diorex
Dedas

Aziyade - Pierre Loti Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aziyade kimin eseri? Aziyade kitabının yazarı kimdir? Aziyade konusu ve anafikri nedir? Aziyade kitabı ne anlatıyor? Aziyade PDF indirme linki var mı? Aziyade kitabının yazarı Pierre Loti kimdir? İşte Aziyade kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 29.04.2022 19:00
Aziyade - Pierre Loti Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Pierre Loti

Çevirmen: Handan Lütfi

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9786054683765

Sayfa Sayısı: 185

Aziyade Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Derin bir hendeğin içinde, kuzgunî bir kütle hâlinde, eski Müslüman kabirlerini gölgelendiren kederli servi ormanını görüyorum. Bu ağaçlar, geceleyin ruha sükûnet veren bir koku neşrediyorlar. Geniş ufuk saf ve sakin... Yüksekten bütün bu şehre hâkim bir mevkideyim. Servilerin üst tarafına parlak bir örtü gerilmiş: Haliç Daha üst tarafında, tamamıyla yüksekte, bir şark şehrinin gölgesi: İstanbul gözüküyor.

Üstünde ince bir hilal asılı duran çok yıldızlı semada minareler ve cami kubbeleri oyulmuş... Ufuk gecenin solgun rengi üstünde hafif mavi gölgelerle boyanmış kule ve minarelerle saçaklanmış... Üst üste cami kubbeleri müphem renklerle ta aya kadar uzanıyor, insanı büyüklükleri karşısında hayran bırakıyorlar."

Bir yanda masal gibi bir şehir, bir yanda, masal dekorlarıyla süslenmiş derin bir aşk... Aziyade, renklerin, süslerin, yıldızların ve gizli sevdanın bulutlan arasında parlayan edebî güzellik...

İstanbul'un aşk olarak dile gelişi...

(Tanıtım Bülteninden)

Aziyade Alıntıları - Sözleri

  • "Birine açılmak yararsızdır,"
  • "Sırları paylaşmanın yararı yok, birbirimize yakınlık duymamız için acı çekmiş olmanız yeterli."
  • Gitgide kalp uyuşur ve artık acı çekmez.
  • Şafak sandığımız bir gecedir bu belki de... (Victor Hugo, Alacakaranlık Türküleri)
  • "Mektubuma insanın içini ısıtan alevlerin önünde devam ediyorum."
  • Hiçbir yerde bu ülkede olduğu kadar çok mezarlık, mezar ve ölü görmedim.
  • Her türlü tensel arzunun ötesinde onu son derece sevecen, son derece temiz bir aşkla seviyorum, onun benim olan ruhunu, kalbini seviyorum, gençliğin, tensel çekiciliğin kalmadığı, bize yaşlılığı ve ölümü getirecek gizemli gelecekte de onu sevmeye devam edeceğim.
  • "İnsanın başkalarında en çok sevdiği yine kendisidir."
  • Meşrutiyet'le birlikte hak etmedikleri yurttaş sıfatını elde eden bütün bu adamlar Türkler gibi savaşa gitmeye yükümlü tutulmaktan çok korkuyor, kendilerini koyuvermiş doyasıya eğleniyor, doyasıya içiyorlardı.
  • Çektiğim acılar yüzünden uzun süre yıkılmış bir halde, gönlüm boş, cansız kaldım, ama bu durum geçiciydi, gençliğin gücüyle yeniden dirildim.

Aziyade İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yolum bir gün Fransa’nın Rochefort şehrine düşerse Pierre Loti müzesine gider ve dönemin ünlü bürokratlarından Keçecizade Reşat Fuat Bey’in oraya yolladığı Aziyade’nin sembolik mezar taşını görürdüm.O zamanlara gider ve Loti’nin yaşadığı o duyguları derinden hissetmek isterdim, yazarın tahmin edilmesi zor iç dünyasına tam olarak sızana dek.Satırların salt gerçekliğinde kaybolunca okuyucuyu böylesine romantik bi yolculuk bekliyor. Oryantalist bakış açısıyla dökülen satırlarda Doğu’nun Batı gözünden o mistik görüntüleriyle yüzleştiriyor okuyucuyu yazar.İstanbul’un 1877 yıllarında Abdülhamit’in tahta gelişi,monarşi ve savaşın bağrına sürüklenen yurdumuzun yer yer kimliklerinden sıyrılmış insan manzaralarıyla karşılaşıyoruz.Öyle ki asıl adı Louis Marie Julien Viaud olan yazar önce Pierre Loti daha sonra Arif Ussam Efendi olur.Tam bi İstanbul aşığıdır.Doğu’nun mistik görüntüsüne halkın duygularını derin yaşayışına aşıktır.27 li yaşlarında birçok aşkı tutkuyu yaşayıp geride bırakmış aslında belki de yerinden yurdundan uzakta türlü maceralara atılarak haremde onu görmek için bekleyen “Aziyade”si için ölümü göze alan yazar bu şehirde kendisini bekleyen puslu günlere giderken ölümü hissediyor ve ölümüne dahi bu aşkla anlam katmak istiyordu.Yaşamı seviyordu fakat dostuna yazdığı satırlardan anlıyoruz ki bir gün her şeyin sona ereceğinden,yanında gerçekten sevdiği yürekten hissettiği bu kadını da bulamayacağını bildiği için yaşamın kendisini de her an sorguluyordu.Öyle ki dostu Plumpkett’e yazdığı satırlarda şöyle diyordu; “Şayet bir sonsuzluk varsa orada kiminle yeniden yaşayacağım.Onunla mı(önceleleri bağlandığı bir aşkı)yoksa seninle mi küçük Aziyade?Bu açıklanamayan esrimelerde bu yiyip bitiren sarhoşluklarda neyin şehvetten neyin yürekten geldiğini kim ayırt edebilir?Bu yeniden yaratılmak ve yeniden yaşamak isteyen ruhun Tanrı’ya yönelik çabası mı,doğanın kör gücü müdür?Yaşayan herkesin kendine sorduğu bu soru o kadar çok dillendirilmiştir ki tekrar tekrar sormak saçmalıktır.” Yer yer mektuplarla zenginleştirilmiş satırlara baktığımızda Aziyade’yi sorgulayası geliyor okuyucununda.Aziyade azad edilmiş bir köle miydi,yazarın İstanbul maceralarına eşlik etmiş kadın kılığında bir Osmanlı erkeği miydi,yoksa haremde bir adamın üçüncü eşi miydi gerçekten? Yazarın sessiz duruşlarıyla tasvirlediği edilgen durumdaki bu Müslüman Doğu kadını eşinin yanında adeta bir temsil niteliğindedir ve yeri geldiğinde şirret ve entrikacı bir hüvviyete bürünebilir niteliktedir.Onu bu boynunda tasma taşırcasına hapsedilmiş sessizliğinden alıp çaresizliğine çare olacak kişi bir Fransız teğmenidir ki bu da doğuya olan tek yönlü oryantalist bakış açısını perçinler. Boşuna değildir ki sonrasında “haksızlık ettim” diyerek Nazım Hikmet öncesinde şu satırlarla öfke kusmuştu bu pervasız batı kalemine; Piyer Loti <> İste Frenk şairinin gördüğü şark! İşte dakikada 1.000.000 basılan kitapların şark`ı! Lakin ne dün ne bugün ne yarın böyle bir şark yoktu, olmayacak! Şark üstünde çıplak esirlerin aç geberdiği toprak! Şarklıdan başka herkesin orta mali olan memleket! Açlığın kıtlıktan olduğu diyar! Ağzına kadar buğdayla dolu ambar! Avrupa’nın ambarı! Asya! Amerikan dretnotlarının tel direklerine senin Çinlilerin uzun saçlarından sari mumlar gibi asıyorlar kendilerini! Himalayanın en yüksek en dik en karlı tepesinde Britanya zabitleri cazbant çaldırıyorlar, kara tırnaklı ayaklarını daldırıyorlar, Paryaların beyaz dişli ölülerini attığı Gania! Anadolu baştan başa Armistrongun talim meydanı oldu! Asyanın bağrı doldu! Şark yutmayacak artık! Bıktık be bıktık! İçinizden biri can verebilse bile açlıktan ölen öküzümüze, burjuvaysa eğer gözükmesin gözümüze! Hatta sen sen Pier Lobi! Sarı muşamba derilerimizden birbirimize geçen tifüsün biti senden daha yakındır bize Fransız zabiti! Fransız zabiti sen o üzüm gözlü Azadeyi bir orospudan daha çabuk unuttun! Kalbimize diktiğin Azadenin taşını bir tahta hedef gibi topa tuttun! Bilmeyenler bilsin: sen bir şarlatandan başka bir şey değilsin! Şarlatan! Çürük Fransız kumaşlarını yüzde beş yüz ihtikarla şarka satan: Piyer Loti! Ne domuz bir burjuvaymışsın meğer! Maddeden ayrı ruha inansaydım eğer, Şarkın kurtulduğu gün senin ruhunu köprü başında çarmıha gerer karsısında cigara içerdim! Ben elimi size verdim, size verdik bir elimizi kucaklayın bizi Avrupanin sankulotları! Surelim yan yana bindiğimiz al atları! Menzil yakın bakın kurtuluş günü artık sayılı. Önümüzde şarkın kurtuluş yılı bize kanlı mendilini sallıyor. Al atlarımız emperyalizmin göbeğini nallıyor. (R Hazan Orhan)

İyi ki okuduğim dediğim kitapların içine girmeyi başardı. Konu olarak ingiliz savaş gemisiyle türkiyeye gelen Loti'nin burada türk birinin haremjnde olan çerkes kızıyla aşkını anlatıyor. Genel olarak imkansız bir aşk ve onun hikayesidir çünkü onlar asla tam anlamıyla birleşemeyeceklerdir. Doğunun renkleri ve adetleri çok güzel yazılmıştı. (eddy)

Pierre Loti gibi gerçek bir İstanbul aşıkı, aynı zamanda İstanbul’da adının yer aldığı bir yere sahip olmak herkese nasip olmaz. Yazarın ilk romanını okumak da önemli bence. İçinde yaşanan aşk gerçek ama karakterler sanki bir bilinmezlik var gibi. Bir İngiliz subayının Selanik ve İstanbul görevleri sırasında Aziyade isimli 18 yaşındaki (subay da 27 yaşında) bir Çerkes kadını ile yaşadığı gizli aşkın öyküsünü okuyoruz. Aslında mektup demek daha doğru ama öykü tadında ilerliyor. O zaman ki devre dair dışarıdan bir gözlemci gibi bakmamızı da ayrıyeten sağlıyor bu kitap. Gerek siyasal olarak gerek İstanbul tasvirleri olarak, günlük yaşantı da dahil pek çok fikir edinmemizi sağlayan anlatımlar var. Kitap toplam 5 bölümden oluşuyor: Selanik, Yalnızlık, İkimiz Eyüp’te, Sayıldı-Ölçüldü-Bölündü, Azrail. İyi bir eser olduğunu düşünüyor, bilhassa geçmiş dönem gözlemcileri için iyi bir kitap olduğuna inanıyor ve iyi okumalar diliyorum.. (Sadık Kocak)

Aziyade PDF indirme linki var mı?

Pierre Loti - Aziyade kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aziyade PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Pierre Loti Kimdir?

Pierre Loti, asıl adı Louis Marie Julien Viaud (d. 14 Ocak 1850 - ö. 10 Haziran 1923), Fransız romancı. Pierre Loti isminin yazara, kimi kaynaklara göre öğrencilik yıllarında; kimi kaynaklara göreyse, 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söylenir. "Loti", egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin ismidir.

1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.

1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion d’Honneur nişanını aldı. İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.

Pierre Loti Kitapları - Eserleri

  • İzlanda Balıkçısı
  • Aziyade
  • Doğudaki Hayalet
  • Yeşil Cami
  • Can Çekişen Türkiye
  • Hayal Kadınlar
  • Kudüs
  • İsfahan'a Doğru
  • Bezgin Kadınlar
  • Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler
  • Madam Krizantem
  • Bir Sipahinin Romanı
  • Türkler ve Ermeniler
  • Sevgili Fransa'mızın Doğudaki Ölümü
  • Umudunu Yitirmiş Kadınlar
  • İstanbul 1890
  • Aziyade
  • İsfahan Seyahatnamesi
  • Doğu Düşleri Sona Ererken

Pierre Loti Alıntıları - Sözleri

  • Mutsuz bir masal oyunu olan yaşamımın unutulmaz bir perdesi orada oynandı mutlaka, o yüzden oraya dönmek düşüncesi böyle tedirgin ediyordu beni... (Doğudaki Hayalet)
  • 1896 katliamlarının bütün korkunçluğunu Türklerin üzerine yıkmadan önce "Devrimci Ermeni Partisinin" nasıl bir şiddetle saldırıyı başlattığını aklımızdan çıkarmamız gerekir. Bir grup genç suikastçı "Bu şehir kısa sürede kuşkusuz külden bir çöle dönecek" yazan afişleri küstahça asmış ve şehri ateşe verme niyetlerini açık açık ifade etmişti. Peki, dünyadaki hangi ulus böylesi bir saldırıya ibret verici bir ceza ile karşılık vermez? (Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler)
  • Bir gazeteci düştü patavatsız, meraklı, yeni çıkan bir gazetede çalıştığı için yeni herşeye aç, insan en çok şaşırtacak soruları, zarefetten yoksun tavırlarla soruyor bana. .... ~... (Hayal Kadınlar)
  • Türk yönetimi yerine Balkan yönetimi geldiği takdirde bizim endüstriyel ve ticari çıkarlarımızın biteceğini düşünüyorum. -Lucien Moruard- (Can Çekişen Türkiye)
  • . İstanbul — 25 Aralık 1912 «Türkler katliâm ediyorlar!» Bugün, bunun tam aksine «Türkler katliâm ediliyorlar!» diye Çağıralım. Evet! Türkler katliâm ediliyorlar. Yaralıların vücutları alçakça kesiliyor; karılarına tecavüz ediliyor; mahalleleri yakılıp, yağma ediliyor. Kim tarafından? Makedonya’da on yıldan beri öldürme san'atını yürüten vahşi asker çeteleri tarafından. Ve bu cinayetler hangi prensip uğruna işleniyor? Medeniyet, adalet ve hürriyet uğruna! Ve ağzı bu yüce kelimelerle dolu olan bütün Avrupa, hep birlikte, bu kadar kötülüklerin yapıcılarını sevinçle alkışlıyor. Ne acı şey! Ne utanılacak durum! . (Can Çekişen Türkiye)
  • "İnsan diline sığmayan düşler ardında koşardık.." (Doğudaki Hayalet)
  • Camiden yayılan sükûnet belki de yaşayan şekillerin bulunmayışından kaynaklanıyordu: bizim kiliselerimizi süsleyen, çoğunlukla muhteşem ama daima fazlasıyla insani o acılı resimlerden eser yoktu. Çiçeklerin bile onları değiştiren, ne olduğunu bilmediğim katı bir tarafı vardı; her yerde geometrik düzgünlük, kişisellikten uzaklık, soyutluk, yokluk: nesnelerin düzenlenişi ve temiz hatları, cansız, soyut -sonsuz- bir tür öte dünyanın yaklaşmasını ve yatıştırıcılığını hissettiriyordu şimdiden. (Yeşil Cami)
  • Filistin 'de Kutsal Kabir Kilisesinin kapılarındaki muhafızlar olarak dur dermeye hazır İYİ TÜRKLER olmadığında ; Farklı mezheplerden gelen, birbirini lanetleyen, köpekler gibi kavga edip birbirlerine gümüş haçlar ya da altın kutsal ekmek kaplarıyla vurarak bazilikaları kana bulamaya başladığında ne olacak! (Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler)
  • Toprağın altında yatanlar zaten kurdukları huzurlu hayalin peşine düşmekten fazlasını yapamıyorlardı sanki. Hayal aynı hayaldi. Sadece biraz daha esrar vardı biraz daha Sessizlik ve karanlık.. (Yeşil Cami)
  • "seviyoruz ama yalnızca ruhumuzla bir başka ruhu seviyoruz; zihnimiz, bir başka zihne bağlanıyor, yüreğimiz bir başka yüreğe esir oluyor." (Umudunu Yitirmiş Kadınlar)
  • ...yaradılışı itibariyle sakin bir ruha sahip olan Türkler, tahrik edilmedikleri sürece sertliğe başvurmazlar. (Can Çekişen Türkiye)
  • Sonra, hayat tükenirken de, iman vardır ölüm korkusunu savuşturmak için... (Yeşil Cami)
  • Daha fazla acı çekmemek için bu hayattan kurtulmayı, bir mezar taşının altında huzurla yatabilmeyi diliyordu... (İzlanda Balıkçısı)
  • evlilikler o kadar çabuk sona erdiliyor ki! .... ~... (Hayal Kadınlar)
  • , ... kaç zamandır artık şaşırmamayı öğrenmişti. ... ~... (Hayal Kadınlar)
  • Burada hayatın ne kadar basit ve tefekküre dayalı kaldığı hissediliyordu. (Yeşil Cami)
  • O kadar çok gülerdi ki ağlamaya vakti kalmazdı. (Aziyade)
  • Her türlü tensel arzunun ötesinde onu son derece sevecen, son derece temiz bir aşkla seviyorum, onun benim olan ruhunu, kalbini seviyorum, gençliğin, tensel çekiciliğin kalmadığı, bize yaşlılığı ve ölümü getirecek gizemli gelecekte de onu sevmeye devam edeceğim. (Aziyade)
  • Kadınların yüz çizgilerinde bir mübhemlik(belirsizlik) ta hayatın sonuna kadar devam eden ,gençliğe ait birşey var. (Madam Krizantem)
  • Beni anlamayacak insanların yanında zekâ ne işe yarar? (Aziyade)

Yorum Yaz