Bir Havva Kızı - Honore de Balzac Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir Havva Kızı kimin eseri? Bir Havva Kızı kitabının yazarı kimdir? Bir Havva Kızı konusu ve anafikri nedir? Bir Havva Kızı kitabı ne anlatıyor? Bir Havva Kızı kitabının yazarı Honore de Balzac kimdir? İşte Bir Havva Kızı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Honore de Balzac
Çevirmen: Babür Kuzucuoğlu
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789944885898
Sayfa Sayısı: 145
Bir Havva Kızı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı eski ve yeni romanlarını 1830'dan sonra İnsanlık Komedyası başlığı altında topladı. Bir Havva Kızı bu anıtsal eserin "Toplum Ahlak ve Görenekleri Üzerine İncelemeler" bölümünün "Özel Hayattan Sahneler" başlığı altında yer alır.
Honoré de Balzac (1799-1850): Fransa'nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı eski ve yeni romanlarını 1830'dan sonra İnsanlık Komedyası başlığı altında topladı. Bir Havva Kızı bu anıtsal eserin "Toplum Ahlak ve Görenekleri Üzerine İncelemeler" bölümünün "Özel Hayattan Sahneler" başlığı altında yer alır. Balzac'ın roman kahramanları çıkar çatışmalarının ortasında, ait oldukları sınıfın tipik karakterleri olarak ele alınsa da, her birinin bireysel özellikleri, ruh hallerinden giyim kuşamlarına kadar ayrıntılı olarak tasvir edilir. Bir Havva Kızı'nda romancılığının ve ince alaycılığı bütün özellikleri izlenebilen Balzac günümüzde edebi gerçekçiliğin en büyük yazarlarından biri sayılmaktadır.
Babür Kuzucuoğlu (1939): Haydarpaşa Lisesi'nde okudu. Yüksek öğrenimini İÜ Fransız Filolojisi'nde, Gazetecilik Enstitüsü'nde ve Paris VIII Vincennes Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yaptı. Türkçeye çevirdiği yazarlar arasında André Malraux, Selma Lagerlöf, Stefanos Yerasimos, Ludovic Halévy yer alıyor. 1975'den beri Paris'te yaşayan Babür Kuzucuoğlu'nun Paris'te Türkiye Hareleri adlı bir kitabı var.
(Tanıtım Bülteninden)
Bir Havva Kızı Alıntıları - Sözleri
- ''Sevmek, bir başkasının hayatını yaşamaktır.''
- -Başaracağım! dedi - Cebinde meteliğin yok!
- Öbür dünya kaygısı kendini işine gücüne vermiş, günlük hayat gaileleriyle yıpranmış bu insanların bütün canlılığını yok etmişti.
- Ama kalbimizin sezgilerini büyüten, onları yayan büyük bir sevgiyi içimizde her dakika yaşatmak, hiçbir şeye soğuk kalamamak, hayatını onca insan içinde güneşlerden daha parlak bir çift gözü bulmak için yapılan gezintiye bağlı kılmak, biraz geç kalınınca heyecana kapılmak, en ince damarlarımıza kadar bedenimizin her yanını saran o mutluluk anlarını alıp götüren kaderin kötü cilvesini yenmek istemek,ne hoş şey. Ah! Yaşamak denen şu sarhoşluk birtanem!
- Sanki her şey acı çekiyordu.
- Bu topluluktaki insanların birbirini sevdiği kadar, birbirinden nefret ettikleri de olurdu.
- Gerçi tanınmış bir aileden değildi, zenginliğini de Allah bilir nasıl elde etmişti..
- Umutsuzluk umutlar yüzündendir.
- İnsanoğluna hoşgörüsü kalmamıştı.
- Arkadaşlık, zeki bir adamın icat ettiği bu kelime, en asil ruhları bile törpüler, gururlarını köreltir, büyük şeyler yapma azmini yer bitirir ve zihnin kötüye çalışmasını körükler.
- Kocam için sadece onun lüksünün aynası, tutkularının bir sembolü, ona gurur veren tatmin yollarından biriyim. Bana karşı ne sahici bir sevgi, ne de güven duyar. Ferdinand, şu mermer kadar duyarsız ve yapaydır.
- "Birçok kere, bütün gözlerden kaçırılan ve birbirine duygularını ileten bir bakış acı bir hüzün şiirine benzerdi..."
Bir Havva Kızı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir Havva Kızı, dini vecibelere göre iyi bir şekilde yetiştirilmiş iki kız kardeşten bir tanesinin başından geçen yarı aşk yarı entrika böyle karışık bir hikayeyi konu alan güzel bir kitap. Annelerinin baskısıyla yetiştirilen bu iki dindar kızın büyüyüp evlenmeyi bir kaçış olarak görmesi ve sonrasında aşırı baskının nasıl ters teptiğini gösteren olaylar yaşanmasını konu alan kitap sürükleyicilikten biraz uzak. Yoğun betimlemeler ve yazarın benimsediği bölümlere ayrılmamış tek parça anlatım tarzı okumayı oldukça zorlaştırmış. Anna Karenina tarzı sosyete yaşantısının Fransa'daki uzantılarını merak edenler için betimlemeler oldukça doyurucu. (Duvarları komple kadife kaplamak nedir abi ya) 1830-1835 arası diyebileceğimiz bir dönemde geçen hikayemiz İhtilal Fransa'sının da derinlemesine bir incelemesi esasen. O dönemler Fransa'da özellikle sosyete ahalisinde yaşanan yoğun siyasi-politik çekişmeler çok güzel resmedilmiş. Kadının bu çekişmelerdeki yeri ise beni oldukça şaşırttı. Son derece aktif rol alıyorlar diyebilirim. Siyaseti erkekler yapıyor gibi görünse de, kadınlar her türlü entrikayı çeviren garip bir rolde karşımıza çıkıyor. Balzac tarzına alışmak için okunabilecek kısa bir roman. (Burak Kuşcu)
Kitabın ilk kısımlarını biraz sıkıcı bulduğumu söylemek isterim, ihanet temalı kitapları da oldum olası sevmem herkesin bayılarak okuduğu Anna Karenina, Madam Bovary ve Aşk-ı Memnu gibi kitaplar gözüme pek de hoş gelmez fakat sabredip sonunu okuduğumda iyi ki dedim, iyi ki bu kitap elime geçmiş ve okumuşum. “Gerçek zekâ ve aşk nedir?” Kitabın ana konusu bu diyebilirim. (Paragrafnbasi)
1800 yıllarının toplumsal yapısını ve bunun yanında Avrupa’nın oldukça fazla gelişimini gözlemleyebileceğimiz; tarihsel ve kültürel bilgilerle dolu bir roman aslında. Her ne kadar kısa olsa da İş Bankası benim en beğendiğim yayınlar arasında ve onların hazırladığı baskılar bende hayranlık uyandırıyor. Toplum Ahlakı üzerine kaleme alınmış bu eserde karşımıza iki kız kardeş çıkıyor. Oldukça sıkı ve bir o kadar da sıkıcı disiplinle yetiştiğini öğrendiğimiz iki kız kardeş var. Bu baskıdan kurtulmak için de ilk talipleriyle evleniyorlar. Ne kadar yazık değil mi? İnsanlara istemedikleri baskıyı daha çocuk yaşta yapmak, bunun sonucunda çocukların ailelerine ve yakınlarına düşman olmaları başta olmak üzere birçok olumsuz yanı tetikleyen sorunlar. Tamam çocuğunu eğit, öğret ama baskı yapma. Baskı o çocuğun ilk fırsatta senden kaçmasına ve yalan söylemeye başlamasına neden olur. Sanırım hiçbir ebeveyn de bunu istemez. Var mı şimdi ya da gelecekte çocuğum bana yalan söylesin, beni kandırsın, benden kaçsın ya da bana düşman olsun diyen? Varsa, ne diyim helal olsun. Son olarak da öyküyü zayıf ve yetersiz bulabilirsiniz ama nasıl ki 30 yıl önceki bir sinema çekimiyle şimdiki farklıysa; 300 yıl önceki kitapla da günümüz arasında biraz fark olsun yani. Ayrıca kendinizi tutmaya çalışacağınıza eminim, çok fazla alıntı eklememek için. Parça parça sözler gerçekten çok güzeldi. İyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Honore de Balzac Kimdir?
Honoré de Balzac (asıl ismi Honore Balssa; 20 Mayıs 1799, Tours - 18 Ağustos 1850), Fransız yazar.
Hayatı
Asıl adı Honore Balssa'dır. Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve soyluluk ifade eden De’ öntakısını eklemiştir. Köy kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası tüccardır. 6 yıl Vendome'da College des Oratoriens'te öğrenim gördü. Napolyon'un devrilmesinden sonra ailesi Paris'e taşındı. Burada 2 yıl daha okula gitti. 3 yıl bir avukatın yanında çalıştı. Ama küçük yaşlardan beri edebiyata gösterdiği eğilim ağır bastı. Trajedi türünü denediği 1819'da yazılmış "Cromwell" başarı kazanamayınca romana yöneldi. Para kazanmak için tarihsel, mizahi ve gotik romanlar yazdı. Bunları değişik adlarla yazdı. Basımcılık, yayıncılık, hatta dökümcülük yaptı. Başarılı olamayınca tekrar edebiyata döndü. Edebiyat hayatında çok başarılı eserler sundu. Birçok ülkede sayılan romanları ve kitapları çok büyük ilgi gördü ve tepkileri üstüne topladı. Edebiyatta başarılı olan Balzac hayatının sonuna kadar edebiyatla uğraştı.
Edebiyat kariyeri
1829'da yazdığı "Les Chouans" isimli tarihi roman tanınmasını sağladı. Bu eser Türkçeye (Köylü İsyanı 1974 ve Şuanlar 1977 olarak) çevrildi. 1824-1834 arasında yayıncılarından aldığı parayla bohem bir yaşam sürdü. 1829-1831 arasında yergici gazetelere yazılar yazdı. 1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm altında toplamaya karar verdi. Örf ve âdet incelemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici incelemeler. Bu tasarı 1834-1837 arasında 12 cilt olarak gerçekleşti. 1840’ta bu yapıtların hepsine Dante'yi anımsatan bir başlık koydu: "İnsanlık Komedisi". 1842-1848 arasında 17 ciltlik bir baskı yapıldı. 1869-1876 arasında da 24 cilt olarak yayınlandı. Eserlerinde aynı kahramanlara tekrar tekrar yer verme düşüncesini geliştirdi. Bunu gerçekçiliğin baş romanı kabul edilen ve 1834'te yayınlanan "Goriot Baba"da uyguladı. 1836 ve 1837'de İtalya gezisine çıktı. 1828'de Versailles yakınlarında pahalı bir ev yaptırdı. Borç sorunu nedeniyle Passy'de bir eve yerleşti (Bugün Balzac müzesi). Para kazanmak için tiyatroda başarısız denemeler yaptı. Edebiyatçılar Derneği başkanı olarak yazar haklarıyla ilgili girişimlerde bulundu.
1847'de Polonya'da sevgilisi Eveline Hanska'nın şatosunda kaldı. 1850'de Eveline ile evlendi Paris'e döndüler. Birkaç ay sonra yaşamını yitirdi. Geride 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde eser bıraktı. Romanda gerçekçilik ve doğalcılık akımlarının yaratıcısı olarak kabul edilir. Mantıksal bir sıra izleyen olayların her şeyi gören bir gözlemcinin ağzından anlatıldığı, kahramanların tutarlı bir biçimde sunulduğu, kuralları belli "klasik roman tekniğini" Balzac'ın kurduğu benimsenir. Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve güçlü bir hafızası vardı. Kendisini başka insanların yerine koyup onların duygularını paylaşmayı biliyordu. Eserlerinde nedenselliği ve arka plan ile karakterler arasındaki ilişkiyi açıklamakta ustadır. Bütün bu özellikleriyle "romanın Shakespeare'i sayılır.
1789’la başlayan ve uzun bir süreç alan Fransız Devrimi sırasında gelişen toplumsal değişimi anlatan; çatışmaları, iyiyi kötüyü ortaya koyan, Cumhuriyetçiler ve Kraliyetçiler’in 1830’da ülkeyi bırakıp gitmek zorunda kalan X. Charles’e dek yaptıkları kanlı kansız tüm çekişmeyi özellikle göz önüne seren, bireylerin bu çatışmadaki ulu düşüncelerin altında aslında kendi çıkarlarını nice korumaya çalıştıklarını betimleyen; sevgi, güç gibi evrensel konuları tüm çıplaklığı ve eleştirel bir yaklaşımla inceleyen; günümüz okuruna sıkıcı gelebilecek ama öncelikle Fransa ve demokrasiyi algılayabilmekte yardımcı olması bakımından tüm dünya için önemli bir Roman yazardır. Fransız Devrimi’nin geçmişsel belgesidir kitapları.
İnsalık Güldürüsü, yazarın 1830’da kendi yapıtlarını toplamaya başladığı bir üst yapıttır. Şu anda emin değiliz ama belkide 1830’da Kraliyetçiler’in yenilgisini perçimleyen sürgünden sonra devrimdeki ulu düşüncelerin bir yalan olduğunu düşünerek böyle bir yola gitti.
Honore de Balzac Kitapları - Eserleri
- Goriot Baba
- Vadideki Zambak
- Eugenie Grandet
- Otuzundaki Kadın
- İki Yeni Gelinin Anıları
- Seraphita
- Tılsımlı Deri
- Altın Gözlü Kız
- Köylüler
- Modeste Mignon
- Köylü İsyanı
- Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti
- Gambara
- Bir Havva Kızı
- Paris'ten Cava'ya Yolculuk
- Louis Lambert
- Yaşamda Bir Başlangıç
- Ursule Mirouet
- Pierrette
- Lanetli Çocuk
- Evde Kalmış Kız
- Mutlak Peşinde
- Suyu Bulandıran Kız
- Lanje Düşesi
- Gizli Başyapıt
- Bir Kır Balosu
- Köy Doktoru
- Güzel Imperia
- Bette Abla
- Aşk Gecesi
- Uzun Yaşam İksiri
- Zarif Bir Yaşam Üzerine
- Top Oynayan Kedi Mağazası
- Tefeci Gobseck / Üç Öykü
- Cousin Pons (2 Cilt Takım)
- Tours Papazı
- Sarrasine
- Ferragus
- Taşralı Bir Büyük Adam Paris'te
- İki Şair
- Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü
- Nucingen Bankası
- Kırmızı Han
- Bilinmeyen Başyapıt ve Kırmızı Han
- Modern Uyarıcıları Kullanma Kılavuzu
- Bir Yaratıcının Çektikleri
- Modern Çağ Uyarıcıları Risalesi ve Z. Marcas
- Paris
- Vadideki Zambak - Bir Aşk Sayfası
- Esrarlı Bir Vaka
- Albay Chabert
- Çalışanın Fizyolojisi
- Seçilmiş əsərləri
- Cebimdeki Düşünceler
- Innocence and Other Stories
- Ateist Ayini
- Maskeli Aşk
- Vendetta
- Terör Devrinde
- Korneliüs’ün Elmasları
- Sönmüş Hayaller
- Another Study Of Woman
- Aklanmış Melmoth
- Kibar Fahişeler (2. cilt)
- Napoleon Efsanesi
- Eğlendirici Öyküler
- Çölde İhtiras
- Bilinmeyen Şaheser - Sarrasine
- Köy Papazı
- Muhteşem Godisar
- The Deserted Woman
- Goriot Baba Cilt 1
- İfritə
- Vadideki Zambak Cilt I (Minyatür Kitaplar)
- Vadideki Zambak Cilt II (Minyatür Kitaplar)
- Üç Hikaye
- Vadideki Zambak - Çocukluğum
- The Human Comedy
- Tuhaf Öyküler
- Rahibenin Aşkı
- Albert Savarus
- Adieu
- Die falsche Geliebte
- Die Grenadiére
- Vadidəki zanbaq
- Peau de Chagrin
- Honorine
- Vater Goriot
- Beatrix
- Die Frau von dreißig Jahren
- Der Ehekontrakt
Honore de Balzac Alıntıları - Sözleri
- Alçakgönüllülük, daha doğrusu korku, aşkın ilk erdemlerinden biridir. (Eugenie Grandet)
- Karşısında güzel bir kadın bulan bir erkek tuzağa düşmüş mü sayılıyor? (Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti)
- Peki öyleyse, öğretin bana... Sizi sevmemek için ne yapmam gerektiğini bana öğretin. (Seraphita)
- Gerçekten tümüyle yüce ruhlu kadınlar gerçeği yalana yeğlerler. (Bette Abla)
- Bundan çıkan sonuç şudur ki, toplumlar ne kadar uygarlaşır ve huzura kavuşursa, aşırı yollara o ölçüde başvururlar. Barış hali kimileri için feci bir durumdur. Belki de Napoléon'a "Savaş doğal bir haldir," dedirten şey de budur. (Modern Uyarıcıları Kullanma Kılavuzu)
- Aşk evliliğinden olan bütün çocuklar gibi miras olarak annelerin muhteşem güzelliğini aldılar,sefaletle birleştiğinde çoğunlukla yıkıcı bir hediyeydi bu. (Sönmüş Hayaller)
- ... herkesin mucizesi kendine göredir. (Köy Papazı)
- İntiharın üç türü vardır: önce uzun bir hastalığın son nöbetinden başka bir şey olmayan ve kuşkusuz patoloji sınırların içerisindeki intihar; sonra umutsuzluk nedeniyle intihar, son olarak da mantık yürüterek intihar. Lucien umutsuzluk nedeniyle ve mantık yürüterek kendini öldürmek istiyordu. bu ikisi vazgeçilebilir intiharlardır; yalnızca patolojik intiharın geri dönüşü yoktur; ama çoğu zaman bu üç neden, Jean-Jacques Rousseau'da olduğu gibi, birleşir. (Bir Yaratıcının Çektikleri)
- Alaycı bir adam daima sathi, bunun neticesi olarak da hain bir kimsedir, alay ettiği hâdisede cemiyete düşen payı hiçbir zaman kaale alamaz, çünkü tabiat yalnız hayvan yaratır, ahmakları toplum hayatına borçluyuz. (Nucingen Bankası)
- ... büyük bir aileden gelmenin ve servetten yoksun oluşun nice yüksek zekalı insanları içinde tuttuğu derin bir hiçlik duygusu içinde, Umut sönüp gidiyordu. (İki Şair)
- Vaktiyle seninle birlikte sonsuzluk denizine salıverdiğimiz gemileri yine orada yürütmeme kim engel olabilir? (İki Yeni Gelinin Anıları)
- Aşka benzeyen hiçbir şey yoktur.. (Gizli Başyapıt)
- İblisin vaat ettiği dünyevi zevkler çok fazladır ama cennetin sunduğu zevklerin bir sınırı yoktur. Tanrı'ya inandı ve ona dünyanın tüm hazinelerini veren o büyünün artık bir anlamı yoktu, tüm o hazineler, elmaslar onun gözünde çakıl taşından farksızdı; diğer hayatın görkemiyle kıyaslandığında incik boncuk gibi kalıyorlardı. Ona bu kaynaktan gelen her şeyin üzerinde bir lanet olduğunu düşündü. (Aklanmış Melmoth)
- Çünkü herhangi bir şeyde aşırıya kaçmak bedeni kendine özgü bir yola sokar. (Sönmüş Hayaller)
- Geceyi uykusuz geçirmek itiyadında olan ve derin bir sükûnet içinde seslerin çeşitli akislerine dikkat edenler bilirler: Çok defa, aynı yerden gelen hafif bir çıtırtı duyulur da, devamlı ve mutat [alışıldık] fısıltılar işitilmez... (Ferragus)
- Vadilerde açan, gösterişsiz, alçakgönüllü çiçekler, göklere çok yakın, fırtınaların koptuğu, güneşin yaktığı yerlere dikilince yaşamıyorlar belki de, kim bilir? (Top Oynayan Kedi Mağazası)
- Ancak her şey olmakla başlayarak herhangi bir şey olabilirsin. (Çalışanın Fizyolojisi)
- İki varlığı aynı anda sevebilir miyiz? Bir sevgili bütün kalbi doldurmazsa sevgili olabilir mi? Birinci, sonuncu, biricik olması gerekmez mi? (Seraphita)
- Aşkın ne kadar toplumcul ve yararlı olduğu hiç düşünüldü mü? (Evde Kalmış Kız)
- "Son aşk en ateşli aşktır." (Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü)