Bozkırın Kağanlıkları - Ahmet Taşağıl Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bozkırın Kağanlıkları kimin eseri? Bozkırın Kağanlıkları kitabının yazarı kimdir? Bozkırın Kağanlıkları konusu ve anafikri nedir? Bozkırın Kağanlıkları kitabı ne anlatıyor? Bozkırın Kağanlıkları PDF indirme linki var mı? Bozkırın Kağanlıkları kitabının yazarı Ahmet Taşağıl kimdir? İşte Bozkırın Kağanlıkları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Taşağıl
Yayın Evi: Kronik Kitap
İSBN: 9789752430754
Sayfa Sayısı: 240
Bozkırın Kağanlıkları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hayatlarını sürdürebilmek için tarih boyunca yer değiştirmekten asla kaçınmamış olan Türkler, bozkır ikliminin sert koşullarıyla da mücadele edebilmişlerdir. Ormanlar, bozkırlar ve su boyları Türkler için yurt edinilecek yerler olmuştur. Eski Çin kaynakları ve arkeolojik verilere göre M.Ö. 3 binlerden itibaren tarih sahnesine çıkan Türkler, atlarını evcilleştirerek ve demir işleyerek nesilden nesile, iklimden iklime yok olmadan varlıklarını korumayı başarmışlardır.
Zorlu yaşam şartlarına rağmen Türkler uçsuz bucaksız bir coğrafya boyunca sayısız siyasi kuruluş ortaya çıkarmış, bu kuruluşlar gelişmiş, yükselmiş ve zamanı geldiğinde yıkılmıştır. Kadim Türk tarihinin eski devirlerine dair eşsiz çalışmalar ortaya koymuş olan Ahmet Taşağıl, bu kez İslam öncesi dönemdeki Orta Asya Türklerinde derin izler bırakmış Hunların, Tabgaçların, Gök Türklerin ve Uygurların kağanlıklarını anlatıyor. Kuruluşlarından itibaren devlet politikalarını, yaşam biçimlerini, kültür faaliyetlerini ve diğer siyasi yapılarla olan irtibatlarını izliyor. Türk tarihinin en önemli figürlerini değerlendiriyor, onların bilinmeyen taraflarını gün yüzüne çıkarıyor.
Orta Asya’nın doğusunda Moğolistan yaylalarında ve ağırlıklı olarak Ötüken bölgesinde yükselen dört büyük kağanlık, bozkırların derinliklerinde birbirinin devamı gibi aynı model üzerinde yükselmişlerdir. Hun ve Gök Türk devlet modelleri ile uygulamaları, Çin kaynaklarının da desteklediği gibi birbirinin devamı gibidirler. Aralarındaki farklılıklar ise hem tarihçilerin hem de tarih severlerin ilgisini yoğun biçimde çekmeye devam etmektedir. Kısacası bilge, savaşçı, korkusuz, sadık ve teşkilatçı Türklerin tarihine ilgi duyan herkes, onları bozkırların macera dolu sayfalarında bulmaktadır.
Bozkırın Kağanlıkları: Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar, bozkır Türklerini tüm gizemiyle meraklılarına sunuyor, sayfaların arasından nal sesleri duyuluyor…
Bozkırın Kağanlıkları Alıntıları - Sözleri
- Çin imparatorlarının tayin ettiklerini savundukları Uygur kağanları aslında onlara karşı daima hâkimane tavır takınmışlardır.
- Kardeşim Kül Tegin vefat etti. Kendim yas tuttum. Gören gözlerim görmez gibi, esen aklım esmez gibi oldu...
- Türk Milletine ad verme şerefini kazanan Gök Türklerin tarihi bağımsız devlet olarak yaklaşık iki yüz yıl sürmüş, yıkılışlarından sonra yine iki asır devam etmiştir. Türk milleti ve kültürü Gök Türk döneminde her bakımdan sistemli bir şekilde ortaya çıkmış, bir bakıma günümüze kadar Türk tarihine yön vermiştir.
- 13 hükümdarın yedisinin hanımı Çinliydi. Demek ki Çinli prenseslerle evlenmek politik açıdan önemliydi. Onüç Kağan'ın yedisinin unvanında şu terimlerden biri bulunurdu: Tengride, Ay Tengri'de, Kün Tengri'de. Bu hakimiyetin gökten, güneşten yada aydan geldiğine inanıldığını göstermektedir.
- Tarihte Türk adıyla kurulan ilk devletin doğuşuydu. Bu devlet hakim olduğu iki yüzyıllık süre içinde her açıdan Türkçe açıklayabildiğimiz, unvan, makam, sosyo-kültürel hayat, yönetim sistemi, hukuk gibi modelleri meydana getirdi. Bu yüzden Gök Türkleri, Türk Dünyası tarihinin tam ortasına koyarız.
- M.Ö. 108 yılında birkaç on yıl sonra Lou-lan kralı öldü. Hunlar onun öldüğünü duyar duymaz rehin tuttukları pensi derhal Lou-lan'a götürerek tahta çıkardılar. Böylece kendi taraftarı bir hükümdar o krallıkta tahta çıkmış bulunuyordu. Bu da Hunların uluslararası siyasetteki başarılarını göstermektedir.
- Türk tarihinin adeta hazinelerinden olan Tonyukuk, Bilge Kağan, ve Kül Tegin anıtları dikildi. 725 yılı dolaylarında Tonyukuk Yazıtı dikilirken, 731'de ölen Kül Tegin adına ağabeyi tarafından 732'de, bir bakanı tarafından zehirlenerek 734'te hayatını kaybeden Bilge adına oğlu tarafından 735'te söz konusu anıtlar dikildi. Üzerinde Türk milletinin ve yöneticilerinin ders alması gereken sözler, oyma harfleriyle yazıldı.
- Şu anki bilgilerimize göre en eski Türk yurdu olarak Sibirya'yı işaret etsek de büyük devasa kağanlıklar ve hanlıklar hep bozkırda ortaya çıktı. Bu durumda Moğolistan'ın yüksek rakımlı yaylalarının burada özel bir yeri bulunduğunu vurgulamak gerek.
- Çin İmparatorlarının tayin ettiklerini savundukları Uygur kağanları aslında onlara karşı daima hakimane tavır takınmışlardır. Mesela Bögü Kağan 762 yılında asi Shih Chao-i'ye karşı yardım için gittiği Çin' de T'ang hanedanının veliahdının kendi önünde dans etmesini istemiş, karşı çıkan Çinli memurlar öldürülmüşlerdi.
- "... Üstelik Lou-lan, Wu-sun ve Hu-Chie kabileleriyle, civardaki 26 devleti de fethettik, böylece hepsi Hunların bir parçası oldu. Yaya çekerek yaşayan tüm halklar artık tek ailede birleşti ve tüm kuzey bölgesi barış içinde..."
- Tabgaç askerî harekâtları bir neslin son askerî sefer modeliydi. Bu istila stratejisi göçebe devletlerin ekonomik ve siyasî yapısını yıkmak, onların insan ve hayvanlarını ele geçirmek üzerine kuruluydu ve 10 ila 20 yıl arasında sürmekteydi.
- Şu anki bilgilerimize göre en eski Türk yurdu olarak Sibirya'yı işaret etsek de büyük devasa kağanlıklar ve hanlıklar hep bozkırda ortaya çıktı.
- Altay Bölgesinde Hunlar zamanında açılmış su kanallarına tesadüf edilmiştir. Selenga-Baykal Gölü arasındaki İvolgi ve İlmova adlı yerlerde çeşitli saban demirleri, oraklar, değirmen taşları bulunmuştu. Ayrıca hububat muhafaza etmeye yarayan çukurlar da görülmüştür. Bütün bunlar az da olsa Hunların elverişli alanlarda tarım yaptığını göstermektedir. Ancak iklim şartlarından dolayı ülke geneline bakıldığında tarımın önemli yer tuttuğu söylenemez.
- Aslında pek rastlanmasa da Hunların surlu şehirler yaptığını görürüz. M.Ö. 36'da Chih-ch'i Shan-yü etrafı surlarla çevrili bir şehir yaptırmıştı. Yine Hunlar, milattan sonraki asırlarda Kuzey Batı Çin'de Kansu'da Ku-tsang adlı şehir kurmuşlardı (310'dan önce) Fakat genellikle şehir hayatını sevmezlerdi.
Bozkırın Kağanlıkları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
#ahmettaşağıl İslam öncesi Türk tarihini merak edenler için güzel bir kitap.Tabgaçlar kafamı karıştırıyordu, tam olarak yerine oturmuş oldu bu kitapla.Kitap Hunlar dan başlıyor,Uygurlar ile son buluyor.Her bölümün sonunda kaynakçası yazılmış.Her bölüme başlarken ilgili harita bulunuyor.Ahmet Taşağıl hocanın bu okuduğum dördüncü kitabı.Bilge Kağanın vasiyeti ve Kök Tengrinin Çocukları kitaplarındaki bazı bölümler özellikle Göktürklerle ilgili olan kısımlar diğer kitaplarından olduğu gibi alınmış.Buna rağmen en çok Göktürkler kısmını okumayı sevdim.Çağdaşı devletlerden,kamu hukuku,insanların hürlüğü,sınıfsal eşitlik,toprak sahipliği,kadın-erkek eşitliği, adaletin hızla ve net bir şekilde işlemesi,kağan haricinde kararların alındığı bir toy(meclis) oluşu,milletin dini değil askeri karakter taşıyor oluşu ile ayrılan,çok özel bir devlet Göktürkler.Sadece Çince adlar biraz kafa karıştırıcı bunun haricinde gayet akıcı bir kitap olmuş.Herkese keyifli okumalar. (Zeynep Buse Eydemir)
~8° | Bozkırın Kağanlıkları: Merhaba. yazar/ahmet-tasagil'ın tarih alanındaki çalışmaları dolayısıyla ülkemizde oldukça önem verilmesi gereken bir tarihçi olduğunu düşünüyorum. Kitapta hayat hikâyesi kısa bir şekilde aktarılmış. Çinceyi iyi bilen ve doğal olarak Türk tarihinde çok önemli bir yeri olan Çin kaynaklarını inceleme fırsatına erişmiş ve ayrıca Türk coğrafyasını da gezip tüm bu bilgileri bize olabildiğince anlaşılabilir bir şekilde anlatabilmeyi başarmış biri. Kitapta temel olarak Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler ve Uygurlar, fazla detaya girilmeden ama yüzeysel de kalmayacak şekilde anlatılmış. ''Hunlar'' ve ''Tabgaçlar'' kısımlarını okumak biraz daha güç bence. Hem yazım hatalarının bir miktar yoğun olduğu hem de Çince isimlerle dolu kısımlar çünkü. Özellikle ''Göktürkler'' kısmı fevkalade güzel hazırlanmış. ''Tonyukuk'' gibi büyük bir bilgenin önemini gözler önüne sermiş. Aralarından en çok yazılı eser bırakma faaliyetini göstermiş olan Uygurlar da oldukça güzel bir şekilde anlatılmış. Kitapta bazı haritalara da yer verilmiş ama ben sana pek yararını dokunacağını sanmıyorum. NOT: İslam öncesi Türk tarihiyle yeni ilgilenmeye başlamış biriysen bu kaynak senin için oldukça faydalı olabilir diye düşünüyorum. Ancak tabii ki tek okuyuşta her şeyin aklında kalmasını da bekleme. Zaten bu konuda okumalar yaptıkça her şey kafanda netlik kazanmaya başlayacak. Bu kitap da gelecekte bir gün bu konuda bir soru kafana takıldığında araştırmanı yapabileceğin bir eser olarak kitaplığında yer edinecek. Keyifli okumalar! (Kaan Ata Önder)
KİTAP DEĞERLENDİRME: Arkadaşlar kitap başlıkta da olduğu gibi 4 bölümden oluşuyor. Hunlar,Tabgaçlar,Göktürkler ve Uygurlar. Kitabın 240 sayfa olduğuna bakmayın, Ahmet hoca kitabın her bölümüne güzel değinmiş ve kısa ve net şekilde anlatmış. Eski Türk Tarihi ile ilgili kitaplar okumak daha önce okumamışlar için biraz zor gelebilir. Çünkü içerisinde ki çoğu kaynak ve metinler, (Çin) kaynaklarından alıntı ve hükümdar isimlerinin v.s hepsi Çin'ce okunuyor. Bu yüzden biraz zorlanabilirsiniz. Kısa ve net şekilde özetlemek gerekirse bu kitap tarih bilgimi bir hayli genişletti diyebilirim. Tavsiye ediyorum. (Davut Ergün)
Bozkırın Kağanlıkları PDF indirme linki var mı?
Ahmet Taşağıl - Bozkırın Kağanlıkları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bozkırın Kağanlıkları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Taşağıl Kimdir?
14-2-1964 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde doğdu. 1975'te İlyasköy İlkokulunu, 1981'de İzmit Mimar Sinan Lisesi'ni bitirdi.
İstanbul üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Aynı yıl Çince öğrenmek ve Orta Asya Tarihi üzerine araştırmalar yapmak üzere Taiwan'a gitti. Adı geçen ülkede Shih-fan üniversitesinde Çince kurslarına devam ederken, aynı zamanda Cheng-chih üniversitesinin Etnoloji Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Tarih Bölümünde ders ve seminerleri takip etti. Bunun yanında dokümantasyon merkezinde Çin kaynaklarından Türk tarihine ait belgeler topladı.
1986 yılının sonunda Türkiye'ye dönüp, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1988 yılında "Gök-Türk ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Gök-Türk / Çin İlişkileri" adlı teziyle master unvanını aldı. Aynı yıl bu enstitüde başladığı doktora çalışmasını 1991'de "Gök-Türkler (542-630)" adlı teziyle tamamlayarak doktor unvanını kazandı.
Bu arada 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Mimar Sinan üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında, 1992'de yardımcı doçentliğe yükseltildi . 1995 yılında Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu.
1997-1998 ve 1999-2000 eğitim-öğretim yıllarında Kazakistan'ın Türkistan şehrindeki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. çeşitli seminerler ve konferanslar verdiği gibi panel ve sempozyumlara katıldı. Kazakça başta olmak üzere diğer Türk lehçelerini öğrendi. Bu esnada Özbekistan'ın Semerkand, Buhara ve Hive gibi tarihi şehirlerine, yine Güney Kazakistan'da Sır Derya boyundaki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlara geziler yaptı. Saha araştırmalarında bulundu. Aynı üniversitede 2001-2002 öğretim yılında Tarih-Felsefe Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2002 yılının Temmuz Ağustos aylarında Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi'nin yürüttüğü Moğolistan Türk Anıtları Projesinde yer aldı.
2004-2005 öğretim yılında Bişkek'te bulunan Kırgızistan Türkiye Manas üniversitesinin Tarih Bölümünde öğretim üyeliğinde bulundu. Aynı üniversitenin Türk Uygarlığı Merkez Müdür yardımcılığını yürüttü. Sosyal Bilimler Dergisi yayın kurulu başkanlığını yaptı.
2007-2008 Mimar Sinan üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. 2008 yılında Rektör Yardımcılığına atanmıştır. 2009 Nisan ayında ise Tarih Bölümü Başkanlığına atanmıştır.
Halen Mimar Sinan üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.
Çince, İngilizce, Rusça ve Fransızca ile Türk lehçelerinden Kazakça ve Kırgızca'yı bilmektedir.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Ahmet Taşağıl Kitapları - Eserleri
- Kök Tengri'nin Çocukları
- Gökbörü’nün İzinde
- Bozkırın Kağanlıkları
- Bilge Kağan'ın Vasiyeti
- Bilge Türk Tonyukuk
- Gök-Türkler 1-2-3
- Hunlar
- Türk Model Devleti Gök Türkler
- Eski Türk Boyları
- İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar
- Uygurlar
- Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları
- Türk Bilgeleri
- Gök-Türkler
- Ergenekon'dan Kağanlığa
- Bilge Kağan'ın Vasiyeti
- Orta Asya Türk Tarihi
- İnsanlığın Serüveni
- İslamiyet Öncesi Türkler
- Göktürkler 1
Ahmet Taşağıl Alıntıları - Sözleri
- Atın insan için oynadığı rol, bir savaşçının en önemli yoldaşı olması, öldükten sonra en sevdiği atının kurban edilmesi, ölü ile birlikte gömülmesi çok ilginç bir durumdur. Sağlığında savaşçıya verdiği katkıya işaret ettiği gibi bunu bir şekilde kader arkadaşlığı olarak yorumlamak da mümkündür. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- "Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. " (Hunlar)
- "Tonyukuk zeki oluşu, akıllı yönetimi, stratejik davranışları sayesinde tanınmış bir kişiydi. Özellikle askerî planlamacılığı ön plana çıkıyordu." (Türk Bilgeleri)
- Eski Türk ilinde bu coğrafi mekân, yani ülke toprağı diğer çağdaşı devletlerde olduğu gibi hükümdarın serbestçe kullanabildiği bir arazi parçası değil, korumakla görevli bulunduğu ata yadigârı idi. (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Çin’i en fazla korkutan Kağan Kapgan Kağan (Türk Bilgeleri)
- Tola Irmağı civarında yaşayan Dokuz Oğuz boyları, her ne kadar daha başlangıçta Uygurlara tâbi olsalar da, her an karși çıkıp bağımsızlıklarını ilan edebilirlerdi. Uygur kağanı bunu önlemek için bir kumandanını Ötüken Dağı'na yollayarak orada görevlendirdi. Öte taraftan Basmıllar ve Karluklar maglup edilerek tamamen devlete baglandılar. Kazandığı üst üste başarılar sonucu konumunu iyice güçlendiren Kutlug Bilge Kül Kagan, artık gücünü tamamen kaybederek zayıflamış olan Gök Türk Kağanı Pai-mei'e son darbeyi vurarak onların iki yüzyıllık saltanatına son verdi. Buna ragmen T'ang hanedanı imparatoru Uygur kaganını hala küçük görüyordu. Nitekim sol muhafizları kumandanı gibi bir anlama gelen unvanla taltif etti (745), Son saldından kurtulan Gök Türk hanedan ailesinden gelen 10 bin kişilik grup. Çin'e giderek oradan sığınma istedi. Geri kalanları ise Uygur Kağanlığı'na bağlanmak durumunda kaldı. (Uygurlar)
- Hunların savaş zamanlarında yağmurun yağması en çok çekindikleri konudur. Çünkü, yağmurun yağması ile yaylar işlemez hale geliyordu. Hunlar bu yüzden gece seferlerinde dolunay zamanını beklerlerdi. (Kök Tengri'nin Çocukları)
- Chou-p'an'da Gök-Türkleri durdurmakla vazifeli Ta-hsi Changju'nun ordusu, İşbara'nın yüz bin kişilik ordusunu görür görmez şaşkına dönmüş ve büyük bir korkuya kapılmıştı. Ona yardım etmekle vazifeli dük Yü Ch'ing-tse, takviye kuvvet larak onların yanına gitmeye çekindi. (Gök-Türkler 1-2-3)
- Eski Türkçe anıtlar, o toprakların ilelebed Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin sonucu meydana getirilmişti. (Bilge Türk Tonyukuk)
- Türk tarihinin başlangıcında yani M.Ö 3000'lerde Afanasyevo kültürü söz konusudur ve yaklaşık olarak M.Ö 3300-1700 tarih aralığında değerlendirilmektedir. Bu kültürün merkezi Hakasya topraklarıdır. Daha sonra aynı bölgedeki Andronovo, Karasuk, Tagar Taşık kültürleriyle adım adım Türk tarihini izleriz (Gökbörü’nün İzinde)
- Orta Asya'da Kao-che boyları Ting-ling'lerin yerini almışlardı. (Eski Türk Boyları)
- Her şeye rağmen Orta Asya'nın geniş bozkırlarında hakim hayvan türü koyundur. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- Milletine o derece güveniyor ve ebediliğine inanıyordu ki; “Ey Türk! Üstte gök yıkılmaz, altta delinmezse senin devletini, töreni kim bozabilir?” demektedir. (Türk Bilgeleri)
- "Hunların Göğe Ch'eng-li (tengri) dedikleri kut karşılığında ise K'ut'u kullandıkları ifade edilmiştir. Hükümdarlık unvanı Ch'an-yü ise enginlik anlamına gelmektedir. Kısacası hükümdarlarını Gök gibi Engin sonsuz Genişlikte olarak tanımlarlardı." (Türk Bilgeleri)
- 6. Asırda Gök Türkler tarih sahnesine çıkarken Orta Asya 'da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu... (Eski Türk Boyları)
- Çinliler gibi protokol ve görgü kurallarına uymadıkları belirtilmiştir. En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaşta beslediği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- Dünya tarihi hakkında yazılan çoğu kitapta hakları yense de bir şekilde Türklerin Tarihine vurgu yapmak zorundadırlar (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Gök Türk Devleti, bütün Türk Tarihi içinde model devlet olarak kabul edilmelidir. Uygur, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu ve Osmanlı devletleri bu model üzerinde yükselmiştir (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Hun kanunlarında bir kişi eğer adam öldürmek maksadıyla bıçağını sıyırırsa idam edilir. Hırsızlık yapanın mallarına el konulur. Bir suçluya hafif bir ceza verilecekse bir uzvu ezilir Ağır ceza verilecekse idam edilirdi. Hapis müddeti on günü geçmezdi. Mahkûmların sayısı ancak, birkaç kişidir. Hun sosyal hayatımı düzenleyen kanunlar, Çin'deki gibi karışık ve zor uygulanır değil, kısa ve kesin hükümlerdi. Cezaların ağır olması caydırıcı gücü ve milletin erdem sahibi olmasını, suçluların sayısının çok az olması sonucunu doğuruyordu. Bu konuyu Çin kaynakları "mahkûmların sayısı ancak birkaç kişidir" ifadesiyle açıklarlar. (Kök Tengri'nin Çocukları)
- Cengiz Han 1277'de büyük batı seferinden döndükten iki yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişilerin tamamı ortadan kaldırılmıştır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez. (Gökbörü’nün İzinde)