diorex

Bozgunda Fetih Rüyası - Beşir Ayvazoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bozgunda Fetih Rüyası kimin eseri? Bozgunda Fetih Rüyası kitabının yazarı kimdir? Bozgunda Fetih Rüyası konusu ve anafikri nedir? Bozgunda Fetih Rüyası kitabı ne anlatıyor? Bozgunda Fetih Rüyası kitabının yazarı Beşir Ayvazoğlu kimdir? İşte Bozgunda Fetih Rüyası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.03.2022 22:00
Bozgunda Fetih Rüyası - Beşir Ayvazoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Beşir Ayvazoğlu

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9789758950782

Sayfa Sayısı: 418

Bozgunda Fetih Rüyası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Balkan Harbi, İttihat ve Terakki diktatoryası, Babıali Baskını, suikastlar, Birinci Dünya Harbi, dağılan koca bir imparatorluk, Mondros Mütarekesi ve Anadolu'da başlatılan Milli Mücadele... İnanılmaz bir hızla cereyan eden ve millet olarak kaderimizi derinden etkileyen bu trajik olaylar ve büyük acılar ortasında, yeni edebi iddialar ve kırık dökük şiirlerle Paris'ten henüz dönmüş Üsküplü genç bir şairin kendini gerçekleştirme çabası... Bozgunda Fetih Rüyası'nda, şair ve fikir adamı olarak kişiliği yakın tarihimizin bu en zor on yılında, 1912 - 1922 yılları arasında belirginleşen Yahya Kemal'in hayatı ve şiir dünyasının oluşumu Açık Deniz şiiri ekseninde bir roman gibi kurgulanarak anlatılıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Bozgunda Fetih Rüyası Alıntıları - Sözleri

  • - Yahya Kemal mi? - Ha evet Yahya Kemal Bozgunda bir fetih düşü!
  • "Eski musikimizden anlamayan, Türklüğü de anlayamaz!" Bunun üzerine çakırkeyif Ziya Gökalp, kadehinden bir yudum daha alarak irticalen bir beyit söyledi: Harâbîsin harâbâtî değilsin Gözün mâzîdedir âtî değilsin Yahya Kemal'in anında verdiği cevap o günlerde ve daha sonra dilden dile çok dolaşacaktı: Ne harâbî ne harâbâtîyim Kökü mâzîde olan âtîyim
  • Vur Pençe-i Âlî\'deki şemşîr aşkına Gülbang-i âsmâni tutan pîr aşkına Ey leşker-i müfettihü\'l-ebvâb vur bugün Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün Gelmiş bu şehsüvâr-i cihângîr aşkına Düşsün çelengi Rûm\'un, eğilsün ser-i Firenk Vur Türk\'ü gönderen yed-i takdîr aşkına Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar Fecr-i hücûm içindeki tekbîr aşkına
  • “İşte Yahya Kemal," dedi, halk nazarında yıpranmak endişesiyle harp lehinde yazı yazmaktan korkar!" Ve hemen arkasından Yahya Kemal'e dönerek ilâve etti: "Korkaksın! Mesela Enver Paşa hakkında yazı yazamazsın!" Korkaklık ithamı, belki de alkolün tesiriyle lâtifeyi aşmıştı. Pardösüsünün cebinde bulduğu notun şokunu üzerinden henüz atamamış olan Yahya Kemal, izzetinefsi incitilmiş bir adamın kırgınlığı ve öfkesiyle ağır bir karşılık verdi: "Ziya Bey! Ben mi korkağım, siz mi? Bunu isterseniz yarın tecrübe edelim. Bu akşam odama kapanıp Enver hakkında ne düşünüyorsam aynen yazacağım. Türk milletini Alman ittifakına eli kolu bağlı atarak şahsi hırslarına nasıl kurban ettiğini, Mısır'ın, Kafkasya'nın, daha bilmem nerelerin fethi gibi, kudretimizin haricinde maceralara kalkışıp memleket evlatlarını dövüşülmesi hiç de gerekmeyen cephelerde nasıl kırdırdığını, üstelik bu cidalde hiçbir askeri kıymet gösteremediğini, en güzide ve muvaffak kumandanları harcayıp akrabasını öne sürdüğünü, şu anda vaziyetimizin bir facia olduğunu ve bununla da kalmayıp bu zat yüzünden devletin batacağını yazacağım, korkmadan. Yazacağım ve yarın sabah size teslim edeceğim. Siz bu makaleyi Tanin'de yahut başka bir gazetede neşretmelisiniz, eğer neşretmezseniz korkaksınız!"
  • Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rü’yâma girdi her gece bir fâtihane zan!
  • “Galiba, diye düşündü Yahya Kemal, kin, gayz, intikam hissi bizim kârımız değil; Rus muhacirleri bu şehre gelir gelmez, Asya'nın en asil milleti olduğumuz için ellerini önce bize açtılar. İki yüz senelik kini bir anda unuttuk ve bir noktada birleştik; onlar dileniyor, biz dileniyoruz!”
  • "Bu devletin iki manevi temeli vardır: Fâtih'in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan ki hâlâ okunuyor; Selim'in Hırka-i Saadet önünde okuttuğu Kur'an, ki hâlâ okunuyor. Eskişehir'in, Afyon Karahisar'ın, Kars'ın genç askerleri! Siz bu kadar güzel iki şey için dövüştünüz!"
  • "gafil" bir Türk: "Bizde yazık ki böyle büyük bir şair yetişmedi!" dedi. Yahya Kemal, o anda “Millî şair” İvan Vazof’a göre birer Himalaya olan Fuzulî'yi, Bâkî'yi, Nef’îyi, Galib'i, Hâmid'i düşünerek canı fena halde sıkılan Mehmet Behçet Bey'in kulağına eğildi, fısıldadı: "Görüyorsun ya Behçet, cehalet esaretten de beterdir!"
  • “Sen ne iş yapıyorsun?” diye soruverdi. Yahya Kemal’in en korktuğu soruydu bu. “Şairim ve işsizim” mi deseydi, “Arıyorum, fakat bu hercümercde iş bulmak çok zor” mu deseydi? Paris’te on yıl okuduktan sonra İstanbul’da işsiz ve sersefil yaşıyor olmasını nasıl açıklayabilirdi? Kuru bir sesle: “Bugünlerde ekmek aslanın ağzında!” deyiverdi.
  • Bir Türk’ün gönlünde dağ varsa; Balkan’dır, nehir varsa, Tuna’dır.
  • Silkin ve sâkin ol! dedim, âvâre gönlüme, Artık kederli hisleri bir bir içinden at!
  • Şair, o gün denizin Gel kurtul o dar varlığının hendesesinden! Son zevkin eğer aşk ise ummâna karış, tat! Boynundan o cânan dediğin lâşeyi silk, at! çağrısına uyarak sırf bir kadına duyulan aşka bağlanmak yerine aşkın kendisini yaşamaya karar vermişti. Şiir Ummâna çıkar burda bugün beklediğin yol, At kalbini girdâba, açıl engine, rûh ol! mısralarıyla tamamlanıyordu.
  • Mala mülke mağrûr olma, yok deme ben gibi Bir muhâlif rüzgar eser savurur harman gibi
  • AKRABALARININ yanında birkaç saat kalarak acıklı hikâyelerini dinleyen Yahya Kemal, hepsiyle vedalaşıp kendini dışarı attığında perişan bir haldeydi. Ve daha da kötüsü, hepsine, Nana hariç, kendisini bile şaşırtacak ölçüde yabancılaştığını hissetmişti. Suçluluk duygusu, çaresizlik, işsizlik, ümitsizlik, kimsesizlik, sıla hasreti, geleceğin belirsizliği… Hepsi birleşmiş, kalbini ve beynini oyuyordu.
  • Bir gün dedim ki istemem artık ne yer ne yâr! Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar

Bozgunda Fetih Rüyası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bozgunda Fetih Rüyası, Yahya Kemal'in hayatını biyografik romanla harmanlayarak anlatılmış bir eserdir. Yahya Kemal'in Paris'ten dönüşüyle başlayan roman şairin İstanbul'daki hayatı anlatılır. Yahya Kemal'in şairlik hayatı, şiirleri, özel hayatını devrin can damarlarıyla birlikte veren yazar, Osmanlının yıkılış zamanından Kurtuluş Savaşı'na doğru geçen zaman diliminde olan vakaları, Yahya Kemal'in iç dünyasını da gözler önüne sermektedir. Olaylar o kadar akıcı ve kurgu o kadar etkileyicidir ki bazen gerçekten bunlar gerçek mi diye düşünmedim değil. (Ezgi)

Kitap bir biyografik roman niteliğinde. Romanın kahramanı ise ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı. Romanda ağırlıklı olarak 1915'ten 1922'ye kadar yaşananlar yer alıyor. Yahya Kemal'in şahsi hayatına paralel olarak Osmanlı ve Türk tarihi de arka dekorda anlatılıyor. Romanda devrin edebiyatçı, gazeteci, siyasetçi, devlet adamı ve askeri kişilikleri de kendine yer buluyor. Bilhassa kaybedilen Balkan toprakları ve şairin içinde açtığı yaralar dikkat çekici. Döneme ve şaire ilgi duyanlar için önemli bir kitap. (Mehmet Y.)

Yahya Kemal in hayatını anlatan muhteşem bir eser. Biyografik roman özelliği taşımasına rağmen çok akıcı. Ve Yahya Kemal ı anlamak için muhteşem bir fırsat (Tubackr)

Kitabın Yazarı Beşir Ayvazoğlu Kimdir?

Beşir Ayvazoğlu (1953 Zara, Sivas), edebiyatçı, şair, yazar, gazeteci.

Asıl ismi "Beşir Ayvaz" olup 11 şubat 1953 tarihinde Sivas’ın Zara ilçesinde doğmuştur. Sivas 'ta ilk ve orta öğreniminin ardından 1975'te Bursa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü'nü tamamlamıştır. Çeşitli liselerde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yapmış, TRT’de uzman olarak çalışmıştır. Lise yıllarında mahallî gazetelerde amatör olarak yürüttüğü gazetecilik mesleğine Hergün, Tercüman, Türkiye, Zaman ve Yeni Ufuk gazeteleriyle, Aksiyon dergisindeki köşe yazarlığı ve yöneticilik ile devam etmiştir. 1985-1991 yılları arasında Tercüman gazetesinin “Kültür-Sanat” yönetmenliği yapmıştır. Yeni Ufuk gazetesinde ise genel yönetmen olarak çalışmıştır. Dergâh, Kubbealtı Akademi, Hareket, Hisar, İzlenim, Türk Edebiyatı, Türkiye Günlüğü, Yeni Türkiye gibi dergilerde birçok deneme ve makale yayımlamışltır. Bir ara Kültür Bakanlığı danışmanı olarak görev yapmıştır.[1]

ADTYK Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Şehir Tiyatroları Repertuar Kurulu, TDV İslâm Ansiklopedisi Türk Dili ve Edebiyatı Merkez ilim ve Redaksiyon Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur. Ayrıca CNN Türk’te Hilmi Yavuz’la birlikte iki yıl “Gökkubbemiz” adlı kültür programını hazırlamış ve Kasım 2001-Temmuz 2005 tarihleri arasında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır.[2] TRT 2’de “Bir Tepeden” adlı bir kültür programı hazırlayan yazar, halen Türk Edebiyatı Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yürütmekte ve Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Türkiye Yazarlar Birliği, iLESAM, Çocuk Vakfı ve Sezer Tansuğ Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucu üyeleri arasında yer alıp Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in de üyesidir. Şiir, deneme, araştırma, inceleme ve biyografi alanında yayımlanmış çok sayıda kitabı bulunmaktadır.

Beşir Ayvazoğlu Kitapları - Eserleri

  • Güller Kitabı
  • Aşk Estetiği
  • Kuğunun Son Şarkısı
  • 1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi
  • Ateş Denizi
  • Bozgunda Fetih Rüyası

  • Ömrüm Benim Bir Ateşti
  • Defterimde Kırk Suret
  • Kahveniz Nasıl Olsun?
  • Saatler, Ruhlar Ve Kediler
  • Peyami
  • Siretler ve Suretler
  • Ney'in Sırrı

  • Yunus, Ne Hoş Demişsin
  • Yahya Kemal
  • Büyük Ağa Tarık Buğra
  • Tanrıdağı'ndan Hıra Dağı'na
  • Geceleyin Dersaadet
  • Kayıp Şiir
  • Divanyolu

  • Bir Ateşpare Bin Yangın
  • Fikret
  • Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
  • Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı
  • Altı Çizili Satırlar
  • Altın Kapı
  • Bozgunda Fetih Rüyası

  • Şehir Fotoğrafları
  • He'nin İki Gözü İki Çeşme
  • Dersaadet'in Kalbi Beyazıt
  • Geleneğin Direnişi
  • Şiirler
  • İslam Estetiği ve İnsan
  • Yaza Yaza Yaşamak

  • Alatav'dan Şardağı'na Kültür Coğrafyamızda Gezintiler
  • Doğu-Batı Arasında Peyami Safa
  • Tarık Buğra - Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak
  • Her Kuyuda Bir Yusuf
  • İstiklal Marşı Tarihi ve Manası
  • Malik Aksel
  • Florinalı Nazım

  • Türk’ün Kültür Coğrafyasında Bir Gezinti
  • Derkenar
  • Geçmişi Yeniden Kurmak
  • Üçüncü Tepede Hayat
  • Kaknus
  • Güller Kitabı
  • Kahveniz Nasıl Olsun?

  • Halk Şiirinden Tarihe
  • Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
  • Turkish Coffee Culture

Beşir Ayvazoğlu Alıntıları - Sözleri

  • Muhteşem bir maziyi daha, muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim,diyen yiğit bir adamdı Cemil Meriç (Altı Çizili Satırlar)
  • Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince taze kadın, Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir mânâ, (Ömrüm Benim Bir Ateşti)
  • Biz ki kaçak konar göçerleriz iskân edilmemiş hüzündür aşiretimiz (Kuğunun Son Şarkısı)
  • 'Bence sanat bir lüks, ziynet değildir, bir ihtiyaçtır. Aristokrasinin yahut yalnız küçük bir zümrenin keyfine hizmet eden bir vasıta olmaktan ziyade büyük bir kitlenin manevi gıdasıdır." (Malik Aksel)
  • Koruma şuuru, şehri tanıyıp sevmekle başlar. (Divanyolu)
  • Gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur… (Aşk Estetiği)

  • Bütün dinler ve mistik doktrinler, az yemeyi, perhizi tavsiye etmişlerdir. Tasavvufi eserlerin kanaatle ilgili bölümlerinde az yemekle ilgili hikâyeler anlatılır, öğütler verilir. Mesela Şirazlı Şeyh Sadi'nin Boston ve Gülistan'ında bu konuda hoş hikâyeler vardır ve bu hikâyelerin özü şu beyittir : " Ne ağzından taşasıya çok ye, Ne zayıflıktan ölesiye az ! " (Saatler, Ruhlar Ve Kediler)
  • Yunus bir söz söylemiş hiç bir söze benzemez Münafıklar elinden örter ma'ni yüzini (Yunus, Ne Hoş Demişsin)
  • Nuri Bey'e göre,zannedilenin aksine, hürriyetin en büyük düşmanı paradır, çünkü sizi -kendi şartlarını benimseterek- esirleştirir. (Defterimde Kırk Suret)
  • Aşk, bir bakar ki seyre başladığı yerdedir; Aşk Hüsn'den, Hüsn de aşktan başkası değildir. (Kuğunun Son Şarkısı)
  • Anlamıyorum; bugün gölgesinde dinlendiğimiz ağaç, yarın yerini iri yarı bir apartmana bırakıyorsa, bugün penceremizde ışıldayan gökyüzü, öbür gün beton bir blokun arkasında kalabiliyorsa, bu topraklarda asıl mânâsında nasıl mekân tutabiliriz? (Şehir Fotoğrafları)
  • Ey kırk yıl önce dudağımı değdirdiğim fincanın sahibi; müddetimi doldurduğum günden beri seni aramaktayım. Nerdesin? (Kahveniz Nasıl Olsun?)
  • Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rü’yâma girdi her gece bir fâtihane zan! (Bozgunda Fetih Rüyası)

  • Nazım, "Eski dost düşman olmaz" atasösünün de "ozanca bir dilekten başka bir şey olmadığını" söyler. şarabın yıllanmışı makbuldür ama, dostluğunki çok zaman tam tersine olur, "yılların içinde durgun sular gibi kurtlanır, yosunlanır, tortulanır. Bunun için de düşmanların büyüğü çok kez eski dostlardan çıkar. Eski dost düşman olur, hem de nasıl!" (Peyami)
  • Resûlullah Efendimiz (a.s.m) bir gün otururlarken, kedisi cübbesinin eteğine kıvrılıp uyumuştu. Resûlullah (a.s.m) kediyi uyandırmaya kıyamayıp cübbesinin o kısmını keserek yerinden kalktı. (Ateş Denizi)
  • “Akşam, geceye ihtişamlı bir ön sözdür.” (Geceleyin Dersaadet)
  • Mütareke devridir. 1919 yılının sonlarına doğru bir gün Ba biâli'den Fâtih'e kadar tam elli beş çeşme ve sebil sayan Emiri Efendi, hepsinin susuz olduğunu ve sanatkârane kitabelerinin toz toprak içinde kalarak okunmaz hâle geldiğini gördüğü için çok üzülür ve "Vicdannâme" başlığını uygun gördüğü bir rapor yazıp sadaret makamına arz eder. (Divanyolu)
  • " Fransız toprağı bin yılda Fransiz milletini yaratti." Bu cümleyi okuduktan sonra milliyetin en mühim unsurunun toprak olduğunu anladim. Bizim milliyetimiz de Anadolu ve Rumeli toprağının eseriydi. (Bozgunda Fetih Rüyası)
  • Şiir galiba sesini bulduktan sonra kendi kendini inşa eden bir şey... (Ateş Denizi)
  • Aşığın çıkardığı âhın adı zefredir. Bu âhı çıkaramayan aşık, sıcak hava kalbin üst kısmındaki soğuk kısma girerek rutubete dönüştüğü için aşkını ağlayarak açığa vurur. Bu kadar da değil; İbnü'l Arabi, kalpten ciğerlere sirayet etmesi halinde âh sadasıyla birlikte çıkan nefesten yanık kokusunun yayılacağını söylemektedir... Eğer ateş kalbi ve ciğeri yakıp pişirirse, hâl sahibi ölebilir. Nitekim evliya menkıbelerinde sema meclislerinde ruhlarını böyle teslim edenlerin isimleri zikredilmiştir. İbnü'l Arabi yorumcusu Ahmet Avni Konuk "Bunlar aşk-ı İlahi'nin şehidleridir." diyor. (Kuğunun Son Şarkısı)

Yorum Yaz