diorex
Dedas

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi - Taha Kılınç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi kimin eseri? Bir Rüyayı Hatırlar Gibi kitabının yazarı kimdir? Bir Rüyayı Hatırlar Gibi konusu ve anafikri nedir? Bir Rüyayı Hatırlar Gibi kitabı ne anlatıyor? Bir Rüyayı Hatırlar Gibi PDF indirme linki var mı? Bir Rüyayı Hatırlar Gibi kitabının yazarı Taha Kılınç kimdir? İşte Bir Rüyayı Hatırlar Gibi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.07.2022 07:00
Bir Rüyayı Hatırlar Gibi - Taha Kılınç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Taha Kılınç

Yayın Evi:

İSBN: 9786258486162

Sayfa Sayısı: 384

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye, bugün artık kaybolup gitmiş ve darmadağın olmuş bir derinliğin izlerini sürüyor.

2011’den önce Suriye’de hayat nasıldı? Tarihî ve kültürel miras ne durumdaydı? Suriye’nin uzak ve yakın tarihinin dönüm noktaları nelerdi? Ülkenin iç dinamikleri nasıl şekillenmişti? Din adamları ile siyasetin ilişkisi hangi seviyedeydi? Suriye toplumunun çok çeşitli katmanları arasında nasıl bir irtibat vardı?

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye, işte bu ve benzeri sorular çerçevesinde, en uzun kara sınırını paylaştığımız güney komşumuzun ayrıntılı ve çok boyutlu bir haritasını çizmeyi deniyor. Hem Suriye’yi yakından tanıma hem de Suriye topraklarında yaşayan insanların zaman içinde sürüklendiği farklı serüvenleri kavrama adına. Ve elbette, tüm bunların sınırın bu yakasıyla bağlantılarını da kurarak…

Taha Kılınç, kitabı neden kaleme aldığını ve yazmakla neyi amaçladığını şöyle anlatıyor:

"…Tasvir etmeye çalıştığım manzaranın, bizim şahit olduklarımızı ancak kitaplardan okuyacak olan gelecek nesillere, kendi tarihlerini yazarken ışık tutacağını ve yol göstereceğini ümit ediyorum.

Biz kendi dönemimizde sadece ‘şahitlik’ yapmakla yetinmek durumunda kaldık. Belki onlar, bizim tecrübelerimizden de çıkaracakları derslerle, kendi dönemlerinde belli hataların tekrarlanmaması için gerekli tedbirleri almayı başarırlar.

Tarihi okumaktan ve yazmaktan murat, zaten başka nedir ki?"

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi Alıntıları - Sözleri

  • ...Ümmet olmak bu idi işte. Bir ananın (umm) evlatları gibiydik. Birimizin acısı, hepimizindi. Bir damar bizi çağırıyordu başka uzaklara. En alakasız görünen bir vesileyle de olsa... Ve o damar hiç kaybolmuyordu.
  • "Ashab eğer İslam'ı bizim gibi anlasalardı, İslâm Mekke'den çıkamazdı."
  • Arapların bizde bulduğu en önemli şey, özgürlük. Aynı anda hem günah işlemek hem de ibadet özgür. Hem siyaset hem ticaret özgür. Hem konuşma hem örgütlenme özgür. Dünyada tüm bunları bir arada ve aynı anda bulabildikleri başka bir ülke yok.
  • İlahi senaryoda tesadüflere yer yoktur.
  • "Her yol, yola çıkmadan önce uzundur."
  • Evet, ezan Müslümanlar arasında zaman ve zemin farkını ortadan kaldıran bir kardeşlik parolasıydı.
  • "Bazıları ölülere Kur'an okununca ulaşıp ulaşmadığını tartışıyor. Ben buna hayret ediyorum. Kur'ân'ı ölülerden önce dirilere ulaştırmamız lazım!" Şeyh Ratib
  • Hayatın yükseliş ve düşüşlerini aklınızdan hiç çıkarmayın. Hiçbir keyif kalıcı değildir. Hiçbir acı da öyle.
  • Seyyide Zeyneb'i özellikli kılan bir diğer husus ise, İranlı düşünür ve yazar Ali Şeriati'nin (1933-1977) kabrine ev sahipliği yapıyor oluşu. Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin (1919-1980) otokrat rejimine keskin muhalefetiyle tanınan Şeriati, İngiltere'nin Southampton kentinde şüpheli biçimde öldükten sonra, vasiyeti uyarınca Seyyide Zeyneb türbesinin doğu kesimindeki mezarlığa defnedilmiş. Taraftarlarının Şah'ın gaddar istihbarat örgütü SAVAK tarafından "şehit" edildiğine inandığı Ali Şeriati'nin cenaze namazını da Lübnanlı Şii lider Musa Sadr kıldırmış. Sadr'ın, Nusayriliği ana akım Şia içine dâhil ederek, Esed rejimine Şii dünyada dinî meşruiyet kazandıran isim olduğunu daha önce belirtmiştim.
  • (Bugün İran resmî devlet söyleminin İslâm dünyasına bakan yüzünde, "Kudüs" vurgusu çok büyük bir yer kaplıyor. Ancak aynı anda, Şiilerin duygu atmosferindeki ve tarih algısındaki en büyük öfkeler de, Kudüs'ün tarihine en derin mühürleri vurmuş üç büyük Müslüman lidere -Hz. Ömer, Salahaddin Eyyûbi ve Yavuz Sultan Selim- yöneltiliyor. Hz. Ömer'siz, Salahaddin'siz, Sultan Selim'siz bir Kudüs tasavvuru nasıl mümkün olabilir? Doğrusu, cevaplaması zor bir soru bu.)
  • Tüm bunların dışında, “Şam ehlinin kabristanı" ismiyle meşhur olan Bâbu's-Sağîr'de medfûn bulunan bazı meşhur simaları şöyle sıralamak mümkün: Türkistanlı filozof Ebû Nasr Muhammed Fârâbi (870-950), İbn Asâkir (1105-1176), hadis hâfızı ve kıraat âlimi Zehebî (1274- 1348), Hanbelî âlim ve fakih İbn Kayyim el-Cevziyye (1292- 1350), Suriye'nin ilmi hayatında mümtaz bir yeri olan Şeyh Muhammed Bedruddin el-Hasenî.. son dönem Rifai şeyhlerinden Ahmed Habbâl (1911-2009), Türk asıllı dünyaca ünlü Suriyeli şair ve diplomat Nizâr Kabbânî (1923-1998), son dönem Arap şiirinin en önemli seslerinden şair Ömer Ferrâ (1949-2015), “Ömer" dizisiyle İslâm dünyasının hayranlığını kazanan yönetmen ve yapımcı Hâtim Alî (1962-2020)...
  • Şamlılarla konuşurken, birçoğunun "kâf" harfini kullanmadığını görürsünüz. Yukarıda muavinlerin dilinden aktardığım "errib" ifadesi bunun bir misaliydi. "Kalb" yerine "elb" derler mesela. "Kal'a" kelimesi "al'a'ya dönüşür. "Kâle lî" "el-li" olur. “Kalil" sıfatı "elil" olarak karşınıza çıkar... Yine birçok Şamlı, "peltek s" harfini telaffuzdan kaçınır. "Selâse"ler" "telâti" olur, "Sellâce"ler "tellâce" ye dönüşür. Her iki konuda da örnekler sayısızdır.
  • "İslâm düşmanlarının ilk saldırdığı müessese, vakıf müessesesi oldu. Çünkü vakıf müessesesini tahrip ederlerse, ilmi tahrip edeceklerini çok iyi biliyorlardı. Neticede de öyle oldu. İlim taliplerine yardımcı olan, onları barındıran vakıf kurumları ortadan kaldırılınca, İslami ilimler sahipsiz kaldı. Ve İslam dünyasındaki gerileme çöküşe döndü."
  • ABD ve müttefikleri tarafından 2001'de Afganistan, 2003'te Irak işgal edildi. 1979-1989'daki Sovyet işgali döneminde İslâm dünyasının dört bir yanından Afganistan'a "mücahit" akınını bizzat organize eden ABD, bu zavallı ülkenin tükenişini uzun yıllar boyunca izlemiş, sonunda sofrada kalanları toplamak için bizzat kendisi gelmişti. Irak ise gaddar bir diktatörün boyunduruğundan vicdansız yabancıların postalları altında ezilmeye geçiş yapmıştı. Sıradan halk için değişen hiçbir şey yoktu. Zalimler nöbeti birbirine devretmişti sadece.
  • Seyyide Zeyneb semti, Şam içinde "Küçük Tahran" olmuş. "Semt" dedim ama aslında "şehircik" de diyebiliriz. Zira nüfusu 130 bini çoktan aşmış bulunuyor. Görünen o ki, Seyyide Zeyneb'in aslında "yabancı bir ülkenin Suriye topraklarındaki ideolojik üssü" olduğu gerçeği, çok az insanın dikkatini çekiyor bugün.

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir eski ülke güzellemesi adeta. İlimle yoğrulan bir rüya şehirmiş Şam, bilememişiz kıymetini. Bu coğrafyanın insanı olsak da ne kadar uzak düştüğümüzü/ düşürülduğümüzü idrak ettiğim bir kitap oldu, üzülerek okudum, bolca not alarak, ögrenerek, bambaska bir dünyanın fotografıydı sanki sunulan... Oysa böyle yakınken uzak düşme sebebimiz neydi? Üzerinde dönen oyunları savaş sebebini sunnî/şia içerikli mücadeleyi az buçuk bilirdim oysa... Nusayrılik, durzilik, geçmiş, gelecek, Butî'den Keftâru'ya, Esed ailesinden Habenneke'ye neleri,kimleri tanıdım. Görseller kitabın okunmasını çok keyifli hale getiriyor üstelik. Tavsiyemdir,okunmalı... (Asuman MERCAN)

Bu kitaba ilk başladığımda , ''şu kitap bir bitsin hakkında 1000k da çok sağlam bir eleştiri yazısı yazacağım'' dedim kendi kendime. Sonrasında öyle olmadı tabi . Kitapta ilerledikçe biz Suriye gibi olmamak için neler yapabiliriz sorusunun cevaplarını buldum. İlk yapmamız gereken devleti ve haklı bu kadar din ile meşgul etmemek olacaktır. Toplumumuza yön veren insanların din adamları değil de bilim adamları olması gerekir. Kitapta birçok din adamından ve faziletlerinden bahsediliyor. Ben bu kısımları hızlıca pek üzerinde durmadan geçtim. Din adamlarının genel özellikleri çok küçük yaşlarda kendilerini bu işe vakfetmeleri; olumsuz özellikleri ise sonrasında Osmanlıyı çökerten beşik ulemalığı sistemi gibi bu mesleğin kendi evlatlarına miras kalması. Ne hikmetse büyük din adamlarının oğulları da kendilerine din adamı olma yolunu seçmişler. Belki de Suriye'nin bu günkü durumunun sebeplerinden biri de bu uygulamadır. Mekan incelemeleri bakımından yazar gerçekten bir Şam hayranı . Bende onun gözleriyle gördüğü Şam tablosunu kitabı okuyarak kafamda oluşturdum sonucu da harika bir görüntü oldu. Keşke bu yaşananlar hiç olmasaydı Suriye bu duruma hiç girmeseydi. Emevi Camiinin minaresi hiç yıkılmasaydı ve bizlerde bir gün giderek o güzellikleri görebileydik. Herkese iyi okumalar. (Ordinaryus)

Kısa bir değerlendirme: Taha abinin kitabının çıkacağını öğrendiğimden beri heyecanla kitabı elime almayı bekliyordum. Konusunun Suriye olduğunu öğrenmem ise beni iyice heyecanlandırdı. Hem Müslüman coğrafyasında yaşanılan acı olaylara dair bir malumat alma isteği hem de görev yaptığım bölgenin Suriye'ye yakın olması sebebiyle mülteci çocuklarla temasımın hayli fazla olması beni kitaptan istifade etme konusunda sabırsızlandırıyordu. Taha abinin akıcı üslubu, konuların çekiciliği ve ilgi alanım sebebiyle kitap okurken bana çok keyif verdi. Kitap bize Suriye'yi gezi rehberi gibi tanıtırken aynı zamanda önemli şahsiyetlerini ve ibretli hayatlarını da tanımamızı sağlıyor. Esed ailesinin yaptıklarının yeni bir şey olmadığını özellikle son yüzyılda bu coğrafyada yaşayanların gayet iyi bildiği malum. Bazı olaylar ve şahsiyetler neredeyse Türkiye gibi hissettirdi bana. Zalim de zulüm de bize yeni bir şey söylemiyor. Ibret alıp zulmün sesini kısabilmek bizim elimizde. Son olarak şunu da belirteyim kitap, ümmet olmanın ne büyük şeref olduğunu yeniden hatırlattı bana. Allah Taha abiden razı olsun. (Cüneyt)

Bir Rüyayı Hatırlar Gibi PDF indirme linki var mı?

Taha Kılınç - Bir Rüyayı Hatırlar Gibi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Rüyayı Hatırlar Gibi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Taha Kılınç Kimdir?

1980 Mersin Anamur doğumlu Nazmi Taha Kılınç, 1999 Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunudur. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni 2003 yılında tamamlayan Kılınç, farklı dergilerde yazılar kaleme almıştır. Edebî ve akademik çalışmalarına devam etmekte olan yazarın; 365 Günde Peygamberimin Arkadaşları (2009) adlı kitabından yola çıkılarak açılan yarışmaya katılan çocukların sahabelere yazdıkları mektuplar, En Sevdiğim Sahabe (2010) adlı kitapla okurlara ulaşmıştır.

Taha Kılınç Kitapları - Eserleri

  • Kudüs Yazıları
  • Kırmadan İncitmeden
  • Ortadoğu’ya Dair Yirmi Tez
  • Neyi Nasıl Yapmalı?
  • Biz Bize
  • Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar
  • Seyrüsefer
  • Gölgelerin Peşinde: 50 Portre
  • Dalları Gökte Bir Ağaç
  • Bir Rüyayı Hatırlar Gibi
  • Söylemesem Olmazdı
  • Peygamberimin Arkadaşları
  • Şam Kitabı
  • Ortadoğu'dan Notlar

Taha Kılınç Alıntıları - Sözleri

  • Yalnızca "iyi" olmak yetmez. Kötülüğü engellemek, çoğalmaması için tedbirler almak ve kötülüğe karşı iyiliği savunmak da gerekir. (Dalları Gökte Bir Ağaç)
  • "... Gözlerim yıldızlara uzandı bir ara. Ne engin bir gökyüzü ve ne çok yıldız... Hepsinin bir sahibi var, bizim de... Ve ben şu anda neredeyim? Gökyüzüne bakıp gülümsedim." (Seyrüsefer)
  • Her yol,yola çıkmadan önce uzundur. (Şam Kitabı)
  • Tarih, sadece tek bir coğrafya ve düzlem üzerinden okunamaz. (Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar)
  • “96. Yaya isek, bize yol veren şoföre teşekkür etmek ya da elle selam vermek” (Kırmadan İncitmeden)
  • Kullarla ilişkilerde özensizlik ve dikkatsizlik, Müslüman bir kimseyi zaman içinde münafık bir kimse haline getirebilir. (Dalları Gökte Bir Ağaç)
  • Soru sormayı hiç bırakma. Doğru biçimde sorulması ve samimi bir kalpten gelmesi şartıyla, soru sormak beyni canlı tutar ve istikameti bulmaya yardımcı olur. Sorularının cevabını ararken, şu iki şeye hep dikkat et: 1) Asla büyük konuşma, çünkü o şeyle mutlaka sınanırsın, 2) Asla kalp kırma, çünkü o konudaki kanaatin değiştiğinde çok mahcup olursun. (Dalları Gökte Bir Ağaç)
  • Kudüs, "dönemsel ve konjoktürel heyecanlar"a kurban edilemeyecek kadar önemli ve özel bir şehir. Sadece saldırı ve ihlallel söz konusu olduğunda onu hatırlamak, sâir zamanlarda ise yeniden kendi haline terk etmek, Müslümanlara yakışacak bir hâl değildir. Kudüs'e olan ilgimiz, mütemmim cüzümüz olarak, hayat boyunca bize eşlik etmeli. Bu ilgiyi, bilgiyle ne kadar temellendirebilirsek, Kudüs'ün bizden uzaklaşmamasını da o kadar garanti altına almış oluruz. (Kudüs Yazıları)
  • Onların batıl davaları için gösterdiği dünyevi gayret ve sabrı göstermeye yanaşmadan, birkaç sloganik kampanyayla düşmanı dize getirebileceğimizi zannedebiliyorsak, hem tarihi hiç bilmiyoruz hem de daha yiyeceğimiz çok dayak var demektir. (Neyi Nasıl Yapmalı?)
  • Kendimizi ve içinde doğduğumuz çevreyi keşfetmek için yapabileceğimiz şeylerden birincisi, sakince ve derince düşünmektir. (Biz Bize)
  • Gönlümüze fayda vermeyen ve bize yük olan şeyleri usulca bir kenarda sırtımızdan indirme ve yola öyle devam etme vaktidir. (Neyi Nasıl Yapmalı?)
  • “88. Yanımızdan ambulans geçtiğinde, içindeki hasta için dua etmek” (Kırmadan İncitmeden)
  • Kendimi hiçbir şekilde yabancı hissetmediğim bir ülkeydi Bosna. Sokaklar, camiler, sebiller, kaldırım taşları, hatta güvercinler bile tanıdıktı. (Seyrüsefer)
  • "Ortadoğu'nun mevcut dengelerinde, sahne arkasındaki belirleyici güç İngiltere'dir. ABD kaba kuvvetiyle ortalıkta görünse de, İngiltere'nin kurmuş olduğu düzen hâlen yürürlüktedir." (Ortadoğu’ya Dair Yirmi Tez)
  • Kul Rabb'ine doğru adım attıkça Allah'da onu kendisine yakınlaştırır. Allah bir kulunu sevdiği zaman, meleklere de sevdirir insanlara da. Allah'a özenle, dikkatle ve sevgiyle kulluk edenler için insanların kalplerin de bir muhabbet ve yakınlık meydana gelir. (Biz Bize)
  • ...Ümmet olmak bu idi işte. Bir ananın (umm) evlatları gibiydik. Birimizin acısı, hepimizindi. Bir damar bizi çağırıyordu başka uzaklara. En alakasız görünen bir vesileyle de olsa... Ve o damar hiç kaybolmuyordu. (Bir Rüyayı Hatırlar Gibi)
  • Öğrenme sürecinde bilgi arttıkça, insanın tevazunun ve yumuşak huyluluğunda artması gerekir. Kendimizi sürekli tartalım: Tevazumuzu, etrafımızdaki insanlara karşı şefkat ve merhametimizi ,iyi niyetimizi ve ahlaki erdemlerimizi artırmayan bilgi bize sadece yük olacaktır. Hatta böyle malûmatlar, ideal anlamda bilgi bile değildir. (Biz Bize)
  • İnsan, hep " başka güzel zamanların " hasretini çeker. (Biz Bize)
  • İslâm coğrafyasını yakından ve derinlemesine tanımak için , yapmamız gereken üç şey var: Tarih okumak, coğrafyada seyahatlere çıkmak ve dil öğrenmek (Biz Bize)
  • Günümüzde , özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, daha büyük bir tehlike de baş gösterdi üstelik: Acının sıradanlaşması ve kalplerimizin taşlaşması. (Kudüs Yazıları)

Yorum Yaz