diorex
sampiyon

Bencilliğin Erdemi - Ayn Rand Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bencilliğin Erdemi kimin eseri? Bencilliğin Erdemi kitabının yazarı kimdir? Bencilliğin Erdemi konusu ve anafikri nedir? Bencilliğin Erdemi kitabı ne anlatıyor? Bencilliğin Erdemi kitabının yazarı Ayn Rand kimdir? İşte Bencilliğin Erdemi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 09.03.2022 16:00
Bencilliğin Erdemi - Ayn Rand Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ayn Rand

Çevirmen: Nejat Kandemir

Orijinal Adı: The Virtue Of Selfishness

Yayın Evi: Plato Film Yayınları

İSBN: 9789756381124

Sayfa Sayısı: 219

Bencilliğin Erdemi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Günümüzün pek çok otoritesi tarafından yirminci yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri sayılan Ayn Rand, eserlerinin tekrar basımıyla ve savunduğu düşüncelerin büyük bir bölümünün doğruluğunun zaman içerisinde kanıtlanmış olması nedeniyle etkinliğini ve önemli bugün de korumakta.

Postmodernizmin yol açtığı türlü ve bireysel yaratıcılığa indirdiği darbelerin ardından, bireyin kendini doğru bir ahlakla yapılandırılıp toplum içinde konumlandırılması düşüncesi yeniden gündeme geldi. Bu yüzden tüm yaşamı boyunca geliştirdiği "objektivzm" felsefesi doğrultusunda, bireyselın yaratıcılığı hep birincil değer saymış olan Ayn Rand'ın düşünsel gündemdeki yerini yitirmemesinin şaşılacak bir yanı bulunmasa gerektir.

Bencilliğin Erdemi Alıntıları - Sözleri

  • Sevgi ve arkadaşlık tamamen kişisel, bencil değerlerdir: Sevgi, kişinin bir diğer kişi şahsında kendine saygının bir ifadesi ve dışavurumudur. Kişi, sevdiği kişinin sırf mevcudiyetinden dolayı kişisel, bencil bir zevk duyar. Kişinin sevgide aradığı, ondan çıkardığı ve kazandığı şey kendi kişisel, bencil mutluluğudur. “Bencil olmayan,” “kişisel duygularla ilgili olmayan” bir sevgi, kavramsal bir çelişkidir ve kişinin değer verdiği şeylere karşı kayıtsız olduğu anlamına gelir. Kişinin sevdiklerinin esenliğine olan ilgisi kişinin bencil çıkarlarının akılcı bir parçasıdır. Karısına tutkulu bir şekilde âşık olan bir kişinin, karısının tehlikeli bir hastalığını iyileştirmek için bir servet harcaması durumunda söz konusu kişinin bunu kendisi için değil eşi uğruna bir “fedakârlık” olarak yaptığını, eşinin yaşamasının veya ölmesinin bu kişi için kişisel olarak ve bencillik açısından hiçbir fark oluşturmadığını iddia etmek saçma olacaktır. Kişinin değerler hiyerarşisinde, sahip olduğu tüm tercihler, kendisi için en üst düzey kişisel (ve akılcı) faydayı sağlıyorsa, kişinin sevdikleri için yaptığı hiçbir davranış bir fedakârlık değildir. Yukarıdaki örnekte, karısının hayatta kalması kocası için onun parasının satın alabileceği her şeyden daha değerlidir, bu onun kendi mutluluğu için en önemli şeydir ve bu yüzden onun davranışı bir fedakârlık değildir.
  • "İnsanı lanetlediniz , varoluşu lanetlediniz ,bu dünyayı lanetlediniz ama sisteminizi sorgulamaya hiç cesaret edemediniz...."
  • Aile ismini korumak için işe yaramaz akrabalarını destekleyen veya onların suçlarını örtbas eden saygın aile (güya bir insanın ahlaki durumu bir diğerinin davranışıyla zedelenebilirmiş gibi); büyük büyük babasının bir imparator kurucusu olduğuyla övünen bir serseri veya anne tarafından büyük amcasının bir eyalet senatörü olmasıyla ve üçüncü dereceden bir kuzeninin Carmegie Hall’de bir konser vermesiyle övünen bir küçük kasaba kız kurusu (güya bir kişinin başrıları bir diğerinin bayağılığını silermiş gibi); müstakbel damatlarını değerlendirmek için soy kütüklerini araştıran ebeveynler; otobiyografisine aile geçmişinin detaylı bir incelemesi ile başlayan bir ünlü… Bunların tümü ırkçılık örnekleridir. (…) Günümüz ırkçıları kendi üstünlüklerini veya belli bir ırkın aşağılığını, üyelerinden bazılarının tarihsel başarılarıyla ispatlamaya uğraşırlar.
  • Akılcı, psikolojik yönden sağlıklı bir kişi için zevk alma arzusu, kişinin realite üzerindeki kontrolüne yönelik bir kutlamadır. Nevrozlu içinse, zevk alma arzusu realiteden kaçma arzusundan başka bir şey değildir.
  • "Anlayanlar için, hiçbir açıklama gerekli değildir, anlamayanlar içinse hiçbir açıklama mümkün değildir. "
  • İnsan, hayatına ve refahına hizmet etme bakımından önemliliklerine göre değer verir. Hayatı ve refahı için uygun olmayana, bir canlı olarak onun doğası ve ihtiyaçları için uygun olmayana, insan değer vermez.
  • Sevmek değer vermektir. Sadece akılcı ve bencil kendine saygısı olan bir kişi sevebilir, çünkü o sağlam, tutarlı, tavizsiz, ihanet edilmemiş değerlere sahip olan tek kişidir. Kendisine değer vermeyen bir kişi hiçbir şeye veya hiçbir kimseye değer veremez.
  • " Anlayanlar için, hiçbir açıklama gerekli değir, anlamayanlar içinse hiçbir açıklama mümkün değildir. "
  • ...insan, değerlerini bilinçli bir düşünme eylemi ile seçer -ya da onları bilinçaltının dine veya başka bir şeyin otoritesine dayalı olarak kurulan iliskilendirmeler yoluyla, bir tür sosyal yayılma ile, körü körüne taklit etmeyle veya hata ile kabul eder.
  • “Korkuyu silahınız olarak kullanıyorsunuz ve ahlâkınızı reddetmelerine karşı insana ceza olarak ölümü getiriyorsunuz. Biz ise, insana bizimkini kabul etmesinin ödülü olarak yaşamı sunuyoruz.”
  • Ve özgür bir toplumda, mücadele ne kadar çetin olursa olsun, en sonunda kazanan akıldır.
  • Tevazu ve küstahlık aynı psikolojik elmanın iki yarısıdır.
  • Kişinin tek ilgilendiği şey ve tek yargı ölçütü, doğru veya yanlış olmalıdır - başkalarının onayı değil, hele standartları kişinin standartlarına ters olanların onayı hiç değil.
  • Yaşam gelişmedir; ileriye gitmemek, geriye gitmek demektir.

Bencilliğin Erdemi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bencilliğin Erdeminin Peşinde: Bencilliği tüm olumsuz çağrışımına rağmen bir erdem olarak neden kullandığı sorusuna çarpıcı bir cevap verir Rand: ‘bunu bizzat ondan korkmanızı sağlayan nedenden dolayı yapıyorum.” Rand, popüler kullanımda bencil kelimesine yüklenen anlamın yalnızca yanlış olmadığını aynı zamanda insanlığın ahlaki gelişiminin zincirlenmesinden daha fazla sorunlu olan kolektivizmi de temsil ettiğini savunur. Rand’a göre “Popüler kullanımıyla bencillik, kötülükle eş anlamlıdır; bu kelime insanın zihninde emeline ulaşmak için bir yığın cesedi çiğnemeye hazır olan, hiçbir canlı varlığa değer vermeyen, akılsız kaprislerin etkisiyle herhangi bir anın vereceği hazzın peşinde olan eli kanlı bir zalim imajı uyandırmaktadır.” Tüm bu anlamlarına rağmen Rand, kendi felsefesindeki bencilliği “kişinin kendi çıkarlarıyla ilgilenmesi” olarak tarif eder. Rand, Felsefe Tarihinde hiçbir filozofun insanın bir değerler sistemine niçin ihtiyaç duyduğu sorusuna akılcı, objektif, ispatlanabilir ve bilimsel bir cevap veremediğini ileri sürer. Tüm filozofların en büyüğü olarak konumladığı Aristo’nun bile etiğe tam bir bilim olarak bakmadığını ve kendi zamanının bilge insanlarının yapmayı tercih ettikleri şeyleri gözlemlemesi üzerine kendi etik sistemini inşa ettiğini söyler. Çünkü Rand’a göre “filozofların çoğu, etiğin varlığını mutlak, verili ve tarihsel bir gerçek olarak kabul etmiş ve onun metafizik sebebini keşfetmeyle veya objektif geçerliliğiyle ilgilenmemiştir.” Rand, Objektivist Etiğin üç temel değeri Akıl, Amaç, Özsaygı şekilde belirterek bu üç temel değere karşılık gelen üç erdemi ise şöyle sıralar: Akılcılık, Üretkenlik ve Gurur. Üretkenliğin akılcı bir insanın hayatının asıl amacı olduğunu söyleyen Rand, bunu insanın tüm değerler hiyerarşisini oluşturan ve belirleyen asıl değer olarak konumlar. Rand, aklın üretkenliğin ilk şartı olduğunu bunun nihayetinde elde edilen sonucun ise gurur olduğunu belirtir. Rand, Gurur Erdeminin en iyi “ahlaki hırslılık” terimi ile tanımlanabileceğini söyler. Çünkü Rand’a göre insanın en büyük ahlaki amacı kendisi için yaşamaktır. Bir Düşman: Diğerkâmlık Yaşayan tüm organizmaların amacının hayatı idame ettirmeye yönelik faaliyetler olduğunu söyleyen Rand’a göre akılcı bir varlığın hayatı için uygun olan şey “iyi”; uygun olmayan şey ise “kötü”dür. Bu yüzden akılcı bir varlık için hayatta kalmanın en makul yolu düşünmek ve üretken bir çalışma halidir. İnsanın doğasındaki bu yönelimi bencillikle açıklayan tavrı bir dürüstlük cesareti değil midir? Rand, Objektivist Etiğin “bir faaliyette bulunanın daima kendi faaliyetinden faydalanan olması ve insanın kendi akılcı öz çıkarı için hareket etmesi fikrini savunduğunu izah eder. Ve bu gerekçelerle Objektivist etiğin akılcı bir bencillik ahlakı olduğunu savunur. Rand; Altruizm (Diğerkamlık, Özgecilik) etiğinin insanın kendi çıkarlarıyla ilgilenmesi ve bu çıkarlar ne olursa olsun kötü olduğunu söylediğini belirtir. Altruizm, başkalarının çıkarına yönelik bir eylemin iyi; kişinin kendi çıkarına olan bir eyleminse kötü olduğunu ileri sürmektedir çünkü. Rand, Altruist doktrinlerin bir tür “ahlak yamyamlığı” olduğunu; bir kişinin mutluluğunun ancak bir başkasının zararıyla mümkün gördüğü fikrinden kaynaklandığını ileri sürer. Rand, bir insanın kendi çıkarlarıyla ilgilenmesinin kötü olduğu düşüncesinin insanın yaşama arzusunun da ve hatta yaşamın da kötü olduğu sonucuna varabileceğini ve hiçbir düşüncenin bu düşünceden daha kötü olamayacağını savunur. Ayn Rand Okumanın Faydaları Rand bilincin katmanlı yapısının doruklarına varmak ve akılcılığın koridorlarında gezinmek için insanın bir tür keşfetme zorunluluğu taşıması gerektiğini söyler: “Neyin doğru neyin yanlış olduğunu nasıl söyleyeceğini, kendi yanlışlarını nasıl düzelteceğini insan kendisi keşfetmek zorundadır.” Mutluluğu “kişinin değerlerini elde etmesinden kaynaklı bir bilinç durumu” olarak tanımlayan Rand, medeni dünyanın çöküşünün nedenini insanın ahlaksızlığına bağlamaz. O, sorunun kaynağı olarak insanın ahlaksızlığını değil, halihazırdaki ahlak anlayışını gösterir. Tüm sorumluluğun ise Altruist filozoflara ait olduğunu söyler. Rand, insanların amaçlarını ortaya koyan ve yollarını belirleyen tek şeyin felsefe olduğunu söyleyerek insanları kurtaracak olan tek şeyin de felsefe olduğunu vurgular. Rand’ın önce romanlarıyla kurduğu, ardından sistematize edip kuramsallaştırdığı Objektivizm evvela bir etik yorumu olarak okunabilir. Tarihsel ve politik birçok sorunun yanlış bir etik yorumu yüzünden kaynaklandığını düşünen Rand sadece teşhis yapmakla kalmaz sorunlu gördüğü her noktaya kendi çözümünü de sunar. Rand’ın Objektvist Etiğini yalnızca yıkıcı karakteriyle okumak bu yüzden hatalıdır. Onun Objektivist Etiği özellikle Altruist Etik geleneğine getirdiği antitezleriyle etiğin temel sorusu olan değerler kavramlarına başka bir açıdan bakar. Yüzyıllardır bir yergi olarak kullanılan bencillik kavramına “kişinin kendi çıkarıyla ilgilenmesi” yorumunu yapan Rand böylelikle yeni bir bencillik yorumu da sunmuş olur. Rand, tüm bu tezleriyle yıllardır eleştirilse de hala kışkırtıcı bir antitez olma özelliğini koruyor. Sırf bu özelliği ve olası yeni tezlerin imkânı için bile onu okumaya değmez mi? (Zeynep Merdan)

Biz Değil, BEN!: ---İncelemeye geçmeden önce filozof Ayn Rand hakkında bilgi vermek önemli--- Ayn Rand 2 Şubat 1905'de Rusya'da dünyaya gelmişti. Rand'ın yaşadığı dönem komünizmin cereyan ettiği dönemdir. Ancak çoğu filozof, gibi düşünmeyen Rand, komünizme karşı çıktı. Hayatı boyunca komünizmle savaştı. Henüz çocukken komünistler babasının dükkanına el koymuştu. Rand, kolektivizme, alturizme kesinlikle karşı çıkıyordu. Rand'e göre bireyin kurtuluşu ancak bireyi esas alan bir düşünce sistemiyle başarılı olabilirdi. Birey her yaptığı işte kendi çıkarlarını korumalı, ardından diğer bireyleri düşünmeliydi. Rand bu felsefesini neredeyse tüm alanlara uyguladı. Çoğu filozofun Kapitalizme karşı nefret duymasına karşın Rand sıkı bir kapitalistti. Ona göre bireyin ekonomik, siyasal, içsel huzurunu sağlayan tek sistem Kapitalizmdi. Bu düşüncelerinden ötürü ABD'ye taşındı. ABD'ye taşınmasıyla birlikte felsefi romanlar ve felsefesini tanıtır nitelikte kitaplar yazmaya başladı. "Kapitalizm, mülkiyet hakkı dahil, bütün birey haklarını tanıyan, bütün mülkiyetin özel bireylerce sahiplenildiği bir sosyal sistemdir." Kurduğu Objektivizm psikoloji alanına da yansıdı. Çoğu psikolog Rand'ın felsefesinden etkilendi. Yazarı birazcık tanıdıysak geçelim kitaba; Kitap Ayn Rand'ın kısım kısım felsefi ve siyasi görüşlerini içeriyor. Makalelerden derlenmiş olabilir. Eğer ki Rand'ı tanımaya başlamak istiyorsanız okuyabilirsiniz. Bazı yerlerde sık sık tekrarlar var. Yer yer sıkıcı olduğu da söylenebilir. Zaten Ayn Rand çok iyi kitaplar yazmasıyla meşhur bir filozof değildir. "Hak ettiğiniz dünyayı elde edebilirsiniz; o dünya mevcuttur, gerçektir, mümkündür: O dünya sizindir. Fakat onu elde etmek için kendinizi tamamen adamanız, geçmiş dünyanızla, o dünyanın ‘insan başkalarının hatırı için yaşaması gereken kurbanlık hayvandır’ diyen temel doktrini ile bütün bağlarınızı koparmanız gereklidir. Kendi kişiliğinizin kıymeti uğruna mücadele edin." AYN RAND (Muhammed Furkan Sağlık)

Bireycilik: AYN RAND Ayn Rand, yazdığı Yaşamak İstiyorum, Ben, Hayatın Kaynağı ve Atlas Silkindi kitapları ve objektivizm felsefesiyle tanınan düşünür-yazar. Felsefesi ve kitapları kendi bireycilik, rasyonel bencillik ve kapitalizm kavramlarını vurgular. Rand'ın "aşırı bireyciliği" “sağcı anarşist" veya "vahşi kapitalizmin filozofu" olarak nitelendirilmesine neden olmuştur. Kitapta bazı konuları ilginç bulsam da Hoolywood’da yazar olarak çalıştığı sırada "filmde gülen insanlar var komünist bir ülkede gülen insan gösterilmesi komünizm propagandası yapmaktır" şeklinde ifade vererek birçok Hoolywood çalışanının hayatını karartmış olduğunu öğrenince elbette ki yazdıklarından farklı bir imaja büründü kafamda. İnsan insana bunu neden yapar dedim? Kendi hayatı da 1924’de komünistler tarafından karartıldığını okuyunca yazarı anlamaya başladım, ama ona asla hak vermedim. Haksızlığa uğramış olmak bir başkasına haksızlık edilmesini meşrulaştırmaz. Düşüncelerinin tamamına katılmasam da bazı kavramları tanımlaması, toplumun ahlaki dayatmalarının insanın özgürlüğündeki en önemli engellerden biri olarak gören açıklamaları ve savlarını açıklarken kullandığı argümanlar kitabı okumaya değer kılıyor. Ayn Rand’ın Atlas Silkindi’de gösterdiği gibi, bireyciliğin felsefi dayanağı ve gerekçesi şudur: etik, politik ve psikolojik olarak bireycilik, insanın kendine has şekilde hayatta kalmasının, insanın insan olarak, akılcı bir varlık olarak hayatta kalmasının nesnel bir gereksinimidir. "Bir bireyci ilk olarak ve en önemlisi akıllı bir insandır. İnsan yaşamı düşünme becerisine, insanın akılcı melekesine bağlıdır; akılcılık bağımsızlık ve kendine güvenin ön şartıdır. Bağımsız olmayan ve kendine güveni olmayan bir “bireyci”, terim bakımından bir çelişkidir; bireycilik ve bağımsızlık mantıken birbirinden ayrılamaz. Bireycinin temel bağımsızlığı, onun kendi aklına sadık kalmasını içerir; bireycinin, başkalarının ispatlanmamış iddialarına feda etmeyi reddettiği şey onun realitenin gerçeklerini algılama şeklidir, anlayışıdır, muhakemesidir. Entelektüel bağımsızlığın anlamı işte budur bir bireycinin özü budur. Bireyci serinkanlı ve uzlaşmaz şekilde gerçek merkezlidir." “Sadece bir temel hak vardır: Bir insanın kendi yaşamı üzerindeki hakkı. Diğer tüm haklar onun sonucudur.” Sosyalizmin uygulamalarının bu hakları yok ettiğini, ABD’nin ise tek ahlaki amacının bireysel hakların korunması olduğu iddiasında bulunuyor. ABD’nin bireyin hakkının parası olanlar için geçerli olduğundan, gerektiğinde birey haklarının askıya nasıl kolayca alındığından da pek dem vurmuyor. Öyledir, göçmenler çoğu zaman yeni memleketinde güvende olmak için kraldan fazla kralcı olmayı tercih ederler. Rand da bunu yapmış ve bunu yazmış. (F.A)

Bencilliğin Erdemi PDF indirme linki var mı?

Ayn Rand - Bencilliğin Erdemi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bencilliğin Erdemi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ayn Rand Kimdir?

Ayn Rand (2 Şubat 1905 – 6 Mart 1982, ilk adı Alisa Zinovyevna Rosenbaum), kurduğu objektivizm felsefesi ve yazdığı Yaşamak İstiyorum (We the Living), Ben (Anthem), Hayatın Kaynağı (The Fountainhead) ve Atlas Silkindi (Atlas Shrugged) kitapları ve objektivizm felsefesiyle tanınan düşünür-yazar.

Felsefesi ve kitapları kendi bireycilik, rasyonel bencillik ve kapitalizm mefhumlarını vurgular. Devletin özgür bir toplumda yasal ama minimal bir role sahip olduğuna inanan Rand, sıkı bir minarşisttir. Liberteryenler ve Amerikalı muhafazakarlar arasında önemli bir etkisi olmuştur.

Romanları kendisine özgü oluşturduğu bir kahramanın tanıtımını merkez alır, Kahraman kendi yeteneği özgünlüğü ve bağımsızlığı yüzünden toplumla çatışır, ama bu çatışmalar onun hataları yüzünden değil, rasyonel davrandığı ve yürekten gelen bir şekilde kendi çıkarı için çalıştığı için olur. Rand'a göre rasyonel düşünen akıllar için çatışma söz konusu değildir. Kahraman yine de idealleri doğrultusunda devam eder. Rand bu kahramanı ideal insan olarak görür ve literatürünün bu tip insanlar için bir tanıtım yeri olmasını amaç edinir.

O'na göre,

İnsan değerlerini ve hareketlerini mantık kullanarak seçmelidir,

Bireylerin kendilerini başkaları için feda etmeden ve aynısını başkalarından beklemeden kendi amaçları için yaşamaya hakları vardır,

Kimsenin bir başkasının haklarına güç kullanarak tecavüz etmeye ya da güç kullanarak ona kendi fikirlerini empoze etmeye hakkı yoktur.

Biyografisi

Gençlik yılları

Ayn Rand Rusya'da Saint Petersburg'da doğdu. Yahudi bir ailenin üç kızının en büyüğü idi. Ailesi agnostik ve dine karşı ilgisizdi. Küçük yaşlarından itibaren edebiyat ve sinemaya ilgi duydu. Yedi yaşındayken hikâyeler ve oyunlar yazmaya başladı. Annesi ona Fransızca öğretme görevini üstlendi ve çocuklar için hikâyelerin bulunduğu bir dergiye abone oldu. Bu dergilerde Rand ilk çocukluk kahramanını buldu: Rudyard Kipling tarzı bir hikâye olan Gizemli Vadi'de yerli bir subay, Cyrus Paltons.

Gençlik yılları boyunca Sir Walter Scott, Alexandre Dumas ve diğer romantik yazarların kitaplarını okudu ve genel olarak romantizm akımına karşı tutkulu bir sevgi besledi. 13 yaşında Victor Hugo'yu keşfetti ve romanlarına aşık oldu. Sonraki yıllarda Rand onu en sevdiği, dünya edebiyatının en büyük roman yazarı olarak adlandırmıştır.

Petrograt Üniversitesi'nde felsefe ve tarih okudu. Üniversite yıllarında yaptığı en büyük keşifler Edmond Rostand, Friedrich Schiller ve Fyodor Dostoyevski oldu. Rostand'a zengin, romantik hayal gücü, Schiller'e de büyük, kahramansı etkisi yüzünden hayranlık besledi. Dostoevsky'e kurduğu drama ve yaptığı derin ahlaki analizler yüzünden hayrandı, ama felsefesine ve hayat anlayışına derinden karşıydı.

Kısa öyküler ve oyunlar yazmaya devam etti, ve yoğun bir şekilde anti-sovyet fikirler içeren düzensiz bir günlük tuttu. Nietzsche ile de tanıştı, Zerdüşt Böyle Diyordu'daki kahramanca ve özgür adamı yüceltişini beğendi, ama aynı zamanda felsefesine romanlarının önsöz kısmında haşince eleştirecek kadar karşı oldu.

Rand'ı açık ara en çok etkileyen isim özellike Mantık adlı eseriyle Aristoteles'tir, onu gelmiş geçmiş en büyük filozof olarak gördü ve sonradan etkilendiği tek filozof olduğunu söyledi.

Sonradan 1924'te devlet sinema sanatları enstitüsüne girdi ama 1925'te kendisine Amerika'daki akrabalarını ziyaret etmek için bir vize verildi. Şubat 1926'da 21 yaşında ABD'ye geldi ve akrabalarıyla Chicago'da geçirdiği kısa bir süreden sonra bir daha hiçbir zaman Sovyetler Birliği'ne geri dönmemeye karar verdi. Senarist olma hayali ile Hollywoodyollarına düştü.

Sonradan ismini Ayn Rand olarak değiştirdi. İsmini Remington Rand daktilosundan aldığına dair bir rivayet vardır ama o Ayn Rand ismini daktilo piyasaya çıkmadan önce kullanmaya başlamıştır. Ayn adını Finlandiyalı bir yazardan etkilenip aldığını söylemiştir. Bu Finlandiya-Estonyalı bir yazar olan Aino Kallas olabilir, ama Fince konuşulan ülkelerde bu isme ve varyasyonlarına sıklıkla rastlandığı için kesin olarak bilinmiyor.

Önemli eserleri

Başlangıçta Hollywood'da bocaladı ve basit ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tuhaf işlere girdi. Ek olarak Cecil B. DeMille'in King of Kings'inde çalışırken gözüne çarpan hırslı, genç bir aktörle tanıştı, Frank O'Connor. İkisi 1929 yılında evlendiler. 1931 yılında Rand Amerikan vatandaşlığına kabul edildi.

Edebi ilk başarısını 1932 yılında Red Pawn adlı senaryosunu Universal stüdyolarına satarak yakaladı. Ardından 1934'te 16 Ocak Gecesi (Night of January 16th) adlı eserini yayımladı ve bu eser büyük ölçüde başarılı oldu. Sonra 1936'da Yaşamak İstiyorum (We the Living), 1938'de de Ben (Anthem) adlı romanlarını yazdı.

Yaşamak İstiyorum Amerikalı eleştirmenlerden orta, İngiltere'de ise iyi bir tepki aldı, ama Anthem tuhaf yayımlanma hikâyesi yüzünden sadece İngilterede ama önemli bir beğeni kazandı. Rand Amerikayı o yıllarda etkisine alan kızıl dönem'e (the red decade) son derece karşıydı ve aslında Anthem Amerikada yayıncı bile bulamadı, ilk baskısı İngiltere'de yapılmıştır. Bunun yanında, Rand hala edebi üslunu tam olarak geliştirememişti ve romanları hala gelişmesini tamamlamamıştı.

Roma'daki Scalara film şirketi tarafından 1942'de Ayn Rand'ın haberi olmadan Yaşamak İstiyorum kitabı üzerine 2 film yapıldı: Noi vivi veAddio, Kira. Benito Mussolini yönetimindeki İtalyan hükümeti ikisini de sansürledi fakat anti-sovyet içeriği yüzünden yayınlanmasına izin verdi. Filmler başarı kazandı ve halk çabucak filmlerin komünizm'e olduğu kadar faşizm'e de karşı olduğunu anladı, kısa süre sonra da hükümet yasaklamaya karar verdi. Sonradan filmler elden geçirildi ve Rand'ın onayı ile We the Living adı ile 1986 yılında yayınlandı.

Rand'ın profesyonel anlamda ilk büyük başarısı yazımı 7 sene süren ve 1943 yılında yayınlanan Hayatın Kaynağı (The Fountainhead) romanı oldu. Roman 12 yayıncı firma tarafından "fazla entelektüel ve Amerikan düşünce tarzına karşı" olması gerekçesiyle geri çevrildi, "bu kitabı okuyacak bir kitle yok" 'tu. Sonunda kitap Archibald Ogden'in kitabı beğenmesi ve editörlük kurulunda kabul ettirmesi sayesindeBobbs-Merrill Company yayınevi tarafından basıldı. İlk zorluklara rağmen Hayatın Kaynağı dünya çapında bir başarıya kavuşarak Ayn Rand'a ün ve ekonomik rahatlama getirdi.

Hayatın Kaynağı'nın teması "insanın ruhundaki bireycilik ve kollektivistlik"tir. Beş ana karakteri konu alır. Başkahraman Howard Roark, Rand'ın idealidir, yüce ruhlu, kendi fikirlerine ve ideallerine güçlü biçimde bağlı, hiçkimsenin bir başkasının tarzını herhangi bir alanda, özellikte mimaride kopya etmemesi gerektiğini düşünen bir mimar. Romandaki diğer tüm karakterler yoğunluğu değişmekle birlikte ondan değerlerinden feragat etmesini talep ederler ama o kararlılığını muhafaza eder. Roark'ın ilginç bir başka yönü de, bu savaşını alışılagelmiş diğer kahramanlar gibi özgünlüğü ve dünyanın adaletsizliği ile ilgili uzun ve tutkulu monologlara girerek değil, aksine kibirli, neredeyse küçümseyici bir suskunluk ve birkaç küçük söz ile yapar.

Rand'ın "magnum opus"u, en büyük eseri Atlas Vazgeçti'dir. (Atlas Shrugged) 1957 yılında yayımlanmış ve dünya çapında bir bestseller olmuştur. (Kitabın adının Türkçe karşılığı "Atlas Silkindi"'dir. Dünyayı sırtında taşıyan Atlas'ın artık vazgeçtiğine yapılan bir göndermedir. Türkçe çevirisinde "Atlas Vazgeçti" ismi kullanılmıştır.) Atlas Vazgeçti, Ayn Rand'ın objektivist felsefesini en iyi ve bütün şekilde anlattığı romanıdır. Kitapta yer alan şu sözleri düşüncesini özetler:

"Benim felsefem, özünde, hayattaki ahlaki amacı kendi mutluluğu olan, varlığının yegane amacı ve en yüce eseri olarak yaratıcı üretkenliğini gören kahramansı bir varlık, bir insan konseptidir."

Atlas Vazgeçti'nin ana teması "insan aklının toplumdaki rolü" dür. Rand sanayiciyi tüm toplumlardaki en değerli organ olarak görür ve sanayicilere karşı duyulan genel kızgınlığı son derece sert bir biçimde eleştirir. Bu duyguları onu Amerikalı sanayicilerin greve gittiği ve dağlık bir alanda saklanmayı seçtiği bir roman yazmaya iter. Toplumun sömürücü olarak gördüğü, aşağıladığı ve suçladığı bu idealist, yaratıcı insanların kaçmasıyla Amerikan toplumu ve ekonomisi genel anlamda çöküşe girer. Hükümet sanayi üzerindeki zaten boğucu olan kontrollerini artırarak tepki gösterir. Roman her ne kadar politik bir temayı merkez almışsa da seks, müzik, tıp ve insan yetenekleri gibi birçok farklı ve kompleks meseleyi irdeler.

Nathaniel Branden, karısı Barbara, Alan Greenspan ve Leonard Peikoff gibi başkaları ile birlikte Ayn Rand, Felsefesini tanıtmak ve yaymak üzere objektivist hareketi başlatır.

Objektivist Hareket

1950'de Rand New York'a taşındı ve 1951'de 19 yaşında genç bir psikoloji öğrencisi olan Nathaniel Branden ile tanıştı. 14 yaşındayken Hayatın Kaynağı'nı okuyan Branden Rand'ın açığa çıkan objektivist felsefesini kendisiyle tartışmaktan zevk alıyordu. Branden ve bazı arkadaşları ile birlikte bir grup oluşturdular ve ileride Birleşik Devletler Merkez Bankası başkanı olacak Alan Greenspan'ın da katılımından faydalandılar. Yıllar sonra her ikisi de evli olmasına rağmen Rand ve Branden'ın arkadaşlıkları romantik bir ilişkiye dönüştü. Eşleri tarafından kabullenilmesine rağmen bu ilişki Branden'ın önce eşinden ayrılmasına sonra da boşanmalarına sebep oldu. 60 ve 70'li yıllarda Rand objektivist felsefeyi kitaplarıyla ve çeşitli üniversitelerde yaptığı konuşmalarla geliştirip yaydı. Konuşmalarının çoğunu Nathaniel Branden'ın felsefeyi yaymak için kurduğu Nathaniel Branden Estitüsü'nde (NBI) yaptı.

1968'de Karmaşık bir dizi ayrılma-birleşmeden ve Nathaniel Branden'ın Patrecia Scott ile olan ilişkisini öğrendikten sonra hem kendisi, hem de karısı Barbara Branden ile olan münasebetini kesin bir şekilde bitirdi. (Bu ilişki Rand-Branden ilişkisiyle çakışmamıştır.) Rand NBI ile ilişkisini bitirdi ve "The Objektivist" dergisinde yayınladığı bir mektupla Branden ile olan ayrılıklarını duyurdu. Birdaha biraraya gelmediler ve Branden objektivist harekette bir "persona non grata" oldu.

Sonradan başka ayrılıkların ve kocasının 1979'daki ölümünün de etkisiyle objektivist harekete yönelik aktiviteleri azaldı. Son projelerinden biri Atlas Vazgeçti'nin bir televizyon uyarlamasıydı.

Rand yakalandığı kanser hastalığını yendikten sonra 6 Mart 1982'de kalp krizinden öldü. Mezarı Valhalla, New York'takiKensico mezarlığı'ndadır.

Ayn Rand Kitapları - Eserleri

  • Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti
  • Atlas Vazgeçti 1. Bölüm: İtirazsız
  • Hayatın Kaynağı
  • 16 Ocak Gecesi
  • Yeni Entelektüel İçin
  • İşadamı İçin Felsefe
  • Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal
  • Bencilliğin Erdemi
  • İhtiyacımız Olan Felsefe
  • Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle
  • Atlas Vazgeçti 3. Bölüm: Gerçek Gerçektir
  • Yaşamak İstiyorum
  • Atlas Silkindi
  • Yaratılan Dünya
  • Himn
  • The Romantic Manifesto
  • The New Left: The Anti-Industrial Revolution
  • The Art of Fiction: A Guide for Writers and Readers
  • İdeal

Ayn Rand Alıntıları - Sözleri

  • Kelimelerin bir de gerçek anlamları olduğunu günün birinde öğrenmek zorundasın. (Atlas Vazgeçti 1. Bölüm: İtirazsız)
  • İnsan hürriyeti, insan haklan, in­san hayatı, insan haysiyeti için çarpışacağız. (Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti)
  • "Robin Hood’un doğru diye ölümsüzleştirdiği ideal bu işte. Onun hırsız yöneticilerden çaldığı paraları, asıl sahipleri olan halka geri verdiği söylenmiştir. Ama o hikâyenin anlamı bu değildir. O mülkiyetin şampiyonu olarak değil, ihtiyacın şampiyonu olarak hatırlanmaktadır. Soyulanların savunucusu olarak değil, yoksulların besleyicisi olarak bilinmektedir. Kendi kazanmadığı servetlerle iyilik yaptığı, kendi üretmediği malları dağıttığı, içindeki acıma lüksünün bedelini başkalarına ödettiği için melekleştirilen ilk insan odur. Başarının değil, ihtiyacın bir hak olduğu inancının simgesidir o adam. Çalışıp üretmemizin gerekli olmadığı, önemli olanın istemek olduğu, hak edilen şeyin bize ait olmadığı, hak edilmeyenin bize ait olduğu fikrini o yaratmıştır. Hayatını kazanma becerisine sahip olmayan her yeteneksizin, kendini daha altta olanlara adadığını, bu yüzden üsttekilerden çalmaya hazır olduğunu söylemekle, eline güç geçirip kendinden üstün olanlara ait olan her şeyi yağmalamasının bir hak olduğu fikrini yaymıştır. İşte bu en aşağılık yaratığı, yoksulların yaraları ve zenginlerin paraları sayesinde yaşayan bu çifte paraziti, insanlar bir manevi ideal düzeyine yükseltmişlerdir. Bu da bizi öyle bir dünyaya getirmiştir ki, bir insan ne kadar üretirse, tüm haklarını kaybetmeye o kadar yaklaşacak, sonunda da, eğer yeteneği yetiyorsa, ilk elini uzatan kimseye av olarak sunulacak, hiçbir hakkı olmayan bir yaratık hâline gelecektir. Beri yandan her türlü hakkın, ilkenin, ahlâkın üzerinde sayılmak, her şeyi yapabilmek, çalıp yağmalayabilmek için de tek gereken, ihtiyaç içinde olmaktır. Dünya neden çöküyor, merak etmiyor musunuz? İşte ben bununla savaşıyorum, Bay Rearden. Ta ki insanlar, tüm insanlık sembolleri arasında en ahlâksızının, en nefrete layık olanının Robin Hood olduğunu öğrenene kadar. O zamana kadar dünyada adalet olamayacağı gibi, insan neslinin sağ kalması da mümkün olamaz.” (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
  • Duygulara sahip olabilecek kadar özgür olsaydık merhamet ve minnet duyardım ama değiliz... (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
  • " Anlayanlar için, hiçbir açıklama gerekli değir, anlamayanlar içinse hiçbir açıklama mümkün değildir. " (Bencilliğin Erdemi)
  • İnsanların anlaşması zordur der dururlar. Ne kadar kolay olduğuna şaşarsın...yeter ki tarafların ikisi de, kimsenin başkası için yaşamayacağını, tüm alışverişin mantık çerçevesinde yapılacağını kabul etmiş olsun. (Atlas Silkindi)

  • Insanların kendilerini korumak için bir silahı var: Mantık. (Yeni Entelektüel İçin)
  • Binanın kapısı dümdüz bir tabaka paslanmaz çelikti. Güneş altında mavimsi bir ışıkla parlıyordu. Üzerindeki granite, binanın dikdörtgen ciddiyetinin tek süsü olarak, bir yazı yazılmıştı: HAYATIM VE HAYATIMA OLAN SEVGİM ADINA YEMİN EDERİM Kİ, HİÇBİR ZAMAN BİR BAŞKA İNSAN İÇİN YAŞAMAYACAĞIM VE BAŞKA BİR İNSANDAN BENİM İÇİN YAŞAMASINI İSTEMEYECEĞİM. (Atlas Vazgeçti 3. Bölüm: Gerçek Gerçektir)
  • "Dünün fildişi kulesi bugün fare deliği olmuştur." (Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal)
  • insan sonunda istediği yere vardığında, yolda başına gelenleri unuturmuş." (The Art of Fiction: A Guide for Writers and Readers)
  • İrade bir illüzyondur, çünkü kişi, davranışları için sebeplere sahipse özgür değildir. (İhtiyacımız Olan Felsefe)
  • "Biz" kelimesi, insanın her bir yanının alçı ile kaplanması gibidir. Onu önce bir taş gibi sertleştirir ve altındaki her şeyi kısa zamanda tahrip eder. Beyaz beyazlığını, siyah siyahlığını kaybeder ve her renk alçının kirli griliği içinde boğulur. (Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti)
  • Ne kadar öğrenirsek,hiçbir şey bilmediğimizi o kadar anlıyoruz (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)

  • "...bir insanın gelişmesi kendi zekâ derecesi ne olursa olsun iradîdir. Onu kendisi geliştirmek zorundadır, nasıl kullanacağını kendisi öğrenmek zorundadır ve kendisinin tercih etmesiyle bir insan olması gerekmektedir. Fakat kendisi bunu tercih etmezse ne olur? Bu durumda kendine has bir ara form, yani kendi tabiatına karşı çılgınca mücadele veren, bir hayvan bilincine ait olan ve elde edemeyeceği çabasız bir "emniyetini" isteyen ve başarmaktan korktuğu insan bilincine isyan eden çaresiz bir yaratık olur." (İhtiyacımız Olan Felsefe)
  • “Sanki dünyada hiç acı yokmuş gibi bakıyordu gözleri. “ (Atlas Vazgeçti 3. Bölüm: Gerçek Gerçektir)
  • Tevazu ve küstahlık aynı psikolojik elmanın iki yarısıdır. (Bencilliğin Erdemi)
  • Hiçbir zaman arkana bakma. Geçmiş ölmüştür. Fakat daima gelecek var. Daima bir gelecek var.. (Yaşamak İstiyorum)
  • Björn hiçbir şeyi doğru veya yanlış diye ayırt etmezdi. Onun için sadece yapabilecekleri ve yapamayacakları diye bir ayrım vardı. Hep de yaptı. (16 Ocak Gecesi)
  • Doğa her zaman armağanlarını dengeler,bazı telafiler sunar. (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
  • "Biz tamın içində hissə, hissənin içində tamıq. Əbədi, bölünməz və tək olan BİZdən başqa heç kəs yoxdur" (Himn)

Yorum Yaz