Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih - Eduardo Galeano Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih kimin eseri? Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih kitabının yazarı kimdir? Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih konusu ve anafikri nedir? Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih kitabı ne anlatıyor? Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih PDF indirme linki var mı? Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih kitabının yazarı Eduardo Galeano kimdir? İşte Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Eduardo Galeano
Çevirmen: Süleyman Doğru
Orijinal Adı: Espejos: Una Historia Casi Universal
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
İSBN: 9789755704371
Sayfa Sayısı: 400
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Ben hatırlama takıntısı olan bir insanım," diyor Eduardo Galeano, tarihçi olarak anılmasına itiraz ederek. "Her şeyden çok da Amerika'nın, unutkanlıktan mustarip Latin Amerika'nın geçmişini hatırlama takıntım var."
Ancak bu kez dünyanın bütün coğrafyalarını dolaşarak, fiziki olduğu kadar zihinlerdeki sınırların da ötesine geçerek, unutulmuş ya da öğretilmemiş bambaşka bir tarihi hatırlatıyor Galeano. Her şeyin özüne inmeye çalışan minimalist ve nüktedan diliyle, fazladan tek bir kelime kullanmayarak; eski çağlardan günümüze tarihi, edebi, politik anekdotlarla ve başka bir bakış açısıyla "Neredeyse Evrensel Bir Tarih".
Alternatif tarih yazımının en güzel örneklerinden biri olan Aynalar, insanlık tarihinin acı ancak umut dolu bütün ayrıntılarında soluk aldırarak, dünyaya bakışınızı değiştirmeyi vaat ediyor ve Eduardo Galeano bir kez daha "dünyanın vicdanı" olmaya devam ediyor.
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih Alıntıları - Sözleri
- "Yaşam yoğunluğuyla ölçülür, uzunluğuyla değil."
- Bugün Van Gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor.
- - Korku çözüm değildir. Ne kadar çok korkarsan o kadar çok hayalet seni ziyarete gelecektir.
- Yaşam yoğunluyla ölçülür, uzunluğuyla değil.
- Korkaklık şu soruyu sorar: - Güvenli mi? Menfaatçilik şu soruyu sorar: - Faydalı mı? Kibir şu soruyu sorar: - Popüler mi? Ama Vicdan şu soruyu sorar: -Adaletli mi?
- Gelenekler dul kadının da, kocasının ölü bedeninin yakıldığı ateşe kendisini atmasını emrediyor... Asırlarca ya da binlerce yıl boyunca bunu yapan çok sayıda kadın oldu. Ama bütün Hindistan tarihi boyunca, ölen karısının bedeninin yakıldığı ateşe kendini atan tek bir erkeğe bile rastlanmadı!
- Biranın hiçbir suçu yoktur. Bütün suç yoldadır.
- İlk başta bizim ebemiz olan zaman, gün gelecek celladımız olacak. Dün zaman bizi emzirdi ama yarın bizi yiyecek.
- Ülke ... büyük bir tımarhaneydi.
- En coşkulu cezalandırıcılar aslında en coşkulu günahkârlardı.
- Yazı sanatında ve diğer işlerde en önemli şey başlamaktır...
- Biten aşk, sıkan hayat, ezip geçen ölüm.
- "Savaş, Tanrı'nın bize Coğrafya öğretmek için seçtiği yöntemdir."
- Kader bizi sanki camdanmışız gibi kırıyor, ve bu parçalar bir daha asla yapışmıyor.
- Babalarının yaptığı bir sadakatsizliğin cezasını neden evlatlar, üstelik kuşaklar boyunca çekiyorlar?
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih İncelemesi - Şahsi Yorumlar
‘Yaşam, isimsiz ve anısızken, yapayalnızdı. Elleri vardı ama dokunacak kimsesi yoktu. Ağzı vardı ama konuşacak kimsesi yoktu. Yaşam hiçbir çağ ile tanımlanamıyordu henüz.’ Eduardo Galeano, Allah herkese Galeano vicdanı versin diyesim geldi. Bir kez okuyanın vazgeçemeyeceği bir yazar. Aynalar uzun soluklu bir okuma oldu, yaklaşık bir ay gibi bir süre. Dünyanın birçok ülkesinde kıyıda köşede kalmış hayatların, hatırlanması dahi yasaklanan, unutturulmuş, ucu tüm insanlığa dokunan, kadın olmanın yasak olduğu, köleliğin, ırkçılığın, işkencelerin, sömürgenin popüler olduğu, bilim düşmanlığı gibi akla gelebilecek yaklaşık 600 başlık altında topladığı anıları. Tarihin gerçek yüzünü yansıtan bir tarih; yani alternatif bir tarih. Eğer bunlar bu şekilde yaşanmasaydı insanlığın, coğrafyanın nasıl bir tarihi olurdu? Bu arada bu tamamen Galeano’nun bakış açısı. Bu kitabı okumak için tarih bilmek de gerekmiyor ayrıca. (Cigdem)
Zeus ile Saddam Hüseyin'i, Jül Sezar ile Fidel Castro'yu, Kristof Kolomb ile Beethoven'ı ya da Rahibe Teresa ile Marquis de Sade'ı aynı kitap içinde buluşturabilmenin yolu nedir diye sorsam, ne cevap verirdiniz? Saydığım isimleri ve çok daha fazlasını aynı kitapta bir araya getirmeyi başarmış olan Eduardo Galeano kitabının alt başlığına, 'Neredeyse evrensel bir tarih' adını vermiş... Kitap yayınlandığında Galeano 67 yaşındaymış ve hayatı boyunca elde ettiği tüm birikimden ona kalanları yaklaşık 600 başlık altında kısa kısa bizlere de aktarmış. Yazar bu durumu, 'Ben hatırlatma takıntısı olan bir insanım' sözleriyle açıklıyor. Ancak bana göre bu emek, başlı başına 'taşın altına elini koymak' deyimiyle açıklanabilir. Anı kitaplarına veya otobiyografilere bakışım, oldum olası hep mesafeli oldu. Çünkü 'büyük eserler yaratan her yazarın büyük bir hayatı vardır' ön kabulü benim için geçerli değildi. Kaldı ki, yazar ne kadar büyük olursa olsun kendi hayatı çoğu zaman ilgimi çekmedi. Bunu neden yazdığıma gelirsek; bence büyük yazarlar ustalık eserlerini kaleme alırken anıları yerine birikimlerine yoğunlaşmalı ve yılların süzdüğü o kadim bilgiyle okuruna karşı son vazifesini ya da sorumluluğunu yerine getirmeli diye düşünüyorum. İşte bu kitap, bu düşüncenin ete kemiğe bürünmüş hali... Galeano'nun yemeğin yanında hangi şarabı tercih ettiğini değil de, onun dünyayı algılayış şeklini, tecrübelerini, bilgiyi nasıl kullandığını ve kendi bakış açısıyla evrensel tarihini yazarken beynimize transfer ettiği kazanımları okumak gerçekten çok keyifli... Yeri gelmişken, bu kitabın 1000Kitap 2. İstanbul buluşması için seçilen kitap olduğunu belirtir ve bu vesileyle kitapla tanışmamıza aracılık eden dostlarımıza teşekkürlerimi sunarım... Tekrar kitabımıza dönersek, detaylara inmeden genel çerçeveden birkaç şey daha eklemek isterim. Kitap gerçekten de minimal bir evrensel tarih. Eski medeniyetlerden tutun, günümüze kadar uğramadığı durak, değinmediği konu kalmamış Galeano'nun. Ancak altının çizilmesi gereken bir durum var; bu evrensel tarih, nesnel değil öznel bir bakış açısıyla kaleme alınmış. Yani bu tarih aslında Galeano'nun tarihi... İçinde yazan pek çok bilgiye, kimi zaman üstü kapalı, kimi zamansa açık açık haykıran pek çok mesaja katılıp katılmamak size kalmış. Her okuyan bu tarihte kendince bir eksik, bir kusur bulabilir. Örneğin 600 küsur yıl boyunca dünyanın büyük bir bölümüne hükmeden Osmanlı'dan kitapta tek başlık ya da tek satırda bile bahsedilmemiş olması benim için önemli bir eksik. Ancak bu eksiği, az önce dile getirdiğim yazarın özgür ve öznel tarihi, kendi gözlüğü anlayışından hareketle görmezden gelebilirim. Bunun yanında, görmezden gelemeyeceğim konular da var. Mesela kitabın 314. sayfasında Türkiye'yi, hiçbir şüpheye yer bırakmadan Ermeni soykırımı yapmış olarak göstermesi işte bu konuların başında geliyor. Günümüzde dahi bir tartışma ve araştırma konusu olan, iddiaların aksine devlet arşivlerinde sürecin çok farklı olduğuna dair çok sağlam delillerin var olduğu dile getirilen şaibeli bir konu üzerine Galeano'nun bu kadar kesin bir dil kullanması, açıkçası kitapta yer alan diğer bilgilerin de güvenilirliği konusunda bir takım şüpheler duymama neden oldu. Tüm bu eksikliklerden yola çıkarak kendimce Galeano'nun bizim yaşadığımız coğrafya üzerinde yeteri kadar bilgi sahibi olmadığı sonucuna vardım. Belki de kitaptaki o büyük boşluğun nedeni de bu bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü kendi bölgesi olan Latin Amerika başta olmak üzere genel olarak Amerika kıtasına ve konuştuğu dilin anavatanı olan ve hayatının bir bölümünü geçirdiği İspanya'ya kitabında oldukça bonkör davranmış olması, beni ister istemez bu sonuca götürdü. Ancak, son paragrafta dile getirdiğim olumsuz durum bile, Galeano'nun bu eserinden genel olarak olumlu bir şekilde ayrılmam noktasında herhangi bir engel çıkarmadı. Çünkü kitaptan gerçekten de önemli kazanımlar elde ettim ve terazide tarttığımızda bu kazanımlar, diğer kusurları göz ardı edebileceğim kadar önemliydi benim için. Sonuç olarak Aynalar; bir çeşit 'doğru bilinen yanlışlar' kitabı olarak tanımlanabilir. Yazar bize bildiğiniz her şeyi bir süreliğine unutun mesajı veriyor. Tarihten öğrendikleriniz çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Çünkü tarihi yazan da insanlardır neticesinde... Tam burada, o meşhur söz geliyor aklıma; 'Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız.' İşte Galeano tüm birikimiyle 'dünyanın vicdanı' görevine soyunuyor ve mutlak bir cesaretle aslanların hikayesini yazıyor... Herkese keyifli okumalar dilerim... (Necip G.)
Tarihten, mitolojiden olaylar kahramanlara yer vererek yazdığı kitabı ben çok beğendim. Hem bir çok olayı ve kişileri tanıma şansı bulacaksınız hem de tarihte keyifli bir yolculuğa çıkacaksınız olaylara geçmişe ışık tutmuş yazar ben çok çok beğendim bence okuyunca keyif alarak okuyacaksınız bilgi dolu eğitici bir kitap. (Fatma Samanci)
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih PDF indirme linki var mı?
Eduardo Galeano - Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Eduardo Galeano Kimdir?
Galeano Montevideo'da, orta sınıf Katolik bir ailede doğmuştur. Çocukluğunda futbol oyuncusu olmak istemiş, gençliğinde birçok farklı işte çalışmıştır. 14 yaşında ilk politik çizgi romanını, Sosyalist Parti'nin haftalık yayın organı El Sol'a satmıştır.
Gazetecilik kariyerine 1960lar'da, Marcha'da editör olarak başlamıştır. 1973'te bir askeri darbe nedeniyle Uruguay'ın iktidarı değişince Galeano hapse atılmış, daha sonra da sürgüne yollanmıştır. Arjantin'e yerleşmiş ve kültürel bir dergi olan, Crisis'i kurmuştur. 1976'da Videla rejimi, askeri bir darbe ile, Arjantin'de iktidara gelince ülkeden İspanya'ya kaçtı. Burada ünlü triyolojisi, Memoria del fuego "Ateş Anıları"nı kaleme aldı.
Yazar genel olarak Latin Amerika'daki örneklerden yola çıkarak dünya sorunlarından bahsetmiştir. Kölecilik, kadın taciri ve mütemadiyen artmakta olan suç oranı irdelediği sorunlar arasındadır. Kitaplarında çoğunlukla gazete haberleri kullanarak örneklendirmeler yapılmaktadır.
1985'in başında Galeano Montevideo'ya döndü ve hâlâ orada yaşamaktadır.
Eduardo Galeano Kitapları - Eserleri
- Kadınlar
- Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih
- Ve Günler Yürümeye Başladı
- Latin Amerika'nın Kesik Damarları
- Tepetaklak
- Kucaklaşmanın Kitabı
- Hikaye Avcısı
- Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri
- Biz Hayır Diyoruz
- Gölgede ve Güneşte Futbol
- Yürüyen Kelimeler
- Zamanın Ağızları
- Yaratılış - Ateş Anıları 1
- Helena'nın Rüyaları
- Yüzler ve Maskeler - Ateş Anıları 2
- Söz Mezbahası
- Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3
- Papağanın Diriliş Öyküsü
Eduardo Galeano Alıntıları - Sözleri
- Ben ölüm gelmeden önce her şeyimi vermek, bomboş kalmak istiyorumdum ki, o …… çocuğu geldiğinde götürecek bir şey bulamasın. (Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri)
- Helena rüyasında bizi görmüş. Bir havaalanındaymışız ve tüm havaalanlarında olduğu gibi bir makineden geçmek için sırada bekliyormuşuz. Makineden yastıkları geçirmemiz gerekiyormuş. Önceki gece kullanılan yastıklar cihzdan geçerken rüyalar okumuyormuş. Makine, kamu düzenini için tehlikeli rüyaları tespit ediyormuş. (Helena'nın Rüyaları)
- " ...Kuşkusuz, sen hep yabancı olarak kalacaksın. Bu senin temel yazgın olacak gibi görünüyor." (Söz Mezbahası)
- Rüyalar yola çıkıyor. Tren istasyonunda bir peronda, Helena, ıslanmış bir mendille onlara veda ediyor. (Helena'nın Rüyaları)
- "Biz demokrasiden yanayız ama demokrasi bizden yana değil." (Biz Hayır Diyoruz)
- Bu kadın gizli bir ev. (Yürüyen Kelimeler)
- Ben nefes almakla yetinmek istemiyorum. Ben yaşamak istiyorum. (Hikaye Avcısı)
- Eğer dünya bana benzemiyorsa, bana layık da değildir (Biz Hayır Diyoruz)
- Haritada henüz var olmayan bir ülkeye özlem duyuyorum. (Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri)
- Ah, kadın bedeni! Ne kadar ihtişamlı bir şeysin sen!" Bingenli Hildegard, insanı kirletenin regl kanı değil savaş kanı olduğuna inanıyor ve açık bir biçimde dünyaya kadın olarak gelmiş olmanın mutluluğunu yaşamaya davet ediyordu! (Kadınlar)
- Hepimiz ölümlüyüzdür, ama ilk öpüşmeye ve de ikinci kadehe dek. (Kucaklaşmanın Kitabı)
- Bugün Van Gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor. (Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih)
- Hayırseverlik dikeydir, aşağılar. Dayanışma yataydır, yardım eder. (Biz Hayır Diyoruz)
- Francisco de Quevedo: Tavuklar yumurta yumurtlar, kadınlar boynuz takar. (Ve Günler Yürümeye Başladı)
- Tanrı, saygınlığını az gözükmesine borçludur. (Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri)
- Yuttuğum kelimeler şişmanlatsaydı, dünyaya sığmazdım. (Zamanın Ağızları)
- "İnsan hakları evde başlamalı" (Kucaklaşmanın Kitabı)
- Büyükanne Raquel öldüğünde kördü. Ancak uzun zaman sonra, Helena’nın rüyasında gözleri görüyormuş. (Helena'nın Rüyaları)
- Eğer dünya üzerinde 'İyi' yoksa onu icat etmek gerekir. (Kadınlar)
- Yeryüzünden bakınca akbaba yenilmezdir. (Yüzler ve Maskeler - Ateş Anıları 2)