diorex
sampiyon

Bütün Şiirleri 1 - Şükrü Erbaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bütün Şiirleri 1 kimin eseri? Bütün Şiirleri 1 kitabının yazarı kimdir? Bütün Şiirleri 1 konusu ve anafikri nedir? Bütün Şiirleri 1 kitabı ne anlatıyor? Bütün Şiirleri 1 PDF indirme linki var mı? Bütün Şiirleri 1 kitabının yazarı Şükrü Erbaş kimdir? İşte Bütün Şiirleri 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.05.2022 09:00
Bütün Şiirleri 1 - Şükrü Erbaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Şükrü Erbaş

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9786055340773

Sayfa Sayısı: 194

Bütün Şiirleri 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

O çocuk oturmuş çarşılar ortasına

Bir güz kederiyle iplik iplik ağlıyor

Babam olsaydı

babam olsaydı

babam olsaydı...

Işıklı vitrinler önünde simsiyah bir leke

Çocuk ağlamıyor

Almış kanatlarına bütün özlemlerini

Bir turna sürüsü gözlerinin burcunda

Akşamı parçalaya parçalaya uçuyor...

Bütün Şiirleri 1 Alıntıları - Sözleri

  • Kimselerin vakit ayırmadığı biriyim Biliyorum.
  • Herkes kendi yalnızlığında yitik...
  • "Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım..."
  • Biliyorsun ya Susarak yaşamak zorundayım seni
  • Güven içinde olduğumu bilmem hiç Sevildiğimi, önem verildiğimi Benim başkalarını aradığım gibi Arandığımı bilmem…
  • Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim, Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak, Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak, Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu…
  • Herkes kendi yalnızlığında yitik.
  • Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör kuyularına Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz. Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan. Kurulmuş saatler gibi gün boyu çalışıp tekdüze Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz Unuttunuz başkalarının acısını duymayı Küçük çıkarların büyük kurnazları Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst Dışa vurmayı duygularınızı Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış. Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim -Ki bu en büyük kötülüktür size- Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz. Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim Koşaradım Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..
  • "Duymadan dinleyip, anlamadan konuşuyoruz."
  • Kimselerin vakit ayırmadığı biriyim Biliyorum. Sıradan bir alışkanlık, körleşmiş Bir küçücük ayrıntıyım Biliyorum.
  • Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
  • Eğme kirpiklerini, yüreğim üşüyor.
  • "Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım..."

Bütün Şiirleri 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz Biçim veremediğimiz şeylerin Biçimini alıyoruz." Roman incelemesi yazmak zor ancak şiir incelemesi yazmak daha da zor bence:) Neye nasıl başlayacağımı bilemediğim için bu şekilde bir giriş yapıyorum incelememe, bu zor işin içinden çıkamazsam şimdiden affola... :) Şiir dünyasına yeni adım atan biri olarak kitapla ilgili ilk önereceğim şey, kesinlikle şiir kitaplarına başlangıç formu için çok uygun bir kitap. Anlaşılır, okuyucuya duyguyu çok iyi geçiren, derdini veya duygusunu çok iyi anlatan şiirlerle dolu... Okuyucuyu yormayan, hissiyatı yüksek bir kitap. Kitap yazarın yaklaşık 100 şiirini bizlere 4 bölüme ayırarak sunuyor. Ve bu yaklaşık 100 şiirin içinde 28 tane favori şiir ayırdım kendime;) Geriye kalanlardan ise iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar sayıda hissiyatını yakalayamadığım şiirler oldu. Yani benim için oldukça değerli bir kitap olarak kütüphanemde yerini aldı. Son olarak şiirlerin konusuna da değinecek olursam şiirler toplumsal konulara da değiniyor, insanı, toplumu da eleştiriyor, aşk gibi özlem gibi öznel temaları da ele alıyor. Yani kitabın konu yelpazesi oldukça geniş. Ben şairin derdiyle dertlendiğim, üzüntüsüyle üzüldüğüm samimi, içten şiirlerle dolu bu kitabı önerisiyle kitaplığıma dahil eden değerli arkadaşıma öncelikle bir teşekkür etmeliyim, ve teşekkür ederim sevgili banksy :) Ben de bu şahane kitabı sizlere gönül rahatlığıyla öneririm. Herkese keyifli okumalar... (Nisan)

Şükrü Erbaş.. Keşke kayınpederim olsan.: Bazı şâirler vardır. Okuyucusunu epey yorar kelime oyunlarıyla. Kimi okuyucu bu durumdan hoşnuttur, şâirin şiirlerini okudukça ona yaklaşacağını düşünür lakin bir anda karşısında bir duvarla karşılaşır. Çünkü şâir okuyucusunu bir yere kadar yaklaştırır, ötesine izin vermez. Mesela Edip Cansever. Çoğu kez kendisini bile kendisine yaklaştırmaz. Bazı şâirler vardır. Okuyucusunu hiç mi hiç yormaz. Her şey ortadadır, kendisi de. Okuyan herkes onun nasıl birisi olduğunu bilir, onu yakından tanıyabilir. Mesela Orhan Veli. Hiç şiir okumamış birisi bile onun birkaç şiirini okuyup kendisi hakkında birtakım çıkarımda bulunabilir. Bazı şâirler vardır. Bazen yorar, bazen yormaz. Öyle hemen atmaz kendisini okurun önüne. Lakin o kadar da uzak tutmaz. Yalnızca kendisini onun mısralarına bırakan, onun mısralarında yaşayan kimseler ona ulaşabilir. Mesela Şükrü Erbaş. Evet, bu kitabın şâiri Şükrü Erbaş. Ta kendisi. Kendisini pek severim. Zaten aksi ne mümkün. Kendisini herkes bilmez. Belirli bir şiir zevkine sahip, şiirin mayasını gayet iyi bilen kimseler onu bilir, onu okur. Bu da onun gerçekten de büyük bir şâir olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bunu son kısımda daha detaylı açıklayacağım. İsterseniz biraz kitaptan bahsedeyim, gerçi istemeseniz de bahsedeceğim.. Kitap, Şükrü Erbaş'ın şiirlerinden oluşuyor. Gerçi bu cümle biraz garip oldu, tüm sırrı bozdum galiba şu an... Demek istediğim; Yaşıyoruz Sessizce, Bağbozumu Şarkıları, Pervane gibi şiir kitaplarından bağımsız bir kitap değil. Ordaki şiirler de bulunuyor bu kitapta. Yanılmıyorsam 4 serilik kitabın ilk kitabı. İçersinde gerçekten de çok altı çizilecek türden mısralar var. Benim artık alıntı paylaşma iştahım olmadığı için çok az paylaştım. Alıntı paylaşmayı seven okurlar için bol bol paylaşım yapabileceği bir kitap. Kitap bu şekilde işte, şiir kitabı. Başka nasıl yorumlanır bilmiyorum. O nedenle ben Şükrü Erbaş'ın şiir anlayışı ve şiir diline geçeyim. Şükrü Erbaş'ı biraz araştırmış kişiler bilirler ki çok zor bir dönemde, zor bir çocukluk geçirmiş, diğer şâirlerimiz gibi. Bu da onun görüşleri ve kaleminde bayağı etkili olmuştur. Bundan dolayı daha çok gerçekçi, politik ve romantik şiirler kaleme almıştır. O nedenle politik şiirlerine de denk geldiğiniz de şaşırmayın. Gerçeklik zaten onun şiirinde hat safada. Romantizm de mevcut şiirlerinde. Gerçekçi diye duygusal olmadığını iddia edemeyiz Şükrü Erbaş'ın. Onu büyük şâir yapan da aynı zamanda romatizmi gerçeklikle harmanlayıp şiirler yazmasıdır. Peki Şükrü Erbaş kendisini nasıl tanımlıyor bizlere, şimdi de oraya gelelim. Pek garip lâkin Sol düşünceye sahip devrimci bir gelenekten geldiğini söyleyen Şükrü Erbaş "Son yıllarda muhafazakar diyebileceğimiz bir kitlem oluştu. Çok saygılı bir güzellik yaşıyoruz, örnek olması gereken büyülü bir ilişki bu.” demiştir. Burdan kendisinin aynı zamanda temiz bir kişiliğe sahip olduğunu çıkarabiliriz. Çünkü sizler de gayet iyi biliyorsunuz ki güzel ülkemizde farklı görüşe sahip şâirleri, yazarları yemeyi çok severiz. Bu durumun Şükrü Erbaş'ta olmaması beni çok mutlu ediyor. Kendisinin aynı zamanda çok sakin ve oldukça kibar bir kişiliğe sahip olduğunu duyuyorum. Hâlâ yaşadığı için kendisiyle tanışma şansına erişen birkaç kişiye "Nasıl biriydi?" diye sorduğumda "Çok kibar ve çok şeker biriydi." cevabını alıyorum. Hatta bu arkadaşlarımdan birisi bu incelemeyi okuyordur şu an. Kendisi yorum yaparsa ondan da duyabilirsiniz. :) Şiirlerinde sadece aşka rastlanmayacağımız bir şâirdir Şükrü Erbaş. Kendisi halktan biridir ve halkı çok iyi bilir. Toprak Mahsulleri'nde uzun yıllar memurluk yapmıştır. Bizden biri gibidir. Kendisi tarifi pek güç hislerin tercümanıdır ama sadece kendinin değil, herkesin. Başta bir konudan bahsetmiştim. Popülerlik mevzusu. Ömrüm boyunca Popülerlerlik ile savaşacağım. Bir kitabın çok popüler olması, çok okunması, çok satması onu nitelikli kitap yapmaz. Bir yazarın da aynı şekilde. Mesela size örnek veriyorum. Bu sitede Kahraman Tazeoğlu, Şükrü Erbaş'tan daha fazla okunmuş bir yazar. Okuyanları asla yadırgamıyorum lakin Kahraman Tazeoğlu'nun okuyucuları ile Şükrü Erbaş'ın okuyucularını yan yana getirdiğimizde arada ciddi bir kalite farkı görürüz. Yani bir yazarı kaliteli yapan ne kadar okunduğu değil, kimler tarafından okunduğudur. Ben müsaadenizi isteyeyim. Mâlum, finallerim var. Gerçi müsaade etmeseniz de gitmem gerek, çünkü finallerim var. Tarifi zor hislerin tercümanı demiştik Şükrü Erbaş'a. Gelsin de 8 tane finalimin olduğu haftada Fatih Terim'in de ayrılığının eklendiği şu dönemime tercüman olsun demek isterdim lakin.. O olur, biliyorum. Çok seviyorum Şükrü Erbaş'ı. Keşke kayınpederim olsa... Mutlu akşamlar dilerim. (Kadir Tribbiani)

Bir Kahve Koyun Kendinize: Sabahları benim kadar seven şair Şükrü Erbaş'ın, kapağı mint yeşili, içi derya deniz, kıymetli 4 kitabının derlendiği Bütün Şiirler-1 ile günlerimi insanlıkla doldurdum da geldim. İnsan olmayı hissettiren ve hissedenler var olsun. Kitabın ilk sayfasına kime ait olduğunu bilmediğim bir sözü not düştüm: ''Merhamet acımak değil, acıtmamaktır.'' Şükrü Bey'de hissettiğim merhametti çünkü. Şairin bana düşündürdüğü en kuvvetli hâli, her neye bakarsa ve her ne yaşarsa yaşasın Hepimizin hayatında çivi yazısıyla yazılmış gibi kazınmış anılar vardır. Bazısı kanayarak yazılmıştır bazısı gülerek. Fakat o baktığı her şeyde bir güzellik bulduğu için, acıyı bile öyle ifade etmiş ki, acı olduğunu bile bile, anlamın içine adım atmaktan bir an geri durmak istemiyorsunuz. Kirpiklerle ilgili kaç güzel satır yazılabilirse yazmış ve bazen acının kenarına papatya yaprağı gibi dizmiş intizamla, bazen kirpiklerini salıncak yapmış bir çocuğun sevincine. Bu da şairin sadece güzel bakmakla değil, söz oyunlarını yapabilmesiyle de şair olabileceğini gösterir. Yaşam denilen bu uzun yolda birçok anıyı, acıyı, meşgaleyi ömre katık eder gideriz. Ama onlar ne yenir ne yutulur. İşte bundan sebep ki ''Yaşamak bir uzun yolculuk/ Bitirmeden biteriz.'' Her insan gibi konuşmaktan hoşlandığım ve maruz kalmaktan hoşlanmadığım şeyler var. Hayatım boyunca hep sosyal bir insan oldum. Ama geçtiğimiz sene içerisinde şunu fark ettim, eğer bazı insanlarla çok fazla konuşmak istemiyorsanız bazen hoşlandığınız insanlardan da uzak durmanız gerekebilir. Bu yüzden kendimi sosyal medyadaki insanlara sessize alırken, içimin sesini sonuna kadar açıp, çok mutlu haftalar geçirdim de geldim. Uzun yıllardır yağmur mevsimi geldiğinde mumlarımı yakar, şiirlerimi okur ve bir tür terapi ile ruhumu, enerjimi tazelerim. Güzel söz söyleyen herkesi dimağıma işler, sözüme sohbetime yedirir, o insanların bayrağını taşımaya çalışırım. Şiirler, kalbinize ulaşan şairleri keşfettiğinizde, işte o zaman anlamlı gelir size. Şiir denilen ne bir koldur, ne bir yoldur. Kimi kaktüs gibi gelir, kimi gelincik gibi. Bu sizin şairle ruh uyumunuzla da ilgilidir. Ama rüştünü ispatlamış her şairde, mutlaka sizin de kalbinizde, dilek balonlarının sakin güzelliğini uyandıracak mısralarınız bulunur. Bu yüzden Şükrü Erbaş'ta hepinizin içine dokunacak satırlar bulmanız kuvvetle muhtemel. Böyle güzel haftalar içerisinde bana beni anlatan satırlar içinde öyle mutlu oldum ki, bunu söz ile anlatmak kafi gelmez. ''Geceler Aydınlık'' isimli şiiri beni yıllar öncesinden sesime ses olan adama tebessümle baktırdı ve sessizliği aydınlık yaptığım günlerde, insansızlık gündüzüm olmuşken, bu dedim, işte bu. Şair de zaman zaman hepimizin içine düştüğü o dış dünyayı sakine alma metodunu denemiş ve suskunluğun tüneklerine çekilmiş. Eğer siz de, söz umduğunuz inceliğe inmiyorsa, alnınızdaki damar kalınlaşmadan, anlamı ucuz edenlerden uzaklaşın ve sessizliğin şükrüne varın. Çünkü Şükrü Bey'in de dediği gibi uysanız kendi özünüzden uzaklaşır, direnseniz gününüz kararır. *** Kitapta kadınlara ve çocuklara sık sık merhamet içeren, yufka bir yüreğin nazik ve taşıyan cümleler var. ''Herkesin gerçeği kendine acı/ Herkesin acısı kendine biricik'' Bunun böyle olduğunu kabul edip, çevremize acımızdan yaptığımız iğnelerle dikenlerle bir hâl sergilemek de mümkün, acımızı gücümüzle sarıp, diğerlerine merhem olmak da mümkün. İyilik; sadece içimizden geldiği için yapılan bir eylem değildir. İyilik, aynı zamanda seçerek yaptığımız bir eylemdir. İnsanız. Hepimizin bir kalbi var. Ve bazen kalbimize yenik düşeriz. demek, sadece üzülmek, acı çekmek demek değildir. Kalbimizin, bizi koruyan yanına da yenik düşmek demektir. İnsan, kötülüğe maruz kaldıkça saldırganlaşabilir. Kötü söze maruz kaldıkça kötüleşebilir. (Engin Geçtan'ın İnsan Olmak'ı da bu yazıda etkili.) Haberleri izlemek dahi kâfi. Kelimeleri fırlatıyor musunuz? Yoksa çiçek gibi mi sunuyorsunuz? *** İnsanlardan kaçıp kitaplara sığındığınız ne çok an var, değil mi? Aslında siz, bir insandan bir başka insana sığındınız. Kiminin dert olduğu yere, kimi şifa olur. Aslında biz yalnız kalmak istemedik, hiçbirimiz. Anlaşılmak ve anlamak istedik hepimiz. Kitap; bir kalp, bir düşüncedir. Kitap, insanı temsil eder. Peki, bizleri birbirimizden kaçacak noktaya getiren nedir? Sebeplerin en büyüğü, nerede duracağımızı bilmemek. Karşımızdaki insana, gereğinden fazla yaklaşmak. Kirpilerden öğreneceğimiz çok şey var. Birbirimize, birbirimizi ısıtacak ama dikenlerimiz batmayacak kadar yaklaşmayı öğrendiğimizde daha iyi hissedeceğiz. Her şey insanla anlamlıdır. Her kitap, insanın dünyaya bir haykırışıdır. İçeriği ne olursa olsun, yazanın izidir. Kimle dost olacağınızı belirleme özgürlüğü kitaplara olan sevginizin sebebidir. Anlamı, insansızlıkta aramak da bu seçim özgürlüğüdür. ''Koşaradım'' şiiri de işte bana bunları düşünürken kelime arkadaşı oldu. Bu şiirle öyle çok şey düşündüm ki. Mutlaka okumanızı isterim. Kulaklarımızı tıkayan kalbimizin gümbürtüsü değil, kötülüğün uğultusu olunca, sesi kesmek için sessizliğe çekilişimiz bundandır. Kalp de kötü de 4 harf, ikisi de göğsümüzden çıkıyor. Seçiminiz nedir? *** Bu kitap kusursuz bir kitap değil. Fakat kusursuz o kadar çok şiir var ki, sevgimiz şefkatle el ele tutuşup, derin bir hürmete dönüşüveriyor bu satırlar karşısında. Bu kalbi pamuk insan için yaşamak çok zor olmuştur eminim. Bu incelik, çok kırmıştır yüreğinin dallarını. Hassaslıkla acizliğin/ güçsüzlüğün/ zayıflığın karıştırıldığı bu hayatta bu gönlü güzelin yazdığı/yaptığı şey sadece edebi sanat, söyleyiş güzelliği değil.Hiç değil. Baktığı her yeri, bir his olarak içine alan bir insan bu. Onun dimağını, düşüncelerini paylaşıyorum hissem kadar. Yorgun düşüyorsak, yorulduğumuzdan değil, düşen bir yaprağın dahi hüznünü paylaştığımızdan. Bundan kaçamadığımızdan değil, kaçmadığımızdan. Umduğunuzu alabildiniz mi bari şu hayattan, bilmiyorum Şükrü Bey. Sulardan hayatın duruluğunu, mavilerden mutluluğun rengini almamızı söylüyor. Okurken her bir zerrem kanatlanıyor da kelebek oluyor sanki, mutluluktan uçup uçup konuyorum kelimelerin dallarına. Yaşamak mutlaka bir sanat, elimiz ne kadar iyi fırça tutar, nefesimiz ne kadar yeter bu dünyanın kavalına bilmem. Kelimelerim ve kelimelerim var o kadar. Bir de sevdiklerime sarılmak için göğsüm. Sanat sizin, sanata değer vermek bizim işimiz olsun. Bu şekilde gönül penceresini ışıl ışıl temiz tutmuş insanlarla karşılaşmak umuttur. Herkese duyduğu o incelikli saygı bize de yol gösteriyor. Tek bir satırını dahi ıskalamamak için, sayfalarını günlere böldüm yine. Şiire hak ettiği saygıyı sunmak lazım. Bütün saygımı toplayarak araladım sayfaları. Hazır olarak okumak, en güzel okuma halidir. Bunu anladığımdan beri mutluyum şiirlerin eşlik ettiği saatlerde. İçimi maviye boyayan kitaba güneşimle geldim. Işıyorum. Bir insan, bu kadar iyi satırı bir ömre nasıl sığdırır, bilmiyorum ama. Ve merak ederek sonlandırıyorum, öyle çok şiir var ki içimi hayal işlemeli bir hançerle oyan, böyle sevebilen insanların sevdikleri kadınlar, acaba bu şiirlere değen kadınlar mıdır? Yoksa ''güzelliğin on para etmez/ şu bendeki aşk olmasa mıdır?'' Serbest nazım ölçüsü ile sanat nasıl yapılır, buyrun. Tercih edeceklere keyifli okumalar dilerim. (Kübra)

Bütün Şiirleri 1 PDF indirme linki var mı?

Şükrü Erbaş - Bütün Şiirleri 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bütün Şiirleri 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Şükrü Erbaş Kimdir?

7 Eylül 1953 tarihinde, Yozgat'ta dünyaya geldi. Annesi, Lalezar Hanım; babası Doğan Erbaş'tır. İlk ve orta öğrenimini Yozgat'ta tamamladı.

Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Bölümü'nden 1978'de mezun oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi'nde memurluk ve yöneticilik yaptı, bu kurumdan emekli oldu.

1984 yılında başladığı edebiyat hayatının ilk yıllarında, Yarın dergisinde kurul üyesi olarak yer aldı. Edebiyatçılar Derneği'nde 1993-1995 yılları arasında genel sekreterlik, 1998-1999 yılları arasında başkanlık yaptı. İlk şiiri 1978 yılında, Varlık Dergisi'nde yayımlanan sanatçı; "Yolculuk" adlı şiir kitabıyla, 1987'de Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne layık görüldü. Şiir dışında deneme ve antoloji dallarında da eser veren Erbaş, halen PEN Yazarlar Derneği üyesidir.

Yarın dergisi yazı kurulunda görev yaptı (1984). Edebiyatçılar Derneği'nde yöneticilik görevinde bulundu (1993-1999). Şair, halen Antalya'da yaşamaktadır.

Şükrü Erbaş, ilk şiirini Varlık dergisinde, 1978 yılında yayınlandı. "Yolculuk" adlı şiir kitabıyla, 1987 Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne değer görüldü. Ayrıca, "Dicle Üstü Ay Bulanık" şiir kitabıyla1996 Orhon Murat Arıburnu şiir ödülünü, "Üç Nokta Beş Harf" şiir kitabıyla 2002 Ahmed Arif şiir ödülünü ve "Gölge Masalı" adlı şiir kitabı ile de 2005 Ömer Asım Aksoy şiir ödülünü kazandı.

Şiir, edebiyat ve yaşam üzerine denemeler yazdı. Denemelerini "İnsanın Acısını İnsan Alır" (1995) ve "Bir Gün Ölümden Önce" (1999) adlı kitaplarında toplayan Şükrü Erbaş'ın, "Gülün Sesi Gül Kokar" (1998) adlı düzyazılarından oluşan bir kitabı da vardır.

Şükrü Erbaş Kitapları - Eserleri

  • Bağbozumu Şarkıları
  • Bütün Şiirleri 1
  • Bütün Şiirleri 2
  • Şairlerden Kürt Sorununa Çözüm Önerileri
  • Çekilme Suları
  • Unutma Defteri
  • Bir Çınlama Boşlukta
  • Bütün Şiirleri 3
  • Pervane
  • Gülün Sesi Gül Kokar
  • Aykırı Yaşamak
  • Eşik Burcu
  • İnsanın Acısını İnsan Alır
  • Kül Uzun Sürer / Derin Kesik
  • Üç Nokta Beş Harf / Yalnızlık Heceleri
  • Yolculuk / Kimliksiz Değişim
  • Bütün Mevsimler Güz / Dicle Üstü Ay Bulanık
  • Sarkacın Kalbi
  • Sonsuzun Uçları
  • Cam û Kevîr - Cam ile Taş
  • Bir Gün Ölümden Önce
  • Gölge Masalı
  • Yaşıyoruz Sessizce
  • Kum ile Su
  • Kuş Uçar Kanat Ağlar
  • Küçük Acılar
  • Yolculuk
  • Kimliksiz Değişim
  • Dicle Üstü Ay Bulanık
  • Bütün Mevsimler Güz
  • Kül Uzun Sürer
  • Derin Kesik
  • Üç Nokta Beş Harf
  • Yalnızlık Heceleri
  • Toplu Şiirler 1
  • Seçilmiş Şiirler
  • Eşikler Kirpikler
  • Otların Uğultusu Altında
  • Çekilme Suları
  • Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya
  • Bütün Şiirleri 4
  • Toplu Şiirler 2
  • İnsan Bir Eksik Sözdür

Şükrü Erbaş Alıntıları - Sözleri

  • Dünyayı hafife almak kendi ağırlığını, şiiri hafife almak sözün ağırlığını bilmemektir. (Gülün Sesi Gül Kokar)
  • Sahi yaşlılık, bir derin iç çekiş, yanılmış bir çocuk­luk olmasın Ömür Hanım? (Dicle Üstü Ay Bulanık)
  • Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil... (Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya)
  • ".. Sevmeyi özledim biliyor musunuz ? Kayıtsız şartsız bir gülüşü ..."~~°° (Bir Gün Ölümden Önce)
  • Durmadan dinleyip anlamadan konuşuyoruz Hepimiz ayrı ayrı kendi kıyılarında Öyle kolay anlaşıyoruz ki… (Kum ile Su)
  • "Yüzünü camlardan toplayıp dönmüştün uzun yolculuğundan.  (Sonsuzun Uçları)
  • Sesini öperim çocuk Yüreğinin, kirpiklerinden sızan O dilsiz ince türküsünü Öyle mahzun durma ne olur. (Kimliksiz Değişim)
  • Yapilacak iş elbette yılmak değil, bilgi sahibi olmak. Hemen bir yığın kitap getirip okumaya, adam olmaya çalışacağım. (Gülün Sesi Gül Kokar)
  • Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, son­suz olur, insanın küçücük ömrü karşısında. (Dicle Üstü Ay Bulanık)
  • Yüreğimin kanatları terli bir kumru Uçup Uçup kirpiğinin ucuna konuyorum... (Bütün Mevsimler Güz)
  • Ölüm... Hepimiz senin için yaşıyoruz… (Otların Uğultusu Altında)
  • Yazmasaydım Borçlu ölürdüm aşka. (Derin Kesik)
  • kiminin kültürü yoksun ahlaktan kimi de ahlaktan yoksun kültüründe. (Çekilme Suları)
  • 'İçim dışım uzaklık. kimseye anı olmadan geçtim.' (Yalnızlık Heceleri)
  • Hiçbir sevgi tutsaklıkta yeşermez. (Bir Gün Ölümden Önce)
  • İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım. (Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya)
  • Bir kapı önündeyim Girsem suç Gitsem ayaz (Kül Uzun Sürer)
  • Canı cehenneme başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenin. (Kum ile Su)
  • Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne cepler de tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. "İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!" (Eşikler Kirpikler)
  • Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör kuyularına Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz. Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan. Kurulmuş saatler gibi gün boyu çalışıp tekdüze Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz Unuttunuz başkalarının acısını duymayı Küçük çıkarların büyük kurnazları Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst Dışa vurmayı duygularınızı Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış. Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim -Ki bu en büyük kötülüktür size- Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz. Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim Koşaradım Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde.. (Bütün Şiirleri 1)

Yorum Yaz