diorex
Dedas

Bu Dünyadan Nazım Geçti - Vala Nurettin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bu Dünyadan Nazım Geçti kimin eseri? Bu Dünyadan Nazım Geçti kitabının yazarı kimdir? Bu Dünyadan Nazım Geçti konusu ve anafikri nedir? Bu Dünyadan Nazım Geçti kitabı ne anlatıyor? Bu Dünyadan Nazım Geçti PDF indirme linki var mı? Bu Dünyadan Nazım Geçti kitabının yazarı Vala Nurettin kimdir? İşte Bu Dünyadan Nazım Geçti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 30.07.2022 15:00
Bu Dünyadan Nazım Geçti - Vala Nurettin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Vala Nurettin

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları

İSBN: 9786052983331

Sayfa Sayısı: 576

Bu Dünyadan Nazım Geçti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Ben, birinci el olarak edebiyat tarihine vesikalar bırakmak arzusuyla ancak gözlerimle gördüklerimi, kulaklarımla işittiklerimi gerçeklere sadık kalarak yazıyorum. Nâzım’ın kişiliğinde evvelce de belirttiğim gibi hem siyaset hem şairlik vardır. Bunlar birbirlerinden pek ayrılmazsa da bu kitapta elbette ki şairlik niteliğini özellikle belirtip siyaset yeteneğini gölgede bıraktım. İncelemeyi şairlik açısından yürüttüm. (…) Benim bu kitabımda, yaşadığım devirdeki gizli ve açık, sosyalist ve komünist faaliyetleri konu dışı bırakılmıştır. Ya da Nâzım’ın şair kişiliğini belirtmek için gerektiği kadarı ele alınmıştır.”

Türk şiirinin “dünyaca” ünlü şairi Nâzım Hikmet’i; onunla aynı okul sıralarında okuyup aynı maceralara atılan, Milli Mücadele döneminde birlikte önce Anadolu’ya oradan Sovyetlere geçen, sefayı da cefayı da (ama en çok cefayı) beraber çeken, hatta gerektiğinde şairi sırtında taşıyan “yoldaşı” Vâlâ Nureddin anlatıyor.

Sonrasında yazılan bütün kitaplara “kaynak” olan ve herkesin önemini teslim ettiği Bu Dünyadan Nâzım Geçti’de Vâ-Nû, çocukluğundan mahpusluğuna, birinci elden tanıklıklarla Nâzım’ın tüm yönleriyle ve derinlemesine portresini çiziyor.

Bu Dünyadan Nazım Geçti Alıntıları - Sözleri

  • "Efendiler Alev dolu bir tas gibi yanıyor beynimin içi..."
  • "Şairim şimşek şekillerini şiirlerimin caddelerde ıslık çalarak kazırım duvarlara.."
  • Şöyle bir söz vardır: “İdeal uğrunda zorluklara katlanıp yaşamak, ideal uğrunda ölmekten zordur”. İlk gençliğinde ideal uğrunda ölmeyi gaye bilen Nâzım, hayatının sonraki kısımlarında daha zor yolu, gayesi uğrunda zorluklara katlanıp yaşamak yolunu seçti.
  • En ümitsiz macera Yedi yerden yara almak değil. En ümitsiz macera İpin ucunu kaybetmek elinden Ve gözlerimiz koyun gözü gibi mahzun Bıçağın altına kendiliğinden Bıçağın altona bıkkın ve uzun Yatıvermesi boynumuzun
  • Benim gönlüm bir kelebek Dolaşıyor çiçek çiçek.
  • ...Ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli Sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine Ümitten korkuyorlar...
  • Hiç olmazsa hıncımı böyle alırım, dedim, Yere mağrur uzanan gölgesini çiğnedim. ~Ran
  • "Bu işte insafsız olmalı, birazcık da kibirli ne kahır, ne keder, ne zulüm, seni ancak ölüm, teslum alabilmeli." Ölüm, onu, ayakta dimdik teslim almış...
  • Yeryüzünde namuslu insanların bulunuşu en büyük tesellimdir.
  • Gurbet ellerde sürünmek ve ölmek, Osmanlı payitahtını bu zillette görmekten yeğdir.Mücadele edenler arasına katılmalı.
  • Bana eski bir hoca efendinin anlattığı doğruysa, karlıudan gelen bir güzele bakmanızda günah yokmuş. Ancak, hizanızı geçerken baş çevirmek günahmış. Hele geçtikten sonra, başını çevire çevire gözlemek katmerli günahmış.
  • Başka dinlerde hikmet özü, "sevgi" yahut "nefis jimnastiği" iken İslam'da "korku"dur.
  • İnsan 11 senedir hapiste bile olsa, dışarıda kar, odada sırtında palto ve karaciğerde sancılar bile olsa, yaşamak mükemmel şey. Dünya güzel ve her şeye rağmen insanlar sevilmeye değer. Nazım Hikmet
  • Akın var güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
  • Birdenre beş adım sağında onu gördü. Paşalar O'nun arkasındaydılar. O saati sordu. Paşalar "Üç" dediler. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar. Eğilip durdu. Bıraksalar İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi akarak Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.

Bu Dünyadan Nazım Geçti İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Nâzım’la yeniden tanışmak: Nâzım Hikmet’in dostu ve hatta yoldaşı Vâlâ Nurettin’in anılarından oluşan bu eseri okumak bambaşka. Birinci ağızdan, çoğu olayın olduğu anda orada bulunan kişiden Nâzım Hikmet’in hayatının dönemeçlerini okuyorsunuz. Bilmezdim mesela onun hafızasının bu kadar zayıf olduğunu, zihninin bulanık olduğunu. Sevgiliye yazılmış sandığım bazı şiirlerin çok başka duygularla başka kişi ve olaylardan ilham aldığını görmek de beni şaşırttı. Bu kitabı okuduktan sonra Nâzım Hikmet şiirlerine bambaşka anlamlar yükleyeceksiniz. Üstelik tarihin perde arkasındaki olaylara da tanık olacaksınız. Tavsiyemdir. (Tuğçe)

Bu Dünya'dan iyi ki Nâzım geçmiş.: ''En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, Biri o, biri ötekisi.. Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi.. Sana gelince.. Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün.. Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana küssün.. Artık seninle biz, düşman bile değiliz...'' Bir çokları gibi bende bu şiirin Nâzım Hikmet'in meşhur sevgililerinden birine yazıldığını düşünüyordum, fakat bu şiirin Nâzım Hikmet'in en yakın arkadaşı belki de kaderdaşı demeliyim, Vâlâ Nureddin'e yani nam-ı diğer Vâ-Nû'ya yazılmış olduğunu öğrendim. Hayat işte, gün geliyor en yakın zannettiğimiz insana bile neler söyletiyor insana. Zaman zaman okuduğum Nâzım şiirlerinde, bazı duyguların havada kaldığını hep hissederdim, hani şair burada neyi kastetmiş, hangi ruh haliyle sarfetmiş bu cümleyi diye kafama takıldığı çok oluyordu. Kolay değil 20. yy Türkiye'sinin parmakla gösterdiği şair olmak. Gerçekten hiç de kolay değilmiş. Dikkat ederseniz eş dost sohbetlerinde, edebiyat sohbetlerinde konu ne zaman Nâzım Hikmet'ten açılsa, ''yahu ne kadar da çapkın adammış, ne kadar da ayrangönüllüymüş''e gelir hep sohbet, bu kitaptan sonra anladım ki, bu yorum tamamen cahil cesareti. Bana Nâzım Hikmet'in hayatını sorarsanız baştan sona mücadele, baştan sona insanlık, baştan sona mütavazı bir sergüzeşt derim. Çünkü sırça saraylarda, allı, pullu şamdanların arasında geçmemiş yaşantısı, öyle anlar var ki kitapta okurken insanın gözlerinin dolmaması mümkün değil. Mesela, Nâzım Hikmet tutuklandığında annesi Celile hanım tek başına Pierre Loti'de protesto mitingleri düzenlemiştir, Nâzım'ın şu satıları bu olayın tesiriyle kaleme alınmıştır; ''Hatta sen sen Pier Loti! Sarı muşamba derilerimizden birbirimize geçen tifüsün biti senden daha yakındır bize Fransız zabiti! Fransız zabiti, sen, o üzüm gözlü âzadeyi o orospudan daha çabuk unuttun! Kalbimize diktiğin âzadenin taşını Bir tahta hedef gibi topa tuttun! '' * *Pierre Loti Çanakkale'yi topa tutan Fransız donanmasındaymış. Mesela İnebolu'da tanıştığı ve ilk komünist fikirleri edindiği Sadık Ahi'nin kırmızı bir boyun atkısı varmış, o dönemde bir nevi nişan gibi takıldığı söyleniyor, Nâzım hiç kırmızı bir boyun atkısı takmamış ama şu satıları da bu atkının tesirinde yazmış; ''Alnı yukarda kırmızı boyun atkısı rüzgârda, yürüyor. Yürüyor adım adım Yürüyor ağır ağır yürüyor...'' tabi savaş zamanı, araç yok, yiyecek kıt, günleri yarı aç yarı tok oradan oraya, karda tipi de yürüyerek geçiyor, işte meşhur Yalınayak şiiri de tam bu sıralarda yazılıyor. Kafamızda güneş ateş bir sarık. Arık toprak çıplak ayaklarımıza çarık. İhtiyar katırından daha ölü bir köylü yanımızda, yanımızda değil yanan kanımızda Omuz yamçısız, bilek kamçısız atsız, arabasız, jandarmasız, ayı ini köyler balçık kasabalar kel dağlar aştık, İşte biz o diyarı böyle dolaştık! (1922) Mustafa Kemal ile TBMM'de tanıştırılan genç şaire Atatürk; ''-Bazı genç şairler modern olsun diye mevzusuz şiir yazmak yoluna sapıyorlar. Size tavsiyem ederim, gayretli şiirler yazınız, '' demiş. O dönemde milli şuur bilinci yerleştirmek için bir çok şaire bu tür şiirler yazdırıldığı fakat Nâzım Hikmet'in, Mustafa Kemal'i sevmesine rağmen bu tarz bir teklife sıcak bakmadığından bahsediyor Vâ-Nû. Vâ-Nû, Nâzım'ın yol arkadaşı, her ne kadar bazı siyasi tutumlar yollarını ayırmış olsa da, bir ömrün büyük bir kısmını birlikte paylaşmışlar. Nazım ve Vâlâ, Bolu’da iken sabahları birbirine günaydın yerine, “Bende bu keder, bende bu keder / ayaklarının ucuna basıp geldiği gibi gider” diye yazmış Vâlâ Nureddin kitabında. Kitabın çıkış tarihi 1965, Vâlâ Nureddin'in ölümüyse 1967, sanki bu kitabı yazmak için yaşamış gibi hissettim kitap bittiğinde. O sadece Nazım Hikmet'i kaybetmemiş, koca bir ömrü paylaştığı, dostunu, kardeşini, aynı lokmayı birlikte yediği can yoldaşını kaybetmiş. Nâzım Hikmet hakkında yazılmış en iyi biyografilerden biri, okumayı düşünenlere kesinlikle şiddetle tavsiye ederim. Madem yeni bir yıla giriyoruz, yeni seneye bir Nâzım şiir yakışır :) ''Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.'' Herkese iyi seneler dilerim. (Ayşe*)

Vâlâ Nureddin'in "birinci el olarak edebiyat tarihine vesikalar bırakmak" amacıyla yazdığı, Nâzım Hikmet'le olan anılarını -onun kişiliğini ve şairlik yönünü de belirterek- anlattığı kitabı. Vâlâ Nureddin'in Nâzım Hikmet'in yakın arkadaşı olması ve kitapta tanık olduğu olayları anlatması eseri hem özgün hem daha güvenilir kılıyor. Alanında yetkin bir eser olduğunu düşünüyorum. Yani bu konuda araştırma yapmak isteyenlerin başvurabileceği fikir verici bir kitap. Yazar anılarını aşırı detaylı anlatmış ve Nâzım Hikmet'ten ayrı olan bazı yaşantılarından da uzun uzun bahsetmiş. Bunlar kitabı okurken yer yer sıkılmama neden oldu. Fakat yazarın keyifli üslubu bu sıkıcılığı tolere ediyor denebilir. (Azra)

Bu Dünyadan Nazım Geçti PDF indirme linki var mı?

Vala Nurettin - Bu Dünyadan Nazım Geçti kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bu Dünyadan Nazım Geçti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Vala Nurettin Kimdir?

Gençlik yıllarında ünlü şair Nazım Hikmet'in yakın dostu olan yazar, Kurtuluş Savaşı yıllarında onunla birlikte Milli Mücadele'ye katılmak için İstanbul'dan Anadolu'ya geçen; öğrenim görmek için birlikte Moskova'ya giden kişidir. Nazım Hikmet ile ilgili anıları ve yazışmaları yayımlanmıştır. Fıkra yazarlığı, roman, hikâye yazarlığı ve çevirmenlik yapan Vâlâ Nureddin, ilk Türk polisiye yazarları arasında yer alır.

1901’de Beyrut’ta dünyaya geldi (Nüfusa doğum yeri olarak İstanbul yazdırılmıştır). Babası, son Beyrut valisi Nureddin Bey’dir. Babasının 1911 yılında kaybeden Vala Nureddin, o yıl girdiği Mekteb-i Sultani'nin orta bölümünü tamamladı. Nazım Hikmet ile ilk defa bu okulun hazırlık sınıfında tanıştı.

1916'da bazı arkadaşları ile Avusturya'ya gitti ve bir süre Viyana Ticaret Akademisi’nde bankacılık okudu. 1917'de İstanbul'a dönerek İtibarı-ı Milli Bankası'nda ve Maliye Bakanlığı'nda çalıştıysa da bu işi sevmedi; 1918-1920 yılları arasında şair yönüyle öne çıktı ve birkaç arkadaşı ile yayıncılık yaptı.

1 Ocak 1921'de Anadolu’daki Milli Mücadele için silah ve cephane kaçıran gizli bir örgütün yardımıyla şair arkadaşları Faruk Nafiz, Yusuf Ziya, Nazım Hikmet ile birlikte Sirkeci'den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice binerek İnebolu'ya vardı. Ankara'ya geçebilmek için beş altı gün, izin ve yol parası beklediler. O sırada onlar gibi izin bekleyen Almanya’dan gelme sosyalist öğrenciler ile tanıştı. Birlikte gelen dört şairden yalnızca Nazım Hikmet ile Vala Nureddin'e izin çıktı.

Ankara’da Nazım Hikmet’le birlikte ona verilen ilk görev, İstanbul gençliğini milli mücadeleye çağıran bir şiir yazmak oldu. Üç gün içinde yazıp bitirdikleri bu uzun şiir Matbuat Müdürlüğü'nce, 1921 martında on bin adet bastırılıp dağıtıldı. Şiirin yankıları o kadar büyük oldu ki, Millet Meclisi üyeleri böyle güçlü bir çağrının doğurabileceği sorunların nasıl çözüleceğini tartışmak gereğini duydular. Matbuat müdürü Muhittin Bey (Birgen) şiiri yayımlayıp dağıttığı için olumsuz eleştiriler aldı. İstanbullu gençler Ankara'yı doldururlarsa onlara nerede, nasıl iş bulunacağı önemli bir sorundu. Meclis'te sorguya çekilmekten tedirgin olan Muhittin Bey, bir daha böyle bir duruma düşmemek için, Nazım Hikmet ile Vâlâ Nureddin'i Maarif Vekâleti'ne devretmeye karar verdi. Bu arada iki genç İsmail Fazıl Paşa aracılığı ile meclise çağrılıp Mustafa Kemal Paşa’ya takdim edildi.

Kısa süre sonra Fransızca öğretmeni olarak Nazım Hikmet’le birlikte Bolu'ya atandı. İki şair din adamlarının ve tutucu çevrenin baskısı ile karşılaştıkları Bolu’dan ayrılıp daha iyi bir öğrenim görmek için Moskova’ya gitmeye karar verdiler. 30 Eylül 1921’e Batum’ a vardılar. Birlikte Moskova’ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldılar. Vâlâ Nureddin, 1925 yılında burada üniversite eğitimini tamamladı.

Yurda döndüğünde banka memurluğu ve öğretmenlik yaptı; 1926’da gazeteciliğe başladı. İlk yazıları Vakit Gazetesi’nde “Hatice Süreyya” takma adı ile yayımlandı. Uzun yıllar boyunca gazetelerde fıkra yazarlığı yapmanın yanı sıra hikâyeler, romanlar, radyo oyunları yazan sanatçı “Hatice Süreyya, “Ali Marmara”, "Kadri Feyyaz", "Veli Nuri" imzalarının yanı sıra en çok “Vâ-Nû” takma adını kullandı. Telif ve çeviri olarak kırk kadar kitap yayımladı. Ankara Radyosu’nda otuz kadar eseri temsil edildi.

1927-1933 ve 1939-1966 yılları arasında Akşam gazetesinde çalıştı. 1933-1936 arasında kurucuları arasında bulunduğu "Haber" Gazetesi için çalıştı. Ayrıca Köroğlu, Yeni Sabah, Cumhuriyet, Havadis Gazeteleri’nde de yazılar yayımladı.

1932 yılında Meziyet Çürüksu ile evlenen Vala Nureddin, 1939’da eşinin ölümünden sonra 1942’de a Müzehher Hanım ile evlendi. Birçok kitaba “Nihal Karamağaralı” takma adını kullanan eşi ile birlikte imza attı.

1945 yılında Bursa Cezaevi'ndeki arkadaşı Nazım Hikmet ile yeniden temas kurdu ve 1951’de Nazım’ın Rusya’ya kaçışına kadar mektuplaşmayı sürdürdü. Nazım Hikmet'le ilgili anılarını "Bu Dünyadan Nâzım Geçti" (1965) adıyla yayımladı. 1962'de Mehmet Ali Aybar öncülüğünde kurulan Temel Hakları Yaşatma Derneği'nin kurucularından oldu. 9 Mart 1967’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.

Nazım Hikmet’le yazışmaları, eşi Müzehher Hanım tarafından 1986 yılında “Vâ-Nû’lara Mektuplar” adıyla yayımlanmıştır.

Vala Nurettin Kitapları - Eserleri

  • Bu Dünyadan Nazım Geçti
  • Baltacı ile Katerina
  • Korkusuz Murat
  • Asri Rüyalar, Fetiş Rejimler

Vala Nurettin Alıntıları - Sözleri

  • Çiçek ,bebek, kelebek türünden nanemolla nitelemeler senin tam manasıyla erkek ağzına ve bas sesine yakışmıyor.Öbür kadınlara aşıkları küfredince onlar bu küfürleri nasıl onur kırıcı bulurlarsa,bende senin bana çiçek kelebek , bebek demeni o kadar iğrenç buluyorum... (Baltacı ile Katerina)
  • "Bu işte insafsız olmalı, birazcık da kibirli ne kahır, ne keder, ne zulüm, seni ancak ölüm, teslum alabilmeli." Ölüm, onu, ayakta dimdik teslim almış... (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • İnsan 11 senedir hapiste bile olsa, dışarıda kar, odada sırtında palto ve karaciğerde sancılar bile olsa, yaşamak mükemmel şey. Dünya güzel ve her şeye rağmen insanlar sevilmeye değer. Nazım Hikmet (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Gurbet ellerde sürünmek ve ölmek, Osmanlı payitahtını bu zillette görmekten yeğdir.Mücadele edenler arasına katılmalı. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Şöyle bir söz vardır: “İdeal uğrunda zorluklara katlanıp yaşamak, ideal uğrunda ölmekten zordur”. İlk gençliğinde ideal uğrunda ölmeyi gaye bilen Nâzım, hayatının sonraki kısımlarında daha zor yolu, gayesi uğrunda zorluklara katlanıp yaşamak yolunu seçti. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Bana eski bir hoca efendinin anlattığı doğruysa, karlıudan gelen bir güzele bakmanızda günah yokmuş. Ancak, hizanızı geçerken baş çevirmek günahmış. Hele geçtikten sonra, başını çevire çevire gözlemek katmerli günahmış. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Birdenre beş adım sağında onu gördü. Paşalar O'nun arkasındaydılar. O saati sordu. Paşalar "Üç" dediler. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar. Eğilip durdu. Bıraksalar İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi akarak Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • "Efendiler Alev dolu bir tas gibi yanıyor beynimin içi..." (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Yeryüzünde namuslu insanların bulunuşu en büyük tesellimdir. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • En ümitsiz macera Yedi yerden yara almak değil. En ümitsiz macera İpin ucunu kaybetmek elinden Ve gözlerimiz koyun gözü gibi mahzun Bıçağın altına kendiliğinden Bıçağın altona bıkkın ve uzun Yatıvermesi boynumuzun (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Akın var güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Benim gönlüm bir kelebek Dolaşıyor çiçek çiçek. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Bugüne bugün üniversiteli de olsa, yine:"Evvel diyarın adamı, nazende olsa nazenin olmaz." (Baltacı ile Katerina)
  • Hiç olmazsa hıncımı böyle alırım, dedim, Yere mağrur uzanan gölgesini çiğnedim. ~Ran (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • ...Ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli Sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine Ümitten korkuyorlar... (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Elinizdeki şeyi kaybedince nasılda saldırganlaşıyorsunuz... (Baltacı ile Katerina)
  • "Şairim şimşek şekillerini şiirlerimin caddelerde ıslık çalarak kazırım duvarlara.." (Bu Dünyadan Nazım Geçti)
  • Başka dinlerde hikmet özü, "sevgi" yahut "nefis jimnastiği" iken İslam'da "korku"dur. (Bu Dünyadan Nazım Geçti)

Yorum Yaz