Bul Beni - Andre Aciman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bul Beni kimin eseri? Bul Beni kitabının yazarı kimdir? Bul Beni konusu ve anafikri nedir? Bul Beni kitabı ne anlatıyor? Bul Beni PDF indirme linki var mı? Bul Beni kitabının yazarı Andre Aciman kimdir? İşte Bul Beni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: André Aciman
Çevirmen: Berrak Göçer
Orijinal Adı: Find Me (Call Me By Your Name #2)
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
İSBN: 9786057728401
Sayfa Sayısı: 230
Bul Beni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Gurur, korkuya taktığımız bir lakap sadece."
Bazı anlara, insanlara ve aşklara saplanıp kalmak mümkün mü? Neden bazı hatıralar ölümsüzleşirken bazıları kolayca unutulur? Arzu ve özlem zamanı, mekânı ve önyargıları aşabilir mi?
Adınla Çağır Beni'yle tüm dünyada geniş bir okur kitlesine ulaşan André Aciman, devam niteliğindeki romanı Bul Beni ile aşkın ve bağlılığın doğasına dair eşsiz bir anlatı kuruyor; kederle, arzuyla, tesadüflerle, pişmanlıklarla ve mutluluklarla örülü insan hikâyelerini, birbiriyle bağıntılı hayatları ve deneyimleri keşfe çıkıyor.
Bul Beni, zamanın acımasızlığına, hem kaçırılmış hem de yakalanan fırsatlara, paralel hayatlara, aşkın dönüştürücü gücüne ve kusursuz esrikliğine, Elio'ya, Oliver'a, hepimize dair bir unutulmaz roman...
Bul Beni Alıntıları - Sözleri
- "Bırak aşık olmayı, insanlardan hoşlanıp hoşlanmadığımdan bile emin değilim." "Mesele insanlardan hoşlanmaman mı, yoksa bir süre sonra sıkıldığın için başta onları neden ilginç bulduğunu hiçbir şekilde hatırlayamaman mı?"
- Işıkları söndüreceğiz, kapıları kilitleyeceğiz, panjurları indireceğiz ve bir daha asla umut etmemeyi öğreneceğiz. Bir ömür boyunca asla.
- Bırak aşık olmayı insanlardan hoşlanıp hoşlanmadığımdan bile emin değilim.
- Ben artık yokum ama ne olur bul beni.
- Hepimiz yaşamla aramıza mesafe koymak için çeşitli perdeler kullanırız. Benimki kağıt.
- "Yaşamayı öğrendiğimizde çok geç kalmış oluyoruz. "
- En korkunç ihtimaller de bunlar değil mi: olabilecekken asla olmamış ve ümidimizi yitirsek de hala bir gün olabilecek şeyler.
- “Bazı insanların kalbi kırıktır; incitildikleri için değil, hiçbir zaman onları incitecek kadar önemli birini bulamadıkları için”
- Some people may be brokenhearted not because they have been hurt but because they have never found someone who mattered enough to hurt them.
- Gurur,korkuya taktığımız bir lakap sadece
Bul Beni İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Homofobiye karşı bir kitap mı yoksa homofobi sağlayan bir kitap mı?: İlk kitaptan yeterince verim alamayıp yaşadığım hayal kırıklığının hemen üzerine büyük ümitlerl kitaba başladım. 107 sayfa boyunca Elio'nun babasının, kendisinin yarısı yaşında ki genç bi kadınla yaşadığı ufak ama bi o kadar 'ciddi' aşkı okudum. Trenle Elio'nun yanına giderken trende bir kadınla karşılaşıyor(Miranda) ilk olarak neden sinirli olduğunu sorup sohbete başlıyorlar. Daha önce hiç tanımadıkları bir insanla yaşanılan bu sohbet Miranda'nın babasının evine kadar devam ediyor ve akşamına yatakta son buluyor. 107 sayfa boyunca bu gereksiz ve oldukça garip gelen aşkı okuduktan sonra Elio geliyor. Oliver'ı atlatamamış olan Elio piyanoda uzmanlaşmış dersler ve konserler vermekte. Kilisede gittiği bi konser sırasında Michel ile tanışıyor. Kendi yaşından 2 kat dahabyaşlı olan, yaklaşık 60 yaşlarında bir adama karşı cinsel bir çekim duyuyor. Elio adamı babası gibi görürken, Michel de oğluyla olan sorunlarının yerine Elio'yu koyuyor. Ne kadar da sağlıklı bir ilişki öyle değil mi? Nasip etme cinsinden. Elio, Michel'in babasının geçmişinde ki bir gizemi araştırırken oldukça yakın oluyorlar asla bitmeyecek bir aşkın temelleri atılıyor. Daha sonra bölüm bitip sıra Oliver' a geliyor. Bakın burayı iyi dinleyin en iğrenç kısım burası. Oliver eşi ile bir davet verirken davette bulunan bir kadın ve bir erkeğe karşı inanılmaz bir çekim duyuyor. Ama tabii ki kalbinde asla bitmeyen Elio aşkı ve verdiği kararın pişmanlığı. Karısı ile aynı çatı altındayken bu iki insanla yaşadığı samimi dakikaların arasında Elio hakkındaki düşüncelerine açıkçası ben pek de ''AŞK'' diyemedim. Davette bulunan bu iki insan nasıl olduysa Oliver'a karşı koyamıyorlar ve herkes geceden beklediği cinselliği alamamış üzgün bir şekilde ayrılıyor ve Oliver Elio'yu düşünerek dizini dövüyor. Daha sonra yeni bölüne geçip 230 sayfa boyunca beklediğimiz Elio ve Oliver'ın mükemmel aşkına kavuşuyoruz neyseki ve ''MUTLU SON''. Yani tamam mutlu son olsun ister herkes ama Michel nerede? Oliver ile eşine ne oldu? Bunları bir tek ben düşünmüş olamam değil mi? Ha bi de Miranda'nın çocuğu yani Elio'nun erkek kardeşine sanki kendi çocuklarıymış gibi sahip çıkıyorlar. İlk kitapta aşkı iliklerime kadar hissedememişken bu kitapta aşktan adeta soğudum. Kitabın popülaritesine güvenerek bölük pörçük yazılmış hikayeler arası arası bağlantılar kurulamamış belki de atlanılmış bir saçmalıklar silsilesiydi benim için. (Altun Ayyıldız)
Merhaba ahali. Bu ay dayanamayıp Adınla Çağır Beni'nin devam kitabı Bul Beni'yi alıp okudum. İlk kitap ve film benim için çok başka yerde, bayılmıştım. Bu kitabı da dört gözle olmasa bile bekliyordum. Bul Beni Elio'nun babasının hikayesiyle başlıyor. Kitabın bu bölümü oldukça uzun. Samuel'in Elio'yu görmeye gelmesini ve bu tren yolculuğunda tanıştığı biriyle yaşadığı aşkı okuyoruz. Kız ondan çok daha küçük. Ben Samuel'i ilk kitapta çok sevmiştim ve onu daha iyi tanımak güzeldi ama kitabın 110 sayfasını ona ayırmak ne demek? Üstelik büyük bir katkısı da yok hikayeye. Bu uzunluk yüzünden asıl istediğimiz kısımlar az olmuş ve benim en büyük eleştirim bu Bul Beni için. Görmek istediğimiz asıl konuyu çok aceleye getirmiş yazar ve bu sinir bozucu. İkinci kısımda Elio'nun o yazdan sonraki hayatını okuyoruz. Kendinden yaşça oldukça büyük bir adamla olan ilişkisini ve bu ilişkinin eskiyi hatırlatmasını görüyoruz. Yine Elio'nun büyümüş halini okumak çok güzeldi. İki kişide de neden kendinden yaşça çok büyük ya da çok küçük kişilerle ilişkiyi vurgulamış çözemedim açıkçası ama o kişiler kendi yollarını bulmalarına yol açtığı için mutluyum. Üçüncü kısım ise Oliver'ın hayatı. Yaşadıklarını onun ağzından okumak çok güzeldi. Hikayeye onun açısından da bakabildik. Keşke biraz daha uzun olsaydı... Ben kitabı genel olarak sevdim, bence okunmaya değer bir devam kitabı olmuş. Yazarın anlatım dilini çok seviyorum zaten, bir sürü yerin altı çizili, sohbetler koyu, muhabbet güzel. İlk kitabı okuyup sevdiyseniz, ki sevmemek çok zor, bu kitabı da bir an önce okumanızı tavsiye ederim. (Ecem)
Bul Beni PDF indirme linki var mı?
Andre Aciman - Bul Beni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bul Beni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Andre Aciman Kimdir?
Romancı, denemeci ve anı yazarı, aynı zamanda dünya çapında ünlü Proust uzmanlarından biridir. New Yorker, New York Review of Books, New York Times, Paris Review gibi dergilerde makaleleri yayınlandı.
Türkiye vatandaşlığına sahip Yahudi bir aileye (babası aslen İstanbulludur) mensup olan André Aciman, İskenderiye'nin çok dilli, kozmopolit ortamında yetişti, aile daha sonra New York'a yerleşti. New York City Üniversitesi'nde edebiyat teorisi, Princeton Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı dersleri verdi.
Anı kitabı Out of Egypt ile Whiting Ödülü'nü kazandı. Adınla Çağır Beni, ilk yayınlandığı yıl olan 2007'de New York Times tarafından "Yılın Dikkate Değer Kitabı" seçildi ve Lambda Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Yazar yaşamını ve çalışmalarını New York'ta sürdürmektedir.
Andre Aciman Kitapları - Eserleri
- Adınla Çağır Beni
- Bul Beni
- Proust Projesi
- Sekiz Beyaz Gece
- Harvard Meydanı
Andre Aciman Alıntıları - Sözleri
- Kitap okuyanlar gizlenen insanlardır. (Adınla Çağır Beni)
- Senden hoşlandığımı mı düşünüyorsun Oliver? Sana tapıyorum ben! (Adınla Çağır Beni)
- “Bugün Proust’u bitirdim.” ne anlama gelir? Proust’u kim bitirir? (Proust Projesi)
- “Hayatını nasıl yaşayacağın sadece seni ilgilendirir. Fakat unutma, yüreklerimiz ve bedenlerimiz bize sadece bir kez için verilmiştir. Çoğumuz ister istemez, sanki yaşanacak iki hayatımız varmış, birisi taslak, öteki mükemmel versiyonmuş ve ikisinin arasında bir sürü versiyonlar varmış gibi yaşarız. Ama sadece bir tane vardır, sen bunu anlayamadan yüreğin yıpranır ve vücuduna gelince, ona bakacak pek kimsenin kalmayacağı, yaklaşmak isteğinin hiç olmadığı bir noktaya varırsın.” (Adınla Çağır Beni)
- Ben artık yokum ama ne olur bul beni. (Bul Beni)
- Biz birbirimizindik ama birbirimizden o kadar ayrı kalmıştık ki, başkalarınındık artık. Yaşamlarımızda asıl hak iddia edenler işgalciler ve sadece işgalcilerdi. (Adınla Çağır Beni)
- Neyin can yakacağını iyi biliyordu. Benim canımın da nereden yanacağını kesinlikle biliyor olmalıydı. Oraya hiçbir zaman dokunmadı. (Harvard Meydanı)
- "Her seçim trajik bir seçimdir çünkü hiçbirimiz kendimizi ötekilere tam olarak açamayız. Ölüme giden yolda bazen dürüst anlar olabilir ve kısa süreliğine de olsa bencilliğin, örfün ve yasakların maskeleri düşebilir. Ama ölümün nihai acımasızlığı yüzünden hiçbirimiz asla 'birlikte' olamayız. Her insan yalnızdır gerçekten." (Proust Projesi)
- Onlar gibi olmak istemezdim, çünkü bir parçam öyle olmayı zaten beceremezdi, ama bilirdim ki öteki parçamın hayatta en çok istediği şey, tek kumaştan kesilmişçesine onlardan biri olmaktı. (Harvard Meydanı)
- Işıkları söndüreceğiz, kapıları kilitleyeceğiz, panjurları indireceğiz ve bir daha asla umut etmemeyi öğreneceğiz. Bir ömür boyunca asla. (Bul Beni)
- Kimse bir ada değildir, kendini başkalarına kapatamazsın, insanın insana ihtiyacı vardır. (Adınla Çağır Beni)
- "Durum yeterince tanıdık. Freud, Woody Allen ve Murphy'nin Kuralları'ndaki Murphy'nin kesiştiği yerdeki Proust bizden biri; onu çok iyi tanıyoruz, o da bizi çok iyi tanıyor. Duyguların bastırılmasının ne demek olduğunu çok iyi biliyor. O sahici hüzün patlaması da ne kadar sade ve doğrudan; hiçbir şey hissetmemektense herhangi bir şey hissetmenin daha iyi olduğu, insanoğlunun bir şeyler hissetmesi gerektiği ve zaten hissetmek istediği, dahası hepimizin duyguya aç, sıcaklık arayan varlıklar olduğumuz ve tam da bu yüzden kırılma ya da aptal durumuna düşme pahasına bazı yerlere, bazı nesnelere, kokulara, sanata, gözyaşına, bitkilere, yazıya, hafızaya, müziğe, kötülüğe ve elbette diğer insanlara doğru çekilmekten çekinmediğimiz ve böyle yaparak da her birimizin sadece yeni değil aynı zamanda gerçek hayatımız olan iç dünyamızda gizlenmiş kişisel bir yol bulduğumuz bilgisi ne kadar takdire şayandı." (Proust Projesi)
- Geçmiş çoktan gelecek tarafından lekelenmiştir ve geleceğin gözü daima geçmiştedir. (Proust Projesi)
- Bırak aşık olmayı insanlardan hoşlanıp hoşlanmadığımdan bile emin değilim. (Bul Beni)
- Albertine'siz bir yaşam umutsuzluk getirir. (Proust Projesi)
- En korkunç ihtimaller de bunlar değil mi: olabilecekken asla olmamış ve ümidimizi yitirsek de hala bir gün olabilecek şeyler. (Bul Beni)
- Hepimiz yaşamla aramıza mesafe koymak için çeşitli perdeler kullanırız. Benimki kağıt. (Bul Beni)
- "Yalnız kalmayı seviyor musun?" diye sordu. "Hayır. Kimse yalnız kalmayı sevmez. Ama yalnızlıkla yaşamayı öğrendim." (Adınla Çağır Beni)
- “...şüphesiz ötekilere hiç benzemeyen bir romanın, nasıl olur da bir sonu olabilir? ‘Bugün Proust’u bitirdim.’ ne anlama gelir? Proust’u kim bitirir?” (Proust Projesi)
- Kalaş her şeye doğaçlama adlar bulup takarak ve dokunduğu her yere parmak izlerini bırakarak dünyanın görüntüsünü değiştirmişti, çünkü aynı dünyanın, kapısında bu kadar derin izler bırakan elin sahibini bir gün arayıp bulacağını ve 'Yeterince uzun süredir çalıyorsun kapımı. Gel artık sen buraya aitsin,' diyerek onu içeri alacağını umuyordu. (Harvard Meydanı)