diorex
Dedas

Bir Kadın Düşmanı - Reşat Nuri Güntekin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Kadın Düşmanı kimin eseri? Bir Kadın Düşmanı kitabının yazarı kimdir? Bir Kadın Düşmanı konusu ve anafikri nedir? Bir Kadın Düşmanı kitabı ne anlatıyor? Bir Kadın Düşmanı kitabının yazarı Reşat Nuri Güntekin kimdir? İşte Bir Kadın Düşmanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.02.2022 21:40
Bir Kadın Düşmanı - Reşat Nuri Güntekin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Reşat Nuri Güntekin

Yayın Evi: İnkılâp Kitabevi

İSBN: 9789751027207

Sayfa Sayısı: 208

Bir Kadın Düşmanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yazarın, farklı kapak tasarımıyla daha önce yayımlanan diğer romanları gibi bu eser de ilk baskısı veya tefrikasından yararlanılarak yayına hazırlanmıştır. Okurun dönemin dilini ve Güntekin'in üslubunu anlayabilmesi açısından, editoryal müdahale yapılmayıp sadece baskı hataları düzeltilmiş ve gerekli dipnotlar eklenmiştir. 

(Tanıtım Bülteninden) 

Bir Kadın Düşmanı Alıntıları - Sözleri

  • "Küçüklüğünde sevilmeyen, okşanmayan, nazını çekecek kimse bulunmayan bir çocukta ince ve güzel hislerin doğmasına nasıl imkân tasavvur edilir?"
  • "Çok mesuttun. Seviyordun, seviliyordun. Saadetin bu mertebesine çıkan bir insanın dünyadan istenilecek nesi kalabilirdi?"
  • "Ölüm öyle bir şey ki insanı en büyük düşmanlarıyla bile barıştırıyor.."
  • İnsan, bir kere dünyaya geliyor öldükten sonra mezara girmeyi anlarım, fakat yaşarken…
  • Erkek kalbi granitten bile yapılmış olsa, bizim güzel cinsimiz yine onu eritmenin, aşındırmanın yolunu bulabilir.
  • Aşk onun için bir manasız masaldır.
  • Benim kabahatim düşündüğümü söylemekten ibarettir
  • Saadeti saklamak, derdi saklamaktan çok daha güç.
  • Fakat yüreğimdeki gizli yaralar vücudumdakilerden çok daha derindi.
  • İnsan, bir kere dünyaya geliyor öldükten sonra mezara girmeyi anlarım, fakat yaşarken…
  • Küçüklüğünde sevilmeyen, okşanmayan, nazını çekecek kimse bulamayan bir çocukta ince ve güzel hislerin doğmasına nasıl imkân tasavvur edilir?
  • İnsan yaşla, mekteple değişmiyor
  • İnsan, yaşla, mekteple değişmiyor...
  • İnsanlar ancak ehemmiyet verdikleri kimselere kızarlar değil mi?
  • Öyle sanıyorum ki etrafında hayret ve elem uyandırmayan bir güzellik ziyan olup giden bir şeydir.

Bir Kadın Düşmanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Kadın Düşmanı: Bir solukta okuyabileceğiniz kendisi kısa ama etkisi uzan süren bir kitap.. Arada göz yaşlarımı sildiğim gerçeğini söylemeden olmaz.. Sevginin dış görünüşten ibaret olduğunu düşünenlerin bu kitabı okuduktan sonra fikrinin değişmesi olağan.. Reşat Nuri Güntekin bizlere Güzelliği ile herkesin dikkatini çeken karakteri değil, Çirkinliği ile herkesin dilinde olan bir karakteri sevdiriyor bu kitabında.. Olayları iki farklı kişiden okuduktan sonra sorgulamaya başlıyorsunuz. Empati yapabilmenin önemini karşınızdaki kişinin sizin sandığınızdan çok daha farklı şeyler hissedebileceğini öğreniyorsunuz.. 'Çocukluğunuza inelim' derler ya. Burada bir insanın çocukluğuna gidiyorsunuz.. Ve içinizde tek bir istek oluşuyor. O küçük çocuğa sıkı sıkı sarılmak! "Ayrıca taş kalpi olarak tanımlananın mı yoksa onu yargılayan diğerlerinin mi duygusuz olduğuna dair unutulmayacak bir final okuru bekliyor.." (Arka kapak) (Sitâre)

Uzun bir zamandır Reşat Nuri Güntekin okumuyordum. İyi geldi. Gayet akıcı ve güzel bir eserdi. Yer yer Homongolos'a çok üzüldüm. Yazar çok güzel dersler vermiş kitapta. Çocukta yaşadıklarımız, bize öğretilenlerin insanın ileride ne kadar etkileyeceğini ve sevilmeni ne kadar değerli bir şey olduğunu anlatmış. Güzel bir eserdi. (Gülhan)

Bir hikayenin bin farklı tarafı vardır, ve bazen bazı şeyleri bilmeden ölüp gitmek bile daha hayırlı olabilir. İnsanların zaaflarını ve olayları algılayış biçimlerini tekrar sorgulatan bir kitaptı. İnsanız, zaaflarımız var. Bu zaafların bizde tetiklediği hisler ve bu hislerin oluşturduğu davranış biçimleri var. Çoğunlukla da bu davranış biçimlerini maske olarak kullanma huyumuz var. İnsanız, devamlı oyun oynamaya meyilliyiz. Bu maskelerimizi takıyoruz ve birinin onun altındaki sureti bulmasını bekliyoruz. Oyunu oynamakta en maharetli olanları ise acımasız buluyoruz. Kitabın bana düşündürdüklerini bu şekilde özetleyebilirim fakat hissettirdiklerini kısaca anlatma imkanım yok. (Jazz.İ.Zah)

Kitabın Yazarı Reşat Nuri Güntekin Kimdir?

Reşat Nuri Güntekin (25 Kasım 1889;, İstanbul - 7 Aralık 1956; Londra), Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan Çalıkuşu, Yeşil Geceve Anadolu Notları gibi önemli eserlere imza atmış romancı, öykücü ve oyun yazarıdır.

Hayatı

1889'da İstanbul’un Üsküdar ilçesinde dünyaya geldi. Babası, askeri tabip Nuri Bey, annesi Kars valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'dır. Reşide adlı kız kardeşi çok genç yaşta hayatını kaybetti, tek çocuk olarak büyüdü. Babası askeri doktor olduğu için öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Reşat Nuri, ilköğrenimine Çanakkale'de başladı. Çocukluk yıllarında dinlediği Fatma Aliye Hanım’ın Udi isimli romanı hayatına iz bırakıp,sanata heveslendiren eserleri arasına girdi. Babasının Çanakkale’deki evlerinde zengin bir kütüphanesinin olması onu kitaplara iten ve yazı yazma kültürünün gelişmesini sağlayan bir araç oldu. İzmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim gördükten sonra İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde öğrenim gördü. Yükseköğrenimini Darülfünun Edebiyat Şubesi'nde 1912'de tamamladı. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu.

1927'ye kadar Bursa ve İstanbul’da çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmeni ve müdür olarak görev yaptı. Görev aldığı okulların bazıları Bursa Sultanisi, İstanbul Beşiktaş İttihat Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir. 1927’de Erenköy Lisesi’nden yeni mezun olan öğrencisi Hadiye Hanım ile evlendi.

Öğretmenlik mesleğinin yanı sıra edebiyatla uğraşan Reşat Nuri, Halit Ziya’nın eserlerinden aldığı ilhamla hikâye yazma hevesi duymaktaydı . Daha sonra tiyatro edebiyatını benimseyerek bir tiyatro yazarı olmak için uğraştı. Yazı hayatına I. Dünya Savaşı sonlarında başladı. Başlangıçta “Eski Ahbap” (1917) gibi uzun hikayeler, “Hançer”(1920) ve “Eski Rüya” (1922) gibi sahne eserleri, “Gizli El” (1924) gibi romanlar yazan, tiyatro eleştiri ve araştırmaları yayınlayan sanatçı “Çalıkuşu” adlı romanının 1922’de Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmesiyle şöhrete kavuştu.

Güntekin, 1931'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyeti'yle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. Anadolu’yu baştan başa dolaşmasına neden olan müfettişlik görevi sayesinde ülkenin gerçeklerini yakından görme ve tanıma imkânı buldu.

1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1941’de tek çocuğu olan kızı Ela dünyaya geldi.

1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'deBirleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti. Paris kültür ataşeliği yaptı. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı.

Emekliliğinden sonra bir süre İstanbul Şehir Tiyatrosu edebi heyeti üyeliği yaptı. Güntekin'e Akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orada hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.

Levent’te oturduğu sokağa “Çalıkuşu” ismi, Kadıköy’de ve İzmir’de bir ilköğretim okuluna ve Fatih'te bir tiyatro sahnesine Reşat Nuri Güntekin ismi verilmiştir.

Eserleri Hakkında Bilgiler

Yazar, öykü, roman ve oyunlarıyla edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. Kahramanları genelde tek yönlüdür. Olay kahramanlarını çevreyle birlikte verir.

Anadolu insanını iyi tanıdığını eserlerinden anlaşılır. Bazı eserlerinde genç cumhuriyetin toplumsal ideallerini işlemiştir. Reşat Nuri Güntekin eserlerine konuşma dilinin zenginliğini zorlanmadan yansıtır.

Çalışma Yöntemi Hakkında

Bütün romanlarının tiyatro halinde senaryoları olduğunu söyleyen Reşat Nuri, Hikmet Feridun'la yaptığı bir konuşmada çalışma yöntemlerini şöyle açıklar:

"Roman ve hikâye yazarken konunun evvela asıl canlı noktası, amudi fıkarisi (belkemiği) gelir. Bu amudi fıkaridir ki bana yazmak arzusunu verir. Bu bazen bir vak'a olur, beni alâkadar eden bir vak'a.. Fakat çok kere pek alakadar olduğum insan tipi. (Şu vak'ayı veya şu insanı, şu tipi yazayım) derim. Bu suretle eserin iki adımı atılmış olur. Mevzuu pek iptidai bir şekilde fikrime gelir. Hiçbir zaman hemen derhal bu mevzunun planını yapıp da yazmağa başladığım vaki değildir. Bulduğum mevzuu zihnimde bir köşeye atarım. Onun francala hamuru gibi kendi kendine kabarması için uzun müddet bırakırım. Çok defa aradan birçok senelerin geçtiği de vakidir. Bu müddet zarfında mevzua bazı ilaveler yaparım. Bazı kısımlarını tayyederim, atarım, çıkarırım. Vakaları retuş ederim. Tipleri develope ederim (geliştiririm).. Yazma işine başladığım zaman da çok muntazam çalışırım. Romanın sonunu nasıl bitireceğimi tayin etmeden yazıya başlamam. Evvela umumi bir şema yaparım. Fakat eser henüz definitif (kesin, belirli) olmamıştır. Ortada şahıslar vardır, vakalar vardır, eserin ana hatları vardır. Fakat yazmaya başladıktan sonra şahıslar ekseriyetle hüviyetlerini değiştirirler, evvelce hiç düşünmediğim vak'alar, yeni şahıslar gelir. (Muhit dergisi, 1933; anan: Muzaffer Uyguner, Reşat Nuri Güntekin, Ağustos 1967) Kişilerine sevgiyle sokulan bir romancıdır Reşat Nuri. Genellikle onların gerçek yaşamlarındaki en belirgin özelliklerini yitirmeden yansıtmaya çalışır. Gözlem yeteneği yaşama çok geniş bir perspektiften bakma imkânını sağladığı için romanları geçiş dönemi yaşayan ülkemizden "insan manzaraları" çizme başarısına ulaşmıştır."

Reşat Nuri Güntekin Kitapları - Eserleri

  • Çalıkuşu
  • Acımak
  • Yaprak Dökümü
  • Anadolu Notları 1-2
  • Yeşil Gece
  • Leyla ile Mecnun

  • Kan Davası
  • Damga
  • Dudaktan Kalbe
  • Akşam Güneşi
  • Bir Kadın Düşmanı
  • Değirmen
  • Kızılcık Dalları

  • Olağan İşler
  • Miskinler Tekkesi
  • Eski Hastalık
  • Ateş Gecesi
  • Gökyüzü
  • Gizli El
  • Harabelerin Çiçeği

  • Sönmüş Yıldızlar
  • Tanrı Misafiri
  • Kavak Yelleri
  • Son Sığınak
  • Hadiye'ye Mektuplar
  • Salgın - Madalyonun Ters Tarafı
  • Eski Ahbap

  • Balıkesir Muhasebecisi - Tanrıdağı Ziyafeti
  • Hülleci
  • Eski Şarkı / Yaprak Dökümü
  • Bir Kır Eğlencesi
  • Gizli El - Sahne Işıkları
  • Bir Köy Öğretmeni
  • Roçild Bey

  • Çalıkuşu
  • Madalyonun Öteki Yüzü
  • Yeşil Gece

Reşat Nuri Güntekin Alıntıları - Sözleri

  • "Ben sevmeyi onların hepsinden daha iyi biliyorum.." (Olağan İşler)
  • Ne bileyim, insan kalbi, öyle anlaşılmaz bir şey ki!.. (Çalıkuşu)
  • — Bu acı, zamanla geçer mi acaba enişte?  — Her yara gibi o da kapanır kızım,.. Bahusus sen, hemen hemen çocuksun... Önünde bütün bir hayat var... izi bile kalmaz...        Bu teselli sözleri onu bilâkis daha ziyade meyus etti.    — Ne fena bir şey söylediniz enişte... - Niçin?     — Çünkü ben, bu yarayı çok seviyorum. (Akşam Güneşi)
  • Fakat hiddet, insana neler yaptırmaz? (Gökyüzü)
  • Uzun uzun yüzüme baktıktan sonra gülümseyerek: "Züleyha, senin ne kadar çok susacak şeyin varmış!" dedi. (Eski Hastalık)
  • Aynı duayı birbirimden habersiz eden iki insan, er ya da geç birbirlerine kavuşurlar. (Çalıkuşu)

  • Tevekkeli dememişler, deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz diye... (Değirmen)
  • O mesut olursa ben ziyan olan gençliğime acımayacağım. (Dudaktan Kalbe)
  • Atalarımızın "Ar ve hayâ perdesi yırtılmak" diye pek düşündürücü bir tâbirleri vardır... İnsanın öyle şeyleri saklayıp bir anda ortaya çıkardığı oluyor ki... (Kavak Yelleri)
  • " Benim derdim başka... Herkesin bir şeyden şikayeti var; benimki belli değil... Düşünmek, istemek... Hoş bir şey olacağını tahmin ediyorum. Ben, o kadar fukarayım ki..." (Son Sığınak)
  • "Meğer ben seni ne kadar severmişim..." (Dudaktan Kalbe)
  • "Benim asıl davam kendi kendimle.." (Gökyüzü)
  • Gülmesini biliriz biz yalandan. (Damga)

  • Sevda, tatlı şeydi. Fakat ne çare ki vefa ile bir arada yaşayamıyordu. (Sönmüş Yıldızlar)
  • İnsan, sırası geldikçe eğlenmeli, ama bütün aklını da eğlenceye vermemeli! (Kızılcık Dalları)
  • Kurdun çocuğu nihayet kurt olur. (Kızılcık Dalları)
  • Bazı tesadüfler insana elli senede öğrenemeyeceği şeyleri iki dakikada öğretiyor. (Eski Ahbap)
  • İnsanların paradan başka şeylerle de mesut olacaklarına inanarak yaşadım.O kanaatle öleceğim. (Eski Şarkı / Yaprak Dökümü)
  • İlim para ile satılmaz... (Kavak Yelleri)
  • Bu dağ tepesinde bütün dünya ile alakasını kesmiş garip, fakir köylülerin cehaletlerinden başka ne günahları olur? (Salgın - Madalyonun Ters Tarafı)

Yorum Yaz