diorex

Bir Ölünün Anıları - Mihail Bulgakov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Ölünün Anıları kimin eseri? Bir Ölünün Anıları kitabının yazarı kimdir? Bir Ölünün Anıları konusu ve anafikri nedir? Bir Ölünün Anıları kitabı ne anlatıyor? Bir Ölünün Anıları PDF indirme linki var mı? Bir Ölünün Anıları kitabının yazarı Mihail Bulgakov kimdir? İşte Bir Ölünün Anıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 17.05.2022 12:00
Bir Ölünün Anıları - Mihail Bulgakov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mihail Bulgakov

Çevirmen: Osman Çakmakçı

Orijinal Adı: Записки покойника

Yayın Evi: Pinhan Yayıncılık

İSBN: 9786055302139

Sayfa Sayısı: 224

Bir Ölünün Anıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bulgakov, devrimin yediği çocuklardan biri. 

Bir Ölünün Anıları Ekim Devrimi'nin hemen ertesinde geçiyor. Bu kitap, bir dönemi, bir sınıfı alaşağı eden devrimin, onun bürokratik aygıtlarının ketum, baskıcı, ölümcül yüzünden nasıl medet umduğunun güncesi niteliğinde... Roman ve tiyatro yazarı Bulgakov'un özyaşamından kesitler taşıyan bu "teatral roman"daki olaylar ve karakterler Türk okurlara/yazarlara da oldukça tanıdık gelecek. Az biraz sahne dünyasının tozunu, kitapların tutkalını solumuş okur-yazar, bu yarıda kalmışa benzeyen romanı kendi zihninde tamamlamakta hiç zorluk çekmeyecek.

Bir Ölünün Anıları Alıntıları - Sözleri

  • İnsanoğluna hangi hikayeyi anlatmalıyım? Bütün her şeyin en facia kısmı bu.
  • Bu koca dünyada yapayalnız kalmıştım, ama içten içe memnun olduğumu itiraf ediyordum.
  • “Derler ki bir ayna kırılırsa bu kötüye delaletmiş. O zaman kendi aynasını bile bile kıran delilere ne demeli?”
  • "Aptal! En baştan anlamalıydın! Sevmediğin bir insana kendini nasıl sevdirebilirsin!"
  • “Ben yeni insanım.” diye bağırdım. “Ben yeni insanım! Ben kaçınılmaz olanım! Ve işte geldim!”
  • "Ah, para, para! Dünyada ne kadar da çok kötülüğe yol açıyor! Hepimiz paradan başka bir şey düşünmüyoruz, ama kaçımız ruhumuzu düşünmüşüzdür ki? "
  • "İmgelem başıboş bir köpek değildir,lütfen bunu bir kenara not edin!O olmaksızın,her şey anadan üryandır.!"
  • "Düşünmek yasaklanamaz."
  • "Gündüzleri tek bir şey için çabalıyordum: zorunlu işimi olabildiğince az yapmak. Onu mekanik bir şekilde yapıyor, böylece aklımı ona vermiyordum."
  • Bir gece vakti, kederli bir rüyadan uyanınca doğmuştu bu roman. Doğduğum şehri, karları, kışı, içsavaşı görmüştüm rü­yamda ... Rüyamda önce sessizce bir kar fırtınası, sonra da eski bir piyano yanında, artık dünyada olmayan insanlar görmüş­ tüm. Rüyamda beni etkileyen şey yalnızlık olmuştu, kendime acımıştım. Gözyaşları içinde uyanmıştım. Masanın üzerinde asılı duran ışığı, tozlu lambayı açtım. Yoksulluğumu aydınlattı - ucuz bir mürekkep , birkaç kitap, eski gazete yığını. Sol yanım yay yüzünden ağrıyordu, kalbimi korku kaplamıştı.
  • "-Sizin evlenmeniz gerekiyor, Sergey Leontyeviç. Sempatik, zarif bir hanım, bir genç kız bulup evlenmelisiniz." "-Bu replik Gogol tarafından yazılmıştı," dedim, "tekrara gerek yok....." S-141
  • "Dünya karmaşık makinelerle doludur ama tiyatro, hepsinin en karmaşığıdır."
  • Bir şey çalmak zor değildir. Çaldığını tekrar yerine koymak - işte bu, hiç de kolay değildir. Birinin kalbini çalabilirsin fakat yollar ayrıldığı zaman asla hiç tanışmamış gibi olamaz, hissedemez, yapamazsın..
  • Bir gece kötü bir rüya gördükten sonra karar vermiştim roman yazmaya. Rüyamda doğduğum şehir, kış,kar,iç savaş vardı...Önümden sessiz bir kar fırtınası geçiyordu, sonra eski, muhteşem bir piyano çıktı ortaya, etrafında artık hayatta olmayan insanlar duruyordu.
  • "İnsanları en mahrem derinliklerine kadar biliyordu. Onların gizli arzularını tahmin edebiliyordu, ihtiraslarını, eksikliklerini görebiliyordu, içlerindeki saklı her şeyi biliyordu ama iyi olanları da görüyordu. Ve en önemlisi, onların neyi hak edip etmediklerini de biliyordu. "

Bir Ölünün Anıları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Ölünün Anıları, Bulgakov’un diğer romanlarındaki rejim eleştirilerine geniş boyut kazandıran bir roman. Üstat ile Margarita ve Köpek Kalbi’nin sayfalarına sinen faşizm, rejim despotluğu, dikta olmuş halk kitleleri ve korku gibi kavramların ne derece okura geçirdiği hususunda BÖA, hiç de azımsanacak boyutta değil, ki geri planda kalmış olması da oldukça şaşırtıcı bir durum. 225 sayfalık romanın salt bu eleştirilerle donanmış olması kurguya ket vursa da, Bulgakov’un dünyasına adım atmış olanlar için bir sorun oluşmayacaktır. Bir Ölünün Anıları, Bulgakov’dan okuduğum üçüncü kitap oldu. Sergey Leontiyeviç Maksudov’un günlüğü bir özyaşamöyküsel niteliğinde. Giriş bölümünde karakterimiz vedasından önce defterini en yakın dostu Bulgakov’a gönderiyor. Bulgakov ise bölüm başlıklarını belirleyip imla hatalarını düzeltmek dışında metne dokunmadığını telkin eden bir girizgah atıyor ve sonra bu küçük oyuna inanmış gibi esere başlamamız isteniyor... Gazeteci Leontoyeviç Maksudov bir kitap yazmaktadır, kitabının tenkitlerle güçleneceği düşüncesiyle sürekli dostlarıyla bir araya gelmek ister ve bu konuda yanlışları süzgeçten geçireceğini düşünür. Ama düşündüğü gibi midir? Kitap kimin elinden geçtiyse basılmaması gerektiğe dair öğütler alır. Roman içten içe beğenilir. Maksudov, tenkitlere ve baskılara kulak tıkayıp, giriştiği işinde pes etmeyecek, soluğu yayınevlerinin kapısında alacaktır. Yaşamı Martin Eden’ın ilk basamakları gibidir; arkadaşlarından, çevresinden, yayın kuruluşlarından sürekli olumsuz cevaplar alır, ama sonsuz tutkusu bunun önüne geçmek için mücadeleye hazırdır; ta ki değişmez aynılık beynini oymaya başladığı ana kadar. "Her şey kesinlikle aynı ve her şey kesinlikle doğru,' dedim sert bir biçimde!" Bazen cümlelerin çözüm getirmediğini anladığımızda veya yeni günün bir önceki günden farklı olmadığını hissettiğimizde bu cümlenin benzerlerini dile getiririz. Lakin sindirilmenin veya kaçmanın telkin ettiği bir cümle değildir bu. Keza alışkanlıklara, savaş çığırtkanlığına, diktaya, erişilmez olana, kıskançlığa, korkaklığa, zorbalığa, küstahlığa, algı sınırlarına ve monotonluğa en somut karşı koyma biçimidir. Bir nevi düz ağızla “sen de haklısın” demektir, var olan enerjinin daha doğru zemine saklanmasıdır, katı ve değişmez kurallara protestodur, kitlenin karşı konulamaz baskısıyla popüler olmanın özendirildiği ve bunun için her şeyi yapabilecek vasıfsızlara karşı en etkili ket vurma biçimidir. Çünkü o, ne kadar mükemmel cümleler kurarsa kursun, kendisini ne kadar doğru biçimde ifade ederse etsin hep mağlup ayrılacaktır. “her şey kesinlikle doğru…..” demeyi gerektiren en doğru anlar, böylesi çıkmaz durumlardır işte! -Spoi olabilir- Kitabın son bölümlerine girdiyseniz kendinizi kara mizahın içinde bulabilirsiniz. Ana karakterimiz sonunda kitabını bastırmak için uygun zemini bulur. Daha doğrusu kötü ruh-kendisinin tabiriyle- karşısına çıkar ve romanın basılacağını söyler. Az bir miktara ruhunu sattığına inanan Maksudov için her şey çıkmaza girmiş, kendisine verilen vaatlerin yerine getirilmemesi ve bürokrasinin işin içine katılması Maksudov’u buhrana ve umutsuzluğun pençesine bırakmıştır... Bulgakov okurun karşısına yine sürrealist bir ortam çıkarır, hayal ile gerçeği girift durumlarda yerden yere vurur. Bürokrasi alayını trajikomikleştirerek Ekim devrimine büyük eleştiri getirir, ki bu tüm sayfalara siner haldedir. Bir Ölünün Anıları, tiyatro kulisleri ve onun sözde eleştirmenlerine karşı kaleme alınan bir roman olmakla beraber, sanat, mizah gibi unsurları ince bir yergi ve hiciv ile 'sahneye' taşır. Bulgakov, Köpek Kalbi ve Usta ve Margarita kitaplarında olan satirik öğeler ve gerçeküstücü tonu bu eserle devam ettirdiğini söylemek mümkün. ÜİM’de Stalin ve faşist Sovyetler’i yeren Bulgakov, evvelinde karşı olduğu bir diğer sisteme, yani Lenin’e, sınıf çatışmalarına, bürokrasiye, onun baskıcı ve ölümcül yöntemlerine nasıl karşı durduğunun teatral bir göstergesi niteliğindedir bu günce. Keyifli okumalar dilerim... (Sergen)

Podcast: Teatral Bir Roman(Siyah Kar), Mihail Bulgakov: Podcasti dinlemek için YouTube linki: https://youtu.be/bAlRwGgnnB0 Merhaba kitapçokseverler. Mihail Bulgakov'un hayatı ve tüm eserleri serimizin üçüncü bölümünde yazarımızın tiyatro aşkını, dönemin tiyatro dünyasının perde arkasını ve "Siyah kar yağarsa benim oyunlarım da sergilenir" diyen Bulgakov'un piyeslerinin neden/nasıl sahneye konulmadığının hikayesini konuşuyoruz. Keyifli dinlemeleriniz olması dileğiyle. (Okur Sohbetleri)

"Kar Siyah Yağarsa, Balık Kavağa Çıkarsa Bu Roman Sahnelenir" Kitap bu başlıkla başlamakta.. Başlığa bakarak kitap hakkında bir fikir yürütülmek istense doğru tahmin oranı epey yüksek çıkacaktır. Karakterimiz Sergey Leontyeviç Maksudov, "Vapurdan Haberler" gazetesinde çalışmaktadır, fakat işini sevmemektedir, üstelik de melankolik bir kişiliğe sahiptir. Bir gece kederli bir rüya görür ve rüyasının etkisiyle bir roman yazmaya başlar. Rüyasında kar vardır. :) Bu kısımda Maksudov'un gözünden okuduğumuz betimleme ve yalnızlık duygusu çok güzeldi. Romanı bitirdikten sonra gazeteden arkadaşlarının bir kısmına romandan kesitler okuması ve onların roman hakkındaki eleştirileri, tam Çehov öykülerindeki gibiydi. Kitabı yayınlatma sürecinde dolandırılması, kandırılması ve umutsuzluğa düşmesi sonrasında romanı unutmaya karar verir, fakat yarattığı insanlar, olay, mekan aklından çıkmaz ve eseri bir kez daha piyes olarak can bulur. İşte buradan sonra olanlar olur, Bağımsız Tiyatro piyesi sahnelemek için Maksudov ile irtibata geçer. Ama öyle bir sarpa sarar ki her şey, tabiri caizse ipe un serilir. Oyunun orası değiştirilmeli, burası böyle oynanmamalı.. Eser aslında kötü ama idare ediyoruz tavırları.. Her provayla birlikte oyunun sahnelenme ihtimali biraz daha azalırken Maksudov bu kaosta kendimi mi öldürsem, bir fincan kahve mi içsem kafasında takılır. Tabi en sonunda işin aslı anlaşılır. Maksudov'un tiyatroyla tanışması ve gerçeği öğrenmesi arasındaki kısımda o kadar fazla karakter vardı ki okurken sürekli “Bu kimdi?” sorusuyla boğuştum ve neyin ne olduğu da anlaşılamadığı için çok sıkıldım bu kısımda. Fakat Maksudov'un hayal dünyasını okuduğumuz yerler çok keyifliydi. Piyesin sahnelenme aşamasındaki kaos Bulgakov’un döneminin tiyatro dünyasının perde arkasına hiciv olarak yazılmış. Siyah Kar aslında Maksudov'un yazdığı kitabın son sahnesindeki vurulma sahnesini simgelerken (beyaz karın üzerine yayılan kan) bir yandan da sahnelenme aşamasındaki saçma bahaneleri vurgular. Bizde "Kırmızı Kar" yağınca derler ama Ruslar'da "Siyah Kar" yağdırıyorlar herhalde. =) En sonunda Maksudov'u büyüleyen tiyatronun büyülü havası kabak tadı verir ve tüm bu hayranlık zamanla eziyete dönüşür. Perde arkasında dönen piyes başarıya ulaşmış, Bağımsız Tiyatro belirli bir zümrenin tekelinde kalmıştır. (NigRa)

Bir Ölünün Anıları PDF indirme linki var mı?

Mihail Bulgakov - Bir Ölünün Anıları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Ölünün Anıları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mihail Bulgakov Kimdir?

15 Mayıs 1891'de Kiev'de doğdu. 1916'da Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu, fakat birkaç yıl sonra doktorluğu bırakarak hayatını edebiyata adadı. Kiev Şehir Tiyatrosu'nda sergilenen ilk iki oyunu büyük başarı kazandı. İlk eşiyle Moskova'ya yerleşen Bulgakov, 1922-1926 arasında oyun yazmayı sürdürdü, fakat Sovyetler Birliği'nin ideallerini yansıtmadığı gerekçesiyle oyunlarının sahnelenmesi yasaklandı. 1925'te yazdığı hicivli romanı 'Köpek Kalbi' de benzer bir kaderi paylaşarak, Sovyetler Birliği'nde 1987'ye kadar yayımlanamadı. Aynı yıl ilk eşinden boşanarak Lyubov Belozerskaya'yla evlendi. Sanatını icra edememekten bunalan Bulgakov, 1930'da Stalin'e bir mektup yazarak yurtdışına çıkma izni istedi. Fakat bu talebi reddedilen Bulgakov'a Moskova Sanat Tiyatrosu'nda sahne arkasında bir iş ayarlandı. 1938'de, ölümcül hastalığına yakalanmadan hemen önce başyapıtı sayılan 'Üstat ile Margarita'yı tamamladı. 1940'ta böbrek yetmezliğinden öldü. Kitap ilk olarak 1966-1967 yıllarında, dul eşinin çabaları sayaesinde 'Moskva' dergisinde yayımlandı. Kitap olarak 1973'te basıldı.

Mihail Bulgakov Kitapları - Eserleri

  • Genç Bir Doktorun Anıları
  • Köpek Kalbi
  • Usta ve Margarita
  • Ölümcül Yumurtalar
  • Morfin
  • Şeytani
  • Kaybolmuş Bir Göz
  • Gelecekten Beklentiler
  • Usta ile Margarita (Çizgi Roman)
  • Beyaz Muhafız
  • Bir Ölünün Anıları
  • Çelik Boğaz
  • Kızıl Moskova
  • Stalin'e Mektuplar
  • Hayatımızın Bir Günü
  • Kol Manşetinde Notlar
  • Moliere Efendi
  • Adem ve Havva
  • Son Günler (Aleksandr Puşkin)
  • Saldırı
  • Morfin - Leviathan
  • Hayatın ve Ölümün Saati
  • Bir Delinin Hikayesi
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Altın Kent
  • Diaries

Mihail Bulgakov Alıntıları - Sözleri

  • "Ayakta dikiliyor, ağlıyordum, gözyaşlarım sel gibi akıyordu. Öylece duruyor, bir şey anlayamıyordum. Oysa kafamın içinde kuşlar şarkılar söylüyorlardı... Saçma şeyler... Hatırlıyorum o günü, ah, hatırlıyorum, nasıl bir gündü o gün, ah, nasıl..." (Kızıl Moskova)
  • "Bu yüce yurttaş öldürülmüştür, çünkü ülkemizde halkı köle gibi gören insanlara hiç lâyık olmadıkları sınırsız bir güç ve yetke verilmiştir." (Son Günler (Aleksandr Puşkin))
  • "Düşünmek yasaklanamaz." (Bir Ölünün Anıları)
  • Bu kocakarılar hepten silinip gitse yeryüzünden ne iyi olurdu! (Genç Bir Doktorun Anıları)
  • Lütfen bir akıl verin bana. (Çelik Boğaz)
  • Kurbağalar dayanılmaz bir tiksintiyle içimi ürpertiyor. Onlar yüzünden ömrüm boyunca bedbaht olacağım. (Ölümcül Yumurtalar)
  • Yine ağlıyorum; Neden gece vakti geliyor bu iğrenç zayıflık? (Morfin)
  • "Ah, para, para! Dünyada ne kadar da çok kötülüğe yol açıyor! Hepimiz paradan başka bir şey düşünmüyoruz, ama kaçımız ruhumuzu düşünmüşüzdür ki? " (Bir Ölünün Anıları)
  • Ortamda sanki hiçbir şey değişmemişti. Ama ben çok değişmiştim. (Kaybolmuş Bir Göz)
  • Ey, hunhar insanlar, neden kıydınız bana ? (Köpek Kalbi)
  • Ah, yalnızlıktan, soğuktan, çevremde kimsenin olmamasından içim sızlıyor, daralıyor! (Kaybolmuş Bir Göz)
  • "Oralarda bir yerde" Devrim,,,,oluyor. (Morfin)
  • İnsanlardan o kadar korkuyorum ki gece koridorda bir ayak sesi veya konuşma işitince çığlıklar atmaya başlıyorum. (Hayatımızın Bir Günü)
  • Oyunu yedi buçuk günde, yani dünyanın yaradılışından bir buçuk gün daha kısa sürede yazdık, tamamladık. Buna rağmen, dünyadan daha kötü bir şey çıktı ortaya... (Altın Kent)
  • En çok sevdiğimiz insanlar,kendimize en ćok benzettiklerimizdir. (Moliere Efendi)
  • Akşamları okumaya başlamıştım -çoğunlukla difteri ve kızıl hastalığı hakkında ama ayrıca tuhaf bir şekilde Fenimore Cooper’a da bağımlılık geliştirmiştim- ve masamın üzerindeki elektrik lambası, semaverimin tepsisine düşen korlu kül, soğumakta olan çayım ve uykusuz geçen aylardan sonra elde ettiğim uyuma şansı için müteşekkirdim. (Morfin - Leviathan)
  • Neden bırakmıyorsun peşimi, kader?! Neden yüz yıl önce doğmadım? Ya da daha iyisi:Yüz yıl sonra. Hem daha iyisi, keşke hiç doğmasaydım. Bugün biri şöyle dedi bana:"Torunlarınıza bir şeyler anlatacak olduğunuz için doğdunuz!" Amma saçma! Sanki tek hayalim, kocayınca torunlarıma duvarda nasıl asılı kaldığım gibi saçmalıkları anlatmakmış gibi! Hem yalnızca torunlarım değil, çocuklarım da olmayacak benim. (Gelecekten Beklentiler)
  • Diğer bir deyişle, kendi doğduğu yeri çarpan bir yıldırım gibi... (Morfin - Leviathan)
  • Ve o havlu Murtin'de yatak odamda yıllarca asılı durdu, daha sonra gittiğim her yere benimle geldi. Sonunda iyice eskidi, havı döküldü, yer yer delindi ve nihayet hatıralar gibi o da silindi, kayboldu. (Çelik Boğaz)
  • Çattık! Aklınızı başınıza alın! (Usta ve Margarita)

Yorum Yaz