diorex
life
Dedas

Ay Peşinde - Refik Halid Karay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ay Peşinde kimin eseri? Ay Peşinde kitabının yazarı kimdir? Ay Peşinde konusu ve anafikri nedir? Ay Peşinde kitabı ne anlatıyor? Ay Peşinde PDF indirme linki var mı? Ay Peşinde kitabının yazarı Refik Halid Karay kimdir? İşte Ay Peşinde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.03.2022 00:00
Ay Peşinde - Refik Halid Karay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Refik Halid Karay

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9789751030337

Sayfa Sayısı: 206

Ay Peşinde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Evvela bilmemiz lazım gelen bir mesele vardır; en temelli, canlı mesele: Mizah her aklın, her zekânın dokuyacağı bir kumaş değildir. Latife olgun bir meyve gibi kemale erdirilip öyle ortaya konmak lazım gelir. Mizah süpürge sopası değildir; vurmak, dövmek, kaba kaba güldürmek için kullanılsın. Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat yollarında topladığı tozları alır; nazik, ince bir iştir. Mizahta da ehliyet, kabiliyet şarttır."

-Refik Halid Karay-

"Refik Halid kalemini doğuştan getirdiği mizah kabiliyeti yönünde denemesi sonucu meşhur olmuştur" Yakup Kadri, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları 1969 İlk baskısı 1922'de yapılan Ay Peşinde'de Refik Halid Karay kendisini şöhrete kavuşturan mizah gücünü kullanarak dönemin sosyal olaylarını, değişik katmanlardan kişilerini, gülümsemeyle gözyaşı arasındaki duygu aktarımlarıyla paylaşmaya devam ediyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Ay Peşinde Alıntıları - Sözleri

  • O zamanlar, yazın böyle muaşaka edilir, yazlar böyle bin tatlı heyecanla, günahsız ve lekesiz, ne çocukçasına ne temiz geçirilirdi! Şimdi ise... Ne ben söyleyeyim, ne siz dinleyin!
  • "Fen bana ilelebet borçludur!" diyorum. Bu teselli ile de saatlerimi kurup ateşimi körükleyip kimseye zararsız kendi halimde yaşıyorum.
  • Evvela bilmemiz lazım gelen bir mesele vardır; en temelli, canlı mesele: Mizah her aklın, her zekanın dokuyacağı bir kumaş değildir. Mizah gülünç olmak değil, gülünç olanı görmek ve onu zarifane anlatmaktır. Mizah süpürge sopası değildir; vurmak, dövmek, kaba kaba güldürmek için kullanılsın. Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat yollarında topladığı tozları alır; nazik, ince bir iştir.
  • Yolda o kadar az mesken görmüş ve umrandan eser bulmamıştık ki kara, küçük ve sıkıntılı Ankara bize bir mamure, bir payitaht gibi görünmüştü...
  • ... Kızılırmak adeta şaha kalkıyor ve taşları döven sularından fışkıran zerreler ince bir yağmur halinde etrafı mütemadiyen, dünya kurulalıdan beri ıslatıyordu. Bu kâh durgun kâh coşkun, kudretli, fakat iptidai nehir, irfanlı ve iktidarlı ellere düşemiyor, kuvvetini boş yere tüketerek bizim gibi heder oluyordu!
  • Ben hayatı asıl böyle cihetleri, bu ufak tefek zevkleri için seviyorum! Hayat ne güzel şey!... Hatta en hiçten sebeplerden bile!
  • Semaverde demlenmiş koyu ve kızıl çaya bayılırım, hem de kendi elimle yapmak ve kıvamına gelinceye kadar karşısında kaynar suyun höpürtüsünü dinleyerek yutkunmak şartıyla...
  • Bayram münasebetiyle gittiğiniz evlerde çarpık asılmış bir çerçeve, eğri konmuş bir masa, fena istif edilmiş bir şeker tabağı gördüğünüz zaman acaba sizde de bir ıslah ve tasnif merakı, daha Türkçesi, bu bozuk şeyleri düzeltmek arzusu hâsıl olur mu?
  • Muhakkak ki keyif, zevk sade salonlarda, kumarhanelerde, Meclis odalarında, Nezaret koltuklarında, banka müdürlüklerinde, otomobillerde ve arabalarda bulunmaz. Kahraman ve meşhur olmaya da lüzum yoktur. İnsan duygulu bir ruha ve geniş bir muhayyileye malik olduktan sonra köy kulubesinin önünde odun yararken bile sıcak çorbasını düşünerek hayatı sever ve hayattan kafi lezzetler alır!
  • Halbuki eskiden o biricik tebessüm gençleri, bizleri şair ederdi. Öyle bir hadisenin gecesini La Dame aux Camelias'dan bir bab, Graziella'dan bir sayfa okumadan, dört mısra yazmadan geçiremezdik.
  • ...zahmetinden şikayet etmiyerek, koşa koşa hep onu görmek, ona kavuşmak ümidile...
  • Bir araziye mülkümdür, memleketimdir diye bakan bir adam nasıl keyiflenmezdi?
  • Vatan gezip görüldükçe daha çok seviliyor...
  • Ben ne kadar basit ruhlu, dar istekli, sade, ufak, hiçten bir şey adamım...
  • Hülasa hayatı en sade, en kolay cihetinden görüyor ve en ucuz, bir en mümkün tarafından seviyorum. Benim sevgilerim adeta bedava sevgilerden...

Ay Peşinde İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İlk baskısı 1922'de yapılmış. 1920'lerde yazdığı gazete yazısı şeklindeki fıkralar. Kara mizah ama günümüzün mizah anlayışından oldukça farklı tabii... (feyza bütün)

Anlatılamayan ve anlaşılamayan adam, Refik Halit Karay’ın 1922 yılında yazdığı Ay Peşinde adlı küçük öykülerden oluşan kitabına hepimiz hoşgeldik. Uzun uzadıya anlatmak isterdim ancak vaktim yok ve kısaca değinirsek sanırım şu cümle çok uygun olacaktır: Gözlem ve fikirlerini yazdığı bir kara mizah kitabı. Böyle bir tanım oldukça uygun düşecektir zannımca. Çok duru bir dil kullandığını görmek, özenti olup yabancı kelimeleri doldurmamak da oldukça önemli kendisi için ki bu da okurken bizi büyük bir zahmetten kurtarıyor. İyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)

#refikhalitkaray'ın yeri bende çok başkadır. Severim kendilerini. Bana yeniden dünyaya gelseniz kim olarak gelmek isteseniz dense Refik Halid ve Ahmet Haşim cevabını verirdim. Mizahi yazılarının yer aldığı #aypeşinde kitabını çok severek ve her yazının ardından tebessüm ederek okudum. Kalemine, gözlem gücüne, dikkatine hayran kalmamak elde değil. Mizah yapıyor amma ne leziz bir mizah ne ince bir mizahtır bu anlatamam. "Metampsikoz" yazısı en favorim. Dönemin kıyafet anlayışına, yeme anlayışına, ülkenin gidişatının ne derece kötüye gittiğine karı koca, kadın erkek ilişkilerine, dönemin yasaklarına, yolculuklara, bahara dair yazdıklarını öyle bir yazmış ki insan düşünüyor tekrar düşünüyor ve tebessüm ediyor. "Kendime Dair" yazısında kendini eleştirir gözüküp öyle güzel bir mizah yapmış ki okuyun görün... Dönemim aydın kesiminin bilgin gözüküp şu üç soruya: 1. Rüzgar neden hasıl olur? 2.Çinko nasıl hasıl olur? 3. Yavuz Selim'in hangi şehirde vefat etti? cevap veremeyecek kadar çok okumuş olduğunu yüzümüze çarpıyor. Meksika'ya dair başmakale yazan birinin Meksika'nın payitahtını bilmekten aciz olduğunun mizahını yapıyor. Hemen @İnkılapkitapevinib sitesine girip merak ettiğim diğer kitaplarından bazılarını sipariş ettim. Billur Türkçesi yazdığı yazısı ile yazıları ile hem eğlenceli vakit geçiriyor hem de çok şey öğreniyor devrin panoramasını gözler önüne serdiği için de ufkunuzu açıyorsunuz tavsiye olunur efendim. (Tuğba Kumru)

Ay Peşinde PDF indirme linki var mı?

Refik Halid Karay - Ay Peşinde kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ay Peşinde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Refik Halid Karay Kimdir?

Bolu Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmed Halid Bey'in oğlu olarak 15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezareti'nde (Hazine ve Maliye Bakanlığı) memur olarak çalıştı.

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı. 1909 yılında girdiği Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı.

Fecriâtî topluluğuna katıldı ve "Kirpi" imzasıyla mizah dergisi Kalem'e yazılar yazmaya başladı.

Yazıları yüzünden 1913'te önce Sinop'a sürüldü. Daha sonra Çorum, Ankara, ve Bilecik'e gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Posta-Telgraf Umum Müdürlüğü'ne atandı. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu, Aydede adlı siyasi mizah dergisini çıkarmaya başladı.

İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlandı, Yüzellilikler listesine alındı. Uzun süre yurt dışında, Beyrut ve Halep'te sürgün yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla, Yüzellilikler listesindekilerin affedilmesinde önemli rol oynadı. 16 senelik sürgün hayatının ardından 1938 yılının Temmuz ayında yurda döndü. 1948 yılında, Aydede dergisini tekrar yayımlamaya başladı.

18 Temmuz 1965’te İstanbul’da vefat eden Karay, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

Türk Edebiyatındaki Yeri

Refik Halid, Türk edebiyatında ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de üne kavuşmuştur. Gözleme dayanan eserlerinde, tasvirler, portreler ve benzetmeler kullanarak sade, akıcı dili ve güçlü tekniği ile 20. yüzyıl romancıları arasında seçkin bir yere sahip olmuştur. İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıtarak Türkçeyi ustalıkla kullanan Refik Halid, Türk edebiyatına birçok eser kazandırmıştır.

Seyit Kemal Karaalioğlu onu şöyle tarif eder: Refik Halit Karay; «Yeni Lisan» akımının tutunmasında önemli payı bulu­nan, konuşma dilini yazılarında büyük bir ustalıkla uygulayan bir yazardır. Hikâyeleriyle romanlarında renkli bir görgü ve gözlem zenginliği göze çarpar. Ro­manlarında, çoğunlukla aile üstünde durur. Hiçbir belli teze bağlanmaksızın, sağlam bir teknikle, başarılı çevre tasvirleri içerisinde nefis bir üslupla olayları anlatır. Ağır fikre, derin çözümlemelere, tezli saplantılara girmeden, «ak rea­lizm» diyebileceğimiz bir görüşle yazardır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Halit_Karay

Refik Halid Karay Kitapları - Eserleri

  • Memleket Hikayeleri
  • Gurbet Hikayeleri - Yeraltında Dünya Var
  • Gurbet Hikayeleri
  • Bugünün Saraylısı
  • Sürgün
  • Yezidin Kızı
  • İstanbul'un Bir Yüzü
  • Üç Nesil Üç Hayat
  • Anahtar
  • Guguklu Saat
  • Nilgün
  • Kadınlar Tekkesi
  • Deli
  • Dört Yapraklı Yonca
  • 2000 Yılın Sevgilisi
  • Karlı Dağdaki Ateş
  • Bu Bizim Hayatımız
  • Çete
  • Sakın Aldanma, İnanma, Kanma
  • Ago Paşa`nın Hatıratı
  • Kirpinin Dedikleri
  • Dişi Örümcek
  • Bir Avuç Saçma
  • Bir İçim Su
  • Tanıdıklarım
  • Ay Peşinde
  • Yüzen Bahçe
  • Ayın On Dördü
  • Bir Ömür Boyunca
  • Ekmek Elden Su Gölden
  • Ağaç ve Ahlak
  • Minelbab İlelmihrab
  • İki Cisimli Kadın
  • Sonuncu Kadeh
  • İlk Adım
  • Kırk Yıl Evvel Kırk Yıl Sonra Anadolu'da
  • Hep İstanbul
  • Makyajlı Kadın
  • Gurbet Hikayeleri
  • Tanrı`ya Şikayet
  • Yerini Seven Fidan
  • Mutfak Zevkinin Son Günleri
  • Türkçenin Tadı ve Ahengi
  • Karga Bana Dedi ki: Mizah Yazıları
  • Edebiyatı Öldüren Rejim
  • Yeraltında Dünya Var
  • Taklitten Adete Gündelik Hayat
  • Pek İyi Hatırlarım
  • Yer Altında Dünya Var
  • Gurbet Hikayeleri
  • İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri
  • Bir Denizden Bir Denize
  • Ankara
  • Elli Yıl Önceki
  • Aydede 1922 - 1
  • Atatürk’e Eğilen Bir Sürgün
  • Sonuncu Kadeh
  • Aydede 1948 - 2
  • Doğuştan Kadıncıl
  • Sulhte Cimri Harpte Müsrif
  • Bu Bizim Hayatımız
  • Bu Gazeteciler
  • Güzel Sanat Suçları
  • Cihangir Dalkavuğu Tarih
  • Sarıbal
  • Aydede 1949 - 3

Refik Halid Karay Alıntıları - Sözleri

  • Memur sayısını elbette azaltmalıyız; lakin mevcut memurları lüzumlu işlerde çalıştırmaya daha ziyade ehemmiyet vermeliyiz. (Aydede 1948 - 2)
  • O akşam vezicebaşını kulüpte yemeğe davet etmişler di:masa başındaydılar, dört kişi... İki hanım n:Fergün ve anası Ferda, erkek olarak da onun genç kocası İnayetve bir de Süha.. (Kadınlar Tekkesi)
  • Ne tuhaf şu dünya! (Bugünün Saraylısı)
  • Güzellik ,tabiatın bağışladığı bir ayrıcalıktır. (Çete)
  • Üşümeyi, aşağı yukarı hepiniz bilirsiniz: Titremek, içi katılmak, buz kesmek... Hayır, asıl üşümek onlar değildir. Üşümek bir nevi yanmaktır. Hiç bir uzvumu duymuyordum, ne ellerimi, ne ayaklarımı... Bedenim kalmamıştı, yoktu, Yalnız içimi hissediyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, galiba, yüreğimdi. Benliğim yanan bir kalpten ibaret kalmıştı; kar içinde tutuşmuş bir kalbin tek başına depreştiğini biliyordum, o kadar.. (Yer Altında Dünya Var)
  • Aldanmaktan daha büyük teselli vardır: Unutmak! (Pek İyi Hatırlarım)
  • Bütçe komisyonu sadece eski arkadaşlarının bugün ne vazifede bulunduklarını araştırsa başka hiçbir tahkika lüzum kalmadan ilgası lâzım fuzulî memuriyetler kendiliğinden anlaşılır. Himaye edilemez hale gelenleri kendi akıbetlerine veya şahsî teşebbüslerine bırakmak daha iyidir. Zaten böyle küçük himayelerle onların ne minnettarlığı kazanılır, ne alâkaları devam ettirilir. Daima eski parlak günlerin hasretini çekerler ve sinsi birer muhalif kesilirler. (Aydede 1949 - 3)
  • "Bir kızım var, gelen öper, giden öper," bu hoş olanlardan bir tanesidir; bilmiyorsanız ve merak ediyorsanız söyleyeyim: Bardak. (İlk Adım)
  • ...bıçkıdan geçen bir çam tahtasının ıtırı, o sıcak, mahrem ve kuvvet arttırıcı esans niçin nadide pa­fönler arasında satılamaz diye şaşarım! (Makyajlı Kadın)
  • Siz ıstırap kuşlarının başınız üzerinde uçmalarına mani olamazsınız ama, saçlarınızın arasına yuva yapmasını önleyebilirsiniz. (Karlı Dağdaki Ateş)
  • Aşk hatırlamalarla yaşar, unutmalarla ölür. (Nilgün)
  • " Ben romantik eserleri daima sevdim. Hayali esirleştiren, saf heyecanlar verip melankolik düşüncelere sevk eden romanları.." (Çete)
  • Bedenim kalmamıştı, yoktu. Yalnız içimi duyuyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, sanırım yüreğimdi. (Gurbet Hikayeleri)
  • " İçmişim içtiğimin farkında değilim... Yemişim, ama ne ? Gezmişim, acaba nerede? Konuşmuşum, neye dair? Bu dört günden aklıma bir güzel söz, bir çift latif göz, bir dakika huzur, bir lahza zevk kalmamış! Buna mı yaşamak diyoruz? Yarın da mı bu böyle? Bu mu hayat? Yazık bize ! " (Aydede 1922 - 1)
  • Yeni nesil mesela süpürge tohumundan ekmek yemedi; biz yedik. Yine onlar İspanyol nezlesinden bazı evlerin büsbütün kapandığını ve sıra sıra yangınlarla İstanbul semtinin dörtte ikiye, eski Ankara'nın dörtte bire indiğini bilmezler. (Bir Ömür Boyunca)
  • Aman Yarabbi! Tebessüm ne büyük kuvvetmiş. (Nilgün)
  • Rabbim her lisanı böyle uydurmalıklardan muhafaza buyursun. (Türkçenin Tadı ve Ahengi)
  • Hasis, paraya kıymet veren adamdır; cimri paraya tapan; pinti para için her zillete katlanan; nekes, başkasına parayı yakıştıramıyan; tamahkâr bire beş yüz kâr elde etmek maksadını güdüp neticede zarara uğrıyan... Hasis, mesela kunduralarını kendi aldığı Amerikan mamulâtiyle evinde boyar veya boyatır; cimri son haddine varıncaya kadar bir bezle eski boyasını tazelemiye çabalar; pinti bu işe hiç yanaşmaz; nekes, ara sıra boyatır, çokça boyatanlara öfkelenir; tamahkâr, pazarlık ederek bir köşebaşı lostracısına kontrolü altında boyatır, fakat boyanın âdi cinsten olduğunu hesaba katmadığı cihetle derinin çatlaması yüzünden zarara girer! (İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri)
  • Hayhuy-ı ehl-i dünya bitmeden dünya biter Dünya bitecek bu işler bitmeyecek, galiba! (Aydede 1948 - 2)
  • Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın. (Bugünün Saraylısı)

Yorum Yaz