Bülbülü Öldürmek - Harper Lee Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bülbülü Öldürmek kimin eseri? Bülbülü Öldürmek kitabının yazarı kimdir? Bülbülü Öldürmek konusu ve anafikri nedir? Bülbülü Öldürmek kitabı ne anlatıyor? Bülbülü Öldürmek kitabının yazarı Harper Lee kimdir? İşte Bülbülü Öldürmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Harper Lee
Çevirmen: Ülker İnce
Editör: Bilge Sancı
Orijinal Adı: To Kill A Mockingbird
Yayın Evi: Sel Yayınları
İSBN: 9789755706849
Sayfa Sayısı: 355
Bülbülü Öldürmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1960 yılında yayınlandığından bu yana bir dünya klasiği olan, bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek Amerika`nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch`in gözünden anlatıyor.
Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout`un büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal olarak mercek altına alıyor. Bir "zenci"nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Hem şiddet ve karanlığıyla ürperten hem de "insani" vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman, Ülker İnce çevirisiyle tekrar Türkçede.
Bülbülü Öldürmek Alıntıları - Sözleri
- "başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüne bakabilmelisin. çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır."
- "İnsanlar dışında her şeye katlanabilirdim.”
- "Babaannem diyor ki erkekler de yemek yapmayı öğrenmelilermiş. Karılarına iyi davranmalılarmış. Karıları kendilerini iyi hissetmediklerinde işleri onlar yapmalılarmış."
- "İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma bülbülü öldürmek günahtır."
- "Hayatımdan çıkıp gitti ama aklımdan çıkmış değildi; onu özledim."
- "Öyle tip adamlar vardır ki daha merhaba demeden tabancanı çıkarıp onları vurman gerekir. Vurman gerekir ama harcayacağın kurşuna yazık."
- "Öyle tip adamlar vardır ki daha merhaba demeden tabancanı çıkarıp onları vurman gerekir. Vurman gerekir ama harcayacağın kurşuna yazık."
- ''İnsanların başına ne geldiğini asla bilemeyiz. Kapalı kapılar ardında evlerde nelerin olup bittiğini, ne sırların gizlendiğini...''
- "Bu insanları ömrümün sonuna kadar hiç anlamayacağım."
- "Bu insanları ömrümün sonuna kadar hiç anlamayacağım."
- "Bir nedene sığınmak insanlara iyi geliyor."
- "Yüreğinde neşe olanın yüzü de neşe saçar!"
- "Küçük bir çocuğun gözünde yalan yoktur. Çocuklar gördüklerinin ve hayal dünyalarının içinde yaşarlar ve onlar her şeyi yalansız görürler. Bizler içimizdeki bütün kötülükleri onlara aşılamakla en büyük görevi üstleniyoruz(!) ...''
- "Sence şarkı söylesek mi ,Jem?"
Bülbülü Öldürmek İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Son zamanlarda sıklıkla rastladığım bir kitaptı Bülbülü Öldürmek. Bir modern klasik fakat daha çok ‘klasik’ tadında. Neredeyse yarısına yakın bir kısmının Oliver Twist vasatlığında olduğunu söyleyebilirim. İkinci bölüm beni kitaba bağlayan etken oldu ve sonuç olarak beğendim. Kitap, 1930’ların Alabama’sında geçiyor. 9 yaşındaki bir kız çocuğu olan Scout’un ağzından anlatılan roman, daha sade ve anlaşılır bir hale bürünüyor. Scout’un abisi Jem, yakın arkadaşı Dill ve avukat babaları Atticus’un çerçevesinde oluşan bir hikaye... Bülbülü Öldürmek salt ırkçılık üzerinden yorumlanan bir kitap olarak düşünül-memeli; yaşanan bunca trajik olaylara karşı “kapalı ve kör olan” insanların sıradanlaşmasını; “Önyargılı” olmadığını düşünen kitlelerin içten içe bu önyargıyı benimsemelerinin nahoşluğunu düşündürtmeli… İki bölümden oluşuyor kitap. Birinci Bölümde olayları ağzından dinlediğimiz minik Scout ve Jem’in Dill ile tanışıp birlikte geçirdikleri yaz tatili ve sonrasında okulların açılmasıyla başlayan süreci kapsıyor. Oldukça sıradan ve büyük beklentiyle başladığım kitabı okumama pişman ettiren bir bölüm olduğunu söylememde fayda var. Yüksek beklentinin en büyük sebebi yorumlanan kitabın dozunda olmayan övgüler olduğu gerçeği ortada. Sanırım kitap incelemelerini artık sınırlı okumaya özen göstereceğim. Haksız bir tecavüz suçundan dolayı yargılanan bir zenci olan Tom Robinson’ı savunan Jem ve Scout’un avukat babası Atticus’un yaşadıkları olaylar ve bunu çocuklara yansıtma şekli, kitabın çözümlenmesi için ana taşlardan. Atticus gerçekten çok sağlam ve güçlü bir karakter. Haksızlığa karşı başını eğmeyen, önyargıları benimsemeyen, insanları olduğu gibi kabul eden, empati yapmayı ödev sayan, çocuklarına bunları aşılamaya çalışan, mesleğine ve hayatına pozitif, sabırlı ve kararlı müthiş bir karakter. Romanda beni en çok etkileyen kişi Atticus’tu kesinlikle. Beni en çok düşündürten şeylerden biri Önyargı oldu. İnsanların peşin hüküm vermeleri. Benmerkezcilik. Sürü psikolojisi. İnsanları yargılamak… İnkar ederiz ama sürü psikolojisinin içerisindeyiz. Siyahi olmasından dolayı mahkeme tarafından tecavüz suçuyla yargılanan Tom Robinson’ı ezen kitlelerin parçalarıyız, farklı renklerde ve farklı tonlarda olarak. Kendi kendimizin düşündüğü söylenebilir mi? Başkaları gibi düşünüyoruz. Bir topluluğun kabul etmediği görüş, bizim kabul etmediğimiz bir görüş ise, derhal bizim görüşümüzün yerini çoktan almıştır bile. Bu kendine güvensizlikten ileri gelmiyor. Başkalarının ortaya attığı beyin fırtınası ürünü olan fikirleri kendi süzgecimizden geçirmemekten ileri geliyor. Şöyle bakıyoruz: Fikri ortaya atananın konumu, mesleği, varlıkları vs vs. Bu bizim irademizin önüne geçmemeli. Önüne geçtiği takdirde Önyargılar, değişmez devinimler ve benmerkezcilik bizi kendi meskenimiz içerisinde boğmaya devam edecek ve ırkçılıkla benzer nitelikli kötülüklerle yüz yüze gelmeye devam edeceğiz. Bir kitap, böylesine bir kitap bu gibi şeyleri düşündürtmeli, düşündürmek için vesile oluyor da. Atticus’a hayran kaldığımı söylemiştim. Mesela kasabanın yargıcı, tecavüz suçuyla yargılanacak olan Tom Robinson’un avukatı olmasını istediğinde onu reddetmiyor. Bütün kasabanın kendisine ve ailesine cephe alacağını bilmesine rağmen bunu kabul ediyor. Hatta çocuklarının kasabalıların etkisinde kalmasından, korkmasına rağmen ilkelerine sahip çıkarak bu davayı almayı kabul ediyor. Atticus Finch, unuttuğumuz, en temel insan hakları kuralını hatırlatıyor bizlere; Renkleri, dilleri, dinleri, cinsiyetleri, cinsel yönelimleri, ırkları ne olursa olsun bir insanı diğer bir insandan üstün kılacak hiç bir neden yoktur. Olayları ve hayatı küçük bir çocuğun bakış açısından görmek, “büyük”lerin algısındaki kusurları daha net fark etmemize yarıyor. Çünkü bir çocuğun gözünden baktığınızda olayları daha saf, temiz ve içten pazarlıksız görürsünüz. Daha çözülebilir hale gelir her şey. Scout. Küçük bir çocuk, romanı daha anlaşılabilir, çözümlenmesi kolay kılıyor. Basit olanı düşünmek her zaman zordur derler; bunun yanında çocuk saflığında temiz olmak da zor zanaat. Basit olan şeyler ne kadar zor oluyor bazen. Öyle ki zor olanı yapmak için sarf edilen çabadan bile bazen daha büyük olabiliyor. Aslında her şey çok basit, evet gerçekten basit, birey veya toplum olarak zoru seçen bizleriz. Kitapta dikkatimi çeken güzel bir pasajı anımsıyorum. Mahkeme salonunda Tom Robinson'un konuşma tavrının kötü olmasından sıkılarak dışarı çıkar Dill, hiç kimsenin bir başkası ile bu şekilde konuşmaya hakkı olmadığını bilmektedir. Karşılaştıkları Bay Raymond Şunları der: "Hissizleşme’ye başladığımı üzülerek fark ettim. Artık bir savaşta anlamsızca hayatını yitiren bir insan için samimi olarak eskisi kadar üzülemiyorum." "Ölüm" kelimesini duyunca insan irkilir, ailesi gelir aklına, sevdikleri, değer verdiği en yakınındaki kişiler film şeridi gibi geçer önünden. Geçerdi, artık öyle de olmuyor Canetti'nin ölümü yok saymayışı gibi değil bu, başka bir şey. Hissizleşmek. İnsanın başına bir kötülük geldiği zaman mı hislerinin alevlenmesi gerekiyor. Benmerkezciliğinden bahsetmiştim. Çağımızı saran büyük hastalık. Hissedebilmek ve duyumsamak, bizi hissizleştirmeden; başımıza gelmeden gerçekleştirilmeli, bizi duygularımızın kontrolü altına almalı. Tıpkı Atticus gibi. Bencillikten sıyırılıp, Empati yapmak çemberimizde olmalı... Yaşanan acılara, adeletsizliklere, eliyle olmasa bile diliyle, diliyle olmasa kalbiyle karşı koyabilmeli... Körelmenin nasıl yüz tuttuğunu kendimde hissettim son sayfayı çevirirken. Bir kitap bazı şeyleri, unutulan birtakım şeyleri hatırlatmalı... (Sergen)
Rakamlar... Çoğunluk... Sonuçta “Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır...” Okumaya başladığımda caglayana bey tarafından ikaz edildim , fakat belki bende böyle olmaz dedim :) Ama oldu: kitabı yarım bırakmaya karar verdiğim an güzel , devam ettiğim an sıkıcı gelmeye başladı. Böyle kısır bir döngüyle sonunda bitirebildim. Konu olarak çok güzel , anlatmak istediği fikirler fevkalade. Lakin fazla detaya girmesi yersiz ve boğucu olmuş. En beğendiğim şey ise Atticus’un aforizmaları ve mücadelesi oldu. Okumalı mıyım? Diye sorarsanız evet okumalısınız çünkü ırkçılık bir hastalıktır. Ve bu "tedavi süreci" ne kadar sıkıcı , yorucu olsa da herkese gerekli. Sadece okurken birkaç sayfa atlayabilirsiniz , keşke bunu bana da söyleyen olsaydı :d 'İnceleyecek çok şey vardı ama incelememeye karar verdim.' İyi okumalar (uykusuz)
Kitabın Yazarı Harper Lee Kimdir?
Nelle Harper Lee (d. 28 Nisan,1926) ABD'li yazar.
Alabama doğumlu olan yazar Harper Lee, Huntington Koleji ve Alabama Üniversiteleri'nde okudu. Bir süre Alabama'nın Oxford kentinde eğitim gördükten sonra, Eastern Air Lines'ta işe girdi. Birkaç kısa hikâye yazan Lee, 1960 yılında ünlü Bülbülü Öldürmek romanını yazdı. Yazarın tek romanı olan bu eser çok başarılı bulundu, büyük başarı kazandı ve filme çekildi. Ancak Harper Lee bir daha roman yazmadı. Fakat 3 Şubat 2015 tarihinde yaptığı açıklamayla, Go Set a Watchman adlı yeni romanının 14 Temmuz 2015 tarihinde yayımlanacağını duyurdu. Bülbülü Öldürmek kitabının devamı niteliğindeki roman, ilk romanın 20 yıl sonrasında yine Alabama eyaletinde geçmekteydi ve ilk eserdeki küçük çocuğu büyüdükten sonra, siyahların verdiği mücadeleye verdiği destek etrafında gelişen bir örgüye sahipti.
"Bülbülü Öldürmek" ilk yayımlandığında satış rekorları kırdı ve yazarını kısa sürede üne kavuşturdu. 1961 Pulitzer Edebiyat Ödülü kazandı, bir yıl sonra Gregory Peck'in başrolünü oynadığı bir filmde beyazperdeye aktarıldığında da Oscar aldı. Bu romanın böylesine büyük başarı sağlamasının nedeni, olayların çocuk ruhuna ve hayal gücüne uygun bir şekilde değerlendirilmesiydi.
Truman Capote'nin çocukluk arkadaşı olan Harper Lee, Capote (2005) filminde bu rolüyle Oscar adayı olan Catherine Keener, Infamous'ta ise Oscar ödüllü Sandra Bullock tarafından canlandırıldı. (2006)
Harper Lee Kitapları - Eserleri
- Bülbülü Öldürmek
- Tespih Ağacının Gölgesinde
- Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman)
Harper Lee Alıntıları - Sözleri
- Aklı başındaki insanlar hiçbir zaman yeteneklerinden gurur duymaz. (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- Başlamadan önce yenileceğini bilsen bile yine de başlamayı seçip sonuna kadar o yola baş koymaktır cesaret. (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- “Tanrı sana kaldıramayacağın acıyı yollamaz.” (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- Alınganlık etmiyorum, sadece yorgunum. Ben yatıyorum. (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- "Nasıl böyle bir şey yapabildiler, nasıl?" "Bilmiyorum ama oldu işte. Önceden de yaptılar, sonra da yapacaklar, tekrar ve tekrar, böyle bir şey yaptıklarında...anlaşılan çocuklar dışında kimse gözyaşı dökmüyor." (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- ''Bana zihinsel, toplumsal konum ya da refah düzeyi açısından benim kadar talihli olmayanları asla ezmemem, sömürmemem öğretildi, ayrıca bu herkesle ilgiliydi, sırf zencilerle değil.'' (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- "Yakında kuş vurmaya da başlarsın, oğlum. Saksağanları vurabilirsin, tabii tutturabilirsen ama bülbülü öldürmek günahtır, unutma." ... "Baban haklı. Bülbüller hiçbir şey yapmasa da bizi keyiflendirecek şarkılar söylerler. İnsanların bahçelerine yemek için dadanmazlar, tarlada yuva yapmazlar, bizler için yürekten şarkı söylemek dışında hiçbir şey yapmazlar. O yüzden bülbülü öldürmek günahtır. (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- "Öyle tip adamlar vardır ki daha merhaba demeden tabancanı çıkarıp onları vurman gerekir. Vurman gerekir ama harcayacağın kurşuna yazık." (Bülbülü Öldürmek)
- “Bu dünyadaki her insan, kafası, kolları ve bacakları olan her birey, yüreğinde umutla doğar.” (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- Dünyam alt üst edilmeden önce en azından bir uyarılmak isterim. (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- Kaplumbağalar hissetmez, aptal. Dedi Jem. Hiç kaplumbağa oldun mu? (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- "Küçük bir çocuğun gözünde yalan yoktur. Çocuklar gördüklerinin ve hayal dünyalarının içinde yaşarlar ve onlar her şeyi yalansız görürler. Bizler içimizdeki bütün kötülükleri onlara aşılamakla en büyük görevi üstleniyoruz(!) ...'' (Bülbülü Öldürmek)
- Dill sen yanlış anlamışsın. Palyaçolar üzgündür, insanlar onlara güler. (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- Bu dünyada doğmuş her kadın.., güçlü bir erkek ister; onun aşığı olmakla kalmayıp dünyayı sırtlayabilen bir adam. (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- "İnsanlar dışında her şeye katlanabilirdim.” (Bülbülü Öldürmek)
- "Babaannem diyor ki erkekler de yemek yapmayı öğrenmelilermiş. Karılarına iyi davranmalılarmış. Karıları kendilerini iyi hissetmediklerinde işleri onlar yapmalılarmış." (Bülbülü Öldürmek)
- ''Aşk bu dünyada sarih olan, su götürmeyen tek şey. Sevginin pek çok çeşidi var, tamam, ama hepsinde de 'ya seviyorsun ya da sevmiyorsun' önermesi geçerli.'' (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- «Herkes senin yanıldığını düşünüyor.» «Düşünebilirler. Saygı göstermek gerekir ama başkaları ile yaşayabilmeden önce kendimle yaşamayı bilmeliyim. Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır.» (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
- “Dünyam altüst edilmeden önce en azından bir uyarılmak isterim.„ (Tespih Ağacının Gölgesinde)
- Bu ülkede tüm insanların eşit yaratıldığının görüldüğü tek bir yer var...Bir fakirin Rockefeller'la, aptal bir adamın Einstein'la ve cahil bir adamın herhangi bir üniversite müdürüyle eşit olduğu, insan elinden çıkma tek bir kurum var...Beyler, bu kurum mahkemedir. (Bülbülü Öldürmek (Çizgi Roman))
Editör: Nasrettin Güneş