diorex
sampiyon

Bütün Öyküleri - 3 - Sabahattin Ali Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bütün Öyküleri - 3 kimin eseri? Bütün Öyküleri - 3 kitabının yazarı kimdir? Bütün Öyküleri - 3 konusu ve anafikri nedir? Bütün Öyküleri - 3 kitabı ne anlatıyor? Bütün Öyküleri - 3 kitabının yazarı Sabahattin Ali kimdir? İşte Bütün Öyküleri - 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 14.02.2022 10:00
Bütün Öyküleri - 3 - Sabahattin Ali Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sabahattin Ali

Yayın Evi: Maviçatı Yayınları

İSBN: 9786052944547

Sayfa Sayısı: 140

Bütün Öyküleri - 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

- Düşman

- Arabalar Beş Kuruşa

- Asfalt Yol

- Kafakağıdı

- Duvar

- Köstence Güzellik Kraliçesi

- Hanende Melek

- Köpek

- Ses

- Sıcak Su

- Mehtaplı Bir Gece

- Ayran

- Çaydanlık

Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına gözleri dikerek bakmaya, denizi yalnız muhayyilede (hayalinde) görmeye mecbur kalmak az azap mıdır? Bahçede insanın ayakucuna inerek ekmek kırıntılarını toplayan ve aynı hürriyetsiz topraklarda sağa sola adım atan bir kuşun bir kanat vuruşuyla bu duvarları aşarak serbestliklerle kucaklaşmaya gittiğini görmektense, nefes almaktan başka hürriyeti hatırlatacak hiçbir şey bulunmayan bir yerde kapanmak daha iyi değil midir?

Bütün Öyküleri - 3 Alıntıları - Sözleri

  • ölüm ona hiçbir zaman fevkalade bir şey gibi görünmemişti. etrafında, küçüklükten beri en çok gördüğü şey ölümdü
  • alaka ile değil beni anlayarak dinleyiniz
  • uzun ve yorucu bir konuşmadan çıkmış gibi kafası yorgun ve dağınıktı halbuki bir şey de konuşmuş sayılmazdı
  • Bütün dünya budala mı? İnsan acayip mahlûk...Kafası bir kere bir şeye saplanıverince en akıllısından böyle bir mecnun doğuyor...
  • "Ayın şavkı vurur sazım üstüne, Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne Gel ey hilal kaşlım, dizim üstüne Ay bir yandan, sen bir yandan sar beni."
  • Biliyor musunuz, bir dakika hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir tereddüt anı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.
  • “ Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığının farkında bile değildi. “
  • Artık ölmekten başka yapılacak bir şey kalmamıştı. Bunu gayet sakin karşılıyor, mümkün olduğu kadar sıkıntısız bir şekilde bu dünyayı bırakıp gitmek istiyordu.
  • "Aldım sazı çıktım gurbet görmeye, Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye, Ne lüzum var şuna, buna sormaya, Senden ayrı ne hal oldum, gör beni."
  • Bir dâme düşürdü beni ki bahtı siyahım Billahi bu sevdada benim yoktur günahım...
  • "onu en çok yere vuran şey hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir."
  • Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak  ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir.

Bütün Öyküleri - 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına gözleri dikerek bakmaya, denizi yalnız muhayyilede (Hayalinde) görmeye mecbur kalmak az azap mıdır? Bahçede insanın ayakucuna inerek ekmek kırıntılarını toplayan ve aynı hürriyetsiz topraklarda sağa sola adım atan bir kuşun bir kanat vuruşuyla bu duvarları aşarak serbestliklerle kucaklaşmaya gittiğini görmektense, nefes almaktan başka hürriyeti hatırlatacak hiçbir şey bulunmayan bir yerde kapanmak daha iyi değil midir? Arka Kapak Tanıtım (Ömür Yetim)

Arabalar beş kuruşa - asfalt yol - kafakâğıdı - duvar - köpek - ses - ayran - sıcak su - çaydanlık Hepside birbirinden güzel öykülerdi , 1936-1937 yıllarının ne denli zor şartlarda olduğunu gözler önüne seriyor . Zengin fakir şehirli köylü ayrımının ne denli ön planda olduğunu ülkenin maddi anlamda toprlanmaya çalıştığını da görebiliyorsunuz. Mutlaka okumalısınız (miyase erdoğan)

Her biri insanın içine işleyen, birbirinden güzel öyküler. Anadolu insanın dramları, insanın hayatının ucuzluğu daha nasıl anlatılabilir ki? Bu öyküleri okuduğunuzda Sabahattin Ali'yi bir kez daha saygı ve hayranlıkla anacaksınız. (İbrahim Saruhan)

Kitabın Yazarı Sabahattin Ali Kimdir?

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur.

Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır.

Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930).

Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.

Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır.

16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir.

Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır.

1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945).

"İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır.

Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"

Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur.

Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.

Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926).

Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930).

Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz".

Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir.

Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir.

1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.

Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır.

'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir.

Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.

Sabahattin Ali Kitapları - Eserleri

  • Kuyucaklı Yusuf
  • Bütün Şiirleri
  • Çakıcı'nın İlk Kurşunu
  • Değirmen
  • Hep Genç Kalacağım
  • Kağnı - Ses - Esirler

  • Kamyon
  • Mahkemelerde
  • Markopaşa Yazıları ve Ötekiler
  • Sırça Köşk
  • Yeni Dünya
  • İçimizdeki Şeytan
  • Öyküler Şiirler ve Oyun

  • Arabalar Beş Kuruşa
  • Canım Aliye, Ruhum Filiz
  • Bütün Öyküleri - 2
  • Bütün Öyküleri 1
  • Üç Öykü
  • Bütün Eserleri
  • Dağlar ve Rüzgar

  • Değirmen - Dağlar ve Rüzgar
  • Kuyucaklı Yusuf - İçimizdeki Şeytan - Kürk Mantolu Madonna
  • Dağlar ve Rüzgar - Kurbağanın Serenadı - Öteki Şiirler
  • Tüm Eserleri - Öyküler
  • Kırlangıçlar
  • Kağnı
  • Ses

  • Kağnı - Ses
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Aldırma Gönül
  • Esirler
  • Bütün Öyküleri - 3
  • Bütün Öyküleri - 4
  • Bütün Öyküleri - 5

  • Tüm Eserleri - Oyunlar Şiirler Mektuplar Yazılar Tutanaklar
  • Köpek
  • Bir Delikanlının Hikayesi
  • Bir Cinayet Sebebi
  • Seçme Şiirler
  • Gramofon Avrat
  • Ehliyetsiz İktidar

  • Leylim Ley
  • Benim Meskenim Dağlardır
  • Beyaz Bir Gemi
  • Şiirler
  • Mehtaplı Bir Gece
  • Sabahattin Ali Seti
  • Kuyucaklı Yusuf

  • Değirmen-Esirler
  • Tüm Eserleri
  • Gönül Yayıncılık Sabahattin Ali Seti 12 Kitap
  • Bir Fotoğraf Camı: Çektiği ve Çekemediği Fotoğraflarıyla Sabahattin Ali
  • Yeni Dünya ve Ses
  • Sırça Köşk ve Masallar
  • Değirmen ve Kağnı

  • Sabahattin Ali - Bütün Eserleri (Özel Deri Ciltli Kutulu)
  • Asfalt Yol
  • Değirmen - Sırça Köşk
  • Seçme Öyküler 1
  • Yeni Dünya - Sırça Köşk
  • Balaca Həsən
  • Devlerin Ölümü - Bir Aşk Masalı - Koyun Masalı - Sırça Köşk

  • İstanbul'u Dinliyorum - Leylim Ley (2 Kitap Birden)
  • Hasan Boğuldu - Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır (2 Kitap Birden)
  • Gramofon Avrat - Nedime
  • Seçme Öyküler 2
  • Dağlar ve Rüzgar-Esirler
  • Ses & Duvar ve Diğer Öyküler
  • Seçme Öyküler

  • Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali Alıntıları - Sözleri

  • ⊰ benim aşkım ⊱ “Sensin, kalbim değildir, böyle göğsümde vuran, Sensin “Ülkü” adıyla beynimde dimdik duran. Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran; Seni çıkarsam, ömrüm başlamadan bitiyor. Hem bunları ne çıkar anlatsam bir dizeye? Hisler kambur oluyor dökülünce yazıya. Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi’ye. Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor.” 1934 (Şiirler)
  • Herkes kendi havasında ve menfaat peşinde. (Kağnı)
  • °Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım. (Bütün Eserleri)
  • Ben zannediyorum ki, olan şeylerin karşısında şu anda duyduğumuz elem ve ızdırap, bunların niçin böyle olduğunu düşünmekten bizi menedecek kadar kuvvetlidir. (Bütün Öyküleri - 2)
  • Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı, İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum. (Leylim Ley)
  • Ve ozaman kalbimi sen alacaksin ! (Gramofon Avrat)

  • İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. (Kuyucaklı Yusuf)
  • Çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar. (Kırlangıçlar)
  • “Şimdi şiir bence senin yüzündür Şimdi benim tahtım senin dizindir Sevgilim, saadet ikimizindir Göklerden gelen bir yadigar gibi.” (Çocuklar Gibi)
  • İki kişi birbirlerini yeni tanıdıkları zaman havadan sudan bahsetmek âdettir. (Kamyon)
  • Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. (Kürk Mantolu Madonna)
  • "Rızkını vermediğimiz, veremediğimiz müddetçe ne çocuk, ne nüfus isteyemeyiz. Karnını doyuramadığımız, sıhhatini koruyamadığımız, tahsilini temin edemediğimiz her çocuk, "Bu memlekete yüz milyon lazım!" diyenlerin gözüne, onları gaflet uykularından uyandırmak için sokulmuş birer parmaktır." (Ehliyetsiz İktidar)
  • "Hiçbir fikre inanmadıkları için fikirlere, insanı insan eden duygulara yabancı oldukları için insanlık sevgisine, herhangi bir şeyi bilip öğrenemeyecek kadar beyinsiz ve tembel oldukları için bilgiye ve kitaba düşman olanlara lânet olsun..." (Ehliyetsiz İktidar)

  • “Hanım, burası neresi? Mahpus koğuşu, hırsız yatağı. Adamın gözünden sürmeyi çalarlar.” (Ses & Duvar ve Diğer Öyküler)
  • İçimde, kendime de izah edemediğim karışık ve üzücü birtakım hisler belirmişti.” (Yeni Dünya)
  • Ve onların arasında nasılsa kalmış olan beyaz bir kasımpatı, buraları örten siyah perdenin üzerinde geçmişi görmek için bırakılmış bir delik gibiydi (Arabalar Beş Kuruşa)
  • 'Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi..' (İçimizdeki Şeytan)
  • Gökyüzüne baktı, bir bulut aradı ve bekledi… (Kamyon)
  • Elbette, dünyada her şey parayla olur... (Beyaz Bir Gemi)
  • Aya hitap eder gibi, şarkısına devam etti: Ayın şavkı vurur sazım üstüne Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne Gel ey hilâl kaşlım, dizim üstüne, Ay bir yandan, sen bir yandan sar beni. (Kamyon)

Yorum Yaz