Can Pazarı - Curzio Malaparte Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Can Pazarı kimin eseri? Can Pazarı kitabının yazarı kimdir? Can Pazarı konusu ve anafikri nedir? Can Pazarı kitabı ne anlatıyor? Can Pazarı PDF indirme linki var mı? Can Pazarı kitabının yazarı Curzio Malaparte kimdir? İşte Can Pazarı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Curzio Malaparte
Çevirmen: Neyyire Gül Işık
Orijinal Adı: La pelle
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750729959
Sayfa Sayısı: 424
Can Pazarı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Zamanının adamı olmalı insan. Alçaklaştı mı, ta dibine değin inmeli alçaklığın.
İkinci Dünya Savaşı'nın yakın tanıklarından Malaparte, Avrupa tarihinden trajik bir kesit sunuyor okuruna. Can Pazarı'nın odağında İtalya, Napoli vardır: İtalya'da savaşın son evreleri, 1943 Eylül'ünden 1944 Mayıs'ına kadar olup bitenler... Malaparte, bir yandan tarihin trajik akışına müdahale edemeyen subay kimliğinin, diğer yandansa acımasız gözlem ve çıkarsamalarını esirgemeyen yazar kimliğinin yarattığı ikircikli konumundan hareketle Alman ordusu ile "kurtarıcı" Amerikan ve İngiliz ordularının arasında sürüklenmiş bir halkın yazgısını öyküler. Bunu yaparken de, bir savaşı kazanmak ve kaybetmek arasındaki, mağluplar ile galipler arasındaki belirleyici sınırların aslında ne denli kaygan olduğunu, savaşın neticesi olarak ortaya çıkan sefaletin daima her yana sızdığını kendine özgü çarpıcı anlatımıyla anımsatır.
(Tanıtım Bülteninden)
Can Pazarı Alıntıları - Sözleri
- Enayilerle çılgınlar .... çarpışıyorlardı ya da kent meydanlarında sokak fenerlerine asılmış, sallanıyorlardı: ama sağduyulu olanlar, ihtiyatlı olanlar, günün birinde tehlike atlatıldığında, çamura ve kana bulanmış üniformalarımızla bizi alaya alacak olanlar oradaydılar, güvenli sığınaklarına büzülmüş, meydana saçılıp "Yaşasın özgürlük!" diye haykırabilmeyi bekliyorlardı.
- Gerçek namuslu kişiler ne kahramanlık ne de alçaklık ilanında bulunanlardir.
- Özgür olmak istiyoruz, hepsi bu. Yaşamımıza bir anlam, Bir amaç kazandırmak istiyoruz.
- Bilindiği üzere yaşlı ve kaknem kadınların ahlâksal, zihinsel ve toplumsal despotluğu dünyanın en berbat despotluğudur.
- Özgür olmak istiyoruz, hepsi bu. Yaşamımıza bir anlam, bir amaç kazandırmak istiyoruz.
- Şeker, zeytinyağı,un,et, ekmek fiyatları yükselirken, insan etinin fiyati günden güne iniyordu.
- "Acıları paylaşmak insana özgü bir davranıştır"
- Özgürlüğün bedeli yüksektir. Köleliğinkinden çok daha yüksek.
- Dünyayı magluplar yönetir. Galiplerin ülkelerine uygarlığı taşıyanlar hep magluplar olmuştur.
- Özgürlüğün bedeli yüksektir. Köleliğinkinden çok daha yüksek. Hem ne altınla ne kanla ne en soylu özverilerle ödenebilir: Alçaklıkla, fuhuşla, ihanetle, insan ruhunun olanca çürümüşlüğüyle ödenir.
- Açlığın sesinde insancıl hiçbir şey yoktur.
- Kurtuluştan önce "ölmemek için savaşım vermiş, çile çekmiştik". Şimdi ise" yasamak için savasim veriyor çile cekiyoruz". Ölmemek için savaşmak ile yaşamak için savaşmak arasında derin bir fark vardır..
- Yürürken bir yandan düşünüyordum.: Acaba Fransızcaya nasıl çevrilir ,"you bastard ,you son of a bitch ,you dirty ıtallian officer". Acaba Rusca'ya..Sırpca'ya..Lehce'ye..Danca'ya. .Hollandaca'ya..Norveçce'ye..Arapça ya nasıl çevrilir? ..ya Hintçeye..Bantuca ya..Madakaskarca ya..? acaba Almanca ya nasıl çevrilir? ..Düşünürken gülme tutuyordu.... :Galiplerin o dili kuşkusuz Almancayada pek pek güzel.cevrilirdi..Almanca ya bile ;çünkü Almanca da Italyancayla kıyaslandığında ,galip bir halkın dili sayılırdı ..Yeryüzündeki tüm dillerin Bantuca ve Cincenin bile Almancanin bile "galip halkların "dilleri olduğunu düşünerek gülüyordum. .ve yanlızca biz ,yanlızca biz İtalyanlar Napolide Chiaia Caddesinde ve tüm ıtalyan kentlerinin tüm caddelerinde ,"galip bir halka ait olmayan " bir dili konuşuyorduk. ...ve ben ,bir zavallı "itallian bastard" bir zavallı "son of a bitch"olmaktan gurur duyuyordum. .
- Bir savaşı yitirmek kazanmaktan çok daha çetindir, kuşkusuz.
- Şunu kabul etmek gerekir ki, insan adını hak etmemek için de ellerinden geleni ardlarına koymuyorlardı.
Can Pazarı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
#spoiler# Nedir "can pazarı" Can "ettir" diyor Malaparte..deneyin kolunuza bir cimcik atın hemen ,şu an ..deneyin deneyin ..çekinmeyin...ışte acınızın olduğu yerdir canınız ...can pazarı "et pazarı "dır diyor Malaparte..etinizi satılığa çıkarttığınız pazar... Çok acı bir kitap tutuyorsunuz elinizde ..ikinci dünya savaşının son dönemlerinde almanları püskürten ıtalyanlar ,amerikalı müttefiklerinin eline geçiyor ..malaparte sık sık yenilmiş halk -kazanalar denklemini kurmaya çalışıyor ..başka bir ulusun cesetlerinden alınmış üniformasını sırtına geçirmesiyle başlıyor roman .. Çok farklı bir yazımı var ..çok farklı bir dünya bakışına sahip Malaparte ..bazı sayfalarda şiir gibi anlatıyor doğayı, ıtalya sokaklarını ,tarihini ,vezuvü ,pompei yi .. Çok donanımlı bir yazar olduğu net...ama o da savaşta aklını koruyamayanlardan ..öyle bir hikaye anlatıyor ki size .. Nerde gerçek ,nerede hayal karistiriyorsunuz..daha doğrusu o gerçekleri kendi merceginden o kadar farklı sunuyorki. .bu kadar da değildir demekten kendinizi alamıyorsunuz .. Birkaç yıl sonra dönüp tekrar okuyacağım dediğim kitaplar arasına.kaldırıyorum "can pazarını " altını çizdiğim satırlar su an bile gözümün önünden geçiyor . "Bu gün kahramanlık taslayarak "yaşasın amerika ,yaşasın rusya diye bağıranlar dün "yaşasın almanya diye bağırarak kahramanlık taslayanlardır." "Gerçek kahramanlar ölürler gerçek kahramanlar çoktan ölüp gittiler..." Nokta. .. (Ebru Ince)
Gerçek adı Kurt Erich Suckert olan yazarın kitabıdır. Malaparte 1940′ lara kadar faşizmi benimsemiştir. Faşizmi reddettikten sonra faşist partiden atılmıştır. Özgün adı La Pelle olan Can Pazarı, Mussolini’ nin düşmesinin ardından ittifak güçlerinin Napoli kentine gelişi sonrası şahit olduğu olayları anlattığı kitabıdır. Mussolini düştükten sonra Amerikan Yüksek Komutanlığı’ nda irtibat subaylığı görevine getirilmiştir. 2. Dünya Savaşı denildiğinde; Hitler, Yahudi Soykırımı, Pearl Harbor saldırısı, Japonya’ ya atılan atom bombaları, Normandiya Çıkarması gibi belli başlı olaylar aklımıza gelir. Almanya’ da da kitlesel ölümler olmuştur. Mesela Dresden Bombardımanı. Hitler gibi bir hastanın liderliğinde olduğu için Almanya’ da çekilen acılar hep arka planda kalmıştır. İtalya’ da da aynı durum söz konusudur. Hitler ve Mussolini' yi desteklemeyen insanlar da kendi ülkelerinde faşizme karşı savaşanlar tarafından katledildiler. Kitapta savaşın bir kenti nasıl bir yıkımla baş başa bıraktığının birçok örneği yer almaktadır. Yazar; İç savaş, açlık, çocuk fuhuşu, halk tarafından alınıp satıldığının farkında bile olmayan siyahi Amerikan askerlerinin oluşturduğu ekonomik pazar gibi konuları objektif, alaycı ve dramatik bir şekilde ifade etmiştir. Ailelerin çocuklarını fuhuş için satmaları savaşın yarattığı yıkımın en acı yüzlerinden biridir. (Caim)
Kitabı çok sevdim. Bay Malaparte oldukça ilginç bir insanmış; önce Fransız sonra İtalyan ordusunda o cephe senin bu cephe benim savaşmış durmuş. Gazi ünvanını alarak fiziksel direnişi bıraktıktan sonra da yazmaya başlamış. Savaşın acımasızlığını anlattığı "Kaputt" ile sesini büyük kitlelere duyurmuş, "Can Pazarı"ndaki anlatılarıyla da edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırmış. Öykü gibi düzenlenmiş anlatılardan oluşan bu kitabın orijinali 500 sayfa civarındaymış ancak çevirmen Yaşar Nabi, en canlı olanları derlediklerini belirtmiş önsözde. Napoli'yi, savaşın ardından yaşananları, Amerikan askerlerinin İtalya'da nasıl kabul gördüklerini en gerçekçi anılarla birinci ağızdan dinlemek isteyenler için bulunmaz nimet. Yıldızlı tavsiyemdir. =) (G. İlke)
Can Pazarı PDF indirme linki var mı?
Curzio Malaparte - Can Pazarı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Can Pazarı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Curzio Malaparte Kimdir?
Faşizm döneminin ve II. Dünya Savaşı sonrasının en güçlü ve en çok tartışılmış İtalyan yazarlarındandır.
Toskana bölgesinde Alman bir baba ile İtalyan bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. I. Dünya Savaşı'na gönüllü olarak orduya katılıdı; Fransa Cephesi'nde Garibaldi'nin Birlikleri'nde yer aldı. Savaştan sonra gazeteciliğe başladı. 1924'te Roma'da La Conquista dello Stato adlı dergiyi kurdu. 1926'da Massimo Bontempelli ile birlikte 900 dergisini çıkarmaya başladı. Üç ayda bir yayımlanan ve dönemin önde gelen kozmopolit edebiyat dergilerinden olan 900'ün yayın kurulunda James Joyce ve İlya Ehrenburg gibi yabancı yazarlar da yer alıyordu. Malaparte daha sonra La fiera letteraria dergisinin yayın yönetmeninden biri ve Torino'da yayımlanan La Stampa dergisinin yayın yönetmeni oldu.
Faşist görüşleri benimseyen Malaparte, Gabriele D'Annunzio'dan sonra partinin en güçlü yazarı oldu. Siyasal görüşlerini 1937'de yayımlamaya başladığı edebiyat dergisi Prospettive'de ve faşistlerin çıkardığı dergiler için yazdığı makalelerde dile getirdi. Avventure di un capitano di Sventura (1927; Talihsiz Yüzbaşının Serüvenleri), Sodoma e Gomorra (1931; Sodom ve Gomorra) veSangue (1937; Kan, 1955) adlı ilk edebiyat yapıtları da faşist eğilimler taşıyordu.
Faşist Parti'ye üye olup ünlü Roma Yürüyüşü'ne katılmış olmasına rağmen, yazılarının çoğu içerdiği eleştirel ton nedeniyle Mussolini tarafından sansür edildi. 1931'de Fransızca yayımlanan, iktidarı ele geçirme yöntemlerini ve şiddeti tartıştığı Technique du coup d'état (İtalyanca bas. Tecnica del colpo di stato, 1948; Darbe-i Hükümet Sanatı, 1963/Hükümet Darbesi Tekniği, 1969) adlı kitabı geniş yankılar uyandırdı. Hitler ve Mussolini'yi eleştirdiği bu kitap nedeniyle Lipari adasına sürgüne gönderdi.
Malaparte 1940'larda faşizmi reddetti ve partiden atıldı. II. Dünya Savaşı sırasında Alman ordusuyla beraber hem Yugoslavya hem de Rusya cephelerini gazeteci kimliğiyle izledi. Eleştirel dili nedeniyle cephenin ön safhalarından uzak tutulan yazar, Napoli'nin müttefik ordular tarafından işgali sırasında ise Mussolini'nin faşist birliklerine karşı kurulan İtalyan Kurtuluş Ordusu'nda irtibat subayı olarak çalıştı.
Malaparte'nin Rusya Cephesi'nden yolladığı yazılar Il Volga nasce in Europa (1943; Volga Avrupa'dan Doğar, 1967, 1990) adıyla yayımlandı. Malaparte sonraki yıllarda tutkulu ve parlak üsluplarıyla dikkat çeken gerçekçi savaş romanları Kaputt (1944; Kaputt, 1969, 1990) ve La pelle (1949; Can Pazarı, 1950, 1971) ile uluslararası ün kazandı. Bu romanlarda, savaşın Napoli halkına getirdiği acı ve sefaleti dehşet verici ve gerçeküstücü bir anlatımla dile getirdi.
Malaparte bir yandan makale, roman ve öykü türlerinden yazmayı sürdürürken, bir yandan da üç gerçekçi oyun kaleme aldı; Marcel Proust'un yaşamını konu alan ve 1948'de sahnelenen Du Côté de chez Proust (1951; Proust'un Semtinden), Karl Marx'ın yaşamını konu alan ve 1949'da sahnelenen Das Kapital (Kapital), Rus işgali altında Viyana'daki yaşamı anlatan ve 1954'te sahneye konan Anche le donne hanno perso la guerra (Kadınlar da Savaşı Yitirdi, 1965). Ayrıca Il Cristo proibito (1951; Yasak İsa) adlı filmin senaryosunu yazdı ve Racconti italiani (1957; İtalyan Öyküleri) adlı bir öykü kitabı yayımladı. Le Bonhomme Lénine (1932) siyasi bir denemedir. Bütün yapıtları 1957-71 arasında basıldı.
Curzio Malaparte Kitapları - Eserleri
- Kaputt
- Can Pazarı
- Kadınlar da Savaşı Yitirdi
- Volga Avrupa'dan Doğar
- Darbe-i Hükümet San'atı
Curzio Malaparte Alıntıları - Sözleri
- Bir kadın bir ölüyü de sevebilir demek? (Kadınlar da Savaşı Yitirdi)
- Açlığın sesinde insancıl hiçbir şey yoktur. (Can Pazarı)
- Troçki: "Modern bir devleti ele geçirmek için bir hücum ve teknisyen birliği gerekir, mühendislerin kumanda ettiği silahlı insanlar ekipleri." demektedir. (Darbe-i Hükümet San'atı)
- Diktatörlük yalnız bir hükümet şekli değildir, bütün görünüşleriyle tam bir kıskançlık şeklidir. (Darbe-i Hükümet San'atı)
- Dumbrowski: Vatanım için her zaman ölmeye hazırım ama, her zaman vatanımda yaşamaya değil. Diyordu. (Darbe-i Hükümet San'atı)
- Sahici bir kral asla ben kralım demez. (Kaputt)
- Özgürlüğün bedeli yüksektir. Köleliğinkinden çok daha yüksek. Hem ne altınla ne kanla ne en soylu özverilerle ödenebilir: Alçaklıkla, fuhuşla, ihanetle, insan ruhunun olanca çürümüşlüğüyle ödenir. (Can Pazarı)
- Gerçek namuslu kişiler ne kahramanlık ne de alçaklık ilanında bulunanlardir. (Can Pazarı)
- Bir kadını satın aldığınızı sanırken, açlığını satın alırsınız aslında... (Kadınlar da Savaşı Yitirdi)
- Dilin kullanımı büyük önem taşır.. .. Hem yalnız yazarlar açısından değil, halklar, devletler açısından da. Savaşlar, bir bakıma sözdizimi yanlışlıklarıdır. (Kaputt)
- Çabuk unuttu insanoğlu… (Kadınlar da Savaşı Yitirdi)
- Polonyada çok geç kalınmadıkça vakit daima çok erkendir. (Darbe-i Hükümet San'atı)
- Dünyayı magluplar yönetir. Galiplerin ülkelerine uygarlığı taşıyanlar hep magluplar olmuştur. (Can Pazarı)
- "Ve mezarım orada ..yukarıda Spazzavento'nun doruğunda olsun ki ..arada bir başımı kaldırıp karayelin buz gibi seline tüküreyim .. " (Kaputt)
- "Kurşuna dizdiler onu ama suçu neydi ki? Hepimiz yırtıcı hayvanlara dönüşeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz sonunda." (Kaputt)
- Bilindiği üzere yaşlı ve kaknem kadınların ahlâksal, zihinsel ve toplumsal despotluğu dünyanın en berbat despotluğudur. (Can Pazarı)
- Özgür olmak istiyoruz, hepsi bu. Yaşamımıza bir anlam, bir amaç kazandırmak istiyoruz. (Can Pazarı)
- "Acıları paylaşmak insana özgü bir davranıştır" (Can Pazarı)
- Şunu kabul etmek gerekir ki, insan adını hak etmemek için de ellerinden geleni ardlarına koymuyorlardı. (Can Pazarı)
- Ölüler; öfkeli, inatcı, vahşidir. Ölüler aptaldır. Çocuklar ve kadınlar gibi kaprisli, kendini beğenmiştir. Ölüler delidir. Bir ölü bir canlıdan nefret ederse vay haline. Aşık olursa vay haline. Bir canlı bir ölüyü asagılarsa , gururunu zedelerse onurunu yaralarsa vay haline. Ölüler kıskanc ve intikamcıdır. Kimseden korkuları yoktur , hiçbir şeyden korkuları yoktur; ne dayaktan ne yaralanmaktan ne dünya kadar düsmandan.. Ecelden bile korkuları yoktur. Dişleriyle tırnaklarıyla dövüşürler sessizce bir tek aldım gerilemezler avlarını bırakmazlar asla kaçmazlar.... (Kaputt)