteri (ēthos) oluşturan yeteneklere de sahip olduğundan, erdemleri zihinsel (zihnin mükemmelliği) ve ahlakidir (karakterin mükemmelliği). (Felsefe Tarihi-1)
- Bu profesyonel çevre kısa süre içinde yeni bir klasisizm akımını teşvik eden elit kültüre dönüşür. XIII ile XIV. yüzyıllar arasında İtalya'nın tamamında rastlanan bu türden sayısız örnek arasında Friedrich döneminde Sicilya'da Pier delle Vigne (1190-1249), Napoli'de Paolo da Perugia (?-1348), Roma'da Landolfo (1250-1331) ve Giovanni Colonna (1298-1343), Toscana'da da Geri d'Arezzo (1270-1339) yer alır. Ancak klasik yazarların yeniden rağbet gördüğünün en önemli göstergeleri, özellikle Alp Dağ larının kuzeyindeki kültürle doğrudan temasla, saygın üniversiteler(Bologna ve Padova) ve zengin kitap koleksiyonlarının (Verona Din Meclis Kütüphanesi ile Pomposa Manastır Kütüphanesi) katkısıyla giderek canlanan Lombardiya-Veneto bölgelerindeki şehir devletlerinde görülür. Özellikle Padova, hakim Lovato Lovati (1241 -1309) ile çevresinin antikçağ ve filoloji alanlarında yürüttüğü araştırmaları temel alan ve hümanizm belirtileri göstermeye başlayan bir estetiğin yayıldığı bir merkez haline gelir. Kısaca antikçağ tutkusu olarak tanımlanabilecek rotayı Lovato belirler; bu sürece unutulmuş metinlerin yeniden keşfe dilip uyarlanması da (Catullus, Lucretius, Martialis, Propertius, Tibullus, Valerius Flaccus'un eserleri, Livius'un IV. kitabı, Horatius'un Carmina'si [Şiirler), Ovidius'un Ibis'i, Seneca'nın trajedileri, Statius'un Silvae eseri), Titus Livius'un kitabesinin ve Padova'nın efsanevi kurucusu Antenor'un mezarının günışığına çıkarılıp gerçekliğinin ka nıtlanması da dahildir. Böylece klasik yazarların taklidi yoluyla, Latin şiirinin yerel dillerdeki şiire üstünlük sağlaması amaçlanır. (Ortaçağ 3)
- ... fiziksel anlamda anı, bir kayıttır, düzeni korunan, deyim yerindeyse dondurulmuş bir organizasyondur. (Açık Yapıt)
- ''...herkesin ödün vermeksizin bize asla bakmamaya ve yokmuşuz gibi davranmaya karar verdikleri bir cemaatte yaşasak ya ölür ya da çıldırırdık.'' (Beş Ahlak Yazısı)
- Vanitas vanitatum .. dixit Eccelesiastes . Vanitas vanitatum et omnia vanitas (Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm)
- Hayvanlar kurtarılmaya değsin diye onları insansılaştırıyor, oyuncaklaştırıyoruz. Kural olarak yabanıl ve etobur olsalar bile, hayatta kalmaları gerektiğini kimse söylemiyor. Hayır, onları sarılabilinir, gülünç, iyi huylu, uysal, bilge ve terbiyeli yaparak saygınlık kazandırıyoruz. (Somon Balığıyla Yolculuk)
- Sık sık, kitaplarımın olduğu bir odaya girer ve onlara sadece bakarım, tekine bile dokunmadan. Ne olduğunu ifade edemeyeceğim bir şey geçer bana. Hem kafa karıştırıcı hem de iç rahatlatıcı bir durumdur. (Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın)
- Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş. (Cecü'nün Yer Cüceleri)
- "Savaş patlamak üzereydi ,bu durumda pencereyi karartıp radyoya yapışmak mı gerekiyordu ??? ... "Radyonun sesini kıs lütfen yüreğimin atışını duymak istersen " (Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi)
- çünkü her gerçek her kulağa göre değildir (Gülün Adı)
- Gerçekten de, unutmanın iyi olacağı bir şeyin üstünde gereğinden çok düşünüp durmaktansa, elinden gelirse unutmak en iyisi. (Gülün Adı)