diorex
life
Dedas

Beyaz Türkler Küstüler - Alev Alatlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Beyaz Türkler Küstüler kimin eseri? Beyaz Türkler Küstüler kitabının yazarı kimdir? Beyaz Türkler Küstüler konusu ve anafikri nedir? Beyaz Türkler Küstüler kitabı ne anlatıyor? Beyaz Türkler Küstüler kitabının yazarı Alev Alatlı kimdir? İşte Beyaz Türkler Küstüler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.03.2022 06:00
Beyaz Türkler Küstüler - Alev Alatlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Alev Alatlı

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051416366

Sayfa Sayısı: 460

Beyaz Türkler Küstüler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Biz oyunu kaybetmedik, sadece vakit yetmedi.”

Alev Alatlı'nın 1992’de yayımlanan ve Türkiye'nin dönüşümlerini çözümleyen dörtlemesi "Or'da Kimse Var mı?" her kitabıyla geniş ve yoğun tartışmalara yol açmıştı. Dizinin ilk kitabı Viva La Murte’yi izleyen 'Nuke' Türkiye, Valla Kurda Yedirdin Beni! ve O.K. Musti Türkiye Tamamdır’ ın ardından Alev Alatlı, Beyaz Türkler Küstüler aracılığıyla yirmi yıl sonra yeniden soruyor: "Orda Hâlâ Kimse Var mı?"

Beyaz Türkler Küstüler’in başkişilerinden Mehmet Sedes, efsanevi Günay Rodoplu'nun trajik hikâyesini anlatan kişi, 70'li yılların TİP kökenli militanı. İkinci eşi Meral, aynı yılların THKP-C militanı; anneleri Mübeccel Atiye, '40'lı yıllardan, Behice Boran, Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif Başoğlu’nun DTCF'den arkadaşı. Amiral bir eş, Prof. Ayhan Songar, Prof. Recep Doksat'la içli dışlı bir muhit; Mübeccel Atiye hocanın temsil ettiği "orijinal beyaz Türk" 1940'lı yılların "laik-hümanist" eğitiminin şekillendirdiği Nişantaşı-Ayvalık tipolojisi.

Hasan Âli'nin, Yakup Kadri'nin idealleri uyarınca "insan zekâsının aslı Yunan’dadır" şiarı doğrultusunda, tüm enerjilerini "çağdaşlaşma" dedikleri ve fakat aslında Batı medeniyetine Yunan-Roma bacağından duhul etme çabasıyla beraber yasalarla vicdanları arasında kalıp bizar olan yurdum insanları ve onların günümüzdeki uzantıları...

Beyaz Türkler Küstüler Alıntıları - Sözleri

  • “Ses çıkarmamak boyun eğmektir!”
  • “Onların meselesi, kaynak yaratmak filan değil. Onların meselesi Atatürk’le hocam. Nasıl bir kin biriktirmişlerse, Gazi’nin önayak olduğu bütün kurumları yıkıyorlar.”
  • “Biz oyunu kaybetmedik, sadece vakit yetmedi.” Vincent Lombardi
  • Âşık olan miskin olur…
  • Kime kin ettin de giydin alları Yakın iken ırak ettin yolları Mihnet ile yetirdiğim gülleri Varıp gidip bir soysuza yoldurdun Hacı Taşan, 1908-1969
  • “Ah bu yangın beni öldürüyor yavaş yavaş… Kor kor alevler yanıyor içimde…” televizyonda Zeki Müren’in sesi yükseliyor. “Sorma ne haldeyim sorma, kederdeyim sorma!”
  • Çevrimizde gördüğümüz şiddetin, sokaktaki vurdu- kırdının, saldırının, nefretin kaynağının hemen her zaman dinsel inanç kaynaklı yanlış bilgiler, yanlış düşünceler olduğunu görüyoruz.
  • “Atatürk ne demiş? Özgürlük benim adımdır - demiş!”
  • Kabul etmem lazım, şatafat ürkütüyor beni
  • Hicraniyem der ki bakın hâlıma Dağlar dayanmıyor ahu zarıma Elim ermez oldu kisbü kârıma Çünkü Gül yüzlümü elden aldırdım Hacı Taşhan
  • Eğer dünyayı sıradan insanlar değiştirecekse, onların seçimlerini dikkate almak gerekir. Herkesin kendi yönetimini seçme hakkı olması gerekir.
  • Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.
  • Empati yapabilen insan, zeki insan.
  • Kusur görme, kusur ört. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarırsak, cennetteyiz aslında.

Beyaz Türkler Küstüler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Alev Alatlı’nın “or’da kimse var mı?” Adıyla yayınlamış olduğu “Günay Rodoplu” serisini çok önceden okumuş ve tesirinden uzun süre çıkamamış biri olarak bu kitabını okumak İçin uzun bir süre bekledim diyebilirim. Her bir kitabı ortalama iki sene arayla okuduğumu düşünürsem zamanı gerçekten gelmişte geçiyor bile. Kitapla ilgili öncelikle şunu söylemeliyim; ilk kitapları okumayan birisi için cidden zor bir kitap. Seri birbiriyle çok bağlantılı mı derseniz; hayır değil aslında. Her kitap bir Türkiye gerçeği üzerinden gidiyor ve birbirleriyle genellikle karakter bakımından bağlılar. Ama Türkiye gerçekleri bağlamını düşündüğünüz de diğer kitaplardan bihaber bir şekilde bu kitaba başlamanız baya bir kafa karıştırıcı olabilir. Şu an kitabı tam bitirmediğim için şimdilik bu kadarla kalsam iyi olacak :) - ve kitabı bitirdim. Alev Alatlı’nın kelimelerle raks etmesine hayranım. Günde kaç kelimeyle konuşuyorsanız unutun! Bu kitabı okurken ne kadar çok kelimeyle muhatap olduğunuza şaşıracaksınız. Yazarın edebi dili ustalıkla kullanması bir yandan, bakış açısı diğer yandan.. belki de sizi sersemletecek boyutta bir kitap olacak. Öncelikle; Kitap dört bölümden oluşuyor ve her bir bölüm kendi içerisinde de bölümlere ayrılıyor. Bölümler birbiriyle çok bağlantılı olmasa da bir ana konunun üzerinden ilerliyor. Ve bazı kişilerin isimleri -mesela sevan Nişanyan, Ali nesin, Cüneyt Özdemir, Ayşe Arman, Mustafa Sarıgül gibi- açık bir şekilde anılmasa da okurken kim olduklarını anlıyorsunuz. Genel anlamda bu isimler ciddi şekilde eleştiriliyor yazar tarafından ve bir bu kadar isim de anılarak önünüze ciddi bir argüman serisi sunuluyor. Genç siviller, Şirince matematik köyü, Gonca Kuriş, Abdullah Öcalan, PKK, hizbullah, CHP, AKP... ve yakın tarihte adından çokça bahsettirmiş birçok kişi, topluluk, kuruluş, parti ve birçok olay yer alıyor. Kitabı, 2003 ve sonrası olarak düşünürsek eğer “yakın Türkiye tarihi” olarak adlandırabiliriz diye düşünüyorum. Serinin diğer kitapları gibi bir Türkiye tipolojisi üzerinden Türkiye’ye dair her şeyden bahsediyor aslında kitap. Beyaz Türk olarak nitelendirilen insanların yaşadıkları, beklentileri, umut ettikleri, geleceğe dair hüzünleri, bolca eleştiri, dert yanmaları, planlar, yaşanan acılar, düş kırıklıkları, neydik ne olduklar, ütopyalar, distopyalar, siyaset, kültür, paçozluk, beklentiler... ben kitabı genel anlamda beğendim. Zaten Alev Alatlı’nın kitaplarını her zaman beğenmişimdir. Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin ama Alev Alatlı bu memleketin belki de bir daha yetiştiremeyeceği büyük bir yazardır benim için. ve yazarın -kitabın sayfa 185 ve 186 da tanımlamış olduğu- paçozluk tanımına ben katılıyorum. Çok eleştiri almış yazarın paçoz tanımı ama günümüzü düşününce yazara hak vermemek elde değil. Benim için kitap çok güzeldi. Mutlaka okunacaklar listesinde olmalı bence bu kitap. (North Beirut)

Alatlı'nın 90'ların başlarında art arda yayınladığı 4 kitaplık bir roman serisiydi Or'da Kimse Var Mı? Viva La Muerte, Valla Kurda Yedirdin Beni, Nuke Türkiye, Ok. Musti Türkiye Tamamdır... Her seride devrimci, kürtçü, Ülkücü camialardan isimler yer alıyordu. Serinin son romanı ise AKP iktidarı dönemine ait ama esas karakterler Alatlı'nın tabiriyle Nişantaşı-Ayvalık hattındaki Beyaz Türkler. Alatlı'nın serinin ruhuna uygun olarak siyasi bir roman yazdığını, hatta bir romana göre gayet durağan mekanlar kurguladığını görüyoruz. Alatlı okurları için çekici, ilk defa okuyacaklar için zor bir başlangıç olabilir. (Mehmet Y.)

Günay Rodoplu'suz bu seri eksikti.Gözlerim hep onu aradı.Alev Alatlı bu kitapta daha karmaşık daha yoğun bilgiler sunuyor bize.Alev Alatlı hiç okumadıysanız bu kitapla başlamamanızı tavsiye ederim. (gzd)

Kitabın Yazarı Alev Alatlı Kimdir?

Alev Alatlı (d. 1944, İzmir) Türk yazardır. Liseyi babasının askeri ataşe olarak görev yaptığı Tokyo’da okudu. Ekonomi & İstatistik lisansını ODTÜ'den, Ekonomi ve Ekonometri yüksek lisansını "Fulbright" bursu ile gittiği Vanderbilt University'den (Nashville, Tennessee) aldı. Bilâhare felsefe öğrenimine başlayan Alatlı, doktora çalışmalarını New Hampshire'daki Dartmouth College’de sürdürdü. İlahiyat konusunda ve düşünce ve medeniyet tarihi üzerinde yoğunlaştı. 1974’te Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde öğretim görevlisi, Devlet Planlama Teşkilatı'nda kıdemli ekonomist olarak çalıştı. California Üniversitesi ile ortak psiko-dilbilim çalışmaları yürüttü. Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde Bizim English dergisini çıkaran Alatlı, daha sonra Türk Yazarlar Kooperatifinde (YAZKO) başkan yardımcısı olarak görev aldı.

Filistin davasının tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı 1986 yılında Tunus'ta sürgünde bulunan Yaser Arafat tarafından "Özgürlük Madalyası"yla onurlandırılmıştır. Aydınlanma Değil, Merhamet! adlı romanıyla ise 2006 yılında Moskova'da "Mikhail A. Sholokhov 100. Yıl Roman Ödülü"nü kazanmıştır.

Alev Alatlı Kitapları - Eserleri

  • Kabus
  • Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?
  • Fesüphanallah!
  • Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm!
  • Rüya
  • 'Nuke' Türkiye!

  • Beyaz Türkler Küstüler
  • İşkenceci
  • Aydınlanma Değil, Merhamet!
  • Valla, Kurda Yedirdin Beni
  • O. K Musti Türkiye Tamamdır
  • Hayır! Diyebilmeli İnsan
  • Hafazanallah!

  • Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor
  • Kadere Karşı Koy A. Ş.
  • Aydın Despotizmi
  • Safsata Kılavuzu
  • Dünya Nöbeti
  • Aklın Yolu da Bir Değildir
  • Hollywood'u Kapattığım Gün

  • Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!
  • Hatırla! Geçmişin Geleceğindir
  • Şimdi Değilse Ne Zaman?
  • Suç Ortağı Hollywood
  • Kelebek Etkisi Söyleşileri 1
  • Yorumsuz
  • İşkenceci

  • Bize Yön Veren Metinler Cilt: I - II
  • Kelebek Etkisi Söyleşileri - 2

Alev Alatlı Alıntıları - Sözleri

  • Ölümlü bir insan, kaç defa beyaz sayfa açabilir ki kısacık hayatında? (Kabus)
  • ...yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumutanın; olan yumurtaya olur... ... (kıbrıs rum atasözü) (Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?)
  • " İşleyebileceğimiz en büyük günah, birbirimize kayıtsız kalmamızdır. " (Fesüphanallah!)
  • Kadim bir Uygur diskuru vardır."Kendinize güvenin!" der. Kendinize güvenin! Akranlarınızın,çağınızın,Gerçeklik'in payınıza düşen kadarıyla da olsa hakkını verin.Dil,din,ırk,cinsiyet ayrımının tuzağına düşmeden,zamanınızın en yetkin bilginleriyle,sanatçı ve filozoflarıyla dostluk kurun.Mahrem düşüncelerinizi aşkın zekâlarla paylaşın.Sizler,anneleri tarafından sakınılmak durumunda olan özürlüler ya da çocuklar değilsiniz.Kavminizin kaderini eline almaktan kaçınan korkaklar değilsiniz.Sizler,mağdurların kefaretini ödeyecek,kâbustan uyandıracak yetişkin erkeklersiniz." (Hatırla! Geçmişin Geleceğindir)
  • Günümüz Türkiye'sinde her başarılı kadının arkasında yetiştirilmesi gereken bir çocuk vardır.İstisnalar kaideyi bozmaz (Kadere Karşı Koy A. Ş.)
  • ne zaman unuttuk, bir şeye sırf "haksızlık" olduğu için karşı çıkmayı? (Şimdi Değilse Ne Zaman?)

  • Alexis zorbanın İngiliz Basile dediği gibi, “neye yarıyor sizin onca lanet kitabınız, zulmü zalimden soyutluyorsa?“ (Hafazanallah!)
  • Hicraniyem der ki bakın hâlıma Dağlar dayanmıyor ahu zarıma Elim ermez oldu kisbü kârıma Çünkü Gül yüzlümü elden aldırdım Hacı Taşhan (Beyaz Türkler Küstüler)
  • Günay kızım. İnsanları sevmekten korkma .Sevmediğin değil, sevdiğin yanlarını abart.İnsan olmanın kefareti,sevmeyi bilmektir. (Valla, Kurda Yedirdin Beni)
  • Kıtlık Tanrı'dan,açlık insanlardan gelir (Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!)
  • En muhteşem zaferlerimizden geride, sorumluluğunu bilinmeze yüklediğimiz bir enkaz kaldı. (Dünya Nöbeti)
  • Ünlü diplomatları Fyodor Tyutçev'i hatırladım: Rusya, anlaşılamaz, hesaba kitaba da gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır, Rusya'ya sadece iman edilir. İç çektim, 'İman etmekten başka çaremiz yok, değil mi Aleksi?..' (Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!)
  • Esasen bunların hepsi uydurma.Samanyolu galaksisinin güneş sisteminin kokuşan bir gezegeni olan Dünya'da,insanoğlu insanoğluna kısacık bir süre için teğettir.Sonra,herkes kendi meçhulüne yollanır.Bir başına (O. K Musti Türkiye Tamamdır)

  • Tanım: Bir kimsenin görüşlerinin yanlış olduğuna dair delil sunmak yerine, o kimsenin niteliklerine (kişiliğine, karakterine, niyetlerine, vasıflarına vs) saldırarak, reddetmek veya karşı iddiada bulunmak. Örnek 1: Başkan bu konuda haklı olamaz. Çünkü kanının son damlasına kadar liberal. Örnek 3: Onun önerisini kabul edemeyiz. Çünkü o karşı partiden. Örnek 4: Bu bilim adamının teorisinin herhangi bir geçerliliği olduğunu sanmıyorum. Bu teoriyi ödeneğini kaybetmemek ve işini kurtarmak için ortaya atıyor. (Safsata Kılavuzu)
  • Mantık "doğru"ların değil, "geçerlilik"lerin bilimidir. (Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor)
  • ...insan düşündüğünü dürüstçe ifade ettiği sürece ahlaklıdır. ('Nuke' Türkiye!)
  • Cevapların hepsini buldum sandı, hayatı karşılamayı unuttu. (Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm!)
  • Aile, koca, çocuk, iş derken, kadın kendisine teğet geçmeye mecbur edilir. Bir şey yapması daima müsaadelere bağlıdır. Ailesinin müsaadesine veya teşvikine, dostlarının desteklemesine, yakınlarının "evet" demesine! Bu yüzden, sanat eğitiminin kadına verilmesi daha da önemlidir. (Kadere Karşı Koy A. Ş.)
  • Kime kırk gün deli denilse deli olacağı dile getirilmeyen bir gerçekti. Inanç birliği sanıyı gerçeğe dönüştürmeye yeterdi. Bireyin gerçekliğinin bütünün inancı doğrultusunda olması doğaldı. Kaldı ki sülale narsisizminin birincil hasmı devletin bile kabul ettiği işlevleri vardı. (İşkenceci)
  • Yumurta da taşın üstünde düşşe, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur. *Kıbrıs Rum Atasözü (Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?)

Yorum Yaz