Ben ve Sen - Martin Buber Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ben ve Sen kimin eseri? Ben ve Sen kitabının yazarı kimdir? Ben ve Sen konusu ve anafikri nedir? Ben ve Sen kitabı ne anlatıyor? Ben ve Sen PDF indirme linki var mı? Ben ve Sen kitabının yazarı Martin Buber kimdir? İşte Ben ve Sen kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Martin Buber
Çevirmen: İnci Palsay
Yayın Evi: Kopernik Kitap
İSBN: 9789752439047
Sayfa Sayısı: 216
Ben ve Sen Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Diyalog Felsefesi Kuramcısı Martin Buber diyor ki; “Bir insanın hayatı, sadece gayeye-yönelik iller alanında varolmaz. Bu, sadece objelerine yönelik faaliyetleri kapsamaz. BEN, bir şeyi algılarım. BEN, bir şeyi hissederim. BEN, bir şeyi hayal ederim. BEN, bir şeyi isterim. BEN, bir şeyi sezerim. BEN, bir şeyi düşünürüm. Bir insanın hayatı, bütün bunlardan ve benzerlerinden ibaret değildir sadece. Bunlar ve benzerleri, O âleminin temelidir. Fakat SEN âleminin, başka temeli vardır. SEN diyen kimse, objesi olarak, bir şeye sahip değildir. Zira, her nerede bir şey varsa, orada başka bir şey de vardır; her O, diğer O’larla sınır komşusudur; O, sadece diğerleriyle sınır komşusu olması sebebiyle O’dur. Fakat SEN denen yerde, bir şey var değildir. SEN’in sınırları yoktur. SEN diyen kimse, herhangi bir şeye sahip değildir; onun hiçbir şeyi yoktur. Fakat o, ilişki içinde durmaktadır. SEN, benimle karşılaşır. Fakat BEN onunla, doğrudan ilişki içinde olurum. Dolayısıyla, bu ilişki, seçilme ve seçmedir, aynı anda pasif ve aktif: Bütün kısmî hareketleri ve dolayısıyla, daima sınırlı ölçüde, güçlüklerle uğraşmaya dayanan her türlü hareket hissini bertaraf ettiğinden, küllî varlığın hareketi, hareketsizliğe yaklaşmalıdır. BEN-SEN temel kelimesi, kişinin ancak bütün varlığıyla söylenebilir. Bir küllî varlığa yoğunlaşma ve onda erime, aslâ benim tarafımdan başarılabilecek bir şey değildir, aslâ bensiz başarılabilecek bir şey de değildir. BEN olmak için, bir SEN’e gerek vardır; BEN, BEN olmak için, SEN der. Gerçek hayat, bütünüyle karşılaşmadır.” Avusturyalı ünlü filozof Martin Buber’in dünyaca ünlü eseri, I and Thou / BEN ve SEN, İnci Palsay’ın tercümesiyle yeniden Türkçe’de...
(Tanıtım Bülteninden)
Ben ve Sen Alıntıları - Sözleri
- Hiçbir gaye, hiçbir hırs ve ümit, BEN ve SEN arasına giremez; hasret, hülyadan sıyrılıp görünüş alemine daldıkça, değişime uğrar. Her aracı, bir engeldir.
- Hikmet, basit plânlar sunar; fakat hakikat o kadar basit değildir.
- Dünya, tecrübeye iştirak etmez. Kendisinin tecrübe edilmesine razı olur, fakat ilgili değildir; çünkü, hiçbir katkıda bulunmaz ve ona hiçbir şey olmaz.
- “Sevgi, bir BEN’in bir SEN’e karşı sorumluluğudur...”
- Ben ve Sen temelde yanılıyorsunuz çünkü Buber bunun insan ve Tanrı arasındaki bir diyalog olduğunu söylüyor. Ben ve Sen …! Saçmalık! İnsan ile Tanrı arasında herhangi bir diyalog olamaz, sadece sessizlik olabilir. Diyalog? Tanrı ile ne hakkında konuşacaksınız? Doların devalüasyonu mu? yoksa Ayetullah Ruhullah Humeyni mi? Tanrı ile ne hakkında diyalog kuracaksınız? Konuşabileceğin bir şey yok. Sadece bir huşu içinde olabilirsiniz… tam bir sessizlik.
- İç dünyalarına çekilenlerin tüketimle alakası yoktur. Birtakım malları (veya eşyası) olsa bile, mala, mülke düşkün değillerdir; bazılarını sevseler de, insanlara düşkünlükleri yoktur; bazı projeleri olsa bile, hiçbir projeye düşkünlükleri yoktur.
- Ah! Karanlıktaki yıldızların aydınlığı gibi yalnız olan! Ah! Hissiz bir alın üzerindeki diri parmaklar! Ah! Adımlarının yankısı gittikçe kaybolan!
- Ben ve Sen temelde yanılıyorsunuz çünkü Buber bunun insan ve Tanrı arasındaki bir diyalog olduğunu söylüyor. Ben ve Sen …! Saçmalık! İnsan ile Tanrı arasında herhangi bir diyalog olamaz, sadece sessizlik olabilir.....
- "Kurban ve duayı her türlü büyüden ayıran nedir? Büyü, hiçbir ilişkiye girişmeksizin etkili olmak ister ve sanatını boş yere icra eder. Kurban ve dua ise, 'ilahi huzur'a, karşılıklı ilişkiyi ifade eden kutsal temel kelimenin mükemmelliğine adım atar."
- BEN olmak için, bir SEN' e gerek vardır; ben, BEN olmak için, SEN der.
Ben ve Sen İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Martin Buber'in ikinci kitabı, Ben ve Sen , en ünlü eseri, Nobel ödülü aldığı kitaptır. Beni bağışlayın, ama buna tamamen katılmıyorum. Sanatsal bir dille, büyük bir derinlik ve içtenlikle yazılmış güzel bir eser olduğu için anıyorum. Ama yine de içinde ruh yok, çünkü ruh Buber'in kendisinde eksikti. Zavallı adam bunu kitabına, şaheserine nasıl taşıyabildi.. Ben ve Sen , Yahudiler tarafından çok saygı duyulur çünkü bunun kendi dinlerini temsil ettiğini düşünürler. Ne Yahudi ne de Hindu hiçbir dini temsil etmez; sadece Martin Buber adlı adamın cehaletini temsil ediyor. Ama adam kesinlikle bir sanatçıydı, büyük bir dahiydi. Bir dahi, hakkında hiçbir şey bilmediği bir şey hakkında yazmaya başladığında, yine de bir başyapıt üretebilir.... O sessizlikte 'Ben' ve 'Sen' yok; bu yüzden sadece kitabı değil, başlığı bile çürütüyorum. Ben ve Sen …? Bu, kişinin hala ayrı kaldığı anlamına gelir. Hayır, bir nilüfer yaprağından okyanusa düşen bir çiy damlası gibidir. Çiy damlası kaybolur ya da başka bir deyişle okyanus olur, ama ben ve Sen yoktur. Ya sadece ben varım ya da sadece sen. Ama ben olmadığında, Sen olamazsın, hiçbir anlamı olmaz. Sen yoksa, ben de olamaz, yani aslında sadece sessizlik vardır… bu duraklama…. Bir an için sessizliğim, Martin Buber'in Ben ve Sen'de söylemeye çalıştığından çok daha fazlasını söylüyor ve başarısız oluyor. Ancak bir başarısızlık olsa da, bir başyapıttır. (ॐsমরুভূমি)
Ne anlattı bu Buber bize? Onun dilini anlamak biraz zor, ama ilerledikçe onun kullandığı kavramlara ve kelimelere yüklediği diğer anlamlara alışıyoruz. Bununla birlikte yine çok dikkatli ilerlemek gerekiyor. Kişinin kişiyle, tabiatla, nesneyle ve son olarak Tanrı ile olan ilişki biçimlerini değerlendiriyor. Bunlar BEN-BEN (Ice dönük, ötekini dislayan), BEN-SEN (kendi BEN'im ile karşılaşmanın gerçekleştiği kişinin BEN'inin iliskisi, ve Tanrı ile olan ilişki ) BEN-O ( BEN ve diğer özneler, nesneler dünyasına ait her şeyi kapsayan, canlı bir ilişki biçiminden uzak olan bir bicim) ve BIZ-SIZ, BIZ-ONLAR ilişkisi. Buber'in BEN ifadesi kişinin oldugu şeyi ifade ediyor fakat bu "ben böyleyim" ifadesindeki gibi egonun beni ile aynı ben değil. Ego BEN'i oluşturmaz fakat BEN egoyu kapsar niteliktedir. Yaşayan her insan bir BEN'e sahip mi tartışması yürütürsek muhakkak "çoğunlukla evet" cevabı veririz fakat bu eski yunan deyişle "kendini tani" yahut "kendini bil" cümleleriyle bu BEN'in bilinmesi gerektiğini de açık eder. Gerçek bir ilişki türünde -bu ister beşeri ister ilahi bir ilişki olsun- BEN-SEN ilişkisiyle sağlanabileceğini söylüyor Buber. BEN-SEN ilişkisi kurulmadığı yerde yani kendi BEN'ine karşılık karşılaştığı kişinin BEN'i ile kurulmayan ilişki biçimleri bir BEN-O ilişkisini oluşturur, tipki nesnelerle kurduğumuz ilişki gibidir bu, cansız ve nesneldir. Gerçek bir ilişki ise elbette canli ve öznel nitelikler barındırır. Aslında bir çoğumuzun kurduğu ilişki BEN-BEN ve BEN-O ilişkisine dönmüş durumda. Karşılaşır gibi oluyoruz ama gerçekte asla birbirimizle karşılaşmıyoruz. Birbirimizin yakınından geçmeyi dahi bilmiyoruz. Insan elbette mutlak bir yalnızlık ile hasıl olmustur fakat her şeye rağmen ilişki kurmak, sürdürmek ve yaşamını ancak bu şekilde devam ettirebilmekte. Varlığı yalnızlıkla yoğrulmuş olsa dahi varlığının resmi belirmek için ötekinin aynasına ihtiyaç duyuyor. Bu bana Tanri'nin şakası gibi gelir hep. Tuhaf bir paradoks aynı zamanda. Neyse dağıtmayayım.. Birçoğumuz için artık BEN-SEN ilişkisi kurmak zor bir iş işin açıkçası. Neden? Kötü değiliz hayır hayır. Kimseyi bilerek seylestirmiyoruz-en azından çoğunu- neden böyle yapıyoruz peki? Cevap basit: Bilmiyoruz çünkü.. Modernite de dediğimiz bu şey 'de bireysellesmeyi bencillikle yoğurup, geleneklerden uzaklaşmayı yozlaşmaya vardirdigimiz, köhneleşmiş ahlak sistemlerini yıkıp yerine ahlakdisi olmayı referans aldığımız bir dünya sisteminde gerçek ilişkiler kurma yetimizi de yitirdik. (Nasıl modernizme yıktım suçu) Neyseki bunu düzeltebilmek elimizde. Tabi önce farkına varmak, sonra düzeltmeyi istemek, çaba sarf etmek ve gerekliyse biraz yardım almak işleri yoluna koyar. (Gülhan Akın)
İnsan davranışının iki boyutluluğuna uygun olarak insanın dünyası da iki boyutludur. Konuşabildiği iki temel kelimeye uygun olarak insanın davranışı da iki boyutludur. Temel kelimeler tek kelimeler değil, kelime çiftleridir. Temel kelimenin biri, BEN-SEN kelime çiftidir. Diğer temel kelime, BEN-O kelime çiftidir. Dolayısıyla insanın BEN’i de iki boyutludur.” “BEN-SEN temel kelimesi, kişinin ancak bütün varlığıyla söylenebilir. ... Bilgi yoğunluğu açısından ağır bir kitap. Bazen sayfada denileni oturup düşündüğünüz olabilir. Bazen de ne diyor bu ya dediğiniz de. Olası bir durum size şöyle deyim bazı insanlar felsefe ve din kavramlarını aynı anda aynı paragrafta yürütemez ya da yürütemez. O yüzden bu iki kavramı bir arada görmek istiyorsanız, bu konular da bilgim var diyorsanız tam size göre bir kitap. Ufak bi bilgi verelim yazar hakkında. Diyalog felsefesinin en önemli düşünürlerinden olan Martin Buber Dinsel varoluşçu felsefeyi temsil eder. Buber’e göre,Hakikat Ben ve Senin karşılaşmasından zuhur eder. Onun felsefesi ”ilişki”dir. Diyalog karakterli ilişkidir. Gerçeklik, hakikat tek başına sahip olunan ve zihinsel olarak inşa edilen bir şey değildir. Kitapla kalın. :) (Leman Eryılmaz)
Ben ve Sen PDF indirme linki var mı?
Martin Buber - Ben ve Sen kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ben ve Sen PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Martin Buber Kimdir?
Martin Buber, Avusturya doğumlu Yahudi asıllı bir filozoftur. Ben-sen ve ben-o ilişkileri arasındaki fark merkezli bir tür dinsel varoluşçuluk üzerine kurduğu diyalog felsefesi ile ünlüdür.
Martin Buber Kitapları - Eserleri
- Ben ve Sen
- Tanrı Tutulması
Martin Buber Alıntıları - Sözleri
- Ben ve Sen temelde yanılıyorsunuz çünkü Buber bunun insan ve Tanrı arasındaki bir diyalog olduğunu söylüyor. Ben ve Sen …! Saçmalık! İnsan ile Tanrı arasında herhangi bir diyalog olamaz, sadece sessizlik olabilir. Diyalog? Tanrı ile ne hakkında konuşacaksınız? Doların devalüasyonu mu? yoksa Ayetullah Ruhullah Humeyni mi? Tanrı ile ne hakkında diyalog kuracaksınız? Konuşabileceğin bir şey yok. Sadece bir huşu içinde olabilirsiniz… tam bir sessizlik. (Ben ve Sen)
- Anlam, bir kişinin kendi şahsına ait meşguliyeti vasıtasıyla bulunur; o, kendisini yalnızca, bir kişi onun açılmasına iştirak ettikçe açar. (Tanrı Tutulması)
- Tanrı ne bizimle canlı, doğrudan bir ilişki içerisine girer, ne de bize, kendisiyle ilişkiye girme gibi bir lütufta bulunur. (Tanrı Tutulması)
- İç dünyalarına çekilenlerin tüketimle alakası yoktur. Birtakım malları (veya eşyası) olsa bile, mala, mülke düşkün değillerdir; bazılarını sevseler de, insanlara düşkünlükleri yoktur; bazı projeleri olsa bile, hiçbir projeye düşkünlükleri yoktur. (Ben ve Sen)
- Cennet ışığının tutulması, Tanrının tutulması; bu gibi kullanımlar, gerçekte dünyanın içerisinden geçiyor ol- duğu tarihsel zamanın özelliğidir. Ancak bu, insan ru- hunda meydana gelen değişimler örnek getirilmek sure- tiyle yeterli bir biçimde açıklanabilecek bir süreç değil- dir. Bir güneş tutulması güneşte değil, güneşle bizim gözlerimiz arasında gerçekleşen bir şeydir. Felsefe, bi- zim Tanrıya karşı gözlerimizin kapalı olduğunu düşünü- yor da değildir. Felsefe bugün bizim yalnızca, "Tanrının ve tanrıların" yeniden bir zuhurunu, yüce imgelerin yeni bir oluşumunu mümkün kılabilecek ruhsal yönelimden yoksun olduğumuzu kabul eder. Fakat, gökle yer ara- sında, bu örnekteki gibi bir şeyler meydana geliyor ol- duğu zaman bir kimse, sırrın örtüsünü açan gücü dün- yevi düşünce içerisinde keşfetme hususunda ısrar ettiği an her şeyi elinden kaçırır. -Karşı karşıya olma duru- mumuz açısından- kendisini aşkının etkili gerçekliğine teslim etmeyi reddeden bu kimse, tutulmanın insani sorumluluğuna iştirak eder. Varsayın ki, insan şu anda "kendi kendine ayakta duran duyusal üstü dünyanın hertaraf edilmesini" ta- mamıyla gerçekleştirdi, ve herhangi bir şekilde bir de- receye kadar insanı tanımlayan ilkeler ve idealler artık yok. İlkeler ve ideallere benzemeyen, O olarak tasvir edilemeyip Sen diye hitap edilebilen ve ulaşılabilen Onun hakiki karşı karşıya olma durumu, insan için her- taraf etme süreci esnasında gözden kaybolabilir; yine de bu karşı karşıya olma durumu karanlık duvar arka- sında bozulmadan sürüp gider. Hatta insan, hepsinden öte bir sahip oluculuğa işaret eden ve şayet sahip olan onu reddetmiş ise, yani artık bir "insan Tanrısı" yoksa varlık sebebini kaybetmiş olan bir "Tanrı" ismini atabi- lir: yine de bu isimle gösterilen O, Kendi sonsuzluğunun ışığında yaşar. Fakat biz "katiller", ölüme teslim edilmiş, karanlıkta yaşayan varlıklar olarak kalmaya devam ederiz. Bir Yahudi efsanesine göre Adem ile Havva, yaratıl- dıkları gün Tanrıya kaşı gelip de Cennet Bahçesi'nden sürüldükleri zaman ilk defa batan güneşi gördüler. Deh- şete düştüler, çünkü onlar bu fenarneni sadece, dünya- nın kendi suçlarından dolayı kaos içine daldığının bir alameti olarak yorumlamışlardı. Her ikisi de, karşı kar- şıya oturarak bütün gece boyunca ağladı, ve onlar bir kalp değişimi geçirdiler. Sonra gün ağardı. Adem ayağa kalktı, bir hayvan yakaladı, ve onu kendisinin yerine bir kurban olarak sundu... (Tanrı Tutulması)
- "Tanrı zahiri bir töz değil, yalnızca içimizde- ki bir ahlaki durumdur." (Tanrı Tutulması)
- Ben ve Sen temelde yanılıyorsunuz çünkü Buber bunun insan ve Tanrı arasındaki bir diyalog olduğunu söylüyor. Ben ve Sen …! Saçmalık! İnsan ile Tanrı arasında herhangi bir diyalog olamaz, sadece sessizlik olabilir..... (Ben ve Sen)
- Ah! Karanlıktaki yıldızların aydınlığı gibi yalnız olan! Ah! Hissiz bir alın üzerindeki diri parmaklar! Ah! Adımlarının yankısı gittikçe kaybolan! (Ben ve Sen)
- “Sevgi, bir BEN’in bir SEN’e karşı sorumluluğudur...” (Ben ve Sen)
- Bir kimse bir tasavvuru nasıl sevebilir? ... Bir kimse bir tasavvurun dışındaki başka herhangi bir şeyi nasıl sevebilir?...Zira duyularla sevmede bile bir kimse sadece idealize edilmiş kişiyi, sadece kişi tasavvurunu sever. (Cohen) (Tanrı Tutulması)
- ..o, mümkün olan her şeyi düşündü, inanılması gereken her şeye inandı, ama yine de hiç var olmadı. (Tanrı Tutulması)
- "Kurban ve duayı her türlü büyüden ayıran nedir? Büyü, hiçbir ilişkiye girişmeksizin etkili olmak ister ve sanatını boş yere icra eder. Kurban ve dua ise, 'ilahi huzur'a, karşılıklı ilişkiyi ifade eden kutsal temel kelimenin mükemmelliğine adım atar." (Ben ve Sen)
- Dünya, tecrübeye iştirak etmez. Kendisinin tecrübe edilmesine razı olur, fakat ilgili değildir; çünkü, hiçbir katkıda bulunmaz ve ona hiçbir şey olmaz. (Ben ve Sen)
- Din, hükümsüz Tanrıdan düşman Tanrıya, oradan da yoldaş Tanrıya geçiştir (Whitehead) (Tanrı Tutulması)
- Tanrının "ruhsal bir ilke" ile özdeşleştirilmesine karşı bir uyarıya işaret eder; çünkü ruh bile sadece, tabiri caizse Tanrının ken- disini ifşa ettiği meleksel formlardan birisidir. Kavramın soyutluğuna rağmen, yine de Tanrının büyüklüğü bura- da eşsiz olarak canlı bir şekilde ifade edili (Tanrı Tutulması)
- BEN olmak için, bir SEN' e gerek vardır; ben, BEN olmak için, SEN der. (Ben ve Sen)
- Hiçbir gaye, hiçbir hırs ve ümit, BEN ve SEN arasına giremez; hasret, hülyadan sıyrılıp görünüş alemine daldıkça, değişime uğrar. Her aracı, bir engeldir. (Ben ve Sen)
- İnsan nesli kaygılı hatalarının sorumluluğunu bu dünyanın üzerine attı ve zemine yükledi. İnsan nesli bütün sorumluluklarını toza-toprağa ve hayvanlara yayar. Dini gruplaşmaları ile insanoğlu dünyayı parçalara böldü; onun için öldürüldü ve onun için öldü, ve dünya onların parmak izlerini ve kanlarını taşımaktadır. (Tanrı Tutulması)
- Hikmet, basit plânlar sunar; fakat hakikat o kadar basit değildir. (Ben ve Sen)
- Insanlar günahı arkalarında bırakıp yeni bir başlangıç yapmaya çalışırlar. İlk yüzyılda ölüm anında kabul edilmemiş ye itiraf edilmemiş günah için özel bir kurban sunulmuştu. Tanrı Oğlu Isa bizim hak ettiğimiz yargıyı üzerine aldı ve sonsuz bağışlanmamızı sağladı. Mesih bizi Tanrı'ya yaklaştırmak amacıyla "doğru kişi olarak [3611 doğru olmayanlar için" öldü." (Tanrı Tutulması)