diorex
sampiyon

Babalar ve Oğullar - Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Babalar ve Oğullar kimin eseri? Babalar ve Oğullar kitabının yazarı kimdir? Babalar ve Oğullar konusu ve anafikri nedir? Babalar ve Oğullar kitabı ne anlatıyor? Babalar ve Oğullar kitabının yazarı Ivan Sergeyeviç Turgenyev kimdir? İşte Babalar ve Oğullar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 01:04
Babalar ve Oğullar - Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ivan Sergeyeviç Turgenyev

Çevirmen: Ergin Altay

Editör: Alkan İnal

Orijinal Adı: Ottsı i Deti

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944885454

Sayfa Sayısı: 264

Babalar ve Oğullar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Babalar ve Oğullar, ortaya koyduğu sorunu, Rusya'nın düşünsel gelişimi içindeki kuşaklar çatışmasına ad olarak taşıyan eser, iki üniversiteli gençle (Arkadi ile Bazarov) aileleri arasında geçen günlük ilişkilerden oluşur. Önce Arkadi'nin evine konuk gelen gençler (baba Nikolay Kirsanov, metresi Feniçka, amca Pavel Kirsanov) Bazarov'un tümüyle inançsız inkârcı ve kuşkucu tutumuyla (nihilist) belirli bir tedirginlik yaratırlar. Komşu kenti ziyaretlerinde başlayan Bazarov-Anna aşkı kısa sürede körelir.

Babalar ve Oğullar Alıntıları - Sözleri

  • Sevip de sevilmemenin ne korkunç bir şey olduğunu düşünün !
  • Eskiden gençlerin okuması gerekirdi; adları cahile çıksın istemezlerdi, ister istemez çalışırlardı. Oysa şimdi dünyadaki her şey saçmadır demeleri yeterli, bir anda başarıya ulaşıyorlar.
  • ,, Sevip de sevilmemek kadar korkunç bir şey olmadığını unutmayınız. ,,
  • Yaşamı, her anının bir anlamı olacak şekilde kurmalı.
  • Aşık olmak istiyorsunuz, ama sevemiyorsunuz: Mutsuzluğunuzun sebebi bu işte.

Babalar ve Oğullar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öfkeli gençlerin melodramı ; Babalar ve Oğullar: Bana kalırsa yenilik, ancak ve ancak bireyin iç dünyasından başlarsa kendisi için bir şey ifade edebilir. Çünkü kendini toplumun tahakkümünden sıyıramamış insanın yenilik adına söyleyebileceği şeyler ne yazık ki oldukça sınırlıdır.Burda birey kabuğundan çıkmak için onu kırmakla mükellef bir civcive benzer.Herkes kendi kabuğunu kendi kırmalıdır, edilgen roller üstlenenler ne yazık ki kendi dar kabuğunda boğulur ve gerçek hayatla tanışmaya vaki olamaz.Tabi bu, sizin de takdir edeceğiniz gibi toplumda bir nevi sivil bir isyan hareketidir....Çünkü toplum kendi doğru ve yanlışlarına karar verirken kişilerin bireyselliğinden gelen farklılıkları gözetmekten çok kendi homojen yapısını korumayı amaçlar.Her türlü farklılığın bir tehdit unsuru gibi algılandığı bu homojen yapıyı korumakla yükümlü en küçük teşkilatsa, bizim kutsallık nişanesini aklıevvel bir iyimserlikle teslim ettiğimiz ailedir. Totaliter devlet modelindeki hükümdar; kutsal metinlerdeki mutlak yaratıcı; ailedeki koruyucu baba.Aynı orduda görev aldığı halde rütbeleri farklı olan askerlere benzetebileceğimiz bu roller yukarıdaki amaca hizmet eden, sarsılmaz otorite figürleridir.Dört bir yandan kuşatılmış bireyin kendi varolma mücadelesi ise bu dişlinin kendisine en yakın halkasıyla, yani, babası ile başlayacaktır.Tıpkı Olimpos’un egemenliği için babasıyla giriştiği mücadelesini galibiyetle taçlandıran mitolojideki Tanrı Zeus gibi. Aile ve baba konusundaki haklı öfkemin tezahürü olan bu eleştirilerimden sonra söz konusu eserin de bu mücadelenin epik şekli olduğunu söylemem çok yanlış olmaz.Babalar ve Oğullar arasındaki bu mücadele eski ile yeninin, değişime direnen ile onu başlatanın arasındaki fikri çatışmaları konu alıyor.Sadece aile içindeki çatırdamaları değil, Rus Köylüsü ile toprak sahipleri arasındaki bütün dengelerin değiştiği, aynı ülkede farklı dünyalara ait bu sınıfların birbirlerinden nasıl bihaber yaşadıklarını, ve bunun uçurumun onlar üzerinde yarattığı yabancılaşmayı da birebir yansıtıyor. Turgenyev’in Sevgili Çocuğu; Bazarov Kitaptaki yeni kuşağın cüretkar ve ateşli fikirlerini, eski kuşağın beğenisine sunma kaygısı taşımadan cesurca ortaya koyan taşranın nihilisti kendisi, belki de mevcut düzenin kokuşmuşluğunu ve değişimin kaçınılmaz olduğunu söylemekten erinmediği için de tarihin ilk Bolşevik’i. Bu delişmen, havai genç tabiattaki her konuya oldukça ilgili, kültürlü bir birey profili çizerken hiçbir otorite ve kutsala da bel bağlamaz, düzenin tüm değerlerine kibirli bir umursamazlıkla yaklaşır, yalnız bu umursamazlık kisvesi altında onunla düelloya tutuşmuş olan insana yardım edecek kadar yüce gönüllü bir insan da varlığını korur.Materyalist fikirlerindeki koyu tavrıyla çizdiği karikatürize halden olsa gerek, kitabın aldığı tepkiler için şöyle müdafaa eder karakterini Turgenyev; “Eğer okuyucu Bazarov’u tüm kabalığıyla, kalpsizliğiyle, acımasız soğukluğuyla sevemediyse yineliyorum ki, ben suçluyum ve amacıma ulaşamadım demektir. (…) Bazarov benim sevgili çocuğumdur, bu akıllı, bu kahraman kişi bir karikatür olabilir mi? Onun benim yarattığım tiplerin en sempatiklerinden olduğunu fark etmiyor musunuz?” Spoiler vermemek adına hikayenin nasıl son bulduğunu yazmaktan imtina etsem de Bazarov’un en çok çatıştığı, eski geleneğin temsilcisi Pavel Petroviç’le aynı kaderi paylaşarak aşka yenilmesi, ne kadar kendimizden emin insanlar olursak olalım,pamuk ipliğine bağlı hayatlarımızın kırılganlığına yapılan bir gönderme bana kalırsa, koskoca bir gemi bile küçücük bir çatlaktan batmıyor mu sevgili Bazarov? Zamanın akışı içinde, kendi kabuğunu kendi kıran tüm civcivlerin önünde saygıyla eğilirim! Keyifli okumalar :) (Bertha Mason)

Spoiler: İki kuşak, iki farklı bakış açısı... Turgenyev; toplumun muhafazakar, değer yargıları olan, gelenekçi, romantik kesimiyle onların nihilist, daha bireyci, yeniliklere açık çocukları arasındaki kuşak çatışmasını çok güzel işlemiş. Bir benzerinin de ülkemizde gerçekleştiğini düşünüyorum. Hatta toplumdaki kutuplaşmanın siyasi partilerden ziyade nesiller arasındaki görüş farklılıklarından meydana geldiğini düşünüyorum. Karakterlerden Bazarov güçlü kişiliği olan, sorgulayan, otorite kabul etmeyen birisi. Toplumsal değerlerden kendini soyutlamış, gururlu biri.. Yakın arkadaşı Arkadey ise biraz onun etkisinde kalsa da bu dönüşümü yaşamakta zorluk çeken bir karakter. Rus toplumunu bir karakter üzerinden anlatan kitap/oblomov--118031'a benzeyen bu romandaki fark bunu 2 karakter üzerinden yapması. Nasıl ki insanlar zor değişir, alışkanlıklarından vazgeçemez, ağır bir dönüşüm yaşar, toplum da öyledir. İşte Arkadiy tam da onu temsil ediyor. Evet toplum değişiyor ama bu radikal olmuyor. Çünkü bunun için bedel ödenmeli. Bazarov, bu uğurda sevdiği kadından bile vazgeçen birisi. Kimse böyle bir bedel ödemeye yanaşmadığı için pek çok kişi bir şekilde sistemin içine tıpkı Arkadey gibi giriyor. Biraz entelektüel faşizmi yansıtıyor Bazarov. Onun yanında kimse kolay kolay kendisi olamıyor. Hatta en yakın arkadaşı bile ona hayran olsa da ondan kopmak zorunda kalıyor. Arkadaşının kendi olabilmesi için romantizme karşı olan Bazarov'dan soyutlanıp bir aşk yaşaması gerekiyor. Bazarov toplumu değiştirmeye, eski Rus tutuculuğunu öldürmeye çalışıyor fakat sonunda kendisi ölüyor, onu hasta yatağında inanmadığı bilim de inanmadığı din de kurtaramıyor. Ölürken de nihilist olarak ölen ve haklı çıkan sıra dışı bir karakter Bazarov. O ölünce toplum da rahatlıyor. Çünkü radikal fikirli olanlar sevilmez. Ötekidir, bozguncudur, serseridir, onlar yok olunca toplum düzelecek zannedilir ama toplum hep aynıdır. Nitekim Bazarov bunu belki de geç de olsa anladığı için bu kadar erken ölüyor. Zaten Bazarov öldükten sonra kitapta geçen ve diğer insanlar için kullanılan:'' Hepsi güzelleşmiş, olgunlaşmış gibiydiler, herkes biraz üzüntü duyuyordu ama aslında hepsi mutluydu'' ifadeleri toplumun vasatlığa aykırı kişilere karşı olan tutumunu göz önüne seriyor. Sahi, acaba hepimiz değişimden korktuğumuz için Pavel Petroviç gibileri uğruna Bazarovları mı harcıyoruz? Ve sıcak ama samimiyetsiz karakterler uğruna soğuk ama gerçekçi kişileri mi yok ediyoruz? (Yorgun demokrat)

"Çok eski bir gerçektir ölüm, ama herkese yeni gelir.": İnceleme yapma niyetinde değildim ama.. Sizlere çok güzel bir eserden bahsetmek istiyorum, Turgenyev'den okuduğum ilk kitap Babalar ve Oğullar. Tek kelime ile bayıldım ... Kitabın konusu; Bazarov ve Arkadiy adındaki iki arkadaşın kendi aileleriyle yaşadıkları olaylardan ve ikisinin kısa bir maceraya atılmasından bahsediyor. Konusu basit gözükse de ki asla öyle değil daha çok farklı ve okuyucuda derin bir etki bırakacak şekilde yazılmış. Ben çok etkilendim ... Bazarov'un sonu böyle mi olmalıydı. Tek diyeceğim Bazarov benim için unutulmayacak karakterler listesinde yerini aldı bile. ... Kesinlikle okuyun derim:) (Mervé)

Kitabın Yazarı Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kimdir?

Ivan Sergeyeviç Turgenyev, 9 Kasım 1818 tarihinde Orel şehrinde varlıklı bir ailede doğmuştur. Annesi Varvara Petrovna Lutovina, babası Süvari albayı Sergei Nikoleviç Turgenyev’dir. Aile 1827'de Moskova'ya taşınır. Babası 1836 yılında vefat eder. Ivan Sergeyeviç Turgenyev, özel okullarda eğitim görüp, özel öğretmenlerden dersler alır. Henüz bir çocukken; Almanca, İngilizce ve Fransızca'yı anadili gibi konuşmaya başlar.

Yüksek öğrenimi için önce Moskova’ya oradan da St. Petersburg’a geçen İvan, Rus dili ve edebiyatı eğitimini kendi ülkesinde tamamladıktan sonra Almanya’ya gider ve 1838-1841 yılları arasında Berlin Üniversitesi’nde felsefe okur.

Daha sonra St. Petersburg’a geri dönüp iki yıl kadar bir devlet kurumunda çalışır.

Ivan Sergeyeviç Turgenyev, Fransa’da tanıştığı “Gustave Flaubert” ile sıkı bir dostluk kurarak, daha sonraki yıllarda gerçekçilik akımının öncülerinden biri olmuştur.

Ivan, ilk olarak 1850 yılında “Lüzumsuz bir Adamın Günlüğü” adını verdiği novellasıyla, ölümünden birkaç gün önce zihninden geçenleri not defterine aktaran bir yazarın hikâyesini anlatarak, yakın çevresine adını duyurur. Şöhretini ise 1852 yılında “Bir Avcının Notları” ile pekiştirir. İvan gençlik yıllarında özel eğitiminden geri kalan zamanları avcılıkla geçirmiştir.

Yapıtlarındaki ince duygulu karakter çizimleri, lirik-müziksel dil onu Rus gerçekçiliğinin temsilcisi yapmakla kalmaz, dünya edebiyatının büyükleri arasına da sokar. Turgenyev, eserlerinde serflik ilişkilerinin insana aykırılığını, feodal-aristokrat Rusya'nın yıkılışını, yeni burjuva-demokratik güçlerin yükselişini gerçekçi biçimde yansıtmıştır.

Batıyla Doğu arasında kendini sıkışmış hisseden yazarın Çarlık Dönemi’nin Rus entelektüellerini irdelediği “Asilzade Yuvası" adlı romanı 1859 yılında yayınlanır.

1859 yılında annesi de ölünce, geriye kalan topraklar serfler ( toprak ağası adına çalışan köylü) arasında dağıtılırken Turgenyev’e de tüm hayatını rahatça idame ettirebileceği yüklü bir miras kalmıştır. Böylece dünyevi sorunlardan kurtulan yazar başyapıtı, “Babalar ve Oğullar” üzerinde çalışmaya başlar.

Gençliğinde köylü kızlara duyduğu ilgiyi ve bu ilişkilerden doğan bir gayrı meşru kızını saymazsak Turgenyev hiç evlenmemiş, babalığını üstlendiği bir çocuk sahibi olmamıştır.

Özel hayatı, gönül maceraları pek bilinmeyen Turgenyev’in otuzlu yaşlarda tanıştığı Pauline Viardot ise umutsuz bir aşk macerası olarak yaşamına damga vurmuştur. Altı farklı dili konuşabilen, iyi bir piyanist ve şarkıcı olan sevgilisi evli olduğu için bu çiftin yarı fiziksel, yarı duygusal beraberliği kısa süreli ilişkiler şeklinde uzun yıllar devam eder.

Bozkırda Bir Kral Lear (1870), Ham Toprak (1877) gibi eserleri eleştirmenlerden beklediği tepkiyi alamadı ve kendini mutsuz hisseden Turgenyev, son kez ülkesini terk edip hayatının son dönemini bir türlü vazgeçemediği kadının, Pauline Viardot’nun yakınlarında, Paris’te geçirdi.

Ivan Sergeyeviç Turgenyev, 3 Eylül 1883 tarihinde Fransa'da Paris yakınlarındaki Bougival kasabasında öldü. Ölmeden önceki arzusu uyarınca naaşı Rusya'ya getirildi ve Belinski'nin mezarının yanına gömüldü.

Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kitapları - Eserleri

  • Babalar ve Oğullar
  • İlk Aşk
  • Duman
  • Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü
  • Avcının Notları
  • El Kapısında

  • Rudin - İlk Aşk - İlkbahar Selleri
  • Asilzade Yuvası
  • Ham Toprak
  • Mumu
  • Devrimden Önce
  • Üç Karşılaşma
  • Bahar Seli

  • Başkanın Ziyafeti - Parasızlık - Bekar
  • Faust
  • Hikâyeler I- II- III
  • Bozkırda Bir Kral Lear
  • Hikayeler I
  • Hikayeler II
  • Hikayeler III

  • Turgenyev'in Mektupları
  • Klara Miliç
  • Rudin
  • Rudin 2
  • Huzurlu Sessizlik (Öyküler Cilt 2)
  • Raif Efendi Hikayeler Arasında
  • Asya

  • Hayaletler
  • Taşralı Kadın
  • Bekar
  • Köyde Bir Ay
  • Kasaba Hekimi
  • Rüya
  • Seçilmiş əsərləri

  • Mutsuz Kız
  • Tuhaf Bir Hikaye
  • Düellocu
  • Parasha
  • Первая любовь

Ivan Sergeyeviç Turgenyev Alıntıları - Sözleri

  • Bülbül bize tarif edilemez bir coşkuyla dolu anlar bahşederken, gırtlağında yarı yarıya ezilmiş mutsuz bir böcek acılar içinde ölmektedir. (Avcının Notları)
  • Büyük bir sözcüktür, anne..! (Köyde Bir Ay)
  • ... Ama Tanrı haksızlıklara göz yummaz. (Başkanın Ziyafeti - Parasızlık - Bekar)
  • İlk aşk, ihtilâlden farksızdır. (Bahar Seli)
  • Ruhunda tuhaf bir yorgunluk hissediyordu. (Ham Toprak)
  • Aşağıda ufku boydan boya kaplayan çam ormanının görkemli görünüşü denizi andırıyordu. Denizin de, çam ormanının da verdiği izlenim aynıdır; aynı dokunulmamış, el değmemiş bir güç engin, uçsuz bucaksız uzanır önünüzde. Yüzyıllık ormanın derinlerinden de, suyun ölümsüz diplerinden de aynı ses yükselir: “Benim seninle işim yok," der insana; “ben egemenim, sen ise ölmemek için çabala dur!” Ama orman (özellikle de her zaman yalnız, neredeyse sessiz, suskun çam ormanı) denize oranla çok daha tekdüze, hüzünlüdür. Deniz korkutur, okşar, her türlü renkleriyle oynar, her çeşit sesle konuşur; onun gibi yine sonsuzluk esintisi olan ama sonsuzluğu bize hiç de yabancı olmayan gökyüzünü yansıtır... Durağan, karanlık çam ormanı kasvetlice susar ya da insanoğlunun yüreğine önüne geçilemez bir güçle işleyerek boğuk, homurdanır. Bir günlük insan için, dün doğmuş, bugün ölecek olan insan için zordur ölümsüz İsis’in soğuk, doğrudan kendisine dikilmiş bakışına dayanmak. Doğal afetlerin buz gibi soluğu karşısında insanın yalnızca cesur gençlik umutları, hayalleri durulmaz, sönmez; hayır, bütün ruhu çöker, taş kesilir; son kardeşinin de yeryüzünden silinebileceğini ama bu çamların dallarında tek iğnenin titremeyeceğini hisseder insan. Yalnızlığını, zayıflığını, çaresizliğini hisseder ve telaşlı, gizli bir korkuyla kendini günlük küçük kaygılara, yaşamın endişelerine verir; kendi yarattığı bu dünyada yaşamak daha kolay gelir ona, burada kendi evindedir, burada kendi anlamına, gücüne inanmaya hâlâ cesaret etmektedir. (Huzurlu Sessizlik (Öyküler Cilt 2))

  • Onunla tartışmaya bayılıyorum, çünkü birbirimize söyleyebileceğimiz bütün ateşli sözcüklere rağmen birbirimize duyduğumuz dostluk hiç bizi terk etmiyor ve her sözcükte yer alıyor, oysa başkalarıyla her konuda anlaşabilirsiniz ve tartışacak bir şey bulmayabilirsiniz ama aranızda bir uçurum vardır. (Turgenyev'in Mektupları)
  • Ve önünde saygıyla eğildiğim her şeyi yaktım, yaktığım her şeyin önünde saygıyla eğildim..." (Asilzade Yuvası)
  • Kalbim...içimde olup bitenleri kim ve niçin öğrensin? (Rudin)
  • Kalbinin yoldaşını kaybetmek çok acı. Ama kaderin lüzumsuz;insan ümitsizliğe kapılmamalı, buna inan! (Başkanın Ziyafeti - Parasızlık - Bekar)
  • "Bilindiği üzere insan çok mutluyken beyni az çalışır. Huzur verici ve keyifli bir his, tatmin duygusu, tüm varlığa nüfuz eder; bu his kişiyi tüketir, benlik bilincini kaybettirir ve kötü huylu şairlerin dediği gibi, kişi artık salt mutluluğa ulaşmıştır." (Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü)
  • Öyle sanıyorum ki böyle gözlerle sadece ölümsüz ruhlar bakabilir... (Hayaletler)
  • "Ay, benim düşmanım," diye mırıldandı. "Sırıtması, canlılığı, ödünç alınmış ışığı, bir şeye yaramıyor olmasına rağmen gösterişli oluşu canımı sıkıyor. Yukarıda durmuş, dünyayla eğleniyor." (Raif Efendi Hikayeler Arasında)

  • Ruhunda tuhaf bir yorgunluk hissediyordu. (Ham Toprak)
  • Həyatda elə anlar və elə hisslər var ki... Bunları ancaq göstərmək və yanından ötüb keçmək olar. (Seçilmiş əsərləri)
  • Bu kadının yemek pişirmeden haberi bile yok. (Devrimden Önce)
  • Nelerde, kimlerde yanılmadım, hayal kırıklığına uğramadım ki!... Kaç kez boşuna sevindim, umuda kapıldım, öfkelendim, küçük düştüm! Kaç kez şahin gibi yükselirken , kabuğu ayaklar altında parçalanmış bir sümüklüböceğe döndüm!.. (Rudin - İlk Aşk - İlkbahar Selleri)
  • Onun için en gürültülü, patırtılı gün bile o kadar sessizdi ki, bize göre en sakin gecede bile sessizliğin bu derecesi bulunamaz.. (Mumu)
  • ... "Bu kadar üzgün görünmeye çalışmayın. Acınmaya katlanamam." ... (İlk Aşk)
  • Mutsuz çocuklar hayatın gerçeklerini mutlu çocuklara göre daha erken öğrenir... (Mutsuz Kız)

Yorum Yaz