diorex

Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri - Mustafa Akyol Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri kimin eseri? Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri kitabının yazarı kimdir? Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri konusu ve anafikri nedir? Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri kitabı ne anlatıyor? Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri PDF indirme linki var mı? Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri kitabının yazarı Mustafa Akyol kimdir? İşte Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.07.2022 11:00
Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri - Mustafa Akyol Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mustafa Akyol

Yayın Evi: Ufuk Yayınları

İSBN: 9786054500000

Sayfa Sayısı: 232

Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Zengin, elit kesimi, muhafazakârları ve Kürtleri ele alan; o alanlarda yaşananları eleştirel bir bakışla okura aktaran yazılardan oluşuyor.

Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri Alıntıları - Sözleri

  • Özgürlüğü dindarlığın doğal zemini olarak görmek, o olmadan gerçek iman ve ahlak olmayacağını bilmek gerekir.

Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Taha Akyol'un oğlu Mustafa Akyol'un bu kitabı çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış makalelerinin bir derlemesi esasen. Özellikle 2000'li yıllar için geçerli görüş ve tesbitleri var. Derleme olduğu için tekrara düşülen çok fazla yer var. (Selim İspirlioğlu)

Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri PDF indirme linki var mı?

Mustafa Akyol - Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mustafa Akyol Kimdir?

Lise öğrenimini TED Ankara Koleji, Nişantaşı Anadolu Lisesi ve Özel Tercüman Lisesi'nde tamamladı. 1996'da Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü'nden mezun oldu.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki Atatürk Enstitüsü’nde Kürt Sorununun Kökeni konulu master tezi hazırladı. 2006 yılında bu tezi genişleterek Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek: Yanlış Giden Neydi? Bundan Sonra Nereye? adında kitap çıkardı.Bu kitabından dolayı pek çok yazardan olumlu tepkiler aldı.

Bir dönem ABD'de Akıllı tasarım teorisi (İngilizce: Intelligent design)hareketinin öncülüğünü yürüten Discovery Institute adlı kuruluşta din ve bilim ilişkisi üzerine çalışmalar yaptı. 2005 yılındaKansas Eyaleti Eğitim Bakanlığı'nda eğitim müfredatı değişikliği tasarısı konusunda bilirkişi olarak dinlendi.

Türkiye, İslam dünyası, İslam ve modernite; Kürt sorunu; bilim, din ve ateizm; din, devlet ve laiklik gibi konularda yazılar yazan Akyol'un İngilizce makaleleri, The Washington Post, The Wall Street Journal, International Herald Tribune gibi gazete ve dergilerinde yayınlanmaktadır. Turkish Daily News gazetesi editörlüğü de yapan Akyol'un çeşitli konular üzerine kaleme aldığı Türkçe makaleleri Radikal, Referans ve Zaman gibi gazetelerde yayınlanmıştır.

Mustafa Akyol, halen Star ve Hürriyet Daily News gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır, ayrıca Fatih Üniversitesi'nde ders vermektedir. Gazeteci yazar Taha Akyol'un oğludur.

Mustafa Akyol Kitapları - Eserleri

  • Özgürlüğün İslami Yolu
  • Gayri Resmi Yakın Tarih
  • Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek
  • Beyaz Türkler, Zenci Türkler Ve Dağ Türkleri
  • Modern Ezberlerin Sonu
  • Dini Dünya İşlerine Karıştırmanın Faydaları
  • Ahlaki Kapitalizm
  • Çözümün Şafağında Kürt Sorunu

Mustafa Akyol Alıntıları - Sözleri

  • "Eğer Amerika İslam dünyasında radikalizm yerine özgürlük ve demokrasi görmek istiyorsa, ilk yapacağı iş Müslüman ülkeleri işgal etmeyi ve bombalamayı bırakmak olmalı." (Ahlaki Kapitalizm)
  • Aslında akıllı tasarım teorisinin öncüleri Müslüman düşünürlerdir. İmam Gazali; balarısı, sinek gibi canlıların bedenlerindeki tasarımları uzun uzun anlatmış ve buradan yola çıkarak Allah’ın yaratma gücüne ve bilgisine dair yorumlar yapmıştır. (Modern Ezberlerin Sonu)
  • Peter Berger : “Modernleşme illâ sekülerleştirmez, ama mutlaka çoğulculaştırır.” (Ahlaki Kapitalizm)
  • "Din-dışı (yahut gelenek-dışı) yaşam biçimlerine ise hayat hakkı tanımamız gerekiyor; çünkü bu öncelikle, laik bir ülkede ki 'bir arada yaşama' biçiminin rasyonel bir kuralı. Ve bu kuralı sadece 'Başını örtenler yüzünden milletimiz karanlığa sürükleniyor' diyen bir laikçi çiğniyor değil. 'İçki içenler yüzünden milletimizin ahlakı bozuluyor' diye baskı uygulamayı düşünen bir muhafazakar da o kadar çiğniyor. (Dini Dünya İşlerine Karıştırmanın Faydaları)
  • Ziya Gökalp: “İslam, Arapları çadırdan, Türkleri bozkırdan çıkardı. Medenileştirdi. (Gayri Resmi Yakın Tarih)
  • Dünyada “Halkın dini nedir?” bizde “Halkın dini nasıl olmalıdır?” (Gayri Resmi Yakın Tarih)
  • Peki ama, adalet ne anlama geliyordu? Ve insanlar, neyin adil olup olmadığını nasıl bilebilirlerdi? Mutezile’ye muhalif olanlar, önce adaleti tanımlayıp sonra da bunu Allah’tan beklemenin yanlış olduğunu söylediler. Onlara göre, zaten Allah her ne yaparsa adalet o olurdu. Örneğin şayet Allah herkesi hiç sebepsiz yere cehenneme atsa, adalet bu olurdu. Çünkü adaletin, Allah’ın yaptıklarının dışında bir tanımı olamazdı. Mutezile’ye göre ise, böylesi bir “ilkesiz” Allah tahayyülü, O’na karşı saygı değil bilakis saygısızlık anlamına gelirdi. Onlara göre, adil ve iyi olmak, Allah’ın zatında olan vasıflardı ve O, dilediği her şeyi yapmaya gücü olsa bile, asla bu ilkelere zıt bir şekilde hareket etmezdi. Bu nedenle Mutezile, “Allah’ın masumlara eziyet etmeyeceği ve imkânsız olanı istemeyeceği” konusunda ısrarcıydılar. Bu ısrarlarını sürdürürken, Allah’ın gücünü tartışma konusu yapıyor değillerdi. Tam aksine, Allah’ın bizzat Allah olduğu için adil hareket edeceğini öne sürüyorlardı. ____________________________________________ Birçok felsefi, kelami meseleyi içinde barındıran muhteşem bir pasaj. Hangi birini yazalım? Yeme de yanında yat. :) (Özgürlüğün İslami Yolu)
  • "Dolayısıyla seküler bir insan için ahlaklı olmak, bir 'tercih meselesi'dir. Oysa dinlere, özellikle ilahi dinlere göre insanlar ahlaklı olmak zorundadır. Bir dindar 'ne gerek var ahlaka' diyemez; böyle bir düşünce dindarlığın tanımına aykırı olur." (Dini Dünya İşlerine Karıştırmanın Faydaları)
  • Milliyetçilik, modern çağa ait bir ideolojidir. (Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek)
  • Akıllı tasarım teorisinin sloganı açık: “Bilimi objektif kılalım ve kanıtlar bizi nereye götürüyorsa oraya gidelim.” (Modern Ezberlerin Sonu)
  • Kuşkusuz “akıllı tasarım” konusundaki çalışmalar önemli bir soruyu da beraberinde getiriyor: Tasarımcı kim? Canlıları dizayn eden bilinç kimin bilinci? Akıllı tasarım teorisyenleri bu sorunun cevabının bilimin alanı dışında kaldığını belirtiyorlar. Onlara göre bilimin yaşamın kökeni hakkında varabileceği sonuç, canlılığın tasarlanmış olduğunu tespit etmekten ibaret. Yani bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar. Profesör Philip Johnson’a göre herkes bu sorulara kendi inançlarına ve düşüncelerine göre cevap arayabilir, ama önemli olan bilimin, hayatı amaçsız bir raslantılar zinciri olarak gören Darwinist teoriyi reddediyor olması. (Modern Ezberlerin Sonu)
  • "İslam, toplumsal adaletsizliği, toplumdaki zenginlerin vicdanlarını harekete geçirerek azaltmayı öngörür. Sosyalizm ise, zenginlerin mallarına adına 'devlet' denen seküler bir mekanizma ile el koymayı hedefler. İslam'da 'zekat ve sadaka' vardır, sosyalizmde 'kollektivizasyon'. (Ahlaki Kapitalizm)
  • Mutezililer, Yaratıcı’nın nitelikleri kadar vahyin nitelikleri konusunda da muhaliflerinden farklı düşünüyorlardı: Onlar vahyin, yani Kur’an’ın “yaratılmış” olduğunu ileri sürerken, karşıtları “yaratılmamış” olduğunu savunuyordu. Yaratılmamış Kur’an görüşünü savunanlara göre, Müslümanların kutsal kitabı —tıpkı Yuhanna İncili’nde tanımlanan Hz. İsa gibi— ezelden beri Allah’la birlikte vardı. Oysa, Mutezililer, Kur’an’ın Allah sözü olduğuna kesin inanmakla birlikte, Allah’ın bu sözü tarihin belli bir noktasında söylediğine inanıyorlardı. Aksi halde, Kur’an’ı ikinci bir ilah seviyesine çıkarmak söz konusu olurdu ki, Mutezililer açısından böyle bir durum, İslam’ın vazgeçilmez ilkelerinden olan vahdaniyete (Allah’ın birliği) tamamen ters düşerdi. (Özgürlüğün İslami Yolu)
  • "ABD'de laiklik, öncelikle, 'dini devletten korumak' için geliştirilmiş bir ilke. Bizde ise esas amaç, 'devleti (ve seküler vatandaşları) dinden korumak'. O yüzden, 'ya başını örtmeyenler kendilerini baskı altında hissederse' kaygısı veya bahanesiyle, örtenlere karşı devlet baskısı ve dışlaması yapılıyor." (Dini Dünya İşlerine Karıştırmanın Faydaları)
  • Akıllı Tasarım karşıtı bilim adamları maddeden başka bir gücün var olmadığına, maddesel dünyanın kendi içinde kapalı bir sistem olarak işlediğine ilk baştan iman ettikleri için, bunun dışında kalan bir açıklamayı tartışma gereği bile duymaksızın reddediyor ve hatta susturmaya çalışıyorlar. (Modern Ezberlerin Sonu)
  • "Oysa islami yönden 'Kötülük Sorunu'nun açıklamaları var. Kur'an'a göre dünyanın kötülüklerden arınmış, mükemmel bir yer olması gerekmez. Aksine dünya kasten 'Sorunlu'dur ki, insanlar buraya hırsla bağlanmasın. Kur'an'da insanların başına gelen kötülüklerin (cinayetlerin, işkencelerin, tecavüzlerin) Allah tarafından bu dünyada engelleneceği de söylenmez; bunun sorumlularının ve mağdurlarının ahirette (olumsuz ve olumlu) karşılık göreceği bildirilir. " (Modern Ezberlerin Sonu)
  • Dünya Marksizmi denedi!.. Hem de defalarca denedi. Sonuç her seferinde hüsran oldu. 100 milyona yakın insan, devrimlere, gulaglara ve 'kollektivizasyon'lara kurban gitti. Dahası, komünizmin uygulandığı her ülke sefalete ve diktatörlüğe boğuldu. (Ahlaki Kapitalizm)
  • Madde + Zaman = Her Şey olarak formüle edilebilecek inanç, yeterince zaman tanındığında maddenin her şeyi yaratabileceği varsayımına dayalı. Bu, bir mağaranın ortasında görkemli bir heykel bulan bir insanın, bunun bir heykeltraşın eseri olduğunu kabul etmektense “bu mağara kim bilir kaç milyon milyon yıldır var, bu heykel zamanla bir şekilde tesadüfen ortaya çıkmış olmalı” demesine benziyor. Oysa elbette bir heykeltraşın varlığını kabul etmek çok daha mantıklı. Bu felsefe maddeden başka bir varlığı kabul etmeyi baştan yasakladığı için geriye madde + zamanın yaratıcı gücüne inanmaktan başka çareleri kalmıyor. (Modern Ezberlerin Sonu)
  • İngiliz tarihçi Lord Acton’ın ünlü bir lafı var: “Özgürlük, canının istediğini yapabilme fırsatı değil, yapman gerekeni yapabilme gücüdür” (Ahlaki Kapitalizm)
  • "Özetle, Avrupa’nın bereketli ve engebeli coğrafyası özgürlüğün gelişmesine yardım ederken, Ortadoğu’nın kurak ve düz coğrafyası, Karl Marx’ın “Oryantal Despotizm” Max Weber’in ise “Patrimonyalizm” veya “Sultanizm” dediği sistemi doğurdu. Bu sistemin özü, tüm siyasi gücün tek bir merkezde ve tek bir liderde toplanması ve “adem-i merkeziyet”in esamesinin okunmamasıydı. Doğu’nun Rusya ve Çin gibi gayrımüslim ülkelerinde de hâkimiyet kurmuş olan bu otoriter sistem, hiç kuşkusuz İslam’dan içinden çıkıp gelmemişti. Ama zaten var olan bu sistem ve onun siyasi kültürü, İslam’ın içine sızdı." (Özgürlüğün İslami Yolu)

Yorum Yaz