Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 kimin eseri? Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 kitabının yazarı kimdir? Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 konusu ve anafikri nedir? Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 kitabı ne anlatıyor? Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 PDF indirme linki var mı? Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İsmet Özel
Yayın Evi: Tiyo Yayınları
İSBN: 9786056323935
Sayfa Sayısı: 480
Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İsmet Özel’in, Genel Başkanı olduğu İstiklâl Marşı Derneği’nde Temmuz 2007 itibariyle yaptığı “İSTİKLÂL YÜRÜYÜŞÜ” serlevhalı konuşmalarının ilk bölümün derlenip, “BİR AKŞAM GEZİNTİSİ DEĞİL, BİR İSTİKLÂL YÜRÜYÜŞÜ” adlı kitap oluşturulmuştur. Günümüzde neler olup bittiğinin,
dünya sisteminin nemenem bir şey olduğunun, İstiklâl Marşı Derneği’nin niçin kurulduğunun, kısacası bugün Türkiye’de ve dünyada nasıl işler döndüğünün anlaşılmasına bu kitabın çok faydası olacaktır. Kitabın arka kapağında şunlar yazılıdır:
« Bugün dünyada bütün insanlar için iki şahsiyet yolu açıktır: Ya Amerikalı olacaklar, ya Türk olacaklar; üçüncü bir yol yok. Şimdi bunların tercih konusu olmadığını,bizim de tüm hayvan ve bitkiler gibi türümüzle doğduğumuzu kabul eden zavallılar var; böyle bir şey yok. Yani
maydanoz, topraktan maydanoz olarak çıkar ve tüm ömrünü maydanoz olarak geçirir. Bu sadece insanlar için geçerli olmayan bir şeydir. İnsanlar dünyaya fıtrat üzere gelirler, şahsiyetlerini getirmezler dünyaya, hüviyetlerini de getirmezler; dünyada kazanırlar ya da kazanmazlar. »
Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 Alıntıları - Sözleri
- İnsan ulvî ile süflî arasındaki berzahtır. İnsan dediğin şey Kur'ân'da söylendiği gibi aceleci, cimri, nankör, kan dökücü, zâlim bir şeydir. İslâm bizi bütün bu insanî çaresizliklerimizden yalıtır. Bunlar bir şekilde gene hayatımızda olabilir ama biz Islâm'ın varlığını güvence alanı, bir iskele, bir can simidi saydığımız oranda o arılık, duruluk, netlik, yerine oturmuşluk ile tanışır ve ondan istifade eder hale geliriz. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 351
- Bu ülkede üç insan kılıklı yaratık yaşıyor; bir kısmı ot gibi,bir kısmı it gibi,bir kısmı insan gibi yaşamaya çalışıyor,yaşıyor demek zor,en azından kendi hesaplarını insan gibi yaşama esasına oturtmuş.
- Türk Milleti bir tek ferdini feda etmemeyi hesap içinde tutarak yaşayabilir. “Bütün milletin menfaati için bunu feda etmeliyiz.” düşüncesi milletin feda edilmesi demektir. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 261
- Tarih,bizim bundan sonra yaşayacağımız şeylerin izahıdır.
- Mesela bir Müslüman, "Allah beni yaratmış, onun için varım." diye bir açıklamada bulunabilir. Ama bu açıklamadan da kendisinin pek tatmin olma ihtimali yok. Çünkü olmaması da lazım. Eğer hakikaten Müslümansa Allah’ın ona, "kulum" diye hitap edip etmeyeceğini de tam bilmiyor olması lazim. Bütün ümidinin bu olduğu, bütün korkusunun da bu olduğu ile yaşıyor olması lazım. Ya Allah bana "kulum" diye hitap etmezse diye korkacak, inşallah Allah bana "kulum" diye hitap eder ümidiyle yaşayacak. Havf ve reca arasında yaşamak bu demek. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 265
- Şunu akıldan çıkarmayalım; insanlar hayatları boyunca ne kadar yaşamış olurlarsa olsunlar, hangi ortamda bulunursa bulunsunlar, insanlar iyileşme sürecinin uzağına düştüklerinde iyilikten de kopmuş olurlar. Yani hâlâ iyileşmekte değilse bir insan, artık iyi değildir. Bir insan için, "Ben bu kadar iyiyim, yeter." diye şey yoktur. Kim ki iyileşme sürecinin hitama erdiğini düşünmektedir, artık o iyi değildir. "Çok iyi çocuk, buna bu kadar iyilik yeter." diyemeyiz bir insan için. Türkiye'de de toplum olarak biz bu noktayı bıraktık. Biz 12 Eylül 80 sabahına kadar şöyle veya böyle, "Hâlâ iyileşme ile meşgul olunabilinir." fikrini kabul eden bir toplumduk. İnsanlar, bu hep böyle gitmeyecek, bu daha iyiye gidecek diye 12 Eylül 1980'e kadar düşündüler, bu tarihten sonra bu terkedildi. Biz yaşadığımız için biliyoruz, 12 Eylül 1980'den sonra şans oyunlarında bir patlama oldu. Bu ne demektir? İnsanlar artık çalışarak hiçbir şey yapamayacaklarını, bundan sonra ya piyango vurursa ya da gasp edebilirlerse bir şeyler yapabileceklerini düşünmeye başladılar. Aynı şekilde 12 Eylül'den sonra fuhuş, kumar, kaçakçılık inanilmaz boyutlara vardı, bu Türkiye'de bu tarihten önce yoktu. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 292
- … … … En güzel ifadesini Karl Marx söylemiştir: "Yahudi kimdir? Yasaya yani şeriata uyan Hıristiyandır. Hıristiyan kimdir? Yahudidir." Şimdi biz bunların işleriyle pek fazla uğraşmamıza gerek yok. Ama onlar hem kendileriyle bizi uğraştıracaktır, hem de bizi istedikleri İslâm’ı kabul ettirmeye zorlayacaklardır. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 297
- Müslüman kisvesiyle gezinen ama aslında gayr-i müslim dünyanın taşeronluğunu yapan öyle yüz binlerce falan değil, milyonlarca insan var. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 334
- Galiba İsmet İnönü'nün tespiti çok yerinde bir tespit: "Bu memlekette namuslu kişiler namussuzlar kadar cesur olmadıkça hiçbir şey düzelmez." Ve bu böyledir.
- İslâm'a girişin Lâ ilâhe illallah Muhammedun rasulullah kelime-i tevhidinin ikrar edilmesiyle olduğunu hesaba katarsak, daha Íslâm'a girişte bile Allah'ın zaten kabul edildiğini, Allah’ın birliğine inanmakla Müslüman olunduğunu düşünüyoruz demektir. Allah'a inanmak değil Allah'ın birliğine inanmak bizi Müslüman yapıyor. Müslümanlık bizi bir Allah inancina kavuşturmuyor. Müslümanlık bizi tevhide, vahdete kavuşturuyor. Biz șirkten arındırıldığımız için Müslümanız, Allah'a inandığımız için değil. Allah'a inanıyor olmak Müslüman olmanın bir işareti değil. Şirkten arınmak Müslüman olmayı sağlıyor bize. Ama işte imanın şartı altıdır dendiğinde, "Amentiü billáhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî minellahi teâlâ ve’l-ba'sü ba'de'l-mevt" diye okuyoruz. Müslüman için Allah'a inanmak Allah’ın birliğine inanmak demek. Müşriklerin de Allah'a inandığını biliyoruz. Dolayısıyla biz "Amentü billáhi.….." diye başladığımız zaman o kendisine șirk koşulmayan Allah'a inandığımızı söylüyoruz. Bu konuşmanın başında andığım aforizmayı yine söz konusu edeceğim: “Bir insan tanrıyla konuşursa ona dindar denir ama bir insana tanrı hitabederse, tanrı bir insanla konuşursa ona da şizofren denir." Şimdi, "Müslüman açısından mesele nedir?" diye düşündüğümüzde "Amentü billâhi" dediğimiz andan itibaren bu ikisinin olduğunu fark ederiz, etmemiz iyi olur. Gâvurların dünyasında Allah bir insanla konuşursa ona deli diyorlar. Allah bana bunu dedi demiş oluyor o. Müslüman acaba deli olur mu? "Allah bana bunu dedi." “Amentü billâhi" dediğimiz zaman, Allah'la konuştuğunuz kadar Allah'ın da sizinle konuştuğu anlayışına vâkıf oluyor musunuz? İman burada başlıyor. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 346
- Rahmanî olanla dünyevî olan arasında bir uyuşmazlık var. Bizim dilimizde "iki dünya saadeti" diye bir şeyden bahsediliyor, böyle bir şeyin olması için dünyalardan birinin saadeti hakkında fikir sahibi olmamız lâzim. Bu dünyalardan biri hakkında fikir sahibi olduğunuz zaman öbürü hakkında olamiyorsunuz. “Dehre sövmeyin"() diye bir hadîs-i kutsî var. Yani "Felek çarkın kırılsın!" demeyeceksin. Çünkü dünyanın çekilip çevrilişini de Allah yapıyor. Ama işte bizim imtihanımız burada şu: biz dünyanın çekilip çevrilişinde Firavun'un rubûbiyyetini tanıyor muyuz, yoksa bizim rabbimiz Firavun değil mi? Bu döviz kurları, mortgage krizi... bunlar birebir rabbimizin kim olduğuyla alâkalı. Yani dünyada yürürlükte olan ilişkilerin tanzim edicisi Firavun mu, yoksa Allah’ın iradesine riza gösterirsen Firavun'un gücünün sıfırlandığını görebilir misin? Bu mesele insanın itikadıyla, zihnî kapasitesiyle doğrudan doğruya alâkalı. _____ Ebû Hureyre'den (r.a.): "Rasulullah (s.a.v.), 'Hiçbiriniz, ey hasara ve ziyana uğrayası dehr demesin, çünkü Allah dehr'dir.' demiştir." Bubârî, Edeb; Müslim, Elfaz, | İsmet Özel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayınları, 2. Baskı: Ocak 2018, syf: 375-376
- "Türk, gâvurun-kâfirin sözünü dinlemez, gâvura-kâfire söz geçirir." Bu ikisi varsa Türklük vardır. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayınları, 2. Baskı: Ocak 2018, syf: 194
- Şu anda Türkiye’de insanlar İslâm düşmanlığı sayesinde kısmet sahibidirler. | İsmet Özel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayınları, 2. Baskı: Ocak 2018, syf: 384
- Bugün kâfirler kendilerinin Câlut pozisyonunda olduğunu biliyorlar. Müslümanların da Tâlut pozisyonunda olduğunu biliyorlar. Bugün dünyadaki kâfirler asıl dine bizim mensup olduğumuzu biliyorlar ama bizi beğenmiyorlar. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 352
- “Türkiye’de Müslümanlar dinin değeri hakkında, Türkler de milliyetin değeri hakkında bir fikir sahibi değil.” | İsmet Özel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayınları, 2. Baskı: Ocak 2018, syf: 393
Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 PDF indirme linki var mı?
İsmet Özel - Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?
1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.
İsmet Özel Kitapları - Eserleri
- Tavşanın Randevusu
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın 1
- İrtica Elden Gidiyor
- Henry Sen Neden Buradasın 2
- Surat Asmak Hakkımız
- Tahrir Vazifeleri
- Toparlanın Gitmiyoruz 1
- Erbain
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar Ve Görenler
- Üç Mesele
- Kırk Hadis
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Zor Zamanda Konuşmak
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Kalın Türk
- Of Not Being A Jew
- Faydasız Randevu
- Çatlıycak Kadar Aşki
- Ve'l-Asr
- Sorulunca Söylenen
- Desem Öldürürler Demesem Öldüm
- Küfrün İhsanı Olmaz
- Cuma Mektupları 1
- Faydasız Yazılar
- Tehdit Değil Teklif
- Cuma Mektupları 2
- Cuma Mektupları 3
- Cuma Mektupları 4
- Cuma Mektupları 5
- Cuma Mektupları 6
- Cuma Mektupları 7
- Cuma Mektupları 8
- Cuma Mektupları 9
- Evet İsyan
- Cinayetler Kitabı
- Geceleyin Bir Koşu
- Şiir Resitali
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
- Bilinç Bile İlginç
- Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
- Bileşenleriyle Basit
- Siper Beden
- Karz-ı Hasen
- Neredeyizim
- Başbaş Başbaşa Başabaş
- Evet Mi, Hayır Mı?
- Muvazzaf
- Toparlanın Gitmiyoruz 2
- Toparlanın Gitmiyoruz 3
- Ebruli Külah
- Evlenseydik Boşanacaktık
- Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
- Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
- Çenebazlık
- Dil ile İkrar
- Tok Kurda Puslu Hava
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Şiir Kitabı
- Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
- Tahrir Vazifeleri 2
- Tahrir Vazifeleri 4
- Tahrir Vazifeleri 3
- Tahrir Vazifeleri 5
- Tahrir Vazifeleri 6
- Tahrir Vazifeleri 7
- Tahrir Vazifeleri 8
- Tahrir Vazifeleri 9
- Tahrir Vazifeleri 10
- Cuma mektupları 10
- Tahrir Vazifeleri 11
- Tahrir Vazifeleri 12
- Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
- Bir Vefa Daha
- Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
- İslamla Damgalanmış Varoluş
- Tekne Kazıntısı
İsmet Özel Alıntıları - Sözleri
- Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
- Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
- ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
- Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
- İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
- Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
- Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
- Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
- İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
- gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
- İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
- tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
- Çin, Mısır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri elbette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik süreçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
- "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
- kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
- İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
- Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
- Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
- "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)