Baudelaire'nin Poe'su - Charles Baudelaire Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Baudelaire'nin Poe'su kimin eseri? Baudelaire'nin Poe'su kitabının yazarı kimdir? Baudelaire'nin Poe'su konusu ve anafikri nedir? Baudelaire'nin Poe'su kitabı ne anlatıyor? Baudelaire'nin Poe'su kitabının yazarı Charles Baudelaire kimdir? İşte Baudelaire'nin Poe'su kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Charles Baudelaire
Çevirmen: Işık Ergüden
Orijinal Adı: Edgar Allan Poe, Sa Vie et Ses Ouvrages
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
İSBN: 9789755709284
Sayfa Sayısı: 54
Baudelaire'nin Poe'su Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İflah olmaz romantiklerin ve melankoliklerin ruh kardeşliğine dair… Avangardın Fransız şiirindeki öncüsü Baudelaıre’in kaleminden, eserlerini Fransızcaya çevirdiği Amerikan edebiyatının köşetaşı Poe’nun hayatına ve eserlerine bakış.
“Tekrar ediyorum: Hiç kimse insan yaşamının ve doğanın istisnalarını ondan daha büyülü anlatmadı.”
Baudelaire'nin Poe'su Alıntıları - Sözleri
- Edgar Poe ile vatanının aynı düzeyde olmadığına inandığımı tekrarlamalıyım. Amerika Birleşik Devletleri, yaşlı kıtayı doğal olarak kıskanan dev ve çocuk bir ülkedir.
- Kendi yıkımlarının arasından ölüme ve zafere yürümeye mahkûm, sunakta kurban edilmeye adanmış kutsal ruhlar mı var? Karanlığın kâbusu bu seçkin ruhlara ilelebet musallat mı olacak?
- “Poe’yu bunca sabırla ne için çevirdiğimi biliyor musunuz? Çünkü bana benziyordu.”
- Bedeli ne olursa olsun hakikati bilmeyi istemek büyük bir suçsa, veya en azından insanı büyük yanılgılara yöneltiyorsa ve eğer budalalık ve aldırmazlık bir erdem de denge unsuruysa, bu suçu işlemiş ünlülere karşı çok hoşgörülü olmalıyız; çünkü, on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılın çocukları, bu kusur hepimize yüklenebilir.
- "yeteneği es geçmek dehayı es geçmekten her zaman daha kolaydır."
- şafağın soluk karanlığında yolda bir ceset -ceset mi demeli?- hayır, hala canlı ama Ölüm’ün eşsiz damgasıyla çoktan damgalananmış bir vücut bulundu. (..) Bu ölüm neredeyse bir intihardır
- Poe’nun hayatı, yaşam tarzı, davranışları, fiziksel varlığı ve kişiliğini oluşturan her şeyde parıltı ile karanlığı bir arada görmek mümkündür.
- şiirin kendinden başka amacı olamayacağına inanıyordu.
- Utanç duymadan söylüyorum, çünkü bunun güçlü bir merhamet ve şefkat duygusundan kaynaklandığını hissediyorum; ayyaş, yoksul, mağdur ve parya Edgar Poe'yu serinkanlı ve erdemli bir Goethe'den ve bir W. Scott'tan daha fazla seviyorum... 'O, bizim için çok acı çekti.'
- Yüz yazar arasından bir örnek alırsak Diderot kanlı canlı bir yazardır; Poe ise sinir sisteminin yazarıdır
- Tamamen Amerikanvari bir faaliyet ve zaman tasarrufuyla, oburca değil fakat vahşice içtiğini öğreniyorum; insan öldüren bir işlevi yerine getirir gibi, sanki içinde öldürülecek bir şey, a worm that would not die (ölmek istemeyen bir solucan) varmış gibi.
- Hem karanlık hem de ışık dolu, (..)biraz dalgın ve alışılmış bir melankolinin anlaşılmaz biçimde makyaj yaptığı bir fizyonomisi vardı.
- Poe, zekanın dünyasını Saf İdrak, Zevk ve Ahlak Duygusu olarak ayırır: Saf İdrak bize Hakikat'i öğretir, Zevk bize Güzelliği gösterir ve Ahlak Duygusu'nun öğrettiği şey ise Ödevdir.
- Hayatlarının yetenek, erdem ve iyilik timsali olması boşunadır; toplum, seçip özel olarak aforoz ettiği bu kişileri kendi zulmünün doğurduğu asarlar yüzünden suçlar.
Baudelaire'nin Poe'su İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Selam Bugün yine bir Baudelaire eseriyle “Baudelaire’in Poe’su” adlı eser ile buradayım. Bu eserin adından da anlayacağın üzere Baudelaire bu eseri, Poe’ya duyduğu aşk üzerine, onun hakkında edindiği bilgilerden yola çıkarak, kendi fikirleriyle şiirsel bir deneme türünde bize sunmak istemiş. Okurken Baudelaire’in samimiyetini derinden hissedebiliyorsun, cümleleri o kadar içten ve nahif ki.. Ama aynı zamanda Poe’yu anlamamış herkese de nefret saçacak kadar sert ve anlamlı. Israrla Poe’nun üzerine düşmesi, kendisini Poe’ya çok benzetmesinden. Rüyaları, aklına gelen cümleleri, hikayeleri.. Kısaca yaşadığı, hissettiği ne kadar şey varsa Poe’nun, bunları yıllar önce hissetmiş ve yazıya aktarmış olması Baudelaire’i dehşete düşürüyor ve Poe’nun peşine düşüyor ve böylece Poe ile ilgili eserler yazmaya başlıyor bu çılgın adam. Baudelaire’in Poe’su adlı eserde de; Poe’nun tanımladığı, mutluluğun dört koşulunu, (-açık havada yaşamak -bir kadının aşkı -her türlü ihtirastan uzaklaşmak -yeni bir güzelliğin yaratılması) yine Poe’nun , Amerika ile kesinlikle aynı düzeyde olmadığını, onun karısıyla arasındaki sevgiyi, ne kadar zeki olduğunu, nasıl bir hayat sürdüğünü ve nasıl öldüğünü anlatmış, “Romantik hareketi okyanusun öte yakasında neredeyse tek başına temsil etti.” diyen, okyanusun beri tarafında romantik hareketin öncüsü olan Baudelaire. Gotik ve Romantik edebiyata merakı olan, Poe’nun zekasına ve melankolik yaşantısına merakı olan herkes bu kitabı okumalı. Kitaptan bir alıntıyla bitireyim: Tekrar ediyorum: Hiç kimse insan yaşamının ve doğanın istisnalarını ondan daha büyülü anlatmadı. (Poe’s Raven)
Poe nin hayran bırakmadığı kimseler yok galiba. şairlerin ve yazarların dünyasında en az kuzgun kadar yer edinmiştir.. seni karanlık şövalye! senii ;) (mehmet ışık)
#Okudumbitti | Kitap Yorumu Edgar Allan Poe'nun ölüm sebebi hâlâ belli olmasa da 40 yaşında bir hendekte üstü başı yırtık olarak bulunuyor ve bir gece bilinci kapalı olarak kaldıktan sonra hayata gözlerini yumuyor. 40 yaşında öldüğünde Baudelaire 28 yaşındaydı ve Poe'nun eserleri çoktan onun başını döndürmüştü. Onun çok iyi bir şair ve yazar olduğunu düşünüyor ve ona kendini borçlu hissediyordu. Bu yüzden Kötülük Çiçekleri dışında en önemli yazınları Poe üzerineydi. Bu eser de bu incelemelerin sadece kısa bir kesiti. Yine de Poe hakkında bilmediğimiz detayları öğreniyoruz. Poe Kuzgun, Annabel Lee gibi çok bilinen eserlerin sahibi, melankolik ve kederli bir şair, olağanüstü ve olağandışı bir üslubu ve yazım gücü var, onu daha iyi anlamak için eserlerini okumaya başlamadan önce bu biyografisini okumak istedim. Bu şekilde düşünen arkadaşlarım varsa onlara da öneriyorum. Tavsiye olunur. (Gizem Sarmaşık)
Kitabın Yazarı Charles Baudelaire Kimdir?
Charles Baudelaire (9 Nisan, 1821 - 31 Ağustos, 1867) 19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden.
1821'de Paris'de doğdu. Mutsuz bir çocukluk geçirdi. Babası 1827'de öldü. 1839'da okuduğu okuldan disiplinsizlik yüzünden atıldı. Hukuk öğrenimi görmeye zorlanan Baudelaire, buna başkaldırarak Quartier Latin'de bohem bir hayatı seçti. Burada Frengiye yakalandı. 20 Yaşında Hindistan'a gitmek üzere yola çıktı. 1842'de Fransa'ya döndü. Sonradan metresi olan Jeanne Duval ile tanıştı. Babasının mirasını aldı ancak bu parayı hesapsızca harcadığı için ailesi miras hakkını geri aldı.
1846'dan sonra Kötülük Çiçekleri kitabına girecek şiirlerini yazmaya başladı. 1847'de Edgar Allan Poe'yı keşfetti ve eserlerini Fransızcaya çevirmeye başladı. 1848'de devrimcilerin yanında yer aldı. 1857'de Les Fleurs du Mal (Kötülük Çiçekleri) (Elem Çiçekleri) kitap olarak yayınlandı, içindeki altı şiir kamu ahlakına aykırı bulunduğu için Baudelaire hakkında dava açıldı.
1860'da Yapay Cennetleri yayınladı. Bu eserde de uçlarda gezinen bir kişilik sergiledi. Bir tür otobiyografi olan "Çırılçıplak Soyulan Yüreğim" üzerine çalıştığı ve 1862'de "Paris Sıkıntısı" adıyla düzyazı şiirlerini yayımladığı sırada frenginin yan etkileri giderek kendini daha fazla hissettirmeye başladı. İki yıl kaldığı Belçika'dan dönüşünde felç olan sanatçı 31 Ağustos tarihinde Paris'te 46 yaşındayken öldü.
Mezarı Paris Cimetiére du Montparnasse'dadır.
Yaşadığı dönemde kurulmakta olan modern Paris'in metropol yaşantısı üzerine inşa ettiği edebiyatı ve eleştiri yazıları modernist estetiğin habercisi sayılır. Şiirlerini derlediği Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs du Mal-1857) ve Paris Sıkıntısı (Le Spleen de Paris-1869), Rimbaud'dan Mallarmé'ye, Yahya Kemal ve Cahit Sıtkı Tarancı'ya kadar pek çok şairin çarpıldığı, 20. yüzyıl edebiyatının en etkili kılavuzları olur. Gerek klasik geleneğe, gerekse egemen çağdaş zihniyetlere karşı isyanı ve gerçekliğe kafa tuttuğu imgelemi, zamanında şiirlerinin yasaklanmasına kadar varan düşmanlıklar uyandırır. Sonradan bu başkaldırı ve imgelem, avangard sanat ve edebiyatın çekirdeğini oluşturacaktır.
Charles Baudelaire Kitapları - Eserleri
- Kötülük Çiçekleri
- Paris Sıkıntısı
- Şarabın Şiiri & Esrarın Şiiri
- Apaçık Yüreğim
- Edebiyat Heveslisi Gençlere Tavsiyeler
- Yapma Cennetler
- Fanfarlo
- Modern Hayatın Ressamı
- Baudelaire'nin Poe'su
- Şiirler
- Genç Edebiyatçı Arkadaşlara Bazı Tavsiyeler
- Gülmenin Özü
- İçe Kapanış
- Baudelaire'in Mektupları
- Kırk Kötülük Çiçeği
- Özden Günlükler
- Hatıralar Annesi
- Sonu Gelmez Öpüşler
- Özden Günceler / Kötülük Çiçekleri
- Poe Hakkında Yeni Notlar
- Kötülüğün ve Acının Çiçekleri
Charles Baudelaire Alıntıları - Sözleri
- "İnsan, bütün insanlar gibi, isteklerinde kör insan!" (Yapma Cennetler)
- Uslansana Acım Benim, Dinlenip Dursana Artık. Akşam Olsa Diyordun, İşte Oldu Akşam Bak. (İçe Kapanış)
- Ama bu yılki kadar beni yıkan bir hastalığa asla tutulmamıştım: hayallere dalma, iç çöküntüsü, kararsızlık ve çaresizlik hastalığı... Bu çeşit illetten, yakasını kurtarabilen insanı, doğrusu ben savaşa giden askerden, düelloya koşan insandan daha cesur bulurum... (Baudelaire'in Mektupları)
- "yeteneği es geçmek dehayı es geçmekten her zaman daha kolaydır." (Baudelaire'nin Poe'su)
- İncelediği tüm sanatçılarla kendini, okuduğu tüm kitaplarla da yaşamını özdeşleştirirdi. (Fanfarlo)
- Hayatımı, düşüncelerimi, ıstırabımı özellikle herkesten, hatta senden bile saklarım. Dertlerimi ne anlatabilirim, ne de anlatmak isterim. Birinci neden: en aşağı elli sayfa tutar; ikinci neden ise: elli sayfa süresince işkence çekerim. (Baudelaire'in Mektupları)
- Poe, zekanın dünyasını Saf İdrak, Zevk ve Ahlak Duygusu olarak ayırır: Saf İdrak bize Hakikat'i öğretir, Zevk bize Güzelliği gösterir ve Ahlak Duygusu'nun öğrettiği şey ise Ödevdir. (Baudelaire'nin Poe'su)
- "Düşünen bir buz parçasıydım artık!" (Şarabın Şiiri & Esrarın Şiiri)
- Bedeli ne olursa olsun hakikati bilmeyi istemek büyük bir suçsa, veya en azından insanı büyük yanılgılara yöneltiyorsa ve eğer budalalık ve aldırmazlık bir erdem de denge unsuruysa, bu suçu işlemiş ünlülere karşı çok hoşgörülü olmalıyız; çünkü, on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılın çocukları, bu kusur hepimize yüklenebilir. (Baudelaire'nin Poe'su)
- Yüzümüze öyle korkunç bir makyaj yapmışız ki! Soyluluğu ve güzelliği doğal yollardan yakalayamamanın umutsuzluğu bu. Kalplerimizi karmaşıklaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Onu saran iğrenç urlar ve çirkin siğilleri incelemek için mikroskopları kötüye kullanıyoruz. Bu urları ve siğilleri büyütmekten zevk alıyoruz. Bizim için başkalarının dilini konuşmak mümkün değil. Başkaları yaşamak için yaşıyorlar. Bizler ise, ne yazık ki bilmek için yaşıyoruz. Bütün giz burada. (Fanfarlo)
- Gerçek kahraman tek başına eğlenir. (Apaçık Yüreğim)
- Gülmüyordu düşkün adam! Ağlamıyordu, oynamıyor, el kol sallamıyor, bağırmıyor, yalvarmıyordu, sevinçli yanda acılı hiçbir şarkı söylemiyordu. Dilsiz ve kımıltısızdı. Her şeyden el çekmiş, her şeyden vazgeçmişti. Yazgısını tamamlamıştı. (Paris Sıkıntısı)
- Uğursuz köpeklerin şarkısını söylüyorum, uçsuz bucaksız kentlerin dolambaçlı çukurlarında başıboş dolaşan köpeklerin, bırakılmış kişiye kırpışmalı, akıllı gözlerle, "Beni de al yanına, ikimizin yoksunluğundan bir tür mutluluk doğar belki!" demiş köpeklerin. (Paris Sıkıntısı)
- özgürce düşünmek ve kadere boyun eğmek birbirinin zıttı iki kavramdır ama ister yakından ister uzaktan bakarsın aslında ikisi de tek bir arzun ürünüdür (Genç Edebiyatçı Arkadaşlara Bazı Tavsiyeler)
- En gülünç hayvanlar, en ciddidir. Sözgelimi, maymunlarla papağanlar. Gerçekte, bir an için insanı dünyada yok sayarsak gülünç dediğimiz şey de var olmayacaktır. (Gülmenin Özü)
- Fırtınaların estiği menekşe gözleri, büyülü bir hüzünle dolu ey öldüren zevk. (Kötülük Çiçekleri)
- Yüreklerde saltanat kurmak budalalıktır; Aşkmış, güzellikmiş, hepsi çatırdar, Unutuş tüm bunları sepetine fırlatır, Sonsuzluğa teslim edinceye kadar!'' Sık sık anımsadım hep o büyülü ay'ı ben, Kalbin günah çıkaran hücresindeki Korkunç gizi; kulağıma fısıldayıp söylenen, O iç sıkıntısını, o sessizliğini. (Özden Günceler / Kötülük Çiçekleri)
- İnsanların en bayağısı, en yalnızıyım, aşktan da, dostluktan da yoksunum, en ilkel hayvandan bile geriyim bu konuda. (Paris Sıkıntısı)
- Sen güzel bir evde oturuyorsun, kimseyi görmüyorsun. Benim ise, ne kitaplarım yanımda ne de oturduğum yer güzel; üstelik param da yok; terbiyesiz, nefret ettiğim insanlar içindeyim; Saçmalıklarla dolu insanlarla yaşıyorum... Her sabah kapıcıya yüreğim çarpa çarpa iniyorum; mektup soruyorum; dostlarımın benimle ilgilenip ilgilenmediğine bakıyorum; makalelerimin yayınlanıp yayınlanmadığına, paramın, kitap havalelerimin gelip gelmediğini soruşturuyorum; sonra artık her şey bitiyor; yapılacak iş kalmıyor... (Baudelaire'in Mektupları)
- Zamanı geldi işte saplarında ürperen Her çiçek orada bir buhurdan gibi tüter; Akşamın havasında gezer kokular, sesler; Bir yorgun baş dönmesi ve bir vals hüzün veren! Her çiçek orada bir buhurdan gibi tüter; Titrek keman bir yürek gibidir acı deren; Bir yorgun baş dönmesi ve bir vals hüzün veren! Gök hazin ve güzel bir büyük sunağa benzer. Titrek keman bir yürek gibidir acı deren, Seven yürek geniş ve siyah hiç’e kin duyar! Gök hazin ve güzel bir büyük sunağa benzer; Güneştir pıhtılaşmış kanında hep can veren. Seven yürek geniş ve siyah hiç’e kin duyar, Aydınlık bir geçmişin izlerini içeren! Güneştir pıhtılaşmış kanında hep can veren... Hatıran bende kutsal bir kap gibi parıldar! (Kırk Kötülük Çiçeği)