diorex
sampiyon

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kimin eseri? Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabının yazarı kimdir? Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları konusu ve anafikri nedir? Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabı ne anlatıyor? Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları PDF indirme linki var mı? Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabının yazarı John Perkins kimdir? İşte Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.05.2022 09:00
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: John Perkins

Çevirmen: Murat Kayı

Orijinal Adı: Confessions of an Economic Hit Man

Yayın Evi: April Yayıncılık

İSBN: 9789756006030

Sayfa Sayısı: 320

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

'Ekonomik tetikçiler (ET'ler) yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya Bankası, ABD Uluslar arası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı "yardım" kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Nereden mi biliyorum; ben de bir ET idim.'

Dünyamızı kimler yönetiyor? Kirli aileler, kirli şirketler.

Kalkındırma yalanı altında -milyarlarca dolarlık- şişirilmiş projeler ve bu projeleri 'bilimsel' gösteren, üniversite kitaplarına bile geçmiş raporlar, teoriler. Maalesef bu kez komplo değiller! Hedef ülkeler, hedef yöneticiler; ya satılacaklar, ya da ölecekler. Hepsi yaşanmış, hepsi gerçek.

Yöntem çok, amaç tek: Şirketokrasi ile yönetilen "küresel imparatorluk"

(Tanıtım Bülteninden)

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları Alıntıları - Sözleri

  • ... Yani Panama,bir Amerikalı ile bir Fransız arasında yapılan anlaşmayla, Amerika'ya hizmet etmek üzere Kolombiya'dan ayrılmak zorunda bırakılmıştı.
  • Hayatın bir dizi rastlantıdan oluştuğunu anlamaya başlamıştım.
  • "Çöl bir semboldür. Onu yeşertmek tarımdan çok daha fazlasını içerir"
  • Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi "ASLA" o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havaalanları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbirşey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; "Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın..." Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir."
  • “Değişiklik için haykırıyoruz. Ama bu haykırışları susturmak için yumruklarımızı ağzımıza tıkadığımızdan duyulmuyoruz.”
  • İran hükümdarı Şah Muhammed Rıza Pehlevi ilgisini çekiyordu. Şah, 1941 yılında, babasının onu Hitler ile işbirliği yapmakla suçlayan İngiliz ve Ruslar tarafından devrilmesinden sonra tahta çıkmıştı. "Düşünebiliyor musunuz?" Diye sordu Torrijos. "Kendi babanızı deviren bir darbenin parçası olmak ne demektir?"
  • "Siz neden bir kitap yazmıyorsunuz?"... ''Bu sizin içinizde var. Ama unutmayın, önemli olan şeyler hakkında olsun".

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aslında devletler, ülkeyi yönetenler ve büyük sermaye sahipleri arasındaki kirli ilişkilerden hepimiz bir şekilde haberdarız diye düşünüyorum. Neler döndüğünü, insanların nasıl aldatıldığını, ülkelerin nasıl sömürüldüğünü fark etmesek de bunların yapıldığını biliyoruz. Bazıları daha göze batar şekilde yapılırken, bu tür çalışmaların bir çoğu, kitapta da "ekonomik tetikçi" olarak tarif edilen kişiler vasıtasıyla, su altından yürütülüyor. Kitabın yazarı John Perkins, kendisi de bir zamanlar bu görevi üstlenmiş. Kitabı yazma sebebi ise bunun altında yatan kötü niyetleri geç de olsa fark etmiş olması ve bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmesi. Bu doğrultuda, nasıl bir ekonomik tetikçi olduğundan başlayarak tanıştığı insanlardan, yaptığı işlere ve düşüncelerine kadar her şeyi detaylıca aktarıyor bizlere. Eskiden beri çok ilgilensemde son dönemde ki Ekonomik gelişmeleri oldukça yakından takip etmeye çalışıyorum. Çalışma alanım olmasa da piyasalarla oldukça ilgiliyim. Hobi de diyebiliriz bir nevi. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’nı da twitter‘da mikro ve makro ekonomiyle ilgili analizler yapan bir hesabın tavsiyesi üzerine okudum. E Kitap okuduğum için biraz uzun sürdü faka sonunda bitirdim ve inceleme yapmak istedim. bu otobiyografik kitapta Ekonomik gelişmeleri oldukça yakından takip etmeye çalışıyorum. Çalışma alanım olmasa da piyasalarla oldukça ilgiliyim. Hobi de diyebiliriz bir nevi. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’nı da twitter‘da mikro ve makro ekonomiyle ilgili analizler yapan bir hesabın tavsiyesi üzerine aldım. Kitapta Sistemin çarkları kabaca şöyle işliyor: Amerikan şirketleri John Perkins gibi adamları kendilerine bağımlı hale getirmek istedikleri ülkelere, geri ödemeleri mümkün olmayan meblağlarda kredi çekmelerine sebep olacak projeler sunmak ve yatırımın potansiyel getiri rakamlarını çarpıtıp yalan veriler sunarak devlet adamlarını ikna etmek üzere gönderiyorlar; eğer yetkilileri ikna edebilirlerse krediyi çektiriyorlar ve 5–10 yıl içerisinde krediyi geri ödeyemez duruma gelen ülkelere Amerikan hükümeti tarafından baskı uygulanarak siyasi tavizler vermesi sağlanıyor. Eğer yetkililer bu projelere inanmaz ve oynanan oyunun farkına varırlarsa CIA eliyle suikaste uğruyorlar ki bunun örnekleri kitapta var. Eğer CIA de bu işin altından kalkamazsa Irak örneğinde de olduğu gibi Amerikan ordusu devreye giriyor ve taş üstünde taş bırakmıyor. Kitaptan Detaylı olarak bahsetmek gerekirse Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, hükümetimizin, bankalarımızın, kısacası benim şirketokrasi diye adlandırdığım kurumsal yapının kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralleri, otoyollar, limanlar, havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler. Bu borçların ön koşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. Aslında paranın çoğu Amerika’yı hiç terk etmez; yalnızca Washington’daki bankalardan New York, Houston veya San Francisco’daki mühendislik firmalarına transfer edilir. Para hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş Milletler’de Amerika’nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet. Buna rağmen borçlunun borcu devam eder. Böylece küresel imparatorluğumuza bir ülke daha eklenmiş olur. 2004 itibariyle 3. Dünya ülkelerinin borç toplamı 2.5 trilyon dolara, yıllık faiz ödemeleri de 3.75 milyar dolara yükselmiştir. Bu tutar, tüm 3.Dünya ülkelerinin sağlık ve eğitim harcamaları toplamından fazla, aldıkları dış yardımın da 20 katıdır. Yine bu ülkelerde nüfusun en üst yüzde biri, ülkelerinin mali kaynaklarının ve gayrımenkullerinin %70 ila %90’ına sahiptir. Bu çağdaş imparatorluğun sinsiliği, Romalı askerleri, İspanyol fatihlerini (konkistador), 18-19 uncu yy Avrupalı sömürgecilerini fersah fersah geride bırakır. Biz Ekonomi Tetikçileri kurnazızdır. Bizler tarihten ders aldık. Kılıç taşımayız, zırh-üniforma giymeyiz. Ekuador, Nijerya, Endonezya gibi ülkelerde yerli öğretmenler veya esnaf gibi giyiniriz. Washington ve Paris’te bürokratlara ve bankerlere benzeriz. Proje mahallerini gezer, yoksul köyleri dolaşırız. Yerel basında ne kadar hayırlı işler yaptığımızdan söz ederiz. Yasadışı bir şeye tevessül ettiğimiz pek nadirdir. Zira sistem aldatmacaya dayansa da tanım olarak yasaldır. Fakat bir şey var ki Beni en çok rahatsız eden ise Perkins’in sürekli kendini masum göstermeye çalışması oldu. Sıkmasının başlıca sebeplerinden biri de bu zaten. Hep “yaptıklarım çok kötü şeylerdi, farkındaydım, vicdanım sızlıyordu ama bırakamadım” gibi başta inandırıcı gelen ama bu kadar sıklıkla dile getirdikten sonra akılda soru işaretleri bırakıp samimiyeti konusunda kuşkuya düşüren şeyler yazmış. Okuyan herkes eminim benimle aynı fikirdedir Dünyayı devletlerin değil şirketlerin yönettiğinin en büyük kanıtlarından biri bu kitaptır sanırım. Kaldı ki bu bence buzdağının sadece görünen kısmı. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, çarklının dişlerinin nasıl döndüğüne kısa bir bakış aslında. Yazar için de tam bir günah çıkarma kitabı. Yaptıklarından dolayı yaşadığı pişmanlık, yazdığı her satırda kendisini gösteriyor. Samimiyet sorgulamasını ise sizin vicdanınıza bırakıyorum. Kısaca bahsedilen bu olaylar ve farklı ülkelerde yaşanan diğer olaylar kitabın diğer bölümlerinde devam etmektedir. Bize bazı olayları görmemiz için bir bakış açısı oluşturmaktadır. Kitabın genel hatları bu şekildedir. Belki bir kısmı bildiğimiz olaylar olmasına karşın bunu içeriden birinin söylemesi bizler için faydalı olacaktır. Burada unutmamamız gereken hususlardan biriside, bize her şeyi ile net bir şekilde kesin bilgi olarak verilen bu bilgilerin yine aynı ülke topraklarından çıkması münasebeti ile okuyucu olarak soru işaretlerimizi kafamızın bir köşesinde tutmakta faydalı olacağıdır. (Oğuzcan Yeşilyaprak)

Bu bir terörizm gizli WikiLeaks incelemesidir: Müthiş bir boğaz ağrısını düşünmemenin yolu uğraş bulmaktır. Ben de küçüklüğümden gelme bir başka ilgi alanım olan 'terörizm' üzerine ki kitap tam olarak öyle olmasa da, birçok yerde ayrıntılı açıklaması ile aktaracağım. Öncelikle kitabın çıkarılmasında zorlu yolu kısaca yazayım. Kitap, bir ET olan ve Irak, Afganistan, Panama, İran ve birçok Afrika ülkesini gezmiş, gerçekleri gözleriyle görmüş, gerçekleri yaşamış kişilerle konuşmuş, diplomat, askeri yetkili gibi kişilerden alınma bilgilerle yazılmıştır. Perkins, kitap içerisinde daha doğrusu sonlara doğru ne denli bir zorluktan geçtiğini ve onlarca yayınevinin bu kitabı basamayacağını bildirmiştir. Basitleştireyim. Bir film düşünün, Birleşik Devletleri çok feci bir şekilde eleştiriyor, Irak işgali sırasında tecavüzleri... dur dur, o kadar uzağa gitmeye gerek yok. Türkiye'de x hastanesinde 145 18 yaş altı ve yarısı kadar 14 yaş altı çocuğun hamil kalması ile ilgili haberi yapan kişi ne oldu? What? Sanırım biliyorsunuz. Size bir sır vereyim: Bu gibi kitapları, filimleri yani eleştri ve gerçekleri yüzeye çıkarmak istiyorsanız, arkanızın çok feci sağlam olması gerekir. 5-6 yıl önce yani, 14 yaşlarındayken yeni dünya düzeni ile ilgili 11 saatlik bir belgesel izlemiştim. Bu belgeseli tekrar ve tekrar izledim. Belgeseli hazırlayan iki yönetmen defalarca tehdit edilmiş, ailesi ve akrabalarına türlü şeyler yollanmış, belgeselleri parça halinde kaldırılmıştı. Türkiye gibi ülkelerden yayımlayıp birleştiriyorlardı. Yeni Dünya Düzeni... Size kitaptan geçmediği halde birkaç şey önerebilirim. Belki de geçtiği halde... Kitapta CIA'nin onlarca ki Türkiye'de dahil, darbelerini, ekonomik savaşlarını, Irak işgalini, Afganistan Taliban'ını, Usama Binladin'i, açlıktan ölenleri... bla bla. Şunu unutmayın: 'Birleşik devletler, küçük İsrail'dir.' John F. Kennedy'nin 'Yahudi Lobisine' gönderme yaptıktan sonra suikast sonucu öldürülmesi. (Orijinali kaldırılmış, idare edin) https://www.youtube.com/watch?v=9Zr3TmfHZF0 Yaklaşık 645 Birleşik Devletler askerini öldüren Irak direnişinin en büyük öncülerinden Juba lakaplı keskin nişancı. https://www.youtube.com/watch?v=RTM1qEmi1rg Devrik lider Saddam Hüseyin'in psikopat ve zürriyetsiz oğlu olan Uday Saddam Hüseyin ile ilgili... bir söylemini vereyim, ''Kızları Tanrı'dan daha çok seviyorum.'' https://www.youtube.com/watch?v=zQxDU0aLhpU Yeni Dünya Düzeni ile ilgili Banu Avar'ın belgesellerini öneririm. https://www.youtube.com/watch?v=t71DwSpd7T8&list=PLyOZpDLcFH0mWoNmqtrj1OHfanXEORme- 11 Eylül ile ilgili de Rockefeller ailesinin binanın sahibi olduğunu, daha sonra el değiştirdiği bildirmiştir. Günümüzde hangi aptal ki buna Birleşik Devletler vatandaşlarını da ekleyebilirsiniz. Hiçbir insan iki kulelerin gerçekten intihar uçakları tarafından yerle bir edildiğine inanmaz. Aklınızla alay edilmesine izin vermeyin! 11 Eylül ile ilgili de Zeitgeist belgesellerini öneririm. Yorgunum, atamam şimdi. Rahatlıkla bulabilirsiniz. :) Sıradaki hedef İran. Ortadoğu da, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen gibi birçok ülkenin işgali on yıllar önceden bir harita üzerinden yapılmıştı. Bu ülkelerden sonra açık hedef İran olacatı. Çünkü İran, İsrail'i tehdit eden ve Amerika'ya karşı gelen tek 'İslam Cumhuriyeti'dir. (Şah sonrası) CIA'nin eli ile başa gelen ve ilişkilerin müthiş düzenlendiği İran... her neyse. :) Belgeseli izleyin. https://www.youtube.com/watch?v=Y1SRxk2eU4g Osama Binladin eski bir CIA destekçisiydi. Babası Suudi bir milyarder olan Osama, bir din alimi olmak üzereydi. Afganistan- Sovyetler Birliği savaşında öncülük etmek için Afgan mücahitlerinin başına gelmiş ve oradan bir süre sonra Pakistan'a geçmiştir. El-kaide'nin kurucu lideridir, Taliban ile çok yakın ilişkileri vardı. Gizli ve hemen sonra kendi sitelerinden kaldırılmış bir bilgi. 11 Eylül sonrası bir ses kaydı yayımlamıştı ve kesin bir dille saldırının El-kaide ile bir bağlantısı olmadığını, bunu şiddetle kınadığını söylemişti. Peki sonra? Kaldırıldı. Taliban ile ilgili; https://www.youtube.com/watch?v=5OI8Y0jjM0k Neyse, toparlamak gerekirse, kitapta ET(Ekonomik Tetikçi)'nin oluşumu ve gelişimini açıklıyor. Onlarca ülkede yaptıkları, gözlemledikleri, duydukları ve tartışkları birçok bilgi. Benden bir bilgi. 11 Eylül sonrası Pusht, açıklamaları hiç dinlemeden önce Afganistan'a girdi. yaklaşık 250 bin insan öldürüldü. Hemen sonra 'kitle imha' silahları bahanesiyle Bağdat bombalandı. Ne zaman oldu biliyor musunuz? Kadir gecesi. Pusht,' Bugünün olmasını özellikle seçtik.' 5 yaşındaydım, ama dün gibi hatırlıyorum. Bağdat'ın bombalanması, Irak işgalinin başlangıcı... https://www.youtube.com/watch?v=hCRcydUm2Qs Ne diyordum, ha. Daha sonra yani 2002 Afganistan işgalinden sonra Irak'a girildi. Başlarda demokrasi naraları atan halk, ebesinin şeyini sornadan görecekti. Bir istatistik vereyim. Yaklaşık yarım milyon insan öldü, yüz binlerce genç kız, çocuk, kadın, adam, bulabildikleri herkese, gözünü kestirdikleri herkese tecavüz ettiler. Canları sıkıldığında veya birlikten biri vurulduğunda camilere ateş açar, sokakta arabadan rastgele arabalara ateş açarlardı. Gazeteci ve sivillere ateş açan Amerikan askerleri ve diyalogları https://www.youtube.com/watch?v=5rXPrfnU3G0 https://www.youtube.com/watch?v=fnWY8UQfykA(Türkçe Altyazılı) Gecenin bir yarısı evinizi basarlardı, annenizi, kardeşlerinizi, babanızı dışarı çıkarırlardı. Annenizi ve kardeşinizi içeri alır hunharca tecavüz edip babanıza ve size dinlettirirlerdi. Amaç, elinizden bir şey gelmediğini görüp böbürlenmekti. Bu olayların yani eziyetlerin tamamı neredeyse 'sunni' mezhebine mensup insanlara yapıldı. Çünkü Saddam zulmünden dolayı acı çeken şiiler, işgal sonrası kız alıp verdiği, yüzlerce yıl yaşadığı bu topraklarda Amerikan askerlerinin iğrençliklerine alkış tutup yeltendi. Irak'ta mezhep savaşının tanımı budur. Meşhur Abu Gharip hapishanesinden (+18) https://www.youtube.com/watch?v=fRZEvNnyqlA Irak, Afganistan gibi yerlerde yakaldıkları üst düzey yetkilileri konuşturmak için Guatemala'ya getirirlerdi. İşkencelerini yazmayayım şimdi, mideniz kaldırmaz. Son olarak, affınıza sığınarak bir söz bırakmak istiyorum. Tanrı'nın Psikopat Çocukları kitabından bir alıntı. ''Amerika Birleşik Devletlerin ordusu, tecavüzcü koğuşlarında bile rastlayamacağınız kadar çok o.rospu çocuğu sübyancılarla doludur.'' Keyifli okumalar. (Eminkolnikov)

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - İnceleme Ekonomi-Siyaset-Çevre-Toplum ilişkilerinin birbirleriyle nasıl etkileşimli olduğunu, ekonominin nasıl belirleyici rol oynadığını, insanların nasıl acımasız olabildiğini, orduların gerçek amaçlarını, para ve kâr uğruna doğanın, insani değerlerin ve kültürlerin nasıl tahrip edilip ayaklar altında çiğnendiğini ve bunların nasıl planlanıp yürütüldüğünün gözler önüne bir kez daha seren çok önemli bir tanığı ve belgesi olarak bu itirafları okumanızı öneririm. Öncelikle "Ekonomik Tetikçi" isminin üzerinde duralım. Yazar giriş kısmında bir paragrafta bunu açıklıyor. Verdiği tanım içinde önemli özellikler şunlar: - Birçok ülkeyi trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonel - Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), IMF gibi kuruluşlar aracılığıyla paraları birkaç varlıklı ailenin cebine para aktarması - Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık... olması Paragrafı bunları nasıl bildiğini şöyle söyleyerek bitiriyor: "Nereden mi biliyorum? Ben de bir ET idim." (ET: Ekonomik Tetikçi) Ekonomik tetikçiler gezegende belirlenen sömürülecek nasıl bir kaynak varsa orası için planlarını, projelerini derhal başlatıyor ve süreç başlamış oluyor. Yapılacak yatırımlar, uygulanacak projelerin yük ve finans tahminleri yapılıp "tarafsız bilim" olduğu iddia edilen ekonomi biliminin de yardımıyla açıklanınca bütün yağma, talan ve sömürü kılıfına uydurulmuş oluyor. Biraz pürüz çıkaracak olan bir engel varsa, diyelim ki bu engel ülkenin başkanı olsun, hemen kullanılan araçlar sırasıyla devreye sokuluyor. Önce rüşvet verilerek pürüz çıkaran sömürücü kişilerin yanına usulca davet ediliyor ve kendilerine zenginlik, iktidarda kalma garantisi vaat ediliyor. Bu rüşvet parayla, iktidarla olabildiği gibi kişilerin başka zaafları ile de (mesela başkan erkekse ve kadınlara zaafı varsa) olabiliyor. Eğer bu araçlarla pürüz giderilemiyorsa ikincil araçlara geçiliyor. Halkının yanında olan ve çevreci - solcu bir bakışı temsil eden, rüşvetlere kanmayan kişiler üzerinde bu sefer tehditler kullanılıyor. Tehditler ve suikast girişimleri de başarılı olmazsa giderek inatçı bir lekeye dönüşen bu pürüz üzerinde son koz oynanıyor: Ordu. Birincil ve ikincil araçlar etkisiz olduğu zaman üzerinde sömürü planları yapılan ülkeye ordu girer ve rıza ile alınamayan zor kullanarak alınmaya çalışılır. Ekonomik tetikçilerin kullandıkları araçlardan böylece bahsediliyor -tabi yazar bu üç aşamayı Et, çakallar ve ordu olarak formüle edip sunuyor. İşin bir de çevre vev toplum boyutu var. Şirketlerin göz koyduğu ve bütün hesaplamaları yaparak üzerinde çalışmaya başlamaya can attığı doğal kaynaklar ve oradan gelecek kârlar var. Bu kârlar gezegenin kendi devamlılığını koruması için muhafaza edilmesi gereken bölgeler var. Bunlar, bakıldığı zaman insanı hayran bırakan ve kendilerine büyük bir cömertlik sunan ormanlar, akarsular, verimli topraklar -bazen bu yerler çöl de olabiliyor- ve diğer güzellikler var. Aynı zamanda bu doğal zenginliklere bir de oraya has kültürel çeşitlilik de eklenebiliyor. Tüm bu güzellik ve zenginlikler birkaç şirketin ve oradan kâr sağlayan bir avuç insanın saldırısına uğruyor. Ormanlar bu sömürü düzenine hizmet için tıraş ediliyor, akarsulara bu yüzden barajlar kuruluyor, verimli topraklar bu sebeple talan ediliyor ve kültürel farklılıklar yine bu düzende tepedekiler için boğazlanıyor. Bu birkaç şirket -ki yazar bu "birkaç şirketin yönetimi"ni anlatmak için "şirketrokrasi" deyimini uydurmuş- bir süre için kendilerine fayda sağlayacak bu projeleri hayata geçirdikten sonra kendi gezegenlerini de kirletmiş oluyorlar. Üstelik bunu diğer insanlara "rağmen" yapıyorlar. Bu bencilliğin çok ötesinde olan bir durum. Herkesin olan ve üzerinde kimsenin egemenlik kuramayacağı doğal zenginlikler nasıl olur da birkaç kişi tarafından yağmalanıyor anlamıyorum! Bir de bu talanı, yağmayı yapan insanlar övülüyor toplumda, onlara öykünüyor insanlar ve diğerlerine örnek gösteriliyor! Burada bir terslik yok mu! Yazarın nasıl böyle işleri yapmaya başlayıp onca sene devam ettirebildiğini defalarca sordum, kitapta kendisini suçlu hissettiği yerlerde sorgulamaya başladığı zaman. Üstelik kitapta anlatılanları, geçen isimleri, olayları, yerleri araştırınca her birinin doğru olduğunu gördükçe aklıma şunun gibi başka sorular bile geldi: Acaba çok iyi bir gazeteci veya duyarlı bir ekonomist olduğundan bunları inandırıcılığı artsın diye mi kitabın başlığını itiraflar olarak belirledi de böyle sundu? Ama kitabı yazmaktan defalarca vazgeçmesini, yazma ve yayma girişimleri defalarca tehdit ve rüşvetle engellenmesini nereye koyacağız o zaman? Bu itirafları her açıklama girişiminde kendisini bunları yazmaktan alıkoyan ve caydıran sebepler arasında aldığı tehdit ve rüşvetlerin yanında kitapta defalarca okuduğum bir başka nokta var, o nokta da şu: Yaptıklarının ve aracı olduklarının, uygulandığı ülke halkına çok yarar getirdiği konusunda kendisini inandırıp yatıştırması. Evet, kendini inandırmak ve vicdanını yatıştırmak. İnsan bunu bir defa yaptığı zaman vicdan denen duvarda ilk gedik açılıyor. Bu ilk gedik duvarın bütünlüğünü bozan ilk darbe olduğu için çok daha fazla sorguya sebep olabiliyor ama bu insan bu ilk gedikle çok uğraşmayıp bir başka gedik daha açınca artık önü alınamaz bir yıkım başlamış oluyor. Vicdanı burada bir duvara benzettim ama onu aslında bir perde olarak tasvir etmek de olası. Perde olduğu metaforunu kullandığımızda onun hassasiyetini daha iyi vurgulamış oluyoruz. Bu ufak vicdan çözümlemesi sonrası yazarın vicdanıyla hesaplaşmasına dönelim. Yazar bu ilk gedikten de önce yaptıklarının nasıl yanlış olduğunu görüyor ve onun rahatsızlığıyla kıvranıyor. En azından anlattığı şekliyle öyle duruyor. Bahsettiğimiz ilk gedik açıldığı zaman da devamının nasıl geldiğini satırlarda okuyoruz. Kitabın yazım şekline bakarsak da şunları söyleyebiliriz. Yazar kendi hayatının asıl dönemine nasıl geldiğini anlatan bir giriş yapıyor önce. Bu kısımda bahsettikleri arasında bu incelemeye konu olacak parça ise şu kurduğu mantık: Herkes hayatında bazı tesadüfler ve rastlantılarla karşılaşır ama gidiş yönünü bizim bu tesadüf ve rastlantılara gösterdiğimiz duruşumuz belirler. Kitap bu felsefe ile açılışı yapıyor ve bitişte de tekrar bu noktaya geliyor. Kendi hayatımızdaki tesadüf ve rastlantılara karşı nasıl bir duruş sergileyeceğimiz üzerine düşünmemiz isteniyor. Ayrıca kitabın bazı bölümlerinde yine dünyanın bizim onu nasıl hayal ettiğimize bağlı olduğunu söylüyor ama işlerin bu kadar kolay olmadığının kendisi de farkında. Yazar faaliyetlerini şu dört zamana ayırarak anlatmaya geçtiği zaman asıl hikaye ve itiraflar başlıyor: Bölüm I 1963-1971 Bölüm II 1971-1975 Bölüm III 1975-1981 Bölüm VI 1981- Günümüz İlk bölümde yazar karşılaştığı tesadüfler karşısında yaptığı seçimlerle MAIN şirketine girerek ekonomik tetikçi olma yolunda nasıl adımlar attığını, zaaflarını nasıl kullanıldığını ve tabii ki yağma, talan ve sömürü düzenine nasıl hizmet ettiğini anlatmaya başlıyor ve diğer bölümlerde de bilinçli bir şekilde bunu nasıl sürdürdüğünü itiraf etmeye devam ediyor. Latin Amerika ülkelerine nasıl projeler tasarlandığını, istatistiklerin nasıl kullanıldığını, söz konusu ülkelerin ödeyemeyeceklerini bildikleri borçları kabul etmeye nasıl ikna ettiklerini, yapılan projelerin halka yararı olmadığını, çevreye ne gibi zararlar vereceği, oradaki kültürlerin nasıl boğazlandığı olanca doğrulukla anlatılıyor. Yazar bunları oldukça rahat yazar gibi göründü bana. Belki de anlattığı konuların bunca çarpıcı ve ayrıntıların bu kadar sürükleyici olmasında bunun bir payı var ama vicdanıyla yaşadığı hesaplaşmaya rağmen yaptıklarının oluşturduğu tezatı bir arada olması da bunu düşündürmede etkiliydi. Daha sonra Latin Amerika ülkeleri itirafları arasında Ortadoğu ülkeleri İran, Irak ve özel bir yeri olan Suudi Arabistan'dan bahsediliyor. Suud ailesi konuya çarpıcı bir örnek oluşturuyor. Başka yerlerden biliyorsanız (örneğin Küresel Sermayenin Egemenliği ve İslam kitabına bakabilirsiniz şimdi bahsedeceğim isim ve süreç için) Kermit Roosevelt'in Ortadoğu'da uyguladığı politika ile kendisinden sonraki uygulamalarda örnek alınacak olan sivil darbe planından da bahsediliyor. Yazar bütün bunları bazen çok isabetli çözümlemeler yaparak ve bazen de kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerinin çarpıcı gerçeklerini ortaya çıkararak aktarıyor. Bu dört bölüm içinde yazar başladığı şirketten ayrılıyor, başka bir şirket için çalışıyor; daha sonra kendi şirketini kurup satıyor, kitaplar yazıyor, tatile gidiyor, çeşitli isimlerle tanışıyor ve yaptığı yanlışta kendisini haklı göstereceğine inanmadığı ama yine de bir defa bulunca o sebeplere nasıl tutunduğunu okuyorsunuz. Kitapta epey tarihi dönem, önemli olay, kişi ve bağlantı öğreniyorsunuz. Burada yazarın şirketokrasi için neler yaptığını, nasıl yaptığını (Latin Amerika ülkelerini nasıl borçlandırdığını, darbelere nasıl aracı olduğunu, doğal güzelliklerin mahvedilmesine nasıl göz yumduğunu, Suudları çöllerini modern bir şehre çevirmeye nasıl ikna ettiğini ve bunu yaparken hangi araçları kullandığını vesaire) anlatmayacağım ki onları okuyun, araştırın ve öğrenin. Yazar ayrıca bir bölümde değişen ekonomi anlayışında dünyadaki sömürünün daha incelikli bir hâl aldığını söylüyor. Neoliberalizmin inşa ettiği bu daha incelikli sömürü serbestleştime kavramı ile giriyor. Zaten "tarafsız" olduğu söylenen ekonomi bilimi ile ekonomik büyüme kavramının suyu sıkılmaya devam ediliyor o sırada. Ekonomik büyüme olduğunu raporlarda gösterebiliyorsanız sorun yok demektir, onlara göre. Kitapta bahsedilmeyen ve bu inceliklere eklenen kavramlar da şunlar: Sürdürülebilir kalkınma, girişimcilik... Bu değişen ekonomi sistemi ve gelen incelik örnekleri de veriliyor ve yeni ekonomik tetikçi portresinden bahsediliyor. Kendisi gibi işin bilincinde olmayan, sadece işini iyi yaptığı zaman alacağı primin hesabında olan ve ekonomik tetikçi olduğunun farkında olmayan bu yeni çalışanlar pek de suçlu değil yazara göre. Çünkü onlar işin farkında değiller. Yani işi yapıp da ne yaptığınızı sorgulamazsanız suçlu olmuyorsunuz. Bu durumda böyle bir işte çalışan kişinin sadece işçi kimliği olmadığını söylüyorum ve yaptıklarının neye hizmet ettiğini sorgulamadıkları için de onların da pek âlâ suçlu sayılabileceğini düşünüyorum. İncelemede ayrı bir yeri hak eden ise son sayfalar. Yazar, insanları köleleştiren, masum insanların hayatını işsizlik, ekonomik bunalım ile mahveden olguları ülkelerine dayatarak ilerleyen, çevreyi katleden ve sadece bir avuç insan için çıkar sağlayan -aslında yok ettikleri çevrede kendileri de yaşıyor ama- bu düzen için çalıştıktan sonra itiraflarda bulunduğunu belirterek "bu öykü anlatılmalı" diye ekliyor. Bir hatırlatmada da bulunuyor sonra: "Bu kitap bir reçete değildir. Sadece bir itiraftır, o kadar." Eh tabi ki yine de bizleri, kendi çocuğunu da düşünen bir itirafçı olarak o kadar haltı işledikten sonra bize öğütler de veriyor. Verdiği öğütlerin bazıları yerinde bazıları ise etkileri düşünülünce yer yer safça ve yer yer de yetersiz hatta gülünç kalıyor. Örneğin, haberlerde satır aralarını okumak, söylenenlerin arkasında söylenmeyenlerin peşine düşmemiz, gerçekleri yaymamız, çevremize örnek olmamız gerektiği konularında verdiği öğüt çok yerinde. Ama "serbest" ticaret anlaşmalarını protesto etmek konusundaki öğüdü biraz gülünç. Protesto etmek elbette bir şeydir ama etkileri ne olacak peki bu protestonun? Veya çevreyi talan eden bir şirketi protesto etmek... Eli kanlı bir hükümet bunu bastıracak ve halkı sindirmek için çalışmaya devam edecektir. Bir daha canımız alışveriş yapmak isterse kitap okumalı veya meditasyon yapmalıyımışız. Güzel öneri(!) Üretim sistemini bu tavırla değiştireceğimizi düşünüyorsa eğer yazık... Veya üretim sistemine, ekonomik düzene dokunmadıkça sorunların sadece tüketim cephesinde çözülebileceğini hayal ediyorsa büyük bir fiyasko. Zaten üretim sistemini ve ekonomik-siyasi yapıyı devirmekten, dönüştürmekten bahsedilmiyor önerilerde. Öneri olarak görmemiş olsa gerek. "Yaptığının yanlış olduğunu bilen ama kendi açgözlülüğü ve çaresiz insanları sömürüp, dünyayı talan etmek için hep bir bahane bulabilen bir adam"ın bu itiraflarını okumanızı öneririm ve tabi kendisinin de söylediği üzere bu kitabı "bir reçete" olarak görmemenizi de. Yazarın önerilerinden daha doğrucu bir tavır sergilemek gerektiğini düşünüyorum. (Batuhan)

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları PDF indirme linki var mı?

John Perkins - Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı John Perkins Kimdir?

John Perkins 2004 yılında basıldığında hemen en çok satanlar listelerine giren ve 25 hafta 1 numarada kalan "Ekonomik Tetikçinin İtirafları" kitabının yazarı. 1971 ve 1981 arasında stratejik planlama ve danışmanlık firması Chas T. Main'de baş ekonomist, bölgesel planlama ve ekonomi yöneticiliği görevlerinde çalıştı. Ancak kendi deyimiyle asıl işi ekonomik tetikçilikti. Bu görevi sırasında çok uluslu şirketler ve ABD istihbaratı için çalıştığını, üçüncü dünya ülkeleri lider ve bürokratlarna şantajda bulunduğunu itiraf etti. 1981'den sonra kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşunda çalışan Perkins, "itiraflarını" yayınlamaya 11 Eylül 2001'den sonra karar verdi. Perkins bugün ana akım medya tarafından eleştirilse de özellikle internet gazetesi The Hufftington Post'ta yeşil ekonomi ve alternatif enerji üzerindeki yazılarıyla bu alanda önemli bir isim olarak dikkat çekiyor.

John Perkins Kitapları - Eserleri

  • Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları
  • Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2
  • Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 4
  • Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları
  • Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 3
  • Şekil Değiştirme
  • Jaguara Dokunmak
  • Psiko Yolculuk

John Perkins Alıntıları - Sözleri

  • ''Borcu olan kişi bir köledir.'' (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 4)
  • Bir ülkedeki etnik ya da din kaynaklı ayrılıkları kul­lanma stratejisi sık sık başarıya ulaşır. (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 3)
  • Ben ve benim gibi başka ekonomik tetikçiler, bakış açısını değiştirmesi için başkanı ikna etmek üzere Ekvador’a yollandık. Başkan Roldos’a inanılmaz boyutlarda bir servet ve CIA dâhil tüm Amerikan hükümetinin koşulsuz desteği teklif edildi. Reddetti. (Jaguara Dokunmak)
  • Mevcut sorunları biz yarattıysak, çözüm de ancak bizde olabilir. (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • Bir ülkedeki etnik ya da din kaynaklı ayrılıkları kullanma stratejisi sık sık başarıya ulaşır. (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 3)
  • Yolsuzluk meşrulaştırılmıştır çünkü kurumsal Ekonomik Tetikçiler yasaların taslaklarını yazarlar ve o yasaları geçirecek politikacıları finanse ederler. (Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları)
  • Gebelik zaman ve enerji gerektirir. Kadınların sürekli çocuk doğurduğu ve bebek büyüttüğü kültürlerde, bu kadınların toplumsal liderler haline gelmeleri için fazla fırsat olmaz. (Şekil Değiştirme)
  • '' ABD tarafından gelişmekte olan bir ülkeyle imzalanmış bu tip en geniş kapsamlı anlaşmaydı. ABD'nin krallık içine derinlemesine nüfuz etmesini sağlayarak, karşılıklı bağımlık kavramını güçlendirecek potansiyele sahipti. '' (Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları)
  • Dünya onu düşlediğin gibidir. Senin insanların dev fabrikalar, yüksek binalar, nehirde ki yağmur damlaları kadar çok araba düşledi. Şimdi sen bu düşün kabus olduğunu fark etmeye başladın. (Jaguara Dokunmak)
  • Bu kadar açgözlü ve bencil olmayı bırakın. Dünyada sizin kocaman evlerinizden ve gösterişli mağazalarınızdan başka şeyler de olduğunun farkına varın. (Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları)
  • İstatistiklere bakılırsa ekonomi büyüyordu ama nüfusun sadece aşırı küçük bir yüzdesi bu büyümeden payını alıyordu. (Jaguara Dokunmak)
  • Yaşlı kadın, "dertler, işi erkekler ele aldığında başlar." dedi (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • Aslında yapmakta olduğum işin başka bir tarifi vardı: Yoksuldan çalıp zengine vermek ( ve arada komisyonumu almak). (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • “Nike işçileri ABD’de yaşayan herhangi bir kimsenin düşünemeyeceği kadar düşük ve sağlıksız koşullarda yaşıyor.” (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • Ve ilk kez bir insanı nasıl öldürdüğünü anımsıyordu. "Pisliğin teki bir çalılığın arkasından bana ateş ederek çıktı. Tek atışla karşılık verdim; yüzü darmadağın oldu. O gece adamın ailesi için üzüldüm. Ama bir sonrakinde karşımda gördüğüm sadece bir düşman, beni öldürmek isteyen bir adamdı. Başka her şey gibi insan öldürmek de yaptıkça kolaylaşıyor." (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • Dünyanın tüm çocukları bir geleceğe sahip olmadıkça bizimkilerin de öyle bir şansı olamaz. (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • ''İyi bir yönetici sadık bir asker gibidir.'' (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 4)
  • Biz insanlar geçen onca yüzyıla rağmen kendimizi bu gezegen üstündeki kardeşlerimizi boyunduruk altına alma ve katletme güdüsünden kurtarmayı becerememiştik. (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2)
  • Her zorlu durumda bir kaçış kapısı açılır. (Şekil Değiştirme)
  • Kehanet odur ki, beş yüzyıl sonra, beşinci güneşin (Fifth Pachacuti) başlangıcında, yani şimdi, kartal ve akbaba beraber uçacak, çiftleşecek ve dünyaya daha bilinçli, sıra dışı, yepyeni bir kuşak getirecek. (Jaguara Dokunmak)

Yorum Yaz