diorex
Dedas

Bir Destandır Çanakkale - Vehbi Vakkasoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Destandır Çanakkale kimin eseri? Bir Destandır Çanakkale kitabının yazarı kimdir? Bir Destandır Çanakkale konusu ve anafikri nedir? Bir Destandır Çanakkale kitabı ne anlatıyor? Bir Destandır Çanakkale PDF indirme linki var mı? Bir Destandır Çanakkale kitabının yazarı Vehbi Vakkasoğlu kimdir? İşte Bir Destandır Çanakkale kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.03.2022 10:00
Bir Destandır Çanakkale - Vehbi Vakkasoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Vehbi Vakkasoğlu

Editör: Cemil Tokpınar

Tasarımcı: Mesut Sarı

Yayın Evi: Nesil Yayınları

İSBN: 9799758499266

Sayfa Sayısı: 384

Bir Destandır Çanakkale Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çanakkale; altı asır üç kıtaya hükmeden şanlı Osmanlının son zaferi ve İstiklâl Harbimizin habercisi... "Yedi Düvel"in "hasta adam" dedikleri Osmanlıya son darbeyi vurmak isterken kazdıkları kuyuya düştükleri yer... İki yüz elli bini aşkın şehidin kanıyla sulanan vatan toprağı... Cenab-ı Hakkın (c.c.) inayetiyle, Hz Peygamberin (a.s.m.) ruhaniyetiyle hazır bulunduğu, Allah ve Peygamber aşkıyla gözünü kırpmadan, korkusuzca düşmana karşı koyan Mehmetçiğin tarih yazdığı bir destan Çanakkale... Aslında Çanakkale Zaferi için ne söylense az... Yıllar süren titiz araştırmaların sonucu olan bu eser, gerçek tarihin nasıl ve kimler tarafından yazıldığını ortaya koyuyor; tabiî ki ibret almasını bilenler için...

(Arka Kapak)

Bir Destandır Çanakkale Alıntıları - Sözleri

  • ...din adamları, karşılarında düşmanı değil, Cennete giden yolları gösteriyordu.
  • "İnsan ruhunu yenmek mümkün olamıyor!"
  • ...bu hoca efendi, sonraki yıllarda, memleketi olan Rize'de; 17 yıl müftülük yapmıştır. Kendisine çeşitli partilerden gelen milletvekilliği tekliflerini hep reddetmiş, ''Din adamı, herkese aynı mesafede durmalı, ayıran politikalara alet olmamalıdır.'' demiştir.
  • Churchill: "Türklere zehirli gaz atalım!" teklifinde bulunduğu zaman, "bu bir insanlık suçudur" tepkisi ile karşılanmıştı. Ancak bu tepkiye Churchill'in verdiği cevap çok düşündürücüdür: "Türkler insan değildir ki!.." Ve zehirli gaz atma emrini verir. Ancak ilahi yardım yine Mehmetçiğin imdadına yetişir. Bu kararın verildiği ana kadar, hep denizden karaya doğru esen rüzgar, o günden sonra sürekli karadan denize doğru esmeye başlar.
  • İngiliz subay şöyle diyordu; "Ölü askerleri vardı 14, 15, 16 yaşlarında ve inan ki gülüyorlardı. İlk kez kaybedeceğimizi o gün hissettik" Serden geçti, yârdan geçti / Çanakkale yiğitleri / Dünya denen kârdan geçti / Çanakkale yiğitleri...
  • O gece, yaşlı türbedar, bu etkileyici düşüncelerle yatağına uzanır. Sabah namazına doğru, rüyasında Güzeller Güzeli'ni görür. Tabiî çok sevinir, heyecanlanır ve Hindistanlı âlimin anlattıklarını hatırlar. Ancak o konuda bir şey sormayı edebe aykırı bulur, soramaz. Fakat Allah'ın Resulü, onu merakta bırakmaz ve buyurur ki: "Evet, hissedilen doğrudur. Ben şimdi Medine'mde değilim, Çanakkale'deyim... Çok zor durumda olan asker evlâtlarımı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Şimdi onlara yardım ediyorum."
  • Koca Seyit her 18 Mart'ta, resmini basmış gazeteler sırtında o dev mermiyle, televizyonlar da ekrana getirmiş. Ama ne kendisini düşünmüşler, ne de geride bıraktığı ailesini. Kızı Ayşe Hanım, tam da babasına yakışır bir şekilde değerlendirme ile bitiriyor konuşmasını: "Olsun efendim! Yeter ki vatan sağolsun, biz perişan olmuşuz ne çıkar."
  • Ölmeyi korkudan değil vatana lazım olduğumuzdan istemiyorduk.
  • Birinci Dünya Savaşı içinde, Kut-ül Ammare' de Mehmetçiğe yenilerek esir düşen İngiliz general Tavshend, çok önemli bir tespitte bulunuyor: '' Avrupa' da hiçbir asker yoktur ki(bu sözlerimin altını çiziyorum), savunmada Türklerle kıyaslanabilsin. Örnek olarak Çanakkale' yi göstermek isterim. Orada, bizim gemi ateşlerimizle büyük kayıplara uğramış olan kıt'alar, Türk olmasalardı, yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Oysa Türkler, bütün savaş boyunca, siperlerinden ayrılmadılar.''
  • Osmanlı'nın mirası için ağzı sulananlar çoktu. özellikle de dünyanın en önemli ve kıymetli yerlerinden biri olan İstanbul ve boğazlar kimin olacaktı? Osmanlı'nın en kıymetli mirası üzerinde hem İngilizlerin, hem Fransızların, hem Rusların, hem de Yunanlıların gözü vardı. Napolyon, bu gizli kavgayı şu şekilde ortaya koyuyordu: "İstanbul kime kalacak? Meselenin esası daima budur!"
  • Seferberlik ilân edildi. Bu ilân, eli silâh tutan herkesin askere alınması demekti. Osmanlı, bütün varlığı ile bir ölüm kalım mücadelesine hazırlanıyordu. Gerçi Osmanlı daha önce Trablusgarp'ta İtalyanlara, Balkan savaşında Bulgarlara, Sırplara, Karadağlılara, Ruslara yenilen, düşman ordularını İstanbul önlerinde bile gören, Edirne'yi zor kurtaran bir zilleti yaşamıştı; politik kavgalarla kan kaybeden askeri ve sivil bürokrasi, yenilgiden yenilgiye koşup duruyordu. ancak bu yenilgilerini intikamını almak ve özellikle Balkan bozgununun zilletinden kurtulmak azmi de gelişmişti. Bu azim, bu heyecan bütün bir millet sarmıştı. Herkes yaralı bir aslan gibi, son bir kükreyişin özlemindeydi. Bu mücadelenin bir varlık yada yokluk mücadelesi olduğunu hissediyorlardı.
  • Müslüman kendi kimlik ve kişiliğini unutsa ve hatta inkar bile etse Batı politikası ona düşmanlıktan vazgeçmiyor. Rahmetli Cemil Meriç'in deyimi ile, "Bütün camileri yıksak, bütün Kur'an'ları yaksak, Batı, bize yine de müslüman olarak görür." Bu gerçeğin ilginç bir ispatını merhum Mehmet Akif anlatmaktadır: Viyanada'dır. Bir gece kaldığı otelde müthiş bir gürültü hasıl olur. Herkes büyük bir telaş ve panik havasında kendilerini odalarından dışarı atarlar. Yollar bir anda kalabalıklarla dolar. Akif bey de odasından aşağı iner ve müracaatta ki görevliye neler olup bittiğini sorar. Ancak aldığı cevap karşısında donar kalır ve hayretinden sabaha kadar uyuyamaz. Otel görevlisi olan Avustralyalı der ki: "Biraz önce gelen haberlere göre İngilizler kudüs'ü Osmanlı'dan almışlar. Bu habere sevinen halk, sokaklara dökülüp şenlik yapıyor." Akif Bey bu izaha çok şaşırır ve sorar: "Peki... Biz seninle silah arkadaşıyız; aynı cephelerde, ortak düşmanımız olan İngilizlere karşı çarpıyoruz. Bu sebeple bizim yenilmemiz ve Kudüs'ü kaybetmemiz, aynı zamanda sizinde kaybetmeniz değil midir?" Otel görevlisi Avustralyalı hiç oralı olmaz ve gayet umursamaz bir tavırla şu karşılığı verir: "Doğrudur, biz şu anda Osmanlı ile silah arkadaşıyız. Ama Osmanlı, müslümandır. Her ne kadar Kudüs'ü düşmanımız olan İngilizler almışlarsa da, onlar bizdendir, bizim dinimizdendir." Bu izah, sadece Mehmet Akif Bey'in değil bizim de uykumuzu kaçıracak cinsten değil midir? Biz bugün, hâlâ Batının bize bakışını anlayabilmiş ve kavgayabilmiş değiliz.

Bir Destandır Çanakkale İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitapta Çanakkale harbi safha safha anlatılmış ve şehit ve gazilerin kahramanlıklarından bahsediliyor tabii bunlar sadece kayıtlara geçenler zira tüm Çanakkale şehitlerimizi anlatacak kitap yazmaya kalksaydık Mehmet Akif'in de dediği gibi ancak hikayesine kafi gelirdi okurken sıklıkla şunu sordum "biz neydik ne olduk?" Düşman askerine dahi merhamet eden bir nesilden kendi milletine hayrı dokunmayan yalnızca kendini düşünen bir nesile... aynı zamanda böylesi kahramanlık destanları yazdığımız bu savaşı yabancı milletlerin bizden daha fazla yad etmesi de çok acı verici değil midir? Halbuki her Türk gencinin şu şekilde bilinçlenmesi gerekir: "Eğer çalışmaz da rahatımıza düşkün olursak bize Çanakkaleyi hatırlatan bir savaş daha yaşayabiliriz." Gerçekten kitap o savaş anlarını adeta aklınızda canlandırıp insanı sarsıyor. (Hükemâ)

"Bir Destandır Çanakkale": Bir Destandır Çanakkale" ismiyle müsemma, okurken yaşatan, tüyleri ürperten, bir çok yerinde gözyaşlarınızı tutmanın mümkün olmadığı ecdadın devleştiği bir eser. Ne kadar övünsek ne kadar gurur duysak azdır ama en önemlisi onlar bu fedakarlıklarda bulunurken bizim de onlar için övünç kaynağı olmamız. Bayrağı onlardan devraldık almasına ama hakkıyla taşıyabilir muyuz? Ne için canlarından geçtiler ve biz bunun neresindeyiz? Anlatılan bu destanlar bizi bir bebek gibi ninniyle uyutmak için mi anlatıldı, yoksa farkına vardırmak uyandırmak için mi anlatıldı? Bence uyandırmak ve farkına vardımak için. Ama bizler uyuduk... . Çanakkale'yi geçilmez kılan atalarımızın destansı öyküleri, işgalci devletlerin savaşa ve Türk'lere, bilhassa müslümanlara bakış açıları farklı perspektiflerden anlatılmış. Yeri gelmiş bir Fransız generalden yeri gelmiş bir askerin anlatımlarıyla Çanakkale savaşları biz okuyuculara sunulmuş. . Söylemesi ayıp mıdır bilmem ama birçok bölümü, menkıbeyi göz yaşlarıyla okudum. Yıllar önceki Çanakkale gezim sırasında rehberimizin anlattıkları hala kulaklarımda. Sözlerim eksik kalıyor hakkıyla bir inceleme yapamamaktan korkuyorum. Kitaba dair yapmış olduğum tek alıntı da maalesef dünya siyasetinde geçerliliğini koruyan yegane gerçeğidir. . Kitaba dair dair realist bir bakış açısıyla bakacak olursak 1984'te Türkiye'ye gelen Japon heyetin tespitleri ibret ve ders verir nitelikte. Bizim Nagazaki'miz ve Hiroşima'mız Çanakkale'dir. Bizler geriye baktığımızda şanlı tarihimize bakıp övünç duymakla birlikte ileriye de bakıp emanetin hakkını vermeli, bayrağı daha ileriye taşımalıyız. Vermeliyiz ki o zaman hakları helal olsun bizlere. Tüm geçmişimize Allah'tan rahmet, ülkemize de hidayet dilerim. İnşallah ülkemizin daha güzel günler göreceği zamanlara diyelim.. Keyifli okumalar.. Not: imkanlarımız az çok var bilinçli bir nesil için lütfen çocuklarımızı da Çanakkale'ye götürelim kendileriyle tanışsınlar , son olarak da bu yazıyı okuyanlardan ricam tüm şehitlerimiz için bir Fatiha.. Teşekkürler :) (Nursel Aşık)

İçinde Çanakkale’nin geçtiği bir yazı okusam, yüreğim bir tuhaf burkulur. Bu vatan topraklarını kanları ile sulayan yüz binlerce Mehmet’in destanıdır Çanakkale... Vehbi Vakkasoğlu’nun hazırladığı eseri okurken o aziz hatıralara sahip çıkamayan bizlerin, utanılası durumunu hissettim yüreğimde. Okurken gözlerim doldu. Çanakkale’yi sadece Mustafa Kemal Atatürk’ten ibaret sananlar, ya da sadece o yönden kaleme alanlar ile ucuz sloganlarla milliyetçilik ve vatan sevgisi narası atanlar, Çanakkale’den yükselen feryada kulak versin! (Gökhan Uzunoğlu)

Bir Destandır Çanakkale PDF indirme linki var mı?

Vehbi Vakkasoğlu - Bir Destandır Çanakkale kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Destandır Çanakkale PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Vehbi Vakkasoğlu Kimdir?

Kahramanmaraş'da doğan yazar,İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü'nden mezun oldu.

Öğretmenlik mesleğine Milli Eğitim'in değişik kademelerinde 35 yıl emek verdi.Türk çocuklarının eğitimine katkıda bulunması için Berlin'e tayin edildi.6 yıl Almanya’da çalıştı.

İlk kitabı olan 'Mehmet Akif' 1968 yılında yayınlandı.O günden bugüne 40 esere imza attı.Bunlar tarih,edebiyat, din ve psikoloji konularındadır.

Eğitimciliği ve eserleriyle yepyeni bir gençlik yetişmesinde hizmeti büyük oldu. İlk gençlik yıllarından itibaren, toplumu eğitici binlerce konferans ve seminerler gerçekleştirdi. Hayatın manası, muhtevası ve özü sevgidir gerçeğini yaşayarak yaydı ve kitaplarıyla gönüllere yerleştirdi. 'Sevgi Merkezli Eğitim' projesiyle hem eğitimcilere, hem anne-babalara hem de gençlere etkili rehberlik yaptı.

Sadece 'Bir Destandır Çanakkale' başlığıyla yurtiçi ve yurtdışında verdiği konferanslar 1200'ü buldu."Ailede Sevgi İletişimi" konusunu da binlerce defa değişik açılardan topluma yansıttı.

Yeni bir Çanakkale ruhuyla dirilmenin ve sevginin özünü yakalayarak kendine gelmenin önemli temsilcilerinden biri oldu.

Bu çerçevede sevenlerinden oluşan 'Sevgi Ailesi' bütün dünyada hızla gelişmekte ve sevgi bayrağını her gün biraz daha yükseltmektedir. Mutluluğu, gönüllerden gönüllere sevgi iletişimi kurmaktır.

Ona göre, eğitim hizmetlerinden emekli olmak imkansızdır zira 'Hocanın rahmetlisi olur, emeklisi olamaz' Bu sebeble, bütün yeryüzünü bir okul haline getirmeye, seminer ve konferanslar halkasını genişletmeye çalışıyor. 'Gidemediğin yer ne kadar senin değilse, giremediğin gönül de o kadar senin değildir',der...Gençleri çok sever.Gençlerle gönül saflarını sık tutmanın, geleceğimizin garantisi olduğuna inanır.

Vehbi Vakkasoğlu Kitapları - Eserleri

  • Başkasının Günahına Ağlayan Adam
  • Üzüntüsüz Yaşamak
  • Biz Evleniyoruz
  • Öğretmenin Not Defteri 1
  • Öğretmenin Not Defteri 2
  • Öğretmenin Not Defteri 3
  • Önce Alkışladılar Sonra Öldürdüler
  • Bir Destandır Çanakkale
  • Ailede Sevgi İletişimi
  • Akif Dede
  • Sandal Hoca
  • Aşk Çağlayanı Mevlana
  • Doğru Düşünme Ve Başarma Sanatı
  • Çanakkale'de Şahlananlar
  • Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi
  • Kalp Sevmekten Yorulmaz
  • Ailede Sevgi Sohbetleri
  • İçinizdeki Dostu Keşfedin
  • Farkınız İslam Olsun
  • Kalpten Kalbe Terapi Mektupları
  • Bilinmeyen Kadın
  • Dünyada İslam'a Koşanlar
  • Osmanlı İnsanı
  • Osmanlıdan Cumhuriyete İslam Alimleri
  • Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar
  • Bu Vatanı Terkedenler
  • Yeniden Doğanlar
  • Osmanlı İnsanı
  • Mehmet Akif
  • İslam Alimleri
  • Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Son Bozgun
  • Çanakkale Aslanları
  • Yunus Emre
  • Avrupa'nın Gerçek Yüzü
  • Çanakkale Sesleniyor
  • Allah'ı Nasıl Anlamalı Çocuklarımıza Nasıl Anlatmalı
  • Öğretmenin Not Defteri 1-2-3
  • Öğrencime Mektuplar 2
  • Domatesin Eziğini Seçen Adam
  • Tarih Aynasında Ziya Gökalp
  • Allah'ı Nasıl Anlamalı Nasıl Anlatmalı?
  • Gönül Çağlayanı Yunus Emre
  • Nikah Şekeri
  • Bir Sevda
  • Son Bozgun
  • Son Bozgun
  • Son Bozgun
  • İslam Dünya Gündeminde
  • İmam Azam Ebu Hanife Bir Yeryüzü Yıldızı
  • Tarih Aynasında Ziya Gökalp
  • Aşk Kapısı Mevlana
  • Ögrencime Mektuplar/1
  • Mutlu Evlilik Mutlu Yuva
  • Öğretmenin Not Defteri 4
  • Gençler İçin Hatıralarla Necip Fazıl

Vehbi Vakkasoğlu Alıntıları - Sözleri

  • * İslam dini, her türlü üstünlük ve imtiyazı ortadan kaldırmış, fertler arasında gerçek bir hukuki eşitlik kurmuştur. Mü'minler ancak kardeştirler Peygamber Efendimiz, "Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz!" buyurmuştur. * İslam bütün manasiyle ahlak ve fazilet dini olduğu gibi, en yüksek mertebede ilim ve hakikatin koruyucusudur. İslamiyet'te din ile ilim ikizdir. (İslam Alimleri)
  • Siz olayları büyütürseniz büyürler ; küçültürseniz küçülürler . (Ailede Sevgi İletişimi)
  • Sakın ola, köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme! Olur ya tam yarı yolda köprü yıkılıverir; öteki tarafa ayının yeğeni olarak gidersin. (Gençler İçin Hatıralarla Necip Fazıl)
  • Çanakkale görmek, en zor zamanın kahramanı olmak demekti... Bazen aç, susuz ve silahsız savaşmak... Bazen tek zeytini üç ısırımlık yapmak ve tek kurşunla iki düşman vurarak, cephaneyi de iktisatlı kullanmaktı. (Çanakkale Sesleniyor)
  • Öğrenmek maksadıyla bana her şeyi sorabilirsiniz. utanmak güzel bir haslettir ama öğrenmeye mani olmamalıdır .efendimiz” haya imandandır”buyurur. ancak mahrem yerinize bir hastalık olsa bunu doktora göstermek günah değildir. ama aynı doktora hasta değilken aynı yerinizi gösterseniz bu hayasızlık olur ve tabii ki günahtır (Sandal Hoca)
  • Bugün insanı alkışlayanlar, yarın o’nu paralamasını da bilirler!... (Bu Vatanı Terkedenler)
  • Bir de "Şu 'kalp temizliği' işini doğru anlayalım." derim. Adama bir şey söylemeye kalktığınızda, "Sen kalbime bak; benim kalbim temizdir.” gibi sözler söylüyor. Arkadaş, içki sende, kumar sende, zina sende, gıybet dedikodu sende, haksızlık sende; senin kalbin nasıl temiz olur? Sende zaten kalp kalmamış ki temiz olsun! (Yeniden Doğanlar)
  • Bir zamanlar ticaret vesile idi, vasıta idi, araç idi... Şimdi amaç oldu, gaye oldu, hedef oldu. Ticaret ile malını çoğalt da nasıl olursa olsuna gelindi. Halbuki ticarette bulunmak malı artırır, fakat rızkı değil... Kimse rızkından, nasibinden fazlasını yiyemez, kullanamaz. (Farkınız İslam Olsun)
  • Çok odalı evler, aile fertlerinin önce gövdelerini ayırdı birbirinden, sonra da gönüllerini... (Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi)
  • Aynı hastane odasında, aynı hastalıktan yatan iki hastadan biri ziyaretçilerine hep: "- İyiyim, daha da iyileleceğimi umuyorum." diyor. Diğeri ise daima: "- Çok kötüyüm." cevabını veriyor. Aynı tedaviyi gören bu iki hastanın durumu aynen dedikleri gibi çıkıyor. (Ailede Sevgi Sohbetleri)
  • "İncitmemek eldedir, kolaydor. Ama incinmemek, elde değildir, daha zordur." (Domatesin Eziğini Seçen Adam)
  • Doğru düşünce, doğruluk dürüstlük ve samimiyet ortamlarını sever. Doğru düşüncenin gelişmesi için araştırmacı, meraklı, bilgiye önem veren gençler yetiştirilmelidir. (Doğru Düşünme Ve Başarma Sanatı)
  • Akşam üstü karanlıklar içinden Milyonlarca yıldızı kim parlatır? İşte bütün bu şeyleri vareden, Yapan, eden, yaratan hep Allah'tır. (Öğretmenin Not Defteri 2)
  • Dost dostunu hatırlamazmış. Zira hatırlamak unutmayı gerektirirmiş. (İçinizdeki Dostu Keşfedin)
  • Dünyada insanın en önemli işi, yüzünü ağartacak çocuk yetiştirmektir. Bertrand Russell (Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi)
  • İşte Ziya Gökalp, bu imansız cereyanın tesirini ruhunda duyar duymaz kendisiyle, inancıyla, muhitiyle ve hatta hayatıyla tezada düştü. Yaşamak manasızlaştı onun için. Bunu kendisi de daha sonra şöyle ifade edecektir: "Zaman geçtikçe ümitlerim sönüyor, hayatın ruhî değeri gözümden düşüyordu. Bu durum öyle bir biçim aldı ki artık hayvan gibi yalnız yemek içmek için yaşamaktansa ölümü üstün tutmak düşüncesini benimsemek zorunda kaldım. Bu sebeple kendimi öldürmek istedim." (Tarih Aynasında Ziya Gökalp)
  • İslâm'ı 'insâniyet-i kübrâ' olarak ta'rîf eden Bediüzzaman çok haklı. İnsanın güzelliği ve üstünlüğü kazanması ancak İslâm ile mümkündür. Müslümana düşen İslâm'ın güzelliklerine PERDE değil AYNA olabilmektir. Müslümanlar İslâm'ın farkını, yaşayarak göstermeli. (Farkınız İslam Olsun)
  • "İnsan ruhunu yenmek mümkün olamıyor!" (Bir Destandır Çanakkale)
  • • İyilik ticaret değildir.Allah için yapılır ve unutulur. • (Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar)
  • Önemli olan, kötülüklerden üzülmektir, pişman olmaktır. (Öğretmenin Not Defteri 1-2-3)

Yorum Yaz