Çakırcalı Efe - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çakırcalı Efe kimin eseri? Çakırcalı Efe kitabının yazarı kimdir? Çakırcalı Efe konusu ve anafikri nedir? Çakırcalı Efe kitabı ne anlatıyor? Çakırcalı Efe kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte Çakırcalı Efe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Yaşar Kemal
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750807244
Sayfa Sayısı: 182
Çakırcalı Efe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Çakırcalı Memed Efe, on beş yıldan fazla bir zaman boyunca eşkıya olarak Osmanlıya baş kaldırmış, binden fazla insanı öldürmüş, öte yandan fakir fukaranın koruyucusu olmuştur. Yaşar Kemal, Çakırcalıyı öldüren müfrezenin kumandanı Albay Rüştü Kobaşın verdiği bilgiler ışığında eşkıyanın hayat hikayesini, tanıklarının yorumlarına da yer vererek anlatır.-Yaşar Kemal insanoğlunun çektiklerini hırs dolu bir beceriyle anlatan yürekli bir yazardır. O isyan ve öfkesini, insanlara karşı Batı yazarlarında az görülen bir güvenle desteklemesini bilmiştir
Çakırcalı Efe Alıntıları - Sözleri
- "... rahat yaşamak ne kadar iyiydi. Rahat yaşamak. Ama bu mümkün müydü? "
- “İnsan olanın başına gelmedik olmaz.”
- “Şu insanoğlu var ya, Hacı, çiğ süt emmiş, güven olmaz derler ya, yalan! Güven olur! Onlara azıcık iyilik et, seni baş tacı etsinler.”
- “Keşki o beni vuraydı.”
- Ölmeden öldü gitti.
- Bir insan bir işi severek yaparsa, iş ne kadar zor olursa olsun, o kadar koymaz.
- “Kaçanın ardından gidilmez.”
- "Ben seni bir adam sanırdım! Ününe, yaptıklarına baktım da seni bir efe sandım. Sen bir çalıkakıcı bile değilmişsin. Adam eline geçmiş esire hakaret etmez. Ya öldürür, ya bırakır. Anladın mı? Seni sütü bozuk..."
- "Bir insan bir işi severek yaparsa, iş ne kadar zor olursa olsun, o kadar koymaz ."
- Perde kapanınca gözyaşları boşandı. Bu bir insan için ikinci ağlayışıydı.
- "Bana teslim olmaktansa kendini uçurumdan aşağı atıp geberdi. Gebersin."
- Gitme oğlum bir yerlere. Serçeler şahin oldu sen gidince.
- “İnsanoğlu çiğ süt emmiş. Güven olmaz. Çiğ süt emmiş.”
- Gökte karanlık bulutlar vardı. Derken yağmur çiselemeye başladı. Hava yarı sümbüli. Havaların en güzeli...
- "Şu insanoğlu var ya, çiğ süt emmiş, güven olmaz derler ya, yalan! Güven olur. Onlara azıcık iyilik et, seni baş tacı etsinler."
Çakırcalı Efe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çakırcalı Mehmet Efe.. Bize de derler Çakıcı...: yazar/yasar-kemal ‘in 1972’de ele aldığı, Çakırcalı Mehmet Efe’nin hayatını anlattığı gerçek yaşam öyküsü.. 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devletinin otoritesinin zayıflamasıyla birlikte, ülkemizin her yerinde çeteler ortaya çıkmıştır. Ege Bölgemizde ‘EFE’ namını alan bu eşkiyaların en ünlülerinden biridir, İzmir-Ödemişli Çakırcalı Mehmet Efe. Babasının haksız yere öldürülmesiyle birlikte tam 15 yıl boyunca Ege’nin dağlarında eşkiyalık yapıp, Osmanlı’ya baş kaldırmıştır Çakırcalı. Kitabın başlarında Çakırcalı’nın annesi Hatçe bir söz eder: ‘Osmanlı’ya güven olmaz!’, der. Belki de tüm hayatı boyunca bu sözü duyduğu için, muhtacın yanında bir güneş gibi durur Çakırcalı, o bir halk kahramanıydı. Ege’mizin ‘Robin Hood’u da diyebiliriz ona.;) Halk arasında o kadar söz sahibiymiş ki, devlet içinde devlet kurmuş adeta, dağların tek hakimiymiş. Osmanlı, Çakırcalı’dan çok büyük darbeler almış ve bir türlü onunla baş edememiş. Binden fazla kişiyi öldürdüğü rivayet edilir. Çakırcalı, 10 Aralık 1910’da Aydın-Nazilli / Karıncalı Dağ’da Albay Rüştü Kobaş’ın müfrezesi tarafından öldürülmüş.. Bu kitapta şunu görebiliriz: Eskiden devletin toplumsal düzeni ve adaleti sağlayamadığı dönem ve toplumlarda, eşkiya gibi birtakım sıfatlarla ortaya çıkan böyle kişiler varmış. Bunlar o düzeni ve adaleti kendi istedikleri şekilde uygulayıp, kendi adalet mekanizmalarını kendileri oluşturup, kendi kafalarında kurdukları mahkemelerle yargılama yaparlarmış. Bu kitapta da eşkiya olan Çakırcalı Efe her ne kadar eşkiya olmak istemese de, toplumun yaşam koşulları onu eşkiyalığa itmiş. Daha da ötesi, halkın devletin adaletinden ümidini kestiğini, eşkiyalardan medet umduğunu ve onlardan yardım istemelerine tanık oluyoruz.. Efelik ve Eşkiyalık arasındaki ince çizgiyi öğrenmek isterseniz, mutlaka okumalısınız. Gerçek bir hayat hikayesi olması açısından Efe’mizin hayatı çok merak ettiğim bir konuydu. Destansı bir mertlik öyküsü okudum, aynı zamanda kültürel bir zenginliğimizi. Sonu maalesef üzdü. Ruhu şad olsun... (Funda Usta)
Çakırcalı Efe’nin yaşam öyküsü. Bir insanın doğumdan yazılmış kaderi, babasının kaderine denk düşmelik zamanlar. Devletin halka zulmettiği; zenginin ağanın beyin yanında olduğu zamanlar. Zenginden alıp halka veren, hak hukuk gözeten, hükümetin eşkıya yörenin efe bildiği bir insanın öyküsü, Yaşar Kemal’in kalemiyle birleşince Ege’nin dağlarını ovalarını geziyorsunuz. İyi ki yazmışsın Yaşar Kemal. (Hüseyin Yurtal)
❝Yol ver geçelim. Yaban de-ği-liz...❞: . Ahmet Efe yüze(sıradan bir köylü gibi yaşamak) iner. Hasan Çavuş bir gün atını sürer Ahmet Efe'nin yanına gider. Efe, Hasan Çavuş'u görünce sevinir. Eşkiya olduğu dönemde çok uğraştırmıştır fakat yüze indiktenten sonra canciğer olmuşlardır. Hasan Çavuşu perişan bir halde görür neyi olduğunu sorar Efe, Çavuş'ta başının darda olduğunu söyler. Efe'yi görmek için yola çıktığını yolda kendisine ateş açıldığını anlatır. Allah'tan pusuya düşmediğini söyler. Efe çıkıp bir bakalım der. Atlara binip yola düşerler, etrafı gözlerlerken silah sesleri gelir altı silah birden patlamıştır. Efe atından yere düşüp ölür. Hasan Çavuş kalleşlik eder. . Aynı gün düze inen ne kadar eşkiya varsa öldürülür. O dönemde Osmanlı düze inenlerin, hükümet içinde hükümet kurmaya çalışıtıklarını, silahlarını bırakmayıp köylerde derebeylik yapmaya çalıştıklarnı gerekçe göstererek tüm eşkiyaları öldürerek sözde önlem alıyorlar. . Ahmet Efe'nin Mehmed adında bir oğlu vardır. Memed iptidai mektebini bitirir, bir iki yılda Ödemiş'te ki Medresede okuduktan sonra okulu bırakır. . Annesi Hatice'nin ağıtlarıyla büyür Memed, annesi bir gün babanın intikamını alacaksın diye söylene söylene büyütür oğlunu. Memed tütün kaçakçılığı yapmaya başlar sonra. Babasının yakın dostu olan Hacı Eşkiya Memed'e kol kanat gerer. Memed'e bildiklerini öğretir. . Hacı Eşkiya bir gün Memed'i alır karşısına konuşur. Zamanında evli olduğunu kapısındaki tutmayakarısının sevdalamıp kaçtığını onları bulup öldüremediğini artık yaşlı bir adam olduğunu ve onları öldürmesini ister memed'den tüm malım mülküm senin der. Memed de gidip bulup öldürür. Cinayeti kim işlediği araştırılırken Hasan Çavuş memed 'in cinayeti işlediğini öğrenir ve Memed'i tutuklayıp İzmir hapishanesine gönderir. memed mapusta Seyit Ağa ile tanışır. . Mapusta yaşadıklarından sonra Memed Efe düzendeki adaletsizliğe baş kaldırır. Zenginden alır fakire verir. Adet sağlar. Hastaların ilaçlarını alır. Gelinlik kızların çeyizini düzer. Erkeklere başlık parası verir. Halk tarafından sevilir sayılır. Halk kollar Efe'yi. Hükümet bu düzeni sevmez. Peşine düşer her seferinde kaçar Efe. Asla yakalanmaz. Hükümet baktı baş edemez. Haber eder düze inmesini teklif eder. Efe şartlar birler hükümet kabul eder efe düze iner. Ama her seferinde bir yerden birşeyler çıkar Efe dağa çıkar. Yataklarında saklanır. Hükümet baş edemez bu böyle sürer gider. Efe mert adamdır. Adaletlidir, adildir. . On beş yıldan uzun bir süre dağda eşkıyalık yapar. Hacı ve Efe'nin diyaloglarını okumak çok keyifliydi. Hikayenin son bölümünde kitap/cakircali-efe--700'yi öldüren müfreze kumandanı candarma Albayı Rüştü kobaştı' nın anıları ve belirli belgelerle hikaye anlatılıyor. Albay Çakırcalı'nın hayatını izlemiş ve yaşamını en ince derayına kadar araştırır. Bence kitap çok keyifli ve herşeyden önce mertlik hikayesiaynı zamanda kültürel bir zenginliktir. Son olarak; "Çakırcalı Efe! Çakırcalı Efe! Yol ver geçelim. Yaban de-ği-liz..." . #okudumbitti # . kitap/cakircali-efe--700 yazar/yasar-kemal (ѕνgι∂мя)
Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?
Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
Çocukluğu
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Sanat hayatı
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
Siyaset
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
Temalar
« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »
Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.
Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri
- Teneke
- Çakırcalı Efe
- İnce Memed 1
- İnce Memed 2
- İnce Memed 3
- İnce Memed 4
- Ağacın Çürüğü
- Ağıtlar
- Ağrıdağı Efsanesi
- Al Gözüm Seyreyle Salih
- Yılanı Öldürseler
- Çıplak Deniz Çıplak Ada
- Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
- Karıncanın Su İçtiği
- Tanyeri Horozları
- Demirciler Çarşısı Cinayeti
- Yusufçuk Yusuf
- Allahın Askerleri
- Hüyükteki Nar Ağacı
- Zulmün Artsın
- Üç Anadolu Efsanesi
- Binboğalar Efsanesi
- Ortadirek
- Denizler Kurudu
- Kuşlar da Gitti
- Deniz Küstü
- Tek Kanatlı Bir Kuş
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
- Yağmurcuk Kuşu
- Kale Kapısı
- Kanın Sesi
- Ölmez Otu
- Yer Demir Gök Bakır
- Gökyüzü Mavi Kaldı
- Sarı Sıcak
- Yanan Ormanlarda Elli Gün
- Nuhun Gemisi
- Peri Bacaları
- Bir Bulut Kaynıyor
- Neredesin Arkadaşım
- Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
- Baldaki Tuz
- Bugünlerde Bahar İndi
- Yolda
- Yağmurla Gelen
- Binbir Çiçekli Bahçe
- Pis Hikaye
- Kalemler
- Ustadır Arı
- Bu Bir Çağrıdır
- Yüzler
- Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
- Dağın Öte Yüzü
- Beyaz Pantolon
- Sarı Defterdekiler
- Don Quijote ve Roman Sanatı
- Bu Diyar Baştan Başa
- Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
- Yeşil Kertenkele
- İnce Memed
- Taş Çatlasa
- Çukurova Yana Yana
- Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
- Bütün Hikayeler
- Memed, mein Falke
- Van
Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri
- " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
- İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
- Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
- Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
- Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
- "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)
- Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
- Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
- İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
- Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
- İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
- Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
- insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)
- "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
- “Bir insan ne kadar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar korkaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan ancak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
- "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
- Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
- "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
- Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
- Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)
Editör: Nasrettin Güneş