diorex

Bitmemiş Defter - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bitmemiş Defter kimin eseri? Bitmemiş Defter kitabının yazarı kimdir? Bitmemiş Defter konusu ve anafikri nedir? Bitmemiş Defter kitabı ne anlatıyor? Bitmemiş Defter kitabının yazarı Halid Ziya Uşaklıgil kimdir? İşte Bitmemiş Defter kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 10.03.2022 18:00
Bitmemiş Defter - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Halid Ziya Uşaklıgil

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750736964

Sayfa Sayısı: 232

Bitmemiş Defter Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Halid Ziya'ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi başyapıtların yazarı Halid Ziya Uşaklıgil'in öyküleri de romanları kadar önemli. Romanlarında daha belirli konular üzerinde duran yazar, öykülerinde Osmanlı'dan cumhuriyete uzanan süreçte değişen sosyal hayat üzerine gözlemlerini ve kendi hatıralarını çarpıcı tespitlerle bezeyerek aktarıyor.

Bitmemiş Defter, Halid Ziya'nın öykülerinin konularına göre yeniden sınıflandırılmasıyla ortaya çıkan bir derleme. Yazarın belki de en başarılı olduğu karakterlerin, kadınların merkeze alındığı öykülerin toplamı. Ülkesinden kaçırılıp cariye olarak konaklara satılan kadınlar, kocasını öldürenler, sanatçı kadınlar, evlenme telaşındaki genç kızlar, geçim derdiyle çırpınanlar, veremliler, bohçacı kadınlar... her yaştan, her sosyal sınıftan, kimi zaman acıklı kimi zaman gülümseten öyküler...

Ülkenin belki de en uzun yıllarında yaşamış, tüm deneyimlerini hayran bırakan gözlem gücüyle çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara aktarmış yazarın, modern edebiyatımızın mimarlarından Halid Ziya'nın gözünden Türkiye'nin kadınları. Her birinde önce, Bunlar gerçekten yaşandı mı? diye soracağımız ama sonrasında birçoğunun hâlâ da yaşandığını fark edip şaşıracağımız benzersiz öyküler.

Bitmemiş Defter Alıntıları - Sözleri

  • "Sabır... sabır... insanlar hayata tahammül edebilmek için aldatıcı kelimeler icat etmişler."
  • "Tuhaftır, bazen tesadüf insanlarla eğleniyormuş gibi birbirini takip eden gariplikler gösterir."
  • "...karşılarında böyle arkası gelmeyen bir gevezelikle söyleyen kadın çekiştirici mahlukların en yaman örneklerinden biridir."
  • Kadınlar sevilmediklerine işaret edecek şeyleri o kadar özenle saklarlar ki...
  • Ben hiçbir zaman bir erkeğin güzelliğiyle getireceği mutluluğa inanmadım.
  • Bu isimde öyle bir şey var ki insana annelikten ziyade çöken bir ihtiyarlık veriyor, ondan sonra sebebi anlaşılmaz bir çağrışımla bu kelime telaffuz edilince insanın zihninde hırçın, yaygaracı, daima bağırır, daima söyler bir kadın çehresi beliriyor. Mümkün değil ben kaynana olmayacağım.
  • ''Yorgun musunuz?'' ''Hayır yahut evet, yaşamaktan yorgunum, etrafımda olanları göre göre, ölüler arasında yaşamaktan, bilseniz, ne kadar, ne kadar yorgunum.''
  • ...ona en düşman olduğu zamanlar en ziyade sevdiği zamanlardı ve pek emindi ki o da ağır hakaretleriyle, hırçınlıklarıyla beraber onu seviyordu.
  • ...niçin koşuyorum, bilmiyorum. Bana koşacaksın diyorlar, işte o kadar...
  • Kadınlar sevilmediklerine işaret edecek şeyleri o kadar özenle saklarlar ki...
  • Öyle, karşı karşıya, bu iki sima, yukarıda sarı o iri ay, aşağıda bu solgun, süzgün mahzun çehre, birbirine bakarak, biri avuntularını akıtarak, öteki acılarını yükselterek saatlerce konuştular.
  • ...bence var olmak, yaşamak, yaşamak sırrının açıklaması ancak senmişsin, yalnız sen...
  • Ben İstanbul'un zor, günden güne daha bayağı ve iğrenç, günden güne daha korkunç hayatında yapayalnız, bütün tanıdıkların arasında kayıtsız ve dostsuz kalmaktan kararan bir ruhla, her türlü manevi dayanak noktasından tam bir mahrumiyet içinde, ancak matemimin deva kabul etmez sızısıyla yaşadığımın bilincinde, uykusunun derinliğinde sancısının ıstırabını duyan bir hasta uyuşukluğuyla yuvarlanıyordum.
  • Ben o sesi işitince küçüleceğim, küçüleceğim, yıldırımlardan korkmuş, yağmurlardan ıslanmış bir yavru kuş gibi geleceğim, onun ta yanına...

Bitmemiş Defter İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Halit Ziya Uşaklıgil’in başkahramanları kadınlar olan öykülerinin derlemesi. Notlarım: Halit Ziya iyi bir anlatıcı. Hikayeyi hissettiriyor. Her bir öyküyü okurken kendimi bir bardak su içmiş gibi hissettim. Hafifçecik ama anlamlı geçiverdiler kursağımdan. Radyoda sevdiğim en azından bildiğim bir şarkının yarım dakikasını duyduktan sonra kanalın değişmesi gibi. Şarkının özünü almışım, devamı gözümün önüne geliyor. Ama duyarak değil de bilerek. Ferhunde Kalfa’yı okurken lise günlerime bir ziyarette bulundum sanki. Edebiyat öğretmenimiz bize derste bu hikayeyi okumuştu. O zaman da incecik sızlatmıştı hikaye, evet şimdi muradına erecek, ah az kaldı diye diye dinlemiştim Ferhundenin öyküsünü. Ama sonu yine aynıydı. Teşekkür ederim lisem ve sayın O. Bir de iki çöl hikayesi vardı kitapta. Masallar diyarı gibi. İşte böyle bir şey. (Zeynep)

Öykülerin hepsinde kadınların yer aldığı bir eser. Kitabın arka kapağını okumak kitabın içeriği hakkında detaylıca bilgi veriyor. Ve evet aramızda hala böyle hayatlar yaşanıyor ve korkarım yaşanmaya da devam edecek gibi görünüyor. Yirmi bir öyküden oluşan kitapta en çok içime dokunan "Çay Fincanı" hikayesi oldu. Kırgın hayat: gecenin geç vakti bir genç kızın tanımadığı bir adamın yardımıyla evine ulaşması ve alkolik babası ile yüzleşmesi anlatılıyor. Dilek Zehra: Kendini olduğundan farklı göstermek bir statü elde edebileceğini zanneden ve İstanbul’un altınınüstüne getiren bir anne-kızın hikayesi. Bir Valide Tarafından: Bir kız annesinin kızkardeşine yazdığı uzunca bir mektup. Görücüler, evlenme telaşı, nişanlının aniden göreve çağrılması ve oradan cenazesinin gelmesi kızın evlenmeden dul kalmasının hikayesi. Sorgu dairesinde: evladınınelinden almak isteyen kocasını öldüren bir annenin hikayesi. Onu beklerken: Yerinden yurdundan sökülerek getirilen Afrikalı bir cariye in ölümle sonuçlanan hazin öyküsü. Korkudan Sonra: Evlenme arefesinde olan Handan ve Belkıs'ın bir alışveriş esnasında karşılaşması ve evlendikten sonra hayatlarını birbirlerine anlatmak için verdikleri sözler ve mektuplaşmaları anlatılıyor. Düğün Evinde: Akraba kızlarının düğün evinde bir odada kalması ve yine evlilikle biten konuşmalarının hikayesi. Bitmemiş Defter: Oğlunu evlendiren bir annenin kaynana olmak istemiyorum demesine rağmen ister istemez bu çarkın içerisinde kendini bulması ve yaşadıklarını yazdığı ve yarım bıraktığı defterin hikayesi. İkinci Nikah: Aldatılan bir kadın ve kocasını evine döndürmek için verdiği uğraşın hikayesi. Sanat Hayatından: Eski bir Aktrisin yaşadıkları ve oynamadan ölmek istemediği Carmen rolünün hikayesi. Ferhunde Kalfa: Bir cariye in evlenme umuduyla yıllarca beklemesi ve yaşlandığında nihayet bu muradına ermesinin hikayesi. Yeni Gelinden: Yeni gelin olan güzel bir kızın arkadaşına yazdığı mektupta hüsranlarını ve mutluluğunu anlattığı bir hikâye. Çay fincanı: Çirkin olduğunu ve kimse tarafından sevilmeyeceğini düşünen bir kızın verem olması ve son günlerinde onu mutlu etmek isteyen bir doktorun hazin hikayesi. Bir Başlangıcın Sonu: Okula giderken tesadüf ettiği fakir olduğu belli olan bir küçük kızı gözlemleyen ve kendince ona evli, mutlu, çocuklu bir son yazan adamın yıllar sonra onu bşr hastanede hemşire olarak görmesinin hikayesi. Raife Molla: Hayatını iki kızını yetiştirmeye adamış bir annenin hikayesi. Dört Yaprak: Bir komşu kızın kendinden küçük komşu oğluna yazdığı bir hatırat. İşkembe Merasimi: Çok yemekten ölen bir yalıda hocalık eden kadının hikayesi. Çöl Kızı: Aşık olduğu adamla birlikte İstanbul'a gelen Arap kızının hasretine dayanamadığım memleketine kocasıyla geri dönmesinin hikayesi. Raziye Kadın: İzmir'de yoksul bir mahallede yaşayan ancak yılın yarısını eski çalıştığı konağın efratlarının yanında geçiren bir kadının hikayesi. Güzel Artemisya: Bir dönem ayakta alkışlanan Aktristin önüne serilen servetleri rağmen yoksul biriyle evlenmesi 20 yıl sonra adamın onu terk etmesi ve iki kızını yetiştirmek için sahneye geri dönmesinin hikayesi. Kitapla kalın efenim :) (Betül)

Halid Ziya Uşaklıgil'in kadınlara dair öyküleri bu kitapta toplanmış. Çoğunlukla evlilik hayatı, düğün, kadın erkek ilişkileri, aile gibi konular etrafında dönüyor. Kadın erkek ilişkilerini döneminin anlayışıyla değerlendirmek gerekir, şimdinin bilinciyle bakınca bazı şeyler sinir bozucu gelebiliyor. Ama yine de Halid Ziya'nın anlayışını zamanına göre ılımlı buldum, kadınların mağduriyetlerini öyküleri aracılığıyla dile getirmiş. Bence o zamanların aile hayatı ve kadınları hakkında biraz bilgi sahibi olabilmek için güzel bir eser. Konuyu bir kenara bırakırsak öykücülüğüne gerçekten bayıldım. Normalde kısa öykü okumayı pek sevmem ama her birini zevkle okudum. En beğendiklerim 'Onu Beklerken' ve 'Çöl Kızı' oldu. Ayrıca Can Yayınları'nın günümüz Türkçesine çevirisi gerçekten çok başarılı olmuş kitap akıp gidiyor. Aşkı Memnu'yu Everest çevirisiyle okumuştum o bu kadar iyi değildi bence. Can Yayınlarından diğer kitaplarını almaya devam edeceğim. (Miuv)

Bitmemiş Defter PDF indirme linki var mı?

Halid Ziya Uşaklıgil - Bitmemiş Defter kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bitmemiş Defter PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halid Ziya Uşaklıgil Kimdir?

Bazı edebi yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halit Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının en büyük nesir ustası kabul edilir. İlk büyük Türk romanı olarak kabul görmüş Aşk-ı Memnu'nun yazarıdır.

Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun Sultan Reşat devri Mabeyn Başkatibi (1909-1912), ve Ayan Meclisi üyesidir.

İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Babası halı tüccarı Halil Efendi, Uşak'tan İzmir'e göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul'a yerleşmiş olan Halil Efendi ile Behiye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi'ne devam etti. 93 Harbi'nin başlaması ile Halil Efendi'nin işleri bozulunca aile, İzmir'e yerleşti ve Halit Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesi'nde sürdürdü. Ardından İzmir'de Ermeni Katolik rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakından tanıdı. Fransızca çeviri denemeleri yaptıktan sonra henüz öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı. Önce İzmir çevresinde kendini tanıttı. Bazı edebi yazılarını İstanbul'da Hazine-i Evrak adlı önemli bir dergide "Mehmet Halid" adıyla yayımladı. Son sınıfta iken okuldan ayrıldı, babasının kâtibi olarak iş yaşamına başladı. Aynı yıl, Bıçakçızade Hakkı ve Tevfik Nevzat adlı arkadaşlarıyla Nevruz adlı bir dergi yayımlamaya girişti. 10 sayı kadar yayın hayatında bulunan ve İzmir'in ilk edebiyat dergisi olan bu dergide çeviri şiir ve hikâyeler, mensur şiirler, bilimsel yazılar yayımladı. Babasının yanındaki işi edebiyat merakı ile bağdaştıramadığından farklı bir iş aradı. İstanbul'a giderek hariciyeci olmak için başvurdu; başvurusu kabul edilmeyince İzmir'e döndü. İstanbul'da bulunduğu süre içinde Fransız edebiyat tarihi ile ilgili olarak uzun süredir yazmak istediği kitabı yazdı. Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının Numune ve Tarihi adlı kitabı 1885'te 84 sayfa olarak basıldı. Bu eser, onun basılan ilk kitabıdır ve Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi olma özelliği taşır. İzmir'e döndükten sonra İzmir Rüştiyesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı, öğretmenliğe devam ederken Osmanlı Bankası'nda çalışmaya başladı. İzmir İdadisi'nin açılmasından sonra öğretmenliğe bu okulda devam etti; Fransızcanın yanısıra Türk edebiyatı dersleri verdi.

 

Halid Ziya Uşaklıgil Kitapları - Eserleri

  • Mai ve Siyah
  • Aşk-ı Memnu
  • Bir Ölünün Defteri
  • Kırık Hayatlar
  • Ferdi ve Şürekası
  • Nemide
  • Bu muydu?
  • Ferhunde Kalfa
  • Sefile
  • Fena Bir Gece
  • Hikaye
  • Bir Acı Hikaye
  • Sade Bir Şey
  • Aşka Dair
  • Kırk Yıl
  • Mai Yalı
  • Bir Yazın Tarihi
  • İzmir Hikayeleri
  • Ruhun Lisanı
  • Bitmemiş Defter
  • Saray ve Ötesi
  • Kadın Pençesi
  • Kar Yağarken
  • Solgun Demet
  • Onu Beklerken
  • Bir Hikaye-i Sevda
  • İhtiyar Dost
  • Bir Şi'r-i Hayal
  • Mensur Şiirler - Mezardan Sesler
  • Saklanan Düşman
  • Füruzan
  • Kâbus
  • Nesl-i Ahir
  • Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı
  • Hepsinden Acı
  • Bir Başlangıcın Sonu
  • Kırık Hayatlar 1. Cilt
  • Sanata Dair
  • Kırık Hayatlar 2. Cilt
  • Küçük Fıkralar
  • Bir Muhtıranın Son Yaprakları
  • Valide Mektupları
  • ذكريات راحل
  • Papağan Halit
  • Yarın Kardeşler
  • Sanata Dair Cilt 2
  • Sanata Dair Cilt 1
  • Saray ve Ötesi
  • Garp'tan Şark'a Seyyale-yi Edebiyye
  • Almanya Mektupları

Halid Ziya Uşaklıgil Alıntıları - Sözleri

  • Ben mutsuz, kendi kendimden, hayatımdan, geleceğimden kuşku duyan bir gencim. (İzmir Hikayeleri)
  • "Zengin olmamakla beraber eline geçen bütün parayı elbiseme, harçlığımı harcar, üç gün sonra para istesem hiç itiraz etmez.." (Aşka Dair)
  • "Lakin asıl şiir kadınlardır, bu çiçeklerden teşkil edilerek odanızın yaldızlı hücrelerinde narin çiçekliklerde güzel kokulu anılarıyla size gülümseyen demetlerdir. " (Aşk-ı Memnu)
  • "Zaten hiçbir zaman kendisi için alelade bir hayattan fazlasını tasavvur etmemişti. Ta çocukluğundan beri zevkleri sade, emelleri ufaktı." (Mai Yalı)
  • mazi ve istikbal aynı ömür kitabının iki sahifesidir, birini yırtmak diğerini natamam [noksan] bırakmak demektir; hele ikincisini yazmak isteyenler birincisini okumamış, görmemiş bulunurlarsa yazacakları bî-asıl bir hurafeden [temelsiz bir saçmalıktan] ibaret kalır. (İhtiyar Dost)
  • Sen yalnız benimsin, başka hiç kimsenin olamazsın. Ben bütün içim kaynayarak, bedenimin en küçük parçasına kadar titreyerek senin isteğinle doluyum. Gece gündüz, uyurken uyanıkken gözlerimde kafamda yalnız sen varsın. Anlıyor musun? ... Hep senin için yaşıyorum; ama senin için ölmesini de bilirim. (İzmir Hikayeleri)

  • Hâlâ yaşamaktadır lâkin bir yarısını mezara gömmüş bir vücut nasıl hayatta bulunursa öyle... (Hikaye)
  • Bir muaşakadan [aşktan] alınan lezzet mahvolur, lâkin bir validenin badi-i felâketi [felâket sebebi] olmaktan mütevellit [ileri gelen] azab-ı vicdanî ebediyyen müteezzi eder [acı verir]. (Sefile)
  • O kalp sevmiş, fakat sevdikten sonra kırılmıştı. (Bir Ölünün Defteri)
  • Fakat bilinemez nasıl bir ihmalle bir aile kurma tasavvur ve ihtiyacını daima ertesi güne erteleye erteleye bir gün fark etmişti ki saçları ağarmış... (Mai Yalı)
  • Aşk, geçtiği yerlerde hazzın öyle izlerini bırakır ki bu görülmese bile duyulur, sezilir. (Sade Bir Şey)
  • ...ona en düşman olduğu zamanlar en ziyade sevdiği zamanlardı ve pek emindi ki o da ağır hakaretleriyle, hırçınlıklarıyla beraber onu seviyordu. (Bitmemiş Defter)
  • Ne kadar çirkin ve kötü hisler varsa, haset, kıskançlık, çekememezlik, gayz ve kin, her şeyin üstünde tutulmak gerekirken, çıkarlara göre kullanılmak istenen din örtüsünün altında saklanırdı. (Papağan Halit)

  • Unutmak istediğim bütün anılar onun içinde idi . (Bir Ölünün Defteri)
  • Aralarinda hallolunacak meseleler, paylasilacak seyler, birisine yahut digerine uyarak kabul olunacak fikirler ortaya cikti. Isin baslangicinda her ikisi de digerine karsi, karsilikli yardimlarda bulunuyorlardi. Oyle ki sonunda yaklasa yaklasa ya opusmek ya bogusmak lazim geldi. Opusmediler, bogusmak da istemediler, yalniz ayrilmakla yetindiler. (Saklanan Düşman)
  • "Gel. dama çıkalım, sen uçurtmanı uçur, bende çoraplarını öreyim." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
  • Sultan Reşat'ın cülusunun hemen akabinde bir gün Emrullah Efendi (İttihatçı) bana geldi ve oturmaya bile kuvvet bulmayarak yarı ayakta yarı sandalyede söyledi: “Sana mühim bir iş için geliyorum. Biliyorsun ki hünkâr için hükümet yirmi beş bin lira tahsisat teklif ediyor. Biz bunu fazla bulmuyoruz ama…” “Ama hünkâr kendiliğinden bunun beş bin lirasını terk edecek olursa efkâr-ı umumiye üzerinde pek iyi bir tesir hâsıl edecek.” (Saray ve Ötesi)
  • "Evet. beni en çok mutlu edecek şey, annesi ve kızını öldürmek olacak!.." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
  • Kaderin akışına engel olacak bir tedbir alınabilir miydi? (Bir Acı Hikaye)
  • "Bu evlilik seni mesut etmek değil, aksine, öldürüyor..." (Ferdi ve Şürekası)

Yorum Yaz