diorex
sampiyon

Bizim 68 - Aydın Çubukçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bizim 68 kimin eseri? Bizim 68 kitabının yazarı kimdir? Bizim 68 konusu ve anafikri nedir? Bizim 68 kitabı ne anlatıyor? Bizim 68 PDF indirme linki var mı? Bizim 68 kitabının yazarı Aydın Çubukçu kimdir? İşte Bizim 68 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 09.06.2022 19:00
Bizim 68 - Aydın Çubukçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aydın Çubukçu

Yayın Evi: Evrensel Basım Yayın

İSBN: 9789757837190

Sayfa Sayısı: 296

Bizim 68 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

10. basıma hazırlanan yeni önsöz; Deniz, Yusuf, Hüseyin'in ailelerine yazdıkları mektuplar ve son sözleriyle...

Üniversiteden dağlara, Fikir Kulüpleri'nden gerillaya...

Deniz, Yusuf, Hüseyin, Mahir, İbrahim, Sinan...

Dönemin bütün fırtınasını, neşesi, heyecanı ve acısıyla yaşamış olanların tanıklıklarıyla...

Devrimcinin '68'i...

Bizim 68 Alıntıları - Sözleri

  • "Alpaslan'dan örnek vermek isterim; ben Alpaslan kadar kendisini az düşünen ya da hiç düşünmeyen bir insana hayatım boyunca rastlamadım. Nurhaklar'da mağaranın hemen girişinde yatardı. Bütün yoldaşlarını kuru yere yerleştirdikten, yatırdıktan sonra, kendisine kuru yer kalmazdı genellikle, mağaranın hemen girişinde yatardı. Unutmuyorum, Nurhaklar'a ilk geldiğinde ayaklarında çok güzel postallar vardı. Başka bir arkadaş kendi postallarının ayağını sıktığını söyledi. Alpaslan'ın postallarına ilişti gözü. Alpaslan, hiç düşünmeden çıkardı verdi postallarını. Ve vurulduğunda ayaklarında olan lastikleri giydi. Yün çorabı çekti üstüne, cıslavet lastikleri giydi. Alpaslan'ı liseden beri tanıyorum, bütün hayatı boyunca böyleydi. En zor işlere Alpaslan koşardı, en zor olan şeylere gönülllü olarak ön ayak olurdu, kendine böyle bir şey önerilmesine hiç gerek yoktu zaten, zorluklar Alpaslan'ındı."
  • Ben zaten bu ölümü hesaba katmıştım.
  • Bir keresinde Alpaslan'a bir insan gitti mi, ölümün yaptığı başka bir şeye benzemez, yerine koymak imkanı olmaz, bu yol çıkacak bir yol değil, hepinize tek tek kıyacaklar, dedim. Uzun boylu dilimin döndüğü kadar, ikna edebileceğim kadar söyledim. Dinledi, dinledi, hiç unutmuyorum, böyle, şurda oturuyoruz. " Haklısınız, haklısınız ama, dedi eylem devam edecek" dedi ve onu dedikten 10 gün sonra o delikanlıyı Nurhak dağlarında vurdular.
  • Tarihten öğrendiğimiz tek şey, ondan hiçbir şey öğrenemediğimizdir.
  • Bakan- (Deniz'i gazetecilere göstererek) İşte bu pejmürde adam, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun kahramanı kumandanı imiş. İyi bakın kılığına, kıyafetine, suratına... Deniz- Kahramanım tabii. Bakan- Kimin kahramanı olduğun belli olmadı mı? Deniz- Belli oldu. Kahraman olduğunuz için istifa ettiniz, değil mi? Sizler emperyalizmin neferisiniz, ben Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun. Bakan- Susturun şu ukalayı, konuşturmayın. Götürün. Bu, Deniz'in, polis ve mahkeme karşısında, darağacı altında kazanacağı yeni zaferin ilkidir.
  • Che, Vietnam’daki Amerikan saldırganlığını protesto eden gençlere, bunun sıradan bir protesto olmaktan çıkışını sağlayacak sert ve savaşçı bir slogan bırakmıştı: “İki, üç, daha fazla Vietnam.” Gençlik bu slogana, onu anan bir ek yaptı: “Ernesto’ya bin selam!” ‘68 başlamıştı.
  • “Devrimler, az gelişmiş ülkeleri yarıp geçebilirdi; çünkü herkesin bildiği gibi, komünizm yoksulluktan güç alarak büyür.”
  • Bozkurt Nuhoğlu, şu değerlendirmeyi yapıyor: “68 öğrenci olaylarının sebepleri Türkiye’de sürekli karıştırılıyor. Sanki Avrupa’daki öğrenci hareketlerinin bir taklidiymiş gibi gösteriliyor. Bilimsel bir temeli olmayan bir önyargıdır bu. Şimdi ‘68 olayının gerisi de var. Mesela, ‘61 ihtilalinin sosyal temelini oluşturan ‘60 olayları var. ‘64’te üniversitenin kapılarına siyah çelenk koydu öğrenciler. Ben Talebe Birliği başkanıydım. Yani, Avrupa’daki olaylardan tamamen farklı bir tarihsel geçmişi,sosyal,ekonomik koşulları vardı. Toplam olarak bakarsak, aydınların bu hukuk dışı düzene karşı, köhnemiş düzene karşı, feodalizme karşı; özgürlükten yana, adaletten yana daha güzel bir dünya arayışı için bir başkaldırısı olarak görüyorum bunu ben.”
  • ''Siyasal olarak Deniz’in eşitlikçi, özgürlükçü bir dünya için savaşması ve bu ezilen insanların onun bu isteminde, güçlüye, zorbaya, egemen olana başkaldırı isteminde kendilerini bulması, onu benimsemeleri anlamına gelir bu. Aksi halde, belki gelip geçici bir şey olarak kalabilirdi. Öldürülmesinden yıllarca sonra hala bir takım yerlerde efsanesi sürüyorsa, sanıyorum ki bu, hala eşitsizliğin olduğu, dünyada eşit ve özgür bir dünyaya duyulan ihtiyaçtan ve Deniz’in bu ihtiyaçları kendi şahsında simgelemiş olmasındandır.''
  • 1959'da, '60'lı yolların başlıca karakteristiklerini haber veren iki önemli halk başarısı, dünyayı sarstı. Fransa, Cezayir'in "kendi kaderini tayin hakkı"nı tanıdı ve Küba devrimi zafere ulaştı.
  • Hitler, Sovyet Kızıl Ordusunun ayakları altında çiğnendi; Mussolini'yi İtalyan halkı öldürdü.
  • Hitlerci faşizm, eğer kıyaslanacaksa, ancak, Vietnam'daki Amerikan varlığı ile kıyaslanabilirdi.
  • Haziran 1967'de Amerikan 6. Filosu Istanbul'a gelir ve Filo Komutanı tarafından Taksim'deki anıta bir çelenk konulur. TMTF'li gençler, çelengi yakarlar, ardından da anti-Amerikan gösteriler başlar. Akşam gazetesinin haberi şöyledir; "Binlerce İstanbullu, Hürriyet Meydanı'ndan Taksim'e kadar yürüyerek Amerika'yı protesto etmişlerdir. Yürüyüşçüler, Dolmabahçe'deki bayrak direğinden Amerikan bayrağını indirmiş ve yerine İstiklal Marşı söylerek Türk bayrağı çekmişlerdir."
  • 10 Haziran'da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencileri, 13 maddelik bir reform talebiyle fakülteyi işgal ederler. 13 Maddelik listede yer alan taleplerin tamamı fakülte sorunlarına ilişkindir. Yalnız, ilk madde, diğerlerinden ayrı bir özellik göstermektedir: "Fakülte dekanı, ya Atatürk ilkelerine saygı olmalı, ya da görevini derhal terk etmelidir."
  • Dağlar, aynı zamanda özgürlük ifade ederdi, yiğitlik ifade ederdi, başkaldırıyı ifade ederdi adeta.

Bizim 68 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bizim '68: Deniz Gezmiş ile ilgili okuduğum birçok kitap ve izlediğim sürüyle belgesel var. Bizim '68, THKO'nun kuruluş ve gelişim sürecini en iyi anlatan kaynaktı benim için. Türkiye'deki '68 hareketinin dünyadaki hareketlerle bir bağlantısı olduğunu açıkçası bilmiyordum, kitabın başındaki Dünyada '68 gibi bir adı olan ilk bölüm sayesinde bunu öğrenmiş oldum. Deniz'in arkadaşlarıyla ve etrafındaki insanlarla olan tüm ilişkilerine tekrar tekrar hayran oldum diyebilirim. Cihan'la birbirlerine bu kadar düşkün olduklarını bilmezdim mesela. Kitapta en sevdiğim, ilk defa duyduğum ve gözlerimin idamlar dışında nemlendiği kısım şuydu: Arkadaşlarının pinpon topunu kapıp "öp beni vereyim" demesi varmış Deniz'in. Belki abartıyorumdur, belki bizim bildiğimiz "Deniz" için beklenmeyen bir davranıştır bu, bilmiyorum ama kesinlikle bu bölüm en hoş yerlerden biriydi benim için. Burayı okudum ve şunu tekrarladım defalarca: Nasıl, nasıl kıydınız bu çocuklara? Ne yapmışlardı? Kızıldere olayını da en net bu kitaptan öğrendim. Bu belki benimle alakalıdır, belki diğer kitaplarda da yazıyormuştur ama benim dikkatimi çekmemiştir. Bilmiyorum. Öğretici niteliği olan bir kitaptı benim açımdan. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Okurken yanına Rodrigo'nun gitar konçertosunu da açarsanız ağlamaktan bi'hâl olabilirsiniz. Deneyin... (Sıla Akçin)

Aydın Çubukçu aydın ve ileriyi net bir şekilde görebilen bir yazarımız.. Deniz'in hapishane arkadaşı olan yazarımız o anları tane tane ve bize yaşatarak öyle betimlemiş ki.. Başından kalkamayacağınız bir kitap. (Görkem Ferit)

19 yıl hapiste kalarak en uzun süre hapiste kalan siyasi mahkum ünvanına sahip ve 68 kuşağı içerisinde aktif olarak yer almış Aydın Çubukçu’nun, dönem içerisinde yer almış birçok kişinin anılarından yola çıkarak hazırlamış olduğu 68 döneminin kitabıdır. Bizim 68’e geçmeden Dünya’nın 68’i hakkında önemli bilgilerle başlar. Fransa’da işçi grevleri, İtalya’da Kızıl Yıllar, Almanya’da öğrenci hareketleri ve bir öğrencinin öldürülmesiyle sele dönüşen başkaldırı, İngiltere’de ABD'nin Vietnam protestoları. Aslında olayın özüne bakıldığında anti-emperyalist bir protesto ve hem öğrenci hem işçi sınıfının hak arama mücadelesidir. Kitap; bu temeli verdikten sonra Türkiye’ye yansımasına geçer. Dönemin öğrenci hareketleri içerisinde yer almış, başkanlığını liderliğini üstlenmiş, silahlı mücadelede bulunmuş, siyasal görüşleri eylemleri nedeniyle hapis yatmış şahsiyetlerin gözünden, dilinden, aklından; bulundukları zamanın resmini çeken bir film şerididir kitap. Bir heyecan, bir kıvılcım, bir coşku ile başlayan, korku filmi tadında dramla biten bir film. İstenen ise basitti, öğrenci ve yurdum insanın ortak paydada birleşen demokratik-ekonomik talepleriydi. Kitabın güzel tarafı; Deniz’in , Yusuf’un, Hüseyin’in, Cihan'ın, Alpaslan'ın, İbrahim’in arkadaşları, dostları, anaları, babaları ve onları hiç tanımayan ama yolları bir şekilde kesişen ve onlarda da derin etkiler bırakan Anadolu insanı anlatmaktadır hikayeyi. Hikayeyi okudukça nasıl birer insan olduklarını, doğrusuyla yanlışıyla neyin mücadelesini vermeye çalıştıklarını, bu mücadele karşısında Faşizm’in nasıl bir kararlılıkla karşısına çıkanı yok ettiğini, bunu yaparken de bir an bile tereddüt etmediğini göreceksiniz. Kitapta Halit Çelenk dava sürecinde görüştüğü Deniz ile ilgili anısını şöyle anlatır: ‘Artık dava hükme bağlanmıştı, ölüm cezası verilmişti mahkemece, yargıtaya başvuruyoruz, temyize gidiyoruz, hukuksal mücadelemizi sürdürüyoruz. Bir gün ceza evine gittim, Deniz, Yusuf, Hüseyin’i çağırdım. Konuşuyoruz, dışarıdaki çalışmaları anlatıyoruz. Deniz dinledi, gayet böyle saygılı, efendice ve ‘abi’ dedi ‘Faşizm eline bir kere düşmeyeceksin’. Ve gerçekten haklıydı. Faşizm eline düşmeyeceksin’ Mahir, İbrahim, Deniz, Yusuf, Hüseyin, Sinan, Alpaslan, Kadir, Ömer, Hacı, Mustafa, Ziya, Ulaş, düşmüşlerdi. Necdet, Mustafa, Erdal, Veysel, Ahmet 80’de düşecekler; Ali İsmail, Ethem Abdullah, Ahmet, Hasan, Mehmet, Medeni, Mustafa, Berkin düşmeye devam edeceklerdi. (Hasan G.)

Bizim 68 PDF indirme linki var mı?

Aydın Çubukçu - Bizim 68 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bizim 68 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Aydın Çubukçu Kimdir?

1947 yılında Sivas'da doğdu. İlkokulu Deniz Gezmiş ile aynı sınıfta Sivas Selçuk İlkokulunda okudu. 1968'de Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğrenciydi. Türkiye'deki 68 kuşağı içerisinde yer aldı. Devrimci Gençlik Federasyonu'nun genel yönetim kurulu üyeliği yaptı. O zamanlar "Basın yayın Komünü" olarak anılan devrimci grup adına Temmuz 1971 yılında İzmir'denDenizli'ye para taşıyan Ziraat Bankası aracındaki dört milyon lirayı arkadaşlarıyla beraber soydu. Oradaydım (Sonradadan ODA TV'de Hikmet Çiçek ve Yaşar Ayaşlı tarafından tekzip edilen) belgeselinde olayı şöyle anlatmaktadır:

Aslında bu bir şans oldu çünkü Dev-Genç içerisindeki arkadaşlarımızdan birisi, hukuk fakültesi öğrencisi Kadir Kaymaz olayların yoğun olduğu bir dönemde babası tarafından okuldan alındı ve Denizli Ziraat Bankası'na memur olarak yerleştirildi. Biz Kadir'den umudu kesmiştik, artık babası aldı götürdü çocucuğu devrimciliğe devam etmez artık diye düşünüyorduk ve bir yandan da böyle bir arayış içindeydik. Bir gün Kadir Denizli'den çıktı geldi... Her ay İzmir'den Denizli'ye para aktaran bir araçta görevliyim dedi. Eee ? Bunu alalım dedi.....Ben, Hikmet Çiçek, Ertan Gülçiner ve Kadir Kaymaz bu işi dördümüz yapabileceğimize karar verdik ve işe giriştik...

Mart 1972 yılında tutuklandı Şirinyer Askeri Cezaevi'ne gönderildi , idama mahkûm edildi. Üç yıl boyunca Şirinyer'de kaldıktan sonra Mamak Askeri Cezaevi'ne gönderildi. 1974 yılındaki aftan yararlanamadı, 19 yıl hapiste kaldı ve 1991 yılında tahliye olduğunda en uzun süre hapiste kalan siyasi mahkûm ünvanına sahip oldu. Şu anda Evrensel Kültür Dergisi ve Hayat Televizyonu Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır.

Aydın Çubukçu Kitapları - Eserleri

  • Bizim 68
  • Mantık ve Diyalektik
  • Teoride ve Eylemde Diyalektik Materyalizm
  • Sosyalist Mücadele Etiği
  • Evrensel Ve Güncel

Aydın Çubukçu Alıntıları - Sözleri

  • Bakan- (Deniz'i gazetecilere göstererek) İşte bu pejmürde adam, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun kahramanı kumandanı imiş. İyi bakın kılığına, kıyafetine, suratına... Deniz- Kahramanım tabii. Bakan- Kimin kahramanı olduğun belli olmadı mı? Deniz- Belli oldu. Kahraman olduğunuz için istifa ettiniz, değil mi? Sizler emperyalizmin neferisiniz, ben Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun. Bakan- Susturun şu ukalayı, konuşturmayın. Götürün. Bu, Deniz'in, polis ve mahkeme karşısında, darağacı altında kazanacağı yeni zaferin ilkidir. (Bizim 68)
  • 1959'da, '60'lı yolların başlıca karakteristiklerini haber veren iki önemli halk başarısı, dünyayı sarstı. Fransa, Cezayir'in "kendi kaderini tayin hakkı"nı tanıdı ve Küba devrimi zafere ulaştı. (Bizim 68)
  • Dağlar, aynı zamanda özgürlük ifade ederdi, yiğitlik ifade ederdi, başkaldırıyı ifade ederdi adeta. (Bizim 68)
  • Haziran 1967'de Amerikan 6. Filosu Istanbul'a gelir ve Filo Komutanı tarafından Taksim'deki anıta bir çelenk konulur. TMTF'li gençler, çelengi yakarlar, ardından da anti-Amerikan gösteriler başlar. Akşam gazetesinin haberi şöyledir; "Binlerce İstanbullu, Hürriyet Meydanı'ndan Taksim'e kadar yürüyerek Amerika'yı protesto etmişlerdir. Yürüyüşçüler, Dolmabahçe'deki bayrak direğinden Amerikan bayrağını indirmiş ve yerine İstiklal Marşı söylerek Türk bayrağı çekmişlerdir." (Bizim 68)
  • Hitler, Sovyet Kızıl Ordusunun ayakları altında çiğnendi; Mussolini'yi İtalyan halkı öldürdü. (Bizim 68)
  • Bir keresinde Alpaslan'a bir insan gitti mi, ölümün yaptığı başka bir şeye benzemez, yerine koymak imkanı olmaz, bu yol çıkacak bir yol değil, hepinize tek tek kıyacaklar, dedim. Uzun boylu dilimin döndüğü kadar, ikna edebileceğim kadar söyledim. Dinledi, dinledi, hiç unutmuyorum, böyle, şurda oturuyoruz. " Haklısınız, haklısınız ama, dedi eylem devam edecek" dedi ve onu dedikten 10 gün sonra o delikanlıyı Nurhak dağlarında vurdular. (Bizim 68)
  • Bilgi, insanın dışında bir yerdeydi. Ya idealar-tümeller dünyasında, ya da dokunulmamış maddenin kendi içeriğinde. Fakat hep insanın dışında! (Mantık ve Diyalektik)
  • ''Siyasal olarak Deniz’in eşitlikçi, özgürlükçü bir dünya için savaşması ve bu ezilen insanların onun bu isteminde, güçlüye, zorbaya, egemen olana başkaldırı isteminde kendilerini bulması, onu benimsemeleri anlamına gelir bu. Aksi halde, belki gelip geçici bir şey olarak kalabilirdi. Öldürülmesinden yıllarca sonra hala bir takım yerlerde efsanesi sürüyorsa, sanıyorum ki bu, hala eşitsizliğin olduğu, dünyada eşit ve özgür bir dünyaya duyulan ihtiyaçtan ve Deniz’in bu ihtiyaçları kendi şahsında simgelemiş olmasındandır.'' (Bizim 68)
  • Bugün halkın çok büyük bir çoğunluğu, burjuva partilerden ve kurumlardan herhangi bir çözüm gelmeyeceğine inanıyoru. Partiler işlevsizdir, parlamento çökmüştür, ordunun herhangi bir ilerleme getiremeyeceği görülmüştür vs. Fakat gene aynı kitleler, bunun nedenini, idarecilerin yeteneksizliğinde, ahlaksızlığında, hırsızlığında, tembelliğinde vs. görmektedir. Devrimci ajitasyon ve propaganda açısından önemli olan; özü, bu görünüşten yola çıkarak gösterebilmektir. Bilinçsiz topluluklar, ancak gördüklerine inanırlar ve görünüşün ardında yatan temel gerçekliğe ulaşabilmek için, gözleri önünde olup bitenden hareket ederler. Kendilerine anlatılacak özün, bu görüntünün içindeki yeri gösterilmeden de, gerçeği kavramakta daima güçlük çekerler. Bu yüzden, gerçeği(özü) göstermek, tıpkı soyuttan somuta ilerlemekte olduğu gibi, görünüşten öze doğru ilerleyen bir yol izlemelidir. (Teoride ve Eylemde Diyalektik Materyalizm)
  • 10 Haziran'da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencileri, 13 maddelik bir reform talebiyle fakülteyi işgal ederler. 13 Maddelik listede yer alan taleplerin tamamı fakülte sorunlarına ilişkindir. Yalnız, ilk madde, diğerlerinden ayrı bir özellik göstermektedir: "Fakülte dekanı, ya Atatürk ilkelerine saygı olmalı, ya da görevini derhal terk etmelidir." (Bizim 68)
  • Che, Vietnam’daki Amerikan saldırganlığını protesto eden gençlere, bunun sıradan bir protesto olmaktan çıkışını sağlayacak sert ve savaşçı bir slogan bırakmıştı: “İki, üç, daha fazla Vietnam.” Gençlik bu slogana, onu anan bir ek yaptı: “Ernesto’ya bin selam!” ‘68 başlamıştı. (Bizim 68)
  • Bozkurt Nuhoğlu, şu değerlendirmeyi yapıyor: “68 öğrenci olaylarının sebepleri Türkiye’de sürekli karıştırılıyor. Sanki Avrupa’daki öğrenci hareketlerinin bir taklidiymiş gibi gösteriliyor. Bilimsel bir temeli olmayan bir önyargıdır bu. Şimdi ‘68 olayının gerisi de var. Mesela, ‘61 ihtilalinin sosyal temelini oluşturan ‘60 olayları var. ‘64’te üniversitenin kapılarına siyah çelenk koydu öğrenciler. Ben Talebe Birliği başkanıydım. Yani, Avrupa’daki olaylardan tamamen farklı bir tarihsel geçmişi,sosyal,ekonomik koşulları vardı. Toplam olarak bakarsak, aydınların bu hukuk dışı düzene karşı, köhnemiş düzene karşı, feodalizme karşı; özgürlükten yana, adaletten yana daha güzel bir dünya arayışı için bir başkaldırısı olarak görüyorum bunu ben.” (Bizim 68)
  • Ben zaten bu ölümü hesaba katmıştım. (Bizim 68)
  • İnsan üzerinde işlem yapabildiği bağıntıları, aynı zamanda kendi özgürlüğünün ve egemenliğinin bir koşulu olarak görüyor: Düşlediği gibi bir dünya yaratabilmek için, düşünülebilir bir dünyada yaşadığını kabul etmekten yola çıkıyor. (Mantık ve Diyalektik)
  • Hitlerci faşizm, eğer kıyaslanacaksa, ancak, Vietnam'daki Amerikan varlığı ile kıyaslanabilirdi. (Bizim 68)
  • Her olay, her süreç ve her nesne, hem kendisine temel nitelikleri kazandıran iç çelişmelerden hem de varlığını kuşatan, onu etkileyen dış çelişmelerden oluşan bir bütün içinde bulunur. (Teoride ve Eylemde Diyalektik Materyalizm)
  • Diyalektik, sürekli devrimci pratik ve pratik üzerine alıştırma ve düşünme süreçlerinde olduğu gibi, eleştirinin ve özeleştirinin de, gündelik hayatın içindeki her an ki düşünme ve davranmanın da "doğal" ve kendiliğinden işleyen bir iç özelliği olabilirse, gerçekten öğrenilmiş olacaktır. (Teoride ve Eylemde Diyalektik Materyalizm)
  • Tarihten öğrendiğimiz tek şey, ondan hiçbir şey öğrenemediğimizdir. (Bizim 68)
  • Bir şeyi "dönüştürmek için kavramak" demek ;onu, kendi kendisiyle çelişkili bir şey olarak kavramak demektir. (Teoride ve Eylemde Diyalektik Materyalizm)
  • “Devrimler, az gelişmiş ülkeleri yarıp geçebilirdi; çünkü herkesin bildiği gibi, komünizm yoksulluktan güç alarak büyür.” (Bizim 68)

Yorum Yaz