diorex
Dedas

Babam Sultan Abdülhamid - Ayşe Osmanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Babam Sultan Abdülhamid kimin eseri? Babam Sultan Abdülhamid kitabının yazarı kimdir? Babam Sultan Abdülhamid konusu ve anafikri nedir? Babam Sultan Abdülhamid kitabı ne anlatıyor? Babam Sultan Abdülhamid PDF indirme linki var mı? Babam Sultan Abdülhamid kitabının yazarı Ayşe Osmanoğlu kimdir? İşte Babam Sultan Abdülhamid kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 24.06.2022 13:00
Babam Sultan Abdülhamid - Ayşe Osmanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ayşe Osmanoğlu

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9786050812022

Sayfa Sayısı: 320

Babam Sultan Abdülhamid Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah'tır."

"Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selâmetimiz tarafsız kalmaktaydı."

Sultan Abdülhamid

Meşrutiyet'le başlayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan çalkantılı bir devrin padişahı: Sultan II. Abdülhamid. İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda başlayan, Selânik'te Alâtini Köşkü'ne uzanan ve yine İstanbul'da Beylerbeyi Sarayı'nda sona eren bir ömrün hikâyesi...

Osmanlı Devleti'nin ve dahası dünyanın talihini değiştiren bu devrin en yakın şahitlerinden biri: Sultan II. Abdülhamid'in kızı Ayşe Osmanoğlu. Sultan olarak sarayda doğan, özenle yetiştirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya çalışan bir kadının, unutulmasın diye yazdığı ve Türk milletine yadigâr bıraktığı hatıraları...

Elinizdeki bu hatırat, Abdülhamid'i sadece padişah olarak değil; bir oğul, eş ve baba olarak okuyucuyla buluşturuyor. Unutulmuş saray âdetlerinden bayram sofralarına; Abdülhamid'in kişisel yaşamından, döneme dair başka hiçbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarılan bir dönem, o zamanları bizatihi yaşamış birinin kalemiyle aydınlatılıyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin peşine düşen tarihçiler ve tarihseveler için bir başucu eseri!

(Tanıtım Bülteninden)

Babam Sultan Abdülhamid Alıntıları - Sözleri

  • Babam , anneme ilk hediye olarak kıymetli bir Mushaf-ı Şerif vermiştir . Bu Mushaf-ı şerifi verdiği zaman , “ Sana bir isim vermek istiyorum . Niyetle açacağım . Cenab-ı Hakk bakalım nasıl bir isim kısmet edecek deyip açmış , 325. sayfadaki Enbiya Suresi’nin 28. Ayetindeki , “ Müşfikun” gözüne çarpmıştır . Bunun üzerine : “ inşallah hakkımda pek hayırlı , Müşfik bir kadın olacaksın.” demiş , mührünü kazdırmış , “Müşfika Başikbal” unvanını vermiştir .
  • Zaten asılsız şayialar ne zaman olsa hakikati karşılarında bulurlar.
  • Babam,kitap okuma işini şöyle izah ederdi : “Gündüzleri beni meşgul eden işlerin ağırlığından kurtulmak , zihnimi başka taraflara sevk edip düşüncelerimi def etmek ve rahat uyuyabilmek için her gece odamda kitap okutuyorum. Okuttuğum eserler ciddi olursa büsbütün uykum kaçıyor. Onun için bir takım romanlar tercüme ettiriyorum.”
  • Saray da muhasara altında idi. Bu muhasaradan biraz önce Rusya büyükelçisi Mabeyn-i Hümayun'a gelerek: "Çar hazretlerinin selamını getirdim. Kendilerini hasta diye işittim. Arzuları ne ise bildirsinler. Kıllarına zarar gelmeden her arzuları yerine getirilecektir. Emirlerine muntazamım." diye haber gönderdi. Cevad Bey bunu arz ettiği zaman babam irkilmiş: "Çarın teklifini görüyor musun Cevad bey? Allah bana böyle bir şey yapmayı kısmet etmesin. Başıma gelecek her felakete razıyım. Ecdadımın mezarı nerede ise benimki de orada olmalıdır. Bu ihaneti yapmaktansa ölümü tercih ederim." diye cevap vermiştir
  • Esasen babmin talihidir:Kime nimet yedirdi ise mutlak ondan ihanet görmüştür.
  • Kimseye "sen" diye hitap etmediği gibi cariyelerine bile "getiriniz" veya "götürünüz" gibi nazikane şekilde emir verirdi. Bizlere ya "kızım" veya "sultan" diye hitap ederdi. Kadınlarına da pek saygılı muamelede bulunurdu. "Başkadın" veyahut "Başikbal" şeklinde haber gönderir ve çağırırdı.
  • Gençlerin kahve ve sigara içmeleri sarayda çok ayıp sayılırdı .
  • Birinci Cihan Harbi sırasında Mustafa Kemal Bey , Beylerbeyi Sarayı’nda muhafız subaylardan Salih (Bozok) Bey’e misafir olarak kalmıştır . Babam pencereden Mustafa Kemal Bey’’ görerek : “Bu yakışıklı zabit kimdir?” diye sormuş , Mustafa Kemal Bey olduğu , burada misafir bulunduğu kendisine söylenince : “Burada bulunan zabitlere benzemiyor . Müstesna bir kimse olsa gerek.” diye fikrini bildirmiş . ~~Mustafa Kemal Bey, bu misafirliği sırasında , biraderim Abid Efendi ile bahçede oturup konuşurmuş. Hatta , Abid Efendi’ye iki Ceylan yavrusu hediye etmiş , babam da Abid Efendi’nin kendisine gösterdiği bu hediyelerden pek memnun olmuş ..

Babam Sultan Abdülhamid İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sultan II. Abdülhamid Han kızı Ayşe Osmanoğlu, yaşadığı dönemde tanık olduğu bir çok olay ve kültürü çok güzel bir dille bu kitapta aktarmış. Abdülhamid Hanın padişahlık dönemindeki devlet protokolü ve saray yaşamına dair çok bilgiler ve yaşanan olayların kendisinde ve çevresinde oluşturduğu etkiler çok samimi bir şekilde aktarılmış. Sonrasında Selanikte sürgün dönemi ve Beylerbeyi nde tecrit dönemi... Hanedanın yaşamın farklı dönemlerindeki düşünce dünyaları ve ruh halleri güzel ve akıcı bir üslupla anlatılmış. Çok güzel ve bilgilendirici bir eser okudum. (Faruk Kaplan)

Sultan Abdülhamit Han’ın hem saray hem sürgün hem de Beylerbeyi Sarayı’nda geçen yıllarını kızı Ayşe Osmanoğlu'nun anlatımıyla okuyoruz. Kitap Abdülhamit Han'ın hayatıyla ilgili çok kapsamlı bilgiler içermiyor. Daha çok saray adetlerinden bahsediyor. Ancak başlangıç olarak, temel bilgiler edinmek adına okunabilecek bir kitap. İyi okumalar dilerim.. (Meryem Oruçoğlu)

Milletin Babası: "https://hizliresim.com/9YboVQ (Kitapla biraz gezintiye çıkmış olabiliriz :) O daima "Bizim hanedanımız çilelidir kızım" diyerek en zor zamanlarında bile metanetini koruyup kızına, milletine güç vermiştir. Yakın tarihi hakikatiyle bilmek bu nesilin boynunun borcudur. Fransızlar, Almanlar, diğer milletler hanedanın haline acırken, Hünkarımızı yalnız bırakmazken soruyorum size bu millet neden yalnız bıraktı? Çünkü bir moda ve gaye vardı: Padişaha başkaldıran, iftira atan hatta ve hatta onu öldürme teşebüsünde bulunan göğe çıkartılıyordu. Halbuki bu korkaklığın ta kendisiydi! Tam da nankörlük kavramından bahsedecektim ancak tarih okumak bu kavramı anlamamıza kâfi geliyor... (İçimi döktüğüme göre asıl incelemeye geçebilirim ) Gelelim kitabımıza. Sultan Abdulhamid Sânî Hazretleri için yazılmış bir çok eser vardır, ancak kızının bizzat kaleme aldığı bu eser daha sıcak ve daha samimidir. Bu sefer O'na bir baba, bir eş , bir oğul gözüyle bakıyorsunuz. Sultan Abdülhamid' e karşı kalbimde derin bir hüzün, muhabbet ve sevgi besledim satırlarca. Sevmek için tanımak lazım gelir, derler. Elhak... İkinci bölümde Ayşe Sultan babasıyle geçirdiği vakitleri kaleme alır. Şimdi bu satırları yazarken Ayşe Sultanın ilk piyano çalışı, Sultan Abdülhamidin keyifle kahvesini yudumlayışı, kızını takdir edip yanaklarından öpüşü gözlerimin önünde beliriyor. Sultan Abdulhamid sadece evlatlarına değil, milletinden bir çok çocuğa da babalık etmiştir. Onun merhameti öyle genişti ki vaktiyle yardım ettiği insanlardan karşılığında ihanete tabi tutulsa dahi yine de affetmiştir... Üçüncü bölümden sonrasını okumak göz yaşlarıyla mücadeleye sebebiyet veriyor... Sultan Abdülhamid'in ha'li, sürgünü, öz vatanından kovuluşu... Bilmem hangi yürek kaldırır bu satırları? Zaten bunca pazarlığı yapan insanlara "insan" denilebilir mi? Bizim Allahın adaletine güvenimiz tamdır, Elhamdülillah... Gönlümüzün ateşini inancımız sayesinde bir nebze dindirebiliyoruz. Peki ya bunca iftirayı atanlar? Kızıl Sultan lakabını Ulu Hakana layık görenler? Milletin parasını Avrupa seyahatinde yiyen İttihatçılar? Hanedan üyelerini kendi vatanlarından sürgün edip, beş parasız ölüme terkedenler? 33 yıllık saltanatı boyunca milletinin bir karış toprağını dahi vermeyen Sultan Abdulhamid Han'ın sarayında yabancı, kirli ellerle toprak kaybına sebep atılan imzalar? Onlar mezarlarında rahattır mı sanıyorsunuz? Hiç kuşkusuz zalimler için çetin bir azap günü vardır! Helal etmiyoruz Ya Rabb! Sırf davası İslam olduğu için cennet mekan Sultanımıza türlü çileler çektirenlere hakkımızı helal etmiyoruz! Milleti oyuna getirenlere, sahipsiz bir savaşın buhranına sürükleyenlere, anaları evlatsız bırakanlara, Âl-i Osmanlıyı yıkanlara hakkımızı helal etmiyoruz!... Rabbim milletimize zeval vermesin... (Müntehâ)

Babam Sultan Abdülhamid PDF indirme linki var mı?

Ayşe Osmanoğlu - Babam Sultan Abdülhamid kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Babam Sultan Abdülhamid PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ayşe Osmanoğlu Kimdir?

Ayşe Sultan (Osmanoğlu) (d. 1887, İstanbul - ö. 10 Ağustos 1960, İstanbul), Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'in kızıdır. 1960'ta Babam Sultan Abdülhamid adıyla yayımladığı hatıralarıyla ün kazanmıştır. Ubıh olan annesi Dördüncü Kadınefendi Müşfika Hanımefendi'dir (1867-1961).

27 Nisan 1909'da II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesi üzerine, babası ve ailesiyle birlikte bir süre Selanik'te Allatini Köşkünde hapis hayatı yaşadı. Ahmet Nami Bey ile evliliğinden Ömer Nami, ve Osman Nami, Mehmet Ali Rauf Bey ile ikinci evliliğinden Abdülhamit Rauf adlı oğulları oldu. 1924'te hanedan üyeleriyle birlikte yurt dışına çıkarıldı. 28 yıl Paris'te yaşadıktan sonra 1952'de hanedanın kadın mensupları için çıkarılan afla İstanbul'a döndü. 1960'ta yayımladığı Babam Sultan Abdülhamid adlı anıları, Abdülhamit'in kişiliği ve aile yaşamına ilişkin en önemli kaynaklardan biridir. Bu kitap, 1984'te Selçuk Yayınları tarafından tekrar ve resimli olarak basılmıştır.

Çocukları

Ayşe Sultan'ın büyük oğlu Ömer Nami Osmanoğlu 1911'de doğdu, Paris'te hukuk tahsil etti. Beyrut'a yerleşti. Sadrazam Kâmil Paşa'nın torunu Saadet Hanım'la evlendi. Bu evlilikten Ayşe Râbi'a adlı bir kızı oldu. 1977'de İstanbul'a döndü ve burada vefat etti.

Ayşe Sultan'ın ikinci oğlu Osman Nami Osmanoğlu 1918'de İsviçre'de doğdu. Paris'te makine-radyografi mühendisliği okudu. Uzun süre Lübnan ve Tunus'ta yaşadıktan sonra 1975'te yurda döndü. İlk eşi Adile Hanım'dan üç kızı vardır kızları Mediha Şükriye, Fethiye Nimet ve Ayşe Adile'dir. Alman olan ikinci eşinden de iki kızı vardır bunlarda Gülnur Dorothe ve Erman Kunter ile evli olan Ayten Sofia'dır. Torunu oyuncu Refiha Roksan Osmanoğlu'dur. 15 Temmuz 2010 tarihinde İstanbulda vefat etti.

Ayşe Sultan'ın üçüncü oğlu Abdülhamid Rauf Osmanoğlu 1922'de İstanbul'da doğdu. Paris'te annesiyle yaşadı. 1981'de İstanbul'da vefat etti.

Ayşe Osmanoğlu Kitapları - Eserleri

  • Babam Sultan Abdülhamid

Ayşe Osmanoğlu Alıntıları - Sözleri

  • Zaten asılsız şayialar ne zaman olsa hakikati karşılarında bulurlar. (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Birinci Cihan Harbi sırasında Mustafa Kemal Bey , Beylerbeyi Sarayı’nda muhafız subaylardan Salih (Bozok) Bey’e misafir olarak kalmıştır . Babam pencereden Mustafa Kemal Bey’’ görerek : “Bu yakışıklı zabit kimdir?” diye sormuş , Mustafa Kemal Bey olduğu , burada misafir bulunduğu kendisine söylenince : “Burada bulunan zabitlere benzemiyor . Müstesna bir kimse olsa gerek.” diye fikrini bildirmiş . ~~Mustafa Kemal Bey, bu misafirliği sırasında , biraderim Abid Efendi ile bahçede oturup konuşurmuş. Hatta , Abid Efendi’ye iki Ceylan yavrusu hediye etmiş , babam da Abid Efendi’nin kendisine gösterdiği bu hediyelerden pek memnun olmuş .. (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Esasen babmin talihidir:Kime nimet yedirdi ise mutlak ondan ihanet görmüştür. (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Gençlerin kahve ve sigara içmeleri sarayda çok ayıp sayılırdı . (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Saray da muhasara altında idi. Bu muhasaradan biraz önce Rusya büyükelçisi Mabeyn-i Hümayun'a gelerek: "Çar hazretlerinin selamını getirdim. Kendilerini hasta diye işittim. Arzuları ne ise bildirsinler. Kıllarına zarar gelmeden her arzuları yerine getirilecektir. Emirlerine muntazamım." diye haber gönderdi. Cevad Bey bunu arz ettiği zaman babam irkilmiş: "Çarın teklifini görüyor musun Cevad bey? Allah bana böyle bir şey yapmayı kısmet etmesin. Başıma gelecek her felakete razıyım. Ecdadımın mezarı nerede ise benimki de orada olmalıdır. Bu ihaneti yapmaktansa ölümü tercih ederim." diye cevap vermiştir (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Kimseye "sen" diye hitap etmediği gibi cariyelerine bile "getiriniz" veya "götürünüz" gibi nazikane şekilde emir verirdi. Bizlere ya "kızım" veya "sultan" diye hitap ederdi. Kadınlarına da pek saygılı muamelede bulunurdu. "Başkadın" veyahut "Başikbal" şeklinde haber gönderir ve çağırırdı. (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Babam , anneme ilk hediye olarak kıymetli bir Mushaf-ı Şerif vermiştir . Bu Mushaf-ı şerifi verdiği zaman , “ Sana bir isim vermek istiyorum . Niyetle açacağım . Cenab-ı Hakk bakalım nasıl bir isim kısmet edecek deyip açmış , 325. sayfadaki Enbiya Suresi’nin 28. Ayetindeki , “ Müşfikun” gözüne çarpmıştır . Bunun üzerine : “ inşallah hakkımda pek hayırlı , Müşfik bir kadın olacaksın.” demiş , mührünü kazdırmış , “Müşfika Başikbal” unvanını vermiştir . (Babam Sultan Abdülhamid)
  • Babam,kitap okuma işini şöyle izah ederdi : “Gündüzleri beni meşgul eden işlerin ağırlığından kurtulmak , zihnimi başka taraflara sevk edip düşüncelerimi def etmek ve rahat uyuyabilmek için her gece odamda kitap okutuyorum. Okuttuğum eserler ciddi olursa büsbütün uykum kaçıyor. Onun için bir takım romanlar tercüme ettiriyorum.” (Babam Sultan Abdülhamid)

Yorum Yaz