diorex
sampiyon

Can Şenliği - Abbas Sayar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Can Şenliği kimin eseri? Can Şenliği kitabının yazarı kimdir? Can Şenliği konusu ve anafikri nedir? Can Şenliği kitabı ne anlatıyor? Can Şenliği PDF indirme linki var mı? Can Şenliği kitabının yazarı Abbas Sayar kimdir? İşte Can Şenliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.05.2022 05:00
Can Şenliği - Abbas Sayar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Abbas Sayar

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9789754374025

Sayfa Sayısı: 176

Can Şenliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1975 Madaralı Roman Ödülü’ne layık görülen bu eser Abbas Sayar’ın üçüncü romanıdır. Romanda, eşeğiyle yük taşıyıcılığı yapan yaşlı Hüseyin Ağa’nın yeni karısı tarafından horlanması ve yaşama sevincini yitirmesi anlatılır.

“Oğlan oynamış oyuna gitmiş, çoban oynamış koyuna gitmiş...

80 yaşındaki Hüseyin Ağa bağımın bekçisi oldu. Bağa gittiğim bir gün:

- Efendâ, haşavuzdan (haşa huzurdan) bana bir golik alsana...

- Bu dağ yerinde ne gereği var, ne yapacaksın merkebi? dedim.

- Ne yapacaksın olur mu efendâ! Ne yapacaksın olur mu!

Heç yoksa adama can şenliği olur.

İşte bu yanıt, içimdeki yıkımın ve Can Şenliği romanımın ilk noktası oldu.”

Can Şenliği Alıntıları - Sözleri

  • "Karun gibi mal istemedik. Lokmam gibi can istemedik . Istediğimiz bir ufak dirlik . Hemi de üç günlüğüne.  Yanımda bir kuru soluğa razıyım.  Korkuyorum gayrik soluksuz gecelerden.  Eşeği mahsus kulak dibime bağlıyorum.  Bir nefes duyayım diye. "
  • "Dalıp dalıp gitmek istiyordu. Yeniden yaşamak istiyordu geçmişini... Gülüverdi birden. 'Yaa, maşallah ' diye söylendi. 'Ne ahım şahım bir geçmiş... Sanan ki saray hayatı. Sanan ki bey, paşa hayatı. ' Yine de fazla varmak istemedi geçen ömrünün üstüne.
  • "Ahir ömrümüzde şu yalnızlık belasiyla uğraşıp durmasak ! Birbirimize CAN ŞENLİĞİ olsak..."
  • "Kiminde et kaynar, kiminde dert" derdi...
  • Umutlanmak yaramıyordu. Sanki bir yürek kaşıntısıydı umutlanmak. Hayata bağlayıcı her oluştan çekiniyordu. Ne çekmişse umuttan çekmişti.
  • " şu güneşin de bir doğuşu bitmez, bir batışı... kafir, bela başımıza. O doğacak göz açacaksın, o batacak başın toprağa... "
  • Ne olacaksa, bu dünyada zulum edenler, biraz da ettiklerinin karşılığını yine burada bulmalı...
  • Bu ırzı kırık milletinden Kerbelada kalsam bir yudum su istememem. Bu ırzı kırık takımının günahına talib olsan bal, kaymak fiyatına satmaz. Bunlar birbirine kötülük makinası. İcad edenin sinine sıçayım.Başıma yastık yapacağım diye boklarını istesen kırk yıl kademhaneye gitmezler.
  • Heç yoksa adama 'Can Şenliği' olur.
  • Dördüncü Murat Bağdat seferinde top taşıyan fedâkar bir deveyi emekliye ayırmış ve şu fermanı vermişti: "Bu deve Bağdat seferinin bütün çilesini çekti. Artık emekliliğe ve dinlenmeye hak kazandı. Bundan böyle serbesttir. Bağdat içinde dolaşacak, keyfinin istediği yerde yeyip, içip yatacaktır." Ve de deveyi bıraktılar. Şöyle çarşı pazarı dolaşınca sebzeciler bölümünde karar kıldı. Dükkânlarda ıspanak mı var, pırasa mı var? Keyfi neyi çekiyorsa yemeye başladı. Dükkâncılar ses çıkaramaz oldular. Ama deveyi buralardan uzaklaştırmak için çare aradılar. Aralarından bir aklıevvel çıktı: "Komşular" dedi manavlara. "Birkaç çocuğa beş on kuruş bir şeyler verelim. Devenin kıçına bir teneke bağlasınlar. Deve yürüdükçe teneke ses çıkarır. Ve deve bu sesten tüm deli divane olur. Ve gide gide Allahın cehennemini bulur... Biz de bu sayede, bu belâdan yakamızı kurtarmış oluruz..." Toplantıda bulunanlar "pekalâ, pek güzel, pek parlak bir fikir" dediler. Adamı kutladılar. Toplantıyı yaşlı bir kişi de izliyordu. Tebessüm ede ede lâfa karıştı, söz istedi: "Ağalar" dedi, "Gerçi bana söz düşmez ya, yeri gelmişken ben de bildiğimi söyleyim... Bu deve IV. Murat'ın devesi. Beş yıl, on yıl gerisinde top taşıdı. Yüz, üç yüz kez ardındaki topu ateşlediler. Siz, top patlamasının gürültüsünü bilir misiniz? O, cehennem gümbürtüsüdür. O gümbürtüye kulak asmayan deve, gıçına bağlayacağınız bir tenekenin gürültüsü ile ürker de kaçar mı hiç?"
  • ... "Akraba hısım oldular da ne oldu? Hangi bir gün kapımı çaldılar. Hangi bir gün arayıp sordular. Hangi bir vakit yaralı parmağıma işediler. Adları akraba. Ele gurban olsunlar... Elde din var, iman var. Bunların hepsi murtad takımı. Varlığın olsa gölge gibi peşini bırakmazlar. Amma yok. Sen de olmayınca onlar da seni karşıdan görseler görünmemek için yol değiştirirler... "
  • Oldu olası göz yaşına düşmandı yüreği. Şimdi ise hiç mi hiç ağlamayacaktı. Ölümden bu yana ağlanırdı. Öbür tarafta hayır... Kendisini ölümden de çok öteye geçmiş gördü. Bu üçüncü oluşa ısındı birden. Bu üçüncü dünya pek mi pek hoşuna gitti. Bir noktaya varmıştı. Ömründe duymadığı, hissetmediği, kimseden de işitmediği bir nokta idi. Duygularına dört elle sarılmak istedi. Bu yeni dünyada bir süre yuvarlanacaktı kendince...
  • Seni de adam yerine koydum. Mayanız batsın! Suç sende değil, benim gibi hâlâ insandan umutvar olan kerhanecide...
  • Allah indinde de amelde kusur etmedik. «Dini mübin aşkına» vücudumuz kurşun ile doldu. Her molada her konakta bir vaaz: «Din uğruna, Allah uğruna cihât edenler! Siz şununla, şununla müjdeleniyorsunuz...» Maşallah!. Ne imiş müjdeleri? İşte bu... Seksenine kadar sürüm sürüm sürünmek. Bundan iyi haber mi olur? Bundan iyi müjde mi olur?..
  • Allah kimsenin yolunu yolsuza düşürmesin. Kimseyi cahal ile, görgüsüz ile terbiye etmesin.

Can Şenliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bundan bir sene önce bir sayfanın paylaştığı soruya denk gelmiştim. "Kitap sizin için ne demektir?" yazıyordu. En güzel cevabı veren kişiyi seçip bir kitap hediye etmek istemişler. Ben de kitaplara olan sevgimi anlatan bir yazı atmıştım. Sonunda seçilen benim yazım olmuştu. İşte Abbas Sayar'ın kalemi ile böyle tanıştım.Gelen hediye kitap Can Şenliği'ydi. Can Şenliği (1974) romanı Abbas Sayar'a Madaralı Roman Ödülü'nü getiren bir eser. Ben de yazarın kalemini gerçekten çok beğendim. Kendisi de Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Bu yüzden ayrı bir memnun oldum kendimce. Can şenliği eserine gelecek olursak,romanda Hüseyin Ağa isimli yaşlı bir adamın yaşadığı yalnızlık ve yoksulluk hissini ele almış. Hüseyin Ağa geçimini eşeklerle taşımacılık yaparak sağlayan biridir. Fakat zamanla arabaların çoğalması ile buna gerek kalmaz işsiz kalır. Eşini de kaybeder. Ardından oğullarının yanına da sığamaz. Çareyi biri ile evlenmekte bulur.Ama parasının olmamasından dolayı evlendiği kadın da yüzüne bakmaz.Bir yerde kendine bekçilik işi bulur. Burda kendisine bir eşek verilir. Hüseyin Ağa'nın yaşadığı yalnızlık içinde bu eşek ona can şenliği olur. Yanında nefes alan bir canlının olması onu sevindirir. Zaten sevindiği tek şey de buydu.Kitabın kalan her satırında yalnızlığını, gördüğü nankörlükleri okudukça siz de üzüleceksiniz. Siz de Hüseyin Ağa gibi belki de elinden alınmış evini ateşe vereceksiniz.Hüseyin Ağa kendince bir intikam alır ama kime neye ne faydası oldu bilinmez.Yine en çok zararı kendine olur.Geriye ise -eğer varsa- biraz vicdan azabı bıraktı belki de.Kimbilir. Ben Hüseyin Ağa'ya çok üzüldüm. Yalnızlığını , çaresizliğini, pişmanlığını yaşadım onunla. Hiçbir iyilik karşılıksız kalmadığı gibi kötülük de elbet karşılıksız kalmaz. Herkes gösterdiği haksızlığın bedelini er geç alır. Ama kitabın sonundaki söz gibi : "Ne olacaksa,bu dünyada zulüm edenler,biraz da ettiklerinin karşılığını yine burada bulmalı..." (Sümeyye)

Can Şenliği - Abbas SAYAR: Taşraya; ömrü yoksullukla geçmiş, yokluk yetmezmiş gibi bir de yalnızlık yükünü omuzlamış yaşlı bir adamın penceresinden bakan yazar, bozkır yaşamının ve Anadolu kültürünün inceliklerini satır aralarında ilmek ilmek işlemiş. Romanı okurken bazen tebessüm ediyor bazen de yokluğu ve yalnızlığı derinden hissederek hüzünleniyorsunuz. Bu coğrafyanın insanını tanımak ve anlamak adına güzel bir eser… (Muhammed Öztürk)

Ne çok sevdim seni kitap!.. Sesini, soluğunu.. Hüseyin Ağa 'nın acısına ortak oldum kitap boyunca çevremdeki yaşlıları düşündüm, üzüldüm. Dili, kurgusu, duygusu güzel bir kitap aynı zamanda çok özel.. Bir çırpıda okunacak bir kitap şiddetle tavsiye ederim... (Üç mevsim bir bahar..)

Can Şenliği PDF indirme linki var mı?

Abbas Sayar - Can Şenliği kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Can Şenliği PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Abbas Sayar Kimdir?

Nail Abbas Sayar, 21 Mart 1923 tarihinde Yozgat’ta doğdu. 1941’de Yozgat Lisesi’ni bitirdikten sonra 1945 yılında evlendi ve İstanbul’a yerleşti. Dört dönem İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Türkoloji eğitimi aldı ancak eğitimini yarıda bırakarak Yozgat’a döndü. Bir süre çiftçilikle uğraştı. Yeniden İstanbul’a giderek matbaa kurdu, 1953’te Yozgat’a dönerek İstanbul’daki matbaasında 15 günde bir çıkarttığı gazeteyi Yozgat’ta yayımlamaya devam etti ve böylece şehrin Bozlak adlı ilk yerel gazetesini çıkarttı. Yozgat’ın Bozok ve İleri gazetelerinde çeşitli yazıları yayımlandı. Kısa bir süre politika ile ilgilendi. Yozgat Demokrat Parti müteşebbis heyeti kurucuları arasında yer aldı ama politikaya olan ilgisini kısa zamanda yitirdi.

11.07.1989 yılında Ayvalık Lisesi Edebiyat Öğretmeni Hanife Ender Sayar'la ikinci evliliğini yaptıktan sonra Ayvalık, Balıkesir’e yerleşti. Edebiyatın yanı sıra resim sanatı ile uğraştı. 1990’larda Ankara, Antalya, Ayvalık ve İzmir’de sergiler açtı. 04.08.1999’da yatağında uyurken, gece yarısına doğru fenalaşarak beyin kanaması geçiren Sayar, bir hafta sonra 12 Ağustos 1999 tarihinde-9 Eylül Ünv. Tıp Fakültesi-İzmir ’de hayatını kaybetti. Mezarı Yozgat’tadır.

Abbas Sayar’ın bir oğlu vardır. Yozgat’ta askeri gazinonun bulunduğu bir sokağa adı verilmiştir

Yazın Yaşamı  

Yazmaya şiir ile başladı. Toplam 6 şiir kitabı yayımladı. Bu kitaplar çok dar bir çevrenin dışına çıkmadığından bugün bilinmemektedir. Ancak daha önce yayımladığı tüm şiirleri 1992 yılında derlenip Boşluğa Takılan Ses adıyla kitaplaştırılmıştır. 1999’da ölümünden sonra derlenebilen şiirleri ise Şiirler adıyla yayımlanmıştır.

1950’lerde roman türüne geçti. İlk romanı Yılkı Atı’nı yazdıktan yaklaşık on - on beş yıl sonra 1970’de yayımladı. Yılkıya bırakılan bir atın doğadaki yaşam savaşını anlatan ve arka planda köy halkının yoksulluğu ve çaresizliğini sergileyen roman daha sonra filme uyarlanmıştır.

Yılkı Atı’nı yayımladıktan sonra ikişer yıl arayla romanlarını yayımlamayı sürdürdü. 1972’de yayımladığı Çelo, radyo oyununa (Nebahat Abla’yı Yitirdik adıyla)uyarlanmış; 1974’te yayımladığı Can Şenliği ise TV1'de dört bölümlük bir dizi film olarak gösterime sunulmuştur.

Yazarın tek öykü kitabı Yorganımı Sıkı Sar 1976’da, Dik Bayır adlı romanı 1977’de yayımlandı. Takip eden yıllarda Tarlabaşı Salkım Saçak (1987, roman), Anılarda Yumak Yumak (1990, anı-roman), Boşluğa Takılan Ses(1991, şiir), Noktalar (1991, vecizeler) adlı kitaplarını yayımladı.

Abbas Sayar’ın yapıtları köy edebiyatı kategorisinde değerlendirilir. Yapıtlarında genellikle Orta Anadolu’yu anlatır. Romanlarında Türk köylüsünün nasıl yaşadığını bilmek, öğrenmek ve yaşam koşullarını değiştirmek gerektiğini aydınlara ve politikacılara haykırır.

El Eli Yur El de Yüzü adlı romanında ise politika ile uğraştığı dönemdeki anılarından yola çıkarak; 1954-1957 seçimlerinde Zağcıoğlu köyünün genel durumu, köylünün politikacılara bakışı; politikacılarla köy halkının birbirlerinden beklentileri nibir kara mizah örneği olarak gözler önüne serer.

 

Ödülleri  

1971 - TRT Roman Başarı Ödülü, Yılkı Atı

1973 - TDK Roman Ödülü , Çelo

1975 - Madaralı Roman Ödülü , Can Şenliği

1987 - Yozgatlılar Dayanışma ve Kültür Derneği Şükran Plaketi

1992 - Yibitaş Holding - Erdoğan M. Akdağ - 50.Sanat Yılı Plaketi

1992 - Kültür Bakanlığı - Kültür Bakanı : D. Fikri Sağlar - 50.Sanat Yılı Plaketi

1992 - Yozgatlılar Kültür ve Dayanışma Derneği - 50.Sanat Yılı Plaketi

1992 - Gazeteciler Cemiyeti - Başkan : Osman Hakan Kiracı - Yozgat'ın İlk Gazetecisi Plaketi

1995 – Edebiyatçılar Derneği Onur Plaketi ve Altın Madalya Ödülü

1998 - Türkiye Yazarlar Sendikası - İzmir Kitap Fuarı 98 - Yazarlık Emeğine Saygı Plaketi

1998 - Türkiye Yazarlar Derneği Ödülü

Abbas Sayar Kitapları - Eserleri

  • Yılkı Atı
  • Yozgat Var Yozgatlı Yok
  • El Eli Yur, El De Yüzü
  • Şiirler
  • Dik Bayır
  • Noktalar
  • Çelo
  • Yorganımı Sıkı Sar
  • Can Şenliği
  • Anılarda Yumak Yumak
  • Tarlabaşı Salkım Saçak
  • Boşluğa Takılan Ses

Abbas Sayar Alıntıları - Sözleri

  • Saat oniki, saat bir Göm, gecenin koynuna dertlerini Yatağına gir.. (Şiirler)
  • Cami yaptırsak boyumuz sanki arşa ulaşacak.. (Yorganımı Sıkı Sar)
  • Bir Türk-Kürt davası akıllardan bile geçmezdi. Bizimkiler; bir Kürt kızını, bir Çerkez kızını, bir Türk kızına tercih ederlerdi. (El Eli Yur, El De Yüzü)
  • Dünya iki kapılı bir han. Hemi de geniş. Kimse sırtına vurup bir yana götüremiyor. Sevgi, gardaşlık dünyayı büyütür. Haset, fesat el ufağına döndürür. (Dik Bayır)
  • Bilmem ne ister insanlar insanlardan, Yer cömert, ağaç cömert. Gök alabildiğine kerem saçarken üstümüze Kin besler, darılır, kırılırız birbirimize. (Şiirler)
  • Bektaşi ne demiş: "Allah olmaya Allah değilsin, ama Allah'tan önce senin hükmün geçiyor dünyada.." Öyle gavur şeydir para.. Anayı babadan, kardeşi kardeşten, yari yardan ayırır. Bir defa esaretine düşmeyegör.. (Anılarda Yumak Yumak)
  • Ne olacaksa, bu dünyada zulum edenler, biraz da ettiklerinin karşılığını yine burada bulmalı... (Can Şenliği)
  • İnsan, insanda başlar ,insanda biter... (Anılarda Yumak Yumak)
  • ... Kurda kurban oluyum ...Çok aç kalır da saldırır adama..Kasabadaki dürzülerin tümü kurt.Hem de gözleri heç doymayan cinsinden..Yüreğini almayınca,yüreğinden el çekmeyen takımından. Bize göstermedikleri iğne ucu ışığı elleri uzanıp kabirlerini de delseler Tanrım onlara göstermesin. (Yorganımı Sıkı Sar)
  • Zulüm insan için var edilmiş herhal... Yoksa adı olmazdı. (Dik Bayır)
  • Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak ellerin kalem tutar Yazar Elif Elif diye (Dik Bayır)
  • ‘Başkalarını kandırmak kolay iş. Emme insanın kendi kendini kandırması olmazların olmazı...’ (Yorganımı Sıkı Sar)
  • Seni de adam yerine koydum. Mayanız batsın! Suç sende değil, benim gibi hâlâ insandan umutvar olan kerhanecide... (Can Şenliği)
  • Dünya üç günlük yol gibi gözükür. Heç de öyle değil. Acısını, zulmunu bir bilinmedik güne saklar. Ahının, vahının tükendiği bir güne... (Dik Bayır)
  • Artık hükmümüze girmiyor günler (Şiirler)
  • Yurt ayrılığı, ölüm ayrılığından ağır. Namus lekesi gibi böyük, (Dik Bayır)
  • Başkalarını kandırmak kolay iş.Emme insanın kendi kendini kandırması olmazların olmazı. (Yorganımı Sıkı Sar)
  • "Ahir ömrümüzde şu yalnızlık belasiyla uğraşıp durmasak ! Birbirimize CAN ŞENLİĞİ olsak..." (Can Şenliği)
  • Bir şeyi yazarken, bir şeyi söylerken içinden ‘acaba’ diyorsan, hürriyet ve demokrasi yoktur. (Yozgat Var Yozgatlı Yok)
  • Dünya iki kapılı bir han. Hemi de geniş. Kimse sırtına vurup bir yana götüremiyor. Sevgi, gardaşlık dünyayı büyütür. Haset, fesat el ufağına döndürür. (Dik Bayır)

Yorum Yaz