diorex
Dedas

Bütün Yazıları - Orhan Veli Kanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bütün Yazıları kimin eseri? Bütün Yazıları kitabının yazarı kimdir? Bütün Yazıları konusu ve anafikri nedir? Bütün Yazıları kitabı ne anlatıyor? Bütün Yazıları PDF indirme linki var mı? Bütün Yazıları kitabının yazarı Orhan Veli Kanık kimdir? İşte Bütün Yazıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.03.2022 18:00
Bütün Yazıları - Orhan Veli Kanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Veli Kanık

Yayın Evi: Adam Yayıncılık

İSBN: 9789754181418

Sayfa Sayısı: 360

Bütün Yazıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitapta Orhan Veli'nin bütün düzyazıları, öyküleri, denemeleri, tartışmaları, değinmeleri, notları, konuşmaları bir araya getirilmiştir. Başa öyküler, sona konuşmalar konmuş, aradaki yazılar özellikle şairin düşüncelerinin, ilgilerinin, ilişkilerinin, sanat anlayışının gelişmelerini gösterecek bir anlayışla sıralanmıştır.

Bütün Yazıları Alıntıları - Sözleri

  • ... okumak değil, yaşamak lazım.
  • Nurullah Ataç ; "Bir şairin bir sözü ilk olarak söylemesi değil, güzel söylemesi aranır."
  • Halk kendisinin ifade edemediği şeyleri sanatkarında görmek ister.
  • İnsan hayatına doğru yolu gösteren tek pusula, bilgiye dayanan akıldır.
  • "Hiçbir yaptığımdan pişman olmayacağım." diye bir karar vermişliğiniz var mıdır? Benim vardır. Çok da faydasını gördüm. Bundan bir hayli zaman evvel böyle bir karar vermemiş olsaydım, üzüntülü günlerimin sayısı muhakkak ki daha fazla olurdu.
  • Bir gün Yahya Kemal'le konuşuyordum. Bana apartmanları göstererek dedi ki: "Köşkleri var, arabaları var, halayıkları* var. Fakat hiçbir zaman bizim duyduklarımızı duyamıyorlar, bizim düşündüklerimizi düşünemiyorlar. Biz düşünüyoruz , düşünülmüş halde kendilerine anlatıyoruz; yine de anlamıyorlar."...
  • Cézanne* bir gün kahvede zamanının okuryazarlarından biriyle sanat üzerine bir münakaşa yapmış. İleri sanatkâr, muhafazakâr münevvere birçok hakikatler anlatıyormuş, öteki ise oralı değil. Nuh diyor, peygamber demiyormuş. Cézanne kahveden çıktıktan sonra pişman olmuş. "Ne diye böyle adamlarla münakaşa ederim." demiş, "ben sanatkârım, o değil. Böylesine bazı şeyler söylersin. Ona düşen vazife dinleyip inanmak. İnanırsa inanır. İnanmazsa yapılacak iş herhalde münakaşa değil. Bir tek iş var; o da herifi eşek sudan gelinceye kadar dövmek."
  • Telgrafın tellerini arşınlamak Yar üstüne yar seveni kurşunlamak
  • Bütün okuduklarını unuttuktan sonra kendinde bazı şeyler bulunduran adam; kültürü keşfetmesini bilen, fakat hazin bir talih eseri, onu kitaplarda aramaya mahkûm olan adamdır.
  • Güçlüklere, bir başına da olsa, karşı koyan insan kuvvetli insan olmalı. Ben bunu yalnız kalıp da ümitsizlik içinde olduğumu hissettiğim anlarda daha iyi anladım. Bununla beraber, senelerden beri, o kadar çok zamanlar yalnız kaldım ki bu hale âdeta alışır, hatta -kuvvetli olmanın gururunu duyabilmek için- zaman zaman yalnızlığı arar oldum.Şu anda gurur diye isimlendirdiğim bu his, başlangıçta bir avunma yolu idi. Hayatlarının, benim gibi, ıstırapla dolu olduğunu sananlar, buna benzer bir sürü avunma çareleri bulmuşlardır. Bu çareler, o yalnız kalmış insanların, yalnızlık anlarındaki arkadaşlarıdır. Hayatın karşısında, hatta sırasında ölümün karşısında, ancak bu arkadaşların yardımı ile tutunabiliriz.
  • "Bir gün Gogol' ün yanında ava çok meraklı bir memurun hikâyesi anlatıldı. Bu memur, bin bir sıkıntı ile biriktirdiği iki yüz ruble ile güzel bir av tüfeği aldı. Yeni tüfeği ile ilk ava çıktığı gün bir sandala bindi. Ama tüfek nasılsa suya düşüverdi. Memur evine döndü, yatağa düştü. Şiddetli bir humma içinde günlerce yattı. Ancak arkadaşları, aralarında para toplayarak yeni bir tüfek aldıkları zaman iyileşip ayağa kalkabildi. Bu hikâyeyi dinleyenlerin hepsi kahkahalarla güldüler. Yalnız Gogol gülmedi. Uzun zaman düşünceli kaldı. 'Kaput' un ilk fikri işte o gün doğmuştu. Bu hikâye 1834 de anlatılmıştı. Gogol bunun üzerinde çok çalışmıştı. Aradan sekiz yıl geçtikten sonra 'Kaput' u yazdı." Bu hikâyedeki tüfek Gogol'ün hikâyesinde bir palto olur. Suya düşme hadisesi de bir soyulma hadisesidir. "Kaput." küçük memurun hayatında, küçük memurun psikolojisinden bahseden ilk Rus hikâyesidir. Bu hikâyenin Dostoyevski, Tolstoy ve Çehov üzerinde büyük tesirleri olmuştur. Dostoyevski: " Biz hepimiz 'Kaput' tan çıktık." dermiş. Türk okuyucuları Gogol' ü mutlaka okumalı, onu anlamaya çalışmalıdırlar.
  • Kültür okuduğumuz tüm kitapları unuttuğumuz zaman bize kalan şey oluyor.
  • Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman
  • Hilkat* boğalara boynuz, atlara tırnak, tavşanlara seri ayak, aslanlara sırıtan dişler, balıklara yüzmeyi, kuşlara uçmayı, erkeklere de düşünmeyi vermiş. Kadınlara hiçbir şey kalmamış. Ne yapsın? Dünyanın bütün kalkanlarına bütün oklarına bedel olan güzelliği vermiş. Biri güzel midir, demire de ateşe de üstün gelir.
  • ... Çağın bu kadar çabuk değişeceğini bilseydi Kubilay kafasını verir miydi? Günün birinde işlerin bu hali alacağını bilseydi Şeyh Sait* o kadar acele eder miydi ?

Bütün Yazıları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Garip Orhan Veli'yi Tanımak: Orhan Veli'yi hepimiz "Garipçiler"in içinde, belki de en öne çıkan şairleri olarak biliyoruz. İstanbul'u gözleri kapalı dinleyen, bir yer bilen fakat anlatamayan, sokağı şiire taşıyan bu adamın 36 yıl ömrü oldu. Kısacık, 36 yıl. Hepi topu 5 şiir kitabı var ki çoğu pek de uzun sayılmaz. Çok bilindi, okundu. Bir şairi tanımanın iyi bir yoludur şiirlerini özümsemek, şiirleri üzerine ekstra okumalar yapmak; lakin yetmiyor. Orhan Veli'yi anlamalıydım, merak ediyordum onu. Şans eseri de bu kitabı buldum, 2020 sonunda ilk defa bütün yazılarını derlemişler. Çoğumuz onun çeşitli dergilerde 10 yıla yakın düzenli olarak yazılar yazdığından bile bihaberiz. Üzücü bir durum. Kitaptaki yazıları kronolojik olarak koymuşlar. Genellikle ilk yazılar 1944-1945 yıllarında başlıyor, şairin vefat ettiği yıl olan 1950 yılı kasım ayına kadar devam ediyor. Ben şairlerin bütün şiirlerinin derlendiği kitapları okumayı özellikle seviyorum. Cumhuriyetin ilk yıllarından 2000'li yıllara değin Türkiye'nin özetini görüyorsunuz çünkü. Toplumumuzu ve dünyayı etkileyen olaylar ister istemez şiirlerine de cereyan ediyor. Şu ana kadar "Bütün Şiirleri" adıyla okuduğum kitaplarda gördüğüm de bu oldu: 70'lerin sonuna kadar toplumsallığın sezdirildiği, duygu yoğunluğu da barındıran ve (bana göre) esas kaliteli şiirlerin olduğu bir dönem var. 80 ve sonrasındaysa daha içe kapanık, bireyselliğin ön planda olduğu ve nispeten daha karamsar, imgeci bir şiir anlayışı hakim. Her neyse, maalesef Orhan Veli için bu gözlemi daha dar bir çerçevede yapmak zorunda kaldım. Şiirleri çok dar bir zamanı kapsadığı için ben de bu kitaptan yola çıkarak gözlem yapmaya çalıştım. O kısacık 6-7 yıllık sürede bile yazılarının içeriği ne kadar da değişmiş. 50'li yıllara yaklaştıkça ister istemez daha sosyal ve politik bir hale bürünmüş yazıları. Oysa ilk yıllarda yeni çıkan şairleri (Attila İlhan'ı "genç şair" diye nitelemesi gözlerimi yaşartacaktı) inceliyor, sanata dair iki kelam ediyormuş. Zaman içerisinde dinci dergilerin artmasından şikayet ediyor, hatta bir yazısında bazı üniversite gençlerinin dergicileri dolaşıp Orhan Veli'lerin dergisini sattırmamaları gerektiği konusunda uyardıklarını söylüyor. Ne üzücü, bu adam politikayı bile herhangi bir parti veya ideoloji gütmeden, halkın refahını isteyerek, düşman göstermeden ele almış. Size ne zararı vardı acaba? Orhan Veli, her daim bilim ışığında gelişmemiz gerektiğini vurgularken ülkenin daha o yıllarda bile Atatürk'ten uzaklaşmaya başladığını dile getiriyor. İster istemez o yılları görmediğimiz için bazı şeyler tos pembe geliyor bize sanırım. Ülkemizin 1940'lı yıllardan itibaren hiçbir dönem gün yüzü görmediğini düşünmeye başlıyorum. Sadece "kötü yıllar" geride kalırken "daha kötü yıllar"a doğru gidiyoruz. Benim anlamadığım, bu kitaba neden 7 civarı puan verildiği. Elbette isteyen istediğini beğenir, burada bir sıkıntım yok. Bu sitede beğenmediğim fakat yüksek puan aldığını gördüğüm kitaplar oldu; ancak bunun sebeplerini az çok anladım. İlk defa, 2 yılda ilk defa bir kitabın neden düşük puan aldığını anlayamadım (inanın bu düşünceler için 7 bile az). Adamın kimseye net bir düşmanlığı, sivri dilliliği yok. Bilimi, laikliği savunduğu için mi puan kırmak; yoksa Demokrat Parti ilkelerini hafifçe (inanın bana çok hafif bir dille) eleştirdiği için mi? Mantığını anlasam saygı duyacağım ama mantığını da çözemedim. Sanata dair, hayatın birçok alanından konuları gayet tatlı dillilikle işlemiş. Bir yazısında bir öğretmenin kendisine sert bir mektubunu ele alıyor. Orhan Veli'nin şiirleri MEB'in müfredatına alınmış ve bu kötüymüş, Orhan Veli açık saçık yazıyormuş gibi gibi ithamlar var. Buna karşılık Orhan Veli o kadar saygılı ve ölçülü bir cevap vererek uzun uzadıya kendini savunuyor ki, sabrına ve nahifliğine hayran kalmadan edemiyorum. Maalesef ki okurken yazının başlığını kaybettim, biraz karıştırıp o yazıya bir işaret çekeceğim. Neticede bir iç dökümü gibi oldu bu inceleme. Takdir edersiniz ki, bir şairin denemelerinin derlendiği bir kitabı incelemek kolay değil. Romanda kurgu yorumlamak gibi olmuyor, ister istemez hisler devreye giriyor. Ben görüşlerine katılmadığım insanların da deneme tarzı yazılarını okuyorum, benim gözümde tutarlılık ve akıl çerçevesinde olabilmek mesele. Görüşlerine katılmasam bile gidip düşük puan kolay kolay vermem. Neyse, ben çok safım herhalde... Bu dünyadan bir garip Orhan Veli geçti, iyi ki geçti, iyi ki kendisini yakından tanımış bulundum. Lütfen, lütfen okuyun bu yazıları. (Batu)

#okudumbitti ✒ Hepinize Merhaba ✒ Bugün, Kırmızı Kedi Yayınevi'nin çıkarmış olduğu Orhan Veli Kanık Külliyatı'nda yer alan Bütün Yazıları isimli kitap ile karşınızdayım. ✒ Külliyatın bu cildi Bütün Yazıları, Orhan Veli'nin telif ve çeviri düzyazılarından oluşmakta. ✒ Kitapta iki bölüm yer alıyor. İlk bölümde şairin hayattayken yayımladığı yazıların yanında ölümünden sonra farklı arşivlerden bulunarak neşredilen düzyazılara; ikinci bölümde ise çeviri yazılara yer verilmekte. ✒ Genellikle şiirleriyle tanıdığımız Orhan Veli'yi bir de bu pencerenden bakmaya ne dersiniz? (Berkan Tonguç)

Garip akımının temsilcisi olan Orhan Veli Kanık, çok erken ve anlamsız (halen anlamlandıramadığımız) bir şekilde aramızdan ayrılan bir şair... Şair kimliğiyle şiirde sadeliği savunan, şiirin her türlü kafiye ve söz sanatlarından arınması gerektiğini ifade eden, günlük hayatı şiirin teması haline getiren bir isimdi. O her zaman şiiri düşündü, şiirle yaşadı. Türk şiirinin konumu ve nasıl gelişebileceği hakkında çok yazan bir fikir adamıydı. Şair ve edebiyatçı kimliklerinin yanı sıra, medya alanında da kendisini bir hayli gösterdi. Dönemin gazeteleri ve dergilerinde köşe yazarlığı yaptı. Köşesinden şiirin gelişimini yazdı, siyasi durumları mizahi bir dille eleştirdi, sanatı irdeledi, tiyatro ve dergileri tanıttı. Köşesini sanat bazlı olarak çok verimli kullandı. Kendisinin ölümünün ardından tüm köşe yazıları ve röportajları derlendi, ortaya "Bütün Yazıları" çıktı. Kitap üç bölüme ayrılıyor. İlk bölümde gazete ve dergilere yazdığı yazıları, ikinci bölümde kendisinin ölümünden sonra medyada çıkan yazılarını ve son bölümde de Orhan Veli ile yapılan söyleşileri okuyoruz. Orhan Veli genel olarak kalemini sakınmıyor; lakin bunu naif bir tavırla yapıyor. Yazılarında şiirdeki tüm abartı kalıpların yıkılması ve şiirin sadeleştirilmesi gerektiğini anlatıyor. Sanat kavramını ele alıyor ve toplum için mi yoksa sanat için mi olduğunu irdeliyor. Sanatta kültüre çok önem veriyor. Sanatçı, okuyucu ve anlaşılma üçgenini inceliyor. Bir şair için şiirinde önemsediği temel kriterin halk olması gerektiğini vurguluyor. Roman ve romancı konusunda çok güzel tanımlar yapıyor. Ülkedeki sanat gelişmelerini anlatıyor, tanıtıyor. Dil ve dilimizin gelişimi konusunda çok titiz, her türlü gerici ve cahil harekete, dinsel yapılanmaya sert bir şekilde karşı! Gezi notları yazıyor, bazen ufaktan siyasete karışıyor. Çok çeşitli ve zengin bir içerik bu kitapta sizi bekliyor. (Batuhan Babaoğlu)

Bütün Yazıları PDF indirme linki var mı?

Orhan Veli Kanık - Bütün Yazıları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bütün Yazıları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Orhan Veli Kanık Kimdir?

Orhan Veli Kanık (d. 13 Nisan 1914, İstanbul - ö.14 Kasım 1950, İstanbul), daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.

Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir.

Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair" olarak tanımladı.

Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.

Orhan Veli Kanık Kitapları - Eserleri

  • Şevket Rado'ya Mektuplar
  • Bütün Şiirleri
  • Hoşgör Köftecisi
  • Yalnız Seni Arıyorum
  • Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti
  • Sakın Şaşırma
  • Nasrettin Hoca Hikayeleri
  • Garip
  • Sevdaya mı Tutuldum?
  • Seçme Şiirler
  • Şairin İşi
  • La Fontaine'in Masalları
  • Fransız Şiiri Antolojisi
  • Bütün Yazıları
  • Bindiğimiz Dal
  • Denize Doğru
  • Batıdan Şiirler
  • Karşı
  • Vazgeçemediğim
  • Destan Gibi
  • Bütün Şiirleri
  • Çeviri Şiirler
  • Sanat ve Edebiyat Dünyamız
  • Nesir Yazıları
  • Çocuk Yüreklerde Orhan Veli Kanık Şiirleri
  • Şiirler
  • Çeviri Tiyatrolar
  • Mektuplar Anketler Mülakatlar
  • Hikâyeler
  • Bir Takvim Yaprağında
  • Baharın Etkileri
  • Bütün Hikâyeleri
  • Şiirler
  • Şiirler
  • İstanbul’u Dinliyorum
  • Ben Orhan Veli
  • Yazılar ve Konuşmalar
  • Yaprak
  • İnsanları Uyandırmak
  • Dünyalar Vardır
  • Birdenbire
  • Yazılar
  • İşsizlik
  • Nasrettin Hoca Hikayeleri
  • Şiirde Aydınlık
  • Hoşgör Köftecisi

Orhan Veli Kanık Alıntıları - Sözleri

  • Nasrettin Hoca bir gün rüyasında şeytanı görmüş. Görür görmez de sakalına yapışmış ve var gücüyle çekiştirmeye başlamış. Şeytan acıdan feryat figan bağırmış, Hoca ise, "Bu hissettiğin acı, doğru yoldan çıkardığın ölümlülere çektirdiğin acının yanında hiç bir şey" demiş. Daha da kuvvetli çekmeye başlamış. Sakalı öyle bir çekmiş ki can acısından bağırarak uyanmış. Ancak o zaman, elinde tutmakta olduğu sakalın kendi sakalı olduğunu anlamış. (Nasrettin Hoca Hikayeleri)
  • Sa­adet ne­dir? Her­kes sa­ade­ti ta­nı­mış mı­dır bu dün­ya­da? (Hoşgör Köftecisi)
  • Tuvalete koyduğu bir abajurun üstüne de Refik Halit'in Bir Avuç Saçma adlı eserinden bir parça yazmış. Güzel bir buluş, değil mi? Gelgelelim Şinasi memnun değil. Diyor ki : " Her içeriye giren Refik Halit'in yazısına dalıyor. Dışarıda da bir sürü insan sıra bekliyor. " Şinasi'nin ticari bakımdan hoşnutsuzluğuna sebep olan bu hal edebiyat namına [adına] beni sevindirdi. Demek ki halkımız edebiyatla da meşgul oluyor [uğraşıyor, ilgileniyor] . (Sanat ve Edebiyat Dünyamız)
  • İSTANBUL'U DİNLİYORUM İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Birşey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.   Orhan VELİ (Şairin İşi)
  • Bir gün bıkıp uzanıp kurbağalar, Demokrat bir şekilde yaşamaktan, hep bir ağızdan haykırıp ağlar başlarına bir kral isterler tanrılarından gökyüzünden cansız kocaman bir kral düşer pek büyük bir gürültü çıkarır düşerken de öyle ki kurbağalar üçer beşer korkudan ödleri kopmuş bir halde kaçışırlar deli olmuşçasına Gölün içindeki kamışlar, sazlar, kolluklar, bataklıklar arasına uzun zaman kralın yüzüne bakamazlar Onun korkunç bir dev olduğunu zannederler Oysa aksine tamamen sulhperver İlkin fazlaca korkarlarsa da sonra sonra İçlerinden biri cesaretlenir kovuğundan çıkmaya niyetlenir Yavaş yavaş yaklaşır krala peşi sıra bir tane daha sonra bir daha meydana gelir kocaman bir katar sonunda iyice yüz göz olurlar Kral ile omuzlarına başına çıkarlar iyi kalpli Kral gık bile demez sabreder Kurbağalar "bize kımıldayan Kral gönder bunu istemeyiz" derler o zaman Tanrı zalim bir turna kuşu yollar havadan turna kuşu bunları teker teker aklına estikçe yakalayıp yer Kurbağalar yine şikayet eder o vakit tanrıları der ki "siz çok oldunuz hep keyfinizle mi iş göreceksiniz? Pekala bir hükümet kurmuşsunuz onu muhafaza edeceksiniz, etmediniz! Hiç olmazsa ilk kralınız ne halin Selim kraldı Yetinnmediniz ya siz şimdi buna razı olun yine düşmemek için daha beterine (La Fontaine'in Masalları)
  • Hiçbirine bağlanmadım Ona bağlandığım kadar. (Bütün Şiirleri)
  • Ve ihtimal sen Yine beni sevmeyeceksin. (Vazgeçemediğim)
  • Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu. Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire. (Birdenbire)
  • Yok maddedeki değişiklik yetmezmiş de ruh değişikliği gerekmiş, yok şapka giymek iş değilmiş de gerçekten Batılı olmak gerekmiş; biz kulak asmıyoruz bu sözlere şapka giymeseydik, çarşafı atmasaydık, latin harflerini almasaydık, o harfleri aldıktan sonra dili türkçeleştirmenin şart olduğunu anlamasaydık, medreselerle tekkeleri kapatmasaydık, okka yerine kiloyu, arşın yerine metreyi kabul etmeseydik, okullarda din derslerini kaldırmasaydık -ne çare ki yeniden kondu- bugünkü yaşayış seviyesine ulaşabilir miydik ? (Şiirde Aydınlık)
  • Ölürüz diye mi üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada… (Destan Gibi)
  • Açsam rüzgâra yelkenimi; Dolaşsam ben de deniz deniz Ve bir sabah vakti, kimsesiz Bir limanda bulsam kendimi. (Karşı)
  • Ama za­man za­man ben de ken­di­mi me­sut san­sam ne çı­kar? Bü­yük sa­adet­ler­den hiç­bir va­kit na­si­bim ol­ma­ya­ca­ğı­na gö­re bun­lar­la avu­na­yım ba­ri. (Hoşgör Köftecisi)
  • Deli eder insanı bu dünya;  Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç. (Sevdaya mı Tutuldum?)
  • İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken, Uyanır bakarsınız mavi. (Çocuk Yüreklerde Orhan Veli Kanık Şiirleri)
  • Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın... (Sakın Şaşırma)
  • Bu öyle bir şey ki anlamak istemediğin vakit kitaplar yazsam faydası yok. Anlamak istediğin vakit de tamamen aksine... (Mektuplar Anketler Mülakatlar)
  • Bugün, Avrupa'da tanınan bir tek şairimiz var: Nâzım Hikmet. O da bize rağmen tanınıyor. Biz, " Aman kimse duymasın! " diyoruz. Ama faydası yok; duymuşlar. Nazım Hikmet'i bize onlar kabul ettirmeye çalışıyorlar. Adını, lehimize değil aleyhimize kullanıyorlar. Bizi, büyük şairler yetiştiren bir millet olarak değil, büyük şairleri hapislerde süründüren bir millet olarak tanıtıyorlar. (Şairin İşi)
  • Sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin Kadrini bilmeliyiz! İnsan için liman yok; sahil yok zaman için, O geçer, biz göçeriz! (Fransız Şiiri Antolojisi)
  • Korkum şu ki artık bir hatıradan, Bir resimden başka bir şey değilim; Yahut arta kalmış, bir maceradan; Bir kokuyum belki, bilmem ki neyim? (Batıdan Şiirler)
  • "Yüz kelimelik bir şiirde yüz tane güzellik arayan insan vardır. Halbuki bin kelimelik bir şiir bile bir tek güzellik için yazılır." (Şairin İşi)

Yorum Yaz