diorex
sampiyon

Bu Ülke - Cemil Meriç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bu Ülke kimin eseri? Bu Ülke kitabının yazarı kimdir? Bu Ülke konusu ve anafikri nedir? Bu Ülke kitabı ne anlatıyor? Bu Ülke kitabının yazarı Cemil Meriç kimdir? İşte Bu Ülke kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 14:00
Bu Ülke - Cemil Meriç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cemil Meriç

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789754702811

Sayfa Sayısı: 339

Bu Ülke Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar” dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriç’in bütün çabasına her zaman yön vermiştir: “Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği.” Bu Ülke, Meriç’in sürekli etrafında dolandığı Doğu-Batı sorunu yanında, sol-sağ kutuplaşmasına ve kalıplaşmasına ilişkin önemli tesbit ve aforizmalarını da içeriyor.

Bu Ülke Alıntıları - Sözleri

    Bu Ülke İncelemesi - Şahsi Yorumlar

    Cemil Meriç'ten Kitap ve Yazar Önerileri: 100 temel eserden biride olan eser kitap/bu-ulke--1778 yazar/cemil-meric in en çok satan ve en çok okunan eseridir.Eseri incelemeye geçmeden önce Cemil Meriç'in bu kitapta bahsettiği kitap ve yazarları da burada bahsetmek istiyorum.Belki hem daha çok hoşunuza giderek, ilginizi çekerek başlar yazım.Buradan da kitabın ne kolay çok bilgiyi bi arada topladığını da görebilirsiniz. yazar/cemil-meric e bir kat daha belki saygı duyabilirsiniz. Önce kitapta geçen ve bahsedilen kitaplar 1. kitap/ilahi-komedya--140162 2. kitap/yeni-hayat--118534 3. kitap/madde-ve-kuvvet--103289 4. kitap/firtina--151045 5. kitap/lozan-hatiralari--6212 6. kitap/robinson-crusoe--138757 7. kitap/odamda-yolculuk--59661 8. kitap/sefiller--126212 9. kitap/emile-ya-da-egitim-uzerine--175706 10. kitap/yeni-osmanlilar--58099 11. kitap/islam-teolojisine-giris--53104 12. kitap/rubailer--264460 13. kitap/mukaddime--132102 14. kitap/ilyada--150034 15. kitap/felsefe-konusmalari--148529 16. kitap/itiraflar--132882 17. kitap/koci-bey-risaleleri--137785 18. kitap/gun-ortasinda-karanlik--12496 19. kitap/kitleler-psikolojisi--142596 20. kitap/prens--7682 21. kitap/madame-bovary--184326 22. kitap/odamda-yolculuk--59661 23. kitap/tarih-felsefesi--248057 24. kitap/kayip-cennet--9282 25. kitap/das-kapital--62733 26. kitap/mulkiyet-nedir--119842 27. kitap/ramayana--248910 28. kitap/rameaunun-yegeni--117437 29. kitap/ulus-nedir--66854 30. kitap/dilin-kokeni-uzerine--32851 31. kitap/susam-ve-zambaklar--259670 32. kitap/yatak-odasinda-felsefe--1080 33. kitap/romanlar-uzerine-dusunceler--120982 34. kitap/bostan-ve-gulistan--268809 35. kitap/yeni-bilim--96662 36. kitap/selahaddin-eyyubi-ve-arslan-yurekli-richard--226742 37. kitap/nefi-ve-siham-i-kaza--66333 38. kitap/upanishadlar--24406 39. kitap/aeneis--196138 40. kitap/uc-usta-balzac-dickens-dostoyevski--123247 41. kitap/balzac--6545 Şimdi geldi sıra yazar/cemil-meric in önerdiği ve bahsettiği yazarlar 1. yazar/ahmet-agaoglu 2. yazar/ahmet-mithat-1 3. yazar/honore-de-balzac (açık ara favorisi) 4. yazar/dante-alighieri 5. yazar/daniel-defoe 6. yazar/xavier-de-maistre 7. yazar/denis-diderot 8. yazar/fyodor-dostoyevski (hayranlığı aşikar) 9. yazar/jean-jacques-rousseau 10. yazar/Sigmund-Freud 11. yazar/ahmet-hasim 12. yazar/Georg-Wilhelm-Friedrich-Hegel 13. yazar/henry-miller 14. yazar/victor-hugo 15. yazar/ibn-i-haldun 16. yazar/Homeros 17. yazar/Ismail-Habib-Sevuk 18. yazar/Karl-Jaspers 19. yazar/augustinus 20. yazar/koci-bey 21. yazar/Arthur-Koestler 22. yazar/Konfucyus 23. yazar/gustave-le-bon 24. yazar/niccolo-machiavelli 25. yazar/gustave-flaubert 26. yazar/xavier-de-maistre 27. yazar/johann-gottfried-herder 28. yazar/John-Milton 29. yazar/Alfred-de-Musset 30. yazar/karl-marx 31. yazar/pierre-joseph-proudhon 32. yazar/marcel-proust (yeni balzac diye tanımlıyor) 33. yazar/denis-diderot 34. yazar/Ernest-Renan 35. yazar/romain-rolland (hindistan ı sevdiren kişi diyor) 36. yazar/John-Ruskin 37. yazar/marquis-de-sade 38. yazar/stefan-zweig (balzac çeviri kitapları özellikle) 39. yazar/zeki-velidi-togan 40. yazar/Max-Weber 41. yazar/vergilius 42. yazar/nefi 43. yazar/Walter-scott 44. yazar/giambattista-vico Kitapla ilgili olarak incelemeye gelecek olursam : Kitap bir otobiyografi ile başlıyor.Bu kısım gayet samimi ve sıcak.Yer yer üzen kısımlarda mevcut özellikle gözünü kaybetme kısmı derinden yaraladı. Daha sonra kendini geliştirdiği yani çıraklık olarak nitelendirdiği bölümden bahseder. Ve bol okumanın kazandırdığı bir entellektüellik.Kendisini asla bir roman yazarı ya da bir tarihci olarak isimlendirmez. Kendini iyi bir okur ve iyi bir okumaya aç kişi olarak adladırır yazar/cemil-meric . Kitabın sonraki kısmında çok güzel bir kronolojisi mevcut.Harika ve detaylı hazırlanmış.Tüm ince detaylar mevcut. Sonra kitap/bu-ulke--1778 kitabı başlar. Sayfa sayısı yaklaşık olarak 73 de başlar ve 301 e kadar sürer.Kitabın yayın hakları uzun zamandır İletişim Yayınlarına aitmiş.Onlarda güzel bir hazırlama ve derleme yapmışlar.Esere emek. Cemil Meriç, batılılaşma zihniyetine olağanüstü karşıdır.Önemli olan toprakları değil zihniyetimizi kaybetmeyelim kafasındadır.Bunu kitabın çeşitli yerlerinde tekrarlar.Okumayı çok seven yazar/cemil-meric küçükken bile gözleri ileri derecede miyop olmasına karşın okumaya aşıktır.Çevresinin, arkadaşlarinın çok ötesindedir.Hatay ın Fransız mandası olmasindan dolayı Fransızca da çok ilerler.Kitap aşkı yalnızlığında tek başvurduğu kapıdır.Fransızlar onu burada mimler ve İstanbul a yollarlar.Komünizm propograndası nedeniyle ilerleyen yıllarda hapse atılır.Mahkemede Marksist oldugunu söyler.Belli bir süre sonraberaat eder.Okuma hayatına tekrar devam eder.Sürekli okuması onun göz hastalığını iyice kötüye götürür.Bu sıralar en büyük dostu yazar/honore-de-balzac .Sonra evlilik ve çocuk.Özümüzü kaybetmememiz gerektiğini defaatle hatırlatır.Doğu der, dinimiz der, anane der.Belli bir süre sonucunda gözünü tamamen kaybeder. Kitapta, sol sağ ve doğu batı var. yazar/montaigne nin kitap/denemeler--117262 i tadında. Her konuya girmiş ve reçeteleri de yazmış anlayana. Kitapta hoşuma gitmeyen kısım sürekli arka sayfaya bakma gereği duymam oldu.Beni harika gerdi bu durum. Sayfa altına kısacık yazsalardı ölürlerdi belki de bilmiyorum. Her sayfada 2 3 kere kanaviçeye gidiyorsunuz.Kafayi yiyodum.Bitmek bilmedi bu çile. yazar/cemil-meric kitapla ilgili" Etimin eti, kemiğimin kemiği "demiş.Çok okumuş, çok emek vermiş belli.Puanım 9. (Emre Bulut)

    Fikir İşçisi Cemil Meriç: "Kimim ben? Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi" Cemil Meriç Jurnal Kitabın ilk bölümünde bizi karşılayan Entelektüel Bir Otobiyografi bölümü bu sözle başlıyor. Bir fikir adamının kendini adadığı şeye, sözü ile kitaptan önce biz okurlar bilgilendiriliyoruz. "Bu sayfalarda, hayatımın bütünü  yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakâta bu kitabı yazmak için geldim: Etimin eti, kemiğimin kemiği." Diyor üstad eseri için. Gerçekten de her şeyini dökmüş ortaya. Cemil Meriç bir fikir adamı mı? Bir şair mi? Bir denemeci mi? Belki okumayı çok seven bir kitap aşığı mı? Kütüphane tozu yutmuş bir kitapçı mı? Kitabı okurken aklınızdan bu soruların tamamı geçiyor. Bence Cemil Meriç hiçbiri değil. Bu soruların cevaplarından daha ileri bir seviyede. Cemil Meriç bir fikir. Kendisi başlı başına bir fikir. Ufuk genişleten bir ansiklopedi. Yürüyen Kütüphane. Kalemi, kılıca çevirmesini bilen bir savaşçı. Her şeyden önce Cemil Meriç Bu Ülke'nin, Mağaradakiler'in, dünyanın, toplumların, fikirlerin büyük değeri. Bu kitabı okuyup bitirince kitaplığınıza fiziksel olarak 344 sayfalık bir kağıt yığını giriyor. Ama zihin dünyanız kocaman bir kütüphanenin raflarını tadıyor. Cemil Meriç o kadar fazla okumuş ki adamın her sözü sanki okunup bitirilen bir ansiklopediden sonra kaleme alınmış. Kendine has yazım stili, yer yer anlaşılmayışı, okuyanı düşünmeye iten; düşünmek istemese bile zihnini kurcalayan sözleriyle Cemil Meriç harika bir insan, yazar, fikir işçisi. Hani hep diyoruz ya, bizim derdimiz ne? Neden acı çekiyoruz? Nerede hata yaptık? Bunlara asla cevap veremiyoruz ama. Veremeyeceğiz de. Zaten verdiğimizi düşündüğümüz anda biteriz. Sıkıntılar, refah için çözüm üretmeyi sağlar. Refaha erdiğimizi düşündüğümüz anda üretmeyi keseriz: Fikirleri. Cemil Meriç'de bunu yapıyor işte. Düşünüyor, okuyor, yazıyor bir çıkış kapısı arıyor. Üretiyor. Bir fikir adamı olarak en doğru şeyi yapıyor. En doğru şey şudur demiyor asla. Mantıklıca anlatıyor, örnekler gösteriyor. Onlarca kitaptan, yazardan alıntı yapıyor. Bu yüzden de Bu Ülke kitabını okumak sadece bir tane kitap okumak gibi gelmiyor insana. Sanki yüz tane kitap okumuşsunuz hissiyatı yaratıyor. O kadar fazla kitabın hacmine sahip zaten içerik olarak. Bu kitabı okurken elinizden kaleminiz düşmeyecek. Eğer satırların altını karalamayan birisiyseniz bu kitaptan sonra artık karalıyor olacaksınız. O kadar mükemmel sözler, paragraflar var ki hangisini işaretleyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Cemil Meriç öyle her yerde okunabilecek bir yazar değil onu anladım. Teneffüste, otobüste bulduğum her fırsatta okumaya çalıştım ama imkanı yok bu okumanın bir faydası dokunmaz okuyana. Sessiz bir ortamda bu kitapla baş başa kalmak lazım. Ben normalde hızlı okuyan bir insanım. Kendi kendime rekor denemeleri yaparım arada. 4 dakikada 25 sayfa okumuştum bir seferinde. Arada denerim rekoru kırmayı. Ama bu kitabın bir sayfasını en az 2 dakika da bitirdim.(tam sayfa olanları) Kitap inanılmaz uzun değil. İçindekiler çok derin. Ağır bir kitap. Ama bir okura, bir insana, bir yazara çok şey katabilecek bir kitap. Misal bir roman zevk için okunur. Bir şiir zevk için okunur. En iyileri etki yaratır. Ama fikir kitapları zevk için okunamaz. Bunun mümkünatı yok. Bu tarz kitaplarla baş başa kalıp ebedi cühelalığımızla savaşmalıyız. Hani bazı kitaplar vardır. Ufuk açan kitaplardır bu bazı kitaplar. Tarihe geçerler. İnsanı gerçekten geliştirirler. Medeni hale getirirler. Bu kitapta onlardan. Zaten içinde dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış insanlardan bolca alıntı var. Adam hepsini okumuş. Bir yazardan alıntı yapıyor. Okuduğum bir yazar diye mutlu oluyorum. Ama Cemil Meriç yazarın iliğini kemiğini kurutmuş. Tüm eserlerini okumuş durmamış asıl dilinden de okumuş. Yani Cemil Meriç'i gördükten sonra kendime ben kitap okumuyorum dedim. Bizimki kitap okuma oyunu filan. Okuduğumuzu sanıyoruz ya da. Bana göre kitap okumayı seviyorum diyen, yazmak istiyorum diyen, kitap aşığıyım diyen, ya da bunların hiçbirini demeyen birisiyseniz bu kitabı alıp okumalısınız. Her okurun kütüphanesinde olması gereken kitaplar listesi yapsam başa Bu Ülke'yi koyardım. Kiaptan bazı alıntılar: "Argo, kanundan kaçanların dili." 86 "Heyhat! Batı'da cinnet bile terbiyeli." 88 "Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız." 96 "Seçiş hürriyetimizin hudutsuz olduğu tek dünya: kitaplar dünyası." 109 "Akıl doğruyu gösterir; iyi ile kötüyü ayıran, gönül." 110 "Güzel kitaplar yazar için bir son, okuyucu için bir davettirler." "Öldürülmesi gereken ölüler de var." 130 "Yaşamak için yenileşmek lazım." 133 "Türkçe konuşan birer Fransız'dık." 139 "İhtilaller faniydiler, kanla kazanılan zaferler kanla silinirdi." 143 "Düşman esareti altında kaleme alınan kitap, düşman medeniyetinin destanı." 160 "Demokrasinin ta kendisidir İslamiyet." 173 "Akıl, devlerin değil cücelerin silahı." 182 "Batı'dan gelen hiçbir 'izm' masum değildir." 190 ... Keyifli okumalar.... (Oğuzhan Güneş)

    Kitabı ilk okumaya başladığımda şöyle bir paylaşımda bulunmuştum : “Bu kitabı ben nasıl okuyacağım ki, her okuduğum paragrafta bir şeyler paylaşma hissi yaşatıyor, çevreme bakıyorum, kimle paylaşacağım ki kim beni anlayacak... Heyecanla bir iki deneme yapıyorum, tık yok... İnsanın içinde bir coşku uyandıracak bir düşünce fırtınası başlatacak bir kitabı bitirmek olmaz herhalde, bitmez değil mi böyle bir kitap... Tekrar tekrar okunur, evet okunur; eskimez de böyle bir kitap... Aynı zamanda utandırır böyle bir kitap, adamlıktan soğutur, sorgulatır, şimdiye kadar neredeydin dedirtir; suç ve cezayı çocukluğunda okuyan bir düşünürün düşünceleri karşısına ne yüzle suç ve cezayı bu yaşıma kadar okumadan çıkıyorum öz eleştirisini yaptırır.” Evet, o gün dediğim gibi adamlıktan soğutur, utandırır derken kendi çapında bir adam olarak yazıyorum. Ülkenin her ferdine, ya da her insana -evrensel bir kitaptır- hitap ettiği kadar asıl hedefte aydınlar vardır, söz de aydınlar. Halen de öyledir. Düşünmek yerine hazırı alıp kullanırlar, o yüzden olamıyorlar, ham kalıyorlar. O yüzden kabuğumuzu kıramıyoruz. Bir ansiklopedi adeta “Bu ülke” kitap olarak, okunup bitirmek bu kitabı teknik olarak söylenir, bitmez ki, adam yemiş yutmuş. Onları benim gibilerin sindirebilmesi için, bir kere çok araştırması gerekir. Her araştırma yeni okuma demek, her okuma yeni okumalara yelken açmak demek. Bitmez… Ne güzel söylüyor okumakla ilgili üstat: "Okuduğunu tahlil etmeyen, daha önce okuduklarıyla karşılaştırmayan, her an kendi kafasını kullanmayan zekâsını mahveder. Okumak, sayfanın bütününü, cümleleri, kelimeleri anlamaktır. Dikkat gevşeyince gölge düşünceler kalır kafada. Çabuk okuyan dikkatini teksif edemez." Kitabın son bölümünde basında çıkanlardan birkaç pasaj var. Muhittin Nalbantoğlu demiş ki : “Bazen öyle eserler vardır ki, onları her Türk aydınına adeta zorla okutmak mecburiyeti konmalıdır Sayın üstadımızın eserleri bu bakımdan en baş sırayı alabilecek kıvamda eserlerden meydana gelmektedir. Ancak, bir cümleyi belli bir saatte yazdığını tahmin ettiğimiz Cemil Meriç Beyin eserinden de, o nispette faydalanmak için, yine her cümlenin üzerinde derin derin düşünerek, o cümlenin mânasını yeniden keşfetmeye ve anlamaya çalışarak okumak lazımdır. Bazen bir sahife yazı, hattâ bir cümle, bir adamın hayatının akışını değiştirir. Üstadımızın son yayımlanan dört büyük eseri de bu kabil eserlerdendir..." Kitap bir ansiklopedi olduğu kadarıyla Cemil Meriç’in Entelektüel Biyografisiyle, Üstadın aforizmaları diyebileceğimiz Fildişi Kuleden ve Baki Kalan bölümleriyle çok değerlidir. Çözümlenmesi için düşünülmesi gereken özdeyişlerdir. Ve Kanaviçe, isim bile ne kadar manalı. Kanaviçedeki indeksi araştırmak ve sonra araştırdığın bölüme denk gelen yeri tekrar okumak… Bitmez… Yine kitabın sonunda basında çıkanlardan alın size mükemmel final. Alev Alat’lı Nisan 1984 yazdığına göre ve anlatısına geçenlerde diye başladığına göre olay da o tarihlerde olmuş demektir. Aktarıyorum: “Geçenlerde bir dostuma Bu Ülke'yi gösterdim: Yayınevinin adını (Ötüken) görünce kapağım bile açmadı. Nedir bu kadar korkutan?... Ben, demokrat olma çabası içindeyim, diyordu kapağı açmayan.” ............. Buna benzer bir durumu ben de yaşamıştım. Bu kafalarla ne olacak ki, Alev hanımın verdiği örneğin tersi de geçerlidir. Üniversite öğrenciyken; Fakültede hiç unutmam, Edebiyat dersinde Nazım Hikmet’in kitaplarını aldığımı söylediğimde, bir linç edilmediğim kalmıştı; solcu, sosyalist değilim lakin kısır dünyamda okumak istemiştim. Ben karar vermek istemiştim, şimdi de öyledir. ................... Devam etmiş Alev hanım: “... Fırtınasının önüne kattı, savurdu, tartakladı, tahrik etti, meydan okudu Meriç. 'Arkamdan geleceksen, kiminle yola çıktığım bil' diyor, ‘ama yol dikenlidir, ama hazırlıksızsın, ama alışageldiğin sistematiği yok yazıların' ... 'Yazar, düşüncesini yardım olsun diye sunmaz. Bir mükâfattır bu. Lâyık mısınız, değil misiniz? Anlamak ister' diyorsun. Sözde kibrini 'Kanaviçe' yadsıyor, üşenmeden sıraladığı referanslar yadsıyor. Dip notlan kendisine saklayıp, fetva vermek de vardı. Bundan dolayıdır ki kitabından, ışığından, yani senden korkmuyorum. İnsanları sevmesen yazmazdın.” Yaa Ne güzel söyledi Alev hanım “İnsanları sevmesen yazmazdın.” Alın okuyun, değişmek için okuyun derim. Üstat tahrip değil birleştirmektir bu kavga diyor, buyurun siz okuyun : “Münakaşa eden iki insan, aynı graniti yontan iki heykeltıraş, hakikati arayan iki yol arkadaşı. Hedefi, tahrip değil, terkiptir bu kavganın. Mağlubun muzaffer olduğu tek yarış. Yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir: parçadan bütüne, karanlıktan aydınlığa geçiş.” (ihtiyar)

    Kitabın Yazarı Cemil Meriç Kimdir?

    Hüseyin Cemil Meriç (12 Aralık 1916, Reyhanlı - ö. 13 Haziran 1987, İstanbul), Türk yazar, şair ve düşünür.

    Meriç’ten önce bir dönem, Şaman ve Yılmaz soyadlarını kullandı. Rumeli’den göçen bir ailenin çocuğudur. İlk ve ortaokulu Reyhanlı Rüştiyesinde(1928) tamamladı. Burada Arapça, Fransızca, Kur’an, tecvîd (Kur’an-ı Kerim’I uygun telâffuzla okuma), ahlâk okudu. Buradaki Türkçe öğretmeni yarım düzine şiir kitabı olan Ömer Halim Bey’di. Sonradan adı Fransız Lisesi (Lycéed’Antioche) olan Antakya Sultanisi’nde okudu, “benim üniversitem” diye andığı bu lisede Fransız ve yerli hocalardan özel dersler aldı. Ali İlmî Fânî’nın kılavuzluğunda Divan edebiyatının sihirli dünyasını burada keşfetti. Yine burada Bazantey’den Fransız edebiyatı tarihi okudu. 1936’da İstanbul’a giderek bir yıl Pertevniyal Lisesine devam etti. Buradaki öğretmenleri arasında Nurullah Ataç ve Reşat Ekrem Koçu da vardır. Bu arada Nâzım Hikmet ve Kerim Sadi ile tanıştı. 1937’de kısa süre İskenderun’un bir köyünde öğretmenlik

    yaptı, İskenderun Tercüme Bürosuna sınavla reis muavini oldu, bu işe beş ay devam etti. 1938’de Fransızlar tarafından Aktepe’ye nahiye müdürü tayin edildi, yirmi gün sonra işine son verildi. 1939’da iki ay hapis yattı, hakkında açılan dava beraatle sonuçlandı. 1940’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin Felsefe Bölümünde bir süre okudu. Ancak üniversiteden çok kütüphanelere devam ettiği için bu bölümü bitiremedi. Birkaç yıl sonra aynı fakültenin Fransız Filolojisi Bölümünden mezun oldu (1944). Tayin edildiği Elazığ Lisesi öğretmenliğinden (1942-45) sonra hayatını kalemiyle kazanmaya başladı. 1946’da

    sınavla İstanbul Üniversitesine Fransızca okutmanı olarak (1946-74) girdi. Bu arada bir yıl İstanbul Işık Lisesinde öğretmenlik (1952-53) yaptı. 1974’te emekliye ayrıldı.

    Cemil Meriç, 1954’te görme yetisinin zayıflaması üzerine geçirdiği bir dizi ameliyat

    sonucunda gözlerini kaybetti. Hayatının geri kalan kısmını bu şekilde geçirdi. Bundan sonraki dönemde okuma ve yazma konusunda yakın çevresinden yardım aldı. 1974 yılında emekliye ayrılınca tüm zamanını eserlerine ayırdı. 1942’de evlendiği Fevziye Menteşoğlu’ndan Mahmut Ali ve Ümit (Meriç Yazan) adlı iki çocuğu oldu. 1984’te geçirdiği beyin kanaması sonucu felç oldu, sıkıntılı ve uzun bir hastalık döneminden sonra vefat etti. Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi.

    İlk manzumesini on bir yaşında iken yazdı. Yayımlanan ilk yazısı “Geç Kalmış Bir Muhasebe”, "Yenigün" (23.9.1933) gazetesindedir. Ciddi anlamda ilk yazısı “Honoré de Balzac”, "İnsan" dergisinde (1941) yayımlandı. Aruz ve hece ölçüsüyle şiirler de yazmış olan Cemil Meriç, çok iyi özümsediği Batı düşüncesi ile Türkiye'nin batılaşması konularını incelediği eserleriyle tanındı. Batılı fikir ve sanat adamlarının adeta resmî geçitte olduğu eserlerinde Türk aydınlarının “müstağrib”leşmesini büyük bir yetkinlikle eleştirir, önce kendi kültürlerini tanımalarını ister. Yazılarında düşünür, sosyolog yanı ağır basar. Özellikle kullandığı bazı kelimeler mülkiyetine geçmiş gibidir. Kendisine has coşkulu üslubu ve temiz Türkçesi ile kırk kadar gazete, dergi ve ansiklopedi de yüzlerce makale yayımladı. Yazı ve çevirileri başlıca; İnsan, Amaç, 19. Asır, Gün, Yeni İnsan, Hisar (Fildişi Kuleden başlığı ile 1980'e kadar sürekli), Hareket, Yirminci Asır, Yurt ve Dünya, Yücel, Dönem, Çağrı, Türk Edebiyatı, Doğuş Edebiyat, Kubbealtı Akademi, Pınar, Köprü, Gerçek, Millî Eğitim ve Kültür gibi dergiler ile Yeni Devir (1980), Orta Doğu gazetelerinde yer aldı. Düşünce ve yazı hayatının en verimli yıllarında (1954’ten itibaren) gözleri görmüyordu. Okumalarına kızı yazar Ümit Meriç ve öğrencileri yardımcı oldu. Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi ve Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de maddeler yazdı. Umrandan

    Uygarlığa adlı kitabıyla 1974 yılında ve Kırk Ambar adlı kitabıyla 1980 yılında Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülünü aldı. 1981 yılında Türkiye Yazarlar Birliğinin Üstün Hizmet Ödülünü Mehmet Kaplan ve Emin Bilgiç ile paylaştı. 1982’de Kayseri Sanatçılar Derneği'nden inceleme dalında ödül aldı. 1986 yılında Kültürden İrfana adlı eseriyle aynı kuruluşun fikir dalı ödülünü kazandı.

    Cemil Meriç Kitapları - Eserleri

    • Jurnal
    • Kültürden İrfana
    • Mağaradakiler
    • Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb
    • Umrandan Uygarlığa
    • Bu Ülke

    • Bir Dünyanın Eşiğinde
    • Işık Doğudan Gelir
    • Sosyoloji Notları ve Konferanslar
    • Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist
    • Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık
    • Jurnal
    • Bir Facianın Hikayesi

    Cemil Meriç Alıntıları - Sözleri

    • Klasik denilenlerin çoğu unutulup gitmiş zamanla. Klasiklerin en büyükleri yaşadıkları dönemde anlaşılmayanlar. (Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb)
    •  Kimse ne olduğumuzu bilmez, nasıl göründüğümüzü bilir. (Umrandan Uygarlığa)
    • ... bireycilik şaşkınlıkların ve hataların kaynağıdır. (Işık Doğudan Gelir)
    • Ve dünya bir gözyaşı vadisi, bir vehim, bir rüya... (Umrandan Uygarlığa)
    • servet her olayın can damarı hiçbir şey yapmazsanız zengin değilsiniz herkesin emeli zengin olmak yeteneğinde ahlakın da ölçüsü para (Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık)
    • İnsana, doğru yolu gösterecek iki kılavuz: imanla ilim. (Işık Doğudan Gelir)

    • |Ne yazık ki, deva illetten daha vahimdir. (Bir Facianın Hikayesi)
    • “Vaktiyle bütün insanların kolayca kavradığı hakikatleri anlayamaz olmuşuz yavaş yavaş. İlâhi hikmet unutulmuş.” (Bir Facianın Hikayesi)
    • Mümin Tanrısıyla gönül gönüledir. (Bir Facianın Hikayesi)
    • Ne acılar kelimeye aktarılabilir, ne sevinçler. Güneş altında söylenmeyen ne kaldı?  (Jurnal)
    • Kadının hayatında en bahtiyar çağ, bütün varlığını ailesine, bütün varlığını cemiyete verebildiği çağdır. Gerçek ve tabii bir heyecan. Kendi başkaları için çırpınır, başkaları onun için. Kadın çocuğu için hem sütanne hem terbiyeci, hem sevgili olduğu yıllarda bahtiyardır. (Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık)
    • Sevdiğim bir başkasına tutkun. O bahtiyar rakip de başka bir dilberin esiri. Bana da sevmediğim bir kadın âşık. Sevdiğime de, sevdiğimin sevdiğine de, beni sevene de, aşk Tanrı'sına da, kendime de yuhhh! (Bir Dünyanın Eşiğinde)
    • sonra seni hatırlıyorum. birden zindanım aydınlanıyor. kuşlar cıvıldıyor içimde. (Jurnal)

    • Ölmek, unutulmaktır. Hatırlandıkça yaşıyoruz. (Jurnal)
    • Ne ararsan bulunur,derde devadan gayrı.” (Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb)
    • Saint Simon, o güne kadar bir fakirler yığını olarak ele alınan işçi sınıfına sosyal bir kişilik kazandırır. Artık fakir yok, fakir işçi var. Fakir kilisede avlusundan çıkmış, keşkülünü fırlatmış, çalışan bir insan olmuştur. Yoksuldur ama çalışmak isteyen bir yoksul. Ve çalıştığı halde fakir kaldığı için ahlak ve iktisat açısından ilgiye değer. Yoksuldur çünkü ya hakkı olan ücreti alamıyordur ya da işsizdir. Saint Simon iktisada yeni bir vazife yükler: fakirleri göz önünde bulundurarak toplumu yeni baştan düzenlemek. Çoğunluk ön plana geçiyordur artık. Bakışlar ücret verenden ücret alana, topraktan fabrikaya, çiftçiden demirciye çevirilir. (Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist)
    • “Aydın yanarak da aydınlatabilir, ama yıldızlaşacağını bilirse yanar, bir kova suyla söndürülen yangın olmak hazindir.” (Sosyoloji Notları ve Konferanslar)
    • Bugünkü sömürgeleştirme, 14. asırda doğdu. İki ihtiyacın çocuğudur: Baharat ve altın. (Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık)
    • Şairin dediği gibi “Güleriz ağlanacak halimize”. (Jurnal)
    • kitapları oldukları gibi saklamak ve gelecek nesillere aktarmak büyük bir titizlik ve sadakatle sürdürülen bir iş olmuştur. (Işık Doğudan Gelir)

    Yorum Yaz