matesis
dedas

Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid - Vahdettin Engin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid kimin eseri? Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid kitabının yazarı kimdir? Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid konusu ve anafikri nedir? Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid kitabı ne anlatıyor? Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid PDF indirme linki var mı? Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid kitabının yazarı Vahdettin Engin kimdir? İşte Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 14.05.2022 14:00
Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid - Vahdettin Engin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Vahdettin Engin

Yayın Evi: Yeditepe Yayınevi

İSBN: 9786059787703

Sayfa Sayısı: 376

Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Üç kıtanın son hükümdarı Sultan II. Abdülhamid. Otuz dördüncü Osmanlı padişahı. Sultan Hamid ülkenin çok zor dönemlerden geçtiği bir süreçte devlet başkanlığı yaptı. Bu süre içinde ülkeyi ayakta tutma çabası verdi. 33 yıllık bir iktidardan sonra tahttan indirildi. Kendisinden sonra gelen padişahların ülke yönetiminde her hangi bir etkinliklerinin olmadığı göz önünde bulundurulursa, II. Abdülhamid Osmanlıların son ve gerçek İmparatoru idi. Sultan Hamid devleti idare ederken keyfi hareket etmez, birçok konuda uzmanların görüşünü alır, son kararı kendisi verirdi. Bu bağlamda, II. Abdülhamid idaresi aslında merkezi yönetimin güçlü olduğu bir nevi “Başkanlık Sistemi” gibi işliyordu ve bu durum başlı başına önemliydi. Çünkü geniş bir coğrafyaya yayılmış olan devleti ayakta tutabilmesi buna bağlıydı. Bu kitap Sultan II. Abdülhamid’i gerçek anlamda tanıtmayı hedeflemektedir. Doğumundan ölümüne kadar yaptığı icraatları, hayata bakışını, düşünce dünyasını, insani ve ailevi ilişkilerini, devlet başkanlığı yanında gündelik hayattaki meşguliyetlerini merak edenler aradıklarını bu kitapta bulacaklardır.

(Tanıtım Bülteninden)

Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid Alıntıları - Sözleri

  • Padişahın en önemli başarılarından biri de kendinden sonra gelenlere borçsuz bir ülke devretmiş olmasıydı. İflas etmiş ve bir yıllık gelirinin 14 katı borçlanmış bir ülkeye devlet başkanı olmuştu.
  • “Ne zaman bir eyaletin Osmanlı Devleti’nden kopması söz konusu olsa, İngiltere benim değil de düşmanlarımın yanında yer almıştır.”
  • “II. Abdülhamid benim hayatımda tanıdığım en kurnaz Doğuludur. Şark kurnazlığının en usta temsilcisi olan bu adamı takdir etmemek elde değildir.” Prof. Arminius Vambery’nin Sultan Abdülhamid hakkında ki fikirleri.
  • Bütün hizmetime bir kara çarşaf çektiler. Benim kimseden talep edecek hakkım yok.
  • II.Abdülhamid 1876 yılında tahta çıkmış ve 33 yıllık bir hükümdarlıktan sonra, 1909 yılında 31 Mart Olayı'ndan sonra padişahlıktan indirilmiştir. Bu 33 yılın yaklaşık 30 yılını, II.Abdülhamid'in şahsi idaresini yürüttüğü, dolayısı ile ülkeyi kendi düşünceleri doğrultusunda yönettiği bir dönem olarak değerlendirebiliriz.
  • Uzun yıllar 2. Abdülhamid'in Başkâtipliğini sürdürmüş olan Tahsin Paşa'nın belirttiğine göre, padişahın dış siyaset anlayışı şöyle idi: "Rusya'yı idare etmek, İngiltere ile asla mesele çıkarmamak, Almanya'ya dayanmak, Avusturya'nın gözünün Makedonya'da olduğunu unutmamak, diğer devletlerle mümkün mertebe hoş geçinmek, Balkanları birbirine karıştırıp Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar arasında ihtilaf oluşturmak."
  • Onun açtığı okullarda okuyan genç nesiller bilahare Cumhuriyet'i kuracaklardır. Bu anlamda II. Abdülhamid dönemi, aynı zamanda Cumhuriyet'in zemininin hazırlandığı bir sürece de sahne olmuştur.
  • Her insan gibi Onun da bazı kişisel zafiyetleri vardı. Ama bunlar, Onun çok başarılı bir devlet başkanlığı yaptığı gerçeğini hiçbir zaman değiştirmez.
  • Günümüzde varlığını devam ettiren birçok müessesenin II. Abdülhamid döneminde kurulduğu bilinmektedir.
  • Sutan Abdülhamid daima sade giyinir ve hiçbir hususta gösterişten hoşlanmazdı.
  • "Benim çocuğum kurtulamadı. Kimbilir fakir fukaranın çocuklarına nasıl bakılıyor. Hiç olmazsa bir hastane yaptıralım da benim gibi birçok babaların kalbi yanmasın"
  • Gerçekten de Yıldız istihbaratı Dünyaca üne sahipti ve diğer büyük devletlerin istihbarat örgütleriyle rekabet edebiliyordu. Teşkilatın başında bizzat Sultan Abdülhamid vardı.
  • 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edildiğinde ilk icraatlardan biri olarak Yıldız istihbarat örgütü dağıtılmıştır. Bu durum sonraki dönemde devletin haber alma kaynaklarına ciddi bir darbe vurmuştur.
  • 27 Nisan 1909 tarihinde toplanan oturumda II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesine ve Veliaht Mehmed Reşat'ın padişah olmasına karar verildi.

Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bundan yıllar evvel başımızda pandemi denilen şeyin esamesi yokken gittiğim o güzel TÜYAP günlerinden birinde aldığım bu kitabı okumak şimdinin nasibiymiş. Eh ne demişler; her nasip vaktinin esiridir. Ben de ‘Bir Devrin Son Sultanı’ kitabını şimdi okuduğum için memnunum. Zira yaş ilerledikçe okuduklarımızdan anladıklarımız daha derinleşiyor. Elbette hakkında en çok konuşulan, seveni kadar sevmeyeni hatta nefret edeni de bolca bulunan merhum Sultan hakkında yazılmış pek fazla şey varken bunların arasından en tarafsızını seçip okumak gibi bir lüksümüz yok sevgili Meyus Okur. Çünkü tarafsız tarih yazımı diye bir şey yok. İnsan elinden çıkan her şey taraflıdır. Ancak ne oraya ne buraya, ne sağa ne sola, ne önüne ne de arkasına sayıp sövmeden; olanı, olmuş olanı, geçip gitmiş olanı kaynaklar eşliğinde belli bir tertip içinde ve kronolojiye ihtimam gösterilmiş olarak okumak isterseniz bir de “ya lütfen ağır bir dili olmasın, akıp gitsin. Zaten ağır bir dönem” diyorsanız, bu kitap size göre olabilir. Ben okurken kitaptan gayet keyif aldım. Konuya ilgili olanların da, dönem hakkında hiçbir bilgisi olmasa da merak edip araştırmak isteyenlerin de rahatlıkla okuyabileceği bir eser. Kitapta ne anlatıldığına gelirsek… gelmeyelim, malum tarihten spoiler verilmez. (Meyus Okur)

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kendisini katıldığı TV programlarından tanıyorum. TV'de olduğu gibi kitabında'da gayet objektif durmuş. Kitabın dili gayet akıcı. Fazla ayrıntıya girmeden özetle Sultan Abdülhamid'i anlatıyor. Abdülhamid'in kişiliğinden padişahlığına, devleti 33 yıl ayakta tutmak için nasıl çabaladığını göreceksiniz. Ön yargılardan uzak bir kitap. Tabi Abdülhamidi daha ayrıntılı okumak istiyorsanız, yazarın diğer Abdülhamid kitablarına bakmalısınız. Abdülhamid bana göre ne kızıl Sultan'dır, ne de gök Sultan'dır, o bahtsız bir zaman da tahta çıkmış bir Sultan'dır. (Atay)

Kımi popülist yazarlara göre hain, kimi aşırı muhafazakar yazarlara göre hatasiz kabul edilen Ulu Hakan sultan Abdulhamit dönemi itibari ile olaylar ele alındığında devletinin sınırlarını azami derecede korumaya çalışan sosyal devlet anlayışını ilke edinen kapitulasyonlari kaldırmaya çalışan ülke üzerindeki borç yükünü indirmeye çalışan ve İslam inancı çevresinde dünya üzerindeki tüm Müslümanlarının dayanışma içerisinde olmasını esas alan bir yönetim belirlemiştir. Bu yönetimi sırasında aşırı vehimliligi neticesinde hatalar yapmıştır fakat asla vatanına ve turk- Müslüman birliğine ihanet etmemiştir. (Özkan saglık)

Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid PDF indirme linki var mı?

Vahdettin Engin - Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Vahdettin Engin Kimdir?

Yakınçağ Osmanlı tarihi uzmanı olan ve özellikle Sultan Abdülhamit dönemine ve Türkiye'de ulaşım tarihine ilişkin araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Vahdettin Engin, 1956 yılında Kocaeli’nin Yarımca ilçesinde doğdu.İlköğrenimini Yarımca’da tamamladı. 1977 yılında Galatasaray Lisesi'ni bitirdi ve 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yakınçağ Tarihi Kürsüsü’nden mezun oldu. 1983 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak akademik hayatına başladı.1986 yılında "Ahmet Rıza Bey ve Siyasi Faaliyetleri" konulu yüksek lisans tezini, 1992 yılında "Rumeli Demiryolları" konulu araştırması ile doktora çalışmasını tamamladı. 1995 yılında doçent, 2002’de profesör unvanını aldı. Halen aynı üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. Prof. Engin, 2000 yılında çıkan Tünel kitabıyla Türk Tarih Kurumu Ödülü'ne layık görülmüştür. Son dönemde Dr. Theodor Herzl'in II. Abdülhamit ile Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması için yaptığı gizli görüşmelerin ayrıntılarını belgeleriyle açığa çıkaran Pazarlık adlı kitabı sayesinde basında ses getirmiştir. Engin, aynı zamanda haftalık Habertürk Tarih dergisi yazarıdır.

Vahdettin Engin Kitapları - Eserleri

  • Pazarlık
  • Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid
  • Osmanlı ’dan Cumhuriyet'e Tarihi Devamlılık
  • Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı
  • Kütulamâre Zaferi
  • Hesaplaşma
  • II.Abdülhamid ve Dış Politika
  • Asayiş
  • Çanakkale 1915
  • Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul'u
  • Cumhuriyet'in Aynası Osmanlı
  • Sorularla Milli Mücadele Tarihi
  • Hamidiye Alayları ve Hüseyin Paşa
  • Mekteb-i Sultani
  • Rumeli Demiryoları

Vahdettin Engin Alıntıları - Sözleri

  • Osmanlı-Cumhuriyet ayrımı yapmadan hepimiz bu ülkeye sahip çıkmalıyız. (Osmanlı ’dan Cumhuriyet'e Tarihi Devamlılık)
  • ABD yi oluşturan halk tamamen göçmen kökenlidir. Keşiften sonra buraya önce İngilizler ve irlandalılar göç ettiler. Onları Hollandalılar, Almanlar ve iskandinavyalılar izledi.1880 yıllardan sonra ikinci bir göç dalgası ile Doğu Avrupa ve Akdeniz yöresinden slavlar Romanyalılar ve İtalyanlar bu göçe katıldı (Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı)
  • 27 Nisan 1909 tarihinde toplanan oturumda II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesine ve Veliaht Mehmed Reşat'ın padişah olmasına karar verildi. (Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid)
  • Gazi Paşa hazretleri bir an için gözlerini dalgalı denizin üzerinde gezdirerek: ‘Kurtarılmasına çalıştığımız ve kurtarmaya muvaffak olduğumuz İzmir’de suikast. İşin burası hakikaten garip ve hazin bir maceradır’ dediler. Bu sözler söylenirken Gazi’nin dudaklarında bir an için gözlenen hüzün ve elemi ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. (Hesaplaşma)
  • Osmanlı İmparatorluğu Son yıllarında bile Balkanlar'da adriyatik'e kadar uzanan topraklara sahipti. İttihat Terakki'nin iktidara geldikten sonra partizanlık yapması ve orduyu siyasi içine çekmesi sonucunda Rumeli'deki son topraklarda elimizden çıktı. (Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı)
  • Halaskar Zabitan baskısı ile kurulan yeni hükümette, Sadrazam Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Dışişleri Bakanı Ermeni kabriyel Noradukyan Paşa idi. Gidişat bir Balkan savaşının çıkacağını gösteriyordu, fakat Rusya Dışişleri Bakanı Noradukyan Efendi'ye barış konusunda teminat vermişti.Buna güvenilerek Rumeli'deki 120 Tabur Osmanlı askeri terhis edildi. Hükümeti öyle bir gaflet sarmıştı ki, bununla da yetinilmeyrek Sırpların, Avrupa ülkelerinden satın aldığı top ve silahların bir kısmı Osmanlı limanı olan Selanik kullanılarak Sırbistan'a gitmesine bir de izin verildi. (Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı)
  • II. Abdülhamid Osmanlı Devleti için en büyük tehlike olarak İngiltere'yi görüyordu. Ona göre, İngiltere'nin Rus Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ni yalnız bırakmış olması bir politika değişikliği idi ve artık İngiltere Osmanlı Devleti'ni parçalamaya çalışacaktı.   (Pazarlık)
  • İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile birlikte Filistin'e Yahudi göçü bir anda yoğunlaştı. İttihat ve Terakki iktidarı bu  durumu önlemeye yönelik tedbirler almaya çalıştıysa da başarılı olamadı. (Pazarlık)
  • Bu arada Yahudileri bir şekilde Filistin'e yerleştirme çabaları da devam ediyordu. Bu bağlamda bu defa da Emil Frank isimli kişi harekete geçmişti. (Pazarlık)
  • Şerefsiz, istiklalsiz, esir bir millet çocukları olarak olarak yaşamak yerine efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayan-ı tercihtir. Bunu anlayamamak ne garip bir mantıktır!" (Sorularla Milli Mücadele Tarihi)
  • II. Abdülhamid'in büyük dünya devletlerinin yoğun saldırıları karşısında ülke bütünlüğünü koruma amacına yönelik olarak ürettiği politikalar da mevcuttu. Sultan, geniş Osmanlı coğrafyasının tamamını elde tutmanın zorluğunun farkındaydı. Geliştirdiği strateji çerçevesinde bazı bölgelerin titizlikle korunması politikasını uyguladı. Ona göre kesinlikle vazgeçilemeyecek bölgeler şöyleydi: Tabii ki öncelikle Anadolu, Selanik dâhil Balkanlar'ın bir bölümü. Kutsal topraklar yani Hicaz bölgesi, bugünkü Irak, Suriye ve Filistin bölgeleri. Osmanlı'yı parçalama çabası içinde olan büyük devletlerin, aralarındaki rekabetten dolayı er geç bir hesaplaşma içine gireceklerini düşünüyordu. İşte o anda Osmanlı Devleti savaş dışında kalacak ve devletlerin yıpranmasından yararlanarak, kendi ülkesini daha güçlü konuma getirecekti. Büyük devletler tam da Sultan'ın düşündüğü gibi 1914 yılında büyük bir hesaplaşmanın içine girdiler. Ama II. Abdülhamid artık iktidarda değildi. Dolayısı ile iktidarda olsaydı I. Dünya Savaşı'nın kaderi nasıl olurdu? Onu kestirmek mümkün değil. (Osmanlı ’dan Cumhuriyet'e Tarihi Devamlılık)
  • Fransız'a Mısır'ın bir avuç kumunun bile verilmesine razı olmayan III. Selim ile düşman bir kavme atını ve eşini veren ama millete ait olduğu için bir karış toprak parçası vermeyen Mete Han birbirlerinden neredeyse iki bin yıl ara ile Türk Devleti'ne başkanlık etmişlerdir. Ama aradan iki bin yıl geçse de vatan toprağı konusunda Türk töresi değişmemiştir. Vatan toprağı verilmez. Almak isteyen olursa mücadele eder ve sonuna kadar vatanını korursun. (Osmanlı ’dan Cumhuriyet'e Tarihi Devamlılık)
  • “II. Abdülhamid benim hayatımda tanıdığım en kurnaz Doğuludur. Şark kurnazlığının en usta temsilcisi olan bu adamı takdir etmemek elde değildir.” Prof. Arminius Vambery’nin Sultan Abdülhamid hakkında ki fikirleri. (Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid)
  • “Ne zaman bir eyaletin Osmanlı Devleti’nden kopması söz konusu olsa, İngiltere benim değil de düşmanlarımın yanında yer almıştır.” (Bir Devrin Son Sultanı 2. Abdülhamid)
  • Tarihi devamlılık örneklerini çok çeşitlendirmek mümkündür. Bugün İstanbul'un fethini kutluyorsak bu tarihi devamlılığın bir sonucudur. Çanakkale Zaferi'ni kutluyorsak tarihi devamlılığın bir sonucudur. Sarıkamış şehitlerini anıyorsak tarihi devamlılığın bir sonucudur. Sağlık personeli 14 Mart'ı "Tıp bayramı" olarak kutluyorlar. 14 Mart 1827 yani II. Mahmud'un Tıbbiye-i Şahaneyi açtığı gün. Burada da tarihi devamlılık karşımıza çıkıyor. (Osmanlı ’dan Cumhuriyet'e Tarihi Devamlılık)
  • Ülkenin kurtuluşunun çok yakın olduğu o günlerin birinde Afyon Cephesi’nde taarruz hazırlık ve planları yapılmaktaydı. Halide Edip Mustafa Kemal Paşa’ya şöyle dedi: “İzmir’i aldıktan sonra biraz dinlenirsiniz Paşam. Çok yoruldunuz.” Cevap çok anlamlı idi ve yol ayrımının kaçınılmazlığını vurguluyordu: “Dinlenmek mi? Yunanlılardan sonra birbirimizle kavga edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz.” (Hesaplaşma)
  • Halaskar zabıtan grubunun baskısıyla ittihatçı hükümet istifa etti. 16 Temmuz 1912'de istifa etti. (Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı)
  • Silahtan önce gerekli olan; karşınızdaki güç ne kadar büyük olursa olsun bir hedef doğrultusunda inanmış olarak mücadele etmeye karar verilmiş olmasıdır (Sorularla Milli Mücadele Tarihi)
  • “Müstebid" bir padişah olarak bilinen ve saltanat yıllarına "İstibdat Dönemi" adı verilen Sultan, aslında birçok konuda uzmanlara danışmadan karar vermiyordu. Esas itibariyle de Yıldız Sarayı'nda, her zaman danışabileceği, güvendiği devlet adamlarından oluşan bir ekibi vardı. Çoğu zaman da ilgili uzmanlardan yazılı raporlar istiyordu. Kendisinin vereceği en son karar öncesinde uzmanların görüşünü alması ve ondan sonra kesin kararını vermesi tarzında çok sayıda örneğin olması, II. Abdülhamid'in çalışma sistemi hakkında daha iyi fikir vermektedir. Bu bağlamda, II. Abdülhamid idaresi aslında merkezi yönetimin güçlü olduğu bir nevi “Başkanlık Sistemi" gibi işliyordu ve bu yönüyle başlı başına önemliydi. Çünkü geniş bir coğrafyaya yayılmış olan devleti ayakta tutabilmesi buna bağlıydı. (Osmanlı ’dan Cumhuriyet'e Tarihi Devamlılık)
  • Yahudiler İslam'ın çıkışından bin yıl önce sürdürdükleri ve bir daha egemen olamadıkları İsrail topraklarına (Eretz İsrael) bir gün dönme arzusunu daima canlı tutmuşlardı. Bu vaat edilmiş topraklara tekrar kavuşma tutkusuna daha sonraları, Kudüs'ün tepelerinden biri olan Sion'a izafeten Siyonizm adı verilmiştir. (Pazarlık)

Yorum Yaz