Çakma - Byung-Chul Han Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çakma kimin eseri? Çakma kitabının yazarı kimdir? Çakma konusu ve anafikri nedir? Çakma kitabı ne anlatıyor? Çakma PDF indirme linki var mı? Çakma kitabının yazarı Byung-Chul Han kimdir? İşte Çakma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Byung-Chul Han
Yayın Evi: Telemak Kitap
İSBN: 9786057452269
Sayfa Sayısı: 88
Çakma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Uzakdoğu, özgünlük, köken veya özdeşlik gibi yapıbozum öncesi faktörlere aşina değildir. Uzakdoğu düşüncesi daha ziyade yapıbozumla başlar. Batı düşüncesinin temel kavramı olarak Varlık sadece kendine benzeyen bir şeydir ve bir kopyasının yapılmasına müsamaha göstermez... Buna karşın Çin düşüncesinin esas figürü monomorfik, benzersiz Varlık değil; çok biçimli, çok katmanlı süreçtir.” Byung-Chul Han
Çakma Eyfel kuleleri, sahte anıtlar, taklit şehirler... Dünyadaki her şeyin sahtesi Çin'den fışkırıyor, tüm kürede rafları dolduruyor. Bugün "Çin" denildiğinde ilk akla gelen şey ucuz, çakma metaların curcunası. Modernitenin sorunsalları üzerine keskin denemelerin yazarı Han, tüm dünyada adını duyurduğu Yorgunluk Toplumu'ndan bir sene sonra yayınladığı Çakma'da hiçbir şeyin nihai ve biricik olmadığı, daimi dönüşüme ve başkalaşmaya tâbi olduğu, yaratımın yıkılarak çoğaldığı radikal bir başkalığın felsefesine ve imkânlarına kapıyı aralıyor. Orijinali reddeden, tözlerin değil süreçlerin örgütlediği bir düşüncenin modern çağın kategorileri ile anlaşılamayacağını gösterip, Uzakdoğu düşüncesinin sanattan yaşama yansımalarının mantığını serimliyor.
Çakma Alıntıları - Sözleri
- Çinliler genellikle yurtdışına özgün olanlar yerine, esasen özgünden farklı olmadıklarına dair sarsılmaz bir inanç duydukları, kopyaları gönderirler. Sonrasında Batılı müzelerden gelen ret, Çinliler tarafından bir hakaret olarak algılanır.
- “ Çin düşüncesi özgül anlamda pragmatiktir. Özün veya kökenin değil, daha ziyade şeylerin(pragmata) değişken gruplaşmalarının izini sürer. ” ― Byung-Chul Han
- “ Özgünlük, muhayyel bir şeydir. ” ― Byung-Chul Han
- “Hegel, aldatma gün ışığına çıktığında bile bunu kimsenin içerlememesine şaşırır.”
- Antik Yunanda geçilmez veya erişilmez için kullanılan kelime adyton'dur. Adyton, antik bir Yunan tapınağının dışarıya tamamen kapalı olan, girilmesi yasak en kutsal odasının da bulunduğu iç mekandır. Bu tecrit, bu sert duraklama kutsal olanı ayrı tutar. Bu penceresiz dört duvar, bu erişilmez derinlik veya bu içe dönüklük Uzakdoğu düşüncesine yabancıdır. Budist tapınağının tanımlayıcı bir özelliği de esasen her taraftan açık olması, içeri girilebilirliğidir. Bazı tapınaklar aslında hiçbir şeyi neredeyse kapatmayan kapılardan ve pencerelerden meydana gelir. Çin düşüncesinde adyton yoktur. Hiçbir şey kendini ayrı tutmaz, tecrit etmez. Hiçbir şey mutlak (ab-solut) değildir, yani kendinde müstakil ve ayrı değildir.
- Bir üstat ne kadar büyükse, külliyatı o kadar boştur..
- Özgünlük, muhayyel bir şeydir.
- “Batıda, anıtlar onarıldığında eski izler çoğu kez bihassa vurgulanır. Özgün unsurlara kutsal emanetler gibi davranılır. Uzakdoğu bu özgünlük kültürüne aşina değildir. Korumadan ya da restorasyondan belki de çok daha etkili, tamamen farklı bir koruma tekniği geliştirmiştir. Bu, devamlı çoğaltma yoluyla gerçekleştirilir. Bu teknik, özgün ve kopya arasındaki farkı tamamen ortadan kaldırır. Denilebilir ki, orijinaller, kopyaları vasıtasıyla korunurlar.”
- “ Eski Çin'e özgü sanatsal pratikte öğrenme özellikle kopyalamayla gerçekleşiyordu. Dahası kopyalamaya, ustaya bir saygı işareti gözüyle bakılıyordu. Kişi bir eseri kopyalarak çalışır, över ve hayranlık duyar. Kopyalama övgüyle aynıdır. ” ― Byung-Chul Han
- (…) birçok Harry Potter sahtesi mevcuttur. Örneğin, (Harry Potter ve Porselen Bebek) hikâyeyi Çin'e özgü bir hale getirir. Harry Potter, Çinli arkadaşları Long ve Xing'le birlikte doğudaki düşmanı, Voldemort'un Çinli muadili Yandomort'u kutsal Taishan dağında yener. Harry Potter akıcı bir şekilde Çince konuşabilmektedir, ancak yemek çubuklarıyla yemekte zorlanmaktadır, vesaire.
Çakma İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Shanzhai: Çinlilerin sahteciliğinin kökeninde Taoculuğun izlerinin olduğu vurgulanıyor. Bu kopyacı sahtekarlığın belki tek olumlu katkısı matbaa'nın bulunuşu olmuştur. Günümüzde çakma ürünler, filmler, ideolojiler her yanımızı sarmışken bunların felsefik olarak yazıya düşmesi de olasıydı. Iyi okumalar. (Umut)
Bizdeki "Çin malı işte..." ifadesindeki aşağılamanın yerini, saygıyla karışık yüceltmenin almasını sağlayabilecek bir kitap... Orijinal, çakma, kopya kavramlarının kültürel kodlara bağlı olarak Batı ve Uzakdoğu'da nasıl anlaşıldığı, kısa ve öz ifadelerle anlatılmakta. Taklidin, Batı'da özgünlüğün zıddı olarak anlaşılmasının, Doğu'da ise özgünlüğe giden yol olarak görülmesinin tüm hayata etkisinin nasıl olabileceğini düşündürdü bir an. Çırak, ustayı taklit ede ede ustayı geçer bizde, öyle, değil mi? Ama çırağa çırak demek, çırağı küçümsemek olmamalı. Çırak da insan, usta da. O zaman; insan, insana bakarak öğrenir yaşamayı, diyebilirim sanırım. Bu öğreniş, diğer insanı o insanın tıpkısı yapmaz, kendi öz kimliğini oluşturmak için bir yol gösterici konumundadır o insan. Böyle, değil mi? O zaman, "çakma" bir Çin malı Adidas görünce, "Adidas'ı taklit ediyorlar ahahah özgünlük sıfır" demek yerine, Adidas'ı yeniden yaratmışlar demek daha doğru olacak. Öyle, değil mi? Neyse, kitaptan bir kaç paragrafı buraya almak ve kendi dünya duvarlarımdan en görünenine "çakma"k istiyorum. "Küreselleşmeye karşın, Uzakdoğu hâla yapıbozumcu kuvvetleri salıverebilecek, büyük çaptaki sürprizlerin ve kafa karışıklıklarının kaynağı gibi görünmektedir. Uzakdoğu'nun özdeşlik kavramı aynı zamanda Batılı gözlemcilere çok karmaşık gelmektedir. Japonlara göre, Şinto Japonya'da milyonlarca Japon'un her yıl hac ziyaretine geldikleri en önemli tapınak olan meşhur İse Tapınağı 1300 yaşındadır. Fakat gerçekte, bu tapınağın tesisi her yirmi yılda bir tamamen sıfırdan bir daha inşa edilir. Bu dini uygulama Batılı sanat tarihçilerine o kadar yabancıdır ki, UNESCO hararetli görüşmelerin ardından Şinto tapınağını Dünya Mirası listesinden çıkarmıştır. UNESCO'daki uzmanlara göre, tapınak en fazla yirmi yaşındadır. Bu durumda özgün olan hangisi, kopya olan hangisidir? Bu, özgün ve kopya arasındaki ilişkinin tamamen tersine dönmesidir. Ya da özgün ve kopya arasındaki farkın büsbütün ortadan kalkmasıdır. Orada özgünle kopya arasındakı bir fark yerine, eskiyle yeni arasında bir ayrım ortaya çıkar. Kopyanın özgünden daha özgün olduğunu veya kopyanın özgünlüğe özgünden daha yakın olduğunu, bina ne kadar eski olursa özgün halinden de o kadar uzaklaştığını bile söyleyebiliriz. Bir taklit, özellikle de belli bir sanatçıyla bağı olmadığı için, onu "özgün haline" geri döndürür. (s.72) Batıda, anıtlar onanıldığında eski izler çoğu kez bilhassa vurgulanır. Özgün unsurlara kutsal emanetler gibi davranılır. Uzakdoğu bu özgünlük kültüne aşina değildir. Korumadan ya da restorasyondan belki de çok daha etkili, tamamen farklı bir koruma tekniği geliştirmiştir. Bu, devamlı çoğaltma yoluyla gerçekleştirilir. Bu teknik, özgün ve kopya arasındaki farkı tamamen ortadan kaldırır. Denilebilir ki, orijinaller, kopyalanan vasıtasıyla korunurlar. Bunun modeli doğadan gelir. Organizma da devamlı hücre yenileme aracılığıyla kendini yeniler. Belli bir süre sonra, organizma kendisinin kopyası olur. Eski hücreler basitçe yeni hücre maddesiyle değiştirilir. Bu durumda, bir özgünlük sorgulaması ortaya çıkmaz. Eski ölür ve yerini yeni alır. Özdeşlik ve yenileme birbirini dışlamaz. Devamlı çoğaltmanın, bir koruma ve restorasyon tekniğini temsil ettiği bir kültürde, replikalar salt kopyalardan başka bir şey değildir.(s.73) Öncel, ilksel olarak konumlandırma, Uzakdoğu kültürüne yabancıdır. Asyalıların Avrupalılara kıyasla klonlama konusunda çok daha az vicdani tereddüt taşımalarının altında yatan, muhtemelen bu düşünsel konumdur. 2004'teki klonlama deneyleriyle tüm dünyanın dikkatini çeken Koreli klonlama araştırmacısı Hwang Woo-suk, bir Budistti. Hiristiyanlar insan klonlamaya yasak getirme çağrısı yaparken, o Budistler arasında büyük bir destek ve taraftar buldu. Hwang klonlama deneylerini dini aidiyetiyle meşrulaştırdı: "Ben, Budistim ve klonlamayla ilgili herhangi bir felsefi sorunum yok. Ayrıca bildiğiniz gibi, Budizmin temelinde yaşamın reenkarnasyonla geri kazanılması vardır. Bazı açılardan, tedavi edici klonlamanın yaşam döngüsünü yeniden başlatacağını düşünüyorum." İse tapınağına yönelik koruma tekniği de yaşam döngüsünün tekrar tekrar yeniden başlamasına izin vermeye ve hayatı, ölüme karşı değil, ölümün hem içinden hem de ötesine geçerek sürdürmeye dayanır. Ölümün kendisi, koruma sisteminin içine dahil edilmiştir. Böylece Varlık, ölümü ve bozuluşu kapsayan döngüsel sürece kapı aralar. Sonsuz yaşam döngüsünde artık eşsiz, özgün, tekil veya nihai bir şey olmaz. Sadece tekrarlar ve kopyalar vardır. Budistlerin sonsuz yaşam döngüsü inancında yaratım yerine yaratımın yıkımı vardır. Çin üretim teknolojisini yaratım değil tekrar, devrim değil yineleme, arketipler değil modüller belirler (s.75)." (Esma KAR)
Çin in kapitalist sistemde bu derece üretken ve hızlı bir şekilde nasil "büyüdüğünü" ve Avrupa ile Amerika nin neden Çin i oyun dışı etmek istediklerini öğrenmek isteyenlere. Byung Chun Hal Sanatta, Edebiyatta, Sanayide Çin kültürünün orijinal i üretmektense orijinalin kopyasını ve çeşitlerini üretmedi ki orijinalliğini tablolar, sanat eserleri uzerinden yine çok güzel yazmış, analiz etmiş. (Mehmet Emin Çiçek)
Çakma PDF indirme linki var mı?
Byung-Chul Han - Çakma kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çakma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Byung-Chul Han Kimdir?
Byung-Chul Seul’da doğdu, 2012/13 kış sömesterinden beri Berlin Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde felsefe ve kültür bilimi dersleri veriyor. Han birçok kitap yayımladı, “Müdigkeitsgesellschaft” (Yorgunluk Toplumu), “Topologie der Gewalt” (Şiddetin Toplojisi), “Transparenzgesellschaft” (Şeffaflık Toplumu), “Im Schwarm” (Oğulda) ve “Agonie des Eros” (Erosun Can Çekişmesi) bunlardan birkaçı.
Byung-Chul Han Kitapları - Eserleri
- Şeffaflık Toplumu
- Yorgunluk Toplumu
- Zamanın Kokusu
- Eros'un Istırabı
- Psikopolitika
- Güzeli Kurtarmak
- Şiddetin Topolojisi
- Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü
- Yeryüzüne Övgü
- İktidar Nedir?
- Çakma
- Zen Budizm Felsefesi
Byung-Chul Han Alıntıları - Sözleri
- " Kişi kendini olumluluğun diktasına tümüyle bırakamaz. Olumsuzluk yoksa hayat solarak "ölü varlığa" dönüşür. Hayatı canlı kılan tam da olumsuzluktur. Acı, deneyimin varlığı için gereklidir. Sadece olumlu duygulardan ve akış deneyimlerinden oluşan bir hayat insan hayatı değildir. " (Psikopolitika)
- Sakin, dingin, kendi kendine yeten ve kendisinin ötesine bakmadan aydınlanan bir fânilik, güzeldir. (Zen Budizm Felsefesi)
- Güven, ancak bilmek ve bilmemek arasındaki bir durumda mümkündür. (Şeffaflık Toplumu)
- Günümüzün güzellik ve hijyen takıntılı toplumu, negatifliğin her türünü iğrenç bulan bir pozitif toplumdur. (Güzeli Kurtarmak)
- İnsan ruhu, görüldüğü kadarıyla, ötekinin bakışından uzak, kendi başına kalabileceği alanlara ihtiyaç duyar. (Şeffaflık Toplumu)
- Bu arada, emirler üzerinde tesir eden güç ile özgürlüğe ve doğallığa dayalı güç, iki karşıt model değildir. Sadece görüntü/ tezahür itibariyle farklıdırlar. Soyut bir düzleme çıkarıldıklarında, ortak yapılarını ele verirler. İktidar, Ego'nun, ötekinde kendisi olmasına olanak verir (İktidar Nedir?)
- (…) birçok Harry Potter sahtesi mevcuttur. Örneğin, (Harry Potter ve Porselen Bebek) hikâyeyi Çin'e özgü bir hale getirir. Harry Potter, Çinli arkadaşları Long ve Xing'le birlikte doğudaki düşmanı, Voldemort'un Çinli muadili Yandomort'u kutsal Taishan dağında yener. Harry Potter akıcı bir şekilde Çince konuşabilmektedir, ancak yemek çubuklarıyla yemekte zorlanmaktadır, vesaire. (Çakma)
- "Günümüzde büyüme dediğimiz şey aslında kanseri andıran, nereye gittiği belli olmayan hızlı bir çoğalma." (Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü)
- “Ben merkezli kendilikten uzaklaşmak, ancak fânilik fark edildiğinde mümkündür.” Eihei Dôgen (Zen Budizm Felsefesi)
- Bir iktidar sahibinin gücü ne kadar fazla olursa, astların doğal görüşlerine ve iş birliğine o kadar bağımlıdır. (İktidar Nedir?)
- Şiddete başvurmak, güçsüzlüğü çaresizce güce dönüştürme çabasıdır. (Şiddetin Topolojisi)
- “Sosyal ağlardaki “arkadaşlar”ın başlıca işlevi, bir meta gibi sergilenen Ego’ya tüketici olarak dikkatlerini yönelterek, kişinin narsistik Ben duygusunu artırmaktır.” (Şiddetin Topolojisi)
- Hayat kendini korumak değil, kendini kabul ettirmektir: "Hayat, Darwin'in dediği gibi, sadece kendini koruma dürtüsüne sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda kendini kabul ettirir. Koruma arzusu, sadece var olana yapışır, bunun üzerinde katılaşır ve bunda kendini kaybeder, dolayısıyla kendi varlığına karşı körleşir. " (İktidar Nedir?)
- "İnsan dışarıdan bakıldığında hiçbir şey yapmıyormuş gibi göründüğünde zaman en etkin halindedir, tek başınalığı içinde kendiyle yalnız olduğu zaman, en az yalnız olduğu zamandır." (Zamanın Kokusu)
- Bu çağda, yaşamak için fazla ölüyüz ve ölmek için fazla diriyiz. (Güzeli Kurtarmak)
- Güzellik endüstrisi, güzelliği cinselleştirerek ve tüketilebilir hale getirerek bundan faydalanmaktadır. (Güzeli Kurtarmak)
- "Günün telaşı içi boş bir form olarak geceye hükmeder." (Zamanın Kokusu)
- İnsan hep vaktinden önce, hep uygunsuz bir zamanda ölür. (Zamanın Kokusu)
- İnsanlar, insan olamayanlar haline geldi. (Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü)
- İktidar, bir süreklilik fenomenidir (olgusudur). İktidar, sahibine geniş bir kendilik alanı sağlar. Bu iktidar mantığı, genel iktidar kaybının neden mutlak bir alan kaybı olarak deneyimlendiğini açıklar. (İktidar Nedir?)