Ben Sağırım Efendim - Mevlana Celaleddin-i Rumi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ben Sağırım Efendim kimin eseri? Ben Sağırım Efendim kitabının yazarı kimdir? Ben Sağırım Efendim konusu ve anafikri nedir? Ben Sağırım Efendim kitabı ne anlatıyor? Ben Sağırım Efendim PDF indirme linki var mı? Ben Sağırım Efendim kitabının yazarı Mevlana Celaleddin-i Rumi kimdir? İşte Ben Sağırım Efendim kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mevlana Celaleddin-i Rumi
Çevirmen: Simin Bagheri
Yayın Evi: Sufi Kitap Yayınları
İSBN: 9786059778947
Sayfa Sayısı: 152
Ben Sağırım Efendim Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hz. Mevlânâ'nın "birlik dükkânı" olarak tanımladığı, içinde birbirinden hikmetli hikâyelerin, kıssaların, mesellerin ve beyitlerin bulunduğu Mesnevî-i Şerîf'in günümüze kadar birçok tercümesi ve şerhi yapıldı. Mesnevî'deki bazı uzun hikâyeler de birçok dilde muhtelif girişimlerle derlenerek yayımlandı.
Fakat Ben Sağırım Efendim: Mesnevî'den Hikmetli Hikâyeler, Fars dünyasının yerel ve hikemî eserler ile edebiyat alanındaki en itibarlı isimlerinden biri olup bu alanda hatırı sayılır bir ağırlığı bulunan, yıllarını özellikle gençleri ve çocukları kadim hikmete yönlendirmeye adamış Mehdi Azer Yezdî tarafından yayına hazırlanmış olması hasebiyle oldukça önem arz ediyor. Bu çalışmadaki hikâyeler, günümüzde unutulmaya yüz tutmuş kıssadan hisse ve mesel geleneği ile tekniğini belirli bağlamlar içinde, en gencinden en olgununa geniş bir okur kitlesine sunuyor.
Fars dilinin özgünlüğü ehli tarafından korunarak hazırlanmış olan bu eser, geçmiş ile gelecek arasında, başta Hz. Mevlânâ'nın zamansız ve çağlar aşan dili ile bir köprü kuruyor. Çalışma, aynı zamanda barındırdığı seçkinin özgünlüğü ile de bir başucu kitabı olma niteliğinde.
Ben Sağırım Efendim Alıntıları - Sözleri
- Zaten kim ava düşse kendi hırsından düşmüştür.
- Sûretin güzelliğini koyver gitsin Sîret güzelliğinden haber ver bana.
- Bir gün Lokman, oğluna, "Sevgili oğlum! Ne zaman yemek istersen en iyisini ye, yatmak istersen en iyi yerlerde yat. Hayatın boyunca güzel şeylerden zevk al. Bir yere vardığında orada bir ev yapıp dostlarınla hoş vakit geçirmeye bak!" dedi. Oğlu, "Sevgili babacığım! Bu dediklerin bana nasip olmaz zira en iyi yemekler, en iyi yataklar, en iyi zevkler ve istediği yerde ev yapabilme; bunlara sahip olabilecek serveti olan zenginler içindir. Benim bunları yapacak param olmayabilir, ” dedi. Lokman, "Zaten işin aslı da o. İnsanlar iyi şeyleri parayla alabilirler diye düşünüyorlar ama bu yanlış. Fazla paranın yanında akıl olmazsa kendisiyle beraber sıkıntıları da getirir. Parası çok olan kişinin hayatının çoğu daha fazla para biriktirme derdiyle geçer. Ama paranın bizatihi bir zevki yok. Hayatın zevki akılda ve mutluluk, huzurdadır. En iyi yemekleri al, en yumuşak yataklarda yat, en güzel kızla evlen, altın ve gümüşle süslü en iyi evde otur demiyorum. Benim istediğim daha güzel ve daha mutlu yaşaman. Bunu yapman için de yeter ki yemek yemek istediğinde iyice acıkmış ol, böylelikle yiyeceğin ne varsa dünyanın en lezzetli yemeği haline gelir. Yeter ki daha çok çalışıp daha az uyu, böylelikle uyuyacağın uyku en tatlı uyku ve yattığın yer de en güzel yatak olacaktır. Yeter ki kendini sürekli zevk almaya alıştırmayıp çok çalışıp biraz da başkalarının sıkıntılarını düşün. O zaman hayatındaki zevkler sana daha tatlı gelecek. Yeter ki iyilikle, sevgiyle, hoşgörüyle insanların gönül evinde yer edin kendine. O zaman her yer senin evin. Zira dostluk evini her yerde yapabilirsin,” dedi.
- ... Papağan, "Evet, siz insanlar nasihat dinlemezsiniz. Bunca kitapta yazılanlardan çizilenlerden faydalanmazsımz. Ama biz papağanlar, amel ile anlatmayı söz ile anlatmaya tercih ederiz. Nasihatleri dinler, uyarız...
- Lokman'ın Hakşinaslığı Bir gün Lokman, oğluna, "Sevgili oğlum! Ne zaman yemek istersen en iyisini ye, yatmak istersen en iyi yerlerde yat. Hayatın boyunca güzel şeylerden zevk al. Bir yere vardığında orada bir ev yapıp dostlarınla hoş vakit geçirmeye bak!" dedi. Oğlu, "Sevgili babacığım! Bu dediklerin bana nasip olmaz zira en iyi yemekler, en iyi yataklar, en iyi zevkler ve istediği yerde ev yapabilme; bunlara sahip olabilecek serveti olan zenginler içindir. Benim bunları yapacak param olmayabilir, ” dedi. Lokman, "Zaten işin aslı da o. İnsanlar iyi şeyleri parayla alabilirler diye düşünüyorlar ama bu yanlış. Fazla paranın yanında akıl olmazsa kendisiyle beraber sıkıntıları da getirir. Parası çok olan kişinin hayatının çoğu daha fazla para biriktirme derdiyle geçer. Ama paranın bizatihi bir zevki yok. Hayatın zevki akılda ve mutluluk, huzurdadır. En iyi yemekleri al, en yumuşak yataklarda yat, en güzel kızla evlen, altın ve gümüşle süslü en iyi evde otur demiyorum. Benim istediğim daha güzel ve daha mutlu yaşaman. Bunu yapman için de yeter ki yemek yemek istediğinde iyice acıkmış ol, böylelikle yiyeceğin ne varsa dünyanın en lezzetli yemeği haline gelir. Yeter ki daha çok çalışıp daha az uyu, böylelikle uyuyacağın uyku en tatlı uyku ve yattığın yer de en güzel yatak olacaktır. Yeter ki kendini sürekli zevk almaya alıştırmayıp çok çalışıp biraz da başkalarının sıkıntılarını düşün. O zaman hayatındaki zevkler sana daha tatlı gelecek. Yeter ki iyilikle, sevgiyle, hoşgörüyle insanların gönül evinde yer edin kendine. O zaman her yer senin evin. Zira dostluk evini her yerde yapabilirsin,” dedi.
- Sûretin güzelliğini koyver gitsin Sîret güzelliğinden haber ver bana
- İnsan yaşadığı müddetçe halkla beraber olmalı. İnsanlar kötüyse sen iyi ol. Onlar da iyiliği senden öğrensin.
- İbadet herkesin yapabileceği ve yaptığında da dünyayı çirkinleştirmeyip güzelleştirdiği bir iştir.
- İnsanların ameli iyi olmalı. Herkes iyi konuşmayı beceremez. Aslolan niyettir.
- Biz, seni insanları Allah'a davet edip gönüllerini iman nuruyla aydınlatman için gönderdik. Şu çobancağız ne olursa olsun bizim dostumuzdu. Gönlü Allah'laydı ama sen ne yaptın? Gönlünü kırdın, Ey Musa!
- Her şeyi bilen Allah benim gönlümün halini de herkesten daha iyi bilir.
- Dilim güzel sözler söylemekten âciz olabilir, ben de artık bir şey söylemeyip sözü kısa kesiyorum.
- Her şeyi bilen Allah benim gönlümün halini de herkesten daha iyi bilir.
- Suretin güzelliğini koyver gitsin Siret güzelliğinden haber ver bana
- "... sen yabanî hayvan değilsin ki. İnsan yaşadığı müddetçe halkla beraber olmalı. İnsanlar kötüyse sen iyi ol. Onlar da iyiliği senden öğrensin. Bir düşün bakalım, iyilik böyle olursa ve herkes senin gibi bir köşeye çekilirse dünya durur. İyi iş her zaman herkesin yaptığı bir iştir. Senin yaptığın ne iyiliktir ne ibadet. İbadet herkesin yapabileceği ve yaptığında da dünyayı çirkinleştirmeyip güzelleştirdiği bir iştir. Tüm peygamberler, veliler, âlimler ve mübarek insanlar halk içinde yaşayıp halkın derdini çektiler. Sen hiç çayırlara gidip bir köşede oturarak sadece kendini düşünen insan duydun mu? Ben şahsen hiç duymadım. İnsanları görmezden gelip sadece ahireti düşünmek bencilliktir," dedi.
Ben Sağırım Efendim İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Mehdi Azer Yezdi İran'ın en ünlü çocuk edebiyatı yazarlarından birisiymiş. Bu güzel kitap vesilesiyle tanışmış olduk kendisiyle. Ben Sağırım Efendim , yazarın Mevlâna'nın Mesnevi'sinden derlediği 24 hikmetli hikayeyi barındıran kitabı. Okurken çok tanıdık hikâyelerle karşılaşıyorsunuz meğer Mesnevi'ye hiç de yabancı değilmişiz. Özellikle Feridüddin Attar'ın İlahînâme'sinden âşina olduğum cümlelere denk gelmek de güzel. Ama en keyif aldığım şey her hikâyenin:" Bir varmış bir yokmuş..."diye başlamasıydı. Kaç yaşında olursak olalım özlüyoruz o ruhumuzun derinliklerindeki masal dünyasını... Ben keyif alarak okudum. Zaten @sufikitap yayınlarının kitapları her daim önerimdir. "İki Köle" hikâyesinde şu beyit geçiyordu: "Suretin güzelliğini koyver gitsin / Siret güzelliğinden haber ver bana." (Nesli)
Her şeyi bilen Allah benim gönlümün halini de herkesten daha iyi bilir.: Çok daha önceden okumuş olmayı dilerdim. Neden mi? Çünkü sağırmışım ben. Bir büyük insanın benim kulaklarımdaki bu tıkanıklığı açması gerekiyormuş. İşte, çok yalın bir üslûpla bu kadar derin manaları Mevlana gibi bir büyük insandan duyabilirmişim ancak. Kitap içerisinde birçok hikâye barındırıyor. Birçok kitapta olduğu gibi bu eserde de çokça ölümü andım. Keşke daha önce okusaymışım diyip durdum neredeyse her sayfasında. Bazı hikâyelerden sonra durup bir düşünmek istiyor insan. "Ben ne yaşıyorum, nasıl yaşıyorum?" demek istiyor. Özellikle ben, Azrail ile ölümden kaçan adamın hikâyesinde bunu çok uzun süre yaşadım. Kısacık anlatmak gerekirse; Bir gün Hz. Süleyman Kudüs'te makamındayken adamın biri yanına gelir. Hâli perişandır. Hz. Süleyman sebebini sorduğunda, "Az evvel Azrail'i gördüm. Bana yan yan baktı. Çok korktum, beni öldürmesinden korkuyorum." der. Hz. Süleyman, "Azrail de meleklerden bir melektir ancak Allah'ın emriyle can alır." der. Adam Hz. Süleyman'a "İnsanlar rüzgârın Süleyman'ın emrinde olduğunu söylüyorlar. Söyle de rüzgâr beni buradan alsın ta Hindistan'a götürsün. Azrail beni burada gördü artık burada durmamalıyım." der. Hz. Süleyman "Ölüm benim emrimde değil ama rüzgâr benim emrimdedir. Söylerim seni Hindistan'a götürsün." der. Daha sonra adam o gün Hz. Süleyman'ın halısına bindirilir ve Hindistan'a götürülür. Ertesi gün Hz. Süleyman, Azraille görüşür ve ona adamın hâlini anlatır. "Niçin adamı bu kadar korkuttun?" diye sorduğunda Azrail, "Ben ancak Allah'ın emriyle can alırım. O gün adamı Kudüs'te gördüğümde şaşkınlığımdan öyle baktım çünkü Allah bana aynı gün o adamın canını Hindistan'da almamı söylemişti. Kuş olup uçsa ancak gün içinde Hindistan'a varacağını düşündüğümden ona öylece baktım. Sonra ölüm saati geldiğinde Hindistan'da hazır bulundum ve adamı orada görüp eceli gelince canını aldım." der. Hz. Süleyman "Her şeyden kaçılır ama ölümden asla. Adam ölümden kaçmak için bana geldi ama aslında ölümüne gitmek için gelmişti, bilemedi." der. Bu hikâyeyi okuduktan sonra ölümden de ölümün varlığından da kaçış olmadığını hatırladım bir kez daha. Ve anladım ki bazen tüm unuttuklarımızı hatırlatmaya bir hikâye dinlemek yetiyormuş. Ben sağırdım efendim, ne güzel duydum seni. (irem)
Ruh Gıdaları: Mesnevî hikâyelerinin küçüklükten itibaren duyup sonrasında "Aaa, bu hikâye de Mesnevî'denmiş, aşk olsun Hz. Pîr!" dediklerimiz. Özgün bir seçkiyle buluşuyor okurla ve her yaşta, her idrak seviyesinde katman katman açılan manalarına gark ediyor. Hû. (Hande Yıldırım Önsöz)
Ben Sağırım Efendim PDF indirme linki var mı?
Mevlana Celaleddin-i Rumi - Ben Sağırım Efendim kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ben Sağırım Efendim PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mevlana Celaleddin-i Rumi Kimdir?
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında 'Bilginlerin Sultânı' ünvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.
Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.
Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.
Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kufe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Musâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler.
1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.
Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.
Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini
muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler.
Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu.
Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.
Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.
Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar.
Mevlana Celaleddin-i Rumi Kitapları - Eserleri
- Mesnevi'den Seçmeler
- Mesnevi Cilt 1
- Mesnevi Cilt 4
- Fihi Ma Fih
- Gül Bahçesi
- Mesnevi'de Geçen Hikayeler
- Kalem Yazamadı Aşkı
- Dost Görünen Düşman
- Mesnevi
- Toprak Gibi Ol
- Aşkname
- Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol
- Rubailer
- Aşk Şehri
- Akarsu Gibi Ol
- Mecalis-i Seba (Yedi Meclis)
- Bir Demet Gül
- Mesnevi Bahçesi
- Divan-ı Kebir
- Mesnevi Hikayeleri
- Aşk'a Gel
- Aşk ve Dergah
- Aşk- ı Gizem
- Mesnevi Cilt 2
- Mesnevi Cilt 3
- Mesnevi Cilt 5
- Mesnevi Cilt 6
- Ben Bende Değil
- Mevlana
- Eserlerinden Seçmeler
- Deniz Gibi Ol
- Veciz sözler
- Sufinin Yolu
- Gece Gibi Ol
- Güneş Gibi Ol
- Herkes İçin Mesneviname
- Aşktan Doğduk Biz
- Aşk-ı Lamekan
- Mesnevi'den Erotik Hikayeler
- Mektubat
- Mesnevi ve Şerhi
- Mevlana'dan Seçmeler
- Aşk de Ötesini Bırak Mevlana'dan Öyküler
- Mesnevi'den Her Güne Bir Hikmet
- Ne Olursan Ol
- Divân-ı Kebir'den Seçmeler
- Gerçek Aşk
- Mesnevi'den Çocuklara Seçme Hikayeler
- Etme; Külliyat-ı Şems-i Tebrizi Güldestesi
- Yedi Öğüt
- Mesnevi Aşk Şeriatı
- Seçme Rubailer
- Mesneviden Seçmeler
- Kızıl Postun Eşiğinde
- Sır Tutabilir misin?
- Mevlana'dan Ruha Dokunan Düşünceler
- Aşk
- Mesnevi-i Şerif
- The Love Poems of Rumi
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1
- Ben Sağırım Efendim
- Şems ile Sohbet
- Can Yücedir Göklerden
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 4
- Sabır Kapısı
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 5
- Mesnevi-i Şerif Şerhi
- Mesnevi (6 Cilt Takım)
- Aşk Dile Gelince
- Mesnevi'den Seçmeler
- Mesnevi’de İnsan
- Aşk Şiirleri
- Eşq Pərvanəsi
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 2
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 3
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 5
- The Masnavi
- Mesnevi-i Şerif Şerhi 2
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 8
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 2
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 3
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 4
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 6
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 7
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 9
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 10
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 11
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 12
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 13
- Mesnevi
- Mesnevi 1
- Mesnevi 2
- Mesnevi 3
- Mesnevi 4
- Mesnevi 5
- Mesnevi 6
- Canan ile Sohbet
- Maşuk ile Sohbet
- Mesnevi'den Seçmeler
- Divan-ı Şems
- Mesnevi Dünya Rüyası
- Mevlana'dan Masallar Set
- Sen Allah’a Güven
- Rumi Mecalis-i Seb'a Yedi Vaaz
- Bütün Eserleri Seçmeler
- Ölü Gibi Ol
- Mesnevi Cilt 4-5-6
- Mesnevi-i Manevi
- Fihi Ma-fih ve Mecalis-i Seba'dan Seçmeler
- Rumi
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 1
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 4
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 6
- Fihi Ma Fih'ten Seçmeler
- Mesnevi'den Hikayeler
- Mesnevi (2 Cilt) & Manzum Tercüme
- Mevlana Celaleddin Rumi'nin BÜTÜN ESERLERİNDEN SEÇMELER
- Dert Etme Dua Et
- Mesnevi'den Seçmeler
- Akıllı Papağan
- Dörtlükler - Rubailer
- Mesnevî-i Muradiye
- Makalat
- Mevlana'nın Mesnevi'sinden Hikâyeler
Mevlana Celaleddin-i Rumi Alıntıları - Sözleri
- "Nice dualar vardır ki ziyanın, helâk olmanın bedduanın ta kendisidir. Yüce Rabbimiz onları kereminden dolayı kabul etmez." (Mesnevi'de Geçen Hikayeler)
- Orada çıxış edən hər bir alim ya keçmiş alimlərin sözünü, ya da övliyalardan bir kəramət danışırdı. Onlara diqqətlə qulaq asan Şəms dözə bilməyib dedi: - Nə vaxta qədər başqalarının sözü ilə zaman keçirəcəksiniz? Nə vaxt "qəlbim Rəbbimdən rəvayət etdi" deyəcəksiniz? Nə üçün başqalarının əsası ilə gəzirsiniz? Haradadır sizin sözləriniz? Haradadır sizin əsərləriniz? Sizin öz qəlbinizin sözü yoxdurmu? (Eşq Pərvanəsi)
- “Cânım benim, ümitsizliğe düşme. Bütün canların ümidi gayb âleminden çıkageldi.” (Aşk Şehri)
- Senin Allah demen, Allah'ın (c.c.) lebbeyk kulum -buyur kulum demesidir. Allah (c.c.) isminin zikrini herkese nasip eder mi, bunu sana nasip etmesi az şey mi? (Mesnevi'de Geçen Hikayeler)
- 'Şimdi sorarım sana, Hangi aşk daha büyüktür ? Anlatılarak dile düşen mi, Anlatılamayıp yürek deşen mi ?' (Canan ile Sohbet)
- Altı kişinin kusurlarını, ayıplarını arkasından söylemek gıybet olmaz: 1. Günah işlemesine engel olmak için söylemek. Bir kimse, babasından gizli haram, günah ve suç işleyince, babasının engel olacağını bilenin, babasına söylemesi veya yazarak bildirmesi gıybet olmaz. Mani olacağı bilinmiyor veya fitne çıkacağı tahmin ediliyorsa elbette haber verilmez. Çünkü düşmanlığa sebep olur. 2. Kusur işleyene acıdığı için söylemek. Bir şeyi bilmeyene nasihat vermek, satılmakta olan malın kusurunu müşteriye haber vermek, evlenecek erkeğe, nikah edeceği kızın ayıbını, kusurunu veya evlenecek kıza, evleneceği erkeğin ayıbını kusurunu haber vermek gıybet olmaz. 3. Müslümanları onun şerrinden, kötülüğünden korumak için söylemek. İnsanları haksız yere döveni, mallarını gasp edeni, çalanı, yahut dili ile söverek, iftira ve gıybet ederek zarar vereni söylemek gıybet olmaz. 4. Bir âlime söyleyip, o kusurun dindeki hükmünü (fetvasını) öğrenmek için söylemek. 5. O kusur, ona isim olmuşsa, onu bu isimle tanıtmak mecburiyetinde olmak. 6. Din düşmanlarını, İslâmiyet'i yanlış anlatanları ve yazanları Müslümanlara açıklayıp haber vermek. İnsanlar arasında bir hastalık hâline gelen gıybetten, bunları yapanları sakındırmalıdır. Bu, hem ona, hem de topluma en büyük hizmettir. (Gece Gibi Ol)
- "Aynan, bilir misin, neden gammaz değil? Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan!" (Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1)
- Peki gönül dediğin nedir? Senin bağında açılmış bir çiçek. (Divân-ı Kebir'den Seçmeler)
- Varlık yoklukta gizlenmiştir. (Mesnevi'den Her Güne Bir Hikmet)
- Gerçekten de ben Rabbime gidiyorum 37/99 O'na tevekkül ederim. O bana yeter. (Bütün Eserleri Seçmeler)
- Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. Bir parayı havaya attığında iki olası gelecek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir." (Ben Bende Değil)
- Kendi tuzağına tutulmuşsun, nasıl avcılık bu? Kendi evini soymadasın,ne biçim hırsızsın sen? (Aşk Şehri)
- "Aslında uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar." (Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1)
- Mizacım gereği hiçbir kalbin kırılmasını istemem. (Fihi Ma Fih)
- Allah der ki; Kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler; Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, Sabır taşar, Canından saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür. Düşman kalkar dostun olur. Öyle garip bir dünya, Olmaz dediğin ne varsa olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya; Öldüm der durur yine de yaşarsın… Mevlana Celaleddin Rumi Fazla söze gerek bırakmamış Mevlana: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım……… (Mesnevi)
- "Maddi bedenlerimiz, sûretlerimiz ve dış görüşümüz birer testi gibidir. Güzellik ise ilâhi bir şaraptır. Cenab-ı Hakk, bana Leyla'nın suretinde şarap sunmaktadır. Sizin onu görmeniz, benim görmemden çok farklıdır." (Gül Bahçesi)
- Sen beni bıraktın da derdin bırakmadı. Hakikaten de derdin, gamın, senden vefalıymış! (Seçme Rubailer)
- İnsanların çoğu, insan yiyen canavar gibidir. Onların selam vermelerine pek güvenme. Emin olma... Hepsinin gönülleri şeytan yatağıdır. Kendileri de insan şeytanıdır. (Gül Bahçesi)
- Öyle bir arkadaş istiyorum ki, benim derdimi kendine dert edinsin.Fakat öyle kendinden geçsin ki neşe ile gamı birbirinden ayırt edemesin. (Aşk'a Gel)
- Nice tatlılar vardır ki şeker gibidir, fakat o şeker içinde zehir gizlidir. (Mesnevi)