diorex
sampiyon

Ayrılık Sevdaya Dahil - Attila İlhan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ayrılık Sevdaya Dahil kimin eseri? Ayrılık Sevdaya Dahil kitabının yazarı kimdir? Ayrılık Sevdaya Dahil konusu ve anafikri nedir? Ayrılık Sevdaya Dahil kitabı ne anlatıyor? Ayrılık Sevdaya Dahil PDF indirme linki var mı? Ayrılık Sevdaya Dahil kitabının yazarı Attila İlhan kimdir? İşte Ayrılık Sevdaya Dahil kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.03.2022 00:00
Ayrılık Sevdaya Dahil - Attila İlhan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Attila İlhan

Tasarımcı: Birol Bayram

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789754585070

Sayfa Sayısı: 110

Ayrılık Sevdaya Dahil Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Epeyce kadın gizlice erkek” sözde kadınlar, mevsimlik sevdaların unutulmuş kızları, tasaları gizli cam güzeli kızlar, Sansaryan Han’da sorgulananlar, kullanılmış yüzlerini aynalara bırakan muhbirler, derinlemesine yalnız tutuklular, mağlup sarhoşlar, parmak uçlarından yıldızlar damlayan adamlar…

Attilâ İlhan birbirinden sahici insanlarıyla kent resimleri çiziyor bize. Tanrıyoruz o insanları; kimi ben, kimi sen, kimi o…

Bizler…

İçindekiler;

yanlış balladlar

soğuk kadınlar balladı

unutulmuş kızlar balladı

sarhoş bir kadın balladı

bisikletli kız balladı

çerkes halayıklar balladı

cam güzeli kızlar için ballad

kalk gidelim kadınlar balladı

tığ örgüsü yaşlı kadın balladı

ah kızlar ulan kızlar balladı

ötekiler

‘muhbir’

‘taharri’

‘mevcutlu’

‘mevkuf’

flash-back

1/ yoksa geldiler mi?

2/ belki sabaha karşı

3/ tanrı insanı unuttu

serbest gazeller

kim arar kim sorar

söyler

bakarsak

geçerdi hep

o hangi zamandı

uzak köpekler gecesi

kar yağan bir sarışın

çariçin’de geçen kış

her yanlışa meraklı

profili oğlan çocuğu

soğuk bir intihar

nasıl bir sevdâysa

herşeyi birden istemek

ayrılık sevdâya dâhil

ayrılık sevdâya dâhil 1

ayrılık sevdâya dâhil 2

ayrılık sevdâya dâhil 3

ayrılık sevdâya dâhil 4

ayrılık sevdâya dâhil 5

o plâjda onsuz

o plâjda onsuz 1

o plâjda onsuz 2

o plâjda onsuz 3

o plâjda onsuz 4

o plâjda onsuz 5

şairin not defteri

yoğun bakım

çığlık

usulca

beklediği

akşam üstü

yoksa

büyük yanlışlık

yeşil pancurlu ev

artık ben

maçka durağı

adım sonbahar

kim o?

kötümser

dakika başı

yükü ne?

kimi?

pusudaki

delik deşik

Ayrılık Sevdaya Dahil Alıntıları - Sözleri

  • "Ben birinin hiçbir şeyiyim, en çok da bu koyuyor. Ortak tek bir fotoğrafımız bile yok. Bugünlerde ben adsız bir özlemim Yağmur yemiş bir deniz gibiyim"
  • sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi tuz parça kırılsak da hâlâ içimizde o yanardağ ağzı hâlâ kıpkızıl gülümseyen -sanki ateşten bir tebessüm- zehir zemberek aşkımız..
  • çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
  • nasıl iş bu her yanına çiçek yağmış
  • Yüreği delik deşik Yaşlanmış ama uslanmamış
  • Sanmıştık ki ikimiz Yeryüzünde ancak birbirimiz için varız İkimiz sanmıştık ki Tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız Hiç yanılmamışız ... Her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi Tuz parça kırılsak da Hâlâ içimizde o yanardağ ağzı Hâlâ kıpkızıl gülümseyen Sanki ateşten bir tebessüm Zehir zemberek aşkımız
  • Tanrı insanı unuttu (...) Dualar işlemiyor galiba eskimiş
  • Yaşamaya vakit yok
  • gözlerinden belli bir çığlığı sakladığı
  • Çünkü ayrılıkta sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili
  • kirpi gibisin çocuk her tarafın diken kim elini uzatsa delik deşik üstelik sen de kan içindesin
  • "ikimiz sanmıştık ki tek kişilik yalnızlığa bile rahatça sığarız..."
  • aşk faslını unuttuk
  • yüreği delik deşik yaşlanmış ama uslanmamış
  • gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder

Ayrılık Sevdaya Dahil İncelemesi - Şahsi Yorumlar

hepimiz: Attila ilhan bi kenti ve o kentin insanlarını resmetmiş adeta Okudukca insanın zihninde canlanan olaylar, insanlar, hayatlar... Mevsimlik sevdaların unutulmuş kızları, Tasaları gizli cam güzeli kızlar, Sansaryan handa sorgulananlar, Kullanılmış yüzlerini aynalarda bırakanlar, Mağlup sarhoşlar, Parmak uçlarından yıldız damlayan adamlar... Onlar, şunlar, sizler, ve bizler hepimiz resmedilmiş bir kenti, farklı hayatları yaşıyoruz... (sümeyra çayırcı)

Sanat müzik ve şiirle birleşince beni bambaşka bir ruh haline sürüklüyor.Attila İlhan'ı bu şiirle tanıdım.Sürekli dinlediğim bir şiir olan Ayrılık Sevdaya Dahil şiirini kitabından okumak mutlu etti beni. (Emir Bektaş)

Sevdiğim şiir kitapları arasında çoktan yerini aldı bile. Derleme şiirlerden oluşuyor. Ben keyifle okuyorum. Her satırı anlamlı,her satırı özel... Sizlerede keyifli okumalar diliyorum :) (Aleyna İlhan)

Ayrılık Sevdaya Dahil PDF indirme linki var mı?

Attila İlhan - Ayrılık Sevdaya Dahil kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ayrılık Sevdaya Dahil PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Attila İlhan Kimdir?

Attilâ İlhan (15 Haziran 1925 - 10 Ekim 2005), Türk şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur.

15 Haziran 1925'te İzmir, Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi'nin birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözaltında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanında Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946'da mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkânlarıyla yayımladı.

Paris yılları

1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette faal olarak yer aldı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Şair bu gerilim havasını ilk şiirlerinde olmasa da özellikle Bela Çiçeği gibi kitaplarında eski günlerini yâd ettiği ya da eleştirdiği şiirlerini yayımladı. Birkaç kez gözaltına alındı.

Attilâ İlhan, "Kaptan" lakabının kendisine Paris yıllarında bir dönem sakal bırakması üzerine arkadaşları tarafından yakıştırıldığını belirtmiştir. Lakabın yayılmasında beş bölümden oluşan Kaptan şiiri etkili olmuştur.

İstanbul-İzmir-Paris üçgeni

1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem, Attilâ İlhan'ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul-İzmir-Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlamıştır.

Sanatta Çok Yönlülük

1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan, sinema çalışmalarına ağırlık verdi. On beşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968'de Biket İlhan ile evlendi, 15 yıl evli kaldı.

İstanbul'a dönüş

1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak'ı Ankara'da yazdı. 1981'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet (2 Mart 1982 - 15 Kasım 1987) ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından 2005 yılına kadar köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri döndü.

Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

İlk romanı Sokaktaki Adam yayımlandığında 10 roman yazmıştı. Bunlar hiç gün ışığına çıkmadı. Attilâ İlhan bunun sebebini bir söyleşide şöyle açıklıyor: "... birçok roman yazdım daha önceden. Ama neden yayınlamadım? Çok akıllıca bir sebebi vardı. Çünkü biliyorum ki yazarlar ilk romanlarında kendilerini anlatırlar. O da romancılık değildir. Günlük tutmaktır." (Düşün, Haziran 1996).

Roman serüvenine başladığında döneminin diğer yazarları daha çok yerel ve kırsal olayları, kişileri işlerken Attilâ İlhan şehir insanını Türkiye'nin yakın dönem tarihini siyasal, ekonomik ve sosyal yanlarıyla ele alan bir yapı içerisinde işliyordu. Sadece İstanbul ve İzmir gibi Türkiye'nin büyük şehirlerini, işlediği dönemin yaşam tarzını, ekonomik ve sosyal sorunlarını kahramanlarının gözüyle yansıtmakla yetinmiyor; aynı zamanda, batı kültürünün Türkiye'ye ne şekilde yansıdığını, olumlu ve olumsuz etkilerini, çizdiği karakterlerle ve Avrupa'daki şehirlerle örtüşen bir yapı içerisinde inceleniyordu.

Hazırlık ve arayış dönemi

Romanda "hazırlık ve arayış dönemi" diye nitelendirilebilecek dönemde, yayımladığı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez'de yazarın Paris'te yaşadığı yıllara ait deneyimlerinin ve gözlemlerinin karakterlere yansıdığı görülür. Yazıldığı yıllarda Türkiye'deki Batılılaşma uğruna toplumdan kopan kişilerin bocalamaları Sokaktaki Adam'da ele alınırken, Zenciler Birbirine Benzemez'de Avrupa'da komünist ve antikomünist mültecilerle karşılaşan, hayal kırıklığına uğramış bir devrimci anlatılır. Her bölümün farklı bir karakterin ağzından aktarıldığı Sokaktaki Adam, Attilâ İlhan'ın edebiyatımıza getirdiği yeni bir söylem olarak alınabilir. Daha sonraki romanlarında da görüleceği gibi, diyalektik bir yaklaşımla işlenen olaylarda kahramanlar güçlü ve zayıf yanlarıyla okura ulaşır; birbirlerini suçlamaz ve okuyucuda ön yargı oluşturmazlar. Attilâ İlhan, Zenciler Birbirine Benzemez için şunları söylemiştir: "Kitap 'soğuk savaş'ın en belalı döneminde yazıldı, yayınlandı. Çok ikircikli bir sorunu tartışıyordum. Romanın kahramanı, İstanbul'daki ve Paris'teki 'solcu' çevrelerle düşüp kalkıyor, bunlarla ilişkilerini ve tartışmalarını anlatıyordu, her şeyi olduğu gibi yazmak, romanın yayımlanmasından vazgeçmekle eşitti. Bu bakımdan, içeriğine hafif flu bir hava verdim."

Romanın dilinin farklılığını ise yazıldığı dönem içerisinde yoğun Fransızca çalışmasına bağlayan yazar, bazı cümleleri Fransızca düşünüp Türkçe yazmıştır.

Olgunluk dönemi

Yazarın "olgunluk dönemi" diye tanımlanabilecek edebiyat süreci Kurtlar Sofrası ile başlar. Sokaktaki Adam'da ne istediğini değil, ne istemediğini bilen biri anlatılırken; Zenciler Birbirine Benzemez'de Mehmed-Ali istedikleri ile istemedikleri arasında mütereddit bir karakteri yansıtmaktadır. Oysa Kurtlar Sofrası'nda Mahmud ne istediğini çok iyi bilen bir karakteri çizer. Bu üç romanıyla Attilâ İlhan Türk aydınına farklı açılardan bakar, fikirlerini diyalektik-materyalist bir sentez içinde derleyerek Türkiye için bir sentez önerir – ki sonradan yazdığı yedi kitaplık Aynanın İçindekiler serisi de bu zemine oturmaktadır. Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Dersaadet'te Sabah Ezanları, O Karanlıkta Biz, Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa ve Gazi Paşa bu seriyi oluşturan romanlardır. Her romanda yer alan karakterler, Türkiye'nin tarihinde köşe başlarını oluşturmuş dönemlere ayna tutan aydınlardır. Tarihi olaylar, politik ve sosyal dengelerle ele alınır. Birbirleriyle bağlantısı olan karakterlerden her biri bir romanda ön plana çıkar ve olaylar onun gözlemleriyle aktarılır. Bu serinin bütünü irdelendiğinde yine, yazarın Türk aydınına yakın tarihimize bir bakma şansı tanıdığını ve kendi toplumcu-gerçekçi bakış açısıyla önergeler sunduğu görülür.

Ölümü

Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004'ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 10 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı. Tiyatro ve sinema sanatçıları Çolpan İlhan'ın ağabeyi ve Kerem Alışık'ın dayısıdır.

2003 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği, 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Tutuklunun Günlüğü ile, 1974 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile, vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Attilâ_İlhan

Attila İlhan Kitapları - Eserleri

  • Ben Sana Mecburum
  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Sisler Bulvarı
  • Kimi Sevsem Sensin
  • Elde Var Hüzün
  • Yağmur Kaçağı
  • Böyle Bir Sevmek
  • Yasak Sevişmek
  • Duvar
  • Hangi Atatürk
  • Belâ Çiçeği
  • Tutuklunun Günlüğü
  • Sokaktaki Adam
  • Korkunun Krallığı
  • Bir Avuç Kıvılcım
  • Hangi Batı
  • Fena Halde Leman
  • Kurtlar Sofrası
  • Gazi Paşa
  • O Sarışın Kurt
  • Hangi Sol
  • Bıçağın Ucu
  • Hangi Laiklik
  • Zenciler Birbirine Benzemez
  • Allahın Süngüleri
  • Hangi Edebiyat
  • Sırtlan Payı
  • Batı'nın Deli Gömleği
  • Hangi Sağ
  • Dersaadet'te Sabah Ezanları
  • Abbas Yolcu
  • Yaraya Tuz Basmak
  • Hangi Seks
  • Hangi Küreselleşme
  • O Karanlıkta Biz
  • Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler
  • Kadınlar Savaşı
  • Haco Hanım Vay
  • Aydınlar Savaşı
  • Bir Sap Kırmızı Karanfil
  • Bir Millet Uyanıyor! 1
  • Faşizmin Ayak Sesleri
  • Yengecin Kıskacı
  • Sağım Solum Sobe
  • Sosyalizm Asıl Şimdi
  • Ulusal Kültür Savaşı
  • Yıldız, Hilâl ve Kalpak
  • Sultan Galiyef - Avrasya'da Dolaşan Hayalet
  • İkinci Yeni Savaşı
  • Gerçekçilik Savaşı
  • Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı
  • Ufkun Arkasını Görebilmek
  • İntibah Başladı
  • Dönek Bereketi
  • Denemeler

Attila İlhan Alıntıları - Sözleri

  • Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lâzımdır. (Hangi Atatürk)
  • Âdeta ilk temâşasında hayret ve dehşete düştüğü bir cinematoraphe filmini, tekrardan, bambaşka şerait altında seyretmekte, lâkin eski heyecanı bulamamaktadır. (Dersaadet'te Sabah Ezanları)
  • İster öyle gezer, ister böyle! Diyeceksiniz ki ama bu bir ‘imanın’ belirtisidir; iyi de, o ‘iman’ o genç kızla Tanrı’sı arasında bir şey biz ona karışamayız, çünkü laiklik aslında bu demektir. (Ulusal Kültür Savaşı)
  • 'Hatıra defteri'nin başka bir sayfası, başka bir günü uyandıracaktır. (Dersaadet'te Sabah Ezanları)
  • kalbin neden durmuş rüzgarı kesilmiş değirmen gibi (Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı)
  • Yalnızlık bana dokunuyordu (Bir Avuç Kıvılcım)
  • Yorgun kadınlar içtik yalnızlıktan uğuldayan tuzlu kan gibi. (Elde Var Hüzün)
  • ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört gece susacaktım (Sisler Bulvarı)
  • Ne diye Azrailde mantık arıyoruz? Ölmek, bir sıra işi olmaktan ziyade, bir tesadüf işi. Fakat ölüm, ölenden fazla kalanın... (Kurtlar Sofrası)
  • "... Türk aydınları 'akılcı kuşku' nedir bilmezler, kör değneğini bellemiş gibi bir adamın ya da saplantının ardına takılırlar taa gerçeklerin acımasız dürtüsü onları eşekten düşürünceye kadar..." (Aydınlar Savaşı)
  • Ne solculuğumuz solculuktu ne sağcılığımız Karanlık bir kapı olup üstümüze kapandılar Kimse bizi sevmedi / ağır kan kaybıyız. (Korkunun Krallığı)
  • (...)doğa kendisi değişiyor, bu değişme toplumu değiştiriyor, toplum doğayı değiştiriyor, bu değişme sırasında kendi değişiyor, insanlar toplumu değiştiriyor,tarihi yapıyorlar, bu arada kendileri de değişiyor. (İkinci Yeni Savaşı)
  • Cebimizde metelik yokmuş. Terk edilmiş bir köpek yavrusu gibi açmışız. Herkes bi­zi hor görmüştür: — Adam sen de, diye düşünürüz, adam sen de! Ya­rın elbette huzur-u mahşerde...(!) (Zenciler Birbirine Benzemez)
  • sanki ölüm yoktur zulüm yoktur dünyada sanki bir rüzgar gibi ferah yaşamaktayız sema tertemiz henüz yıkanmış caddeler batan güneşe karşı seninle baş başayız. (Duvar)
  • “Millet, kadın ve erkek denilen iki cinsten mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de, kütlenin yarısı zincirlerle toprağa bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” (Ulusal Kültür Savaşı)
  • ...her ferdin hayatına bir şey hükmeder, bazımıza kudret, bazımıza servet hırsı, bazımıza ilim irfan! Bana, aziz mösyö, ölüm hükmediyor. (Dersaadet'te Sabah Ezanları)
  • Yüreği delik deşik Yaşlanmış ama uslanmamış (Ayrılık Sevdaya Dahil)
  • eksilmeyecek dedi bugünden yarına bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin sual sorduğun herşey senden sual soracak bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksin (Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı)
  • "Bizimkisi yaşamak değil, boşa çıkmış bir intiharın utanılacak koması..." (Bıçağın Ucu)
  • "...memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır." (Kurtlar Sofrası)

Yorum Yaz