Çağımızın Özgürlük Sorunu - Erich Fromm Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çağımızın Özgürlük Sorunu kimin eseri? Çağımızın Özgürlük Sorunu kitabının yazarı kimdir? Çağımızın Özgürlük Sorunu konusu ve anafikri nedir? Çağımızın Özgürlük Sorunu kitabı ne anlatıyor? Çağımızın Özgürlük Sorunu PDF indirme linki var mı? Çağımızın Özgürlük Sorunu kitabının yazarı Erich Fromm kimdir? İşte Çağımızın Özgürlük Sorunu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Erich Fromm
Yayın Evi: Payel
İSBN: 9789755200996
Sayfa Sayısı: 176
Çağımızın Özgürlük Sorunu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Fromm'a göre, bugünkü çatışma kapitalizm ile komünizm arasında değil, bürokrasi ile hümanizma arasındadır.İdeolojik iç ve dış savaşlar karşısında, Fromm'un önerdiği çözüm yolu,gerçekten özgürlükçü bir demokrasi veya hümanist bir sosyalizmdir.
Erich Fromm, bu denemesindeki fikir ve önerileriyle,sosyal demokratik akımın ve "yeni hümanizma"nın dikkati çeken bir sözcüsü haline gelmektedir
Çağımızın Özgürlük Sorunu Alıntıları - Sözleri
- Marx, insanı, tutsaklık zincirlerinden, yabancılaşma sürecinden ve ekonomiye köle olma kaderinden kurtarmak istemiştir...Marx'ın aradığı, siyasal gücün (devletin) hangi yoldan ele geçirileceği değil de, halka nasıl inileceği, onun güveninin nasıl kazanılacağı sorununa bir çözümdü...bu işi, dehşet korkusunun desteklediği yarı hipnotik ve demogojik bir ikna yöntemiyle değil de, gerçeği ortaya koyup, insanlardaki gerçek duygusuna seslenmeye çalışarak yapmıştır. Marx 'ın “gerçek silahının altında yatan varsayım Freud’unkine benzer: İnsanoğlu bir hayaller dünyasında yaşar; çünkü hayaller, gerçek hayatın sefaletini dayanılabilir hale getirmektedir. Eğer insan, bu hayallerin neler olduğunu anlayabilirse, yani yarı uyku halinden uyanıp kendine gelebilirse, kendi gücünün sınırlarını görebilirse, gerçeği öylesine değiştirebilir ki, artık (öyle bir dünyada) hayallere ihtiyaç duymaz. “Yanlış bilinçlenme , gerçek olmayanın gerçek imiş gibi algılanması, insanın yaratıcı gücünü kısıtlar. Gerçeği görmek, onu olduğu gibi kavramak ise insanı güçlendirir.
- “karakter insanın kaderidir”.
- "Gerçek mutluluk için, hayali bir mutluluk olan dinin ortadan kaldırılması şarttır.”
- Ticarî, siyasî ve askerî seçkinler, kimilik tipleri yönünden olduğu kadar, tutum ve düşünceleri açısından da birbirlerine benzerler ve aynı iplikle aynı halıyı dokurlar.
- insan, gerçekte özgür olmadığı halde, bilinçdışı faktörlerin etkisi altında, sanki özgür olduğu hayali içinde yaşayan bir varlıktır.
- Freud’un düşüncesine göre, insanın öznelliği, gerçekte, nesnel faktör ve şartlar tarafından belirlenmektedir. insanın bilinci açısından nesnel görülen bu faktörler, onun haberi olmadan insanın düşünce ve duygularını ve dolaylı yoldan hareket ve eylemlerini belirlemektedir. Düşünce ve seçme özgürlüğüne sahip olduğunu sandığı için bu derece onurlu görünen insan, gerçekte, bilinçli olarak göremediği ve anlayamadığı kuvvetlerin yönettiği bir kukladan başka bir şey değildir. însan, kendi özgür iradesine göre hareket ettiği hayalini gerçekmiş gibi görebilmek veya gösterebilmek için, her yaptığına akılcı bir gerekçe bulur. Mantığa bürüme çabası, yaptığı her şeyin zorunlu, akılcı ve ahlâklı bir hareket olduğu inancını verir insana. Ne var ki Freud, insanın, hareket ve eylemlerini belirleyen kuvvetler karşısında hepten çaresiz olduğu gözlemini yapmakla yetinmemiştir. İnsanın, etkisi altında bulunduğu bilinçdışı kuvvetleri farkedebileceğini ve bunu başarmakla, özgürlük alanını genişletebileceğini ve bilinçdışı kuvvetlerin yönettiği çaresiz bir kukla olmaktan kurtulup kendi kaderini çizen, kendini bilen, özgür bir insan olabileceği ümidini de ortaya atmıştır. Freud, bu ümidini “nerede İd varsa, orada Ego olacaktır” şeklinde ifade etmiştir...Bilinçdışı kavramını ilkkez kullanan Spinoza olmuştur. O, insanların “kendi arzularını bildiklerini fakat bu arzuları belirleyen nedenlerden habersiz olduklarını” görmüştür. Başka bir deyişle, insan, gerçekte özgür olmadığı halde, bilinçdışı faktörlerin etkisi altında, sanki özgür olduğu hayali içinde yaşayan bir varlıktır. Spinoza’ya göre insan esaretinin asıl nedeni bilinçdışı güdülerdir. Ve özgürlük ancak iç ve dış gerçeklerin bilincine varmakla elde edilebilir.
- “Bilinç, hayatı değil; hayat, bilinci belirler.” Marx
- Dilimiz, düşünce sistemimize uymayan birçok iç (fizyolojik) yaşantılarımızı ifade etmeye yarayan sözcükleri bize sağlamıyor.
- “İnsan, dünyayı tanıyabildiği oranda, kendisini bilir. O ancak kendi içindeki dünyayı bildiği gibi, dünya içine karıştığı oranda kendisini bulur...
- Goethe (1790’da) şöyle yazmıştı: “Herkesin kendisine yeni vatanlar inşa ettiği bir dönemde, çağının üstüne yükselebilen ve önyargısız düşünebilenlerin vatanı, her yerde ve hiçbir yerde.”
- Eşyalaşmış insan, ancak tek bir yoldan, dış dünyadaki yerini bulabilir: Bu, ya sahip olma ya da tüketme yoludur.
- İnsanlık tarihi boyunca, ilkel bazı toplumlar istisna edilirse, ziyafet sofrası çok küçük bir azınlık için hazırlanmış, geri kalanlar ancak sofranın artıklarıyla yetinmişlerdir.
- İlk kez Hegel tarafından ortaya atılan ve geliştirilen bu kavrama göre(yabancılaşma), dünya (doğa, eşya, öteki insanlar ve insanın kendisi), çağdaş insana yabancı gelmeye başlamıştır, insanoğlu, artık kendisini, düşünen, hisseden ve seven bir varlık olarak göremiyor ve kendi eylemlerinin bir öznesi rolünde yaşamıyor; fakat kendisini, yarattığı şeylerde ve yaratma gücünün dışavuruk görünümlerinin bir nesnesi olarak görüp algılıyor ve ancak kendi yaratıcılığının ürünlerine teslim olduğu oranda kendisiyle ilişki kurabiliyor.
- “Eğer insanoğlu kendini doymak bilmez bir açgözlülükten ve karacehalet- ten kurtarabilirse, ıstıraptan da kurtarmış olacaktır. Budda
- (...) din, kendini merkeze koymıyan insanın çevresinde dönen hayali bir güneştir."
Çağımızın Özgürlük Sorunu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çağımızın Özgürlük Sorunu PDF indirme linki var mı?
Erich Fromm - Çağımızın Özgürlük Sorunu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çağımızın Özgürlük Sorunu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Erich Fromm Kimdir?
Erich Fromm (23 Mart 1900, Frankfurt - 18 Mart 1980), Musevi kökenli Almanya doğumlu Amerikalı ünlü bir psikanalist ve sosyologdur. Ruh bilimine Marksist - Sosyalist ve insancıl yaklaşımın en önemli temsilcilerindendir.
Hayatı
Heidelberg ve Münih Üniversiteleri'nde toplum bilim ve psikanaliz eğitimleri gördü. 1922 yılında Heidelberg Üniversitesi'nde doktora öğrenimini tamamladı. Münih'te ruh hekimliği ve ruh bilim üzerine ek incelemeler yaptıktan sonra, Berlin Psikanaliz Enstitüsü'nde eğitim gördü ve 1931 yılında mezun oldu.
30'lu yılların başlarında Almanya'da Nazi hareketinin güçlemesi nedeni ile İsviçre'nin Cenevre şehrine yerleşti. 1933 yılında Chicago Ruh çözümleme Enstitüsü'nden aldığı davet üzerine Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. 1934 yılında , 1938'e kadar kadrosunda bir uzman olarak görev aldığı Frankfurt Toplumsal Araştırma Enstitüsü ile birlikte New York'a taşındı. Özel çalışmalarını sürdürdü ve Columbia Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
1946 yılında William Alonson White Ruh Hekimliği , Ruh Çözümleme ve Ruh Bilim Enstitüsü'nün kurucuları arasında yer aldı. Yale Üniversitesi , New York Üniversitesi Bennington Koleji , Michigan Eyalet Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
1949 yılında Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi'nden gelen bir profesörlük önerisini kabul etti ve tıp fakültesi lisansüstü bölümünde ruh çözümleme şubesini kurdu , 1965 yılında emekli olana kadar orada çalıştı.
Emeklilik yıllarını geçirdiği 1980 yılında İsviçre'de öldü.
Marxist ve sosyalist , insancıl dünya görüşünü benimseyen Fromm , batı kapitalizmi ve SSCB komünizmini reddetmiştir.
Biyofili hipotezine olan katkıları, evrimsel psikoloji konusundaki araştırmalara temel sağlamıştır.
Erich Fromm'un çalışmaları birçok dile çevrilmiştir.
Erich Fromm Kitapları - Eserleri
- Kendini Savunan İnsan
- Sahip Olmak ya da Olmak
- Sevme Sanatı
- Özgürlükten Kaçış
- Barışın Tekniği ve Stratejisi
- İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri
- İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)
- Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları
- Hayatı Sevmek
- Sağlıklı Toplum
- İtaatsizlik Üzerine
- Özgürlük Korkusu
- Sevginin ve Şiddetin Kaynağı
- Umut Devrimi
- Psikanaliz ve Din
- Psikanalizin Bunalımı
- Psikanaliz ve Zen Budizm
- Rüyalar, Masallar, Mitler
- Çağımızın Özgürlük Sorunu
- Marx'ın İnsan Anlayışı
- Yaşama Sanatı
- Yanılsama Zinciri
- Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum
- Erdem ve Mutluluk
- Cinsellik ve Cinsel Sapmalar
- Tanrılar Gibi Olacaksınız
- Olma Sanatı
- Sigmund Freud’un Misyonu
- İsa Dogması
- İnsan Bilgisi ve Hümanist Planlama
- Çağdaş Toplumların Geleceği
- Psikanalize Yeni Bir Bakış
- Toplumsal Bilinçaltının Araştırılması
- Dinleme Sanatı
- Anaerkil Toplum ve Kadın Hakları
- İnsan Olmak Üzerine
- Çağımızda Kişilik Sorunu
- İnsanlık Başarabilecek mi?
- Die Kunst des Liebens
- Kendini Savunan İnsan - Ahlak Felsefesinin Psikolojisine İlişkin Bir Araştırma
- Psixoanaliz ve Din
- Liebe, Sexualität und Matriarchat
Erich Fromm Alıntıları - Sözleri
- Ama eğer yaşamıyorsam nasıl erdemli olabilirim? Ve eğer hiçbir şeyin bilincinde değilsem nasıl iyi bir törelbilincim olabiillir? (Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum)
- Peygamber hakikati vahiy eder, Lao-tse ve Buda da böyle yapmıştı. Ancak peygamber aynı zamanda siyasal bir liderdir, siyasal eylem ve sosyal adaletle çok yakından ilgilenmektedir. (Tanrılar Gibi Olacaksınız)
- "... anaerkil ilke; hayat, birlik ve huzurdur... anaerkilliğin ilkesi evrenselliktir." (Anaerkil Toplum ve Kadın Hakları)
- Cinsel sevgi iki kişilik yalnızlıktır. Oysa sevdiği kişide insan tüm insanlığı, yaşayan ne varsa hepsini sever. (Sevme Sanatı)
- Verilen şey yitirilmez, tam tersine sıkı sıkıya tutulan şeylerdir biten ve yok olanlar. (Sahip Olmak ya da Olmak)
- İnsanlar yeni tanıştıkları kişiler hakkında ilk anda çoğunlukla doğru olan görüşler elde ederler ve o esnada oluşan karmaşık bireysel işleyişlerin de hiç farkına varmazlar. (Rüyalar, Masallar, Mitler)
- Bugüne değin herhangi bir sıradan insandan bile daha az sevme yeteneğine sahipmiş gibi görünüyordun. Bu aşk nasıl olabiliyor? Madem bu kadar aşıksın, kadının fikirleriyle çelişen ilkelerinden neden vazgeçmiyor, fedakarlık yapmıyorsun? Neden daima kendinden ve kendi kaderinden söz ediyor, ama sevdiğin kadının duygularına pek aldırmıyorsun? (Yanılsama Zinciri)
- "Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı." (Tanrılar Gibi Olacaksınız)
- Yoksa zihinsel olarak 20.yüzyılda ama duygusal olarak taş devrinde mi yaşıyoruz? (İnsan Olmak Üzerine)
- Erkek kibri neler yapabileceğini, hiçbir zaman başarısız olmayacağını gösterir. Buna karşı kadınlara özgü kibir esas olarak cezp etme ve kendi kendine cazip olduğunu kanıtlama ihtiyacından kaynaklanmaktadır. (İsa Dogması)
- Biz neden her ay yeniden âşık olmuyoruz ? Çünkü her ayrılıkta , yüreğimizden bir parça da birlikte ayrılıp gidiyor . Biz neden herkesle arkadaş olmuyoruz ? Çünkü onun kaybı ve mutsuzluğu da bizi derinden etkileyecektir . (Sigmund Freud’un Misyonu)
- “karakter insanın kaderidir”. (Çağımızın Özgürlük Sorunu)
- Özgür insan ölümü, her şeyden az düşünür; onun bilgeliği, ölüme değil yaşama yoğunlaşmasından doğar (Sevginin ve Şiddetin Kaynağı)
- Insan bir nesneye dönüştürülüp nesne gibi yönetildiğinde onun yöneticileri de nesne haline gelir; nesnelerin iradesi yoktur, vizyonu yoktur, planı yoktur. (İnsanlık Başarabilecek mi?)
- ... canlı bir varlığı acıya tahammül etmeye zorlamaktan daha büyük bir güç gösterisi yoktur. (Cinsellik ve Cinsel Sapmalar)
- İnsan nesnelliğini ne ölçüde geliştirirse, gerçeklikle ne ölçüde ilişki kurabilirse, ne denli olgunlaşırsa, içinde rahat edebileceği insancıl bir dünya yaratmaya o denli yaklaşmış olur. (Sağlıklı Toplum)
- “Geçmişe yönelik tutum minnettarlık, âna yönelik tutum hizmet, geleceğe yönelik tutum sorumluluk olmalıdır. Zen’de yaşamak … yolunuza çıkan her şeyi ekonomik ve ahlaki açıdan eksiksiz kullanmak demektir. Zen’in amacı … eksiksiz bir emniyet ve korkusuzluğa erişmek, esaretten özgürlüğe ilerlemektir. Zen … akıl değil karakter meselesidir, bu da Zen’in yaşamın ilk prensibi olarak iradeden doğması demektir.” (Psikanaliz ve Zen Budizm)
- Artık yabancılaşma yalnızca el emeği ile çalışan insanlarda görülmüyor; yabancılaşma memurlar, pazarlamacılar ya da profesyonel yöneticiler arasında bile hızla yayılıyor. Hatta bunlar belki de basit bir ustabaşından daha çok yabancılaşmış insanlardır. Çünkü bir ustabaşının emeği, yine de beceri, güvenilirlik ve benzeri kişisel özelliklere bağlıdır. Yetenekli bir ustabaşı; kişiliğini, gülümseyişini ve kendi fikirlerini, demin saydığımız insanların aksine, iş sözleşmeleri nedeniyle satmak durumunda değildir. Öte yandan, insanları ve toplumsal değerleri (simgeleri) etkileyip bunları yönlendirmekle görevli kişiler, kendilerini işverenlerine yalnızca becerileri için satmaz. Ayrıca onlardan uyumlu ve "istenilen kişilik tipi"ni taşımaları, rahat yönlendirilip etkilenebilir olmaları da beklenir. İşte bunlara, "örgütlenmiş (organize edilmiş) insanlar" diyoruz. Bu insanların kendilerine özgü belirli bir idealleri yoktur; idealleri, çalıştıkları şirketlerin çıkarları ve idealleri ile aynı olmuştur. Günümüzde bir el emekçisi ile bir masa başı emekçisinin (çalışanının) tüketim kalıp ve davranışlarında bir benzerlik görülmektedir. Çünkü bu insanların hepsi tek bir arzuyla yanıp tutuşmaktadır. O da, daha yeni eşyalara ya da piyasaya çıkan en son şeylere sahip olmak ve bunları kullanıp tüketmek arzusudur. Bu insanlar; edilgen, kabul edici ve tüketicidir. Onlar, yapay olarak yaratılan ihtiyaçlarını tatmin eden eşyaların buyundurukları altına girmiş olan güçsüz insanlardır. (Marx'ın İnsan Anlayışı)
- Ve ilerleyen yaşımızla beraber, hayret etme yeteneğimiz de giderek azalır. Genelde önem verdiğimiz husus, her zaman en doğru cevabı vermektir. Ama doğru soruları sormayı bilmek, sanki daha az önemsizmiş gibi gelir bize. (Rüyalar, Masallar, Mitler)
- " Çoğa sahip olabilen değil de, çok şey olabilen insan, bütünüyle gelişmiş ve gerçekten beşeri olan insandır." (Çağımızda Kişilik Sorunu)