diorex
Dedas

Buluşmalar - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Buluşmalar kimin eseri? Buluşmalar kitabının yazarı kimdir? Buluşmalar konusu ve anafikri nedir? Buluşmalar kitabı ne anlatıyor? Buluşmalar kitabının yazarı Stefan Zweig kimdir? İşte Buluşmalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.02.2022 16:00
Buluşmalar - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Stefan Zweig

Çevirmen: Ahmet Arpad

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9789944611510

Sayfa Sayısı: 280

Buluşmalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Dostlarım bana yıllardır, çeşitli konular üzerine düşüncelerimi kaleme aldığım denemeleri bir kitapta toplamamı ısrarla söyleyip duruyordu. Bu yazılar gençliğimde beni yüreklendirmiş olayların, mutluluğun, kazancın ve deneyimlerin birikimidir. İnsanlarla, kentlerle, kitaplarla, resimlerle ve müzikle buluşmalardan kalanlardır. Kimi zaman kişiyi coşturan, kimi zaman ise aklını başına getiren anlardır.”

Stefan Zweig, Buluşmalar’da modernitenin sancılarından, Rus işçilerinden, Rio sokaklarından, Amerikalılaşan Paris’ten, Parisleşen Viyana’dan, tekdüze hale gelen dünyadan, yaldızları dökülmüş, çelik rengini almış yüce geleneklerden, patlayan savaşlardan, bir fısıltı halinde söylenen benlik kavgalarından bahsederek sizi bir karar almaya zorluyor: Her şeye rağmen, insanı kurtarır mıydınız?

Gençliğinde Zweig’ı yüreklendirmiş olayların, mutluluklarının ve tecrübelerinin toplamı olan Buluşmalar’da anlatılan yazarları delicesine okumak, kentleri milim milim turlamak, yağmurlu bir günde o çok sevdiğiniz dostunuzla dertleşmek gibi…

Buluşmalar Alıntıları - Sözleri

  • Düşünen insan için en büyük başarı her zaman özgürlüktür. Kişinin özgürlüğü, düşüncelerin özgürlüğü... Ve bu bizim görevimizdir, ötekiler kendilerini bilinçli bağımlı yaparken bizlerin her geçen gün daha çok özgür olmasıdır!
  • Birisine veda etmek çok zor bir sanattır; insan yüreği buna alışmaya inatla karşı çıkar. Her defasında da yitirdiğiniz bir tanışın karşısında yeni bir hüzün ve sıkıntıyla durursunuz.
  • Kitapların, insan ruhunu özgürleştiren, hatta bir yerde dünyayı yaratan gücünün özel yaşamımızdaki etkileri sonsuzdur, ancak biz çoğu kez bunun farkında değilizdir. Kitaplar günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır, onun varlığına teşekkür borçlu olmamız gerekir. Nasıl her nefes alışımızIa ciğerlerimize oksijen dolduruyor, görünmeyen bu besinle damarlarımızdaki kanı besliyorsak; okuyan gözümüzle de düşün organlarımızı sürekli canlandırıyor ya da onları yoruyoruz.
  • Mısralar, birçok insanın söylediği gibi, duygular değildir. Onlar yaşanmış anlardır, deneyimlerdir.
  • İnsanın yaşamında mükemmel gün ender olur. Onu günümüzde yaşayan, daha doğrusu yaşayabilen, çok mutlu olmak, bu mutluluğunu da kağıda dökmek zorundadır.
  • İnsanoğlu, kendine engel gördüğü doğayı, o güne dek sadece Tanrının ve unsurların emrinde olan dağları ve denizleri artık kendine esir etti...
  • Ve biz unutmak istemiyoruz, ne iyiyi ne de kötüyü. Ancak böyle yaparsak anlatabiliriz başkalarına dünyanın yücelerini ve alçaklarını, söz edebiliriz gerçeklerden. Şimdi yaptıkları gibi insanların gözünü boyamadan...
  • Kişisel özgürlük her alanda yitiriliyor. Bütün insanların üzerinde aynı giysiler, kadınlar birörnek giyiniyor, makyajları da birbirinden farksız. Aynı heyecan ve coşkularla yüzler birbirini andırıyor, aynı sporla aynı vücutlar oluşuyor, aynı şeylere ilgi duymakla insan yaradılışları birbirlerini andırıyor. Bilinçdışı birbirine benzeyen insanlar oluşuyor, gittikçe artan "üniformalaşma" güdüsü de tek ruhlu yığınları ortaya çıkarıyor; sinirler deforme olurken adaleler gelişiyor, bireyler ölürken tek tip insanlar oluşuyor.
  • Onlarca yıldır aylak yaşamış olanların neşesini dünya savaşı gibi önemsiz bir olay bozamazdı.
  • Kitaplardan yoksun birine dünya çok dar geliyor olmalıydı...
  • Birisine veda etmek çok zor bir sanattır; insan yüreği buna alışmaya inatla karşı çıkar. Her defasında da yitirdiğiniz bir tanışın karşısında yeni bir hüzün ve sıkıntıyla durursunuz.
  • ...uşak ruhlu biri uşaklıktan rahatsız olmaz, özgür düşünen ise özgürlüğünü her zaman ve her yerde korur.

Buluşmalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bazen bazı kitapları çok yavaş okuduğum için o kadar pişman oluyorum ki. İnsanlar, mekanlar, kitaplar, şairler, yazarlar hakkında konuştum yazarıyla. Ya da o konuştu ben dinledim, o konuşurken alıştım cümlelerine. Oldukça bilgilendim. Özellikle birkaç yazarı ve kitabını not aldım. Dolu doluydu. (outsider)

Merhaba dostlar. Nasılsınız? Akşam saatlerine kadar fena geçmeyen, şimdi biraz moralimizi bozan ve maç sonrası incelememizi paylaşma fırsatımızı bulduğumuz bir gece. Hepimizin gecesi, gündüzü ve yeni haftası bol mutluluk getirsin dileklerimle. Kitap, aşağıda resim olarak da paylaştığım (böyle detaya iniyorum genelde, evet) parça parça yazıları bütünlenmiş hallerini içeriyor. Zweig’i cesaretlendiren, mutluluğunun, huzurunun ve tabii tecrübelerin ortalaması alınırsa ortaya çıkan eser diyebileceğimiz bu kitapta özellikle Brezilya kısmına, şehir ve insanlarına ayrılan yerin dikkat çektiğini söylemek mümkün. Özellikle Zweig’in Güney Amerika anılarını bu kadar canlı anlatıp hayatını orada sona erdirmesi benim sürekli dikkatimi çeken hususlardan. İlk dünya savaşından etkilenmesini resmen hissediyoruz yazılarında. Sanırım diğer dünya savaşında da bu etkinin sonucunu yaşadı kendisi. Şu anlatılanlara, betimlemelere bakınca da aklıma çok cümle geliyor aslında. Gerçekten büyük bir dünya, o dünyaya sığmayanlar da var büyük bulanlar da var. O dünyaya hiç girmeyenler de var tabi. İyi ki kitaplar ve biz o dünyanın içerisindeyiz. Şöyle bir içerik bilgisi de verelim: https://hizliresim.com/KAldDo Hepimize iyi akşamlar, iyi okumalar ve mutlu geceler diliyorum efendim.. (Sadık Kocak)

James joyce’tan, balzac’a rio de jenerio’dan paris’e stefan sweig’tan inciler... betimlemeler geleceğe dönük tahminler, farklı kültürlere hayranlık edebiyat ve sanata farklı bakış açıları ve daha niceleri... bir roman değil, insanlar kentler ve kitaplar üzerine uzun bir söyleşi tadında. (Efe)

Kitabın Yazarı Stefan Zweig Kimdir?

Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.

I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.

Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.

Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.

Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.

Stefan Zweig Kitapları - Eserleri

  • Satranç
  • Amok Koşucusu
  • İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
  • Sabırsız Yürek
  • Dünün Dünyası
  • Değişim Rüzgarı

  • Geleceğe Güven
  • Yolculuklar
  • Unutulmuş Düşler
  • Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
  • Balzac
  • Montaigne
  • Clarissa

  • Macellan
  • Rotterdamlı Erasmus
  • Amerigo
  • Günlükler
  • Joseph Fouche
  • Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
  • Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche

  • Marie Antoinette
  • Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
  • Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
  • Ay Işığı Sokağı
  • Avrupa'nın Vicdanı
  • Amok - Usta İşi
  • Ruh Yoluyla Tedavi

  • Korku
  • Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
  • Yarının Tarihi
  • Yakıcı Sır
  • Mektuplaşmalar
  • Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati
  • Olağanüstü Bir Gece

  • Gömülü Şamdan
  • Dostlarla Mektuplaşmalar
  • Freud - Cinselliğin Yeryüzü
  • Mürebbiye
  • Mary Stuart
  • Korku Ruhu Kemirir
  • Buluşmalar

  • Karmaşık Duygular
  • Alacakaranlıkta Bir Öykü
  • Kurşun Mühürlü Tren
  • Mecburiyet
  • Bir Çöküşün Öyküsü
  • Seçilmiş Öyküler
  • Hikayeler

  • Geçmişe Yolculuk
  • Freud - Mutluluğun Mimarı
  • Kuş Kapanı ve Dönüşüm
  • Kaçak ve Sahaf Mendel
  • Dadı ve Leporella
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri
  • Geç Ödenen Bedel

  • Sanatta Yaratıcılığın Sırrı
  • Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri
  • Rilke'ye Veda
  • Görünmez Koleksiyon - Unutulmuş Düşler - Karda
  • Cenevre Gölü'ndeki Olay
  • Kadın ve Manzara
  • Nietzsche

  • Kızıl
  • O muydu?
  • Bir Kalbin Çöküşü
  • Bizans'ın Fethi
  • Gölge Kadınlar
  • Zalimce Bir Oyun
  • Dürüst Aptal Efsanesi Verlaine

  • Satranç
  • Lyon'da Düğün
  • Satranç Ustası - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
  • Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
  • Stefan Zweig'ın Mektupları
  • Erika Ewald'ın Aşkı
  • Efsaneler

  • Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi
  • Toplu Öyküler 1
  • Toplu Öyküler 3
  • Toplu Öyküler 2
  • Unutulmaz Bir İnsan
  • İki Yalnız
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2

  • Ormanın Üzerindeki Yıldız
  • Leporella
  • Aylak
  • Emile Verhaeren
  • Hayatın Mucizeleri
  • Brezilya
  • Kitapçı Mendel

  • Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler
  • Stefan Zweig Kutulu Set
  • Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
  • Leman Gölü Kıyısındaki Olay
  • Benimle Dostluk Zordur
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri
  • Seçme Eserler

  • Hikayeler 2
  • Bir Hayat
  • Öz Nəğməsini Oxuyanlar
  • Novellalar
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Tolstoy - Û ronahî di tarîye de dibirike
  • Oradan Uzakta

  • Twenty-Four Hours in the Life of a Woman and The Royal Game
  • Wondrak. Der Zwang. Zwei Erzählungen gegen den Krieg
  • Stefan Zweig Seti

Stefan Zweig Alıntıları - Sözleri

  • Verdiği kararın uygulanmasını engelleyecek her şeyi önlemek istiyordu... (Stefan Zweig - Seçme Eserleri)
  • Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)
  • Karakteri gereği kendini hiçbir şeyden yoksun bırakmaz, insan arasına karışmaktan hoşlanan biri olarak her yerde aranırdı. Arkadaşları, onun yalnızlığa hiç alışık olmadığını bilirdi. (Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2)
  • Sana yardım edemem Boris. İnsanlar artık birbirine yardım etmiyor. (Kaçak ve Sahaf Mendel)
  • Unutuldu ve öyle de kaldı. (O muydu?)
  • Doğanın cömert davranarak engin topraklar, sonsuz zenginlikler bahşettiği, güzellikle ve akla hayale gelebilecek her türlü potansiyel güçle kutsanmış bu ülkenin kuruluşundan beri görevi hep aynıdır: Kalabalık bölgelerden aldığı insanlara geniş topraklarında kök saldırmak, eskiyle yeniyi birleştirerek yeni bir medeniyet kurmak. (Brezilya)

  • Ancak gerçeklik tüm düşlerden daha güçlü ve daha sağlamdır. (Aylak)
  • "...bu adam konuşmak istiyordu, konuşmalıydı. Ve biliyordum ki ona ancak sessiz kalarak yardım edebilirdim." (Toplu Öyküler 3)
  • ... eski acısını iki kat daha fazla duyuyordu. (Hayatın Mucizeleri)
  • "...darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir." (Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri)
  • Ruhlarının kapısını kapattıkları için kimse onlara ulaşamıyordu ve bu belki de yıllarca sürecekti. Herkesle savaş halindeydiler. Bir günde, kısacık bir günde büyümüşlerdi! (Dadı ve Leporella)
  • Buralardan çekip gittiğimizde tozun üzerindeki ayak izlerimizi bir rüzgar süpürüp götürecekse yaşamanın ne anlamı var ki? (Kaçak ve Sahaf Mendel)
  • Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir. (Alacakaranlıkta Bir Öykü)

  • Bir Rus için tek bir şey vardır: ya hep, ya hiç! Rus insanı varoluşun o kozmik gücünü hissetmek ister. (Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi)
  • "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." . (Satranç)
  • Ne de olsa, güzellik kadınlardan kaçıp gittiğinde ondan boşalan yere bilgelik yerleşirmiş. (Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler)
  • Derimin altında akışını hissettiğim kan gibi bu karanlık yaşamın etrafımı yavaş yavaş kapladığını hissediyordum. Sanki hiçbir şey bana göre değildi, ama hepsi benim içindi. (Zalimce Bir Oyun)
  • Sevgili bay Zweig, Okumam için ödünç vermis olduğunuz kitaplari geri yollamadigim icin affiniza rica ediyorum... R.M. Rilke (Dostlarla Mektuplaşmalar)
  • Yalnız yaşayan biri yalnızca kendine ders verebilir. (Efsaneler)
  • İki hafta boyunca kitap okumak , yürüyüşe çıkmak , hayal kurmak , rahatsız edilmeden uzun uzun okumak , iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak , bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum ... (O muydu?)

Yorum Yaz