diorex
Dedas

Bir Beyoğlu Düşü - Demir Özlü Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Beyoğlu Düşü kimin eseri? Bir Beyoğlu Düşü kitabının yazarı kimdir? Bir Beyoğlu Düşü konusu ve anafikri nedir? Bir Beyoğlu Düşü kitabı ne anlatıyor? Bir Beyoğlu Düşü kitabının yazarı Demir Özlü kimdir? İşte Bir Beyoğlu Düşü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 06:00
Bir Beyoğlu Düşü - Demir Özlü Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Demir Özlü

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789754582390

Sayfa Sayısı: 65

Bir Beyoğlu Düşü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Başımdan bütün bu tuhaf olayların geçtiği gençlik yıllarından bu yana, denizleri çeşitli yönlere açılan, yumuşak tepeleriyle bütün o Boğaz'la Haliç çevresine uzanan, gizemli İstanbul kentinde hiçbir yer beni Tünel Alanı kadar ilgilendirmemiştir.(...)

Şimdi rutubetli sokaklarıyla o gizemli mahalleden uzaktayım. Hepsi, bütün yaşadıklarım da, baskı altında geçmiş gençliğimin o büyüleyici yanılsamaları da geride kaldı. Bir sanrı, bir sanrıdan başka bir şey değiller artık. Geceleri, kentin boğucu gökyüzünü saran deyimlendirilemez bir hayalet. Ardımı bırakmayan hayaleti, bir giysi gibi çıkarıp atmam gerekiyordu üstümden..."

Bir Beyoğlu Düşü Alıntıları - Sözleri

  • Bütün yaşam tek bir yanılsama ya da bir Yanılsamalar dizisinden başka neydi ki?
  • "Ne tatsız bir dünya!"
  • Türk kahvesinin donuk kırmızımtırak ışıklarına bakıyordum..
  • 'Nedir ki mutluluk?' diye düşünüyordu. 'Hayatta birşeylerin gelip bulması seni, ummadığın şeylerin olması ya da saplantıların kendi kendini onarması. Başka ne olabilir ki?'
  • " Insanın, bir ölçüde de olsa kendi kendine yetebilmesi için ne çok da şey ödemesi gerekiyormuş. "
  • Varlığım kendi içinde taşıyordu onu, öyle ki yaşadığım yer acıma neden olmuyordu da, acım kendisini duyuracak bir yer arıyordu sanki..
  • "Çıkmak istediğim yokuşta tutunduğum her şey kayıyordu elimden."

Bir Beyoğlu Düşü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Demir Özlü; miatlarına göre sınırları zorlayan bu eserinde, psiko-sosyal çerçevede, görünmeyen güçlerin vurgununu yemiş genç bir şairin, dünyadaki yerini kavrayamamasından ve bunu büyük kentlerde arayıp bulamamış olmasından kaynaklı şikayetini, derin betimlemeler ve yerel hatlarla okuyucusuna aktarıyor. Yine, engin insanların doldurmuş olduğu her köşe başında, kendisine küçükte olsa bir yer açma umuduna sarılmış karakterin, sanrı dolu hayatından izlere Beyoğlu'nun aşınmış kaldırımlarında ve yerel mekanlarında rastlaşmamıza olanak sağlıyor. Karamsar ruh tahlillerini, ikircikli yaşam skandalını ve geçmişin derin izlerini her gencin, hırpalanmış yüreğinden, şikayetçi dilinden, ruhsuz gözünden objektif şekilde olay örgüsü olarak nakış nakış işliyor. Diğer kitaplarıyla ortak noktasını ele alacak olursam, okuduğum her kitabında karakterlerinin ruhsal çözülmelerini enfes bir lezzetle bize aktarıyor olmasının altını çizebilirim. Yüzde yüz mükemmel bir kurguya sahip olmasa da, yazarın dünya görüşünü anlayabilmek nezdinde okunabilir diye düşünüyorum. (Eurdiyce)

Naçizane bir düş Demir Özlü 'nun yaptığı aslında. İstanbul - özünde Beyoglu - sokaklarında yürümüyor da düşlerini güneşli ayrac sokaklarında okuyor. "Bir adamın her baktığı yer sanat eseri olabilir mi?"diye sorarsanız kendinize , "evet, kesinlikle olabilir" cevabını duymak isteyenler icin bu eser yazılmış ya da yazdirilmis olabilir. Güzel bir Beyoglu Senfonisi aslında (Ahmet Umit'ten sonra)... Bu anlatı özel bir anlatı. Sürreal bir ruya ... 15 /16 Şubat 2019 tarihinde Izmir Oyku Günlerinin Onur Konuğu :Demir Özlü... Bir Tezer Özlü değil ... Daha da ötesini tanimak isteyenler için izmir de bulusalim ... (İbrahim Demiröz)

Ah gençliğim! Düşler ve eylemlerim arasında yitip giden gençliğim... Bu kitabı okurken, sevdiğim kadın, dostlarım ve kendimle baş başa Beyoğlu'nda geçirdiğim vakitlere düşsel bir yolculuk yaptım. Kendimi şimdiye kadar okuduğum hiçbir kitapta bu kadar yoğun hissetmedim. Henüz çok kitap okumuş değilim ama ben inanıyorum ki, bu kitap, ömrümün sonuna kadar yeri özel olan ve olacakların arasında kalacak. Kitabı bitirdikten sonra yazarının, hayranı olduğum Tezer Özlü'nün abisi olduğunu öğrenmekte hoş bir sürpriz oldu. Abi kardeş ruhumla zoru var bunların ama ikisini de seviyorum. İstanbul'da yaşarken Beyoğlu'nda sakin bir hayat yaşamanın hayalini kurmamış, Beyoğlu'nda derin izler bırakmamış kimselerin pekte ruhlarını okşayacak türden bir kitap değildir ama Beyoğlu'nda hatıraları olanlar, orayı özleyenler ve şimdiki içler acısı durumundan şikayetçi olanlar, okurken bana çok teşekkür edecekler. (İdris Yılmaz)

Kitabın Yazarı Demir Özlü Kimdir?

Demir Özlü (d. 9 Eylül 1935, Vefa, Fatih), öykü ve roman yazarı Tezer Özlü'nün ağabeyidir.

Ödemiş İstiklâl İlkokulu, Ödemiş Ortaokulu, İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nde (1953) okudu. İlk şiiri Kabataş Lisesi öğrencilerinin çıkardığı Dönüm Dergisi ve daha sonra Türk Dili dergisinde yayınlandı. 1959 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1961-1962 arası Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde Felsefe okuduktan sonra Türkiye'ye dönerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Metodoloji Kürsüsü'nde 4 yıl asistanlık yaptı. Siyasal eylemleri nedeniyle işine son verilince avukatlık yapmaya başladı. 1969'da "Sakıncalı" olarak askere gitti ve yedeksubaylık hakkı elinden alınarak Muş'ta çavuş olarak askerlik görevini tamamladı.1971'deki askeri müdahaleden sonra bir süre tutuklu kaldı. 1979'da Stokholm'e yerleşti. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra vatandaşlıktan çıkarıldı. Türkiye'ye 1989'da dönebildi. Bu tarihten beri Stokholm ve İstanbul'da yaşıyor. İlk şiiri Kabataş Lisesi öğrencilerinin çıkardığı Dönüm, daha sonra Türk Dili dergisinde yayınlandı. Öykü, deneme, eleştiri ve çevirileri Mavi, A, Pazar Postası, Yeni Ufuklar, Soyut, Somut, Yeni Edebiyat, Gösteri ve Adam Öykü dergilerinde yayınlandı. 1980'den sonra roman, anlatı, anı ve gezi kitaplarına ağırlık verdi.

Demir Özlü Kitapları - Eserleri

  • İşte Senin Hayatın
  • Bir Beyoğlu Düşü
  • Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları -
  • Bir Beyoğlu Düşü - Berlin'de Sanrı - Kanallar
  • Önünde Boş Bir Uzam
  • Güvercinler ve Matmazeller-Düş Öykü

  • Tatlı Bir Eylül
  • İthaka'ya Yolculuk
  • Bunaltı
  • Bir Yaz Mevsimi Romansı
  • Borges'in Kaplanları
  • Paris Günleri
  • Berlin'de Sanrı

  • Bir Uzun Sonbahar
  • Kendi Evine Varamamak
  • Dalgalar
  • Berlin Güncesi 1989 İlkbaharı
  • Kanal Kentlerinde
  • Geçen Yaz Kentte Kızlar
  • Stockholm Öyküleri

  • Kanallar
  • İstanbul Büyüsü
  • Aşk ve Poster
  • Ne Mutlu, Ulysses Gibi...
  • Balkur'da Akşam Yemeği
  • Sürgün Küçük Bulutlar
  • Amerika 1954

  • Sürgünde On Yıl
  • Soluma
  • Öteki Günler Gibi Bir Gün
  • Paris Güncesi
  • Samuel Beckett'in Terzisi
  • Şapka, Deniz Kıyısı ve Yüz

Demir Özlü Alıntıları - Sözleri

  • Yaşadığımız dünyada aşka yer var mıydı ki? (Önünde Boş Bir Uzam)
  • "Ne kadar derin olursa olsun, usul usul kazacaksın toprağı, açacaksın yürüyeceğin yolu. Çünkü tek bir kişi de olsan çoğunluksun sen." (Öteki Günler Gibi Bir Gün)
  • İnsan yurdundan ayrı düştükten sonra, daha önce de birkaç kez söylediğim gibi, her şey bir yarı gerçektir artık onun için. (İthaka'ya Yolculuk)
  • Kentini yitirmiş bir insan için, artık mutlu olabileceği bir yer yoktur yeryüzünde. Kim bilir, belki o, artık, bir daha ele geçirmemek üzere yitirmiştir kendisini de. (İthaka'ya Yolculuk)
  • “insan eğreti dokunuşlarla yaşadığı, kendine büsbütün yabancı bir ülkede kendi varlığını nasıl bulabilir? o güne kadar görmediği bir sokağa rastlamaktan mutluluk duysa da. düşlerimde kendi evimi arıyorum. kendi evime varmak amacım. o ev artık yokluğa karışmış olsa da.” (Kendi Evine Varamamak)
  • Beni içten içe çok sevdiğini sanıyorum. Onun için de -belki- çekici yanları olan bir ilişkiydi ilişkimiz. Ben de bütün bütüne aşığım ona. Onu bırakıyorum ama sonra yakın ya da uzak bir gün onsuz yapamayacağımı anlarsam nerede bulabileceğim onu? Acıyla kıvranacağım. Her şeyimi yitirmiş gibi olacağım. Aşkın içindeyim çünkü. Çıkılamaz aşkın içinde. Bilinçli yaşamı aşar o. Bilmiyor muyum bunu? (Güvercinler ve Matmazeller-Düş Öykü)

  • ''Yalnızsınız bu kentte.Ne olursa olsun,karınız da olsa,çocuğunuz da olsa yalnızsınız.Geceler,kışın çok karanlık oluyor ve çok koyu bir karanlık bastırıyor.Güneş çok uzaklara çekilmiş çünkü.'' (Sürgün Küçük Bulutlar)
  • Düşler dalga dalga geliyor şimdi, denizin dalgaları gibi, sakin bir denizin, unutuşun, yarı uykunun dalgaları bunlar. (Öteki Günler Gibi Bir Gün)
  • Sabahleyin Ferid Edgü ve Ataman Dalaman telefon etti. (Berlin Güncesi 1989 İlkbaharı)
  • Böyleydi bu ülkede yaşam. Rastlantılara bağlıydı. (İşte Senin Hayatın)
  • "Oturduğumuz tahta ev yok anne" dedi. "Ama yandaki tahta evi kapısından tanıdım. O büyük ev aynen duruyor. Karşıdaki hamam da." Annesi dalgın bir gülümseme ile : "Burdur" dedi. "Demek Burdur' a gittin." (Dalgalar)
  • Felsefesiziikten ötürü baş döndürücü bir kimlik bunalımı içerisindeyiz. Ne liberali gerçekten liberal olan, ne sosyal de­mokratı gerçekten sosyal demokrat olan bir maketler toplu­munda yaşıyoruz sanki. (Borges'in Kaplanları)
  • Yalnızlığım içinde, bütün kazandığımı sandığım bilgiye ve değere karşılık, bir hiç sayıyordum kendimi. İçimdeki o uzayıp duran boşluğu, sokaklarla, insanlarla, dışımda olan varlıklarla dolduracaktım. (Bunaltı)

  • Zengin çocuklarında bulunan bir özellikle seni kiskirtiyordu (Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları -)
  • Güneş çıkma girişiminde bulunduysa da çıkamadı. (Berlin Güncesi 1989 İlkbaharı)
  • "Sanki bir sanrı başlıyordu, içimden gelen gizli bir çağrı belirsiz, çalkantılı, kavranmaz bir istek yokluğa götürüyordu beni." (Kendi Evine Varamamak)
  • Yaşamımın bütün dönemlerinde beni durduran bir yetkili karşıma çıkmadı dersem, yalan söylemiş olurum. (Kendi Evine Varamamak)
  • "Napar bu kız?" diye sordum. "Hiçbir şey yapmaz. Sıkılır" dedi. (Bir Uzun Sonbahar)
  • Bir an önce bu gemi kalksa da kur­tulsam bu bataklıktan. (Paris Güncesi)
  • Artık hiçbir şey avutamaz beni, kendimi kandırabileceğim bir şey yok. (Kanallar)

Yorum Yaz