Bilimsel Bakış - Bertrand Russell Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bilimsel Bakış kimin eseri? Bilimsel Bakış kitabının yazarı kimdir? Bilimsel Bakış konusu ve anafikri nedir? Bilimsel Bakış kitabı ne anlatıyor? Bilimsel Bakış kitabının yazarı Bertrand Russell kimdir? İşte Bilimsel Bakış kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Bertrand Russell
Çevirmen: Funda Sezer
Orijinal Adı: Scientific Outlook
Yayın Evi: Say Yayınları
İSBN: 9786050204599
Sayfa Sayısı: 256
Bilimsel Bakış Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bilimsel Bakış’ta Bertrand Russell bilimin ne olduğunu açıklıyor, bilimi din ile sanat gibi öteki bilme biçimlerinden nelerin ayırdığı üzerinde duruyor ve bilimsel toplumun geleceğiyle ilgili öngörülerini paylaşıyor. Russell’a göre bilim belli olguları birbirine bağlayan genel yasaları araştırır, bu anlamda, ancak soyut ve hayali bilgilere ulaşabilen diğer bilme biçimlerinden üstündür.
Bilim, teknik aracılığıyla insanı daha güçlü bir varlığa dönüştürür. İnsan bu gücü çevresi ve kendisi üzerinde kullanmaktan hiçbir zaman kaçınmamıştır. Russell eğer insanlık bilim yolunda ilerlemeye devam edecekse bu güç kullanımının geleceğin bilim toplumunda ne tür olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurabileceğini bir “ütopya” tasviri aracılığıyla tartışır. Bu “ütopya”nın pozitif mi yoksa negatif mi olduğu sorusunu yanıtlamak okura kalmıştır. Sorunun yanıtını arayanlar Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya ve George Orwell’in 1984 adlı romanlarına bakabilirler, çünkü kimilerine göre Bilimsel Bakış bu eserlerin fikir babasıdır.
Bilimsel Bakış Alıntıları - Sözleri
- Termodinamiğin ikinci yasası, kabaca ifade edersek şunları söyler: Kendi hallerine bırakılmış olan şeyler düzensizleşme eğilimindedir ve kendi kendilerine tekrar düzene girmezler.
- Çok sıcak cisimlerin parçacıkları çok hızlı hareket halindeyken, soğuk cisimlerinkiler çok yavaş hareket etmektedir. Uzun vadede, hızla hareket eden parçacıklar ve bir miktar yavaş hareket eden parçacıklar kendilerini aynı bölgede bulduğunda, her iki grup da ortalamada eşit hızlara ulaşana dek hızlı olanlar yavaş olanlara çarpacaktır.
- Birbirine yakın iki cismin ısılarında bir fark olduğundan, bunların ikisi de aynı ısıya gelene kadar sıcak olan soğur, soğuk olan ise ısınır.
- Güç nedensel bir kavramdır ve herhangi bir madde üzerinde güç elde etmek için kişinin yalnızca o maddenin tabi olduğu nedensellik yasalarını anlaması gerekir. Bu temelde soyut bir meseledir ve amacımızı ilgisiz ayrıntılardan ne kadar arındırabilirsek, düşüncelerimiz de o kadar güçlenecektir.
- Devlet, uzmanlardan oluşan, hepsine çok iyi maaş ödenen ve dolayısıyla genel itibariyle statükonun destekleyicisi olan küçük bir azınlığın dışında bilimsel bir zihin mizacı yaratmayı hedeflemez.
- Sadece fizikçilerin değil, ilahiyatçıların da modern fiziğin öne sürdüğü savlarda yeni bir şey bulmuş gibi görünmeleri de oldukça gariptir. Fizikçilerden ilahiyat tarihini bilmeleri belki de beklenemez ama ilahiyatçılar modern savların daha önceki zamanlarda da emsallerinin olduğunun farkında olmak zorundadır. Eddington'un özgür irade ve beyin ile ilgili savı, gördüğümüz üzere Descartes'ınkini andırmaktadır. Jeans'ın savı ise Platon ile Berkeley'inkinin bir bileşimidir ve fizik alanında adı geçen her iki filozofun da yaşadığı dönemde sahip olduğundan daha fazla geçerliliğe sahip değildir.
- … amacımızı ilgisiz ayrıntılardan ne kadar çok arındırabilirsek, düşüncelerimiz de o kadar güçlenecektir.
- Yaratan fizik yasalarına tabi midir, yoksa değil midir? Eğer değilse, hiçbir fiziksel nedensellik yasası ona sebep olmayacağından, fiziksel olgulardan çıkarsanamaz; eğer tabiyse de termodinamiğin ikinci yasasını ona uygulamamız ve onun da çok uzak bir zamanda yaratılmış olduğunu varsaymamız gerekir. Fakat bu durumda o varoluş nedenini kaybetmiş olur.
- İktidar sarhoşluğuna kapılmış insan bilgelikten yoksundur ve dünyayı yönettiği müddetçe de dünya güzellikten ve neşeden yoksun bir yer olacaktır.
- Bilimsel bir görüş, dogru olduğuna inanmak için ortada bir nedenin bulunduğu görüştür; bilimsel olmayan görüs ise doğru olma olasılığı dışında başka bir sebepten ötürü benimsenmiş bir görüştür.
- Biri size kesin doğruyu bildiğini söylediğinde, bu kişinin hiç de kesin konuşmadığı sonucunu rahatlıkla çıkartabilirsiniz. Bilim çerçevesinde yapılmış her titiz ölçüm daima bir olası hata payıyla sunulur; bu teknik bir terim olup taşıdığı anlam çok doğru ve nettir. Şu anlama gelmektedir: Oluşması muhtemel olan hata miktarı fiilen oluşan hatadan daha fazladır. Bir şeyin sıra dışı bir kesinlikle bilindiği meselelerin karakteristik özelliği, bunlarda her bir gözlemcinin hata yapma olasılığı bulunduğunu kabul etmesi ve hata yapma olasılığının ne kadar olduğunu bilmesidir.
- Doğruluğun saptanabilir olmadığı meselelerde kimse kanılarında azıcık bile olsa ufak bir hata olma olasılığının var olduğunu kabul etmez. Bugüne dek bir ilahiyatçının öğretilerini aktarmaya başlarken ya da bir siyasetçinin konuşmasını bitirirken fikirlerinde olası hata payı olduğuna dair bir söz sarf ettiğini duyan var mıdır? Öznel kesinliğin, nesnel kesinlikle ters orantılı olması çok tuhaf bir olgudur. Bir kişi haklı olduğunu farz etmesi için ne kadar az sebep olursa, kesinlikle haklı olduğuna dair hiç ama hiç şüphe olmadığını daha hararetli bir şekilde öne sürer.
- İngilizler vatanseverlik duygusunun etkisiyle onun Leibniz'inkiler kadar başarılı olmayan yöntemlerine takılıp kaldılar ve bu da Newton'un ölümünden sonra İngiliz matematiğinin yüz yıl süreyle önemsiz görülmesiyle sonuçlandı. İtalya'da bağnazlığın yol açtığı zarara İngiltere'de vatanseverlik sebep olmuştu. Bunlardan hangisinin daha fazla zararlı olduğunu tespit etmek zordur.
- "Bilim, isminin de çağrıştırdığı gibi, öncelikle bilgidir; genel görüşe göre bilim belirli bir türde, yani birkaç belirli olguyu birbirine bağlayan tümel yasaları araştıran türde bir bilgidir. Ancak bilimin bu bilgi yönü gitgide doğayı manipüle edebilme gücünün gerisinde kalmaktadır. Bilim bize doğayı manipüle etme gücü verdiği için sosyal bakımdan sanata kıyasla daha önemlidir. Doğruluk arayışı olarak bilim sanata denktir, fakat ondan üstün değildir. Bir teknik olarak bilim, az miktarda içkin değere sahip olmasına rağmen pratikte sanattan çok daha önemlidir."
Bilimsel Bakış İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitap kabaca bilimi anlatıyor. Bilim ne oldugu sanattan nasıl ayrıldığı, tekniği, yöntemi bakışı esas olarak yazılmıştır. Bazı önemli bilim insanlarının da çalışmalarına bilimsel bakış açısından yaklaşımlarda bulunulmuştur. Ayrıca Bilimsel toplumların olumlu olumsuz yönlerini akıcı bir dille yazan yazar güzel bir eser vermiş fikrimce.. Bilime merakı olanlara kazandırabileceği güzel bakış açıları sunuyor. #tavsiteedilir (Ebubekir)
Kitabın Yazarı Bertrand Russell Kimdir?
Hayatının çeşitli dönemlerinde kendisini liberal, sosyalist ve barışsever olarak tanıtmış ayrıca hiçbirine derinden bağlı olmadığını itiraf etmiştir. Monmouthshire'de İngiltere'nin önde gelen aristokrat ailelerinden birinin ferdi olarak dünyaya gelmiştir.
Russell 1900 lerin başında İnglizlerin "idealizme karşı isyanı" na öncülük etmiştir. Gottlob Frege ve Ludwig Wittgenstein ile birlikte analitlik felsefenin kurucusu kabul edilir. A. N. Whitehead ile birlikte Principia Mathematica adlı kitabı yayınlamıştır. Felsefi denemesi ''On Denoting''(İfade Üzerine) adlı eseri felsefinin paradigması olarak kabul görür. Aynı zamanda geniş bir çevrece 20. Yüzyılın önde gelen mantıkçılarından biri olarak kabul görür. Çalışmaları mantık, matematik, dilbilim, bilgisayar teknolojisi ve filozofiyi, özelliklede dil felsefesi, epistemoloji ve metafiziği önemli ölçüde etkilemiştir.
Russell önde gelen savaş karşıtlarındandır. Serbest ticareti ve anti emperyalizmi desteklemiştir ve barışsever tutumundan dolayı Birinci Dünya Savaşı sırasında hapishanede yatmıştır. Daha sonra Adolf Hitler'e karşı kampanyalar düzenlemiş, Stalinci totalitarizm'i eleştirmiş, Vietnam Savaşı'ındaki tutumu nedeniyle Amerikan hükümetini suçlamıştır. Aynı zamanda nükleer silahsızlanmanın dobra savunucularındandır. Son eylemlerinden bir tanesi İsrail'in Orta Doğu'daki ülkelere karşı izlediği tutumu eleştirdiği bir bildiri yayınlamasıdır.
İnsan Haklarını ve düşünce özgürlüğünü savunduğu yazıları dolayısıyla 1950 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Bertrand_Russell
Bertrand Russell Kitapları - Eserleri
- Mutlu Olma Sanatı
- İnsanlığın Geleceği
- Aylaklığa Övgü
- Evlilik ve Ahlak
- Neden Hıristiyan Değilim
- Bolşevizm
- Sorgulayan Denemeler
- Russell'dan Seçme Yazılar
- Rölativitenin A B C'si
- Politik İdealler
- Anlam ve Doğruluk Üzerine
- Din ile Bilim
- Mantıksal Atomculuk Felsefesi
- Dış Dünya Üzerine Bilgimiz
- İktidar
- Felsefe Yazıları
- Neye İnanıyorum
- Batı Felsefesi Tarihi 3 Cilt Takım
- Eğitim Üzerine
- Özgürlük Yolu
- Etik, Toplum, Siyaset
- Bilimsel Bakış
- Eğitim ve Toplum Düzeni
- Toplumsal Yeniden İnşanın İlkeleri
- Felsefe Yapma Sanatı
- Batı Felsefesi Tarihi Cilt 1
- Batı Felsefesi Tarihi Cilt 2
- Batı Felsefesi Tarihi Cilt 3
- Sosyalizm
- Varoluşçunun Bunalımı
- Ana Hatlarıyla Felsefe
- İkarus ya da Bilimin Geleceği
- Dünya Görüşüm
- Şeytan Banliyöde
- Mümtaz Şahsiyetlerin Kabusları
- Bolşevizmin Pratiği ve Teorisi
- Cinsel İlişkilerin Tarihsel Evrimi
- Vietnam'da Savaş Suçları
- Felsefe Meseleleri
- Bilimin Toplum Üzerindeki Etkileri
- Düşünceler - Yetke ile Birey
- Bilimden Beklediğimiz
- Anılar
- Yaşantım
- Free Thought and Official Propaganda
- Felsefe Sorunları
- Mistisizm ve Mantık
- Felsefede İlmi Metod
- Hikayeler
- The Basic Writings of Bertrand Russell
- Bilimin Toplumsal İşlevi
- Düşünceler
- Bertrand Russel'dan Seçmeler
- Denemeler
- Human Knowledge: Its Scope and Limits
- Felsefi Gelişimim
- Dünyamızın Sorunları
- Terbiyeye Dair
- Yetke ve Birey
- Endüstri Toplumunun Geleceği
- An Outline Of Intellectual Rubbish
- Mən Niyə Xristian Deyiləm
- Human Society in Ethics and Politics
Bertrand Russell Alıntıları - Sözleri
- We cannot enter into the minds of others to observe the thoughts and emotions which we infer from their behaviour. We must therefore accept analogy—in the sense in which it goes beyond experience—as an independent premiss of scientific knowledge, or else we must find some other equally effective principle. (Human Knowledge: Its Scope and Limits)
- Ne kadar akıllıca olursa olsun, hiçbir kural, şefkatin ve düşünceli davranışın yerini tutamaz. (Aylaklığa Övgü)
- Yemek yemeleri için zorlanan çocuklar yemekten tiksinir; öğrenmeleri için zorlanan çocuklar da bilgiden tiksinir. (Eğitim ve Toplum Düzeni)
- "Kamuoyu, etkileyici nutuklarla ve basının etkisiyle büyük ölçüde devlet tarafından yaratılır. Zalim bir kamuoyu ise en az zalim yasalar kadar özgürlüğün düşmanıdır. Savaşmayı kabul etmeyen genç bir adam işten çıkarılırsa sokaklarda hakarete uğrar, dostları ona sırt çevirir ve önceleri ondan hoşlanan bir kadın tarafından küçümsenerek terk edilirse bunu ölüm cezası kadar katlanılmaz bulur." (Toplumsal Yeniden İnşanın İlkeleri)
- "...aslında en fazla eğitim görmüş olanlar çoğunlukla, zihinsel ve ruhsal yaşamları dumura uğramış, dürtüleri körelmiş ve yaşayan düşüncenin yerine sadece belirli mekanik beceriler edinmiş olanlardır." (Toplumsal Yeniden İnşanın İlkeleri)
- Başarı kazanan her devrim,otoriteyi sarsar ve toplumsal kohezyonu güçleştirir. (İktidar)
- Tanrı’nın beni yarattığından ötürü neden övülmesi gerektiğini bir türlü anlayamıyorum. (Şeytan Banliyöde)
- Gerçekten de, bir şeyin hep belirli bir yerde olması kavramı, yeryüzündeki büyük nesnelerin çoğunun bereket ki hareketsiz oluşlarından gelmektedir. "Yer" fikri, sadece kaba bir pratik yaklaşıklıktır: mantıksal gereklilik değildir ve kesinleştirilemez. (Rölativitenin A B C'si)
- "Başarı mutluluğun sadece bir öğesidir, diğer öğelerin tamamının feda edilmesi pahasına elde edilmişse çok pahalıya mal olmuş demektir." (Anlam ve Doğruluk Üzerine)
- Sadece fizikçilerin değil, ilahiyatçıların da modern fiziğin öne sürdüğü savlarda yeni bir şey bulmuş gibi görünmeleri de oldukça gariptir. Fizikçilerden ilahiyat tarihini bilmeleri belki de beklenemez ama ilahiyatçılar modern savların daha önceki zamanlarda da emsallerinin olduğunun farkında olmak zorundadır. Eddington'un özgür irade ve beyin ile ilgili savı, gördüğümüz üzere Descartes'ınkini andırmaktadır. Jeans'ın savı ise Platon ile Berkeley'inkinin bir bileşimidir ve fizik alanında adı geçen her iki filozofun da yaşadığı dönemde sahip olduğundan daha fazla geçerliliğe sahip değildir. (Bilimsel Bakış)
- Tanıdığımız özellikte ya da nitelikte bir nesne olduğunu bildiğimizde, nesne üzerine betimsel bilgimiz vardır; başka bir deyişle sözkonusu özelliklerin ya da niteliklerin başkası değil, bir nesneye ilişkin olduğunu bildiğimizde, nesneyi tanıyalım tanımayalım, bu nesne üzerine betim ile bilgimiz vardır denilir. Fiziksel nesnelerle öteki akıl’lara ilişkin bilgimiz, salt betim ile bilgidir; ilgili betimler genellikle duyu verilerini ilgilendirenler türündedir. (Mistisizm ve Mantık)
- Zihnin gelişmesi için de disipline ihtiyaç vardır; disiplinsiz zihin incelik kazanamaz. (Aylaklığa Övgü)
- ''Sezgi sadece bir içgüdüden ibarettir.'' (Mistisizm ve Mantık)
- Bir süre yabancı bir ülkede yaşamak kendi ülkemizin yoksun kaldığı kimi değerleri, üstünlükleri öğretir bize; ülkemiz hangi ülke olursa olsun bu bir gerçektir. (Düşünceler - Yetke ile Birey)
- . Hayatın bir kısmı belki de en önemli kısmı bireysel dürtünün kendiliğinden eylemine bırakılmalıdır, çünkü her şeyin sistem olduğu yerde zihinsel ve ruhsal ölüm olacaktır. ... (Bilimin Toplum Üzerindeki Etkileri)
- Yaşamla, şunsuz ya da bunsuz savaşamazsınız demek korkaklıktır. (Düşünceler)
- İnsanoğlunu cinayetten, kundakçılıktan, yağmacılıktan ve dolandırıcılıktan ne alıkoyuyor sanıyorsun? Mantığın çelimsiz gücü bu derece büyük bir şeyi etkileyebilir mi zannediyorsun? Heyhat, korunaklı hayatında insan doğasının karanlık tarafını öğrenmedin. Nezaket ve iyiliğin insan yüreğinde doğal olarak geliştiğine inanıyorsun. (Mümtaz Şahsiyetlerin Kabusları)
- Bizim doğru dürüst bir toplum düzenimiz yok. Çünkü, olsaydı, kadın erkek herkes yararlı yetilerini ortaya koyabilirdi. Günümüzün iyi okumuş kadınlar evlendikten sonra yetilerini geliştirmiyorlar. Ama bu, toplumsal düzenimizin bir sonucudur. (Düşünceler)
- “Bırakın egemen sınıflar komünist devrimi korkusuyla tir tir titresin. Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Ama kazanacakları bir dünya var. Tüm ülkelerin işçileri, birleşin!” (Özgürlük Yolu)
- Tanrı, diyor, adil değil, adalettir. (Batı Felsefesi Tarihi Cilt 2)