diorex
life

Bir Dönem Bir Çocuk - Altan Öymen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Dönem Bir Çocuk kimin eseri? Bir Dönem Bir Çocuk kitabının yazarı kimdir? Bir Dönem Bir Çocuk konusu ve anafikri nedir? Bir Dönem Bir Çocuk kitabı ne anlatıyor? Bir Dönem Bir Çocuk kitabının yazarı Altan Öymen kimdir? İşte Bir Dönem Bir Çocuk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.03.2022 02:00
Bir Dönem Bir Çocuk - Altan Öymen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Altan Öymen

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786051114057

Sayfa Sayısı: 606

Bir Dönem Bir Çocuk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitapta Altan Öymen'in çocukluğuyla birlikte, 1930'lu 1940'lı yılların hikayesi var. Dönem çok ünlü bir dönem. Konuları arasında İkinci Dünya Savaşı'nın öncesi var, kendisi var, sonrası var. "Savaşa girdik, giriyoruz" günleri, Trakya sınırındaki köprülerin atılması, İstanbul'un boşaltılması, "Karartma Geceleri", opera geceleri, Köy Enstitüleri devrimi, Irkçılık-Turancılık davası, Tan gazetesinin basılması, çok partili hayatın ilk seçimi, dönemin olayları arasında. Dönemin adı geçenleri arasında da, Atatürk'ten İnönü'ye, Churchill'den Stalin'e, Hitler'den Mussolini'ye, Roosevelt'ten Nazım Hikmet'e, Sabahattin Ali'den Nihal Atsız'a kadar, zamanın birçok ünlü kişisi var. Tarzan, "Şirley", Münir Nurettin, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Arsen Lüpen, Cingöz Recai, Fenerbahçeli Cihat, Beşiktaşlı Hakkı da dahil... Ve tabii, Altan Öymen'in babası Hıfzırahman Raşit, annesi Nezaket Öymen, kardeşleri Örsan Öymen ve Gülden (Öymen) Hacaloğlu da, yazarın anlattığı kişiler arasında.

(Arka Kapak)

Bir Dönem Bir Çocuk Alıntıları - Sözleri

  • Köy Enstitülerinden yetişen gençlerin, işleri çok, gelirleri az da olsa, enstitüdeyken edindikleri güçlü bir idealleri vardı: Görevli oldukları köyden başlayarak, ülkelerinin çağdaşlaşması ve halkın adil bir yaşam düzeyine kavuşması için çalışmak, çalışmak, çalışmak... .... Tabii bu gelişmeden rahatsız olanlar da eksik değildi. Kuvvetlerini halkın eğitimsizliğinden alan köy ağaları ile siyaset ağaları sisteme muhalefetlerini alttan alttan başlatmışlardı.
  • Özetle: Osmanlı Devleti'nin o zamanlardaki devlet büyüklerinin "büyüklük"leri, çoğu halde, padişahlardan çok büyükelçilerin gücüne dayanıyordu.
  • Sana bir nasihat vereyim: Bir karar alacaksan, bir 24 saat düşün sona al... Karar aldıktan sonra da hemen uygulama. Üzerinden bir 24 saat daha geçsin, bir kere daha gözden geçir, ondan sonra uygula.
  • Hiçbir öğrencinin giyimiyle kuşamıyla başkalarına karşı üstünlük görüntüsü vermemesi isteniyordu. Öğrencilikte üstünlük, çalışkanlıkla, bilgiyle, başarıyla kendini göstermeliydi.
  • Borç üstüne borç... Alınan borcu ödemek için borç... Borç ödemek için alınan borcun faizini ödemek için borç... Sonra o borcun faizini ödemek için borç... 20. Yüzyılın başındaki Osmanlı Hükümetinin başlıca işi, bu kısırdöngüyü devam ettirebilecek yeni borçlar bulabilmek.
  • Osmanlı İmparatorluğu'ndan toprak talebi olmadığını her davranışıyla belirten tek büyük devlet vardı: Almanya.
  • Geçim güçlüğü ülkenin her köşesini zorluyordu. Fakat bundan şikayetler basına yansımıyordu. Gazete ve dergiler, şikayetlerden söz etmek şöyle dursun, ülkenin Abdülhamit sayesinde çok iyi durumda olduğunu öne süren ısmarlama yayınlar yapmaya devam ediyordu.
  • O zamanlar makam arabalarının özel işlerde kullanılması büyük tartışma ve tepkilere yol açardı.
  • Milletvekilleri o zaman "ikinci derece"deki memurun maaşını alırlardı. Bu şu demekti: Müsteşarlar ve bazı genel müdürler milletvekillerinden daha fazla maaş alırdı. Tabii, milletvekillerinin bir de, seçim çevrelerine gidip dolaşmaları için ödenen yollukları vardı. Fakat o da, milletvekilinin seçim çevresiyle ilgili çalışmalarının ölçüsüne göre harcama yeri belli olan bir paraydı. Maaş ve yolluğun bir arada sağladığı imkanla, "mebus ailesi", genellikle orta halli bir aile sayılırdı.
  • Daha önceki Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan döneminde ilk adımları atılan projenin mimarı İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, siyasi yöneticisi Hasan Âli Yücel ve itici gücü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 'ydü.
  • "Sana bir nasihat vereyim: Bir karar alacaksan, bir 24 saat düşün,sonra al... Kararı aldıktan sonra da hemen uygulama. Üzerine bir 24 saat geçsin, bir kere daha gözden geçir, ondan sonra uygula." " Ben İkinci Dünya Savaşı'na girmekten bu sayede kurtuldum."
  • - Ankara'nın en çok nesini seversin? diye sormuşlar. - İstasyonunu severim, demiş - Niçin? - Çünkü oradan trene binip İstanbul' a gidilir.
  • " Türkiye, kendi topraklarını ve dokunulmazlığını şu veya bu devletler grubu arasındaki siyasî ve askeri kombinezonların konusu yapamaz. Saldırıdan korunmak kutsal bir haktır. Türkiye, bu hakkı üzerinde herhangi bir yabancı devletin zafer kazanma hedefine göre hesap yapılmasına izin vermez. Türkiye, milli egemenlik alanına yönelecek her müdahaleye karşı koymaya hazırdır."
  • O zamanların mebusluğu, orta halli bir ailenin hayatına fazla bir şeyler katacak imkan sağlamazdı. Babam, Meclis binasına gene Uray Otobüsü ile gidiyordu. Biz çocuklar, pençeli ayakkabı giymeye devam ediyorduk.

Bir Dönem Bir Çocuk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yakın tarihe ilgisi olanların okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum... O dönemlerde neler olmuş?! Ne zorluklar yaşanmış okuyarak öğreniyoruz... Tavsiye ederim. (Mavi Renk)

Bir Dönem Bir Çocuk: Biraz kalın bir kitap. Ama öyle yalın öyle güzel bir anlatımı var ki hiç sıkılmıyorsunuz. İlk defa böyle bir tür okumama rağmen çok zevk alarak okudum. 1940 ları kendi çocuk gözlerinden öyle güzel anlatmış ki. Türkiyeyi, o denemin siyasi ortamını, 2. Dünya savaşını, Ankara 'yı çok güzel anlıyor hatta gözünüzün önünde canlandirabiliyorsunuz... Ellerinize, kaleminize ve yüreğinize sağlık Altan Öymen... Diğer kitaplarınızı da okuyacağım... (Pnr)

Türk Tarihi' nin bugün bile tarafsızlık ile sorgulanmayan, konuşulmayan 1930ve 1940'lı yıllarını en tarafsız okuyacağınız eserlerden biri. Yazarımız babasının da mesleği(milletvekili) ve yaşadığı çevre gereği olaylara yakın ve duyarlı olmuş. Bu kitabı en değerli kılan yanı ise olayların kendisinden çok halka ve dönemin insanlarına etkilerini, dönemdeki algı ve yaşam biçimlerini bir aile ve o ailedeki çocuk üzerinden bizim de yaşayabilmemiz. O çocuğun yaşadığı olaylar ve bu olayların fotoğraflı kanıtları üzerinden anlatılanların zihnimizde canlanması da daha bir harika. Muhakkak okunmasını naçizane tavsiye ederim. O döneme ait hiç bir romandan dönemi ve insanını bu şekilde tanıyamazsınız (Mirkelam Asel)

Bir Dönem Bir Çocuk PDF indirme linki var mı?

Altan Öymen - Bir Dönem Bir Çocuk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Dönem Bir Çocuk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Altan Öymen Kimdir?

Altan Öymen (d. 20 Haziran 1932; Trabzon), Türk gazeteci ve siyasetçi.

1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. On sekiz yaşından beri gazetecilik yapan Altan Öymen, Ulus, Yeni Ulus, Tercüman, Yeni Gün, Akşam, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yıllar boyunca muhabir, röportajcı, yönetici, yazar ve başyazar olarak çalıştı. Anka Ajansı'nı kurdu. Almanya'da basın ataşeliği görevinde bulundu. 6 Ocak - 25 Ekim 1961 tarihleri arasında Kurucu Meclis Basın Temsilcisi üyeliğinden başlayarak politikada da görevler aldı. XVI. Dönem Ankara, XX. Dönem İstanbul milletvekilliği, bakanlık, parti ve grup yöneticiliği yaptı. Altan Öymen'in politikadaki son görevi CHP genel başkanlığı oldu. Halen Radikal gazetesinde köşe yazmaktadır.

İyi derecede Almanca ve Fransızca bilen Altan Öymen, Aysel Öymen ile evli ve iki çocuk babasıdır.

Altan Öymen Kitapları - Eserleri

  • Bir Dönem Bir Çocuk
  • Değişim Yılları
  • Öfkeli Yıllar
  • ... Ve İhtilal
  • Kayıp Yaz
  • Umutlar ve İdamlar
  • 01 Adana-80'li Yıllarda Adana
  • Mobilya Dosyası

Altan Öymen Alıntıları - Sözleri

  • Topkapı da İnönü’nün arabasının camı kırıldı, taşlandı. Saldırıyı tesadüfen bulunan askeri birlik önledi. Hükümet bu saldırının sorumlusu olarak CHP yi gösterdi (... Ve İhtilal)
  • Daha önceki Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan döneminde ilk adımları atılan projenin mimarı İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, siyasi yöneticisi Hasan Âli Yücel ve itici gücü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 'ydü. (Bir Dönem Bir Çocuk)
  • “Her şeyi öğren ama, hepsini aklının süzgecinden geçir.” (Değişim Yılları)
  • Borç üstüne borç... Alınan borcu ödemek için borç... Borç ödemek için alınan borcun faizini ödemek için borç... Sonra o borcun faizini ödemek için borç... 20. Yüzyılın başındaki Osmanlı Hükümetinin başlıca işi, bu kısırdöngüyü devam ettirebilecek yeni borçlar bulabilmek. (Bir Dönem Bir Çocuk)
  • "Yıllardan beri soy sop devleti soyanlar soygunlarını rahat sürdürebilmek için bir ucundan devleti ele geçirmiştir. (Mobilya Dosyası)
  • O zamanların mebusluğu, orta halli bir ailenin hayatına fazla bir şeyler katacak imkan sağlamazdı. Babam, Meclis binasına gene Uray Otobüsü ile gidiyordu. Biz çocuklar, pençeli ayakkabı giymeye devam ediyorduk. (Bir Dönem Bir Çocuk)

  • İstanbul'da bir kısım aydın, Nazım Hikmet'in affı için kampanya başlatmıştı. Gerçi bu kampanyaya karşı çıkanlar vardı "Milliyetçilik-muhafazakarlık" eğilimlerinin o zamanki temsilcileri de, "hürriyet"leri sadece kendi isteklerine uyarsa savunmayı adet edinmişlerdi. Hoşlanmadıkları hürriyet taleplerine "bu hainliktir milletin menfaatine aykırıdır" diye karşı çıkıyorlardı (Değişim Yılları)
  • Türkiye’de 1950’nin ilk yıllarını, Metin Toker, “Demokrat Parti’nin altın yılları” diye niteler. Bu saptama, bazı açılardan çok doğrudur. O “altın devri”nden sonra ise, “tar­tışmalı yıllar” gelir... Arkasından da “kavgalı yıllar”... (Değişim Yılları)
  • Milletvekilleri o zaman "ikinci derece"deki memurun maaşını alırlardı. Bu şu demekti: Müsteşarlar ve bazı genel müdürler milletvekillerinden daha fazla maaş alırdı. Tabii, milletvekillerinin bir de, seçim çevrelerine gidip dolaşmaları için ödenen yollukları vardı. Fakat o da, milletvekilinin seçim çevresiyle ilgili çalışmalarının ölçüsüne göre harcama yeri belli olan bir paraydı. Maaş ve yolluğun bir arada sağladığı imkanla, "mebus ailesi", genellikle orta halli bir aile sayılırdı. (Bir Dönem Bir Çocuk)
  • Konyalılar dün irticaı tel'in etti. Binlerce kişi mitingde buluştu. Menderes'den "dindar başbakan" diye bahseden DP'li hatibin, asıl Atatürk'e bağlılık gösterenlerin tel'ini lâzım geldiği hakkındaki sözleri hayretle karşılandı. (Öfkeli Yıllar)
  • “Sen demokrasiyi bırak, seçim çevrene yol, su, hizmet götürmeye bak...” Sanki, ikisinden birini düşünmek ötekini düşünmeye engelmiş gibi... Halka hizmet götürmek için, demokrasinin gereklerini rafa kaldırmak mübahmış gibi... Eğer demokrasinin gerekleri yerine getirilirse, halka hizmet götürülemezmiş gibi... Bu anlayış, ülkemizde demokrasinin başına gelen tehlikelerin en önemli nedenlerinden biriydi. Demokrasi tarihimizde daha sonraları da kendini gösterecekti. 1950-60 döneminin demokrasi tecrübesizliği içindeki iktidar partisine musallat olmakla kalmayacaktı. Yarım yüzyıl sonra bile, iktidar partisi siyasetlerinin temeli haline gelebilecekti. (... Ve İhtilal)
  • 1954 seçiminden sonra meclisteki 541 milletvekilinin 502 si DP de olmasına rağmen Kırşehir muhalefete oy verdi diye ilçe yapılıyor (... Ve İhtilal)
  • Yazının icat edilmesinden sonra Adana ismine Adiana olarak, ilk Hitit arşivlerinde rastlanıyor. Başlangıçta burada Hitit topraklarına komşu bir krallık varmış. Adı Kızzıvatna Krallığı… Krallığın da Adiana adlı bir yerleşim bölgesi… (01 Adana-80'li Yıllarda Adana)

  • "Sana bir nasihat vereyim: Bir karar alacaksan, bir 24 saat düşün,sonra al... Kararı aldıktan sonra da hemen uygulama. Üzerine bir 24 saat geçsin, bir kere daha gözden geçir, ondan sonra uygula." " Ben İkinci Dünya Savaşı'na girmekten bu sayede kurtuldum." (Bir Dönem Bir Çocuk)
  • Yeter artık Orhan Kemal, Orhan Kemal... Nereye kadar dedim ve biraz da değişik bir şeyler okuyayım dedim. Karşıma çıkan satırlar; "Pamuk kozalarının beyaz beyaz patladığı aydınlık bir eylül gecesiydi... Yıldızlar iri iriydiler, ay vardı..." Bu, Adanalı rahmetli romancı Orhan Kemal'in Dünya Evi eserinin başlangıcı... Bu girişin asıl konusu pamuk değil, evli bir adamın parasızlığı. Ama onu anlatmaya da önce "pamuk" dedikten sonra geçiyor: "...(Ay) vardı ama genç adamın gördüğü yoktu. Bir haftadan beri yirmi dört lira doksan beş kuruş ve genç karısıyla baş başa kalmıştı..." Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğup hayatının bir bölümünü Adana'da geçiren Orhan Kemal'in roman kahramanları, bazen, hasta olmaları gerekince "pamuk tozu yutmaktan vereme" yakalanırlar, uykuları gelince pamuk balyalarına yaslanarak uyurlar. Ya da Murtaza romanında, ünlü bekçinin iş değiştirmesi gerekiyor... Nereye gidecek? Pamuktan iplik yapan dokuma fabrikasına... Ya da Kanlı Topraklar'da... Gene pamuk çırçırcısı Nedim Ağa'nın sır kâtibi Topal Nuri bağımsız bir iş tutup zengin olacak... Ne yapabilir, pamuk tarlası satın alabilir." (01 Adana-80'li Yıllarda Adana)
  • Muhterem arkadaşlar; cidden artık ‘nereye gidiyoruz?’ diye sormanın zamanı gelmiştir. Bu gidişle memleket karanlık bir uçuruma, sonu gelmez bir maceraya sürükleniyor. Bu gidişin nerede duracağı belli değildir. Demokrat Parti başındakilerin bu zihniyetiyle nerede duracaklarını bilemeyiz. Bu zihniyet, artık çekinmeden ve pek cüretkârane bir şekilde yeni korkulu tedbirlere de kendilerini götürebilecektir. Bugün bunları yapanlar, yarın da oy masuniyeti (dokunulmazlığı) ve seçim hakkı üzerinde dahi korkulu kararlara girişebilirler. Çünkü ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak hastalığı tedavi görmedikçe, en vahim ihtilâtlarından(komplikasyonlardan) bile korkmak artık hakkımızdır. (... Ve İhtilal)
  • Sınırsız yetkilerle donatılmış Tahkikat Encümeni kuruluyor ve bu kurulun üyesi Bahadır Dülger; “ Biz meclisiz. Biz Temyiz tanımayız, adama Avukat tutturmayız. Hiç bir yere itiraz ettirmeyiz. Tevkif ederiz, hapsederiz” diyor (... Ve İhtilal)
  • “Anadolu’yu yıllarca mezhep kavgalarıyla yer yer mezbahaya çeviren taassubun yeniden hortlaması ihtimali, bizim için Bolşeviklik tehlikesi kadar korkunçtur.” (Değişim Yılları)
  • Osmanlı İmparatorluğu'ndan toprak talebi olmadığını her davranışıyla belirten tek büyük devlet vardı: Almanya. (Bir Dönem Bir Çocuk)
  • – 6-7 Eylül Olayları gibi, Türkiye’ye çok büyük zarar veren bir olay kimin işine yarar?.. – Türkiye’nin düşmanlarının işine yarar. – Türkiye’nin baş düşmanı kim? – Rusya... – Rusya’nın Türkiye’deki uzantıları kimler?.. – Komünistler... – Onlar kim? – İşte, Aziz Nesin, Kemal Tahir, Hasan İzzettin, Asım Bezirci ve diğerleri... – Öyleyse, bunu da onlar yapmışlardır. Atın içeri onları da... Şaka gibi geliyor ama, o zamanki mantık buydu... Sadece dönemin, –siyasetteki, basındaki– ünlü “komünist avcıları” değil, bizzat hükümet, aynı iddiadaydı ve bu iddiayı resmen ilan ediyordu. (... Ve İhtilal)

Yorum Yaz